Fasenix Serisi 1 - AVERNUS

De DilaraAybar

108K 18.9K 2.9K

| thewattys2020-Fantastik Kategorisi Kazananı🏆 | Bilinmezlik hep korkutur. Tüm canlılar gibi, insan da çev... Mais

⚚ Avernus 1
⚚ Avernus 2
⚚ Avernus 3
⚚ Avernus 4
⚚ Avernus 5
⚚ Dünya 1
⚚ Dünya 2
⚚ Dünya 3
⚚ Dünya 4
⚚ Dünya 5
⚚ Dünya 6
⚚ Geçmiş 1
⚚ Dünya 7
⚚ Geçmiş 2
⚚ Vanora 1
⚚ Vanora 2
⚚ Vanora 3
⚚ Geçmiş 3
⚚ Vanora 4
⚚ Geçmiş 4
⚚ Dünya 8
⚚ Vanora 6
⚚ Dünya 9
⚚ Dünya 10
⚚ Geçmiş 5
⚚ Dünya 11
⚚ Geçmiş 6
⚚ Geçmiş 7
⚚ Dünya 12
⚚ Avernus 6
⚚ Avernus 7
⚚ Avernus 8
⚚ Geçmiş 8
⚚ Avernus 9
⚚ Avernus 10
⚚ Avernus 11
⚚ Avernus 12
⚚ Avernus 13
⚚ Avernus 14
⚚ Avernus 15
⚚ Avernus 16

⚚ Vanora 5

1.9K 443 11
De DilaraAybar

 Alıntı ve paylaşımlar için instagram sayfası: fasenix_series

 Sıkıcı odada, geldiğimden beri tek bir farklı çehre görmeden, aklımda Amity ve sebep olduklarımın suçluluk duygusu ile iki koca gün nasıl geçti anlamamıştım. Doktor şaşkındı. iki gün önce olanlara anlam veremediğini, bu yüzden de bana her zamankinden çok daha mesafeli davrandığını tüm mimiklerinden anlayabiliyordum. Nesi vardı bunların? Vücuduma buz bastırmak yarama tuz basmak gibiydi; bunu defalarca onlara açıklamaya çalışmıştım.

 Başımı eğip kaburgamın altına doğru göz attım; fena sayılmazdı. Hatta oldukça iyi görünüyordu. Yine de buz basmasalardı daha çabuk toparlardım.

 Dakikalar geçtikçe beklemek daha da zor gelmeye başlamıştı. Gözbebeklerim duvarla dans ederken bu odayla ilgili tüm ayrıntıları ezberlemiş olduğumu fark ettim. Gözlerim tekrar kapıyla buluştuğunda, midemde heyecan kelebeklerinden eser kalmamış, hepsi aynı anda kanatlanarak önümde beliren Kai'ye doğru uçmuşlardı.

-Gidebiliriz, dedi.

 Onun soğuk tavrına karşın tereddüt etmeden ayağa kalkmayı başardım. Kapıdan dışarı çıktığımda beni boş bir koridor karşıladı. Koridordaki tek oda benim odamdı ve yukarıdan süzülerek koridoru jilet gibi kesen suyu gördüğümde, buradan kaçma şansımın hiç olmamış olduğunu anladım.

 Kai beni beklemeden suyun içinden geçip gözden kayboldu. Açıklama yapma zahmetinde bulunmadığı için kendimi güvensiz hissediyordum.

-Fazla zamanımız yok.

 Suyun arkasından sesini duyduğumda, bunun başka bir tuzak olup olmama olasılığını sorgulamaya başlamıştım.

-Sence de bana bir açıklama yapman gerekmiyor mu? Ya da en azından şu suları kaldırman falan?

-Adım at, su sana yol verecek. Mahkemeye gidiyoruz.

Nedense pek inanmamıştım.

-Şimdiden söylüyorum, eşek şakalarını sevmem.

-İstediğin kadar geç kalabiliriz. Sebep olduğun şeyle yüzleşmekten korkuyor olmanı anlıyorum.

U kalalıkta sınır tanımıyordu. Sözlerini duymazdan gelerek suya doğru ilk adımı attım. Gerçekten de söylediği gibi, su, geçmem için bana izin vermişti.

-Neye sebep olduğum konusunda arkadaşın beni yeterince aydınlatmıştı, derken yanındaki yerimi aldım. 

 İçinde bulunduğumuz şeffaf kutucuk suyun gücüyle sağ, sol, yukarı ve aşağı hareket edebiliyordu.

-Bunu tek başına denemeye kalkma. Her damlanın kendi içinde izin mekanizması var ve tanımlayamadığı "kaçak" potansiyelli kişileri hapsedip merkeze bildiri gönderir.

-Uyarı için teşekkürler.

 Haddinden fazla su ile haşır neşir olmuştum. Henüz tek başına suyla çevrili bir küpün içine atlayacak kadar delirmemiştim.

 Sessizlikle geçen birkaç dakikanın ardından sevimsiz su kutusundan kurtulduk. Mahkeme salonunun üst katındaki kalın sütunlardan birinin içindeydik. Koskoca salonda yetkililerden başka kimse bulunmamasına rağmen salondaki kabartmalar, üç boyutlu resimler ve heykeller yalnız hissettirmekten çok uzaklardı.

 Hilâl şeklindeki geniş kıvrımlı masanın önünde Amity, onun sağ arkasında ise ince buzdan duvarlarla çevrelenmiş mahkûm durmaktaydı.

-Rhan!

 Kendime hâkim olamadan öne atılmıştım. Kai, beni çekerek biraz önce olduğum yere sabitlerken hiç de nazik davranmadı.

-Sessiz ol.

 Kaybolmaya yüz tutmuş umudum, günler sonra onları görünce yeniden yeşermişti. Rhan'ı uzun süredir o zindanlarda tuttuklarını biliyordum. Yalnızca birkaç saat kalıp, ölümle burun buruna geldiğim o iğrenç yerde geçirilmiş günler... Zaten ölmek üzere olan bir Avernus'u buzla çevrelemeleri zalimce geliyordu.

 Kanatlarının ihtişamından gözlerimi alamadığım Adonia, karar mercii olmalıydı. Hemen yanında da bizzat Reyatarin oturmaktaydı. Amity'nin başını bir an olsun kaldırmamasından, içinde taşıdığı utancın büyüklüğünü anlamıştım. Buna sebep olduğum için ben de utanıyordum fakat onunla tanıştığım gün aklıma daha mantıklı bir çözüm gelememişti.

-Açıklamanı dinlemek üzere burada toplanmış bulunmaktayız Amity Rains. Buyurun.

Kai, kısık sesle konuşulanları anlayacağım şekilde ortak dile çevirmeye başladı.

 Amity'e söz veren Adonia'nın ses tonu nazik ve ilgiliydi. En azından ona önyargıyla yaklaşılmadığını bilmek biraz olsun içimi rahatlatmıştı.

-Özel güçlere sahip bir insanı Jachint'e getirdim.

-Amacınızdan bahsedin.

-Amacım insanoğlunun da karışabileceği olası yıkıcı savaşı önlemekti.

-Bizi biraz daha aydınlatın, lütfen.

-Üstün güçlü insan, esir alınan kişinin Avernus ırkından seçkin ve güç sahibi birinin oğlu olduğunu söyleyerek, ona zarar gelmesi durumunda yıkıcı savaşın kaçınılmaz olduğuna dair beni inandırdı.

-Sizi buna inandıran neydi?

-Avernus'lara karşı beni esir alınmaktan kurtarması.

...

 Reyatarin ve hâkim sessiz kalırken, Kai'nin bakışlarını üzerimde hissettim. Ona bakmamak için kendimi zor tutuyordum.

Reyatarinin gözleri Rhan'a çevrildi.

-Kendisine söz hakkı verelim, derken ortak dile geçmişti.

Net olmamakla birlikte, Rhan'ın gözlerinden çıkan sinir kıvılcımlarını görebiliyordum.

"Hadi ama... Bir kez olsun uzlaşmacı ol."

 Kısık sesle söylenmeye başlamıştım. Ona kıvılcım göndermek, burada olduğumu söylemek istiyordum ama bunun, işleri olduğundan da karışık bir hale getireceğini tahmin edebiliyordum. Rhan tek kelime bile etmemişti.

-Sizi bu ırktan korkmaya iten ne idi Bayan Rains? İşlediğiniz suç affedilemez. Tüm Adonia ırkını tehlikeye atarak ülkemize dışarıdan bir yabancı getirmiş, üstelik bunu da ülkenizin esir aldığı bir Avernus'un kaçırılmasına ön ayak olmak için yaptığınızı kabul etmiş bulunmaktasınız. Cahilliğiniz ve korkularınız yüzünden ülkemizin refahını tehlikeye attınız. Sizin sorumsuzluğunuz, ülkemizi korktuğunuz sona taşıyabilirdi. Şu an kolunu dahi kıpırdatmakta zorlanan bir Avernus için insanları ve bizleri tehlikeye atmanız asla affedilemez. Düşünceniz, davranışınızı makul gibi gösterse de korkarım ki sizi aklamaya yetmeyecek.

Amity başını kaldırmadan konuştu.

-Biliyorum ve atacağım adımları önceden hesaplamadığım için bütün sorumluluk benimdir.

 Dehşet dolu gözlerle Kai'ye baktım. Her zamanki gibi yüzünde en ufak bir hareket yoktu. Gözlerim onun ve Amity'nin arasında gidip gelirken, vücudum öne atılmam için beni uyarıyordu. Hiçbir yaptırım gücüm olamayacağını bildiğim halde yerimde duramıyordum. Karşı koyamadığım bu his, bütün bedenimi işgal etmiş gibiydi.

-İletmek istediğiniz başka bir ayrıntı var mı Bayan Rains?

-Cahilliğim ile korkularıma kapıldığım ve ülkemi Avernus ırkının tehdidine maruz bıraktığım için pişmanım.

-Son karar Reyatarin'e ait olup, suçunuzun cezası kanatlarınızdır.

 Amity'nin son söylenen kelimeyle birlikte hızla kalkan başının ardındaki umutsuz ve yaşlı gözlerini hayal edebiliyordum. Kanatların çıkmaması berbat bir duyguydu kabul ediyordum; fakat kanatlarının senden alınması, ömür boyu utançla yaşamaya mahkûm edilmekti. Her nefes alışında o güne dönmek, sana bakan herkeste suçluluğu tekrar tekrar yaşamak demekti.

 Hem onların açısından kötü bir sonuç doğmamıştı ki; Rhan hâlâ ellerindeydi ve ben bir insan olarak yeryüzüne gönderilmediğim müddetçe sonsuza kadar burada kalmak zorundaydım. Genç bir Adonia'ya bu kadar ağır bir cezayı hak ettirecek ne yapmıştım ben böyle? Bütün bunları arapsaçına çeviren ben değil miydim? Her şey benim başımın altından çıkmamış mıydı? Bu sütunun içinde korkağı oynamak bana kendimi aşağılık hissettiriyordu. Onların karşısına çıkmalıydım.

 Kararımı verdiğimde Kai'ye dönüp beni bırakmasını rica etmeye çalıştım ancak salondan yükselen seslerle o, ben henüz tek kelime edemeden el ve ayak bileklerimden beni sabitlemiş ve kaşla göz arasında dışarı çıkmıştı. Ne yapmaya çalıştığını çözemiyor, çaresizce çırpınıyordum ve bu çaresiz çırpınışım, beni sabitleyen şeylerin ateşten kızgın zincirler olduğunu anladığımda son buldu.

-GERİ ÇEKİL KAI!

 Reyatarin'in bağırışını işittiğimde, ters giden birşeyler olduğunu anlamış, kontrolsüz hareketlerle tekrar kendimi çekiştirmeye başlamıştım. Alev çeperimden korunmasız geçebiliyor, ateşten zincirler yaratabiliyordu. Neyin nesiydi bu çocuk?

-Amity'i de alıp hemen buradan çıkın!

 Reyatarin'in ikinci uyarısının ardından duyduğum çığlık, Amity'e aitti ve onun çığlığıyla içimden yükselen alevler, ateşten zincirlere galip geldi. Aklımda neler canlandı, zihnim nasıl bir oyun oynadı bilmiyordum ama kendimi kurtarmayı başarmıştım. 

 Sütunu ateşle paramparça etmek için bir saniye olsun beklemedim. Sesin etkisiyle aşağıdaki herkes bana bakıyordu. Rhan, Amity'nin boynuna sarılmış ve ateş kozasıyla koruma altına almıştı.

"Harika..." diye içimden geçirirken kanatlarım olmadan oraya nasıl ulaşabileceğimi düşünüyordum. Zaman kazanmak için Rhan'a seslendim.

-Rhan, ona zarar verme! Kim olduğunu açıkla ve gidelim buradan, lütfen!

Beni gören Reyatarin'in odağı bozuldu.

-Onu buraya nasıl getirirsin, derken hayâl kırıklığı gözlerinden okunuyordu ama Kai de dahil hiçbirimizin şu an açıklama yapmaya zamanı yoktu.

 Rhan, ateşten kozayı yoğunlaştırarak Amity'nin boğazına daha çok sarılmıştı. O anda Kai'nin ateş kozasından etkilenmeden kolumu kavrayışı aklıma geldi.

"Hay aksi!"

 Kai ona doğru atılırken, ben de daha fazla düşünmeden kendimi aşağı bıraktım. Neyse ki avuç içlerimden çıkardığım ateşin basıncını azaltarak yere inişimi hafifletmeyi başarmıştım.  Rhan ve Amity'nin önüne geçip, ateş çeperinden içeri geçmeden önce Kai'ye engel oldum.

 Aynı anda ona zarar geleceğini düşünen Reyatarin, çevremde oluşturduğu girdapla beni savunmasız bırakmıştı. Sırtım yere çarptığında girdabın beni yutacağını düşünüyordum. Bedenime yayılan soğuk içimi titretirken, bulanıklaşan görüntüden bana siper olan Kai'yi zar zor seçebilmiştim. Bana seslendiğini duyabiliyordum. Benimse o an düşünebildiğim tek şey, sıcaklıktı ve yüzümü kavrayan sıcak avuç içlerine sımsıkı sarıldım.

Bu küçük destek etkili olmuş, saniyeler içinde Kai'nin yüzü tekrar netleşmişti.

-Onları bırakmamız şu an için en doğru karar olacak, Reyatarin Rastroc.

 Yüzümü Kai'nin avuçlarından sıyırarak doğruldum. Reyatarin başıyla onaylarken dehşete kapılmış gibiydi. Hâkim gerilemiş, Rhan, Amity'i bırakmış ve ateş kozasını inceltmişti.

 Temkinli bakışlarım Reyatarinin üzerinde gezinirken, parmaklarının arasından fırlayan buz tabakası, Rhan'ın ince ateş çeperini delerek alnıyla buluştu. Hıza yenik düşmüş ve Rhan yere yığılırken kolumu bile kıpırdatamamıştım.

-RHAN!

 Rhan'a doğru atılıp onu kavradığımda, vücudu, bir Avernus'un dayanamayacağı kadar soğuktu. Dehşet içinde Reyatarin'e gözlerimi çevirdim. Onun gözlerinde yer eden samimi bakışlar ise korkmamam gerektiğini fısıldar gibiydiler.

-Her üç ırk için de gördüklerini kendine saklayacağını umuyorum genç hanım.

 Rhan'ı öldürmemişti ve bu, sanırım bizi yeryüzüne göndereceği anlamına geliyordu. Onun asaleti, sakinliği ve bilge bakışları karşısında boğazım düğümlendi. Konuşmak için düzgün kelimeleri seçebileceğimden emin değildim, bu yüzden başımı sallamakla yetindim.

Parmaklarının arasında bir buz tabakası belirirken gülümsedi ve,

-Korkma, zarar görmeyeceksin, dedi.

                     𝔉            𝔉           𝔉

Continue lendo

Você também vai gostar

146K 6.2K 14
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...
605 291 31
(TAMAMLANDI) Yıl 1919 İzmir işgal altında. Farklı bir dünya ve boyuttan dünyaya, işgali bitirip savaşı sonlandırmakla gönderilen Aftiel ve Belial, T...
199K 20.7K 65
1 milyon dileği gerçekleştirmesi adına, henüz çok küçükken duyguları elinden alınmış, sevinci, hüznü, korkuyu ve nice duyguları tanımadan, benliğini...
228K 3.8K 29
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı.Bir an kalbim duracak gibi oldu. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi ve odamın kapısını açt...