Bölüm 19

44.3K 2K 130
                                    

Ayaklarımı orta sehpaya uzatmış bir şekilde olanları düşündüm. Şaka gibiydi gerçekten. Çağatay karşıma geçmiş bana beni sevdiğini ve bu yüzden öptüğünü söylemişti. İnanamıyordum. Tamam içinden sürekli bu bana kesin aşık desem de sadece kendi kendime dalga geçiyordum. Gerçek olabilme ihtimalini asla düşünmemiştim.

Çağatay beni sevdiğini söyledikten sonra gözlerimin içine bakarak bir cevap bekledi benden. Kaç dakika o şekilde durduk bilmiyorum. Zaten çok geçmeden kapının önünde duran taksi ile birbirimizden ayrılmıştık. Nuray ve sevgilisi Emre geldi. Ben Nuray'a hoş geldin deyip ısrarlarına kulak asmadan evime gittim. Beni eve çağırıyordu. Çağırmasını sebebi özlediğinden değil de yardım beklediğinden olduğunu bildiğim halde Çağatay'ın yanında daha fazla duramayacağım için kaçar gibi eve geldim. Bir saattir de duvara bakıp düşünüyorum. Ne yaşadım ben?

Komutanım gelip beni öptü. Ben onu evden kovdum. Benimle konuşmaya çalıştı ve engelledim. Onu dövdüm. Yine yanıma geldi ve bağırıp çağırdım. Bana beni sevdiğini söyledi.
Her şey şaka olmalı.

•••••••

İş çıkış saati geldiğinde üzerimi bir kez daha silkeledim ve arabanın kapısını açtım. Telefonum çalmaya başladığında araba bunaltıcı olduğu için kapattım ve kapıya yaslanıp telefonu açtım.

"Efendim Cihan?"
"Abla, neredesin?"
"Oğlum sen niye sürekli benim nerede olduğumu soruyorsun lan?"
"Abla hemen de sinirleniyorum ama!"
"Eve gidiyorum. Ne var?"
"Sana sürprizim var demiştim. O geldi."
"İyi. Gidiyorum eve, bakarım."
"İnsan biraz heyecan yapar."
"Yav sus kapat işte."

Telefonu kapatıp arabaya bindim ve yan koltuğa attım. Zaten günlerdir Çağatay yüzünden sinirli ve gergin bir ruh haline sahibim en ufacık şeye patlıyorum, gelmiş bana heyecan yapmadın diyor!

Yola çıktığımda arkamdan gelen Çağatay'ın arabasını fark ettim. Hemen arkamdan geliyor. Arabası bile sinirlerimi bozuyor adamın ya!

Eve geldiğimde arabayı park edip dışarı çıktım. Benden hemen sonra Çağatay da arabasından çıkıp yine arkamdan geliyordu. Ona bakmadan bahçeye girdiğimde gördüğüm yüz ile donup kaldım bir an.

"Ben geldim!"

Cihan kollarını açmış bana bakarken güldüm ve gidip sarıldım ona.

"Salak mısın sen, neden geldiğini söylemiyorsun?"

Cevap vermesini beklemeden omzuna hafifçe vurdum ve daha sıkı sarıldım. Nasıl özlemişim canım benim.

"Ablam, çok özledim seni."
"Ben de seni çok özledim kardeşim. İyi ki geldin."

Sarılırken kapattığım gözlerimi açtığımda Cihan'ın arkasından bana bakan kızı gördüğümde şaşırarak Cihan'dan ayrıldım. Bu sırada Çağatay'ın da arkamda olduğunu hissediyordum.

"Cihan?"
"Abla?"
"Kim bu kız?"
"Zehra! Sana anlattım ya."
"Bana anlattığın Zehra ailesi sert insanlar olduğu için konuşmaya bile zorlandığın bir kızdı. Buraya nasıl geldi peki?"

Olabildiğince sakin sorsam da sonlara doğru sinirden dişlerimi sıkmıştım. Başka yerlere bakmaya başladığında sinirle kafasını tutup kendime çevirdim.

"Cevap ver."
"Biz şey yaptık."
"Ney yaptınız?"

Bağırarak sorduğumda arkadaki kızın yerinde zıpladığını görsem de onu takmadan Cihan'a bakmaya devam ettim. Düşündüğüm şeyi yapmışsa ağzını burnunu kırmaya hazır bekliyorum çünkü.

"Şey yaptık."
"Ney yaptınız Cihan!"

Cihan da zıplayıp geri geri adım attığında üzerine yürümeye başladım.

Bordonun AşkıWhere stories live. Discover now