Birbirlerine kalplerini tamamen emanet ederek çıktıkları evlilik yolunda Tugay'ın değişen tavırları, Ece'nin her seferinde kırılan kalbi sonucunda bu iki genci uzun bir ayrılık karşılamıştır.
Yarı textingtir. Bölümler kısadır. Zaman geçirebileceğini...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
🌅
Titreyen elleriyle anahtarı kilide sokmaya çalıştı. Ucunu tam yerleştiremeden parmakları titriyor, sürekli etrafa çarpıyordu. Yanlış anahtarı denediğini düşünüp bu sefer daha ufak olanı sokmaya çalıştı, olmadı. Ardından başka bir tane daha denedi. Hatta araba anahtarını bile denedi ama kapı açılmadı. Öfkeyle anahtarı kapıya fırlatıp geriye çıktı. Dişlerini birbirine bastırıp sakin olmaya çalışsa da beceremiyordu. Yumruk haline getirdiği elini hızla duvara çarptı.
"Gitti." diye mırıldandı büyük bir hayal kırıklığıyla. "Bak gitmez sandın ama gitti."
Art arda duvara indirdiği yumruklar yetersiz kalırken parmaklarının arasına doğru koyu kırmızı bir sıvı süzülmeye başladı.
"Niye üzülüyorsun ki şimdi? Kendin istemedin mi?"
Yumrukları durduğunda güçsüzce yere çöktü. Hep bunu istememiş miydi? Son zamanlar evdeki varlığı bile gözüne batmamış mıydı? O güler yüzüne karşı öfkeyle dolmamış mıydı?
Hepsi olmuştu. Bir gün onu bırakıp gidecek olduğu düşüncesi her an kanına karışmış, aklından çıkmamaya başlamıştı. Bir gün ölecek ve Ece tek kalacaktı. Başka bir adamla evlenmesi uzun sürmeyecekti. O adam onu çok sevecek ve kendisi gibi yanından ayrılmayacaktı. Her anlarını beraber geçireceklerdi. Gitmek istediği tatillere gidecekler, yağmurda dans edeceklerdi.
"Tugay çok güzel kar yağıyor... Hadi dışarı çıkalım." dediğinde "Saçmalama, çocuk musun sen? Hastalanıp mızıldanacaksın sonra." demeyecekti o adam
Kesinlikle demeyecekti çünkü seven insan bunu demezdi.
Ama seviyordu.
Şimdi ise ölmeden önce onun yüzü başkasına gülecekti. Evinde artık cıvıl cıvıl dolaşan karısı olmayacaktı. Kızıl saçlarını savurmayacak, bazı sabahlar kimse dudaklarına kapanmayacaktı.
"Sikeyim, sikeyim, sikeyim!"
Pişmanlıklarını geçiremedi çünkü boşanmalarının sebebi doktorun söylediği psikolojik şiddetti. Bunun için bir rapor bile hazırlanmıştı.
Sevdiği kadını delirtmişti.
Yıllar sonra gözünden ilk defa düşen bir damla yaşı temizlemedi. Yanağı boyunca akıp gitmesine izin verdi. Omuzları düştü, başını dizine yasladı. Her şeyin rüya olmasını diledi. Kendini iki yıl önceye, Ece'nin doğum gününe ışınlamak istedi. Bu bahçede yanına uzanmasını, yıldızlara bakarak hayallerini anlatmasını istedi ama olmadı.
Yaptığı tek şey zaten o hayallerin üzerini çiğnemek olmuştu. Ece'nin anne olma hakkını gururunu kırarak elinden alırken işlerin buraya geleceğini tahmin etmemek zor değildi.