33. Bölüm ♡Hiçbir sır gizli kalmaz♡

3.5K 209 234
                                    

Selamun Aleykum canlarım. Herkese hayırlı sabahlar olsun inşallah. Bölüm başlığından da anlayacağınız gibi hiçbir sır gizli kalmıyor. Er ya da geç muhakkak ortaya çıkıyor. Bakalım Pamir'in büyük sırrını başka kim öğreniyor. Ve bunun sonucunda neler oluyor? Hep birlikte okuyup göreceğiz. 😉

Bu bölüm ithafım da FyzaGrbz e. Feyzoşuma. Canım benim hayatıma gireli çok olmadı ama sanki seni yıllardır tanıyor gibiyim. O kadar tatlısın ki. İyi ki girdin hayatıma. İyi ki geldin Destina'mıza. Neşe kaynağı oldun bize. Geçen bahsetmiştim ya hani. Bölüm ithafımın sahibi hazır kimse sevinmesin diye. O kişi sendin zaten. 😄 Seviliyorsun cankuşum.

E hadi o zaman. Herkese keyifli okumalar...


Gerçekler bir bir gün yüzüne çıkmaya devam ediyor, sıra sıra herkes öğrenmeye başlıyordu artık. Önce Semir, ardından Ceyda, ve şimdi de bir diğer öğrenmesi gereken önemli kişi, Oğuz. Pamir ona olup biteni nasıl anlatacağını düşünmekten, zaten yerinden çıkmak için can atan kafasını yemek üzereydi. Oğuz'un vereceği tepkiden korkuyordu açıkçası. Ama korkunun ecele faydası yoktu. Bir yerden başlaması gerekiyordu. Bir an önce anlatmalı, duyacağını duymalı ve gerçeğe adım adım gittikleri bu yolda can kardeşi de ona destek olmalıydı. Olanları öğrendikten sonra yanında olacağından pek de emin değildi ama şansını denemekten başka da çaresi yoktu. Son bir gayret bir saat önce girdiği Oğuz'un odasında eveleyip gevelemeyi, bahaneler üretmeyi bıraktı ve Oğuz'un da daha fazla meraklanmasına müsaade etmeden döktü içinde ne varsa. Gelmiş geçmiş ne varsa, en ince ayrıntısına kadar, hiçbir detayını atlamadan anlattı. Yeri geldi gözyaşları eşlik etti ikisine de, yeri geldi kızgınlık, yeri geldi kırgınlık... Yeri geldi küfür firar etti dostunun dudaklarından istemsizce. Anlattıkça dostunun yüzünün aldığı şekili de verdiği tepkiyi de hiç beğenmemişti. Ama biliyordu böyle bir tepkiye maruz kalacağını ve kendini bu sonuca hazırlamıştı. Anlattı, ağladı, ağlattı ve bitirdi cümlesini. Sıra Oğuz'un vereceği tepkide, ağzından çıkacak sözlerdeydi. Büyük bir sabırla bekledi canından kardeşinin ona ne zaman bağırıp çağıracağını, ne zaman hesap soracağını. Ve çok beklemesine gerek kalmadan hesap vaktini başlatmıştı Oğuz.

"Pamir sen ne dediğinin farkında mısın? Hayır hayır, olamaz bu. Sen bunu yapmazsın. Benden böyle bir şeyi saklamış olamazsın. Olamazsın değil mi?" Oğuz Pamir'in anlattıklarına inanmamıştı. Daha doğrusu inanmak istemiyordu. En yakın arkadaşı, dostu, hatta kardeşi ondan böyle bir sırrı saklamış olamazdı. Bunu hazmedeceğini sanmıyordu. Çünkü o, günlerce, haftalarca, aylarca, yeri geldi yıllarca dostunun neden bu kadar acı çektiğini, neden kabuğuna çekildiğini, dış dünyaya kendini neden kapattığını, hayatı kendine neden zehir ettiğini düşündü durdu ve hep sordu. Pamir'in her acı çekişinde, o da arkadaşı için aynı acıyı hissetti ve tekrar tekrar sordu. Yanında olmak istedi. Derdi ne ise birlikte çözüm bulalım istedi ama sorduğu hiçbir sorunun karşılığını alamadığı gibi hep saygı duydu.

'Bir gün' dedi. 'Bir gün elbet anlatacak her şeyi. O zamana kadar üstelememek en iyisi. Zamanı geldiğinde zaten anlatacaktır' dedi. Sabretti, sustu. Pamir'in yarası her ne ise kanatmak istemedi. O arkadaşı için bunları düşünürken, Pamir'in ondan sakladığı şeyin ne olduğunu öğrenince çok üzüldü. Hatta yıkıldı. Çünkü kendisine bile anlatamadığı o büyük sırrını neredeyse en son kendisi öğreniyordu. Hiç tanımadığı Semir bile ilk bilen olurken, her şey olup bittikten, gerçekler ortaya çıktıktan sonra anlatıyordu ona.

DESTİNA (-18)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora