BENİMLE KAL | Jackson Wang

By munes1821

151K 9.4K 3.8K

#jackson sıralamasında #4 ♡ Jackson : "Senin avukat olduğuna inanmıyorum. Beni buna inandır." "Sana kanıtlama... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8 | FİNAL

4.3

2.1K 153 111
By munes1821

Satır arası yorum bırakmayı unutmayın~

Duyduğum şeye şaşırmak yerine açıklama yapmak için bana şans tanınıp tanınmayacağına odaklanmıştım. Yugyeom felaket bildiricisi gibi konuşarak içeri girmişti. Başıma geleceği o çocukların bize olan bakışlarından az çok anlamıştım aslında ama yine de konuşacağını söyleyen Jaebum’a daha çok güvenmiştim sanırım.

Jackson oturduğu yerden kalkarak  kollarımın arasından çıkmış ve Yugyeom’a dönerek konuşmaya başlamıştı.

“Ne diyorsun sen Yugyeom?”

“Hyung yani şey ben…”

Yugyeom muhtemelen onun oda da tek başına olduğunu düşünerek böyle içeri girmişti ama yanında benim olduğunu görmesi onu duraklatmıştı. Benim olup olmamamın bir önemi yoktu aslında , sonuç olarak böyle bir dedikodu zaten yayıldıysa eninde sonunda duyacaktı ve açıkcası ben yanındayken olması iyi olmuştu.

Oturduğum yerden hızlıca kalkıp Jackson’nın elini tuttum ve konuşmaya başladım.

“Jaebum ile çatı katında konuşuyorduk ve konuşmamızın ortasında stajerler geldi bakışlarından bizim hakkımızda böyle bir şey uyduracaklarını anlamıştım ama-“

“Tamam sorun yok sakin ol.”

Jackson tuttuğum eli sıkmıştı , ah tanrıya şükür ki inanmayı seçmemişti. Bana güveneceğini biliyordum ama yine de bu insanların uydurduğu ve attığı iftiralar bazen insanın aklını karıştırabiliyordu.

Jaebum ve benim aramda bir şey olamayacağını herkesin bilmesi gerekiyordu insanlar neden bu kadar acımasızdı ki? İki insana aslını bilmeden atılan iftiralar nasıl bu kadar kolay atılabiliyordu? Vicdansız insanlar beni gerçekten endişelendiriyordu.

“Jackson gerçekten sadece konuşuyorduk onunla aramda bir şey-“

Sözümü kesmiş ve göz teması kurmuştu.

“Min biliyorum böyle saçma bir şeye inanacağımı düşünmüyorsun değil mi?”

“Düşünmüyorum ama yine –“

“Hyung ben sadece haberin olması için söylemeye geldim kesinlikle kötü bir amacım yoktu benim.”

Yugyeom kendini suçlu hissediyordu sanırım ama böyle hissetmesin gerek yoktu o da sadece iyiliğimiz için davranmıştı.

“Sorun yok Yugyeom lütfen hepiniz sakin olun.”

Jackson’nın sakinliği beni endişelendirmiyor değildi çünkü gerçekten çok sakin davranıyordu.

“Bu dedikoduyu çıkaran kim?”

Jackson sakinliğini kaybedip yavaşça sakinliğin yerini öfke alıyor gibiydi ve asıl şimdi endişelenmem gereken zaman şimdi gibi hissetmiştim.

“Bilmiyorum hyung cafetarya da kahve almak için sırada beklerken konuşanlardan duydum.”

Demişti Yugyeom.
Jackson tekrar bana dönmüş ve ;

“Şimdi stajerlerin yanına gideceğiz ve sen bana sizi görenin kim olduğunu göstereceksin.”

“Hayır buna gerek yok! Başının belaya girmesini istemiyorum Jackson lütfen.”

“Umrumda değil Min Ah! Bunu nasıl yapabilirler? Şimdi bütün şirkette bu dedikodu çalkanıyordur eminim ki insanların sana bakışları bile değişecektir üstelik daha önce benimle ilgili de bir haber çıkmıştı. İsminin bu kadar geçmesi beni gerçekten sinirlendiriyor.”

“Haklısın ama yine de gerek yok ben hallederim.”

Dedim onu ikna etmeye çalışarak ama ikna olacak gibi bir hâli yoktu. Jaebum şu an buraya gelse gerçekten iyi olurdu.

“Neyi halledebileceğini düşünüyorsun? Sen karışmayacaksın biz hallederiz, yürüyün gidiyoruz.”

Jackson tuttuğu elimi bırakıp elini bileğime dolamış ve beni çekiştirmeye başlamıştı. İnatla olduğum yere kendimi sabitleyip kolundan tutmuştum.

“Hayır istemiyorum.”

“Yugyeom tut kolundan.”

“Yok artık!”

Diye bağırsam da itaatkar Yugyeom hemen gelip kolumdan tutmuş ve beni sürüklemeye başlamışlardı. İkisi de erkek olduğu için çok güçlülerdi karşı koymaya çalışsamda bir şey ifade etmiyordu.

“Ya siz delirdiniz mi? Bıraksanıza beni!”

İnatla sürüklemeye devam ediyorlardı ta ki açılan kapı çok şükür ki içeri Jaebum’un girmesiyle onları durdurmuştu.

“Ne yapıyorsunuz siz?”

Jaebum içeri girmiş arkasından da Jinyoung girmişti.

“Yah bir bayana nasıl böyle davranırsınız?”

Jinyoung hızlıca bize yaklaşmış ve beni tutan Yugyeom ve Jackson’nın kollarına vurarak kurtulmamı sağlamıştı.

“Teşekkür ederim oppa.”

Dedim ve eğilerek selam vermiştim. Bu çocuğun kurtarıcı, düşünceli hâlleri mükemmeldi.

“Saçmalamayı kesin bir şey yapmıyorduk ona.”

Jackson kendini açıklamak için konuşmuştu.

“Derdiniz neydi yine?”

Jaebum bize kaşlarını kaldırmış bir şekilde bakıyordu anlaşılan henüz dedikodular onun kulağına gitmemişti. Ama bizim Yugyeom varken zaten başkasına gerek yoktu kendisi felaket bildiricisi olduğu için ona da hemen bildirirdi şimdi.

“Hyung sen ve Min noona hakkında çatıda basıldığınız hakkında bir dedikodu çıkmış.”

Söylemiştim değil mi? Ona gözlerimi devirdim ve Jaebum’un da Jackson’nın verdiği tepkiyi vermemesini dua ederek beklemeye başladım.

“Siz ciddi misiniz? Nereden duydunuz?”

Jaebum’un surat ifadesi değişmeye başlamıştı ve ellerini de yumruk yapmıştı. Tanrım bu gün kesinlikle şirkette sorun çıkacaktı ve bunun sebebi yine bendim. Lanetli olduğum konusu üzerinde düşüncelerimi yoğunlaştıracaktım artık çünkü bunların başka bir açıklaması olamazdı.

“Hyung ben kahve almak için bekliyordum ve konuşulurken duydum.”

Yugyeom açıklama yapmıştı.

“Tanrı aşkına bu çocukların beyni mi yok? Onlarla gidip konuşmuştum halbuki! Sunbaeleri ile uğraşmak neymiş hepsine göstereceğim!”

Jaebum hızlıca odadan çıktığında bizimkiler arkasından koşarak çıkmışlardı. Ben ise bir küfür savurup koşmaya başlamıştım. Elimden geldiğince engel olmalıydım.
Jaebum önde biz arkasında koşarken koridorda diğer üyelere de rastlamıştık bizi gören Youngjae ;

“Hey neler oluyor? Bir kutlama falan mı var? Nereye gidiyorsunuz?”

“Yüzyılın kutlaması olacak hyung koş! Jaebum hyung ve Jackson hyung stajerleri dövecek!”

Yugyeom ona cevap verirken arkasından zıpladım ve kafasına bir tane vurdum. Bu çocuk ortalığı alevlendirmekten başka bir şey yapmıyordu.

“Noonaaa! Neden vuruyorsun?”

“Çeneni kes ve yürü! Onlara engel olmalıyız.”

Sonunda bütün üyeler ile birlikte bizimkilerin akasından gitmiştik. Stajerlerin pratik yaptığı odanın kapısından çoktan girmişlerdi nefes nefese kalmış bir şekilde peşlerinden girdiğimde Jaebum bizi gören ve konuşan çocuğun yakasından tutmuş duvara yapıştırmıştı. Çocuk zaten minyon bir tipti ve Jaebum’un vücudu altında ezilecek gibi duruyordu.

Jackson ise elleri yumruk bir şekilde Jaebum’un tam yanında duruyordu. Hızlıca yanlarına gidip çocuğu tutan Jaebum’un kollarına ellerimi koyup bırakmaya zorluyordum ama lanet olsun ki benden güçlüydü. Böylesine zayıf olmaktan nefret ediyordum!

“Oppa lütfen bırak çocuğu düzgünce konuşalım”

Beni duyar gibi bir hâli yoktu sadece çocuğa odaklanmıştı.

“Ya konuşursun ya da seni şuracıkta yerden yere çarparım!”

Jaebum’un kuvvetli sesi daha çok korkmamı sağlıyordu. Korkulu gözlerle ona bakan çocuk sadece bakıyordu, herhangi bir tepki vermeye meraklı değil gibiydi.

Jaebum konuşması için tekrar onu duvara çarptığında çocuk gözlerini kapatmıştı. Tanrım ne yapacaktık?

“Şansını fazla zorluyorsun genç çabuk konuş”

Jackson’da çocuğa bir adım yaklaştığında bıraksak ikiside çocuğu parçalayacaktı. Arkamı dönüp sadece bizi izleyen üyelere baktım, nasıl bu kadar rahat olabiliyorlardı bilmiyordum. Neredeyse ellerinde bir çekirdekleri eksikti. Lise çıkışlarında kavga eden kızları izlemeye gelen erkek grupları gibi gözüküyorlardı.

“Biraz yardımcı olmaya ne dersiniz?”

Diye onlara çıkıştığımda hareketlenen sadece Jinyoung ve Mark olmuştu. Maknae lıne asla karışacak gibi değildi, korkak herifler.

Mark Jaebum’a yaklaşıp konuşmaya başlamıştı.

“Jaebum-ah sakin olur musun? Çocuğu bırak öyle konuşalım, yeterince korktu zaten.”

“Mark hyung haklı Jaebum sakinleş artık.”

Jinyoung’da Mark’ı onayladığında yalvaran gözlerle onlara bakmaya başladım.

“Benn..ben bir şey yapmadım.”

Sonunda konuşan çocuk neredeyse ağlayacaktı. Arkadan onun arkadaşı olduğunu düşündüğüm başka bir stajer de bize yaklaşmıştı.

“Sunbaemiz olabilirsiniz ama bu size onu tehdit edip korkutabileceğiniz anlamına gelmez.”

Jackson’nın gözleri çocuğu bulduğunda benim de gözlerim kocaman olmuştu. Jackson durmadan ona ilerlediğinde önüne geçip onu durdurmuştum. Tanrı aşkına bu kadar abartacak ne vardı ki ortada? Güzelce konuşarak halledebilirdik gayette.

“Lütfen durun artık!”

Bağırdığımda bütün dikkatler üzerime çekilmişti. Bayılmak üzereydim hiçbir sonuca varmıyorduk ama sadece insanları korkutmakla meşgulduk.

“Jaebum-shii bırak çocuğu!”

Bağırmam ile birlikte sonunda Jaebum çocuğu bırakıp birkaç adım gerilemişti.

“Şimdi sen konuş bakalım, sana açıklama yaptığımız hâlde neden bizim hakkımızda dedikodu çıkardın?”

Çocuk başını öne eğmişti , ısrarla cevap vermiyordu o sustukça bu iş uzuyordu.

“Ben bir şey yapmadım diyorum size.”

Kendini savunmak istiyordu fakat yalan söyleyerekte bu işin içinden sıyrılamazdı.

“O zaman kim çıkardı dedikoduyu? Diğer arkadaşların mı?”

Jaebum hızlıca odayı tarayıp bizim yanımıza gelen çocukları aramaya başladı ama suçladığımız çocuk anında bir adım öne çıkarak;

“Hayır onların hiçbir suçu yok!”

Demişti anlaşılan kendisinin yaptığının farkındaydı ama kurtulmak için yalan söylüyordu, yine de arkadaşlarını satmaması gözlerimi yaşartmıştı.

“O zaman senin suçun var?”

Dedim ona dönerek göz göze geldiğimizde aralarında en anlayışlı ben olduğum için lütfen beni kurtar dercesine bakıyordu. Başını tekrar öne eğip yeri izlemeye başlamıştı açıkcası ben de yavaş yavaş sinirlenmeye başlamıştım.

“Sen bizimle dalga mı geçiyorsun? Sınırlarını daha fazla zorlamayı bırak ve bize her şeyi anlat”

Jackson çocuğa doğru adımlamıştı onun her hareketi beni korkutuyordu, olay çıkacak diye ise ödüm patlıyordu
.
“Hayır sunbae geçmiyorum ben özür dilerim.”

“Yani sendin değil mi? Neden yaptın böyle bir şeyi?”

Jaebum konuşmuştu ama çocuk tekrar sessizliğe gömülmüştü. Hepimizin gözü konuşmasını beklediğimiz çocuktayken açılan kapı gözlerin orada buluşmasına neden olmuştu.

“Neler oluyor burada?”

Hah bir sen eksiktin , hoş geldin demiştim içimden gelen Jennie’ye.

“Bir şey olduğu yok.”

Jaebum sorusunu kestirip atmıştı.

“Ne demek yok? Şu hâlinize bakın ne yaptığınızı zannediyorsunuz?”

Bu kız gerçekten sinirlerimle oynuyordu ve limitlerini zorluyordu şuracıkta saçını başını yolmak istiyordum.

“Sen soru sormaktan başka bir şey bilmez misin?”

Dedim kendimi tutamayarak , maydanoz olmasına gerek yoktu çünkü.

“Komik misin sen ya?”

Cevap verdiğinde ona bakarak gülümsedim.

“Hâlâ soru soruyorsun anlaşılan cümle kalıplarını bilmiyorsun bir ara gel öğreteyim sana.”

“Çeneni kes avukat çok konuşuyorsun.”

Ona doğru adımlayıp önünde durdum ve kollarımı göğsümde birleştirip konuşmaya başladım.

“Gel de susturmayı dene.”

“Kendine gel Min Ah.”

Jackson beni kolumdan tutup çektiğinde bir iki adım geriledim bu kızı kesinlikle dövmeden bu şirketten ayrılmayacaktım.

“Ne oluyor?”

Jennie yaklaşıp stajer çocuğa sormuştu, çocuğun gözleri ona döndüğünde gerçekten daha korkmuş bakmaya başlamıştı. Neden ondan korkuyordu ki? Onu tanımıyordur bile sonuçta Jennie yeni gelmişti ayrıca onun JYP PD’nin yiğeni olduğunu bilen az kişi vardı.

“Şey efendim…”

Efendim mi? Çocuk tanıyor muydu yani onu?

“Min Ah ve benim hakkımda bir dedikodu çıkarılmış bunun kaynağını ve nedenini araştırıyoruz.”

Açıklama yapan kişi yine Jaebum olmuştu.

“Çete üyesi falan mısınız? Bu tavırlar falan, hiç hoş değil hiçbirinize yakıştıramadım tabi şu kız hariç bu tür ortamlara epey uygun gibi gözüküyor.”

Ah tanrım!

“Uygun olup olmadığımı senin üzerinde göstermek isterim.”

Dedim ona tekrar yaklaşırken ama tabi ki Jackson beni engellemişti.

“Jennie gerçekten bir daha ki sefere onu tutmayacağım laflarına dikkat et.”

İşte benim erkeğim, sevmeyip ne yapacaktım ki bu adamı?

“Hepiniz çocuk gibi davranıyorsunuz, gidiyoruz.”

Jennie arkasını dönüp hareketlenmişti ama tabi ki kimse onu takip etmemişti, neden edecekmişiz ki?

“Size yürüyün dedim!”

Sesi oda da yankılandığında hâlâ kimse onu takmıyordu.

“Bu olayın sebebini öğrenmeden bir yere gitmeyeceğiz.”

Jackson konuştuğunda onu başımla onayladım.

“Ben öğrenirim dışarıdan hiç hoş gözükmüyorsunuz tekrar bir dedikodu kaldıracak hâyimiz yok.”

Jennie ısrarla bizi götürmeye çalışıyordu ve açıkçası hareketleri bana gerçekten şüpheli geliyordu.

“Uğraşmana gerek yok biz hallederiz.”

Jackson’da onu göndermeye çalışıyordu.

“Tabi ki uğraşırım ben sizin menajerinizim.”

Jennie kendince açıklamasını yaptığında yamuk bir gülüş atmıştım.

“Kendi işimizi kendimiz halledebilecek yaştayız bu konu hakkında daha fazla tartışmayacağım. Ya sessiz kal ya da git.”

Jaebum konuştuğunda onu alkışlamamak için kendimi zor tutmuştum.

“Gerçekten sıkıldım artık konuş neden yaptın?”

Jackson çocuğa bıkkın bir şekilde bakarak konuşmuştu.

“Ben yapmadım yaptırıldı.”

“Ne demek istiyorsun?”

“Gidelim bu iş saçmalamaya gidiyor kendi başını kurtarmak için yalan söylediği çok açık.”

Jennie telaşlı bir şekilde hepimizi gitmeye zorluyordu, beynimde yanan ışık onun yaptırdığını düşünmeye başlamıştı.

“Saçmalamaya falan gitmiyor, senin stajerliğine bile son verdirebilirim artık sabrım taşıyor konuş!”

Jackson çocuğun üzerine yürümüştü.

“Ben…yapmamı o söyledi.”

Çocuk parmağıyla Jennie’yi işaret ettiğinde hiç şaşırmamıştım bu işin altından onun çıkacağı şüpheli davranışlarından belliydi.

“Yalan söylemeyi bırak seni velet!”

Jennie bağırdığında her zamanki gibi suç bastırmaya çalışan bir zanlıdan farklı gözükmüyordu.

“Ben yalan söylemiyorum, sizin yanınızdan ayrıldıktan sonra merdivenlerden indiğimizde karşılaştık ve beni kenara çekti. Eğer sizin hakkınızda bu dedikoduyu yayarsam en kısa zamanda çıkış yaptırılacığımı söyledi.”

Çocuk konuştukça daha çok dehşete düşüyordum, bu kızın benimle alıp veremediği neydi ki?

“Bunu gerçekten yaptın mı Jennie?”

Jaebum’un suratında hayal kırıklığı vardı.

“Neden?”

Soran ise Jackson olmuştu.

“Size yalan söylüyor diyorum neden böyle bir şey yapayım?”

Jennie gerçekten usta bir oyuncu olmalıydı.

“Ben yalan söylemiyorum sunbae tam olarak böyle oldu!”

Çocuk kendini kurtarmak için yalan söyleyecek olsa asla böyle yetkili birine suç atmazdı veya atacak kadar salak olamazdı.

“Pekala tamam seninle tekrar hesaplaşacağız , Jennie bizimle gel.”

Jackson odadan çıkarken hepimiz arkasından onu takip etmiştik asıl hesaplaşmamız gereken kişiyi bulduğumuza göre hesap sormanın vakti gelmişti.

Kendi pratik odamıza geldiğimizde hepimiz Jennie’nin karşısına dizilmiştik o ise tek başına karşımızda dikiliyordu , nedenini ciddi anlamda merak ediyordum.

“Size yapmadım diyorum.”

Hâlâ  yaptığı şeyi yalanlama metodunda devam ediyordu ama biz buna inanacak kadar salak değildik.

“Yalan söylemeyi bırak artık.”

Dedim kendimden emin bir şekilde.

“Kime neyi inandırabileceğinizi sanıyorsunuz? Şirketin sahibi benim amcam biliyorsunuz değil mi? “

Şimdi de bizi mi tehdit etmeye başlamıştı bu gereksiz?

“Bu neyi değiştirecek?”

Konuşan Jinyoung beni şaşırtmıştı ondan bir hamle beklemiyordum.

“İstersem sizi attırabilirim.”

“Çok boş konuşuyorsun yıllardır bu şirketteyiz sence JYP PD’nim bizi dinlemez mi? Veya sözümüze güvenmez mi?”

“Sonuç olarak yiğeni olan benim.”

“Bizi şu an tehdit ettiğin bile kayıt ediliyor Jennie-shii.”

Dedim sonuç olarak kameralar vardı istersek onun bizi tehdit ettiğini kanıtlardık.

“Komiksiniz gerçekten hiçbirinizle uğraşamam, sırf keyfim tuttuğu ve evde sıkıldığım için amcamı kandırarak buraya geldim ve istediğim gibi eğleneceğim hiçbiriniz de buna engel olamaz.”

“Bu konuda emin miyiz Jennie hanım?”

İçeri giren JYP PD’nim başta yiğeni olmak üzere hepimizin gözlerinin kocaman açılmasına neden olmuştu , söylenenlerin hepsini duyduğunu varsayarak olacakları keyifle izlemek için hazırdım.

ㅗㅗㅗㅗ
Son beş bölüm, final yapacağım.

Ayağınızı denk alın bakışları ile Jackson ve Jaebum❤😂

Continue Reading

You'll Also Like

302K 11.8K 76
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
28.7K 2K 16
"Ve eğer daha önce bir arkadaşınla yatmadıysan, en yakının ben olurdum." ➽ fluff © cigarettesafterjae | 2021
8K 418 30
az depresif, umut altyazılı var oluşsal şiirler. muhtemelen bunları wattpad yerine dergilerde yazmam gerekiyor.
130K 11.7K 200
Sonsuz bir kaynak olan internetten edindiğim, J.K. Rowling'in yaratmış olduğu Harry Potter ve Büyücülük Dünyası evrenine ait alıntıları, çizimleri, h...