DESTİNA (-18)

By ElifEfruze_

292K 14.9K 7.6K

Bir deprem, Bir pasta, Bir oyuncak... Bir adam, Bir kadın, Ortak bir geçmiş... Kalpler toprağın çığlığında ka... More

TANITIM
GİRİŞ
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM (Doğum Günü)
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13.BÖLÜM
14. BÖLÜM
15.BÖLÜM "ARÂF"
16. BÖLÜM - HAYÂL KIRIKLIĞI
17. BÖLÜM "UMUT YENİDEN"
18. BÖLÜM - "HAYAT DEVAM EDİYOR-1-"
18.BÖLÜM- "HAYAT DEVAM EDİYOR-2"
18. BÖLÜM~"HAYAT DEVAM EDİYOR~3"
19.BÖLÜM ~ŞANS~
20. BÖLÜM ~KORKU~
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM ~SEVDA~
23. BÖLÜM ~HATIRLAMA~
24. BÖLÜM~DENİZ~
25. BÖLÜM ~YILDIZLARIN ALTINDA~
26.BÖLÜM~ÖZÜR DİLERİM PERİ KIZI-1- ~
26. BÖLÜM ~ÖZÜR DİLERİM PERİ KIZI-2-~
27. BÖLÜM ~AİLE SAADETİ~
28. BÖLÜM~HUZUR EVİMDE~
29. Bölüm
30. Bölüm ~Gerçeklerle Yüzleşme~
31. Bölüm ~Bu gece tutmayın beni~
~Duyuru~
32. Bölüm ~Korku- Aşk~
Önemli
34. BÖLÜM ~GERÇEK DOST~

33. Bölüm ♡Hiçbir sır gizli kalmaz♡

3.5K 209 234
By ElifEfruze_

Selamun Aleykum canlarım. Herkese hayırlı sabahlar olsun inşallah. Bölüm başlığından da anlayacağınız gibi hiçbir sır gizli kalmıyor. Er ya da geç muhakkak ortaya çıkıyor. Bakalım Pamir'in büyük sırrını başka kim öğreniyor. Ve bunun sonucunda neler oluyor? Hep birlikte okuyup göreceğiz. 😉

Bu bölüm ithafım da FyzaGrbz e. Feyzoşuma. Canım benim hayatıma gireli çok olmadı ama sanki seni yıllardır tanıyor gibiyim. O kadar tatlısın ki. İyi ki girdin hayatıma. İyi ki geldin Destina'mıza. Neşe kaynağı oldun bize. Geçen bahsetmiştim ya hani. Bölüm ithafımın sahibi hazır kimse sevinmesin diye. O kişi sendin zaten. 😄 Seviliyorsun cankuşum.

E hadi o zaman. Herkese keyifli okumalar...


Gerçekler bir bir gün yüzüne çıkmaya devam ediyor, sıra sıra herkes öğrenmeye başlıyordu artık. Önce Semir, ardından Ceyda, ve şimdi de bir diğer öğrenmesi gereken önemli kişi, Oğuz. Pamir ona olup biteni nasıl anlatacağını düşünmekten, zaten yerinden çıkmak için can atan kafasını yemek üzereydi. Oğuz'un vereceği tepkiden korkuyordu açıkçası. Ama korkunun ecele faydası yoktu. Bir yerden başlaması gerekiyordu. Bir an önce anlatmalı, duyacağını duymalı ve gerçeğe adım adım gittikleri bu yolda can kardeşi de ona destek olmalıydı. Olanları öğrendikten sonra yanında olacağından pek de emin değildi ama şansını denemekten başka da çaresi yoktu. Son bir gayret bir saat önce girdiği Oğuz'un odasında eveleyip gevelemeyi, bahaneler üretmeyi bıraktı ve Oğuz'un da daha fazla meraklanmasına müsaade etmeden döktü içinde ne varsa. Gelmiş geçmiş ne varsa, en ince ayrıntısına kadar, hiçbir detayını atlamadan anlattı. Yeri geldi gözyaşları eşlik etti ikisine de, yeri geldi kızgınlık, yeri geldi kırgınlık... Yeri geldi küfür firar etti dostunun dudaklarından istemsizce. Anlattıkça dostunun yüzünün aldığı şekili de verdiği tepkiyi de hiç beğenmemişti. Ama biliyordu böyle bir tepkiye maruz kalacağını ve kendini bu sonuca hazırlamıştı. Anlattı, ağladı, ağlattı ve bitirdi cümlesini. Sıra Oğuz'un vereceği tepkide, ağzından çıkacak sözlerdeydi. Büyük bir sabırla bekledi canından kardeşinin ona ne zaman bağırıp çağıracağını, ne zaman hesap soracağını. Ve çok beklemesine gerek kalmadan hesap vaktini başlatmıştı Oğuz.

"Pamir sen ne dediğinin farkında mısın? Hayır hayır, olamaz bu. Sen bunu yapmazsın. Benden böyle bir şeyi saklamış olamazsın. Olamazsın değil mi?" Oğuz Pamir'in anlattıklarına inanmamıştı. Daha doğrusu inanmak istemiyordu. En yakın arkadaşı, dostu, hatta kardeşi ondan böyle bir sırrı saklamış olamazdı. Bunu hazmedeceğini sanmıyordu. Çünkü o, günlerce, haftalarca, aylarca, yeri geldi yıllarca dostunun neden bu kadar acı çektiğini, neden kabuğuna çekildiğini, dış dünyaya kendini neden kapattığını, hayatı kendine neden zehir ettiğini düşündü durdu ve hep sordu. Pamir'in her acı çekişinde, o da arkadaşı için aynı acıyı hissetti ve tekrar tekrar sordu. Yanında olmak istedi. Derdi ne ise birlikte çözüm bulalım istedi ama sorduğu hiçbir sorunun karşılığını alamadığı gibi hep saygı duydu.

'Bir gün' dedi. 'Bir gün elbet anlatacak her şeyi. O zamana kadar üstelememek en iyisi. Zamanı geldiğinde zaten anlatacaktır' dedi. Sabretti, sustu. Pamir'in yarası her ne ise kanatmak istemedi. O arkadaşı için bunları düşünürken, Pamir'in ondan sakladığı şeyin ne olduğunu öğrenince çok üzüldü. Hatta yıkıldı. Çünkü kendisine bile anlatamadığı o büyük sırrını neredeyse en son kendisi öğreniyordu. Hiç tanımadığı Semir bile ilk bilen olurken, her şey olup bittikten, gerçekler ortaya çıktıktan sonra anlatıyordu ona.

İnanamıyordu bu olanlara. Duyduklarına... Söylenenlere inanamıyordu. Böyle bir şeyi ondan nasıl saklayabilirdi? Onu hiç mi tanımıyordu Pamir? Onun böyle bir acı çektiğini bilip onun acısıyla nasıl alay edebilirdi? Nasıl acısını anlamaz, onun yanında olmazdı? Pamir böyle bir şeyi nasıl düşünürdü? Onun anlayışla karşılamayacağını nasıl düşünebilirdi aklı almıyordu Oğuz'un. Canı o kadar çok sıkılmıştı ki yerinde duramıyor, sinirden sağa sola volta atıp duruyordu. Olanları hazmedemiyor, durup durup aynı şeyleri tekrarlıyordu.

"Ben hâlâ bu söylediklerine inanamıyorum Pamir. Anlattıklarının gerçek olmasına değil; senin, benim bu acını anlamayacağımı, yanında olmayacağımı düşünerek bana anlatmamana inanamıyorum. Sen benden böyle bir şeyi nasıl beklersin? Sen beni gerçekten hiç tanımamışsın. Dostunum ben senin ya! Nasıl böyle düşünürsün?" derken Oğuz'un sesi fazlasıyla yüksek çıkmıştı. Kendince haklıydı da. Aslında herkes kendince haklıydı. Pamir de kendince haklıydı. Belki bir hata yapmıştı, doğruydu ama yaptığı hatanın şu an farkına varıyordu. Olanları ona anlattıktan sonra Oğuz'un ona verdiği tepki çok da normaldi aslında. Ne dese, ne yapsa haklıydı. Onu çok kırdığını görebiliyordu. Dediği gibi, Oğuz onun kardeşi gibiydi. Bunu ondan saklamaması gerekiyordu biliyordu ama yıllarca kendini dipsiz bir kuyunun içine hapsetmişti zaten. Dostunu da o kuyuya çekmenin bir anlamı yok diye düşünmüştü hep. Kendi derdi kendine fazlasıyla yetiyordu. Bir de yanındakilerin canını sıkmaya gerek yok diye düşünmüştü belki ama hata yaptığını şimdi çok daha iyi anlıyordu.

Oğuz çok sinirlenmişti. Onu kolay kolay affedeceğe de benzemiyordu. Oysa Oğuz'un yanında olmasına ihtiyacı vardı Pamir'in.  Bu süreçte kardeşinin desteğine çok ihtiyacı vardı ama o çok kırılmıştı. Kendi eliyle kırmıştı kardeşini. Sinirden yerinde duramayan dostunun yanına yaklaştı. Sırtı ona dönüktü Oğuz'un. Elini dostunun omzuna koydu. Ondan af dilemeliydi.

"Kardeşim, biliyorum..."  bitiremeden Oğuz tarafından kesildi sözü Pamir'in.

"Kardeşim mi? Bana kardeşim deme. Ben senin kardeşin değilim. Değilmişim. Bunu az önce, sayende anlamış oldum. Hem de çok ağır bir şekilde. Kimse kardeşinden saklamaz böyle bir şeyi. Eğer gerçekten kardeşin olmuş olsaydım, ilk bana anlatırdın derdini. Sıkıntını ilk benimle paylaşırdın. Kendini harap ettiğin günlerde, sessiz sessiz kan ağlayışında, dilinin anlatamadığı, gözlerinin her şeyi bir bir ortaya serişinde... Yaptığım tek şeydi susmak. Neden biliyor musun? Sen öyle istedin diye."

"Sen, çok güçlü bir adamsın. Daha doğrusu hep güçlü görünmeye çalıştın. Çünkü içindeki küçücük adamı kimse görmesin istedin. İçindeki küçük çocuğun çırpınışını, o çocuğun acizliğini kimse bilmesin istedin. O  çocuğun önüne hep duvarlar ördün. Kendi içine hapsettin onu da kendin gibi. Dışarıya hep o yıkılmaz duvarlarını resmettin. Herkesin yıkılmaz sanmasını istediğin duvarları sergiledin önümüze. Herkesi kandırmış olabilirsin o yıkılmaz sandığın duvarlarınla ama beni kandıramazsın. Kandıramadın. Ben hep gördüm içindeki küçük çocuğu hapsedişini, o acı acı çırpınışlarını. Önüne set koyduğun o duvarları her zaman gördüm. Her zaman da senin yanında oldum. Gördüğüm halde ne yaptım peki bunu da biliyor musun? Onu da söyleyeyim. Sustum... Sadece sustum. Ve sabrettim. Günün birinde dedim, zamanı geldiğinde anlatacak dedim, yine sustum. Yaptığım tek şey buydu. Allah kahretsin. Yaptığım tek şey susmaktı. Tek şey susmak..." Oğuz o kadar kötü durumdaydı ki hem kendi kanıyor hem de dostunu kanatıyordu ağzından dökülen sözler.

Pamir de bir o kadar kötü durumdaydı. En yakın arkadaşının bu kadar kırılacağını tahmin etmemişti. Daha doğrusu işlerin bu raddeye geleceğini hiç beklemiyordu. O köstebeğini öldü biliyordu ve bu yüzden anlatmamıştı kimseye derdini. Anlatamamıştı. Ama şimdi durum çok farklıydı. Öldü sandığı köstebeği yaşıyordu ve o İpek'ten başkası değildi.

Tam da şu an, şimdiye dek hiç olmadığı kadar ihtiyacı vardı Oğuz'un dostluğuna. Asıl şimdi onun yanında olmalıydı dostu ama o çok haklıydı kırılmakta, kızmakta. Olanları daha önce anlatabilseydi eğer şimdi durum da çok farklı olacaktı. Oğuz onun her zaman olduğu gibi yine yanında olacaktı ve bu kırgınlık hiç araya girmeyecekti ama keşke demenin bu saatten sonra kimseye faydası da yoktu. Bildiği tek şey kardeşinin yanında olmasını istediğiydi. Oğuz ne kadar ağır konuşmuş olursa olsun onun Oğuz'u kırdığı kadar kıramazdı kendisini.

