27. Bölüm

15K 1.2K 391
                                    

Merhaba arkadaşlar,
Sizi çok bekletmek İstemedim. Yatarken fırsattan istifade bir bölüm daha düzenledim. Bu bölüm ilk yayınlandığında en çok beğenilen bölüm olmuştu. Açıkçası benimde en sevdiğim bölüm bu sanırım. Bakalım beğenecek misiniz?

Yeni bölüm karşınızda...

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın...

Keyifli okumalar.

***

Mayıs ayına gelmiş olmalarına rağmen hava akşamları oldukça soğuk oluyordu. Haftanın son günlerine yaklaşmışlardı. İzel, Cumartesi gece bineceği uçak için biletini almıştı. Bir yanı oldukça endişeli olsa da, Mert ve Ela da ailelerini görmek için İstanbul'a onunla birlikte dönecekleri için arkadaşlarından güç alıyordu. Pazar akşamı yapılacak olan şirketin yıl dönümü organizasyonuna üç gün kalmıştı. Derslerin tamamlanmasının ardından ortak salona geçen gençlerin, bir kısmı kendi aralarında sohbet ediyor, bir kısmı kahve içiyor, bir kısmı da salonda bulunan televizyondaki Türk kanalından haberleri seyrediyordu. Uydu yayını olduğundan, ülkelerindeki gelişmeleri takip etmek için akşamları yakaladıkları (Ki Türkiye'yle saat farkından dolayı sabah haberleri oluyordu.) haberleri izliyorlardı. Ela'nın hazırladığı kahvesine elini uzatan İzel, televizyonda yankılanan habere kulak verdi.

"Amerika'da 11 Eylül sonrası İslam karşıtı gösteriler devam ediyor sayın seyirciler..

İki gündür New York meydanında süregelen gösterilerde, Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerinin bayrakları yakılıyor ve gösteri sırasında orada bulunan Türk ve Arap vatandaşlarına darp uygulanıyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Mehmet Atalay bugün açılışını yaptığı İstanbul Pendik Metrosunda yaptığı konuşmada;

' Amerika Hükümetine sesleniyorum. İslam karşıtı gösterilere bir an önce müdahalede bulunun. İslamiyet bir hoşgörü dinidir. 11 Eylül'de ikiz kulelere yapılan saldırının Türkiye ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu ırkçı tutumu derhal engelleyin. Eğer bir vatandaşımız daha bu gösterilerde zarar görecek olursa, NATO müttefikimiz Amerika'ya karşı yaptırım uygulanacaktır. Bugün gösterilerde yaralanan vatandaşımız Belgin Üstün'ün durumunun iyi olduğu bilgisini aldım. Kendisiyle ilgilenmek ve Yapılan bu ırkçı gösterilerle ilgili görüşmek üzere Dış İşleri Bakanımız Yeliz İşcan yarın Amerika'ya gidecektir. Yaralanan vatandaşımıza ve ailesine geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.' dedi.

Yarın Cuma vakti özellikle müslümanlara ve Türk vatandaşlarına yönelik saldırıların devam etmesi bekleniyor."

Duydukları haber ile ortak salondaki herkesin oldukça siniri bozulmuştu. Bardağın masaya çarpma sesiyle boşta bulunup yerinde zıplayan İzel, gözlerini televizyondan ayırıp sesin geldiği yöne çevirdi. Normalde sessiz sakin bir çocuk olan özel kuvvetler birimi öğrencisi Tarık, elindeki kahve bardağını masaya sertçe bırakmış, yüzünde sinirli olduğu belli olan bir ifadeyle gözlerini televizyona dikmişti.

"Bıktım ben bu gösterilerden... Neymiş efendim gösteriler sürerse Amerika'ya yaptırım uygulayacakmışız. Külahıma anlatsınlar onu... Gösterilerde birkaç vatandaş daha yaralanır, sonra Amerika'ya karşı sözde sert bir mesaj yayınlanır, Beyaz Saray sözcülerinden biri çıkar kamera karşısına yalandan bir özür diler, bizimkiler de özür dilediler diye susup oturur."

"Haklısın kardeşim. Bunlara bir ders vermek lazım. Ama kim verecek ki? Amerika koca devlet... Yüreği yetmez kimsenin..."

Tarık ve Mert'in konuşmasını dinleyen İzel, salonda bir kaç kişinin daha hak verircesine mırıldanmalarını dinledikten sonra konuşmaya başladı.

DÖNÜŞÜM (KİTAP OLUYOR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin