Engelsiz Engeller

By zeynepcnaar

99.3K 12.8K 14.9K

Kusurlarıyla barışık ve kendini her geçen gün geliştirmeye çalışan biriydi o. Ben ise onunla beraber küçülüyo... More

GİRİŞ VE ALINTILAR
1.BÖLÜM: ❝Özel❞
2.BÖLÜM: ❝Başlangıç❞
3.BÖLÜM: ❝Sonbahar❞
4.BÖLÜM: ❝Özeldin❞
5.BÖLÜM: ❝Salıncak❞
6.BÖLÜM: ❝Resim❞
8.BÖLÜM: ❝Tesadüf❞
9.BÖLÜM: ❝Çınar ve Akça❞
10.BÖLÜM: ❝Hoş Geldin❞
11.BÖLÜM: ❝Yaralı ve Kırık Kalpli Kızın Hikayesi❞
12.BÖLÜM: ❝Sonbaharın Eylül'ü❞
13.BÖLÜM: ❝Bul Beni❞
14.BÖLÜM: ❝Gökyüzüne Farklı Bakmak❞
15.BÖLÜM: ❝İçimizdeki Çığlık❞
16.BÖLÜM: ❝Kar Tanesi❞
17.BÖLÜM: ❝Acı Mutluluk❞
18.BÖLÜM: ❝Umut❞
19.BÖLÜM: ❝Hüzün Limanı❞
20.BÖLÜM: ❝Sıcak Kalpler❞
21.BÖLÜM: ❝Sonbahar Pastanesi❞
22.BÖLÜM: ❝Bazı İtiraflar❞
23.BÖLÜM: ❝Birkaç Damla Gözyaşı❞
24.BÖLÜM: ❝Bir Tutam Umut❞
25.BÖLÜM: ❝Gerçek Gül❞
26.BÖLÜM: ❝Pastalar ve Anlamları❞
27.BÖLÜM: ❝Güzel Hatıralar❞
28.BÖLÜM: ❝Aşk Kırıntıları❞
29.BÖLÜM: ❝Bir Takım Duygular❞
30.BÖLÜM: ❝Gerçekleşen Masallar❞
31.BÖLÜM: ❝Kitap Sayfaları❞
32.BÖLÜM: ❝Mutlu Yüzler❞
33.BÖLÜM: ❝Engelsiz Engeller❞
34.BÖLÜM: ❝Gerçekleşen Masal❞
35.BÖLÜM: ❝İlk Adımlar❞
36.BÖLÜM: ❝Eylül ve Çınar❞
37.BÖLÜM: ❝Canımın İçi..❞
38.BÖLÜM: ❝Sen, Ben ve Biz...❞
39.BÖLÜM: ❝Kelebek Etkisi❞
40.BÖLÜM: ❝Sevgi❞
41.BÖLÜM: ❝Nahif Ruhlar❞
42.BÖLÜM: ❝Sessiz Eller❞
43.BÖLÜM: ❝Sihirli İp❞
44.BÖLÜM: ❝Güzel Seven Kalpler❞
45.BÖLÜM: ❝Korkular ve Acılar❞

7.BÖLÜM: ❝Çiçek❞

3.4K 502 675
By zeynepcnaar

* Selammm, hoşgeldinizz öncelikleee, yukarıdaki şarkıyı açmayı unutmayalım, bu bölümü yazdığımda aklıma gelen bu sözler üzerine bu şarkıyı koymak istedim buraya, umarım sizde şarkıyı dinleyerek okursunuz bu bölümü. İyi ve güzel okumalar... *

7.BÖLÜM: Çiçek

" Eğer ölen kişiler veda etseydi, tamamen bizden gitmiş olmazlar mıydı? "

|Bölüm Şarkıları: Tuğkan-Sıcak Ekmek, Tuğkan-Ellerimde Çiçekler|


Yeryüzünün bir kuralı vardır aslında... Tamam dersin, kabullenirsin... Daha sonra o dediğin şeye alışırken, eskiden istediğin şey gerçekleşir. İstemezsin ki onu artık, yeni haline alışmışsındır... Üzülürsün, belki de ağlarsın... Ama olan olmuştur, değil mi?
Nereye kadar ağlayarak kaçabilirsin ki?

Bende tamam demiş kabullenmiştim... Belki geçen hafta böyle bir şey olsa sevinebilirdim ama şimdi... Bilmiyordum, kafam çok karışıktı... Gamze Teyze için üzülüyordum...

Eğer böyle bir şey olursa Çınar'ın hali ne olurdu?

İlk ve tek arkadaşım diyordu ona...

Başımda bekleyen annem uyurken, gözümden istemsizce birkaç damla yaş aktı.

Geçen hafta hayatımda olmayan, tanımadığım insanla evlenmemek isterken şu anki durum oldukça farklıydı.

Kendim hariç herkesi düşünüyordum. Sanki insanların mutlu olması için yaşıyor gibiydim.

Gözümdeki yaşları sildiğimde, kapının açılmasıyla irkilerek kapıya baktım.

Çınar?

O, birkaç saat önce eve gitmemiş miydi?

Kapıyı kapatıp, yavaş adımlarla yatağımın yanındaki koltuğa oturduğunda ona doğru döndüm.

"Senin ne işin var burada?" diye fısıldadığımda başını bana doğru eğdi. Kıvırcık saç tutamları alnına düşerken elini elimin üzerine koydu.

"Evden kaçtım!" Kelimeleri zorla söylerken, yutkundu. "Annem kızmaz değil mi?"

Başını yana eğip elini ellerimden ayırarak koluyla birleştirdiğinde istemeden hıçkırdım.

"Be..benim için mi?" diye mırıldandığımda kafasını salladı.

"Ben biliyorum, gece uyku tutmaz seni! Ayağın acır!"

"Nasıl?"

"Biliyorum işte! Buz koymamı ister misin?"

"Olur!"

Çınar karşıdaki küçük buzluktan iki tane buz çıkarıp yavaşça ayağıma koyduğunda gelen soğuklukla rahatladım.

"Teşekkür ederim!"

Gözleri yanındaki camdan gelen ay ışığıyla daha da ela olurken dudağımı ısırdım.

"Kaşınmalar oluyor! Ayağım yanarken, bedenim titriyor."

Bir anda çıkardığı ceketini üzerime koyduğunda kaşlarımı çattım.

"Üşüyorsan, ısıtırım!"

"Isıttın zaten!" deyip gülümsediğimde, bana burukça gülümsedi.

"Düğün iptal oldu, sevindin mi?"

Gözleri anlamla bana bakarken yandan gelen annemin sesiyle, Çınar yere eğildi.

"Televizyon falan mı açtın Eylül?"

"Evet, anne!"

Annem konuşmayı kesince derin bir oh çektim.

"Çınar, hadi git sen! Al ceketini, üşürsün!"

Fısıltıyla konuşmamla Çınar ayağa kalktı. "Sorumun cevabı?"

"Hadi, annem uyanacak! Giy ceketini!"

"Gitmeyeceğim!"

"Çınar, hadi!"

Onu kendime çekip ceketi giydirmeye çalışırken, Çınar'ın üzerime düşmesi, benim inlemem ve annemin uyanması!

Hep böyle şeyler beni mi bulur ya?

Annem yerinden doğrulduğunda masumca gülümsedim. Çınar üzerimden kalkmaya çalışırken, kıvırcık saçları yüzümü kaşındırıyordu. Ama bu beni rahatsız etmiyordu, tersine çok hoşuma gidiyordu.

"Çınar?"

"Anne sandığın gibi değ-"

"Ah sizi gidi sizi... Dayanamadınız değil mi bir gün ayrılığa!"

"Hilal Teyze sen yan-"

"Eh, ben odadan çıksaydım çocuklar!"

"Anne!"

Çınar üzerimden kalktığında annemde ayağa kalkıp Çınar'ın omzunu sıvazladı. "Eylül'ü mü özledin bakayım sen?" diye mırıldandığında anneme kaş göz hareketleri yaptım.
Çınar bir şey diyemezken, annem yüzünde gülümsemeyle Çınar'ı koltuğa oturttu.

"Bu saatte eve gitme, Gamze meraklanır. Burada yat sen!"

Annem kalkıp bana uzak olan koltuğa Çınar'ı yatırıp, hemen yanımdaki koltuğa da kendi oturdu.

Gözleri dikkatle bir bana, bir Çınar'a bakarken başımı yastığa yasladım.

Çınar da koltuğa kıvrılıp, gözlerini bana diktiğinde dudağımı ısırdım.

O çok farklıydı. O çok özeldi...

Yaşlarına karşın küçük davranabilirdi ama o çok özeldi.

O çok iyiydi...

Dünyada bu kadar temiz kalpli bir insan yoktu...

Hele ki bu durumdayken...

Herkes çok kötüydü, ama o...

O gibiler olmalıydı hayatta...

Kıvırcık saçları gözlerinin önüne düşerken gözleri yavaşça kapandı ve uykuya daldı.

Ben ise sabaha kadar düşündüm. Sabaha kadar, ne olabilir diye düşündüm...

Sabaha doğru uyukladığımda, gelen telefon sesiyle beraber gözlerimi açtım.

Annemin telefonu çalmıştı. Annem telefonunu açıp konuşmaya başladığında/ muhtemelen Gamze teyze ile ben de annemin odadan çıkmasıyla beraber, Çınar'a seslendim.

"Çınar!"

Gözleri yavaşça açılırken yüzündeki o bebek misali ifadesiyle ile gülümsedim. "Günaydın!"

"Rahat uyuyabildin mi Eylül?Ağrın var mı?"

Başımı hayır anlamında salladığımda hafifçe yatağa yanıma oturdu ve eliyle saçımı işaret etti. "Oynayabilir miyim?"

Başımı salladığımda elini saçlarıma götürdü ve eliyle tarayıp sola doğru topladı.

Ellerinin narin dokunuşları, özenle saçımı örmesi...

"Tokan var mı?"

Bileğimdeki siyah tokayı çıkardım ve ona verdim. Özenle bağladıktan sonra saçımı son kez düzeltti.

"Sen bunu nereden öğrendin? Ben bu kadar güzel öremem!" diye mırıldandığımda yüzünü çevirdi.

"Noldu?"

"Yok bir şey!" diye mırıldandığında gözünden damlayan yaş üzerine yüzünü kendime çevirdim.

"Anlatmak ister misin?"

Yataktan kalktı, yanımdaki koltuğa oturdu ve yüzünü cama çevirdi.

"Beş yaşındaydı. Daha beş!"

"Her gün saçlarını örerdim, onunla oyunlar oynardım... Çok güzeldi, bir melek misaliydi... Yaşasaydı, daha on yaşında olacaktı."

"Üzgünüm, özür dilerim."

"Dileme, senin suçun değil, ben anlattım..."

Bacaklarını kendine doğru çekip camın arkasında duran kuşa bakarken derin bir nefes aldım.

"Ölen kişiler veda etmiyor, bile! Veda edemedim ki ben ona..."

"Çınar..." diye mırıldandım umutla! "Ölen kişiler veda etmez, çünkü veda ederlerse gitmiş olurlar. Evet, ölebilirler ama kalbimizde yaşarlar... Eğer veda ederlerse tamamen bizden gitmiş olmazlar mı?"

"Veda olmasa bile, son kez sarılmak isterdim ona... Saçlarını son kez koklamak, gözlerine bakmak... Ama yanında bile değildimki onun son gününde! Anneannem ile beraberdim. Göremedim onu... Sadece.." başını bana çevirdi ve derince bir şekilde gözlerime baktı.

"Üzerine topraklar atılırken yanındaydım!"

Gözlerimden firar eden yaşlar üzerine, ayağa kalktı ve bana doğru eğilip, gözümdeki yaşları sildi.

"Bunları üzül diye anlatmadım Eylül, sadece..sana içimdekileri anlatınca rahatlıyorum. Şimdi lütfen ağlama!"

"Sen..sen çok iyi birisin Çınar!"

Gözlerinin içi güldü, burukça bir tebessüm yerleştirdi yüzüne...

"Sende!"

🍁

Gamze teyzeler gelmiş, Çınar'ı almışlardı. Bizde hastanedeki çıkış işlemlerimizi bitirip eve geçmiştik.

Şimdi ise başımda dönüp duran bir adet Rana, onun peşinde Kübra ve yanımda oturan Ecrinle odamda konuşuyorduk.

"Kızım sen Pollyanna falan mısın? Ya geçen demedin mi sen, evlenmek istemiyorum diye! Düğün ertelendi şimdi de düğün olsun istiyorsun. Kendini düşünsene artık!"

Rana başımda sinirle konuşurken, derin bir nefes aldım.

"Olayı bilmiyorsun!" diye mırıldandım sakince...

Rana yatağımın etrafında dolanırken, Kübra kolundan tuttu.

"Canım arkadaşım, seni mi evlendirecekler sanki, ne bu öfke?"

"Sen sus!"

Rana sinirle koltuğa oturduğunda, Ecrin sandalyeme oturdu. "Anlat o zaman, nedeni ne?"

Derin bir nefes aldım. "Nedeni.." diye mırıldandım. "Nedeni..."

"Nedeni senin aşık olman kanka!" Kübra oradan atladığında gözlerimi devirdim ve tekrar söze başladım.

Ecrin dikkatle beni dinlerken, Rana bana sinirle bakarken, Kübra ise aşk dolu sözler söylüyordu.

Böyleydi işte bizimkiler...

Ecrin, beni dinleyen taraf olurdu her zaman....

Rana, erkeklerden nefret eden, ve kimin sevgilisi olduysa onu erkeklere düşman eden...

Kübra, ise aşka bayılan...

"Susarsanız anlatacağım!" diye mırıldandığımda, herkes sustu.

"Annesi hasta... Birkaç ay ömrü kalmış. Eğer ölürse oğluna, bakabilmem için benimle evlendiriyor. Benim ayağım da böyle olunca, üzüldüm kadına. Ya bir şey olursa? Hem..en iyi arkadaşı onun!"

"Ne!?"

"Bak kanka bence şöyle yapın, nikah ayağın böyleyken olsun! Hem, Çınar eniştemizle de çabuk evlenirsin!"

Ecrin, gözleri dolu dolu bana bakarken, Rana şaşırmış bir şekilde öylece bana bakıyordu. Kübra evlenin temalı mesajlarını bana verirken oflayarak, arkama yaslandım.

Ecrin bana sarılırken kafamı omzuna yasladım.

Bir anda kapı çalındığında Rana'nın gir demesi ve içeriye Çınar'ın girmesi bir oldu.

Son iki gündür resmen her saat görüyorduk birbirimizi...

Ecrin'in omzundan başımı kaldırdığında hepsinin ayaklanması bir oldu. "Rahatsız etmedim değil mi?" Kübra ve Ecrin başını hayır anlamında sallayıp, oturan Rana'yı kaldırdı.

"Napıyorsunuz be?"

"Rana!" Kübra dişleri arasından konuşurken ne olup bittiğini anlamadan hepsinin dışarı çıktığını fark ettim.

Çınar burnundan gülüp elindeki çiçeği yatağıma bıraktığında gülümseyerek çiçeği aldım. "Bizi yalnız bırakmak için ellerinden geleni yapıyorlar!" diye mırıldandığında başımı eğdim ve gözlerimi elimdeki çiçeğe çevirdim.

"Bana mı?" başını salladığında çiçeği burnuma götürdüm.

Burnumu dolduran güzel kokuyla beraber, gözümü ona çevirdim.

"Çok naziksin!"

Başımı yana eğip, gözlerini kaçırdığında gülümsedim ve arkama yaslandım.

"Şimdi..." diye fısıldadı. "Sorumun cevabını öğrenebilir miyim?"

"Ne sorusu?"

"Düğün iptal olunca sevindin mi?"

Anlamla bakan gözleri üzerine gözlerimi ondan kaçırıp çiçeğe çevirdim.

"Öncelikle ayağım..durumu kötü! Ve sen ayağımı bilerek bu duruma soktuğumu düşünebilirsin. Hayır, ayağım kaldırım sonucu böyle oldu. Ve evet, sorunun cevabı.."

Gözlerimi çiçekten çekip, ona çevirdim. "Hayır, sevinmedim!"

"Ne yani..benimle evlenmekten birkaç hafta da olsa kurtulduğum için sevinmedin mi?" Başımı hayır anlamında salladığımda şaşkınlıkla koltuğa oturdu ve saçlarını karıştırdı.

"Garip!"

Odamı incelerken, gözü birkaç gün önce Rüzgar'ın odasından almış olduğum gitara kaydı.

"Senin mi?"

"Kardeşimin!" diye mırıldandığımda hafifçe yanına doğru yaklaştı.

"Çalmayı biliyor musun?"

Başımı salladığımda, gitarı aldı ve elime verdi.

"Çalar mısın?" diye mırıldandığında elinden gitarı aldım.

"Nasıl bir ton olsun?" diye mırıldandığımda, koltuğa oturmuş çoktan bir şarkı mırıldanmaya başlamıştı. Mırıldandığı şarkı sözleri üzerine gitarı çalmaya başladım.

"Sen uyurken tenin
Sıcаk ekmek gibi yeni çıkmış fırındаn
Sаçın çiçek kokаr, yüzün bebek gibi
Mаsаl geçer аklımdаn..."

Evi dolduran ve odaya kadar gelen ekmek kokusu üzerine, ve Çınar'ın güzel sesi üzerine etkilendiğim birkaç saniye boyunca gitarı saçma sapan çaldım. Daha sonra ise kendimi toparlayıp, güzel bir şekilde çalmaya devam ettim.
Anlık bir cesaretle, şarkının sözlerini mırıldanmaya başladığımda, Çınar yüzünü bana çevirdi ve sustu. Sadece ben söylüyordum şu an şarkıyı...

"Sen uyurken tenin
Şefkаtini sаçаr, sаrılırım аrdındаn
Geceler örter bizi, hevesimi sаçаr
Öpmek gelir koynundаn..."

Gözleri bir an bana baktı ve daha sonra tekrar cama çevirip benim susmam üzerine şarkıyı mırıldanmaya başladı.

"Sensiz olmuyor, uyku tutmuyor
Sensiz gece bitmiyor
Yаtаk sаkin ben bezgin
Sensiz kаlıncа rüyа döner kаbusа gece boyuncа
Beni özler tenini uykum kаçıncа
Sıcаk ekmek kokusu beni sаrıncа... "

Ben gitarı çalmayı bıraktığımda, gitarı Çınar'a uzattım. "Çok güzeldi. " diye mırıldandığımda gitarı elimden aldı.

"Annem küçükken hep söylerdi... Ekmek kokusu etrafı sarınca..içimden geldi. "

Gülümsediğimde gitarı az önceki yerine koydu ve tekrar koltuğa oturdu. " Saçın hala örgülü!" başımı salladım.

"Çok güzel örmüştün."

Yüzünde kocaman bir gülümseme yer aldığında, ellerimi saçlarıma götürdüm.

"Eylül..gece boyunca uyumadın, uyu istersen. Gözlerin morormış!"

"Masal.." diye mırıldandım, "Masal anlatırsan uyuyabilirim."

Ayağımı yavaşça kaldırdığımda, Çınar ayağımın altında duran yastığı hafifçe geriye ittirdi ve başımın arkasındaki yastığı da düzeltip üzerime pikeyi örttü. "Gözlerini kapat, ve söylediklerimi hayal et sadece tamam mı?"

Gözlerim kapattığımda, derin bir nefes sesi geldi.

"Bir gün uyandığında kendini çiçek tarlasında buluyorsun. Arı yok, sinek yok, sadece renk renk çiçekler var.... Ve çiçeklerin güzel kokuları... Yavaşça gözlerini açıyorsun, gökyüzünün gün doğumu renkleriyle karşılaşıyorsun ve gülümseyerek ayağa kalkıyorsun. Çiçeklerin arasından bir bir geçerken, karşındaki çikolata evi görüyorsun. Hızla yanına koşup evin içerisine giriyorsun ve karşında biri beliriyor. Kıvırcık saçları, uzun boyuyla sana elinde bir çikolata veriyor. Elindeki çikolatayı alıyorsun ve bir ısırık alıyorsun. Daha sonra ise karşındaki kişi sana çiçekten bir buket veriyor. 'Senin kokunun yanında, lafı bile olmaz ama al senin!' diye mırıldanıyor."

Gözlerim kapalı, yüzümde kocaman bir gülümseme ile onu dinlerken anlatmaya devam etti.

"Karşındakinin üzeri sırılsıklam ve sana şöyle mırıldandıyor. 'Ellerimde çiçekler, kapında sırılsıklam!' Sen ona gülümsüyorsun ve çiçekleri elinden alıyorsun."

Gözlerim uykunun içine girmeye başladığında daha fazla dinleyemedim belki onu. Ama anlattıkları çok güzeldi, çok özeldi...

Kendisi gibi çok özeldi....

~BÖLÜM SONU~

Selammm....

Nasılsınız bakalım?

Öncelikle bölüm biraz gecikmiş olabilir, kusuruma bakmayın...

Ama elimden geldiğince yazdım. Umarım beğenmişsinizdir bu bölümü...

Bu bölüm tam bir "Eylül & Çınar" bölümüydü....

Her sahnede onları yazmak istedim... Bu halleri çok güzel;)
Umarım size de geçmiştir...

Çınar zaten çok tatlı bir karakter oldu. Masum, temiz ve en önemlisi çok özel...

Eylül de belki ilk bölümlerde sevmeyenleriniz olmuştur, ama onun da haklı yanları vardı şimdi. Fakat son bir- iki bölümdür ona da alışmış olduğunuzu düşünüyorum.

Sonraki bölümde görüşmek üzere, hoşçakalın, kendinize çok iyi bakınn^^

Continue Reading

You'll Also Like

585K 17.7K 53
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
789K 52K 46
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
1.6M 27.7K 33
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
1.3M 47.9K 52
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...