DÖNÜŞÜM (KİTAP OLUYOR)

By MerveUzbilir

1.2M 83.4K 20.2K

Her Değişim bir Dönüşüm değil. Ama her Dönüşüm bir Değişimdir... Ben İzel, İki çocuklu dağılmış bir ailenin... More

Karakter Tanıtımı (Kalkan Birliği)
Dönüşüm Kitap Tanıtım Teaser
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8.Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
Karakter Tanıtımı
12. Bölüm
13.Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19.Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
Önemli!!
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28.Bölüm
29. Bölüm
Alıntı
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41.Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53. Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
Sürpriz Görsel Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
Baytar HANIM&Dönüşüm Özel Bölüm
Kandil DAĞI Operasyon
60.Bölüm
61.Bölüm
62.Bölüm
63.Bölüm
64.Bölüm
Yeliz&Fuat Özel Bölüm
65.Bölüm
Deprem
66.Bölüm
67.Bölüm
68.Bölüm
69.Bölüm
70.Bölüm
71.Bölüm
Dönüşümün Erkek Karakterlerinden Kadınlarına Mektup Var!
Kitap DUYURUSU
İmza GÜNÜ

UFUK ÖZEL BÖLÜM

10.2K 766 222
By MerveUzbilir

Selam arkadaşlar...

Canlı yayında Ufuk için ayrı bir kitap isteyenler olmuştu. Bir sonraki kitaptaki erkek karakterin mizacı kafamda belli ve maalesef Ufuk ile örtüşmüyor. Bu yüzden sizlere sürpriz olarak Ufuk için özel bir bölüm hazırlamak istedim.

Her neyse şimdi aklımdaki Ufuk için bir bölüm yazalım bakalım. Tamamen doğaçlama gideceğim. Umarım beğenirsiniz.

Ufuk'umuzu, yaramaz çocuğumuzu yazdığım bu bölümü yorumsuz bırakamazsınız diye düşünüyorum.

Doğum günüm şerefine size güzel bir bölümle geldim siz de yorumlarla coşturun burayı hadi bakalım😍

Hepinize keyifli okumalar...

***

Mardin Kızıltepe de öğretmenlik yapmak Ufuk için hiçte kolay değildi. Ama Kızıltepe den sonra stratejik konumu operasyon alanlarına daha yakın olduğu için Van'daki Çaldıran ilçesinin köyüne tayini çıktığında, daha kötü olamaz ya diyerek, Kızıltepe'deki eşyalarını lojmanda topladığı gibi Van'ın yolunu tutmuştu. Çok sık operasyonlara gitmek için görev yerinden ayrılmak zorunda kalan genç adam, il milli eğitim müdürünün bilgisi dahilinde olduğundan elini kolunu sallayarak çıkıp gidebiliyordu operasyonlara...

Sabah uyandığında üzerinde yün yorganın ağırlığı ile uyanmaya alışmıştı. Dondurucu soğuk insanın iliklerine kadar işledi buralarda. Yılın sadece bir kaç ayı kalkan kar ile yaz ayları bile yağmurlu bir sonbahar günü kadar sıcak olurdu. Yün yorganı kenara attığı gibi çıplak ayaklarını yere indirdi. Yerdeki soğuk ayaklarından vücuduna hızla yayılırken, kısık sesli bir küfür mırıldandı. Üzerine siyah kalın kotunu ve siyah balıkçı kazağını geçirdikten sonra annesinin ördüğü kalın yün atkıyı boynuna sardı. Ela'nın hediyesi kırmızı beresi ve siyah montunu da giydikten sonra siyah camlı gözlüklerini de gözüne taktı.


Kahvaltı etmeye gerek duymadan lojmanda dışarıya adımını attı. Nasıl olsa çocukların getirdiği beslenmelerden otlanırım diye düşünmüştü. Öğretmenlerinin beslenme saati için getirdiği yiyeceklerden yediğini gören çocuklar kısa sürede bu alışkanlığa uyum sağlamış, annelerine biraz daha fazla yiyecek koymalarını söylemişlerdi. Fedakar anneler ise, çocuklarının iştahını açıldığını düşünseler de, durum bundan daha farklıydı tabi...

Ayağındaki siyah botları karda bata çıka ilerlerken, lojmanı bulunduğu yerden okula kadar olan yaklaşık 300 metrelik yolu yürümeye başladı. Önünde gördüğü siyahlara bürünmüş silüetin yoğun kar yağışından dolayı kadın mı erkek mi olduğunu anlayamasa da, öndeki kişi yeni yağan karın kayganlaştırdığı yerde sendeleyince hızla giderek kollarının altından tuttu. Tuttuğu kişiden yayılan parfüm kokusuna bakılırsa, tuttuğu kişi bir kadındı.

"İyi misiniz?"

Kollarının altından tuttuğu kadın kafasını çevirince siyah montunun kapüşonu arkaya düşmüş, gri ponponlu beresiyle ona bakan kumral güzeli bir kız ortaya çıkmıştı.


Kestane rengi saçları, Ela gözleri, bembeyaz dişleri ve kızarmış burnuyla o kadar güzel görünüyordu ki, Ufuk bir anda afalladı.

Genç kızın bir şey demesine fırsat vermeden pis bir sırıtışla kızı kucağına alan Ufuk, sabah sabah rüya mı acaba diye düşünüyor, bu köyde böyle bir kızın varlığını sorguluyordu. Ne olduğunu anlamadan bir adam tarafından kucağına alınan genç kız, kaşlarını çatarak, eldivenli ellerini adamın omzuna vurmaya başladı.

"Ne yapıyorsun sen be! Allah'ın Ayısı! Şuna bak! İndir beni kucağından! İndir dedim! İmdaaaatttt! Adam kaçırıyorlar!"

Etrafta kimse görünmese de, genç kızın çığlık çığlığa bağırmasıyla Ufuk yüzünü buruşturdu. Şuncacık kızdan bu kadar ses nasıl çıkıyordu acaba?

" Ne bağırıyorsun kızım? Düşeceksin diye şu kaygan yeri geçene kadar kucağıma aldım. Sana insanlık yapanda kabahat!"

Genç kız, sinirle adamın yüzüne bakarken, Ufuk bu yakınlıkta kaynaklı gözünü dudaklarına dikmişti kızın. Kafasını iki yana sallayarak 'Kadınsızlık başına mı vurdu oğlum!' diyerek içinden söylendi. Ufuk'un bakışlarının farkında olan kız ise sinirle adamın gözlerine bakıyordu. Gözlüklerinden dolayı gözlerini göremese de, keskin hatlı yüzü, kirli sakalları ile yakışıklı çehresiyle terörist olmayacağını düşündü.

"Ben sana beni kucağına al mı dedim? İnsanlıkmış! Daha adını bile bilmediğin birisini kucağına mı alırsın sen! Allah'ım ayısı! Hödük! Bırak beni yere!"

Kızın söylenmesiyle daha da sinirlenen Ufuk, pis bir sırıtışla karın daha yoğun olduğu alana iki adımda ulaşıp pat diye kızı bıraktı. Kız, Ufuk'un bırakmasıyla taze yağan karın içine gömülünce kafasındaki bere düşmenin etkisiyle gözlerini kapattığı için elini gözüne doğru kaldırıp beresini geriye itti. Arkasını dönüp yürümeye başlayan adamın arkasından şaşkınlıkla bakan genç kız, kısa süren şaşkınlığını üzerinden attığı gibi arkasından saydırmaya başladı.

"Ayı! Hayvan! Öküzzzzz! Dağ ayısı! Sen beni nasıl yere atarsın! Sana soracağım bunun hesabını! Aggghhhhııhhhhhgghhh!"

Genç kız arkasından söylenmeye devam ederken, Ufuk ellerini montunun cebine soktu. Başını geriye atıp kahkaha attıktan sonra keyifle ıslık çala çala okula doğru ilerlemeye devam etti.

***

Okuldan içeri girdiğinde bir kaç öğrencisinin çoktan geldiğini gördü. Köydeki tek okul olduğu için dördüncü sınıfa kadar olan tüm çocukları karma sınıfta bir arada okutuyordu. Dördüncü ve beşinci sınıflar ise köydeki diğer öğretmen Halil tarafından eğitim veriliyordu. Halil öğretmen Ufuk'u görünce derin bir nefes aldı. On-on beş gündür Ufuk yine ortada olmadığı için iki ayrı sınıf arasında mekik dokumaktan canı çıkmıştı. Sık sık okuldan ayrılmak zorunda kaldığı için Ufuk'un aynı zamanda bir asker olduğunu biliyor, abisi gibi gördüğü adama büyük bir hayranlık besliyordu genç öğretmen... Sınıfındaki sobanın yandığını görünce hızlıca yanına giden Ufuk, sobaya odun atan birinci sınıf öğrencilerinden Turan'ı ensesine ufak bir şaplak attı.

"Naber lan! İyi misin? Özledin mi beni!"

Küçük Turan, yarısı dökülmüş ve çürük dişlerinin arasından mükemmel masumiyetteki gülümsemesiyle başını geriye atıp öğretmenine baktı.

"Hee özlemişem öretmenem!"

"Oğlum kaç kere söyleyeceğim sana. Öyle demeyeceksin! Evet özledim öğretmenim diyeceksin. Neyse kıçım dondu zaten gelene kadar az ısınayım! Memo geldin mi len!"

Ufuk'un söylenmesine kıkırdayan çocuklardan fırlama olan Bekir hemen öğretmenine yapıştırdı cevabı...

" Heeee geldim öretmenem! "

" Gıçınız donduysa anama söylüyem saa içlik örsün öretmenem! Sobaya dönmeyin ama gıçınızı daha çok kar yaar der hep anam!"

Ufuk Bekir'e gülerken, yanına gelen Memonun ensesinden çekti.

"Ulen Bekir ne haydutsun sen! De tabi annene! Öğretmenime içlik don ör de de, babanda vurmaya gelsin beni tüfekle! Deme sakın len! Memo sende bana abin babanı görünce nasıl yapıyordu yüzünü. Öyle yap bakalım azıcık keyfim yerine gelsin...."

Küçük öğrencinin gözlerini belerterek, dudaklarını düz çizgi haline getirdiği sırıtık yüz ifadesine bakan Ufuk yüksek sesli bir kahkaha kopartırken, sınıftaki diğer öğrencilerde ona eşlik ediyordu.


Sınıfa giren yeni öğrencilere bakan Ufuk, biraz ısındığına kanaat getirince üzerindeki montunu çıkartarak öğretmen masasının arkasındaki sandalyeye astı. Küçük kızlar yan yana durarak öğretmenlerine selam verirken, Ufuk yüzünden eksilmeyen gülümsemesiyle onlara bakıyordu.

Buradaki çocuklar o kadar saf ve temizdi ki, öğretmenleri onlar için birer kahramandı. Onlara anlattığı her kelimeyi, her dersi can kulağıyla dinlerlerdi. Askerlik mesleğini çok sevse de, buradaki çocuklarla geçirdiği zamanlarda Ufuk için vazgeçilmezdi. Sınıf mevcudu tamamlanınca önce kapıyı kapattı ardından yoklama alarak sınıf defterini imzaladı. İkinci ve üçüncü sınıflara matematik ve fen bilgisinden konular anlattıktan sonra, bu sürede resim yapmaları için serbest bıraktığı birinci sınıfların yanına doğru geçti. Sınıfın içinde arka arkaya dizili üç adet sıra topluluğu vardı. En sağda birinci sınıflar, ortada ikinci sınıflar, solda ise üçüncü sınıflar oturuyordu. Birinci sınıfların yanına gelince Memonun omzundan tutarak konuşmaya başladı.

"Ben yokken hangi konuyu işlediniz? Aç bakayım defterini memo!"

Küçük öğrencisi kargacık burgacık el yazısıyla doldurduğu defterini açarken bir yandan da öğretmenini yanıtladı.

"Ela, Lale Elele fişindeyiz öretmeneem!"

Ufuk, gülümseyerek öğrencisine baktı.

"Bak şimdi Ela benim arkadaşım. Çok yakında da yengem olacak inşallah! Ela ismini severim ama Laleleri sevmem ben Memo! Lale diye bir kız vardı benim okulda, bıyıkları vardı len! Lisede benim bıyıklar çıkmamışken daha onun bıyıkları vardı. Çok kıl olurdum o kıza! "

Küçük öğrencisinin gözleri kocaman açılmış ona baktığını görünce yine sesli bir kahkaha patlattı." Neler anlatıyorum çocuğa ya! " diyerek kafasını sallarken, tahtanın önüne ilerleyip, el yazısıyla Ela, Lale Elele yazdı. Birinci sınıflara da bunu defterlerine on kez yazmaları nı söyledikten sonra masasına geçip, telefonunu eline aldı.

***

Çocuklar öğle molasında bir kısmı getirdikleri beslenmeleri i açıp yerken, bir kısmı da okulun bahçesinde montlarını giymiş koşuşturuyordu. Halil öğretmenin getirdiği çayı yudumlayıp, öğrencilerinden Fatma'nın annesinin yaptığı keteyi yerken, kapıdan içeri koştura koştura giren küçük Turan Ufuğk'n yanına geldi.

"Öğretmenemmm Memo düşti. Ayağa acirmiş!"

Ufuk hızla ayağa kalkıp öğrencisinin yanına koştu. Karda kayıp ayağını inciten küçük Memnun yanaklarından yaşlar akıyordu. Halile montunu getirmesini söylerken, bir yandan da çocuğun ayağını kontrol ediyordu. Bileği hafif yana döndüğü için yerinden çıktığını düşünüyordu. Yine de köye yeni atanan Doktorun görmesinin iyi olacağını düşünen Ufuk, Halil'in getirdiği montunu üzerine geçirdiği gibi çocuğu kucaklayıp sağlık ocağına götürdü.

Hızla sağlık ocağından içeri giren adam, sırada bekleyenlerden müsaade istedikten sonra içeriden çıkan hastanın ardından doktor odasına girdi. Arkası dönük hemşire gülümseyerek ona doğru döndüğünde sabah onu yere fırlatan adamı görüp kaşlarını çattı. Sabah montunun içinde belli olmayan siyah kadife dar paça pantolonu, beyaz kazağı ve üzerine geçirdiği hemşire üniformasıyla su gibi görünen genç kızdan gözlerini alamayan Ufuk, kucağındaki çocuğun ağlamasıyla kendine geldi.

"Nesi var?"

Genç kız bir yandan hastaları muayene ettikleri sedyeyi işaret ederken, bir yandan da çatık kaşlarıyla adama bakıyordu. Paravanın arkasından çıkan uzun boylu genç doktoru fark eden Ufuk, bir anda sinirlendiği hissetti.

Çocuğu sedyeye yaptırdıktan sonra içinden kılkuyruk diye isimlendirdiği doktora dönüp açıklama yaptı.

"Memo benim öğrencim. Karda kayıp düştü. Muhtemelen dirseğinden ayağı çıktı. Ama bir de siz bakın diye getirdim."

Doktor başını sallayarak onaylarken, küçük çocuğun başına doğru ilerledi. Kendisinden önce çiçeksi kokusu gelen kızın arkasında olduğunu anlayan Ufuk, omzunun üstünden kıza baktığında kız delici gözleriyle ona bakıyordu.

" Ben yetmedim şimdi de küçük çocuğu mu attın karın içine? Bu senin hobin mi yoksa bu manyaklık genetik mi acaba?"

Kızın sözleriyle kahkaha atan Ufuk, bir anda sertleşen yüz ifadesiyle kıza baktığında, kız bir adım geri gitti. Adamın yüzündeki anlık duygu değişimi genç kızı afallatmıştı.

" Küçücük çocuğu attığımı nereden çıkarttın hemşire? Kayıp düşmüş işte. Sabah tutmasam sende düşecekti. Ama teşekkür etmek yerine çemkirdiğinden beni yanlış değerlendirmen normal tabi. Karakter analizi yapan organının yetmezliği varsa demek ki!"

"Sen bana beyinsiz mi dedin?"

"Estağfurullah! Şimdi sen söyledin. Beyinsiz misiniz?"

Genç kız tam cevap vereceksen muayenesi biten genç doktor ona seslendi.

"Ecemciğim küçük beyin ayağı çıkmış dirseğinden, sargı bezi getir de saralım..."

Ecem doktoru onaylayarak arkasını döndüğünde, Ufuk kısık sesle söylenmeye başladı.

"He sanki biz başka bir şey söyledik! Sen de doktor san artık! Ecemciğim ne ya! Kıl kuyruk!"

"Ece Hemşire merhem filan verecek misiniz? Ona göre çocuğu evine mi götüreyim yoksa okula mı?"

Ecem sargı bezini doktora uzatırken kendisine hitaben konuşan adama çevirdi kafasını...

"Birincisi ben hemşireyim, bunu doktora sorun, İkincisi bence çocuğa iyi bakamayacağınız için ailesine teslim edin, bu insanlar nasıl size güvenip çocuk emanet ediyorlarsa artık,... Üçüncü ve son olarak benim ismim Ece değil Ecem!"

Ufuk kendisine çok yakışan gamzelerini ortaya çıkaran gülümsemesiyle genç hemşirenin kulağına doğru yanaştı.

" İsminin sonundaki aitlik eklidir güzel hemşire... Benim için şimdilik Ece'sin! Ama dersen ki senin olmak isterim, ben sana memnuniyetle Ece'mmm derim!"

Ufuk, doktorun işini tamamladığını görüp çocuğu tekrar kucağına aldıktan sonra arkasını dönüp yürümeye başladığında arkasında ağzı şaşkınlıktan kocaman açılmış bir kız bırakmıştı.

***

Burada kesiyorum ama devamı gelecek gençler...
Benim ufaklık ağlamaya başladı...

Umarım sevmişsinizdir bu bölümü de...

Kocaman öptüm...

Continue Reading

You'll Also Like

100K 10K 19
*avareyim,asudeyim,yorgunum bilmiyorum,neden sana vurgunum? -bir mahalle hikâyesi- 18/05/2023 " Dökme yüzünü." dedi. Yüzüne vuran kızıl ateşlere ba...
218K 9.9K 34
Geçmişi yüzünden güven problemi olan Kadın, Kadını gördüğü anda Aşık olan adam. _________ "Sınırları aşma Yüzbaşı." dedim ciddiyetle. Aramızdaki boş...
396K 2.3K 5
YENİDEN YAZILIYOR 🍷⛓️🌓 Enemies to lovers... ⛓️ ~mafya İyi kalpli ama yaşadığı ilişkiler yüzünden kırık olan Ahu ablası evlenince onunla aynı evde...
698K 17.8K 77
Herkesin korkulu rüyası olan Yer altının en büyük mafyası yer yüzünün hakimi sadist sinir hastası piskopat bir adamın bir kıza aşık olması Ve haya...