GİRİŞ

18.3K 703 310
                                    

Ağustos 1999

Ceyda elinde tuttuğu uzun, sarı saçlı barbie bebeklerinden birini arkadaşı Pamir'e uzatarak, nasıl bir oyun oynayacaklarını tüm sevimliliğiyle anlatıyordu.

"Bak şimdi Pamiy. Bu sarı saçlı bebek senmişsin. Burası da benim pastanemmiş. Sende buraya kız arkadaşlarınla pasta yemeye gelecekmişsin. Sonra ben de size köştebek pasta ve limonata verecekmişim, tamam mı?"

Pamir ise geldiğinden beri oyuncak bebeklerle kız oyunları oynamaktan son derece sıkılmış, boş gözlerle Ceyda'yı izliyordu. Sekiz yaşındaydı ve bu oyunları oynamayı bıraktığında tam da Ceyda'nın yaşındaydı. Hem araba ve oyuncak askerlerle oynamak varken, bu saçma sapan kız oyuncaklarıyla oynamakta neyin nesiydi? Buraya gelirken başına gelecekleri biliyordu ve annesine gelmemek için yalvarmasına rağmen zorla getirilmişti. Tamam, Ceyda onun arkadaşıydı ama bu onun her dediğini yapacağı anlamına da gelmiyordu.

"Ben artık bu aptal oyuncaklarla oynamaktan sıkıldım Ceyda. Büyüdüm ve koca adam oldum. İkincisi; Pamiy değil akıllım. Pamir diyeceksin, Pa-mi-rrrr."

Küçük delikanlı 'r' harfini üstüne basarak ve uzatarak söylemişti. Pamir'in bu uyarısı küçük kızın neşeli yüzünün bir anda solmasına neden olmuştu. Allah aşkına, arkadaşının nesi vardı bugün böyle? Söylediği sözle Ceyda'nın kalbini kırdığını, asılan surat ifadesinden anlamıştı Pamir. Yine de onun üzülmesine aldırmadan, bir öğretmen edasıyla küçük kıza nasıl konuşulması gerektiğini kendince öğretmeye çalışıyordu. Ah bir bilseydi bu küçük cadının aslında onu sinir etmek için 'Pamiy' dediğini. Ellerini göğsünde hızla birleştiren Ceyda, iki yanda pembe tokayla tutturulmuş kendinden bukleli saçlarını, küstüğünü belli eden hareketle yana doğru savurdu. Aynı anda ağzından çıkan 'hıh' kelimesi onun kesinlikle küstüğünü gösteriyordu. Bu alıngan ve inatçı kız küstüğü zaman gerçekten çekilmez oluyordu. Minik dudakları büzülmüş, kaşları ise çatılmıştı. Bu haliyle bile çok tatlı görünüyordu. Büyüdüğü zaman çok güzel bir genç kız olacağı şimdiden belliydi. Tabii bu sevimliliğinin altında cadı ve inatçı bir kız yatıyordu. Bu yüzünü gösterdiği zaman o tatlı kızdan eser kalmıyor ve yerini dayanılmaz bir acılık alıyordu. Daha beş yaşındaydı ve ona ela rengi gözlerini dikmiş şaşkınlıkla bakan Pamir'e, tribin alasını yapıyordu. Kadın her yaşta kadındı.

Pamir ise karşısında ona küsüp arkasını dönen küçük kıza dikkatle bakıyordu. Tamam bazen onu bilerek sinirlendirdiği zamanlar da oluyordu fakat, bu onu sevmediği anlamına gelmiyordu. Gerçi birşey yapmasa bile, bu inatçı kız, illa küsecek birşeyler buluyordu. Babasının da dediği gibi "Kadınları anlamak, ölüme çare bulmak kadar imkânsız." O zamanlar babasının ne demek istediğini anlamayan Pamir; karşısında oturan küçük köstebeğine baktığında, babasının ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyordu. Gerçekten kadınları anlamak zordu. Ya da kadınları böyle tripler kraliçesi yapan erkekler miydi? Sekiz yaşındaydı ve bunları düşünmek için daha çok erkendi. Ama bu küçük kızı neyin mutlu edeceğini de çok iyi biliyordu. Gelirken annesine, inatçı arkadaşı için çok sevdiği köstebek pastadan aldırmıştı. Tabii asıl süprizi bununla sınırlı değildi.

***

Asuman ve Sibel hanım, koridorun sonunda ki oturma odasında; ellerinde türk kahvesi, çiçek desenli berjer koltukta kaşılıklı oturmuş sohbet ediyorlardı. Sibel hanım'ın eşi Mehmet bey, Devlet dairesinde memurdu. Asuman hanımın eşi Yusuf bey ise; bundan tam beş yıl önce inşaat işini büyütmüş ve İstanbul'un en çok aranan mütaahitlerinden biri olmuştu. Kendini bildi bileli inşaat sektörünün içindeydi. Zaman içerisinde hızla büyüyerek 'ÇELİK İNŞAAT' markasını Türkiye'nin bazı kesimlerine taşımıştı. Parayı ve ünü sonradan bulmasına rağmen, mütevazi yaşantısından zerre ödün vermemişti.

DESTİNA (-18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin