Hello Kitty//Sekai

By alaska_94s

205K 17.2K 7.5K

Sehun Jongin'in miyavlamasına ölüyordu. BoyxBoy More

0-Zavallı Kedicik
1-Merhaba Jongin
2-Seulgi
3-Sehun'un Muzla İmtihanı
4-Zayiat
5-Bir Küçük Diş Meselesi
6-Kazazedelerin En Güzeli
7-Biberona Rüşvet
8-Ev Özlemi Sendromu
9- Leş Kaynana
10- Büyük Balık
Chansoo-Jongin ile Bir Gün
11- Zaman Boşluğu
12-Güvenli Bir Liman
13-İçgüdü
14-Ev Arkadaşı
15-Şans ve Şefkat
16-Gece Yarısı Sürprizi
17-Onu Görene Kadar
19-Pity Party
20-O Sensin
21-Babam Duyarsa Keser Bizi Sendromu
22-Plan Yok, Plan Bu.
23- Soğuk Sabah
24-Hindi Kapama
25-Dudağımı Değil Ağzımı Öp
26-Gözlerini Benden Çekme
27-Beni Sen Yaşatıyorsun
28-Dijital Saat Yüzünden Ölümden Dönen Adamın Hikayesi
40K~ LÜTFEN OKUYUN
29-Hayatımın En Güzel Işığı (M)
30-Kerkenez Dongwon'un Ölümü
31-Yanan Çıralar Senfonisi
32-Que Dulce Fue Tenerte Dentro
33-Wu Profesyonel Yalancı Jongin
34-Aşkını Göstermek Meselesi (M)
35-Ben Senden Bir Şey Beklemeyi Bırakalı Çok Oldu
36-I Have a Cat, I Have a Yifan
37-Senin Fikrine Sıçayım
38-Hatayım Ama Pişman Değilsin
39-Sen Benim Her Şeyimsin(M)
40-Ben Seni En Kötü İhtimalle Öperim
41-Dünyanın En Mutlu Erkeği
Final (M)

18-İki Erkek Sarhoş Olduğunda Ne Yapar?

4.8K 409 168
By alaska_94s

Bölümü medyadaki şarkıyla yazdım, çıkalı 6 ay olmuş ama ben dün gece ilk kez dinledim ve kelimenin tam anlamıyla b-a-y-ı-l-d-ı-m. Bölümle ne kadar alakalı tartışılır ama ilk kısımlarda iyi gider sanki eheueheuehu

Ladies' Code-Galaxy

İyi okumalar *-*

Jongin sessizce Sehun'un yaptığı sebze çorbasını içerken havuçtan ne kadar nefret ettiğini bir kez daha anladı. Yine de durumu çok takmayarak havuca rağmen güzel kokan çorbayı içmeye devam etti. 

Sehun sanki ona bir şey diyecekmiş de diyemiyormuş gibi göründüğünden konuşmayı kendisi başlattı. Tabağına konulan rosto dilimini bıçağıyla dürterken aniden kafasını büyük olana çevirdi.

"Hyung bir şey söylemeye çalışıyormuş gibisin?"

Sehun ağzını sildiği peçeteyi parmak uçlarıyla ezerken arkasına yaslandı. Düşünceli görünüyordu. Ve biraz gergin?

"Hmm, konuşmayı duydun değil mi Jongin-ah?"

Kedi çocuk gerildi ama kendini çabuk toparladı, salonda olsa bile duyardı, kapıya kadar gitmiş olması bir şey değiştirmiyordu ama yine de mahcup hissetti.

"Şey afedersin, kedi kulakları işte. Salonda olsam bile duyardım. Asıl hatam şifreyle girmekti, kapıyı çalmadığım için özür dilerim."

Sehun olmusuz anlamda kafa sallarken sakin bir sesle cevap verdi. Aslında sesinin tasasız olmasını umuyordu ama yorgun gibiydi.

"Sorun yok, şifreyi bilen tek kişisin. İçeri öylece girmen sıkıntı yaratsaydı değiştirirdim. Hem bahsettiğim konu... Daha fazla gizleyebileceğim bir şey değildi. Özellikle de senden gizleyebileceğim bir şey değildi. Sadece bunu sana sakin kafayla anlatmak isterdim."

"Hyung, niye gizledin?"

Ortam gerçekten biraz gerginleşmişti. Sehun kendini biraz köşeye sıkışmış hissetti.

"Aslında gizlemedim. Sadece yeni farkettim."

Esmer olan da geriye yaslanıp su bardağını elinde sallamaya başladı. Biraz keyifsiz duruyordu.

"Ben erkeklerden hoşlanıyorum, doğamda bu var. Babamlar da öyle. Etrafımızda seni yadırgayacak belki sadece bir avuç insan vardır. Niye bu kadar geriliyorsun?"

Sehun 'senin yüzünden' diyemedi.

"Jongin-ah salona geçelim mi? Yemeği burada pişirdiğim için sıcak oldu sanki." 

Kedi çocuk onu onaylayıp yardım etmek için ayağa kalktığında şef yardımı reddedip onu salona yolladı. 5 dakika sonra mutfaktan kafasını uzatıp soğuk bir şeyler isteyip istemediğini sordu ona.

Jongin biraz utanarak başka bir soruyla cevap verdi.

"Hyung şarap var mı?"

*****

Birkaç saat sonra akvaryumun önüne çektikleri koltukta balıkları izliyorlardı. Jongin çarpmasın diye 2 kadehte bıraksa da Sehun hala içiyordu. Yine de biraz pembeleşen yanaklarının ve gevşeyen kaslarının dışında bir çakır keyiflik emaresi yoktu.

"Hyung bir şey sormak istiyorum ama kararsızım."

Sehun kadehindeki şarabın son yudumunu içtikten sonra küçüğe baktı.

"Sor bakalım."

"Sung Kyung noonayla konuşurken birinden bahsettin. 'Onu görene kadar bende hetero olduğumu sanıyordum.' dedin. Kimdi o? Tanıdığım biri mi?"

Büyük olan kadehi köşeye bırakıp şişeyi çekti kucağına. Gerçekten umutsuz gibi görünüyordu. Burnunu çekti.

"Sanırım bu bilgi benimle mezara kadar gidecek Jongin-ah. Asla olmayacak biri. Söylersem 3. Dünya Savaşı çıkacak gibi bir his var içimde. Japonya başka bir bombayı daha kaldıramaz."

Jongin şaşkındı. Her zaman Sehun'u kimi isterse elde edecek bir tip olarak görmüştü. Arzu ettiği her şey elinin altında gibiydi sanki. Bir an gerçekten kim olduğunu boşverip o kişinin yerinde olmak istediğini farketti. Bu da 3. Dünya Savaşı'nı daha fena hale getirecek türden bir istekti. Hiçbir şey demeyip Sehun'un elinden şişeyi kaptı ve kafaya dikti. Büyük olanın dudakları şişeyi ısıtmıştı ve bunun düşüncesi kedi çocuğun omurgasında acayip bir ürperti dalgasına sebep oldu.

"Boşver hyung. Ben de istediğimi elde edebilmiş değilim."

Sehun aniden dönüp keskin gözlerini dikti diğerinin yüzüne. Ne kadar odaklanabildiği muamma olsa da ürkütücüydü.

"Bana hala Chanyeol'ü sevdiğini söyleme. Jongin senin kafanı kopartırım ciddiyim."

Jongin omuzları sarsılarak güldükten sonra Sehun'a yaklaşıp kafasını onun geniş ve mükemmel ve kaslı ve sıcacık omuzlarına yasladı.

"Hayır, ondan Kore'de olduğum zamanlarda bile hoşlandığımdan emin değilim artık. Sanırım öyle bir erkek tarafından sevilmenin nasıl bir şey olduğunu merak ediyordum. Hem hala ondan hoşlansaydım bile tehdidini dikkate almazdım."

Sehun kaşlarını çattı ama Jongin onun kazağındaki iplikleri parmağıyla dürtmeye o kadar odaklanmıştı ki farketmedi.

"Niyeymiş?"

Kedi çocuk kısık bir sesle kıkırdadı yine. Yaslandığı omuz erimek üzereydi ve bundan haberi yoktu.

"Sarhoşsun da ondan. Babam hep sarhoş erkekleri dikkate alırsam kafamın boktan çıkmayacağını söyler. Dikkate alamıyorum o yüzden."

"Hiç de bile. Seni evlat edinme fikrini onlara sarhoşken ben vermiştim. Gidin kedi çocuk alın çok tatlılar dedim. Yifan çok güldü ama o kadar güldükten sonra ne oldu? Aylarca senin altını temizledi. Hatta bir keresinde... Ne? Niye bakıyorsun öyle?"

Jongin direk olarak gülümseyerek yüzüne bakıyordu ve gözleri çakmak çakmak yanıyordu. Şef bunu ölene kadar izleyebileceği manzaralar listesinde anında 1 numaraya taşıdı.

"Hyung gerçekten sarhoşsun."

Sehun derin bir nefes alarak pes etti ve kafasını diğerinin kafasına yasladı.

"Evet öyleyim. Sende öylesin."

"Hmm, ben de öyleyim. İkimiz de öyleyiz."

İkisi de bir süre sessizce akvaryumu izledi. Sehun kuyruğu olan birini düşünüyordu. Kuyruğu olan ise akvaryumdaki balıkların sayısının arttığını. Sessizliği delen yine Jongin oldu.

"Hyung iki erkek sarhoş olduğunda ne yapar?"

Sehun soruyla beraber ateşinin çıktığını hissetti, kendini parkeye atıp ölü taklidi yapması an meselesiydi. Ne yapıyordu bu çocuk? Şef büyük olduğunu ve davranışlarını dizginlemesi gerektiğini sarhoş haliyle ne kadar düşünebiliyorsa o kadar düşündü ve ayağa fırladı.

"İki erkek sarhoş olduğunda uyur bebeğim. Bu gece burada kal. Saat geç oldu, hem yarın resmi tatil, gitmeyeceksin okula."

Jongin onu onaylayarak kalktı koltuktan. Poposu düzleşmiş gibi hissediyordu ve başı dönüyordu.

"Yarın başım çok fena ağrıyacak."

"Benim de. Ama çorba yaparım hem ağrı kesici de var."

Jongin kıkırdayarak Sehun'a yaslandı yürüdükleri dar koridorda.

"Evinde ağrı kesici olmasını sevdim hyung. Evinde ağrı kesici olan erkekleri hep sevmişimdir."

Kedi çocuk ne yaptığının farkında değildi. Sehun kendini duvara çarpıp bağıra bağıra ağlamak istese de onu ittirip banyoya yolladı. 

"Dişini fırçala sersem herif. Ben pijama ayarlayana kadar çıkmış ol yoksa seni küvette boğacağım. Sızma sakın!"

Büyük olan odasına gidip gardıroptan pijama çıkarırken kedi çocuğun sesini duyuyordu hala. Hiç susmuyordu ki!

"Çok şiddet yanlısısın hyung! Babam beni sana emanet ederken seni uyarmadı mı hiç? Psikolojimi bozacaksın."

Sehun sinirlenip ağzının içinde mırıldandı.

"Sen çoktan benim psikolojimi bozdun serseri piç."

"HYUNG SEN BANA KÜFÜR MÜ ETTİN?"

Jongin odaya girip zırıldayarak kendini yatağa attı. Sehun bayılmak üzereydi artık, tüm duyguları altüst olmuştu. Bu gece bitmeyecek miydi gerçekten? Yatağa gidip yüzüstü uzanan çocuğun poposuna esaslı bir şaplak attı.

"Kalk ve pijamanı giy. Hadi!"

"Hayııııır, ben kendim giyemem. Unuttun mu sarhoşum. Zil zurna sarhoş oldum. Sorumluluğumu al Oh Sehun."

"Jongin bana bunu niye yapıyorsun? Kafayı mı yiyeyim? Genç yaşta verem mi olayım? Ne olur zorlama da giy şunu ben dişimi fırçalayıp geliyorum bebeğim. Lütfen hıh?"

Jongin agresif bir homurtuyla doğruldu yatakta. Vücudu dik dursa da kafası sallanıyordu, o kadar da içmemişti halbuki. İşaret parmağını Sehun'a doğrultup bağırmaya başladı.

"HYUNG SEN BENİ SEVMİYORSUN!"

Sehun bir apartmanda yaşadıklarını unutan kedinin ağzına elini kapatıp gözlerini pörtleterek konuştu.

"Sus yemin ederim seviyorum, çok seviyorum seni bağırma lütfen."

Şef elini çekince Jongin kuyruğunu okşayarak ona bakmaya başladı. Kafasını hafif eğmiş ve gözlerini de kısmıştı. Bir ona bir de kuyruğuna bakıyordu.

"Hmm, kuyruğumu da seviyor musun?"

"Evet onu da seviyorum."

"Çok mu seviyorsun az mı seviyorsun?"

Sehun bu geceye kadar bu kadar sabırlı biri olduğundan habersizdi.

"Seni sevdiğim kadar seviyorum kuyruğunu."

Kedi çocuk kuyruğunu bırakıp sulu sulu gözlerini kırpıştırdı.

"Peki beni ne kadar seviyorsun? Az mı çok mu?"

"Seni dünyadaki her şeyden çok seviyorum Jongin."

Şef diğerinin kalkıp boynuna atılmasını ve bende seni seviyorum falan demesini bekledi ama öyle bir şey olmadı. Jongin yan taraftan pijamayı aldı ve çevik bir hareketle diğerinin gözüne soktu.

"O zaman pijamamı sen giydir hyung!"

******

Sabah Sehun sırtında hissettiği ağırlıkla açtı gözlerini. Bu söylendiği kadar kolay olmamıştı gerçi. Tek gözünü açması 3 dakikasını almıştı.

"Günaydın hyung."

"Günaydın Jongin sırtımdan kalk."

"Hayır açım. Asıl sen kalk."

Sehun onu sırtından itekleyip sinirle fırladı yataktan. Kafasının arkası havaya uçmuş gibi hissizdi, bu hissizlik en fazla 10 dakika içerisinde dehşet bir ağrıya dönecekti muhtemelen.

"Giyin de dışarıda yiyelim. Kahvaltı hazırlayacak halim yok."

Jongin yanına gelip sessizce beline sarıldı. Bu da neydi? Sabah flörtü falan mı?

"Seni çok yordum dün değil mi? Çok özür dilerim."

Sabah sabah bu kadar aksi davrandığı için pişman oldu büyük olan. Jongin'i göğsüne çekip saçlarını karıştırdı ve kulaklarına birer öpücük kondurdu. Böyle çok daha iyiydi.

"Hayır, o kadar içemene müsaade etmek benim suçumdu. Özür dilenecek bir şey yok. Hem ben de sarhoştum, kafam yerinde değildi. Hadi giyin de gidelim, açlığa dayanamazsın sen."

"Tamam, nereye gideceğiz?"

"Sen karar ver. Ne yemek istiyorsun?"

"Bilmem, geleneksel bir şeyler."

************

Yarım saat sonra Jongin'in sipariş ettiği pankekleri gömmesini izlerken Oh Sehun hala şoktaydı.

"Gelenekselden kastın pankek miydi cidden?"

Kedi çocuk ağzının kenarındaki akçaağaç şurubunu silerken gülmeye çalıştı. Daha çok avcı gören deniz ayısı gibi bir ses çıkarmıştı.

"Elbette. Amerikalılar için geleneksel bu."

Sehun gözlerini devirip onun için pankekleri bölmeye devam etti.Dediğine göre esmer olanın kas ağrısı olduğu için yapamıyordu, kazağını bile Sehun giydirmişti. 

"Bu arada Jongin, dün sana söylemeyi unuttum. 2 hafta sonra otelin açılış yıldönümü için büyük bir parti var. Normalde Yifan gelecekti ama biliyorsun yeni bir şube işine girdi, çok yoğun olduğu için gelemeyecek. Onu temsilen senin gelmeni söyledi."

Yalan. Sehun telefonda Yifan'a dakikalarca 'Senin gelmene ne gerek var, oğlun katılsın hem eş dost merak ediyor onu' diye yalvarıp güç bela ikna etmişti onu.

"Kim gelecek başka?"

"Ne demek kim gelecek? Herkes gelecek işte."

Jongin portakal suyunu kafasına dikip ona baktı kıstığı gözlerle.

"Dün bahsettiğin kişi de gelecek mi?"

Hay bin kunduz! Unutmamıştı işte hiçbir şeyi!

"Bilmiyorum ki. Belki gelir belki gelmez."

"Öyleyse geleyim. Değişiklik olur hem. Belki onu bana gösterirsin?"

Esmer olan kuduruyordu. Sehun'u böyle lafı geçince bile beyazlatacak kadar geren kişiyi merak ediyordu. Belki onunla tanışıp suratına soğuk şampanya fırlatma fırsatı bulurdu.

"Göstermem ama yine de gel sen. Eğlenceli olacağına eminim."

İki hafta sonra yaşayacakları şeyler eğlenceli olmanın birkaç gömlek üstündeydi ve Jongin bunu çoktan hissetmişti.

"Eğleneceğiz hyung."

*****************************

OH SEHUN RUINED MY LIFE.

O

H

S

E

H

U

N

R

U

I

N

E

D

M

Y

L

I

F

E

Continue Reading

You'll Also Like

The 42 By alex

Fanfiction

57.9K 8.3K 18
"Bizden ne komşu, ne düşman, ne de arkadaş olur." university & dorm au! ! 15.01.2024
135K 12.6K 26
Taehyung ve nefret ettiği yeni üvey kardeşi Jeon. texting + düz yazı
26.6K 3.5K 66
Hep aynı yıldıza bakarsan yolunu asla kaybetmezsin...
334K 31.1K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...