Bölüm 6

59.1K 2.5K 152
                                    

Helikopterler geldiğinde iki gruba ayrılıp bindik. Çağatay, ben, Timur, Barış ve birkaç esir bir helikoptere bindik. Geri kalanlar da diğerine. Bunların başındaki şerefsiz de bizimle geliyordu. Ve sürekli söylenip duruyordu. Yaralı olduğunu, vurulduğunu, canının yandığını söylüyordu. Biraz daha devam ederse ağzının ortasına gelişine öyle bir vuracağım, öyle bir yamulacak ki, bir daha düzelemeyecek.

"Of kolum!"
"Kes lan sesini! Biraz daha konuşursan diğer kolunu da ben vuracağım!"

Timur dayanamayıp bağırınca ona bakıp göz kırptım.
Kafasını hafif eğip kaldırdı. Önüme dönünce Çağatay ile göz göze geldik. Kaşlarını çatmış dik dik bana bakıyordu.
Yine derdi ne acaba?

Bakışlarımı cama çevirip aşağıya bakmaya başladım. Sinir bozucu adam hala söyleniyordu ama sessiz yapmayı tercih etmişti bu sefer. Akıllı olmak zorunda işte. Yoksa böyle aklını alırız.

İndiğimizde önce rapor verdik daha sonra günün kalanında izinli olduğumuz için dağıldık.

Arabama bindiğim an çalıştırmadan önce telefonumu açtım. Kardeşlerim, Annem, babam ve birkaç arkadaşım aramıştı.
Önce Nazenin'i aradım. Telefonu arabaya bağlayıp yola çıktım.

"Abla, döndün mü? Neredesin, iyi misin? Abla konuşsana!"
"Kızım bir sus da konuşayım. İyiyim ben merak etme."
"Emin misin?"
"Eminim. İstiyorsan alayım seni eve gideceğim."
"Tamam olur. Yurttayım ben gel hadi."
"Tamam."

Telefonu kapatıp Cihan'ı aradım. Bu sırada eve gitmek yerine yurda gitmek için yolumu değiştirdim.

"Abla! Yine mi gittin sen? Neden haber vermiyorsun? Kızım! İyi misin canım benim!"

Cihan'ın arkasından annemin ve babamın sesi de geliyordu.

"İyiyim, iyiyim. Bir şeyim yok. Hatta şimdi Nazenin'i almaya gidiyorum. Eve gidince görüntülü konuşuruz tamam mı?
Kapatayım şimdi."
"Tamam abla. Aramayı unutma!"
"Tamam."

Yolda Nazenin'i aldım ve beraber eve geçtik. Ben duş alırken o yemek hazırladı. Daha sonra yemeğimizi yerken annemleri aradık.

"Oy güzel kızlarım benim! Şu güzelliklere bak, maşallah ne güzel doğurmuşum oy!"

Hepimiz birden anneme göz çevirirken annem hala içinden dualar edip ekrana tükürüyordu.

"Anne tamam, annem. Telefon bozulacak sudan!"

Biz buradan gülerken annem sinirli sinirli baktı hepimize.

"Sen sus!"
"Ama anne..."
"Sus dedim!"

Annem Cihan'ı asla konuşturmayınca bu işte bir şeyler olduğunu anladım.

"Ne oldu size?"
"Bir şey yok abla."
"Senin bu kardeşin benden bir şey saklıyor."

Annem surat astığında Cihan'a döndüm. O sırada aklıma gitmeden önce Çağatay buradayken beni araması geldi. O zaman bir şey söyleyecekti ama Çağatay olduğu için konuşamadık.

"Boşver annem ya, bu ne saklar en fazla?"
"Evet anne! Bir şey saklamıyorum."
"Aman neyse. Kızım sen nerelerdeydin?"
"Anne."

Göz devirdiğimde babam konuşmaya başladı.

"Kız söyleyemiyor işte sen neden her seferinde soruyorsun?"
"Ne yapayım boş bulunuyorum."
"Sen ne yapıyorsun babacığım, nasılsın?"
"İyiyim kızım. Yaptığım bir şey yok biliyorsun zaten."

Babam emekli olduğundan beri her gün usanmadan söyleniyordu. Gerçekten ona emeklilik asla yaramadı. Adam sıkıldım diyerek ömrünün yarısını geçirdi yahu!

Bordonun AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin