Bölüm 35

29.5K 1.7K 625
                                    

"Açelya."

Saçlarında gezinen parmaklar ve boynuma gelen nefes uyanmamı sağlarken kafamı sağa çevirip kaşlarımı çattım.

"İşe gitmeliyiz güzelim."
"Uykum var."

Mırıldanır bir şekilde konuşsam da beni duyduğunu umuyordum. Şu an ne halde olduğum umurumda değildi. Sadece uyumak istiyorum.

"Bebeğim."

Hafif hafif boynumu öperken oldukça kısık sesle konuşması beni uyandırmıyor daha çok mayışmamı sağlıyordu.

"Hadi kalkalım. Daha kahvaltı yapacağız."
"Uyumak istiyorum."
"Biliyorum. Ama işe gitmeliyiz."
"Yorgunum ben. Gitmeyeceğim."

Güldüğünü duysam da onu umursamadan arkamı döndüm. Belimden tutup kendine çekti ve vücudumu kendi vücuduna yasladı.

"Yorgun musun sen?"
"Hm hmm."
"Daha yeni raporun bitti maalesef bebeğim. Gitmek zorundasın."
"Kalkacağım ben sen git."
"Eminim bundan."

Belimdeki elini karnıma doğru getirip çekmesi ile doğrulmak zorunda kaldım.

"Duş al istersen. Kendine gelirsin."

Üzerimdeki büyük tişörte bakıp saçlarımı karıştırdım ve kafamı salladım. Alnıma minicik bir öpücük kondurup banyoya kadar yanımda geldi ve daha sonra mutfağa gitti.

Kahvaltı hazırlayan Çağatay'ın yanına gittim ve kalanlara yardım ettim. Beraber yemekleri yedik ve Çağatay hazırlanmak için evine gitti. Ben de üniformamı giydim ve aşağı indim.
Beraber yola çıktık.

••••••

Timur'un bana gösterdiği videoya gülerken kapının açılması ile toparlanıp o tarafa baktım. Deniz gelmiş neyseki.

"Komutanım, çok kısa konuşabilir miyiz?"

Odaya girmeden kapının arkasından Çağatay'ı çağırdığında kaşlarımı çattım. Neydi şimdi bu?
Çağatay ile göz göze gelsek de tabii ki bir şey söylemeden kalktı ve odadan çıktı.

"Komutanım buna bakın buna."

Timur yine bir video gösterdiğinde onları düşünmeyi bıraktım ve gösterdiklerini izlemeye devam ettim.

"Komutanım çay içer misiniz?"
"Olur alırım."

Serkan hemen önüme çay getirince teşekkür ederek aldım elinden.
Çağatay da Deniz de hala gelmedi. Neredeyse yarım saat oldu onlar çıkalı.

Odadan çıktım ve odama giderken koridorda etrafa bakındım onları görme umudu ile. Ama karşıma çıkmadılar. Odaya gittim ve Çağatay'a mesaja attım.

"Ne yapıyorsun?"

Beklerken masadaki dosyalar ile ilgilenmeye başladım.

Dosyadan kafamı kaldırdığım sırada Çağatay'a attığım mesajı unuttuğumu fark ettim ve hemen telefonu elime aldım. Cevap bekliyordur şimdi nasıl unuttum ki?

Telefonu elime alıp mesajını okumak için açtığımda cevap vermediğini fark ettim. Bir de görmüş. Görmemiş de diyemiyorum görmüş ve cevap vermemiş. Baya cevap vermemiş. Mesajı atalı bir saatten fazla olmuş. Şaka mı bu adam?

Telefonu masaya bırakıp geriye yaslandım. Niye cevap vermedi ki?

•••

Arabanın önünde beklerken Çağatay nihayet geldiğinde arabayı açınca kapıyı açıp koltuğa oturdum. Çok geçmeden yanıma gelmişti zaten.
Elimi tutup kendine çektiğinde gülümsedim.

Bordonun AşkıWhere stories live. Discover now