BENİMLE KAL | Jackson Wang

بواسطة munes1821

151K 9.4K 3.8K

#jackson sıralamasında #4 ♡ Jackson : "Senin avukat olduğuna inanmıyorum. Beni buna inandır." "Sana kanıtlama... المزيد

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8 | FİNAL

3.6

2.1K 153 128
بواسطة munes1821

Bir süre birbirimizi izleyip manzarının tadını çıkardığımızda yavaş yavaş güneş batmaya başlamıştı bu gece onunla kalacağım için mutluydum.

Bizi rahatsız eden insanlardan, Bai'den Soe'den ve diğer sorunlardan uzak olmak huzurlu hissettiriyordu ve tabi ki Jackson'nın kaslı kolları.

Tekrar göğsüne yatıp beni kendisine çekmesine izin vermiştim kollarının arasında mutluydum işte ve bu hareketlerime dahi yansıyordu.

"Seni mutlu edebildim mi?"

Diye sorduğunda tereddütsüz başımı salladım.

"Bu ne biçim bir soru böyle tipimden yeterince anlaşılmıyor mu?"

"Anlaşılıyor anlaşılmasına ama senden duymak daha güzel."

Dediğinde belinde ki ellerimi daha sıkı sarıp ona iyice sokuldum.

"Beni çok mutlu ediyorsun Jackson Wang."

Oda bana sıkıca sarıldığında gülümsedim ihtiyacımız olan anlara kavuşmuştuk biraz takıldıktan sonra sahile doğru yürümeye karar vermiştik.

Merdivenlere yöneldiğimde elimi sıkıca tutmuş ve bana gülümsemişti parmaklarımı daha da sıktım ve merdivenleri o önde ben arkada inmiştik.

Zaten sahil ve deniz hemen önümüzdeydi, denize yaklaştıkça kokusunu daha net hissediyordum bu kokuyu küçüklüğümden beri severdim  ve bana istemsizce bir hüzün yaşatırdı ama şu an sevdiğim adam yanımda olduğu için hüzün vermiyordu.

Jackson'ının elini bırakıp biraz daha denize yaklaştım, hafif rüzgar estiği için saçlarım uçuşuyordu arkamı döndüğümde Jackson ellerini cebine sokmuş savrulan saçlarıyla gülümseyerek beni izliyordu.

"Manzara sence de mükemmel değil mi?"

Diye sordum çünkü batan güneşın ışıkları suyun üzerinde dans ediyordu ve ortaya çıkan görüntü görülmeye değerdi.

"Benim manzaram daha güzel."

Beni işaret ettiğinde onun bu kadar romantik bir tarafının olduğunu bilmediğimi ve keşfetmem gerektiğini düşündüm.

Jackson ceketini çıkardığında içindeki siyah tshirtü ve siyah pantolunuyla gerçekten güzel görünüyordu onun fotoğrafını çekme isteğim içimde tekrar ortaya çıkmıştı hemen telefonumu çıkarıp çekmeye başladım ama bana doğru yürümeye başladığı ve konuştuğu için fotoğrafta da öyle çıkmıştı.

"Yah Min kes şunu! Neden beni çekip duruyorsun?"

Diye söylendiğinde telefonumu cebime tekrar koydum.

"Kameralara alışkın biri olarak çok fazla tepki vermiyor musun?"

Dedim açtığı kolları arasına girerken ellerim tekrar belinde birleşmişti.

"Sen çekince utanıyorum."

Saçlarımın arasına kondurduğu öpücük içimi ısıtmıştı.

"Benden utanman komik."

"Sen benden utanmıyor musun yani?"

"Neden utanayım ki? Utanmam mı gerekiyor?"

Dedim geri çekilerek onunla göz teması kurmuştum.

"Hayır gerekmiyor da madem utanmıyorsun yatak odasına gidelim."

Bana sarılmayı bırakıp elimden tuttuğunda çemiştirmeye başlamıştı şu an gerçekten ona inanamıyordum.

"Yah ciddi misin sen? Sana kaç defa daha edepsizleşme diyeceğim ben?"

"Bilmediğimi söyledim." Derken gayet rahat görünüyordu ve sırıtıyordu.

"Jackson-ah düşündüğüm şeyi yapmayacaksın değil mi?"

"Bilmem."

Cevap bile vermemi beklemeden beni bacaklarımdan tutup omzuna atmıştı kafam aşağı doğru sallanırken refleks olarak poposuna vurmuştum.

"Bana edepsizleşme diyene bak! Popomu elledin az önce."

"Beni çabuk yere indir sapık Wang!"

Çırpınıyordum ama çoktan evin merdivenlerine gelmiş yukarı doğru çıkıyordu.

"Bırakmayacağım, yorulmaman için çabalıyorum sevgilim neden böyle yapıyorsun?"

"Benimle dalga geçme!"

Evin kapısını ittirip içeri girdiğinde beni de indirmişti, ayağıyla kapıyı tek seferde kapattığında ceketini koltuğun üzerine fırlattı ve üzerime doğru yürümeye başladı.

İstemsizce geriye doğru adım atmaya başlamıştım suratındaki gülüşten benimle dalga geçtiğini anlayabiliyordum ama yine de bu hâli beni ürkütmüştü.

"Geri bas."

Dedim elimi öne uzatarak.

"Sana gelmek istiyorum."

"Jackson-ah."

Bir anda aramızda ki mesafeyi kapatıp bana sıkıca sarılmıştı. Elleriyle saçımı okşadığında gözlerimi kapatıp kafamı boynuna gömüp kokusunu içime çektim.

"Sana istemediğin hiçbir şey yapmayacağımı bilmen gerekir Min."

Öyle hissetiğim için kendimi suçluyordum. Aslında biliyordum istemediğim bir şeyi yapmayacağını ama böyle davranması öyle düşünmeme sebep olmuştu sonuçta ortada benim suçum yoktu , iç
çektim ve sırtına yavaşça vurdum.

"Şimdi de şiddete başladık öyle mi?"

Konuşma şeklinden güldüğünü anlıyordum.

"Sadece seviyordum."

"Senin sevme şeklin bile çok farklı Min her şey de olduğu gibi."

"Bu şekil hoşuna gidiyor yani? Seni şiddetle sevmeye devam etmeli miyim?"

"Kesinlikle devam etmelisin!"

Gülerek tekrar sarıldım neden bilmiyordum ama onun yakınından ayrılmak ve ten temasımızı kesmek istemiyordum, onun bana dokunması her zaman
verdiği güveni artıyordu. O bunun hakkında ne düşünüyordu merak etmiyor değildim sonuçta birbirimize aşıktık ama bunun üzerine çok fazla konuşmuyorduk gerçi yaşadığımız sorunlardan dolayı birbirmize ayıracak vaktimiz bile olmuyordu.

Aniden aklıma gelen annemler istemsizce Jackson'dan ayrılmama neden olmuştu.

"Noldu?"

Diye sorduğunda onu kandırıp biraz intikam alsam mı diye düşünsemde sonradan vazgeçmiştim.

"Annemler , bu gece burada kalacağız ve ben onlara haber etmedim."

Dedim sessizce umarım kızmazlardı.

"Böyle habersiz yaptığım için üzgünüm tek derdim süprizdi."

"Senin süprizinde bir sıkıntı yok ki sorun edeceklerini düşünmüyorum sadece habersiz bırakmayalım yeter."

"Haklısın ara onları."

Dediğinde başımla onaylayıp ondan bir adım geriledim ve cebimden telefonu çıkarıp Jackson aldığı uçak modundan çıkarıp kendine gelmesini bekledim.

Telefonum kendine geldiğinde yine mesajlar ve aramalar vardı , mesajlara hızlıca göz gezdirdiğimde bir tane Ha-Neul'dan diğerleri ise bizim çılgınların grubundan gelmişti korkuyla o mesajları ekrandan silip hemen aramalara baktım , eğer Jackson tekrar mesajları görse eminim döndüğümüzde bizimleri doğrardı,  Ha-Neul'a ise  sonra dönecektim.

Müdüre hanım beni iki kere aramıştı onun beni araması bir anda telaşlandırmıştı çünkü beni ne zaman arasa hiç güzel bir sebeple aramıyordu. Endişeli
bir şekilde telefona bakarken Jackson halimi anlamış olacak ki yanıma gelip telefonumun ekranına baktı.

"Müdüre hanım?"

"Evet beni aramış hem de iki kere acaba birlikte olduğumuzu anladı mı? Jackson-ah ya anladıysa? Ne yapacağım? Ne diyeceğiz?"

Beynimde ki sorular çoğalmaya başlamıştı, kadın beni her seferinde uyarıyor ben ise inadına ona karşı çıkıyor ve verdiğim sözleri tutmuyordum normalde
sözlerine sadık bir insandım ama bu şirkete adım attığımdan beri verdiğim hiçbir sözü yerine getiremiyordum gerçekten can sıkıcı olmaya başlamıştı.

Sözlerimi tutmak önemliydi ama Jackson her seferinde sözlerimin önüne geçip beni kendine hapis ediyordu çünkü onu fazla seviyordum onun hak ettiği
gibi. Diğer insanlarda bunu anlayıp bana hak ettiğim şekilde davransa aslında her şey daha kolay olacaktı.

"Saçmalama Min Ah. Bizimkilere söyledim bizi idare edecekler bir sorun olduğunu düşünmüyorum belki de avukatlıkla ilgili aramış olabilir?"

Beni rahatlatmaya çalıştığı belli oluyordu ama sanki biraz o da gerilmişti onun bu hâlini fark etmem beni daha çok strese sokmuştu.

"Aramalı mıyım?"

Endişeli gözlerle o güzel gözlerine bakıyordum.

"Arayıp sorabilirsin ama bir sorun olduğunu düşünmüyorum olsa bizimkiler mutlaka ararlardı."

Doğru eğer bir sıkıntı olsa kesinlikle bizi ararlardı eh o zaman muhtemelen avukatlıkla ilgili bir sorun vardı , derin bir nefes alıp müdüre hanımı aradım. Bir kaç çalışın ardından telefon açılmıştı.

"Min Ah efendim?"

"Efendim beni aramışsınız telefonumda bir sıkıntı vardı."

Ah Min ah bu kadar yalan söyleyecek bir kız mıydın sen?

"Ah anladım bir an önce yaptırman iyi olur sana her istediğimde ulaşmak hepimiz için daha kolay olurdu."

"Haklısınız."

"Pekala seni aslında bilgilendirme için aramıştım , bir menajer bulduk."

Ah! Bu düşüncelerim üzerine gelen harika bir haberdi! Eğer gerçekten bir menajer buldularsa rahatça şirketten ayrılabilirdim.

"Bu çok güzel bir haber efendim sevindim."

Jackson merakla beni izliyordu daha fazla dayanamayıp kulağımdaki telefona kulağını dayamıştı ama bu kadar yakınımdayken dikkatim dağılıyordu.

Elimi göğsüne koyup onu itmeye çalışsam da milim yerinden kımıldamamıştı onun bu kadar güçlü olması sinirlerimi bozuyordu.

"Evet bakalım deneyeceğiz umarım bir sıkıntı yaşamayız yani sonuç olarak artık menajerlik yapmana gerek yok."

"Tamam efendim teşekkürler."

"Menajerlik yaptığın süre boyunca olan paran hesabına yattı zaten ayrıca alacağın prim de bugün hesabına yatacaktır biz de tekrar teşekkür ederiz Min Ah."

"Rica ederim efendim ayrıca sizinle müsait bir zamanda konuşmamız gerekiyor."

"Şu an müsaitim gelebilirsin."

Tabi ki .

"Ah efendim yarın uğramam daha iyi olur."

"Sen bilirsin bu arada Jackson'dan haberin var mı? Çocuklar pratik yaparlerken ortalıkta yoktu ve sen de ortalıkta yoksun."

Al işte yakalanmamız mucize olabilirdi ancak.

"Ah şey efendim o biraz-"

"Çocuklar rahatsız olduğunu söylemişlerdi ona mı bakıyorsun?"

"Evet efendim ama şimdi iyi."

Kafamı kaldırıp sapasağlam olan Jackson'a baktım.

"Tamam bundan sonra çocuklarla bu kadar bireysel ilgilenmene gerek yok yeni menajerleri halledecektir."

"Tamam efendim."

Telefonu kapattığımızda derin bir iç çektim gerçekten büyük bir yük üzerimden kalkmıştı bu yeni gelen menajer her kimse ona binlerce kez teşekkür edeceğim kesindi.

Artık rahatça şirketten ayıralabilirdim herhalde avukat bulmakta menajer bulmakta ki kadar zorluk çekmezlerdi. Her şey tamamdı ama bunu Jackson'a nasıl söyleyecektim onu bilmiyordum işte.

"Neler oluyor sevgilim?"

Jackson uzanıp elimden tuttuğunda beni şöminenin karşısında ki koltuğa oturtmuştu oda yanıma oturduğunda kolunun birini kanepenin arkasına doğru sallandırıp bana dönmüştü.

"Artık menajerliğinizi yapmayacağım. Yeni birini bulmuşlar."

Dedim sessizce neden bunu söylerken çekinmiştim bilmiyordum.

"Neden ki? Biz senden çok memnunduk."

"Bundan çok da emin olmasan iyi olur."

"Bu da ne demek oluyor?"

Tabiki ona Jaebum'un bana söylediklerini söylemeyecektim eminim ki aralarında tartışma nedeni olurdu.

Ah tabi ya! Bir anda menajer bulmalarının muhtemel destekçisi Jaebum'du. Zaten benden memnun olmadığını ve onlara menajerlik yapmadığımı söylemişti eğer gerçekten şirketi bu konuda sıkıştırdıysa beni bir kere daha kırmıştı. Sonuç olarak bir sıkıntı yoktu zaten şirketi bırakacaktım eminim ki Jaebum'da istediği gibi yeni menajerleriyle mutlu mesut yaşardı.

"Min cevap vermeyi düşünüyor musun?"

Jackson'ının sesiyle tekrar kendime gelmiştim.

"Evet şey yani sadece artık avukatlığınızı yapacağım."

"Bu iyi olmadı şirketle tekrar konuşup senin menajerimiz olmaya devam etmen için ikna edeceğim."

"Böyle bir şey yapmayacaksın Jackson-ah."

"İstemiyor musun? Bizden , benden sıkıldın mı? Halbu ki uslu çocuklardık."

"Tabiki hayır bu sıkılma mevzusu değil Jackson-ah ama yoruluyorum bu sorumluluklar bana ağır geliyor bırak herkes kendi işini yapsın."

Avukatlık bile yapmayacağım demeye dilim varmıyordu ona ayırılacağımı söyleme işini müdüre hanımla konuştuktan sonraya bırakmaya karar vermiştim şimdi burada herkesten uzaktayken yaşadığımız mutluluğu zehir etmenin anlamı yoktu sonuçta.

"Anlıyorum bebeğim o zaman ısrar etmeyeceğim avukatımız olmanda yeterli, her gün şirkete gelmek için bir sebebin olacak sonuçta."

"Aynen öyle."

Dedim gülümseyerek , çalan telefonum dikkatimi dağıtmıştı baktığımda annem arıyordu ikinci çalışında telefonu hemen açmıştım.

"Min neredesin? Akşam oldu? Artık gelmen gerek, kız başına bu saatlere kadar dışarıda olman beni tedirgin ediyor, daha geçenlerde dayak ye-"

"Anne nefes almayı planlıyor musun?"

"Bebeğimi merak edemez miyim?"

"Anne bebeğin artık yirmi bir yaşında."

"Benim için hâlâ altı aylık bir bebeksin Min."

"Ne güzel altı aylık bir bebeğe göre harika işler yapıyorum."

"Evet tebrikler geveze! Neredesin sen?"

"Anne şey... ben bu gece gelmeyeceğim."

Kısa bir sessizlik olması beni germişti annem neden cevap vermiyordu.

"Jackson ile birliktesin değil mi?"

Şu an bilmiş bilmiş konuşuyordu tam bir anne modunda olduğu aşikârdı.

"Yok canım nereden çıkardın? Ne Jackson'ı."

"Biliriz biz o yok canım ayaklarını bana bak Min Ah kendine sahip çık!"

"Anne ne saçmalıyorsun?"

"Göster ama elletme metodunu uygulamaya sakın kalkma! Hatta sen gösterme bile anladın mı beni?"

"Anne kapatıyorum! Bu akşam gelmeyeceğim merak etmeyin."

"Min henüz büyükanne olmak için çok gencim!"

"Tanrı aşkına anne beni sinirlendiriyorsun öyle bir şey yapmayacağımın farkında değil misin?"

"Küçük wanglar görmek için hazır değilim bebeğim."

"Anne git ve babamla ilgilen hoşçakal."

"Min-"

Cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım kulaklarımın kıpkırmızı olduğuna emindim çünkü yüzüm yanmaya başlamıştı bazen annemin onsekiz yaşında bir ergen olduğunu düşünüyordum bir anne kızına böyle şeyler söyler miydi? Dalga geçtiği belliydi ama yine de utanmama sebep olmuştu.

"Min neden kızardın?"

Jackson elini yanağıma koyduğunda gerçekten kızardığımı onaylamıştı.

"Kızarmadım ya burası biraz sıcak oldu."

Dedim üzerimdeki hırkayı sallayarak kendimce serinlemeye çalışıyordum.

"Şu an çok tatlı gözüküyorsun."

Jackson kıkırdarken omzuna bir tane vurmuştum acımadığını biliyordum ama kolunu sıvazlıyordu ve yüzünü buruşturmuştu.

"Elinin ağır olduğunu daha önce söylemişler miydi? Bir kıza göre fazla gücün var."

"Öyle miymiş? Bilmiyordum."

Diyerek omuz silktim ama bir kaç bunu başkalarından duymuştum.

"Sana öğretmemi ister misin?"

Üzerime doğru eğildiğinde geriye doğru gülerek kendimi atmıştım , üstüme doğru gelmeye başlamıştı onu engellemek için ellerimi göğsüne koydum ama onu engellemek tabi ki düşündüğüm kadar kolay değildi ama çalan kapı benim durduramadığım Jackson'ı durdumuştu, ciddiyetle üzerimden kalkıp kapıya yöneldiğinde bende hemen peşine düşmüştüm.

Bu saatte kim gelmiş olabilirdi ki? Bizim burada olduğumuz üyelerden başkası bilmiyordu burayı nasıl bulmuşlardı? Gazeteciler gelmiş olabilir miydi?
Acaba açmasa mıydı? Belkide ev sahibi gelmişti her zaman yaptığı kontrollerden birini yapacaktı ya da evinde kalanları görecekti.

Gerçekten telaşlanmıştım neden mutlaka başımıza bir şey gelmesi gerekiyordu?

Jackson kapının önüne geldiğinde hırkamın önünü sıkıca kapattım ve ellerimi göğsümde birleştirip Jackson'nın arkasına geçtim. Kapıyı açtığında karşımızda bizi bekleyen minik kısa boylu beline kadar  simsiyah saçları olan güzel denilecek kadar güzel yüzlü bir bayan vardı.

İşte şimdi şaşırmıştım bu kadının bu saatte burada ne işi vardı ve bizi nasıl bulmuştu? Kimdi ki şimdi?

"Jackson?" 

Tanımadığımız bu kadın Jackson'a ismiyle hitap etme cesaretini kimden almıştı merak etmiştim.

"Buyrun?"

Jackson'nın şaşkınlığı sesinden belli oluyordu.

"Gitmemiz gerekiyor, benimle gel."

Ne dedin gülüm? Sevgilimi bu saatte seninle nereye yollayacağımı düşünüyorsun acaba?

"Anlayamadım, kim oluyorsunuz da bu saatte sizinle gelmesini istiyorsunuz?"

Jackson'ı geride bırakıp önüne geçmiştim sanırım kadın kadına halletmemiz gereken bir mesele vardı.

"Siz sanırım Kim Min Ah'sınız. Eski menajer. Merhaba ben yeni menajer ve şimdi çekilirseniz Jackson'ının benimle gelmesi gerekiyor."

Karşıma çıkan her kadının bu kadar yürek yemiş gibi davranması bütün sinir sistemi yerinden oynatıyordu.

"Üzgünüm Jackson seninle gelmiyor."

Geriye doğru bir adım atıp Jackson'ı evin içine ittim ve kadının yüzüne kapıyı kapattım kimse benim olanı benden alıp gidemezdi.

ㄱㄱㄱ
Umarım beğenmişsinizdir.

Min'inin Çektiği Resmi Böyle Hayal Edebilirsiniz;


واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

54.2K 3.6K 21
| Tamamlandı | Onun gibi olsam beni sever miydin? {Jeon Jungkook & Park Chaeyoung } Başlangıç: 02.05.20 Bitiş: 11.05.20 ❣ {Mini fic} © Nurwbyds | 2...
4.3K 386 16
"Son bir kez seni eve götüren kişi olmaya ihtiyacım var." - PCY & JJK -
1.4K 111 57
benim bilinc altim -_- siniftakilerin hayalleri ve mutantlasmis halleri 👍
40.7K 4.3K 22
"MİNHO EZ BENİ"