37. Bölüm

14.4K 1K 354
                                    

Selaaammm Ben geldim...

Valla yeni bölüm için mesaj yağmuruna tuttunuz biliyorum ama şu 4 gündür Trt'ye projeyi teslim etmek için geceleri bile sabahlayarak çalıştık. Yoğunum dostlarım. 😔

Artık çekimlere başlamadan önce son virajdayız ve bu dönem senaryo ekibinin en yoğun olduğu dönem maalesef🥺

Yeni bölümde Murat'tan da bir sahne beklediğinizi biliyorum. Bu yüzden ilk sahne Murat ile başlıyor.

Umarım beğenirsiniz.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin!

Keyifli okumalar...

***

Kapının önünde dikilen genç kız orada olmanın yarattığı memnuniyetsizliği yüz hatlarında belli ediyordu. Kızgınlığı ve öfkesi tüm vücuduna bir alev misali yayılmış durumdaydı. Olanları affetmek zor olsa da, babasının isteğini geri çevirmesi mümkün değildi. Yaklaşık on beş gündür insan içine çıkmayan ve şirkete uğramayan abisini kontrol etmek için evine gelmişti.

" Sinirli olduğunu biliyorum Ayşe. Yaptıkları için bende kızgınım ona. Ama Ne olursa olsun biz kardeşiz. Ona yardım etmek bizim görevimiz. Şu anda en az İzel kadar o da yaralı. İğneli sözlerini kendine sakla tamam mı?"

Yanındaki ikizine cevap verme tenezzülünde bile bulunmadan zile basan genç kız uzun süre bekleyip açan olmayınca tekrar tekrar zile bastı. Bir süre sonra açılan kapıda gördüğü yüz
onu oldukça şaşırtmıştı. Simsiyah olmuş göz altları uykusuz günleri anlatırken, yüzünde görülen mordan sarı renge dönmüş yaralar iyileşmeye başladığının habercisiydi. Yarı açık gözleriyle kapıyı açıp önüne düşen saçlarını eliyle geriye tarayan genç adam hiç bir şey demeden kapıyı açık bırakıp içeri girdi. Kapalı olan perdeler dolayısıyla ev karanlık görünürken, içeride oluşan ağır içki kokusuyla yüzlerini buruşturdular. Sessizliğini koruyan Murat, salondaki köşeli koltuğa yatıp kolunu gözlerinin üzerine koymuştu. Salon sehpasının üzerindeki çöpler uzun süredir buradan ayrılmadığının kanıtı gibiydi adeta...

"Abi! Neden telefonlarını açmıyorsun? Babamlar endişelenmiş senin için."

"Niçin geldiniz? Merak ettiğinizden mi? Gelip gördünüz işte. Yaşayan bir ölü ne kadar iyi olursa o kadar iyiyim. Hadi gidin artık!"

Eren, salonun perdelerini ve pencerelerini açarak ortamı havalandırırken, Ayşe de bir yandan eline aldığı büyük poşete çöpleri dolduruyordu. Abisinin bu hali bir parça onu üzse de, İzel'e Konak'ta yaptıkları gözünün önünden gitmiyordu. Sinirle eline geçen pizza kartonunu çöp poşetinin dibine gönderirken bir yandan da kısık sesle mırıldandı.

"Yaşayan ölüymüş... Sen o kızın kalbini öldürürken iyiydi!"

Murat, kısık sesle de olsa kız kardeşinin söylediklerini duymuştu.

"Ne dedin sen?"

Eren, kaş göz işareti ile kız kardeşini bir şey dememesi için uyarsa da, genç kızın içinde dolan öfke küçük bir kıvılcım ile çığırından çıkmıştı.

"Ne dedim öyle mi? Söyleyeyim! Kendine o kadar odaklanmışsın ki, o kızın neler yaşadığının farkında bile değilsin. O kız sana sığınacak bir liman misali sığındı. Yengesinin işkencelerinden kaçarak bize sığınmışken sen ona daha beterini yaptın! Biliyor musun? Yengesinden daha acısını yaşattın sen ona. Konağın avlusunda sürüklenirken, sevdiği birisinden gördüğü muamele ile yıkıldı kız. En azından yengem beni sevmiyor diye kabullenirken, sevdiği aşık olduğu adam tarafından şiddet gördü o kız! Sen hiç İzel'i düşünüyor musun? Çok zor bir şeyi başarıp, birbirinizle zorla evlenmenize rağmen aşık oldunuz. Senden bahsedildiğinde gözlerinin içi ışıldayan genç bir kızı, yaptıklarınla acı çekerek öldürdün. Sen şimdi yaşayan ölü mü diyorsun kendine? Asıl sen İzel'i öldürdün abi! Yıllardır bir kız kardeşim olsun istiyordum. Sen yaptıklarınla benim kız kardeşimi elimden aldın. Mutlu musun şimdi? "

DÖNÜŞÜM (KİTAP OLUYOR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin