Bölüm 1

142K 3.8K 538
                                    

Merhabalar, ben Açelya Güneş. Henüz tayini çıkmış bir Üsteğmenim. Şu an taşınmaya çalışıyorum. Gideceğim yerde karargaha yakın bir ev kiraladım ve gecenin ikisinde yollara düştüm. Mecburen bu zamana kadar kaldım. Annem sağolsun. Ayrıca öğrendiğime göre de taşıma aracı en geç sekiz civarı evde olacakmış. Yani geç kalmamak lazımdı.

Eve geldiğimde arabamı park edip şöyle bir etrafa baktım. Ev iki katlı bir evdi. Ben üst katta oturacağım ve alt katta kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Tek istediğim sessiz birileri olması. Etrafı süzmeyi bırakıp eve girdim. İlk iş olarak çok hızlı bir duş alıp üzerimi değiştirdim ve saçlarımı kuruttum. İşlerimi bitirdiğim anda eşyaların gelmişti.

Hemen etrafı toplayıp eşyaların gelmesini bekledim. Evi temizlememe gerek kalmadı çünkü gelmeden ev sahibi ile konuşup temizleyecek birini bulmuştum. Yani tertemizdi.
Balkona kurulan asansör ile eşyalar gelirken ben de taşıyanlara koymaları gereken odaları gösteriyor bazılarını da kendim götürüyorum.
Her şey eve taşıdığında derin bir nefes aldım. Çok şükür! Şimdi sadece düzenlemek kaldı. En nefret ettiğim olay.
Salona geçtim ve koltuğu bir kenarından ittim. İnşallah bir yerleri çizmem. Bu arada saat baya ilerlemisti. Çok ses oluyor mu acaba? Aman ne yapayım canım taşınmak kolay iş mi? Yoo!Kaldığım yerden koltuğu itmeye devam ettim. Koltuklar bitince televizyonu kurdum ve halıyı serdim.

Daha sonra mutfağa gittim. En uzun sürecek kısım burası sanırım. Kolilerin içinde neler olduğunu önceden bildiğim için sırayla açıp raflara yerleştirdi. Bazılarını yıkamak için ayırıp oradan da ayrıldım. Şimdi benim odam. Burada biraz sıkıntı var. Giysi dolabımı eski evimdeyken almıştım ama kurmamıştım çünkü orada vardı ve buna gerek kalmamıştı. Şimdi bunu en başından kurmam gerekiyordu. Offff.
Tek tek kutularından çıkardığım parçaları kılavuzda nasıl gösteriyorsa yapmaya başladım. Ben neden kurulu bir dolap almadıysam? Hayır neyine benim böyle açık dolap. Ne var kapalı olsaydı? Hiç uğraşmazdım o zaman.
Dik koydukça düşen parçaya üç numaralı sinirli bakışımı atıp tekrar dik tuttum. Ve yine düştü

"Ya oooff!"

Bağırmam ile zilimin çalması bir oldu. Kim bu yaa şimdi, zaten sinirliyim!
Kapıya gidip bakmadan açtım. Karşımda baya uzun ve dağınık bir adam vardı. Evet dağınık.

"Kimsin sen?"

Bu soruyu benim sormam gerekmez miydi?

"Ne?"
"Bak, saat gece bilmem kaç ve ben uyumaya çalışıyorum ama sürekli gürültü yapıyorsun ve sinirlendiriyorsun beni. Şimdi aşağı ineceğim ve eğer adım sesini bile duyarsam geri gelirim. Geldiğinde de hiç iyi şeyler yapmam!"
"Yaa nasıl korkuttun beni şu an. Taşınıyorum, herhalde olacak gürültü bu günlük sabret sende!"
 
Karışmış saçlarını eli ile geri atıp bir adım yaklaştı.

"Bak ufaklık, uyarıyorum seni ses yapmayı kes."
"Kesmiyorum, ne yapacaksın"

Ufaklık dedi yaa! Yahu benim boyum 1.75! 27 yaşındayım ben!

"Seni dışarı atarım. Vardır öyle huylarım."
"Yaa bir defol git manyak mısın nesin! "

Kapıyı çarparak kapattım ve odama döndüm. Akıllısı beni bulmaz delisi peşimden ayrılmaz.
Söylediklerini umursamadan yaptığım işe devam ettim ve gece yarısında bitirebildim.

 Evet bugün teslim olma günü. Askeriyeye gidip yeni iş yerimi görelim bakalım.
Albay ile konuştuktan sonra henüz antrenmana başlamamış olan yeni ekibimin olduğu yere gittim. Kapıya vurup içeriden gelen ses ile açtım. İçeridekilere şöyle bir göz atıp kendini tanırdım.

"Üsteğmen Açelya Güneş"

Hepsi ayaklanırken rütbelerine baktım. Şu an buranın komutanıyım .

Bordonun AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin