Engelsiz Engeller

By zeynepcnaar

99.3K 12.8K 14.9K

Kusurlarıyla barışık ve kendini her geçen gün geliştirmeye çalışan biriydi o. Ben ise onunla beraber küçülüyo... More

GİRİŞ VE ALINTILAR
1.BÖLÜM: ❝Özel❞
2.BÖLÜM: ❝Başlangıç❞
3.BÖLÜM: ❝Sonbahar❞
4.BÖLÜM: ❝Özeldin❞
5.BÖLÜM: ❝Salıncak❞
6.BÖLÜM: ❝Resim❞
7.BÖLÜM: ❝Çiçek❞
8.BÖLÜM: ❝Tesadüf❞
9.BÖLÜM: ❝Çınar ve Akça❞
10.BÖLÜM: ❝Hoş Geldin❞
11.BÖLÜM: ❝Yaralı ve Kırık Kalpli Kızın Hikayesi❞
12.BÖLÜM: ❝Sonbaharın Eylül'ü❞
13.BÖLÜM: ❝Bul Beni❞
14.BÖLÜM: ❝Gökyüzüne Farklı Bakmak❞
15.BÖLÜM: ❝İçimizdeki Çığlık❞
16.BÖLÜM: ❝Kar Tanesi❞
17.BÖLÜM: ❝Acı Mutluluk❞
18.BÖLÜM: ❝Umut❞
19.BÖLÜM: ❝Hüzün Limanı❞
20.BÖLÜM: ❝Sıcak Kalpler❞
21.BÖLÜM: ❝Sonbahar Pastanesi❞
22.BÖLÜM: ❝Bazı İtiraflar❞
23.BÖLÜM: ❝Birkaç Damla Gözyaşı❞
25.BÖLÜM: ❝Gerçek Gül❞
26.BÖLÜM: ❝Pastalar ve Anlamları❞
27.BÖLÜM: ❝Güzel Hatıralar❞
28.BÖLÜM: ❝Aşk Kırıntıları❞
29.BÖLÜM: ❝Bir Takım Duygular❞
30.BÖLÜM: ❝Gerçekleşen Masallar❞
31.BÖLÜM: ❝Kitap Sayfaları❞
32.BÖLÜM: ❝Mutlu Yüzler❞
33.BÖLÜM: ❝Engelsiz Engeller❞
34.BÖLÜM: ❝Gerçekleşen Masal❞
35.BÖLÜM: ❝İlk Adımlar❞
36.BÖLÜM: ❝Eylül ve Çınar❞
37.BÖLÜM: ❝Canımın İçi..❞
38.BÖLÜM: ❝Sen, Ben ve Biz...❞
39.BÖLÜM: ❝Kelebek Etkisi❞
40.BÖLÜM: ❝Sevgi❞
41.BÖLÜM: ❝Nahif Ruhlar❞
42.BÖLÜM: ❝Sessiz Eller❞
43.BÖLÜM: ❝Sihirli İp❞
44.BÖLÜM: ❝Güzel Seven Kalpler❞
45.BÖLÜM: ❝Korkular ve Acılar❞

24.BÖLÜM: ❝Bir Tutam Umut❞

1.4K 203 320
By zeynepcnaar

*Herkese merhaba🍍

Yukarıdaki şarkı bana çok anlamlı geldi, açıp bölümü öyle okuyun derim size.

Bol yorumlu ve güzel okumalar💛*

24.BÖLÜM: Bir Tutam Umut❞

"Yeryüzüne fısıldadığım bir tutam umut, gerçekleşmeyerek uçup gitmişti..."

|Bölüm Şarkısı: Aviva-Princesses Don't Cry|

Çınar az da olsa rahatlamıştı. Düğünün bitmesine daha saatler vardı. Beni yalnız bırakmak istemese de ben onun gitmesini istiyordum çünkü eğer gitmezse daha kötü olacağını biliyordum. Kalabalığa hala alışamamıştı ve alışması da zor olacak gibiydi. Kendini zor tutuyordu ve bir süre sonra da dayanamıyordu, bunu biliyordum.

"Çınar, lütfen dediğimi yap. Daha fazla kötü olma,bu kalabalıkta kendi kendini boğma. Lütfen Çınar. Beni düşünme, kendini düşün ve git evine tamam mı?"

"Olmaz Eylül, olmaz. Bak ben iyiyim."

"Değilsin Çınar. Lütfen daha fazla zorlama kendini."

Doğruldu ve yüzüne bir gülümseme kondurdu. Saçlarını düzeltti ve bana baktı. "Sen gitmezsen eğer yanımdan iyiyim. Ama sen gidince kötü oluyorum."

Gülümsedim. "Eve gitmiyorsun zaten,bunda kararlısın. O zaman bende senin yanından ayrılmam, kendini iyi hissedersin. Tamam mı?"

Başını salladı. "Tamam."

"Peki o zaman, istersen biraz daha burada durabiliriz. Daha sonra gideriz salona, ne dersin?"

"Düğünü kaçırırsın ama."

"Bir şey olmaz, şu an zaten danslar bitmiş oynanmaya geçilmiştir. Bende zaten oynamayı düşünmüyorum. Biraz duralım, hem sende rahatla. Olur mu?"

"Peki, olur. Sen nasıl istersen."

Arkama yaslandım ve başımı yavaşça koltuğa koydum. Yüksek sesli müzikten hafifte olsa başım ağrıdığı için az da olsa dinlenmek iyi geliyordu.

"Ben küçükken dışlanmışım hep. Konuşamamamdan, davranışlarımdan. Annem diyordu, davranışlarında gariplik yok senin onlar öyle anlıyor diye ama sonradan fark ettim onlara göre biraz küçük davrandığımı. Şu an 26 yaşındayım, bazen oyunlar oynuyorum. Ama annem kendini son zamanlarda çok geliştirdin diyordu. Artık da oyuncaklarla oynayasım gelmiyor mesela." Başını koltuğa yasladı ve bana baktı.

"Sence artık bir çocuk gibi mi davranıyorum Eylül?"

"İlk gördüğümdeki Çınar'la şu anki sen arasında çok fark var Çınar. Yaklaşık beş-altı aydır tanıyorum seni ve sen gerçekten değiştin Çınar. Kendini çok fazla geliştirdin. Konuşmalarından davranışlarına kadar... Sen hiçte çocuk gibi davranmıyorsun artık Çınar. Sen kendini geliştirmek istedin ve bunu başardın."

"Sahi mi?" Gözlerimi kırpıştırdım, gülümsedi bana.

"Annemden sonra bunları senden duymak çok güzel Eylül. Ben.. bende artık sizin gibi davranabiliyor muyum? Bende artık.. yetişkin biri gibi miyim?"

Söyledikleri beni duygulandırırken elimi koltuğun üzerindeki elinin üzerine koydum. "Sen istesen de onlar gibi davranamazsın." dediğimde yüzündeki gülümseme düştü.

"Diğer insanlar çok kötü, sen çok iyisin ve sen onlar gibi davranamazsın Çınar. Ve şunu da söylemeliyim ki sen çocuk gibi davranmıyorsun, gayet olgunsun. Tamam mı?"

Yüzündeki gülümseme tekrar oluştuğunda bende gülümsedim. "Tamam." diye mırıldandı ve boşta kalan elini de uzatmış olduğum elin üzerine koydu.

"Teşekkür ederim, bana bunları söylediğin için."

"Önemli değil, doğru söze ne denir." dediğimde gülümsedi ve elimin üzerindeki elini yavaşça çekti. Bende elimi çektiğimde öylece bana baktı.

"Kimse bana böyle davranmadı. Sen.. sen asıl çok iyisin Eylül. Ben seninle tanışmadan önce hiç birinin bana böyle davranacağını düşünmezdim. Beni.. beni arkadaşlarınla tanıştırdın. Beni hiç gitmediğim yerlere götürdün, beni insanların içine soktun. Ben hiç böyle şeyler yapacağımı düşünmezken sen bana bunları yaptın Eylül. Sana kaç kere teşekkür etsem az kalır."

"Teşekküre gerek yok, ben sadece sana bir arkadaş arkadaşa nasıl davranırsa onun gibi davranıyorum. Biz arkadaşız ve birbirimize bunları yapmamız gerekir öyle değil mi?"

"Öyle." diye mırıldandı ve saçını karıştırdı. "İstersen gidelim, daha fazla düğünü kaçırma. Olur mu?"

Doğrulup, başımı salladığımda beraber ayağa kalktık. Ben aynada saçımı ve üzerimi düzeltirken, Çınar da arkama geçip aynadan bana baktı ve gülümsedi. "Merak etme.." diye mırıldandı. "Bir sonbahar misali gibi.. çok güzelsin."

Kocaman gülümseyip arkama döndüğümde saçlarımı düzeltti ve gülümsedi. "Doğru söze ne denir?" diye mırıldandı. "Ama ben sende bir şeyi eksik görüyorum."

Kaşlarımı çattığımda cebinden ufak bir kutu çıkardı. İçini açtığında,içinde çok zarif ve aynı zamanda çok güzel bir kolye çıktı. "Bunu takmalısın bence."

Ben kolyeye hayran hayran bakarken yavaşça saçlarımı kaldırdı. "Bu annemindi. Takmaya kıyamazdı ve hep sana vermemi istiyordu. Ben uzun zamandır vermek istedim ama vermeye cesaretim olmadı. Kısmet bugüneymiş,değil mi?"

"Anneninse olmaz Çınar, hatıra olarak sakla lütfen. Hem annen takmaya kıyamamış, benim takmam olmaz ki."

"Boş boş ne işe yarayacak Eylül? Birinin boynunda güzel anılara sahip olmak dururken. Lütfen,kırma beni ve tak. Annem takmış gibi hissederim yoksa." Başımı yana eğdiğimde bana burukça baktı.

"Benim için.. tak lütfen."

Ona arkamı döndüm ve saçlarımı kaldırdım. Aynadan bana bakıp, nazikçe kolyeyi boynuma taktı ve beni kendisine döndürdü. "Çok güzel oldu." Saçlarımı düzeltmemde yardım etti.

"Ama bana bir de söz vermeni istiyorum." diye mırıldandı.

"Neymiş bu söz?"

"Kolyeyi çıkarmayacağına dair." dediğinde elimi kolyeye götürdüm.

"Sen verdin.. zaten ben artık bu kolyeyi istesem de çıkarmam Çınar. Söz." Yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu,bende ona gülümsediğimde bana sarıldı aniden. Daha çok gülümsedim. "İyiki varsın." diye mırıldandı. "Bunu söylemekten hiç bıkmayacağım. İyiki varsın." dedi bir kez daha.

Kalbim hızla atarken omzuna başımı koydum. "Sende.. sende iyiki varsın. Bende bunu söylemekten bıkmayacağım çünkü hayatıma çok güzel şeyler katıyorsun Çınar. İyiki.. iyiki varsın."

Ve bir süre sarılı kaldık birbirimize. Daha sonraysa ayrıldık. Çınar, kolyeye bakarken bende ona elimi uzattım.

"Hadi, gel." Elimi tuttuğunda beraber odadan çıktık ve salona girdik. Salona geldiğimizde el ele tutuşmayı bıraktık ve yerlerimize geçtik. Masadakiler merakla bize bakarken 'Bir şey yok' anlamında baş hareketleri yaptım.

Rana da bana yaklaştığında ona doğru eğildim. Yüksek sesten dolayı bağırarak konuşmamıza rağmen hala anlamakta zorlanıyordum onu. "Telefonuna bak,ordan yaz." diye bağırdığında bu sefer anladım ve telefonumu çıkardım.

Çınar'ın kalabalık fobisi var. Ben olmayınca daha kötü oluyormuş,bende de kendini zar zor tuttu ama senle dans edince de dayanamayıp artık kendini bırakmış.

Ben bilmiyordum, bilseydim seninle dans etmesine izin verirdim. Kusuruma bakma Eylül. Ee gitseydi niye hala burada?

Gitmek istemedi, bende bir şey diyemedim.

Bir şey olmasın da aman. Kübra da çok endişelendi zaten. Hastaneyi arayacaktık ama sen iyi oldu deyince.

İyi gibi şu an,merak etme. Yanından ayrılmayacağım zaten.

Ayrılma ayrılma. Kaldırmayız zaten seni bir daha

Yüksek sesli bir ortamda konuşmak için başka bir yöntemimiz yoktu ve bu yüzden mesajlaşmak en etkili yöntemdi.

Telefonlarımızı kapattığımızda, Rüzgar da merakla bana baktı ve yanımdaki Rana'nın sandalyesini itip kendisi aramıza girdi. "Naptınız içeride?"diye bağırdığında yüzümü buruşturarak ona baktım. Hem müzik, hem de Rüzgar'ın o tiz sesi bu durumda kulaklarımın ölmesine sebep olmuştu. "Sonra anlatırım." dediğimde kulağına kaşlarını olmaz anlamında şekillere soktu. "Demin Rana'yla konuştuğun gibi konuş benle de." diye tekrar bağırdığında oflayarak telefonumu çıkardım. Rüzgar da telefonunu çıkardığında mesaj yazmaya başladım.

Bu sürede de Rana, çoktan Rüzgar'ı kenara atmıştı bile. Rüzgar sinirle ona bakarken ben de mesajımı ona attım.

Çınar biraz dinlendi bende yanında oturup, ona su falan verdim. Bu kadar.

Hı tabi üç deyince inanıyoruz.

1

2

3

İnandım.

O kolye ne o zaman?

Annesininmiş bana verdi işte.

OOOO

Çınar kankam naptın sen be

Tamam yeter bu kadar sonra konuşuruz. Düğünü izleyemiyorum.

Olmaz

Daha soracaklarım var.

Of sor tamam hadi

Öhöm başlıyorum.

O kolye böyle tam aşk kolyesi

İtiraf mı etti yoksa?

İkincisi de şu

Aşık mısın kız ona?

Saçmalama diyorum ve konuyu kapatıyorum.

Ayıp ayıp!!!!

⚫Şiddetle kınıyorum seni

⚫Ben senin kardeşinim be

⚫Böyle şeyleri öğrenmek ve konuşmak benim hakkım

⚪Tamam konuşuruz işte sonra hadi kapa

⚫Boş bırakmayacağıma göre düğünden sonra seni tamam kapatıyorum konuyu

⚪Ya sabır

Telefonu tekrar kapadım. Ve düğünü izlemeye devam ettim. Düğün oynanan oyun havaları,çekilen halaylar,danslar sonrasında bitmeye yaklaşmıştı. Şimdi ise sırada çiçek atma bölümü vardı.

Gelinin arkadaşları,kuzenleri olarak tüm kızlar en öne toplanmıştı. Tabi ben biraz arkada kalmıştım ama olsun. Birkaç da erkek vardı Kübra'nın kuzenlerinden.

Herkes çiçek kime gelecek derkense çok değişik şeyler oldu.

Işıklar gitti.

Evet, ışıklar gitti!

Etrafta büyük bir ses fırtınası koparken herkes jenaratörün devreye girmesini bekliyordu.

'Anne' diye bağıran çocuklar, Kübra'nın telaşla bağırma sesi, uzaktan duyduğum ve Çınar'ın 'Eylül' diye bağırma sesi, çığlıklar, korkular, birbirlerini itmeler, başka bir tarafta oluşan kavga...

Telefonların flaşlarını açan bazı kişiler ama düğün salonundaki kargaşa yüzünden etrafın hala karanlık görünmesi...

Benim öylece etrafa bakarken yere düşmem...

Daha sonra bir kişinin beni kaldırması...

Ayağa kalkmam ve tam teşekkür edecekken ise ağzıma tutulan bir şey...

Keşke jenaratör devreye girseydi...

Belki de bunlar yaşanmayacaktı.

Gözlerim kapandı bir an.

Ben öylece olanlara uydum.

Hissedemedim bir şey.

O seslerin içerisindeyse son bağırmamı kimse duymadı.

Kimse beni görmedi.

Kimse bana yardım etmedi.

Ve ben şu an hiçbir şey hissetmiyordum...

---

Bazen diyecek hiçbir şeyin kalmaz. Ne ağzından bir cümle,ne bir kelime, ne de bir harf çıkar.

Nefes alamazsın. Etraftaki hava sana boğucu gelir.

Ben boğuluyordum...

Nefes alamıyordum...

Söyleyecek bir şeyim artık kalmamıştı...

Hani derler ya ölüme gitmeden önce ne yapmak istersin?

Hani derler ya ölmeden önceki son isteğin ne olur?

Ben yalnızca bir tutam umut fısıldadım yeryüzüne.

Ben yalnızca buradan kurtulmak için bir umut bekledim.

Yalnızca bekledim...

Yeryüzüne fısıldadığım bir tutam umut, gerçekleşmeyerek uçup gitmişti...

Şimdi ise ellerim kollarım bağlıydı ve hiçbir şey yapamıyordum.

Bir umudum kalmamıştı artık.

Ölüme doğru gittiğim bu yolda ne bir umudum, ne de bir beklentim yoktu artık.

Daha doğrusu ben artık nefes alamıyordum...

~BÖLÜM SONU~

Tekrardan merhaba herkese☁

Öncelikle ben bu bölüm hakkında pek konuşmak istemiyorum. O yüzden bölüm hakkında düşünceleri alıp gideceğim. Buraya yazabilirsiniz düşüncelerinizi.

O zaman sonraki bölümde görüşmek üzere.

Hoşçakalın💙

Continue Reading

You'll Also Like

1.2M 47.7K 52
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
323K 28K 17
Sertçe yutkundum ve kısık çıkan sesimle "Çok acıyor mu?" diye sordum. "Evet ama senin ölmüş olman daha çok acıtıyordu." dedi. Gözlerimin dolmasına en...
724K 48.9K 32
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
5.9M 193K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...