6. BÖLÜM

8.4K 479 126
                                    

   Muhteşem bir günden herkese hayırlı akşamlar. Size sürpriz bir bölüm getirdim. Anneler gününe özel. Tüm annelerin anneler gününü kutlarım. Anneler başımızın tacı. İyi ki varlar. Ailenizle,  annenizle daha nice anneler gününüz olması dileğiyle. Bu bölüm de çok tatliş bir anneye, ozgeerk Özge Sultana gelsin. Seni çok seviyorum ablacımmmm.  İyi ki varsın...

                                8 ay sonra 

   Umuda doğru giden yolda, mutluluğa ramak kala, kaybedildi sanılan taptaze umutlar açar umut çiçekleri. Umudun kokusunu fısıldar her bir kırık kalbe. İncecik çatlaktan içeri sızar da iyi gelir yaralara umut çiçeklerinin kokusu. Hiç ummadık bir anda "Umut yolcusu kalmasın" diyen bir dünyada buluverir kendini. Yeter ki umut ışıkları hiç sönmesin, hep açık kalsın...

  Gözlerinin önünde hayallerinin baş köşesini süsleyen evi duruyordu genç kızın. Yıllardır bu hayali için açık tutmuştu hep umut kapılarını. Hayat onu ne kadar başka yolculuklara sürüklese de aralık kapıdan içeri sızan umudun ışığı tam da karşısında duruyordu. Çocukluğundan beri istediği tek şeydi bunu yapmak ama şartlar... Neyse ki geciktirmeli de olsa hayaline kavuşturmuştu İpek'i. İstanbul'a geleli sekiz ay olmuştu. Daha dün gibiydi herşey. Bütün anıları dün gibi gözünün önünde film seyrettiriyordu genç kıza. Ne çabuk geçmişti sekiz ay. MSA'da geçirdiği keyifli dakikalar ve hararetli çalışmalar günü çok çabuk bitiriyordu da farkına bile varamıyordu. MSA, hayallerini gerçekleştirmek için yaptığı en doğru şeydi. Bunu bu sekiz ayda çok iyi anlamıştı. Harika vakitler geçirmişti çalışma arkadaşlarıyla. Çok güzel arkadaşlıklar edinmişti. Özellikle Ceyda ile iyice kaynaşmış, çok yakın iki dost hatta kardeş olmuşlardı birbirlerine. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezken bile eve gittiklerinde yine özleyip ararken bulmuşlardı çoğu zaman birbirlerini. Çok sıkı bir bağ örülmüştü aralarında. Kimsenin çözmeye asla gücünün yetemeyeceği... Ve işin en güzel tarafı şeflerin gözünde bir numara olmuşlardı. Yaptıkları işlerden, aldıkları başarılardan dolayı herkes tarafından çok takdir edilirlerdi. E tabi olmazsa olmaz çekemeyen insanlar da her zaman olduğu gibi yine vardı. Sekiz ay sonunda eğitimin yanı sıra staja başlayacaklardı. Hiç ayrı yerlerde yapmak istememişlerdi stajı. Ceyda'ların muhteşem bir aile pastanesi vardı ama MSA'yı ikna etmek çok zordu. Normalde staj yerleri MSA tarafından belirlenirdi ve kimseye tölerans gösterilmezdi. Ama bu ikili o kadar çok sevilmişti ki, onların başarılarını, saygı ve sevgi çerçevesinde ne kadar saygılı olduklarını göz önünde bulundurup, onları kıramamışlar ve Ceyda' nın ailesinin pastanesine staja göndermeye ikna olmuşlardı. Ve şu an tam karşısında Ceyda'ların pastanesine bakıyordu genç kız. Çok güzel bir yerdi burası. Dışardan görünümü bile muazzam olan mekana baktı uzun uzun. Özellikle pastanenin ismini çok sevmişti İpek. Hayatta asla vazgeçemem dediği köstebek pastanın ismiyle aynı ismi taşıyordu bu pastane. En çok da ismini sevmişti aslında. Tatlı ama çok da acı hatıraları vardı fakat bunları düşünmeye gerek yoktu. Bu mutluluğunu bozmak istemiyordu. Tekrar gözlerini pastanenin isminde gezdirdi. Gözlerinden mutluluk akıyordu İpek'in.

                  "Köstebek Butik Pasta"

  "Kuzum. E hadi ne bekliyorsun, gelsene?"

  Ceyda'nın seslenmesiyle hayal dünyasından çıkmıştı zor da olsa İpek.

  "Geldim canım. Ceyda burası çok güzel. Tam hayallerimdeki gibi."

  "Sen bir de içerisini gör. Bakalım içi de hayallerini süsleyen pastane kadar memnun edecek mi seni?"

  Tatlı küçük bir tebessümle ikisi birlikte pastaneden içeri girdiler. İpek'in heyecanını çok net okuyabiliyordu Ceyda. Her bir hareketinin ne anlama geldiğini biliyordu artık. Elini tuttu arkadaşının ve gözleriyle "hadi" der gibi yaptı.
Elele annesinin olduğu yukarı kata çıktılar birer sevgili gibi. Annesiyle gelmeden önce konuşmuştu Ceyda. İpek'le geleceğini biliyordu.

DESTİNA (-18)On viuen les histories. Descobreix ara