BENİMLE KAL | Jackson Wang

munes1821 által

151K 9.4K 3.8K

#jackson sıralamasında #4 ♡ Jackson : "Senin avukat olduğuna inanmıyorum. Beni buna inandır." "Sana kanıtlama... Több

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.8 | FİNAL

4.7

2.1K 146 84
munes1821 által

Buyrun efendim uzun bir aradan sonra yeni bölüm ,ya da şöyle diyelim finalden önceki son bölüm, finalde görüşürüz, yorumlarınızı esirgemeyin, hoşça güle🌸

Min Sung’un mesajına sinirlenip kıskançlık krizine girmiş Jackson beni odada tek başıma bırakıp gitmişti, arkasından kapıyı kapatırkan derin bir nefes verdim. Çocuğa hayır diyecek bir konumda değildim telefon numaramı alırken yaptığı gibi yine emri vaki davranmıştı.

Aslında böyle davranışlardan asla hoşlanmazdım ama yapacak bir şey de yoktu, hayatınıza bu tür insanlar girdiğinde bazı şeyleri engelleyemiyordunuz. Tıpkı benim akşam onunla yemeğe gidecek olmam gibi. Ama bunu Jackson’a nasıl kabul ettirecektim işte onu bilmiyordum.

Telefonumun mesaj kısmına girerek Min Sung’a cevap yazdım.

MA”Beni almana gerek yok, arabam var kendim gelebilirim sadece mekanın adını söylemen yeterli.”

Yazdım ve telefonumu cebime atarak ofisimden çıktım, nedense ona evimin adresini vermek istememiştim ayrıca gelip beni almasına gerek yoktu sonuçta bir randevuya falan çıktığımız yoktu böyle davranması beni rahatsız ederdi. Sadece arkadaşça yenilecek bir yemek için bu kadar ilgi fazlaydı. Eski bir tanıdığım olduğu için ve okul zamanları bana destek olduğundan onu kırmak istememiştim ama bunun fazlasını isterse kesinlikle tavrımı ortaya koyardım.

Düşüncelerim içerisinde pratik odasına giderken içerden gelen sesler beni durdurmuştu anladığım kadarıyla birileri kavga ediyordu ama bu bir kız sesiydi. Hızlıca kapıyı ittirip içeriye girdiğimde çocuklardan sadece Jackson, BamBam ve Youngjae vardı, duvar kenarında ki koltuğa oturmuşlar gülüşerek kavga eden çifti izliyorlardı.

Kafamı çevirdiğimde Yugyeom uzun bacaklarıyla onu azarlayan ve ona vurmaya çalışan kızdan kaçmaya çalışıyordu. Ellerini öne açmış ve hafif eğilmiş bir şekilde kendini savunmaya çalışan Yugyeom çok komik görünüyordu, kıza gözlerim çevrildiğinde ise Yugyeom’dan biraz kısa , beyaz tenli ve renkli gözlü olduğunu gördüğüm oldukça güzel bir kızdı. Kaşlarımı kaldırarak onları izlemeye devam ettim kız hiç aralıksız bir şekilde susmadan Yugyeom’a bağırıyor bir yandan da ona vurmak için yetmeyen boyu ile zıplıyordu.

“Kim Yugyeom seni bu sefer öldüreceğim!”

“Yah Kyung Rim dinle sadece bir fanın yaptığı yorum, hadi ama bunun için beni neden dövmeye kalkıyorsun?”

“Çünkü o lanet olası pantolonlarının hepsini yakacağım , sana o kadar dar giymemen gerektiğini söylemiştim! Bu fanların derdi ne böyle? Senin nerelerine bakıyorlar?”

“Hepsinin gözlerini kontrol edemem ki! Ayrıca şu cazibeye kim dayanabilir ki?”

