22🌅

34.9K 2.3K 583
                                    

🌅

Adımları ilerleyip ilerlememek arasında duraksarken parmaklarının arasında duran sigaradan bir duman daha çekti içine. Daha birkaç ay öncesine kadar haftada bir paket sigarayı bitiremezken şu an bir gün bile dayanmıyordu. Ciğerleri iflas etti edecekti, biliyordu ama içindeki acıyı bastıramıyordu.

Ece onu öyle bir bırakmıştı ki neye uğradığını şaşırmıştı. Hep elinin altında olacağını hissetmiş olmasına inanamıyordu. Başta aklının ucundan geçmeyen anılar zihnine düştükçe yatağına bitkince oturuyor, eline silahını alıyor, uzun uzun inceliyordu. 

Tam vazgeçip geri döneceği sırada büyük evin kapısı gürültüyle açıldı. Kendi evleri aslında daha büyüktü ama içinde huzur kalmadığından boğucu bir hava vardı.

Gözleri içeriden çıkanlara kaydı. Bir zamanlar yakın dostu olan adamın gülerek karısına bir şeyler söylediğini gördü. Yeni evliydiler, biliyordu ama düğünlerine bile gidememişti. 

"Bugün geç gelme." dediğini duydu kadının. Dostu da usulca kollarının arasına karısını çekip saçlarını öptü. 

Bir zamanlar kendileri de böyleydi. O kendisine ait kadının kızıl saçlarını okşaya okşaya doyamazdı. 

"Dikkat et kendine."

Tugay tamamen geri çekilip uzaklaşacağı sırada genç adam kendisine doğru döndü ve direkt gözleri buluştu. Tugay ne diyeceğini bilemedi ama genç adam şaşkınlığını üzerinden atar atmaz mutluluğun yansıdığı sesiyle karşıladı onu.

"Tugay, kardeşim!" İçerideki kız da kapıdan kendisine baktı. Siyah saçlı oldukça minyon biriydi.

"Ertuğrul..." Elindeki paketi daha sıkı tutup genç adama yaklaştı. "Hayırlı olsun demek için gelmiştim ama..."

"Hemen girelim içeri... Geleceğinden haberim olsaydı eğer..."

"Yok, yok. Sen de sanırım işe gidi-"

"Saçmalama Tugay... Ne zaman olmuş görüşeli... Gel bir suyumuzu iç..."

Karşı çıkmadı. Yavaşça az önceki kapıdan içeri girdiklerinde genç kız da kibarca "Hoş geldiniz." demişti. 

Beraber ferah salona geçip oturdular. Tugay elini nereye koyacağını bilemiyordu. Aslında birçok kişiden fikir alabilirdi ama asker arkadaşlarının her birinin farklı derdi vardı. Kimseye bir şey diyemiyordu. Daha ailesine bile boşandığını söyleyememişti ki.

Aldığı paketi ve cebinden çıkardığı zarfı sehpaya bıraktı. Sanki yıllar önceki dostlukları devam ediyormuş gibi sohbet etmeye başladılar. Ertuğrul onun aksine geç de olsa bir yuva kurmuştu ve ailesine zaman ayırabiliyordu. Karısıyla birbirlerine bakışlarından bile o aşkı hissediyordu. 

Tugay, Ece'ye baktığında  kendisi de aşkı hissederdi. Ece, her kadın gibi değildi, olmamıştı. Çok ilgi beklemezdi, mesleği yüzünden bir kere kavga çıkardığını hatırlamazdı. Azla yetinirdi. İki kelime söze tav olurdu. Bir ay boyunca sadece iki gün eve gelse bile koşa koşa kollarına gelirdi. 

Bu yüzden ona kötülük etmemiş miydi? Sırf iyi olduğu için onu kırmak, kendinden uzaklaştırmak istememiş miydi?

İsminin Ayşe olduğunu öğrendiği kız, iki kahve kupasıyla geldi ve önlerine bıraktı. Tam kapıdan çıkacaktı ki Ertuğrul "Gel Ayşe. Sizi tanıştırayım." diye söylendi. Genç kız yavaşça kocasının yanına oturdu. 

"Tugay'la doğuda öğretmenlik yaparken tanışmıştık, sevgilim. Askerdir kendisi. O zamanlar arada okullara gelirler, köy yollarını açmaya çalışırlardı."

Aşk Evliliği Öldürdü (KISA HİKAYE) (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now