25. BÖLÜM ~YILDIZLARIN ALTINDA~

5.6K 300 143
                                    

Hepinize iyi geceler canlarım. Yeni bölümle karşınıza geldim yine. Umarım sevinirsiniz. Medyadaki müzik eşliğinde okursanız çok daha anlamlı olacaktır. Fazla uzatmıyorum bölüm ithafımı da yapıp kaçıyorum.

Bu bölümü sırf bölüm okumak için terlik yiyen arkadaşım, canım, ciğerim sorun15 Ayşe me gelsin. Destina için terlik yiyen oku candır can.❤❤❤❤ Seni çok seviyorum bitanecimmm...

Keyifli okumalar...

"Deniz; bir o kadar hırçın, bir o kadar uysal. Tıpkı insan gibi. Bir günü bir günü tutmaz. Hatta saati saatini bile tutmaz. Bir bakarsın o kadar sakin ki, huzura ev sahipliği yapar. Bir de bakarsın bir anda celâllenir ve dalgalarını tokat gibi savurur. Hırçın dalgalar seni de esiri eder, alır, içine hapseder. Bir ânı bir ânına uymaz. Kimse bilemez onun içinde kopan fırtınanın sebebini. Kimse bilemez yüreğini kirleteni. Deniz; kiminin derdini, kiminin sevincini, mutluğunu, kiminin duasını, kiminin umutlarını barındırır sinesinde. Derdi olan derman arar onda. Sevdası olan, aşk arar, huzur arar, her şey arar. Deniz bu. Hiç gocunmaz, önüne gelene ev sahipliği yapar. Önemli olan denizin kıymetini bilmektir. Ona hakettiği değeri verebilmektir.

İpek'in denizden bahsederken söylediği sözler sanki ikisini anlatıyor gibiydi. Şiir gibi işlemişti her bir satırını kalbine Pamir.

"Deniz; ne çok anlam ifade ediyormuş meğerse. Bilmediğimiz daha nice anlamlar yüklü. Doğru söylüyorsun, bir ânı bir ânını tutmuyor. Tıpkı bizim gibi. Bir ânımız hırçın deli dalgalar, bir ânımız durgun sular. Hayat da öyle değil mi zaten. Hayat oyununda bir ordan bir oraya savrulmuyor muyuz bu dalgalar gibi. Önemli olan bizim bu imtihandan başarıyla ayağa kalkabilmemiz değil mi?" Pamir aniden İpek'e döndü ve onun da dönmesini sağlayarak sözlerine devam etti.

"İpek?"

"Efendim."

"Şimdi sana söyleyeceğim şeye şaşıracaksın belki de ama aramızdaki bu gerginlik bitsin istiyorum. Aslında ne söyleceğimi de bilmiyorum." Böyle bir şey nasıl söylenirdi bilmiyordu Pamir. Onun karşısında, onun gözlerinin gözlerine temasıyla bile kelimeler birbirine karışmıştı sanki. Tabiri caizse iki lafı bir araya getirememiş ve birden "Senden bana biraz zaman vermeni istiyorum İpek?" Deyivermişti. Kız demez miydi ne zamanı, neden bahsediyorsun sen diye. İpek de aynılarını düşünmüş olacak ki  "Ne zamanı? Neyin zamanı?" Dedi.

"Konuşmamız gerektiğinin farkındayım İpek. Eminim sen de farkındasın. Bir şeyler artık saklandıkları yerden gün yüzüne çıkmalı. Ne demek istediğimi anladığını düşünüyorum. Ama bunun için, seninle konuşmadan önce senden biraz zaman istiyorum. Bu zaman ne kadar sürer, ne kadar uzar ya da uzamaz bilmiyorum. Bu süreçte senden istediğim tek şey sabırla benim seninle konuşmak için geleceğim günü beklemen. Belki de bunu senden istemeye hakkım yok ama yine de istiyorum bunu senden. Kafamda bir sürü soru işareti var ve benim bu soruların cevaplarını bulmam gerekiyor. Seninle alâkalı bir durum değil. Benim kendi içimde çözmem gereken şeyler. Cevapları bulamazsam, ileriye dönük bir adım da atamam. Eğer istediğim zamanı bana verirsen, tüm sorularımın cevaplarını bulduğumda seninle konuşmak için geleceğim. Çünkü o zaman, konuşmanın zamanı gelmiş olacak benim için. Ne diyorsun? Bana istediğim zamanı verecek misin?" Zor da olsa toparlayıp konuşabilmişti İpek'le. Şimdi merakla ondan gelecek cevabı bekliyordu.

İpek aslında Pamir'in ne demek istediğini gayet iyi anlamıştı. Ama kafasında ne gibi sorular vardı çok merak ediyordu. Seninle alâkalı değil demişti ama yine de onunla bir ilgisi olduğunu düşünüyordu. Dayanamayıp sordu.

DESTİNA (-18)Where stories live. Discover now