Yugyeom dikleşip yüzüne kendini beğenmiş ifadesini ekledikten sonra parmakları ile kendini göstermişti ona gözlerimi devirerek bakmıştım bu çocuktaki ego bir  Jackson’da vardı bir de bunda.

“Kim Yugyeom seni geberteceğim!”

Adının Kyung Rim olduğunu öğrendiğim kız onu tekrar kovalamaya başladığında Yugyeom kapıda ki beni fark etmiş koşarak yanıma gelmişti. Arkama geçtiğinde ellerini omuzlarıma yerleştirip ona vurmaya çalışan Kyung Rim’den korunmaya çalışıyordu.

“Noona lütfen beni kurtar.”

Kocaman olmuş gözlerimle ona bakarken ne yapacağımı şaşırmıştım.

“Hey derdiniz ne sizin? Ne oluyor? Sen kimsin?”

Gözlerimle karşımda dikilen ve hunharca Yugyeom’u dövmeye çalışan kıza baktım sorduğum soru ile olduğu yerde dikleşip bir anda ciddileşmişti suratından gerildiğini anlayabiliyordum.

“Şey efendim ben….”

Ne söyleyeceğini bilemez bir şekilde karşımda dikilerken arkamdan çıkan Yugyeom da karşıma geçmiş kızın yanına dikilmişti.

“Noona bu benim sevgilim Kyung Rim, şirketimizde bir stajer.”

Gözlerim ile bir Yugyeom’a bir kıza bakıyordum, ne yani Yugyeom’un sevgilisi vardı ve ben bilmiyor muydum? Bir şey söylemek için ağzımı açacaktım ki beni engelleyen yine Yugyeom olmuştu.

“Noona lütfen bizi azarlayacaksan gidelim.”

Kızın elinden tuttuğunda hareketlenmişlerdi , kendimi daha fazla tutamadım ve bağırmaya başladım.

“Seni gereksiz herif! Bunca zaman sevgilin vardı ve ben bunu yeni öğreniyorum öyle mi?!”

Yugyeom şaşırmış bir şekilde bana bakarken Kyung Rim’de aynı şekilde bakıyordu.

“Noona işler biraz karışık olduğu için…”

“Tabi canım sanki benim ilişkimde her şey çok yolunda da o yüzden herkes biliyor.”

Dedim ona parmağımı sallarken , arkadan gelen Jackson kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu ne diyeceğini gerçekten merak etmiştim çünkü ilişkimiz için aksini söylemesi kesinlikle imkansızdı.

“Neden öyle dedin ki sevgilim şimdi sen? İlişkimizin karışık olduğu falan-“

Ona hadi ama Jackson bakışı attığımda dudaklarını büzerek ellerini cebine sokmuştu.

“Sanırım haklısın.”

Dedi ve dönerek aynada kendi güzelliğini izlemeye gitti onun bu hâlleri beni gerçekten gülümseten nadir şeylerdendi, bazen çok tatlı bir çocuğa dönüşebiliyordu ve bu durum benim ona daha çok aşık olmamı sağlıyordu. Bu adamın her şeyini çok seviyordum, ayırt etmeden , her ayrıntısı ile birlikte. Onu sevmemek mümkün değildi ki ufak bir hareketi ile bile sizi etkisi altına alabilecek biriydi. Ona bu kadar kapılmış olmamın tek suçlusu kendisiydi ve ben bundan şikayet edecek bir konumda değildim.

“Hak vermene sevindim Jacky.”

Tekrar Yugyeom’a döndüm ve açıklama beklemeye başladım açıkcası benden sakladığı için gerçekten kırılmıştım yakın olduğumuzu sanıyordum.

“Açıklama bekliyorum.”

Dedim kollarımı göğsümde birleştirirken.

“Noona işte sevgiliyiz ve tabi ki kimse tarafından onaylanmıyor , dikkatli olmamız gerekiyor o yüzden…”

“Pekala öyle olsun bakalım.”

Kyung Rim’e dönerek eğildim ve selam verdim o da benimle aynı anda hareket ederek selam vermişti anlaşılan saygılı bir kızdı.

“Tanıştığıma memnun oldum ben Kim Min Ah.”

Dedim gülümseyerek resmi olarak tanışmamıştık sonuçta ,  gülümsememe karşılık vererek kendini tanıtmıştı.

“Merhaba bende memnun oldum , Kyung Rim, JYPE’de stajyerim.”

“Ah demek öyle aslında seni hiç görmedim.”

“Pek ortalıkta gezinmiyorum.”

Demişti kafasını kaşıyarak ve Yugyeom’a kaçak bir bakış atmıştı sanki kızı sorguya çekiyor gibi göründüğümden hemen kendimi toparladım.

“Ah anladım sende meşgulsündür eminim ki, ee yani doğal olarak.”

Dedim sırıtarak tanrı aşkına ne söylediğime dair kendimin bile bir fikri yoktu bence, Jackson yanıma gelip kolunu omzuma attığında beni biraz kendine çekmişti.

“Bir ara dörtlü  olarak takılmalıyız.”

“Harika fikir!”

Dedim Jackson’ı onaylayarak birlikte vakit geçirmek güzel olabilirdi.

“Dışarıda görünmemizin çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum sonuçta siz ikiniz-“

Yugyeom’un sözünü keserek konuşmaya başladım, geçmişi hatırlatmasına gerek yoktu zaten her zaman aklımdaydı.

“Benim evimde takılabiliriz size yemek hazırlarım.”

Dedim müsait bir zamanda onlara yemek hazırlayabilirdim.Yugyeom ve Kyung Rim gülümseyerek başlarıyla onayladıklarında arkadan beliren Youngjae ve BamBam gülmeme neden olmuşlardı .

“Biz de katılabiliyor muyuz noona?”

BamBam şirin bir şekilde konuştuğunda :

“Üzgünüm sadece çiftler gelebiliyor.”

Dedim , o ise bu cümleme karşılık Youngjae’nin omzuna kolunu atmış ve ;

“Biz de çiftiz, değil mi hyung?”

“Tabi canım yokluktan bana sardı bu da. Yok öyle bir şey ama yemek yemek için gelmek isterim Min Ahcığım.”

“Sana öyle seslenme diye kaç defa söyleyeceğim?”

Jackson yine kıskançlık krizlerine başladığında kahkaha atmıştım.

“Canım nasıl isterse öyle seslenirim hyung.”

Youngjae Jackson’a dil çıkarak bu cümleyi kurmuş ve ardından Jackson onu kovalamaya başlamıştı , herkes onlara gülerken Yugyeom tekrar bana dönmüştü.

“Teşekkür ederim noona, yani bizi azarlamak yerine desteklediğin için.”

“Rica ederim Kyum, sevenin hâlinden seven anlar.”

Bu klişe cümleyi kurduğum için kendimden utanmıştım.

“Sağol noona en yakın zamanda takılmalıyız.”

“Evet tanıştığıma çok memnun oldum kendinize iyi bakın artık gitmem gerekiyor.”

Kyung Rim tekrar eğilerek selam verdikten sonra Yugyeom ile birlikte pratik odasından ayrılmıştı.

Jackson ile Youngjae hala kavga ediyorlardı onlara göz devirip odadan çıktım , telefonumu kontrol etmem gerekiyordu Min Sung konum atmış olmalıydı. Telefonumu aldığımda mesaj bildirimi vardı , konumu atmıştı yemek yiyeceğimizi yeri internette arattığımda epey pahalı gözüken bir mekan karşıma çıkmıştı, durumunun çok iyi olmadığını düşünüyordum neden böyle bir mekan seçmişti ki? Ah tanrım bu akşamı bir sorun yaşamadan atlatabilirsem gerçekten benim için bir mucize olacaktı.

MA”Tamam tam sekizde mekanın önünde olurum, görüşürüz~“

Yazıp mesajı yolladıktan sonra sırada ki işlem Jackson’ı ikna etmekti ama ilk önce biraz pratik yapıp kafasının dağılmasını beklemeliydim.

Yaklaşık bir iki saat sonra artık  çıkmam ve eve gidip hazırlanmam gerekiyordu yoksa akşam yemek için geç kalacaktım ama hâlâ Jackson ile konuşmamıştım, yalan söylesem fark ederdi muhtemelen ve boş yere onun bana olan güvenini sarsmama gerek yoktu bu yüzden en iyisi gidip dürüstçe gideceğimi söylemekti. Ofisimden çıkıp çocukların pratik odasına ilerledim ama yine kaybolmuşlardı, şu kadarcık şirkette bir oraya bir buraya gezip duruyorlardı gerçekten.

Şirkette onları aramaya başladığımda sonunda kayıt odasında onları bulmuştum, Jackson Jaebum ve Jinyoung şarkı üzerinde çalışıyorlardı. Yavaşça kapıyı tıklayıp kafamı içeri uzattım.

“Gelebilir miyim?”

“Tabi ki , gel.”

Jaebum beni içeri davet ettikten sonra kapıyı tam olarak açtım ve içeriye girip arkamdan kapıyı kapattım. Yanlarına doğru yaklaştığımda şarkıları üzerinde çalışıyorlardı , açıkcası dinlemek için sabırsızlanıyordum.

“Şey Jackson-ah seninle biraz konuşabilir miyiz?”

Dedim gözlerinin içine bakarak , beni geçiştirmemesi için içimden dua ederken.

“Hyung sadece beş dakika siz devam edin.”

Jinyoung ve Jaebum onu onayladıktan sonra birlikte odadan çıkmıştık , koridorda Jackson karşıma geçtiğinde gözlerimin içine bakmaya başlamıştı açıkçası konuya nasıl gireceğime dair bir fikrim yoktu. Direk akşam yemeğe gidiyorum mu demeliydim yoksa gidebilir miyim demeliydim bilmiyordum. Ondan izin alacak olmak beni geriyordu.

“Bir sorun mu var sevgilim?”

Uzanıp elimi tuttuğunda istemsizce gülümsedim , dokunuşları beni her seferinde heyecanlandırıyordu.

“Hayır yani evet aslında yok ama-“

“Saçmaladığına göre kesinlikle bir sorun var.”

Dedi kaşlarını kaldırarak beni artık tanıyor olması mutlu ediyordu.

“Biz buna sorun demeyelim ki sorun hâline gelmesin sadece diyecektim ki…”

Nedense kelimeler ağzımdan bir türlü dökülmüyordu, dökülmedikçe ben geriliyordum ve Jackson’da beklenti içine giriyordu.

“Evet?”

Bir adım atıp aramızda ki mesafeyi kapattığında boşta ki elini çeneme yerleştirip göz teması kurmamızı sağlamıştı.

“Benden çekiniyor olamazsın değil mi? Sadece söyle Min Ah.”

“Ahh gerçekten.. bak şimdi biliyorsun ki arkadaşım mesaj attı yemek için-“

“Gidemezsin bunu sana söyledim.”

“Yah Jackson-ah böyle yapma kaç yaşındayız? Ergenler gibi davranmayacaksın değil mi?”

“Eğer seni kıskanmam beni bu duruma düşürecekse evet, ne demek bir erkekle baş başa yemeğe çıkacağım?”

“Sadece eski bir arkadaş saatlerce oturmayacağım.”

“İstemiyorum.”

“Jackson-ah söz verdim gitmem gerekiyor.”

“Sana gitmemen gerektiğini söylediğim hâlde kabul ettin yani öyle mi? Pekala gidebilirsin Min Ah-shii.”

