TUTSAK

By kirazhk

451K 24K 2.3K

Hayatının en kötü günü insanin düğün günü olur muydu? Evet Hazal Atahan için en kötü gündü.Düğün günü kaçtığı... More

1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
FİNAL BÖLÜM(VEDA)
MUTLU SON

12.BÖLÜM

10.6K 667 63
By kirazhk

Öncelikle hepinize iyi günler..

Okumaya baslamadan önce bu yazimi okursanız çok sevinirim..
Düşündüm biraz baktım ettim..
Bu kitabimi yazmak için emek veriyorum ama ayni zamanda hobi olarak görüyorum..
Ben binler yüzler yorum yapsın beğensin demiyorum ama 4-5 kişiylede olacak iş değil gibi geliyor bana..
Bu bölüm aslında belirleyecek biraz devam edip etmeyeceğime..artık ya tamamen birakacağım yada sizden hiç birşey beklemeden devam edeceğim..
Hepinizi öpüyorum iyi okumalar.

TUTSAK

12.BÖLÜM

Yine değişik bir moddaydı İpek.Zaten bu aralar fazlasıyla yoğun yaşıyordu duygunlarını ve  yine öyle bir anındaydı,laptopundan bir şarkı açıp bağırarak söylüyordu ve kendisini tam bir aptal gibi hissediyordu.

"Kaderimde buda mı vardı sevdiğimi başkalarıyla göreceksesem eğer kör olsun bu gözler görmeyeyim bir daha!"

Tam kendisini kaptırmış şarkıyla bütünleşmişken şarkı aniden kapatılmıştı.Arkasına döndüğünde, Hazalla göz göze gelince birazda olsa dönen siniri daha da alevlenmişti.

"Ergenlik günlerine geri mi döndün? Bu şarkı ne böyle? dedi Hazal kendisini koltuğa atarak.Fazlasıyla yorucu bir gün geçirmişken İpeği görmek istemişti ancak onu yine normal olmayan bir halde yakalamıştı.

"Keşke o günlere dönebilseydim biliyor musun? Amcamın sözünü dinler yurt dışında okurdum ve bu sayede Murata aşık olmamış olurdum.Neyse son durum ne? Aldınız mı Cereni?"

En son oradan çekip gittiği için hiçbir şey bilmiyordu İpek. Oradan çıktından sonra ne olup ne bittiğinden bir haberdi, bu yüzden merak ediyodu.

"Aldık ama benim sana bir şey söylemem gerekiyor."

Hazal tedirgin bir ifadeyle kafasında toparlamaya çalıştı söyleyeceklerini. Bu bir gecelik beraber uyuma planını İpek duysa kıyameti koparırdı, koparmadığına göre duymamıştı.Başkasından duymasındansa kendisinden duymasının daha iyi olacağını düşündü ve açıklayacakken durumu İpek araya girdi bir anda.

"Duydum bende, oradaydım. Ceren'i, seninle 1 gece geçirme karşılığında bıraktığını biliyorum"

En çokta kendisi kadar yalvarmasana rağmen Ceren'i bırakmamısına çok sinir olmuştu İpek.Ama Hazal'ın tek bir kelimesiyle halletmişti olayı işte bu zoruna gidiyordu ne yaparsa yapsın Murat'a ulaşamıyor olmaktan yorulmuştu. Artık buna kalıcı bir çözüm bulmak istiyordu.

"Kızmadın mı?Gerçekten sırf Ceren kurtulsun diye kabul ettim"tedirgin bir sekilde kuzenine yaklaşıp "Ona karşı bir şey hissetmediğimi biliyorsun İpek."

Evet ilk başta kızmıştı ama sonradan anlamıştı, kızmıyordu Hazala.Tek bir kişiye kızıyordu o da Murattı.

"O gece gerçekleşmeyecek buna izin vermeyeceğim" Öyle kararlı bakıyordu ki;Hazal,onun bu halinden ürpermişti.

"Yarın olacak o gece. Akının da haberi yok zaten o da duysa kötü olur"dedi Hazal sıkıntıyla.

"Akına ne oluyor acaba?Bana bak sizin aranızda bir şeylervar kör değilim de açılabildiniz mi birbirinize bilemiyorum onu"

"Birazcık hoşlanıyor olabiliriz birbirimizden açılmak için bir sebep değil bu.Her neyse konu buda değil gece ne yapacağım onu düşün sen?"

Bıkmıştı herşeyi düşünmekten sadece ama sadece kendisi birşeyler düşünüyordu artık beyni iflas edecekti.

"Biraz düşün mesela Hazal birazda sen düşün"

Hazal aklına birşey gelmiş gibi çantasını açtı ve bir kart çıkardı.O gece Murat'ın evine gizlice girdiği gece bulmuştu bunu.
"Bunu vermeyi unuttum Murat'ın evine girdimya bu kartı buldum" İpek hemen kartı alıp baktı.Uzman Psikiyatrist Sevil Ural yazıyordu kartta.Ne işi olurdu ki Murat'ın psikiyatristle?Hoş bunu bunu kendi kendine sorması bile saçmaydı çünkü en çok Murat'ın ihtiyacı vardı buna.

"Tamam bunu araştıracağım.Ben şimdi çıkıyorum akşama haberleşiriz"

İpek,kuzeninin yanağından öpüp evden çıkarken güneş gözlüklerini takıp arabasına bindi hemen.Telefonu çalınca ekrana baktı genç kız.

"Efendim yenge?"

"İpek,hemen İstinyede ki restauranta gel kızım hadi"Aniden suratına kapatılan telefon üzerine neye uğradığını şaşırdı genç kız.Yine neler karıştırıyordu bu kadın acaba?

###

Genç adam, elinde ki kağıdı incelerken fazlasıyla dalgındı.Neden böyle olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.Aklında sürekli Hazal varken diğer yandan İpeğide düşünmesi öyle saçmaydi ki.
Evet Hazal'ın annesine benziyor olmasını seviyordu.Onun gibi masumdu,güzeldi,iyi kalpliydi.İpekte ise başka birşey vardıtarif edemiyordu bu hissi daha doğrusu tarif etmekten kaçıyordu.Bu saçmalığa son vermeliydi uzak durmak zorundaydı bu kızıl beladan.Telefonunu çıkarıp rehberden İpeği buldu arayıp buluşmak isteyecekti başka yolu yoktu bu şekilde İpekten uzak duramayacağı açıktı.Artık sonsuza kadar hayatından çıkarmak zorundaydı.Arama tuşuna basıp kulağına tuttu telefonu.

"Murat?" Murat'ın aradığını görünce ufak çaplı bir kalp krizi geçirecekmiş gibi olmuştu İpek, çünkü asla beklemiyordu onun aramasını.

"Neredesin?"

"İstinyedeki restauranta geçiyorum yengem çağırdı onunla görüşeceğim?Sen  iyi misin bir problem yok değil mi?"

Hiçbir şey olmamış gibi konuşabiliyordu Muratla. O kadar hakarete rağmen onun iyi olmasını istiyordu.Çünkü biliyordu bunun bir sebebi vardı, kimse durduk yere böyle bir insan olmazdi ki.Murat'ın kalbinde bir yerlerde, iyi bir adam olduğunu biliyordu.

"Seninle konuşmam gerekiyor. Bende oraya geliyorum!" Merakı kat ve kat arkarken "Tamam yengemle konuştuktan sonra seninlede konuşuruz"dedi heyecanla. Nasıl heyecan yapmazdı?Murat aramıştı seninle konuşalım diyordu ve ilk defa sinirli bir tonda söylemiyordu bunu,şaşırtıcıydı.

"Seni bekleyemem. Geldiğim an konuşacağız!"

Yine suratına kapatılan telefon üzerine sakin olmaya çalışarak kenara bıraktı elinde ki telefonu İpek.Bu gidişle tımarhanelik olması çok yakındı.

###

Hazal çayını yudumlarken diğer yandan Cerene bakıyordu göz ucuyla.Bin kere özür dilemişti yinede içi rahat etmemişti sonuçta kendisi yüzünden kaçırılmıştı bu psikolojiyi atamıyordu üzerinden.

"Hazal abla yeter artık böyle mazlum kedi gibi baktığın.Kendini suçlamayı bırak zarar vermediler iyiyim ben"

"Biliyorum ama elimde değil ki"

"Sahi nasıl bıraktı bu herif Cereni?"diye sordu Akın.

"Nereden bilebilirim delinin teki zaten ne yapacağı hiç belli olmuyor"
Yalan söylemek zorundaydı böyle birşeyi Akına söyleyemezdi sonuçta Hazal.Ben 1 gecemi Muratla geçireceğim diyemezdi bu yüzden susacaktı.

"Benim artık şirkete gitmem gerekiyor"diyerek ayaklandi Akın.
"Bende kalkacaktım zaten beraber çıkalım" Hazal,Cerene sarıldıktan ve ikibininci kere özür diledikten sonra Akınla beraber çıktı evden. İkiside birbirine baktiğinda artık aralarinda ki bu elektriği hissediyorlardı hemde fazlasıyla.

"Yarın akşam müsaitsen yemeğe gidelim mi?"

"Yarın benim işim var biraz.." Şu Muratla olan mevzuyu halledememişti o yüzden Akınla yemek yiyemezdi.

"Ne işin var acaba?"

"İpeğe söz verdim beni bir yere götürecekmiş şimdi o esereklidir iptal edersem kızar"

"Tamam o zaman sonra ki gün yaparız olur mu?" Hazal gülümseyerek başını onayladı.Akın genç kızın yanaklarından öpüp arabasına bindi. Hazal ise sıkıntıyla arkasından bakıyordu.Ne olacaktı böyle hiç bilmiyordu!

###

İpek,mekana girdiğinde gözlüklerini çıkarıp etrafına bakındı hemen.

"İpek hanım,Suzan hanım ilerideler sizi bekliyorlar"

Garsonun gösterdiği yere döndüğünde, baktı boş boş.Yengesinin karşısında oturan genç bir adam görüş alanına girince mevzuyu anlamıştı.İpek oraya doğru yürüdüğünde adam ayağa kalktı.
"Yengeciğim?" Suzan Atahan ayağa kalkıp İpekle tokalaştı.

"Hoşgeldin canım,tanıştırayım sizi Enes Ercihan hani Melda teyzen varya benim arkadaşım onun oğlu" Emri vakilerden herzaman nefret etmişti İpek.Şimdi yengesinin bu yaptığına inanmakta güçlük çekiyordu çünkü en iyi o tanıyordu kendisini.

"Yeğenim İpeği tanıyorsun zaten Enes"
Enes elini uzatınca İpek uzatılan eli geri çevirmemek için sıktı  ama asılan suratına engel olamamıştı çünkü oldukça sinirliydi.

"Biliyorum evet kulüplerde ve bir kaç partide karşılaştık"

İpek,yengesinin yanına oturduğunda fazlasıyla gerilmişti.Bir süre nasılsın iyimisin diye sorular havada uçuşmuştu ve İpek tüm sorulara soğuk ve kısa yanıtlar veriyordu.Bunun hesabını yengesine sormak içinde sabırsızlanıyordu.

"Ben unuttum, şimdi aklıma geldi amcanla bir işimiz vardı bizim kalkayım ben"diyerek ayaklandı Suzan Atahan ve gülümseyerek "Sizde oturun
konuşun güzelce. Selam annene Enesciğim"dedi

"Baş üstüne Suzan teyze söylerim tabi"
Suzan Atahan mekandan çıkarken İpekte peşinden kalkıp yürümeye başladı. Arkasından 'nereye'diye bağıran çocuk umrunda bile değildi şu anda.Dışarıya çıktıklarında İpek hemen durdurdu yengesini.

"Yenge sen napıyorsun?Ne şimdi bu?"

"Ne olduğu ortada değil mi?Seninle tanışmak isteyen çocuklardan birisi işte, en varlıklı olanı buydu"

Artık herkes ve her şey üzerine geldikçe sinirlerinin bir hayli alt üst olduğunu hissetti İpek.Bunca zaman kalbinin sesiyle haraket etmiş ve küsmeye papuç bırakmamıştı çünkü kimse nelerle baş ettiğini,neleri yendiğini ya da yenemediğini,nelerden korkup nelerden güç aldığını bilemezdi ve işte bu yüzden dik durmak zorundaydı ama en yakınlarından böyle iğrenç oyunlar görmek İpeği mahvediyordu.

"Sen neden bana taktın yenge?Git Hazalla ilgilen beni bırak!"

Öfkeye bürünen yüzü ve çatılan kaşları; yengesinde bir etki bırakmamıştı, hala aynı ifadeyle ve duygusuzlukla bakıyordu.

"Hazal'ın boy boy gazetelerde fotoğrafı çıktı. Benim yapacağım ne kaldı ki?

"Henüz 24 yaşındayım yenge 40 yaşıma gelmişimde evlenmemişim gibi davranma ki öyle bile olsa bu benim hayatım kimse karışamaz"dedi sinirle.

"Ben kör müyüm İpek?Görmüyor muyum?Murata ilgin var senin hem de büyük ilgin var.Bundan kurtulacaksın duydun mu beni?"

Böyle bir şey beklemediği için afallayarak birkaç adım geriledi genç kız.Yengesinin bu itirafı karşında nefesini tutmuş ve boğazı düğümlenmişi.

"Yenge saçmalıyorsun!"diyerek inkar etti hemen.

"Hazalın  kaçmasında da senin payın var.Sen yüreklendirdin onu bilmiyor muyum ben? Sırf Murat'a olan ilginden dolayı ayırdın onları.Vazgeçceksin İpek,bu sevdadan vazgeçeceksin"

Suzan Atahan konuştukça İpek şok üzerine şok yaşıyordu.Bütün bunları anlamış olmasına inanamıyordu, evet yengesi herzaman akıllı ve zeki bir kadın olmuştu ama bu kadarını gözlemlemiş olması hayretler uyandırıyordu.

"Bana karışma yenge.Hayatıma karışma ve bir daha böyle bir şeyle karşıma çıkma benim"

Murat arabadan indiğinde Suzan hanımın ve İpeğin hararetli bir şekilde konuştuğunu gördü. Öyle ki kendisinin geldiğini bile görmemişlerdi. Konuşmalarını duyabilecek kadar yaklaştı onlara ve dinlemeye koyuldu.

"Yok öyle şey elimde büyüdün sen elimde!Hazaldan ayırt etmedim ben seni.Şimdi ben ne söylersem onu yapacaksın!"

Bugüne kadar kimseye boyun eğmemişti bundan sonrada eğmeyecekti bu kişi yengesi de olsa,kendisini büyüten kadında olsa yapmayacaktı.

"Başıma kalkmayı da hiçbir zaman ihmal etmedin yenge. Her seferinde bunu yapıyorsun... her seferinde!Evet sen beni büyüttün ve evet Hazala ne aldıysan banada aynısını aldın ama ona verdiğin sevgiyi bana vermedin!Yanlış anlama nankörlük etmek istemiyorum ama sen her gece Hazal'ın saçlarını öpüp onu severken, ben sadece sizi izledim şimdi geçip karşıma bana böyle konuşma!"

Sonlara doğru sesi cılızlaşmış ve üzüntüyle çıkmıştı.Yengesinin bu tavrı gerçekten canını fazlasıyla yakmıştı.Annesi ya da babası olsaydı böyle olmayacağını acı bir şekilde yüzüne vurmuştu yengesi.

"Bir sorun mu var?"diyerek Enes gelmişti.

"Karışma sen yengemle benim aramda!"
O kadar öfkeliydi ki İpek,gözünden akan yaşlarıda sinirle sildi. "Sen ne biçim konuşuyorsun kızım!"diyerek bağırmıştı Enes. Murat gidecekken tuttu kendisini bir anda.Ne olduğunu anlaması gerekiyordu önce. İpeğin,söylediklerini duyunca üzerine kara bir bulut çökmüştü sanki.Bu kız gerçekten çok güçlüydü ve inanılmazdı.Geçmişte yengesinden hiç sevgi görmemesine ve yanından sevgiyle büyüyen bir kuzeni olmadan rağmen kim gütmemişti.Murat bunu farkettikçe sanki içinden birşeyler ona doğru akıyordu.

"Tamam oğlum sen git hadi bakma öyle"dedi Suzan Atahan.

Enes uzaklaşırken "Siz ikiniz normal değilsiniz bir daha aramayın beni"diyerek söylenmişti. İpekte gitmek istedi çünkü böyle yengesinin karşısında ağlamak istemiyordu.

"Nereye gidiyorsun? Yok öyle gitmek! konuşup konuşup içindekileri kusup gidemezsin küçük hanım.Neymiş ben sana sevgi göstermemişim. Sen şükret sana baktım,büyüttüm be! hangi yenge yapar bunu?Üzerinde hakkım var ve ben ne dersem onu yapacaksın, bu çocukla evleneceksin İpek.Bununla olmazsa başkasıyla evleneceksin en kısa zamanda!"

Yaralarını kendi sarmayı öğrenmişti ama yengesi bu yaraları kanatmak konusunda öyle ustaydı ki şu anda şaşkınlıkla dinliyordu İpek.

"Evlenmeyeceğim! sana boyun eğecegimi mi sandın yenge?Umrumda bile değilsin,  hiç biriniz umrumda değilsiniz!"

Yüzünde,patlayan tokatla neye uğradığını şaşırdı genç kız.Murat o anda koşarak İpeği arkasına aldı ve öfkeye Suzan Atahana baktı. Neler olduğunu anlamıyordu ancak, İpeğe vurması kabul edilir bir şey değildi.

"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?Nasıl vurursunuz İpeğe!"diye bağırdı.

İpek ilk şoku atlattığında nefes almaya çalıştı ama nefes almakta zorlandığı gibi hıçkırıklarınıda durduramıyordu.Hızlı bir şekilde koşarak uzaklaştı oradan ve arabasına bindi.Arabayı çalıştırıp hıçkırıklarını ve titreyen ellerini kontol etmeye çalıştı.Gaza bastığında diğer eliyle gözyaşlarını sildi.Arkadan birisi korna çalınca aynadan baktı genç kız.
Murat'ın arabası olduğunu anlayınca arabayı sağa çekip durdu.Hıçkırarak başını direksiyona koydu ve hüngür hüngür ağlamaya başladı.Sessiz sessiz çığlık atıyordu içinden bütün bunlar öyle ağır geliyordu ki dayanacak gücü kalmamıştı.Arabanın kapısı açılınca kolundan tutup çekti Murat.

"Gel buraya" Murat hiç düşünmeden sarıldı İpeğe.O kadın nasıl tokat atmıştı nasıl kıymıştı bilmiyordu ancak içinden bir şeyler kopmuştu sanki.İpeğin üzülmesini istemiyordu ne olursa olsun zarar görsün istemiyordu.İpek Murat'ın kollarındayken daha çok ağlamaya başlamıştı.

"Şş tamam geçti"diye fısıldadı kulağına.
İpek bu sefer ittirdi Muratlı öfkeyle.Dağılmış ve bitik bir haldeydi bu yüzden ,Murat'ın yanında olmasını istemiyordu.Onun,kendisine acımasına tahammülü yoktu.

"Geçmedi geçmeyecekte!Neden yanımdasın? Niye buradasın?Sakın acıma bana duydun mu sakın acıma!"

Duygu karmaşası yaşıyordu,artık eli ayağı titriyordu delirecekti kontrol edemiyordu bedenini İpek. Canı çok yanıyordu ve bundan nefret ediyordu.

"Sen asla acınacak bir kadın olmadın, öyle güçlüsün ki asla bunu düşünmedim"

İpek ellerini saçlarına yerleştirip yürüdü boş boş,tekrardan arkasına dönüp Murata baktı. "Beni böyle görmeni istemiyorum git!"diyerek tekrardan yüzünü çevirdi ve yaşlarını sildi.Ama yok durmuyordu bu yaşlar bir türlü durmuyordu işte durmuyordu.

"Seni bu halde bırakıp gidemem"
böyle görmek içinde bir yerlerde birşeyleri gün yüzüne çıkarıyordu. Merhametti bu uzun yıllardır hissetmediği birşeydi.

"Git kimseyi istemiyorum git!"

İpek tek başına yürümeye başlamıştı ancak bir anda duraksadı. Dönüyordu...arabalar dönüyordu. Sendelediği an Murat beline sarıldı.Artık dizlerinin tutmadığını hissedince yere yığılacakken Murat hızla tuttu ve yere çöktü.

"İpek güzelim iyi misin?"

Murat kucağına alıp arabasına doğru götürdü kızı.İpeğin bu durumunu öyle derinden hissetmişti ki.Yalnızlık..en önemlisi annesizlik bu her şeyden berbattı ve onu en iyi anlayan Murattı.

###

Genç kız,eve girdiğinde annesini koltukta oturmuş bir vaziyette aynı zamanda fazlasıyla yüzü asık buldu.

"Anne iyi misin?"diye sordu ve yanına oturup omzuna dokundu."Birşey olmuş ne oldu anne?"Annesi kolay kolay böyle olmazdı kötü bir durum vardı belliydi.

"İpeğe tokat attım"dediğinde Hazal ayağa fırladı bir anda.

"Ne yaptın ne yaptın!Anne sen ne söylediğinin farkında mısın?"

"Bir anda oldu çok sinirlendim"

Hazal şaşkınca annesine bakarken üzerinde ki ceketi çıkarıp koltuğa attı.
"Neden yaptın bunu?Ya bu yaşına sizden birşey istemeden, beklemeden kendi ayakları üzerinde durmaya çalıştı bu kız.Annesi yok babası yok ya sen böyle birşeyi nasıl yaparsın?" Hoş annesi babası bile olsa nasıl tokat atardı bir insan bir insana? kimsenin bunu yapmaya hakkı yoktu.

"Ara sor nerede ne yapıyor?"

"Gerçekten sana inanamıyorum anne"
Hazal telefonunu çıkarıp İpeği aradı ancak açmıyordu ve kuzenini tanıyorsa kendisini kesin yapayalnız hissediyordu.

"Yok açmıyor nerede oldu bu olay evde miydiniz?"

"İstinyede ki restuarantın önünde"dedi annesi utanarak. "Birde ulu orta öyle mi anne!Sana cidden inanamıyorum.Hemen gidip evine bakacağım belki oradadır"

"Banada haber ver" Hazal evden çıkıp arabasına bindi ve yola koyuldu.Tel dileği bir an önce İpeği bulmaktı.

###

Sinir,stres,mutsuzluk ve çaresizlik...Hepsini bir arada yaşıyordu ve sonuç olarak bedeni güçsüz düşüyordu genç kızın.Gözlerini araladığında Muratı baş ucunda görünce bir an yine rüya gördüğünü zannetmişti.Sonra yaşanan tüm olaylar gözünün önünden birer birer geçmişti.

"Uyandın sonunda. Nasıl hissediyorsun?"

Başında öyle güçlü bir ağrı vardı ki ama içinde ki sızı kadar etki etmiyordu, yerinden doğrulmaya çalıştığında Muratta yardım etmek için belinden ve elinden tutmuştu.Sırtını yastığa dayayıp saçlarını sağ omzuna aldı genç kız.

"Senin evinde ne işim var?"

Sorması gereken en son soru buydu galiba ama güçsüz hissediyordu artık mecali yoktu.

"Bayılınca buraya getirdim doktor kontrol etti.Bünyen fazlasıyla zayıf düşmüş. Bak bu şekilde olmaz İpek,beslenmene dikkat etmelisin" Muratı ilk defa bu kadar sakin, normal ve ilgili görüyordu ama sebebini biliyordu galiba İpek. İkisi de aslında aynı yolun yolcusuydu, ikisinin de kaderleri ortaktı.

"Neden yanımda olduğunu biliyorum aslında; çünkü yaşadığımız şey ortak"dedi İpek.

"Ne demek istiyorsun?"

Canı ne kadar yanarsa yansın yüzünde ki gülümsemeyi eksik etmemişti yine genç kız.Murat'ın elini tutup gözlerinin içine baktığında nefes aldığını hissetti.

"Annesizlik ve ailesizlik.Bugün annesizliğin ne demek olduğunu bir kere daha derinden hissettim. Annem olsa bana böyle davranmazdı, yaptığı iyilikleri başıma da kalkmazdı, beni koşulsuz severdi"

Aslında Murat'ın yanında olma sebebi buydu. O da ailesizdi yalnızdı ve bunun ne demek olduğunu ikisinden başka kimse anlamazdı, belkide bu yüzden aralarında garip bir bağ oluşmuştu.

"Seni evlendirmek istiyordu değil mi?O yanına gelen adam yüzünden mi?"

O anları hatırlayınca yine kaşları çatıldı İpeğin.Karşısında ki adamı böyle deli gibi severken başka bir adamla aynı masada oturmak bile ızdırap gibi geliyordu.

"Evet tüm derdi beni evlendirmek.Her neyse kapatalım bu konuyu"

İpek yataktan kalkıp aynada ki aksine baktı. Rimeli akmış,saç başı dağılmıştı berbat görünüyordu.

"Seni istemiyorum dediğin zaman artık geçerli bir sebebin olacak şu halime bak"
Murat inanmayan gözlerle izliyordu İpeği.
Gerçekten çok güçlüydü başka birisi olsa toparlanması günlerini alırdı ama İpek hemen ayaklanıp espri dahi yapıyordu.Nasılda gülüyordu,nasılda gözlerinde ki hüznü gizlemeye çalışıyordu.

"Seni istemediğimi bugün söylemeyeceğim ; malum iyi değilsin"

"Allah razı olsun çok düşüncelisin.Ayrıca beni istiyorsun,istemesen şu anda burada durmazdın. Sen en başından beri beni istiyorsun"

Murat ayağa kalkıp İpeğin karşısına geçti.Ne söylerse söylesin İpek laftan anlamayacaktı, bu aşikardı.

"Bence bunu konuşmayalım.Bugün, iyi bir insan olmak için uğraşırken beni zorlama" Genç kız, Murata biraz daha yaklaşıp yanağıyla dudağı arasına öpücük bıraktı.Murat yanında olunca daha iyi hissediyordu keşke hep böyle olsaydı,hep böyle yanında olsaydı iyi davransaydı.

"Artık gitmem gerekiyor"

Çantasını alacakken tam Murat elinden tutarak engelledi. Neden kendisine engel olamıyordu, neden durduramıyordu bedenini bilmiyordu adam.

"Önce bir şeyler yemen gerekiyor sonra yine düşüp bayılma."

Onun gözlerinde ki şefkati görmek öyle güzeldi ki, ama küçük şeylerden mutlu olamıyordu artık daha fazlasını istiyordu İpek.

"Çok düşünürsün beni" İpek tekrardan çantasını almak için yeltendiğinde bu sefer becermişti.

"Ben dışarıda yerim bir şeyler daha fazla burada durmak istemiyorum"

"Sen ne çeşit bir dengesizsin gerçekten çözemedim.Git derim gitmezsen kal derim gitmek istersin" İpeğe akıl sır erdirmek gerçekten mümkün değildi bir insan bu kadar ters olamazdı.

"Anlamıyor musun?Seni dertlerimle sıkmak istemiyorum.."devam edecekken Murat'ın elini yanağında hissedince susmuştu.Bembeyaz tenin kötü yanı buydu.İpeğin yanağı kıpkırmızıydı usulca okşadı genç adam. "Yanımdayken mutsuz olmanı istemiyorum"diyerek cümlesini tamamladı İpek.

"Beni düşündüğün kadar kendini düşünsen keşke." Yanağını okşayan el karşısında yine küçük bir damla döküldü gözünden. O damla Murat'ın elini ıslatmıştı.Yine aralarında sıcacık bir bağ vardı bunu birbirlerinin gözlerine bakınca anlıyorlardı.

"Sen ne konuşacaktın bu arada?"

Geri çekilip yaşını sildi ve merakla sevdiği adama baktı.Tekrardan kötü bir şey duymaya mecali yoktu, bu yüzden bunu sorarken sesi tedirgin çıkmıştı.

"Önemli bir şey değildi" Şimdi İpek bu durumdayken 'bir daha görüşmeyelim'diyemezdi.Hoş zaten kendisi de İpeği bir daha görmeme konusunda çok emin değildi buna dayana bileceğini sanmıyordu.

"Yinede söylemeni istiyorum"

"Önemli değil dediğime göre üsteleme İpek" İpek başıyla onayladı sadece, ne kadar ısrar ederse etsin söylemeyecekti anlaşılan görmüştü bunu.

"Arabam yolda mı kaldı?Ben nasıl gideceğim"diye sordu İpek gülümsemeye çalışarak.

"Adamlarımdan biri aldı.Anahtar aşağıda ki masada" İpeğin,bu şekilde gitmesini çok istemiyordu ama üsteleyecekte değildi. Nedense bir yanı kendisine engel olamazken, diğer yanı durması gerektiğini söylüyordu. İpekten uzak durması gerektiğini biliyordu.

"Teşekkür ederim her şey için, görüşürüz"

Bu sefer dudaklarından hızlı bir öpücük çalıp çıktı odadan İpek.Aşağı inip anahtarını aldı ve çıktı evden.Arabasına bindiğinde çantasından telefonu çıkardığında Hazalın aradığını gördü bir kaç defa.Moda evinden de arayanlar vardı.Orasıylada hiç ilgilenmiyordu ama bir çözüm bulacaktı. Cebinde ki kartı çıkarıp acı bir tebessümle baktı .Şimdi ki görevi bu psikoloğu bulmaktı.Ve sonrasının çorap söküğü gibi geleceğine nerdeyse emindi.

###

Continue Reading

You'll Also Like

56.1K 5K 24
"Delibal, hem şifa hem zehir."
1.2M 54.8K 51
Bebeği lösemi olan Arslan ile kardeşinin beyninde tümör olan Ayşegül, çaresizlik dolu bir dönemde kaderin ağlarını örmesiyle karşılaşır. Onların çare...
69.8K 557 17
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için s...
3.8M 201K 97
Fırat bencildi, İsyan Çiçeği asiydi, lakin kaderleri bir yazılmıştı. İkisi birbirine aitti, ayrılık ölüm getiriyordu...