Engelsiz Engeller

By zeynepcnaar

99.2K 12.8K 14.9K

Kusurlarıyla barışık ve kendini her geçen gün geliştirmeye çalışan biriydi o. Ben ise onunla beraber küçülüyo... More

GİRİŞ VE ALINTILAR
1.BÖLÜM: ❝Özel❞
2.BÖLÜM: ❝Başlangıç❞
3.BÖLÜM: ❝Sonbahar❞
4.BÖLÜM: ❝Özeldin❞
5.BÖLÜM: ❝Salıncak❞
6.BÖLÜM: ❝Resim❞
7.BÖLÜM: ❝Çiçek❞
8.BÖLÜM: ❝Tesadüf❞
9.BÖLÜM: ❝Çınar ve Akça❞
10.BÖLÜM: ❝Hoş Geldin❞
11.BÖLÜM: ❝Yaralı ve Kırık Kalpli Kızın Hikayesi❞
12.BÖLÜM: ❝Sonbaharın Eylül'ü❞
13.BÖLÜM: ❝Bul Beni❞
14.BÖLÜM: ❝Gökyüzüne Farklı Bakmak❞
15.BÖLÜM: ❝İçimizdeki Çığlık❞
16.BÖLÜM: ❝Kar Tanesi❞
17.BÖLÜM: ❝Acı Mutluluk❞
18.BÖLÜM: ❝Umut❞
19.BÖLÜM: ❝Hüzün Limanı❞
20.BÖLÜM: ❝Sıcak Kalpler❞
21.BÖLÜM: ❝Sonbahar Pastanesi❞
22.BÖLÜM: ❝Bazı İtiraflar❞
23.BÖLÜM: ❝Birkaç Damla Gözyaşı❞
24.BÖLÜM: ❝Bir Tutam Umut❞
25.BÖLÜM: ❝Gerçek Gül❞
26.BÖLÜM: ❝Pastalar ve Anlamları❞
28.BÖLÜM: ❝Aşk Kırıntıları❞
29.BÖLÜM: ❝Bir Takım Duygular❞
30.BÖLÜM: ❝Gerçekleşen Masallar❞
31.BÖLÜM: ❝Kitap Sayfaları❞
32.BÖLÜM: ❝Mutlu Yüzler❞
33.BÖLÜM: ❝Engelsiz Engeller❞
34.BÖLÜM: ❝Gerçekleşen Masal❞
35.BÖLÜM: ❝İlk Adımlar❞
36.BÖLÜM: ❝Eylül ve Çınar❞
37.BÖLÜM: ❝Canımın İçi..❞
38.BÖLÜM: ❝Sen, Ben ve Biz...❞
39.BÖLÜM: ❝Kelebek Etkisi❞
40.BÖLÜM: ❝Sevgi❞
41.BÖLÜM: ❝Nahif Ruhlar❞
42.BÖLÜM: ❝Sessiz Eller❞
43.BÖLÜM: ❝Sihirli İp❞
44.BÖLÜM: ❝Güzel Seven Kalpler❞
45.BÖLÜM: ❝Korkular ve Acılar❞

27.BÖLÜM: ❝Güzel Hatıralar❞

1.5K 186 380
By zeynepcnaar

*Merhaba☁

Yukarıdaki şarkıyı açalım. Bolca yorum yapmayı ve oy vermeyi de unutmayalım.

İyi okumalar💙*

27.BÖLÜM: Güzel Hatıralar❞

"Mutlu olmak; birkaç insan ve birkaç güzel hatıranın içinde saklı..."

|Bölüm Şarkısı: Tuğkan-Sıcak Ekmek|


23 Temmuz 2021~

Eylül'den...

Eve döneli yaklaşık iki hafta olmuştu. Bayramdaydık. Akrabalar, konu komşu gidip geliyor hem bayram nedeniyle ziyaret etmiş oluyor hemde beni aradan çıkarıveriyorlardı.

Bugün aynı zamanda Çınar'ın da yeni yaş günüydü. Ona güzel bir hediye almıştım.

Zaman geçiyordu.

Beş aydır komada olmam nedeniyle yaza bile bir anda geçmiş bulmuştum kendimi.

Beş ay çok uzun bir süreydi...

Bu uzun sürede birçok olay olmuştu. Gelişmeler yaşanmıştı.

Beş ay yurt dışına gidip iletişimsiz kalmış gibi hissediyordum kendimi.

Survivora katılmış ve daha sonra evine dönen bir birey gibi hissediyorum desem daha doğru olur...

Bu süreçte beni ziyarete gelenler beni meraktan değil, daha çok evlilik merakından gelmişlerdi.

Soru yağmuruna tutulmuş ve dinlenmek yerine resmen delirmiştim.

Yok neymiş;

Eylül nişanı attın mı?

Eylül evlilik ne zaman?

Eylül ayrıldınız mı?

Niye ayrıldınız?

Yeni nişan mı taktınız kaza olmadan önce?

Çınar'a ne oldu?

Kemal diye biri varmış doğru mu?

yahu ben Kemal kim tanımıyorum bile!

Dedikoduları duyan akraba halkıysa bu kişiler tabiki,doğal olarak ondan ona ondan ona değişen dedikodularla tekrarlanan sorularda haliyle böyle oluyordu.

Beni merak edenler ise iki elin parmağını geçmiyor desem yeridir.

Sinirlenmiyoruz ve şu ana dönüyoruz...

Ben kendimi artık daha da iyi hissettiğim için ve belalardan da kurtulduğum için bayram ziyareti de olarak Çınarla ve diğer arkadaşlarla beraber buluşup ufak bir piknik organize etmiştim. Çınar'a doğum günü sürprizi de yapacaktık aynı zamanda.

Tabi bundan Çınar'ın haberi yoktu. Adı üstünde sürprizdi.

Yatağımdan düşüncelerimi bırakarak kalktım ve banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Daha sonra Rüzgar'ın odasına girdim. Saçlarına dokunmadan uyanan Rüzgarı daha da sinirlendirmemek amacıyla ondan uzaklaştım.

"Uyan, pikniğe gideceğiz ya."

"Tamam, saçlarıma daha fazla dokunmadan çık odadan."

"Aman yiyeceğim sanki saçlarını."

"Senden her şey beklenir." Uykulu sesiyle yastığı kafasına koydu ve yüzünü kapattı.

Bende odadan çıkıp, geri kendi odama girdim. Kırmızı bir t-shirt ile siyah pantolonumu giyindim. Saçlarımı tepeden topuz yaptım ve güneş kremimi de yüzüme sürerek hazırlanmamı tamamladım. Daha sonra mutfağa girdim. Annem ile piknik çantasına koyulacak şeyleri hazırladık.

Poşete etleri koyup, piknik sepetine de bir saklama kabında yaprak sarması ve annemin yine kendisinin yaptığı baklavadan koydum. Az önce fırından çıkarmış olduğum kekimi de soğuttuktan sonra dilimleyerek bir saklama kabına koydum. Dün akşam yapmış olduğum poğaçaları da sepete yerleştirip, aynı zamanda tabak-çatal, domates-salatalık vesaire de koyup hazırlığımı tamamladım.

Hazırlığı bitirinceyse Rüzgar yanıma geldi.

"Karpuz ve kavun alan var mı?" Rüzgar sepete eline daldırıp sarmalardan ağzına atmaya başladığında önce eline vurdum.

"Ali alacak, şu sarmaları da bırak. Pikniktekilere yetmeyecek."

"Banane annem sardı." Rüzgar eline yedek aldığı sarmaları yemeye devam ederken piknik sepetinin ağzını kapadım.

"Yedek tencere vardı annem pişirecekti birazdan. Erimiştir onlar,hem pişmemişler daha güzel oluyor. Gideyim de ondan yiyeyim."

"Aman ye, ne yapayım?"

Rüzgar tencerenin içerisine gömülmüş bir şekilde yaprak sarmasını yemeye devam ederken bende eksik bir şey olmaması için evin içinde dolanıyordum. Her şeyin hazır olduğunu düşündüğümde sepeti ve poşetleri elimize alıp dışarı çıktık. Çınar ile buluşup otobüs durağına gittik. Diğerleriyle piknik alanında buluşacaktık.

"Bu piknik çok güzel oldu, sana da iyi gelir." diye mırıldandığında Çınar gülümsedim ve başımı salladım.

"Uzun zamandır öyle hareketsiz kalmışım ki gerçekten de iyi gelecek."

"Hava da şansımıza o kadar sıcak değil."

"Aynen iyi oldu."

"Otobüse binebileceğine emin misin?" Çınar başını salladı. "Alıştım artık, gerek yok taksiye falan."

"Tamam o zaman,rahatsız olursan söyle."

"Söylerim."

Konuşmamızı susturan otobüsün gelmesi oldu. Bugün şanslı günümüzde olmalıyız ki, otobüste boş koltuklar çoğunluktu. Bu işimize yararken boş olan yerlere geçtik ve oturduk. Daha sonraysa piknik alanına yakın bir durakta inip, sessiz bir şekilde yürüdük.

"Abla, Ecrinleri falan bir arasana neredelermiş?"

"Arayım dur."

Telefonumu cebimden çıkarıp Ecrin'i aradığımda Ecrin telefonu açtı. "Alo nerdesiniz siz?"

"Geldik biz, piknik alanının girişindeyiz. Siz nerdesiniz?"

"Siz aşağı doğru inin,ben geliyorum."

"Tamam."

Aşağı doğru yürümeye başladığımızda hızla koşan Ecrin bize el salladı ve yanımıza geldi. "Biraz kıytı köşe bir yeri seçti Aliler. Bende sizin bulamayacağınızı düşünerek geldim."

"Umarım güzel bir yerdir."

"Güzel ya, gölge böyle insanların olmadığı bir yer."

Piknik yapılacak yere vardığımızda, Ecrin'in dediği gibi gölge ağaçların arasında bir yer ile karşklaştık. Elimizdeki poşetleri ve piknik sepetlerini bıraktık.

"Güzel yer seçmişsiniz."

"Ne sandın bacım?"

Ali semaverin başından bana göz kırparken elinin yüzünün kara olmasına gülerek baktım. "Ali görmeyeli kararmışsın sen ya."

"Tabi esmerleştim biraz. Yakışmış ama değil mi?"

"Ya ya,ne demessin."

Ali yüzündeki karalıklardan habersiz bir şekilde semaverle uğraşmaya devam etti.

"Salak, yüzündeki karalıklardan bahsediyor."

"Dalga geçme canım, benim yakışıklılığımdam bahsediyor."

"Tabi Ali, ne demezsin."

Herkes gülüşmeye başladığında Gökay masaya geldi. "Etleri de yapalım güzelce. Kızlar siz de sofrayı kurarsınız."

Ben Gökay'a etleri hazırlarken, Ecrin, Rana ve Kübra da masayı kurmaya başladı.

Herkes bir işin ucundan tutarken masa da sonunda hazırlandı. Bayram nedeniyle herkesin burada olması pikniğimizi daha da güzel bir hale getirmişti.

"Bu yaprak sarmasını kim sardı ya? Ben hayatımda bu kadar güzel sarma yemedim."

"Annem sardı." dediğimde Kübra sinirli sinirli Sefa'ya baktı ve ona tersini döndü.

"Geçen günde bana diyordun aynılarını." Kübra bir çocuk misali küserken masada kıkırdayan Ali ve Gökay'a baktım. Onların gülmesiyle bende gülerken Kübra daha da sinirlendi.

"Ama hayatım seninde hormonların fazlalaştı sanırım. Sarma güzel manasında dedim. Hem senin sarmalarını kimse geçemez."

"Ya ya, yok öyle yağma. Git sen.. Hilal teyzenin yemeklerini ye."

"Kübra'cığım, canım arkadaşım abartmıyor musun?"

"Hayır, hiçte bile. Abartan sizsiniz."

"Hı ne demezsin."

Kahvaltımız, Sefa yemeklere güzel dedikçe hamilelik hormonlarından küsme aşamasına gelen Kübra ile, Ali'nin esprileriyle ve Rana'nın bu esprilere karşın sinirle Ali'ye bakmasıyla, Rüzgar'ın konuşmalarıyla,Ecrin'in dalgın aşık ruh halleriyle, Gökay'ın ve Çınar'ın da öylece her tarafa ayak uydurmasıyla geçti.

Kahvaltıdan sonraysa bir grup okey oynadı, bir grup voleybola geçti. Sefa-Kübra, Rana-Ali çifti okey oynarken bizde toplanıp voleybola geçmiştik.

Öylece voleybol, daha sonrasında yakartop, ip atlama gibi oyunlar oynandı.