Göz ucuyla dostuna baktı usul usul. Sağa sola volta atmayı bırakmış cam kenarına  yaslanmış, ellerini belinde küçükken oynanan küstüm oyunu gibi bağlamış,  kızgınlığı ve kırgınlığı takındığı yüz ifadesi ile dışarıya dikmişti gözlerini ama baktığı yeri gördüğünü hiç sanmıyordu Pamir. Yavaş yavaş yaklaştı yanına. Söylediklerini söylemiş, söyleyemediklerini içine hapsetmişti arkadaşı. O da tıpkı Oğuz gibi dikildi cam kenarına ve üzgün bir şekilde dışarıya çevirdi bakışlarını. Bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu ve bir anda dilinden dökülenleri Oğuz ile birlikte dinlemeye koyuldu.

"O benim tek varlığım, yoldaşım, tek sırdaşımdı. Her zaman o vardı yanımda. Yanı başımda hep onun kokusu vardı. Onun boncuk boncuk bakan kömür karası gözleri vardı baş ucumda. Hayallerimin, hatta rüyalarımın tek baş konuğuydu. Nereye baksam, nereye çevirsem bakışlarımı, gözlerimin istikametinde hep o kömür karası siyah inciler vardı. Bir çocuğun tüm bu olanları hatırlamayacağı yaştaydım belki de. Bir başkasına sorsan, sekiz yaşındayken nasıl bir hayatın vardı, çocukluğunu hatırlıyor musun desen, eminim cevabı net olurdu. 'Hayır'. En fazla o yaşlarda yaşadığı çok önemli olaylar olduysa, olanı hatırlayabilirdi hepsi o kadar. Peki ya benim için de aynı mıydı sence bu durum? Tabii ki de değil. Bana sorsan o zamana dair ne hatırlıyorsun diye, ânı yaşatabilirim sana. Peki desen ki nasıl bu kadar net hatırlarsın her şeyi. Nasıl unutmadın? Unutmadım. Unutamadım. Çünkü Bir'i unutmamı istemiyordu ve unutmamam için de ne gerekiyorsa yapıyordu. Her gece gördüğüm rüyalar artık kabusa dönüşmeye başlamıştı. Her gecem kabuslara uyandı. Kabuslarım sonucunda her şeyi ilk günkü gibi yaşamaya devam ettim hep. Çok acı çektim. Çok ağladım ama hep içime akıttım gözyaşlarımı. Hani sen sormuştun ya bana bir gün.  "Neden ayrı evi tercih ettin? Annen baban mükemmel insanlar. Neden onlardan ayrı yaşıyorsun diye?" hatırlıyor musun? İşte bu yüzden. Vaktini şaşırmayan rüyalarımın sonu hep kabusa karışırken kimse benimle birlikte aynı kâbusa uyanmasın diye. Annem ve babam çok acı çektiler benim yüzümden. Çok ağladılar benimle birlikte. O bahsettiğin duvarlarım var ya hani. O duvarlar da bu yüzden. Kimsenin benim yüzümden incinmesini, benim yüzümden kahrolmasını istemediğim için tek tek ördüm o duvarları. Kendi elimle. Bir bahane bulup ayrı eve çıktım yaşadığım sıkıntıları sadece kendi içimde yaşarım ve kimse de beni içine çeken  buhrandan nasibini almasın diye. Ellerimle ördüm yıkılmaz duvarlarımı. Kimse benim içimdeki sessiz sessiz hıçkıran çocuğu duymasın diye. Hiçbir zaman içinde bulunduğum duruma sevdiklerimi sokmak istemedim. Sokmadım da. Bir kişi bile benim noksan yanımı görsün istemedim. Çaresizliğimi, acizliğimi, sen dahil kimse bilmesin istedim. Ben kendi yalnızlığımla mutluyum. Mutluydum. Çünkü ben yalnız değildim. Yanımda hep o vardı." 

"Her gün onunla konuştuğumu bilsen, görsen hak verir miydin bana? Saçmalama Pamir, kiminle konuşuyorsun? O artık yok, bir daha da gelmeyecek, kendi kendine konuşmaya başladın deliriyor musun demez miydin? Yeter artık kendini hiç gelmeyecek bir ölünün arkasından heba ettiğin, üstelik de çocuklukta kalmış bir şey için bu kadar kahrolmak saçma, kendine gel demez miydin?" Pamir farkında değildi belki ama anlattıkça usul usul akıyordu gözlerinden yine. O güçlü görünen adam için için eriyordu. Oğuz da bunu çok net görebiliyordu ve şimdiden arkadaşı için kahrolmaya başlamıştı kırgın yüreği. Dostunun da yüreği kanıyordu karşısında. Pamir Oğuz'un ona baktığından habersiz daldığı denizlerden gözlerini çekmeden anlatmaya devam ediyordu. Bir damla daha süzüldü gözlerinden.

"O benim çocukluğum Oğuz. Ben çocukluğumu köstebeğimle birlikte içime hapsettim. O gitti, ben bittim. O yoktu, ben hiçtim. Çocukluğum da benimle birlikte mazide gömülü kaldı. Ve yıllarım, gelmeyeceğini bile bile onu beklemekle geçti. Nasıl bir duaysa benimkisi, böylesi mucize her insana nasip olmaz. Rabbime ne kadar şükretsem az. İlahi adalet bu olsa gerek ki her şerde bir hayır vardır diyen o ilahi adalet hiçbir zaman yanıltmadığı gibi şimdi de yanıltmadı. Ben köstebeğimi içimde yaşatmaya çalışırken, o benim yanı başımdaymış ve ben kendimi hep ondan uzak tuttum köstebeğime ihanet ederim düşüncesi ile. İçimde yeşertmeye çalıştığım insanla, her fırsatta kaçmaya çalıştığım kişinin aynı kişi olmasına ne dersin peki? Bu nasıl bir mucize? Ben onu çok sevdim Oğuz. Kendimden vazgeçecek kadar çok. Şimdi ben, benim için imkansız olanı  yaşatmak  için adım atarken sen yanımda olmazsan, ayağım takılır, tökezlerim. Bir adımım da sen olacakken, benden uzak kalmana dayanamam Oğuz." Burdan sonrasında başını Oğuz'a çevirip ona bakarak söylemeye devam etti.

"Biliyorum seni çok kırdım. Hayal kırıklığına uğrattım. Ne desen, ne kadar kızsan haklısın. Ben bilemezdim böyle olacağını. Seni kırmak bu dünyada en son isteyeceğim şey bile olmazken ben bunu yaptım. Derinden yaraladım seni biliyorum ve de görebiliyorum. Ama inan ki kasıtlı yapmadım. Seni de kendi çamuruma çekmek istemediğim içindi susmam. Benim için de hiç kolay olmadı susmak. Ben de anlatmak istedim. Anlatmak, sırtımdaki ağırlığı hafifletmek istedim ama yapamadım. Şimdi bana ne yaparsan yap gıkım çıkmaz. İster söv, istersen eşek sudan gelinceye kadar sopa çek gık demem sana. Bu bünye alışkın acı çekmeye o mu canımı yakacak? Ama sakın bana sırtını dönme olur mu? İşte o zaman yıkılırım, işte o zaman yakarsın canımı. Tamam, sana hemen affet demiyorum. Haklısın çünkü affedemeyebilirsin. Ama en azından bu zorlu süreçte yanımda ol. Bir süre bu kırgınlığa mola versek, sonra her şey ortaya çıktıktan sonra, herkes her şeyi öğrendikten sonra devam etsek olmaz mı? Ya da hiç devam etmesek. Senden ne kadar özür dilesem de fayda etmez biliyorum hatamın telafisi yok çünkü. Ama senden tek bir isteğim var. Ceyda'ma gerçekleri anlatırken size ihtiyacım var. Ona yalnızken anlatacağım her şeyi ama sizin benim yanımda olduğunuzu bilmeye ihtiyacım var. Senin varlığına, dostluğuna, en önemlisi kardeşliğine ihtiyacım var Oğuz.  Beni bu durumda yalnız bırakma lütfen. Yarın Semir'le birlikte gazeteciye gittiğimizde sen de yanımda ol. O adamın söyleyeceklerini kaldırabilir miyim bundan emin değilim ve senden güç almaya ihtiyacım var. N'olur beni yalnız bırakma. Birlikte dağları deviririz biz. Şimdi sensiz olmaz kardeşim." Daha da yaklaştı dostuna. Sağ kolunu dostunun omzuna koyarak sordu. "Desteğini esirgemeyeceksin değil mi?"

Oğuz ne diyeceğini bilemedi. Çok kırgındı Pamir'e. Kolay kolay onu affedemezdi ama kardeşini de çok iyi tanıyordu. Gerçekten de kendisine ihtiyacı vardı bunu gözlerinden okuyabiliyordu. Ne kadar kırgın da olsa, ne kadar kızsa da ona, yaşadıklarını dinledikçe hüzün kapladı yüreğini. Meğer onca yıl sakladığı, yüreğini kemirip bitiren sırrı ne büyükmüş. Meğer daha bilmediği ne acılar çekmiş. Düşündükçe bunları bilmediği için daha da sinirleniyordu ama dostunun aciz bakışları altında yüreği eziliyordu. Dediği gibi bir süre bu kırgınlığa ara verebilirdi. En azından bu süreci atlatana kadar ona yardım edebilir, destek olabilirdi. Pamir'in bu halde yalnız mücadele etmesine gönlü razı gelmezdi. Gerçeklerin ortaya çıkması demek, herkesin hayatının alt üst olması  demekti ve Oğuz arkadaşına destek olmalıydı. Çok zordu çünkü bu durum. En azından bir süre dedi. Bir süre unutmaya çalışabilirim olanları diye düşünerek, ona yalvaran gözlerle bakan kardeşine yöneltti sözlerini. Omzundaki elinin üstüne koydu o da diğer elini. Ne kadar üzgün olsa da arkadaşı için, kırgın yüreği sesinin soğuk çıkmasına neden olmuştu.

"Sadece bu süreç geçene kadar. Ondan sonra bir süre görüşmesek daha iyi olur. Sen her ne kadar benden hayatını saklamış olsan da, ben senin yaptığını yapmayacağım. Şu an dediğin gibi her şey çok farklı olabilirdi. Başından beri biliyor olsaydım hiç bu sorunlarla karşılaşmak zorunda kalmayacaktık. Sen bana ezilip büzülerek anlatmak zorunda kalmayacaktın. Bir dost, bir kardeş olarak yine senin yanında olacaktım. Sarılacak, sıkıntılarına birlikte göğüs gerecektik. Şu an birlikte çözüm bulmaya çalışıyor olabilirdik. Hatta belki de bulmuştuk bile. Tabii biliyor olsaydım... Ama ben yine de sıkıntılarına birlikte göğüs germeyi kabul ediyorum. Arada mesafe olması şartıyla tabi. Önceki gibi olmaz hiçbir şey. Sen o şansı kaybettin. Biliyorum canın çok yanıyor. Benim de yanıyor. Daha da yanmaya devam edecek. Peki, geleceğim sizinle gazetecinin evine. Zor anında yanında olacağım. Vicdanım el vermez çünkü. Sonrası malum. Sonrası şu an için yok. O halde şimdi beni yalnız bırakır mısın?"

Yanında olacağım demişti demesine ama o kadar kırgındı ki. Bu kırgınlık hemen sesine yansımıştı. 'Olsun' dedi Pamir kendi kendine. 'Yanımda olsun da varsın gülmesin yüzüme. Yeter ki yanımda olduğunu bileyim. Bu da yeter bana' diye kendi kendine telkinde bulunmaya başladı. Zaten omzunda olan elini daha bi uzatarak sarıldı arkadaşına.  Çok uzun sürmeyen sarılmanın ardından "Teşekkür ederim kardeşim." Dedi ve odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Tam kapıya yaklaştığında Oğuz'un sesiyle olduğu yerde durdu.

"Giderken alırsınız beni."

Continue Reading

You'll Also Like

82.9K 1.8K 38
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
3.6M 131K 72
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
74.3K 8.1K 16
Etine dolgun, bol kıvrımlı ve birazcık, çok azıcık tombul bir kız olan Evrim ile sporu takıntı haline getirmiş, sağlıklı yaşam gurusu ve kas yığını D...
1.7M 54.2K 39
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...