Bölüm 20

44.7K 2K 258
                                    

Annemler ile konuştuktan sonra onlar buraya gelme kararı aldığı için ben daha fazla konuşmadım ve olayın içinden çıktım.

Cihan'ı ve Zehra'yı evde bırakıp Zehra'nın ailesine söylemelerini tembihleyip işe gittim. Sabah antrenmanı sırasında Çağatay'ın yanına gidip yakın dövüş için salona gitmek istediğimi söyledim. Bir süre kabul etmese de ısrarlarım üzerine kabul etti.

Şimdi de salonda Çağatay'ın gelmesini bekliyoruz. Bu da hep geç kalıyor!

"Başlayabilirsiniz."

Herkes birileri ile eşleşirken Çağatay beni tişörtümü yakasından tutup çekerek minderin ortasına getirdi.

"Düşmana vurur gibi vurmazsan sevinirim."
"Siz bu mindere çıkınca çok konuşmaya başlıyorsunuz komutanım."

Susup bacağına tekme atıp karnına yumruk attığımda bir adım geri gitse de çok geçmeden üzerime atladı ve belime kollarını sarıp düşürmeye çalıştı.

Onunla bir nevi dövüşerek stres attım ve
Öğlen olup yemek vakti gelince yorgun bir şekilde yemekleri aldık. Yanıma oturup omzuma vurdu yavaşça.

"Birilerine sinirlenip beni dövme hoş olmuyor ama. İleride şiddetli geçimsizlik olacak aramızda."

Yüzünü ağzıma kadar sokup konuşması yüzünden elimi alnına koyup ittim ve kendimden uzaklaştırdım.

"Uzak dur benden. Dayak yemek istemiyorsan yaklaşma bana."
"Senden nasıl uzak durabilirim ki?"

Kedi gibi yanıma yaklaşıp koluma sürtündüğünde ittim tekrar.

"Of!"
"Bana hiç yardımcı olmuyorsun."
"Senin neyine yardım edeceğim acaba?"
"Senin kalbini çalmama mesela."

Göz devirip yemeğime başladım.

"Zaten gerginim beni daha fazla sinir etme."
"Seni rahatlatmak için yanındayım güzelim. Bir kez öpsem..."
"Kes sesini."
"Çok ayıp, komutanına."

Ayıplar bir şekilde bana bakınca sinirle elimdeki kaşığı bıraktım. Tabağımı elime aldığımda hemen kolumdan tutup durdurdu beni.

"Tamam tamam, otur hadi. Gerçekten konuşmayacağım."

Cevap vermeden yemeğime döndüm. Zaten o da dediği gibi konuşmadı ve yemeğe döndü.

••••••

Telefonum çaldığında cebimden çıkarıp ekrana baktım. Annem arıyor.

"Efendim anne?"
"Kızım burada durumlar hiç iyi değil."
"O ne demek anne?"
"Kızın ailesi geldi buraya. Cihan vermeyince de değiş olacak diye tutturdu abisi."
"Ne olacak diye?"
"Açelya..."
"Anne ne olacak dedi?"
"Değiş."
"Delirtmesin beni ama ha!"

Sinirle telefonu cebime koyup koşarak komutanın odasına gittim. Acele bir şekilde çıkmak için izin aldım, zaten çıkış saatine de az kalmıştı.
Arabaya binip hızlı hızlı sürmeye başladım. Bunlara haber verin dedim kalkmış adama evimin adresini vermiş Allah'ın salakları. Şimdi gidip hepsini geçireceğim elden o olacak!

Evin önüne geldiğimde gördüğüm curcuna ile durup derin bir nefes aldım. Cihan! Sen elimde kalacaksın ama ne zaman onu bilmiyorum.

Arabadan indiğimde babam ve bir adamın karşılıklı bağırarak konuştuğunu görünce hemen gidip babamı tuttum. Onu kenara çekerken hemen benden birkaç yaş büyük görünen adama döndüm.

"Eşkiya gibi ne bağırıp duruyorsun be evimin önünde?"
"Bu mu senin ablan?"

Cihan'a bakarak sorduğunda, salak, bir şey yapabilecekmiş gibi öne atılınca onu göğsünden itip adama yaklaştım.

Bordonun AşkıWhere stories live. Discover now