Kübra ise her seferinde oyunlara girmeye çalıştı. Bu kız gerçekten de bir değişikti. Hamilelik hormonlarıysa daha bir değişik yapmıştı onu.

Oyunlara giremiyorum diye göz dolmalar mı dersin, siz eğleniyorsunuz bana da okey oynatıyorsunuz demeler mi dersiniz...

Kısaca Kübra'nın hamilelik hormonlarıyla geçen saatler ardından öğlen de geçmişti...

Hava serinlemeye başlamış, daha da güzel olmuştu artık. Yemeklerimizi de yemiştik.

Şimdi ise Çınar'a yapılacak olan doğum günü sürprizi planımız vardı. Ben Çınar'ı piknik alanından uzaklaştırcaktım, daha sonra onlar orayı hazırlarken bende Çınar'ı oyalamış olacaktım.

"Yürüyüş mü yapsak ya, hem yediklerimizin kilosunu veririz." diyerek sürprizi ima ettiğimde hepsi başlarını hayır anlamında salladı.

"Kankacım valla ben şu hamaktan şuraya hareket edemem."

"Beni de biliyorsunuz yemekten bir saat geçmeden yürüyemiyorum."

"Benim hiç halim yok."

"Beni sorma bile sonbahar."

Herkes bir bir itiraz ederken Çınar'a döndüm. Ayağa kalkmıştı. "Ben gelebilirim."

"Oh,sonunda. Başka gelecek var mı?"

"Yok gidin siz."

"Tamam geliriz yarım saate." dediğimde başlarını salladılar. Bizde Çınar'la beraber piknik alanında yürümeye başladık.

Ben temiz havayı içime solurken, Çınar da bana döndü ve gülümsedi.

"Gerçekten de bugün çok iyi geldi bana." diye mırıldandı. "Sana da iyi geldi mi?"

"Çok güzel geldi hemde. Uzun zaman sonra hep beraber bir şeylerle uğraşmak çok güzel oldu. Buranın havası yetiyor zaten. Baksana her yer yemyeşil, gökyüzü masmavi, insana neşe veriyor."

"İçim cıvıl cıvıl oldu, sayende. Ben hiç böyle piknik yapmamıştım."

"O zaman artık daha çok yaparsın."

"Yaparım." deyip gülümsedi. "Arkadaşların da senin gibi çok iyi Eylül. Bana çok iyi davranıyorlar. Beni de sizden biri gibi görüyorlar."

"Olması gerekende bu Çınar, biz yapmamız gerekeni yapıyoruz."

"Kimse bunu bana yapmadı ama.."

"Biz yapalım o zaman ha,ne dersin?"

"Olur derim." Gülümsedim.

Bir süre sessiz bir biçimde yürüdük ve piknik alanına doğru gitmeye başladık. Oluşan sessizliği ise Çınar bozdu.

"Dün bir kitap okudum." diye mırıldandı.

"Kitap çok güzel geldi bana. Bir şeylere açıklık getirmemi sağladı."

"Hım, nasıl bir kitapmış bu?"

Birkaç dakika sonra Çınar'a sürpriz yapılacaktı ve bu konu biraz daha Çınar'ı oyalamama yeterdi.

"Çok naif bir kitaptı. İçide dışıda çok güzeldi. Annem gitmeden önce almıştı bana. Sana iyi geleceğini düşünüyorum diye. O gitmeden önce vermişti, o zaman okuduğumda pek bir şey anlamlandıramamıştım ama ikinci kez okuduğumda daha da anlamlandı her şey."

Çınar'ın konuşmasını, bana gelen mesaj sesi bozdu. "Pardon Çınar, bir bakayım."

Çınar başını salladığında *gelsenize artık* mesajını gördüm ve telefonu kapatıp cebime koyarak yürüyüşümü hızlandırdım.

"Güzelmiş. Konusu ne peki?"

Çınar hızlı adımlarım üzerine bana yetişmeye çalıştı ve yanıma geldi. "Konusu.. konusu şu."

"Bir erkeğin.. bir.."

Ben Çınar'a bakarken,Çınar ise karşısına baktı ve konuşmayı bıraktı.

Kulaklarımızı dolduran "İyiki doğdun Çınar." sesleri üzerine donakaldı Çınar. Daha sonra üzerimize patlatılan konfeti üzerine ise daha çok şaşırdı.

