13🌅

37.4K 2.2K 926
                                    

🌅

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🌅

9 Ay Önce

Yaptığım kalp şeklindeki kurabiyeleri fırına atarken kulağıma dolan klasik müzikle daha çok gülümsedim. Çikolataya bulanmış parmaklarımı emerek temizlerken Tugay'ın bugün eve gelip gelmeyeceğini merak ediyordum. Evden son çıkışının üzerinden iki hafta geçmişti ve hala ses seda yoktu. Birkaç defa kendi numarasını aramış ama yanıt alamamıştım. Merakımı gidermek için de son olarak Erdem'le iletişime geçmiştim. Operasyona çıktıklarını öğrendiğimde ise her gün elim yüreğimde dolaşıyordum.

Veda bile edememiştim.

"Bugün gelecek, hissediyorum." diye mırıldandım saçımdaki boneyi çıkartarak. Kızıl saçlarım bazen çok dökülüyordu ve birkaç defa Tugay burun kıvırarak bakmıştı. Haliyle yemeklere gitmemesi için artık daha dikkatli davranıyordum.

"Çiçek şeklinde de mi yapsam?"

Vazgeçip kek yapmaya girişecektim ki kapıda çevrilen anahtar sesini duydum. Yüreğim heyecanla kasılırken koşturarak mutfaktan çıktım. Dağ gibi bedenini görüşümle gözlerim buğulandı. O daha beni fark etmeden hızla üzerine atlayıp kollarımı boynuna sardım.

"Geldin... Çok şükür geldin."

Kolları gevşekçe belime dolandı.

"Ağlama... Buradayım ve hala canlıyım." dedi gülerek ama ben gülemiyordum. Gözyaşlarım boynuna dökülürken hafifçe kendini geri çekmeye çalıştı.

"Biraz daha sarılayım." diye mırıldandım. Üstündeki toprak kokusunu özlemiştim. Nasırlı, yaralarla bezeli ellerini özlemiştim.

"Üstün başın un olmuş Ece." Kollarımdan kurtulur kurtulmaz üzerime göz attı. "Önlük falan takmıyor musun sen mutfakta?"

"Takmamıştım." dedim bozulduğumu belli etmemeye çalışarak. "Akşama atıştırmalık bir şeyler hazırlamıştım ama yemeği daha yapmamıştım." Merdivenlere doğru yürümeye başladığında ben de peşinden ilerledim. "Aç mısın?"

"Değilim..." deyip odamızdan içeri girdi. "Ece üstünü değiştir güzelim."

Tugay gardırobun kendi tarafından kıyafet çıkartırken ben de kendime temiz bir tayt, bir de bol bir tişört çıkarttım.

"Nasıl geçti? Yaralı bir yerin var mı? Arkadaşların nasıllar?"

"Hepsi sağ şükürler olsun." Ondan daha hızlı bir şekilde üstümü giyip yatağa oturdum. Arkasından sırtındaki hareket eden kasları izlediğimde dalgınca "Ben sana bir şey söyleyeceğim." diye söylendim.

"Söyle." dedi beyaz bir kazağı üzerine geçirirken.

"Ben bir psikoloğa gitmeye başladım." dediğimde başını geriye çevirip yüzüme baktı. Bazen kafamı toplayamıyordum ve buna ihtiyacım olduğunu düşünmeye başlamıştım. Hele de yaşadığım acı olaydan sonra kalbimin kırgınlığını geçiremiyordum bir türlü.

"Neden böyle bir şey yaptın?"

"Son zamanlarda sana da bir şeyler kötüye gidiyormuş gibi gelmiyor mu?" diye sordum şaşırarak. Tek kötü hisseden ben miydim? Evliliğimin iyi olmadığını tek ben mi fark ediyordum?

"Her şey yolunda."

"Ne demek her şey yolunda? Beraber gidelim istiyorum."

"Ece daha yeni geldim... Allah aşkına bir sus!"

"Doğru, yeni geldin..." dedim kendime kızarak. "Ama..."

"Bak sen problemlerin varsa istediğin yere git ama beni karıştırma. Benim seninle sorunum yok. Eğer evden sürekli ayrı kalmam sorun ise..."

Hızla ayağa fırlayıp elimi saçlarımdan geçirdim. "Evden ayrı kalman sorun değil ama bir beş dakikanı benimle geçirmek istememen sorun Tugay. Seni deli gibi özlüyorum ama en son ne zaman beraber yemek yediğimizi bile hatırlamıyorum ki."

"Zamanım yok."

"Tamam." dedim konuyu kapatma ihtiyacıyla. Belki ileride o da benimle gelmek isterdi. Şimdi üzerine gitmeye gerek yoktu. "Ne yapayım akşama?"

"Yapma."

Dikkatim kıyafetlerine yoğunlaştığında kaşlarım çatıldı. "Bir yere mi gideceksin?"

Siyah pantolonunun üzerinde giydiği beyaz kazakla evde durmayı düşündüğünü sanmıyordum.

Bana bakmadan makyaj masamın üstündeki ona ait tek şeyi, parfümünü alıp üzerine sıktı.

"Arkadaşlarla dışarı çıkacağım."

"Şimdi mi? Daha yeni geldin, dinlenmeyecek misin?"

Bir anda bana döndüğünde bıkmış ifadesini gördüm. "Dinlenmeyeceğim Ece... Arkadaşlarımla dışarı çıkmak istiyorum ve oraya gideceğim. Artık soruların bittiyse..."

"Kocama bir şey soramayacak mıyım? İyi, tamam." Deyip arkamı döndüm. Hızla odadan çıkarken arkamdan bağırdı.

"Çok kaprisli bir şey oldun. Hep bir kavga peşindesin. Nefes aldırmıyorsun Ece! Bıktım, duydun mu beni? Yoruldum. Daha yeni geldim, yine kavga. Hiç mi gelmeyeyim evime? Bunu mu istiyorsun?" Adımlarım duraksadığında sesi daha yakından geldi. "Neden seninle yemek yemiyorum hiç düşündün mü? Eve bile gelmek istemiyorum, yüzünü bile..."

Kendimi engelleyemeden bir hıçkırık kaçtı boğazımdan. Minik bir hareketle geriye döndüğümde söylediklerini yeni fark etmiş gibi yüzüme bakakaldı.

"Özür dilerim." dedim fısıltılı bir sesle. "Böyle hissettirmek istemezdim."

"Ece... Öyle demek istemedim."

"Arkadaşlarınla sana iyi eğlenceler." dedim tek solukta. "Ben de biraz yürüyüşe çıkarım haberin olsun."

Tekrar mutfağa girdiğimde içerisi buram buram yanık kokuyordu. Sinirim bozulmuş gibi daha çok ağlarken fırından siyaha dönmüş kalpli kurabiyelerimi çıkarttım.

"Ağlama!"

"Bak, sadece sinirim bozuldu, seninle alakasız. Lütfen git ve akşamını güzel geçir. Ben iyiyim." dedim tepsiyi tezgaha bırakırken.

Kurabiyeleri çöpe atarken Tugay bir süre kapının yanında beklese de sonrasında ceketini de alıp çıktı. Kalbimin ağrısını yok saymaya çalıştım ama olmadı. Akşam ezanı şehirde yankılanırken ben de yürüyüşe çıktım.

Geceye kadar dolanıp durdum evin etrafında. Aramızda neyin değiştiğini, ona ne gibi bir kötülük yaptığımı düşündüm. Beni neden artık sevmediğine anlam vermeye çalıştım.

Korkudan çok fazla üstüne gidiyor olabilir miydim? Kaybetmemek için kafayı mı yiyordum?

🌅

Aşk Evliliği Öldürdü (KISA HİKAYE) (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now