Cevap vermemi beklemeden beni bırakıp çalışma odasına tekrar girdiğinde olduğum yerde öylece kalakalmıştım, beni kıskanmasını anlıyordum ama şu an verdiği tepkiler gerçekten gereksizdi. Gerginlik yaratmanın anlamı var mıydı ki? Çalışma odasına girip girmemek arasında gidip geldikten sonra oflayarak ofisime indim, ne yapmam gerekiyordu şimdi? Çocuğa geleceğimi söylemiştim, işim çıktı diyip iptal edersem ayıp olurdu. Zaten Min Sung’tan bana zarar gelecek bir durum yoktu sadece yemeğimi yiyip geri dönecektim. 

Saatime baktığımda çoktan altı olmuştu, gitmeye karar vermiştim eve gidip üzerimi değiştirmem gerekiyordu gideceğimiz mekan epey güzel bir yere benziyordu üzerimdekilerle orada hoş duracağımı düşünmüyordum.

Eşyalarımı aldıktan sonra ofisten çıktım ve şirketten çıktım , arabama binip çalıştırdığımda hızlıca eve sürdüm , vaktim kısıtlıydı. Eve vardığımda bizimkiler yemek yiyordu karnım her ne kadar aç olsa da annemin yemeklerine karşı koymakta zor gelse de zaten yemek yemeye gideceğim için onlara akşam bir randevum olduğunu söyleyip hızlıca odama çıktım, kıyafetlerimi çıkardıktan sonra kendimi duşa atmıştım.

Eğer dışarıdan eve tekrar geldiysem ve tekrar dışarı çıkmam gerekiyorsa duş almadan kesinlikle çıkarımıyordum.

Duşumun ardından cildimi nemlendirdim ve giyeceklerimi hazırladım, siyah mini bir etek ve üzerime mavi gömleğimi giydikten sonra büyük halka küpelerimide takıp makyajımı yaptım. Ardından topuklu botlarımı ayağıma geçirip mini bir çantamın içerisine gerekli olabilecek makyaj malzemelerimi , cüzdanımı ve telefonumu koyup ceketimi de alıp evden çıktım.

Saat neredeyse yedi buçuk olmuştu ve benim mekana gitmek için yarım saatim vardı , yetişebilirdim çünkü geç kalmaktan asla hoşlanmazdım.

Arabama bindiğimde normal kullandığımdan biraz daha hızlı kullanarak varış noktasına buluşma saatimizden beş dakika önce gelmiştim, memnun bir şekilde arabamı park edip arabadan indim, yavaş adımlarla giriş kapısına yöneldiğimde karşıdan gelen Min Sung ile göz göze gelmem de bir olmuştu. Olduğum yerde dikilerek onu beklemeye başladım yaklaşık bir on adım sonra yanımdaydı, karşımda durduğunda onun bir kez daha ne kadar uzun olduğunu ve yakışıklı olduğunu fark etmiştim.

“Selam.”

Dediğimde gülümseyerek baş selamı vermişti.

“Selam, çok güzel görünüyorsun.”

“Ah teşekkür ederim sen de çok can yakacak gibi duruyorsun.”

Dedim sıratarak ve dediğim cümlenin anlamını düşününce yavaşça gülüşüm soldu.

“İltifatın için teşekkürler, içeriye geçelim mi?”

“T-tabi geçelim.”

Dedim başımı öne eğerek bazen nerede nasıl konuşmam gerektiğini bilmiyordum ve bu huyum beni çıldırtıyordu. Eliyle önden geçmemi işaret etmesiyle yavaş adımlarla mekana girdim gerçekten şık bir mekandı etrafda sarkan avizeler, şık döşenmiş masalar ve elit oldukları her hallerinden belli bir çok kişi oturmuş yemeklerini yiyordu.
Bizi kapıda karşılayan garsona kendi ismini veren Min Sung sayesinde garsonun arkasından masamıza doğru gitmeye başlamıştık. Köşede çokta kimsenin dikkatini çekmeyecek bir masaydı , şükür etmiştim ortalıkta oturmayı ve dikkat çekmeyi seven bir tip değildim hiçbir zaman.
Garson masamızı işaret ettikten sonra ona kafa selamı verdim ve sandalyeme ilerledim çekip oturacaktım ki beni engelleyen Min Sung olmuştu.

“Bir saniye.”

Hızlıca gelip sandalyemi çektiğinde teşekkür edip oturdum bana bu kadar ilgili davranması biraz rahatsız etmişti açıkcası sadece arkadaşça bir yemek yiyeceğimizi düşünüyordum, ah keşke Jackson ile buraya yemek yemeye gelmiş olsaydım.

Sung’da sonunda karşıma oturduğunda gelen menülerden yemeklerimiz sipariş verip gelmesini beklemeye başladık.

“Neredeyse hiç değişmemişsin sadece daha güzelleşmişsin Min.”

Bana sırıtarak bakan Min Sung’a mahçup bir gülüş attım sürekli iltifat etmesi de rahatsız ediciydi, kaçıncı güzel olduğumu söyleyişiydi? Jackson bile bana bu kadar güzelsin demiyordu.

“Sürekli iltifat edip durman beni utandırıyor yanlış anlama şikayet ettiğim için değil.”

Dedim hafif gülümseyerek .

“Ah anlıyorum daha dikkatli olurum. “

“Teşekkürler, sen neler yapıyorsun?”

Dedim dikkati dağıtmak amaçlı.

“Ben bir resim atölyesi açtım ve sergiler düzenliyorum benim ve ekibimin çizdiği resimleri satıyoruz bazen de hayır kurumları için sergiler yapıyoruz.”

“Vay canına bu harika! Resim yeteneğinin olduğundan hiç bahsetmemiştin.”

“Aslında o zamanlar amacım devlette bir memur olabilmekti ama asıl ilgimin resimlere olduğunu fark ettiğim andan itibaren bu yönde ilerlemeye karar verdim.”

“Bence en doğru kararı vermiş gibi duruyorsun bir gün sergine gelmeyi çok isterim, olduğunda bana mutlaka haber etmelisin!”

“Tabi ki ederim aslında şey senin için lise dönemlerinden beri sakladığım-“

Elini ceketinin cebine götürdüğünde yanımda ki sandalye çekilmiş ve birisi yanıma oturmuştu. Kafamı yanımda ki kişiye çevirdiğim de bana sırıtarak bakan takım elbiseli bir Jackson oturuyordu.

“Selam sevgilim.”

Eğilip yanağıma bir öpücük kondurduğunda ona şok olmuş bir şekilde bakıyordum.

“Jackson burada ne işin var? Biri seni görebilir, biri fotoğraflarını-“

“Gerçekten benden başka bir erkekle baş başa yemek yemene izin vereceğimi mi düşündün? Hiç sanmıyorum Min Ah.”

Ağzımı konuşmak için aralamıştım ki Jackson yine beni engellemişti.Masada bize şok olmuş bir şekilde bakan Min Sung’a dönerek elini uzatarak kendini tanıtmıştı.

“Merhaba ben Min’nin sevgilisi Wang Jia Er, memnun oldum.”

Gülümseyerek ona bakıyordu ama Min Sung’un aynı şekilde baktığını söyleyemezdim.

Olvasás folytatása

You'll Also Like

130K 11.7K 200
Sonsuz bir kaynak olan internetten edindiğim, J.K. Rowling'in yaratmış olduğu Harry Potter ve Büyücülük Dünyası evrenine ait alıntıları, çizimleri, h...
2.4M 212K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
11.9M 581K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
1.7K 242 9
"-Beni hamile bırakıp sonra da bu çocuğu istememezlik yapamazsın Kim Taehyung!" "-O bebeği aldıracaksın Jisoo, ben baba olmayı falan istemiyorum!"