"Sonra.. sonra anlatırım Eylül." diye mırıldandı ve biz mutlu olacağını düşünürken üzülerek ilerlemeye devam etti.

"Neden mutlu olmadın Çınar? Yoksa doğum günü kutlamayı mı sevmiyorsun?" diye mırıldandığımda omzunu silkti.

"Gayet beğendim, sadece şaşırdım o kadar."

"Peki." Masa süslenmiş, ağaçların üzerine 'İyiki Doğdun Çınar' yazılı kocaman bir kağıt asılmıştı.

"Ne gerek vardı bu kadar şeye?" diye mırıldandı Çınar. "Söyleseydiniz yeterdi ki."

"Daha hediyeler var, hem kuru kuru doğum günü olmaz Çınarcım."

"Olurdu, ne gerek vardı kendinizi yormaya."

"Hey Çınar, gerek vardı işte. Al bak bu bizim Ecrin'le hediyemiz."

"Bu da bizden sana Çınar, bir gün oynayalım ha. Ali ve Gökay kardeşinle beraber oyna, oyunun tadını çıkar."

"Bu da Sefayla bizim hediyemiz."

"Bende sana bunu aldım. Umarım beğenirsin panpa."

Herkes tek tek hediyesini verdiğinde son olarak bende elimdeki paketi Çınar'a uzattım.

"Eve gidince açarsın artık. Umarım beğenirsin."

"Çok teşekkür ederim. Zahmet etmişsiniz ama..."

"Hediye dediğin nedir ki, iyiki doğmuşsun arkadaşım" Ali, Çınar'a sarıldığında gülümseyerek onlara baktım.

Daha sonra herkes tek tek sarıldı Çınar'a.

"Şimdi, müzik keyfi. Doğum günlerinin olmazsa olmazı. Bendeniz gitar çalacağım ve şarkı söyleyeceğim. Hangi şarkı olsun bakalım?"

"Sıcak ekmek!" Çınar ile aynı anda söylediğimizde gülmeye başladılar

Aklıma aylar önce bu şarkıyı söylediğimiz gün geldi... Çınar bana bakıp gülümsediğinde bende gülümsedim ve saçımı karıştırdım.

"Aşıklar diyoruz anlamıyorlar." diye fısıldadığında Rana, ona kolumu çarptım.

"Bende size sadece arkadaşız diyorum, anlamıyorsunuz."

"Hı tabi."

"O zaman aynı anda söylenen bu istek üzerine ben gitarı çalmaya başlıyorum. Şarkıyı bilmediğim için şarkı ismini söyleyen bu iki kişi şarkıyı söyleyecek. Tamam mıyız?"

Çınar'a baktığımda başını salladı. Bende başımı salladığımda Rüzgar gitarını çalmaya başladı.

Evet, sesimiz çokta güzel sayılmazdı ama eğlenmemize yeterdi. Biz eğleniyorsak,gerisi önemli değildi.

Çınar şarkıya giriş yaptı önce. Gözleri kapalı bir şekilde söylüyordu şarkıyı.

Bu şarkının ona annesini hatırlattığına emindim...

"Sen uyurken tenin
Sıcаk ekmek gibi yeni çıkmış fırındаn..."

Bana göz kırptığında bu seferde ben şarkıyı söylemeye başladım.

"Sаçın çiçek kokаr, yüzün bebek gibi
Mаsаl geçer аklımdаn..."

"Sen uyurken tenin
Şefkаtini sаçаr, sаrılırım аrdındаn...
Geceler örter bizi, hevesimi sаçаr
Öpmek gelir koynundаn..."

"Devamı sende.." diye dudaklarımı oynatınca başını salladı ve şarkıya tekrar başladı.

"Sensiz olmuyor, uyku tutmuyor
Sensiz gece bitmiyor
Yаtаk sаkin ben bezgin
Sensiz kаlıncа rüyа döner kаbusа gece boyuncа
Beni özler tenini uykum kаçıncа
Sıcаk ekmek kokusu beni sаrıncа... "

Herkes şarkı bitiminde gülümseyerek bize baktıklarında bende gülümsedim ve başımı eğdim.

Bu şekilde birçok kişi varken şarkı söylemek beni utandırırken, ilk defa içimden gelen bir şeyi sakınmadan yapmıştım...

Bu bana mutluluk vermişti...

"Şimdi happy birthday to you, şarkımız var. Çınar panpam benden sana."

Rüzgar gitarıyla uyum sağlayıp, şarkıyı söylerken gülerek ona baktım ve alkış yaparak ona eşlik ettim.

Eğlenerek geçirdiğimiz bu saatlerin ardındansa evlere döndük.

Duşa girdim ve daha sonra yatağıma girip bu güzel günün sonunda kendimi uykuya bıraktım...

Yazar'dan...

Son olarak onun verdiği hediye paketini eline aldı. Yavaş bir şekilde paketten çıkardı hediyeyi.

Kalın bir kitap karşıladı onu, yanındaysa siyah bir saat. Saatin içerindeyse çok güzel üç insan resmi....

Gülümseyerek baktı ve eline aldı saati. Dokundu,annesi çıktı. Dokundu, Yağmur çıktı. Dokundu kendisi çıktı...

"Çok güzel..."diye mırıldandı.

"Bu çok güzel.."

"Çok değerli ki bu..."

Daha sonra saati bıraktı. Kitabı eline aldı. İlk sayfasını açtığında onu bir kağıt dolusu yazı karşıladı. Bu güzel yazıyla yazılmış kağıda baktı ve kağıdı eline aldı.

Sevgili Çınar,

Bu senin benimle beraber geçirdiğin ilk doğum günün. Ben ne alacağımı bilemezken senin okuma sevdanı hatırladım ve bu kitabı aldım.

Bu kitap benim için çok değerliydi. Bende de var aynısından. Senin de beğeneceğini düşünerek aldım. Sana iyi geleceğini düşünüyorum.

Bu arada, kitabın içinde özel bir hediyem daha var.

Umarım beğenirsin hediyelerimi...

İyiki varsın, iyiki doğmuşsun.

Mutlu yaşların olsun Çınar.

Gülümsedi ve daha sonra kağıdı masasının üzerine koyup, kitabın içine bakmaya başladı. Sayfaları tek tek dolandı ve daha sonra ufak bantlarla yapıştırılmış bir resim çıktı karşısına. Bu resim.. kendi resmiydi.

Hayranla baktı resme. Bir ayna görmüştü sanki.

Çok güzel ve özenle çizilmişti....

"Eylül.. o kadar güzel düşüncelisin ki." Gözünden yaş damladı ve aynı zamanda gülümseyerek alınan hediyelere baktı.

"Sen olmasan ne arkadaşlarım olurdu... Ne de benim yüzüm gülebilirdi. İyiki varsın Eylül."

Saçlarını karıştırdı ve telefonunu eline aldı. Eylül'ün mesaj sayfasına girdi ve bir mesaj yazmaya başladı.

Şu an uyuyorsun. Bunu biliyorum. Sabah uyanınca göreceksin bu mesajı... Bunu da biliyorum. Ama sana teşekkür etmek istiyorum. Bana verdiklerinden, bana yaşattıklarından. Bana çok güzel hatıralar bıraktın. Çok değerlisin Eylül benim için. Hep de öyle kalacaksın.

Hediyelerin benim için o kadar değerli ki bilemezsin. Umarım sende daha iyilerini görürsün, her şeyin en iyisine layıksın çünkü. Umarım hak ettiğin gibi hep mutlu olacağın günler yaşarsın.

İyi geceler dünyayı güzelleştiren kız.

Her şey için teşekkür ederim.

İyi ki varsın.

~BÖLÜM SONU~


Çınar Bey neler oluyor qdbzbbsha

Şunu söylemek istiyorum önce. Üste koyduğum gif Eylül ve Çınar değil mi ya?

Birkaç tane daha var onu diğer bölümlere sakladım.

Bu arada bölüm hakkında düşünceleri buraya alayım. Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Oy ve yorumları unutmayalım. Kitabı da arkadaşlarınızla paylaşırsanız çok sevinirim.

Sonraki bölümde görüşmek üzere, hoşçakalın 🤍

#EyÇın🍂

Continue Reading

You'll Also Like

975K 13.1K 34
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
1.4M 81.2K 52
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
868K 55K 38
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin çünkü Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, cinsel istismar, psikolojik ve...
992K 57.8K 39
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...