Benimle Oynar mısın? (Alsel)

By derininyagmuru

41.4K 2.4K 375

"İki küçük çocuk. İkisi de hoyrat, duygusal, kırılgan, yaralı. Bir o kadarda bu özelliklerini saklamaya çalış... More

1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
9.
10.
11.
12.
13.
Duyuru
14.
15.
16.
(17. Bölümden..)
17.
18.
19.

8.

1.8K 112 17
By derininyagmuru

Dilimin yerini unutmuş gibi öylece bakakaldım ona. Oturmuş, beni düşünüp, ağlamasını beklemiyordum ama bunu da beklemiyordum. Yüzünü görmek istemiyordum. Sesini duymak istemiyordum. Şuan onun evindeydim, hatta yatak odasındaydım ve bir açıklama yapmak zorundaydım. Elimi saçıma götürüp biraz karıştırdım. 

"Şey.. Ben Sadece seni merak etmiştim." 

"Bu saatte mi?"

Utancından yerin dibine girmesi gerekirken bir de üste çıkmaya çalışıyordu. Ne düşünmüştüm ki? Nefret ediyordu benden. Ya da sadece eğleniyordu. Ya da Aylin haklıydı, sadece intikam alıyordu. Gözümle kızı işaret ettim.

"Haklısın. Merak edilecek bir şey yokmuş. Keyfin gayet yerinde."

Gözümdeki yaşları artık geri gönderemediğim için koşarak kapıdan çıkmayı tercih ettim. Arkama bile bakmadan, kaçtım yine. Arkamdan bir iki kez bağırdı. 

"Selin!" 

"Selin beklesene!" 

Ne onu duydum ne de kendimi. Şuan duyduğum tek şey, iç sesimdi. Bana bir salak olduğumu söylüyordu. Havanın soğukluğunu ve saati umursamadan koştum. Rüzgar, yanağımdaki gözyaşlarını kurutana kadar koştum. Nefesim kesildiğinde durdum ancak. Hafızamdan o görüntüleri silmek istercesine, başka şeyler düşünmeye çalıştım. 

Bir banka oturdum. Keşke söylediğim gibi ona güvenmeseydim dedim. Ama güveniyordum işte. Güvende böyle bir şeydi işte. Kırılınca asla eskisi gibi olmayan, yok olduğunda asla geri getiremediğin bir lanetti. 

Çantamın içinden telefonumu çıkardım. Özel numara olup olmadığını umursamadan, Nazlıyı aradım. 

"Alo?"

"Nazlı, ben çok kötüyüm.."

Hıçkırıklarla dolu ve çatallı çıkan sesim, ağladığımı bariz ortaya çıkarıyordu. 

"Selin! Ne oldu? İyi misin? Yüreğime indirme benim!" 

"İyi değilim."

"Ne oldu ya? Biri bir şey mi yaptı yoksa? Bir yerine bir şey mi oldu Selin!" 

"Nazlı.. Ben sanırım aşık oldum." 

"Bunun neresi kötü salak? Çok korkuttun."

"Aşık olduğum çocuk, benden nefret ediyor."

"Büyük aşklar nefretle başlar." dedi ve kıkırdadı. 

"Nazlı! Saçma yaz dizisi çekmiyoruz burada."

"Ben ne bileyim kızım, sende tam adamına sordun. Aşk doktoruyum ya bende. Asıl onu bunu bırak, neredesin sen?"

"İzmir'deyim." 

"İzmir mi?" 

"Evet."

"Ne işin var orada ya?"

"Nazlı kapatmam lazım. Sakın bizimkilere bir şey söyleme."

"Kendine dikkat et!"

Telefonu kapatıp, çantanın içine attım. Saat üçtü. Öğleden sonra üç değil, bildiğin gece üçtü. Bu saatte dışarıda olmayı bırak, uyanık olduğumu bile hatırlamıyorum daha önce. Şimdide bir çocuk yüzünden, uyuyamıyorum.

Ayağa kalktım ve sahil boyunca yürümeye başladım. Ayağımdaki topuklu ayakkabılar yüzünden dört kere düşme tehlikesi geçirdim. O yüzden onları ayağımdan çıkarıp, denize attım. Çıplak ayakla hayat daha güzel. 

"Güzelim! Nereye böyle? Gel takılalım!"

Sesin geldiği yöne kafamı çevirdim. Üç tane birbirinden sarhoş çocuk, resmen bana asılıyordu. Onları duymamış gibi, daha hızlı adımlarla oradan uzaklaşmayı denedim.

"Hey! Cevap vermeyecek misin bize güzellik?" 

Biri koşarak, önümü kesince durmak zorunda kaldım. 

"Naber?"

"Önümden çekilir misin?"

"Tabi ki çekilirim. Hey çocuklar! şunun kibarlığına bakın!" 

Diğerleri de yanıma yaklaşınca, telaşlandım. 

"Saçların çok güzelmiş." dedi, elinde sigara olan çocuk.

Cevap vermeden, yürümeye çalıştım ama peşimi bırakmaya niyetleri yok gibiydi. 

"Kaç yaşındasın? yirmi bir mi? yirmi iki mi?"

"Saçmalama mal. Bence on dokuz yaşında." 

Kendi aralarında benim muhabbetimi yaparlarken, durdum. İçimdeki cesur Selin baş kaldırmıştı. Ali'nin sinirini bu çocuklardan çıkarmak için, mükemmel bir zamandı. 

"Hepiniz aynısınız değil mi? Öküz, Mal, İğrenç, midesiz herifler!" 

"Hepinizden tiksiniyorum! Karşınızdakinin duyguları hiç önemli değil, değil mi sizin için? Varsa yoksa sizin düşünceleriniz, sizin hisleriniz, sizin zevkiniz."

"Allah hepinizin belasını versin! Mavi gözleriniz yerinden çıkar inşallah! O egonuzda boğulursunuz inşallah!"

Saydırmaktan nefes nefese kalmış bir halde sustum. Çocuklar bana bakakaldı. 

"Deli mi lan bu?"

"Kaçın kaçın! bela almayalım başımıza gece gece."

Çocuklar koşa koşa yanımdan uzaklaştılar. 

"Bu arada on yedi yaşındayım öküzler!" 

Bende biraz olsun içimdeki zehri kusmanın rahatlığını yaşadım. Daha fazla başıma bela almadan, bir taksiye bindim. Sanırım taksici beni çıplak ayakla, bu kılıkla ve bu saatte görünce fahişe sandı. Biraz utansam da, bunu umursayamayacak kadar kafam doluydu. 

Evin önünde indim ve Aylin'i uyandırmamaya dikkat ederek yavaşça kapıyı açtım. Evde ışık yanmıyordu. Tanrıya şükür ki Aylin uyuyordu. Yavaş adımlarla odama çıktım. Elimdeki çantayı fırlatıp, kendimi yatağa attım. Sonra tekrar ayağa kalkıp, boy aynamın karşısına geçtim. Maşa yaptığım saçlarım, o kadar dağınık ve iğrençtiler ki, hemen saçlarıma bakmayı kestim. Siyah rimelin dağılıp, mahfettiği gözlerime baktım. Gözlerimdeki siyahlık, ağlamalarımdan oluşan kızarıklığı biraz olsun örtüyordu. Aynı şekilde dudağımın her yerine bulaşmış rujum. Tam bir palyaçoya benziyordum. Mutsuz bir palyaço. Bir iki yeri çizilmiş ve pislik içindeki ayaklarıma baktım. Aynaya yansıyan bu kız, kesinlikle benim hayal ettiğim kız değildi. 

Üzerimdeki kıyafetlerden hızlıca kurtulup, banyoya girdim. Soğuk suyu açıp, kendime gelmeye çalıştım. İnsana bedenini yakan soğuk sudan çok, o kızın Ali'nin yatağında uyurken ki görüntüsünün acı vermesi ne garip. Bir süre öylece durdum. Sonra odamdan gelen telefonun çalma sesiyle ayağa kalktım. Havluya sarınıp, odama gittim. Telefona baktım. Ali arıyordu. Açacağımı falan mı düşünüyordu? Elli kez aradı. Bende elli kez bıkmadan kapattım. Hayatta keçilerden daha inatçı bir şey varsa, kırılmış bir kadındır. 

Uyumadım. Uyumadım dediysem, bilerek değil. Uyuyacak vakit kalmadı. Altı buçuk gibi okul kıyafetlerimi giydim. Her zamankinden daha erken çıkmak istiyordum evden. Ali, büyük ihtimalle okula bırakma bahanesiyle kapıya dikilecekti. Onu görmek istemiyordum. Bugün neşeli olacaktım. Aliyi hiç takmamışım gibi yapacak, eğlenecektim. Çünkü düşündüm, bir karar verdim. Seni sevmeyen insanlar için üzülmeye değer mi? değmez. Daha on yedi yaşındayım. Bu aşk sandığım şey, belkide gelip geçici bir heves sadece. Kendime ve Aliye onu zerre kadar takmadığımı ispatlayacağım. Gün bu gündür! 

İlk defa okula giderken biraz makyaj yaptım. Saçlarımı düzleştirdim. Yoldaki bir fırından simit alıp, yedim. Pahalı sofralarda, şaşalı kahvaltılar yapmayınca hayat daha mı güzel ne? Biraz yürümenin sonunda okula vardım. Bahçedeki banklardan birine oturdum. Artık Cemre de yoktu. Yani okulda takılacak biri de yoktu. Yo yo vardı. Gözüm karşıdaki banklarda arkadaşlarıyla sohbet eden Kuzeye takıldı. Artık Aliyi koparıp attığıma göre, Kuzeyle konuşabilirdim değil mi? Kuzeye doğru yürüdüm. O da bana bakıyordu ama kesin kendisi için geldiğimi düşünmemişti. 

"Günaydın."

Bu farklı ve garip bir başlangıç olmuştu. En son bir daha karşıma çıkma dediğim çocuğa, şimdi günaydın dememde benim gel gitlerimden olsa gerek. Kuzey önce şaşırdı ve başka birine mi söyledim diye etrafına bakındı. 

"Günaydın."

"Naber?"

Fecabook ergenleri gibi Kuzeye yürüyormuşum hissine kapıldım bir an. Ama o heyecandan ne yapacağını bilemedi.

"İyi, sen?"

"İyi."

"Bana küssün sanıyordum."

Bende öyle sanıyordum Kuzeycim ama hayat işte. Sana kadar düşürüyor insanı. 

"Ben biraz düşündüm ve sana fazla tepki verdiğimi fark ettim."

"Ciddi misin?" dedi.

Gözleri fal taşı gibi açıldı. Ali olsa, yüzüme bile bakmazdı. Mimik yapmaz ve gıcık ederdi. Ama Kuzeyin her ifadesinden ne hissettiğini çıkarmak güç değildi. 

"Evet. Yani istersen yeni bir başlangıç yapabiliriz. Arkadaş olarak."

Öldürmeyen Allah, Kuzeye muhtaç ediyor işte. 

"Tabi tabi. Yani yeni bir başlangıç iyi olur. Beni yanlış tanıdın zaten." 

Başımı sallayıp gülümsedim. Hatta Ali yüzünden kavga ettiğim Cemreyle bile arama reset atmayı düşündüm ama sonra bu düşünceden vazgeçtim. O kadarda değildi. Kuzey, otuz iki diş bana bakıyordu. Keşke daha az sırıtsa. 

Bir süre daha Kuzeyle oturup, çok saçma konulardan konuştuk. Bahçe iyice kalabalıklaşmıştı. Ama Ali yoktu. Kesin evin önünde beni bekliyordu. Bekle bakalım öküz, daha çok beklersin. 

"Bu arada siz Aliyle-"

Kuzey tam Ali konusunu açacakken sözünü kestim. Geç bile kalmıştın zaten. 

"Aliyle biz diye bir şey yok."

"Sana bir şey mi yaptı?"

Kuzeye dik dik bakmaya başladım. Pardonda o sen mi?

"Tabi ki hayır. Sadece birbirimize hiç benzemiyoruz, uzak kalsak daha iyi." 

"Ne zaman ihtiyacın olursa yanındayım." dedi. 

Öyle bir bakıyordu ki o an, gerçekten beni seviyor galiba. Keşke bende beni seven birini sevseydim. Ama öyle olmuyor değil mi hiç bir zaman. Sana değer vereni değilde pislik gibi davrananı seviyorsun. 

"Teşekkürler." dedim. 

Sanırım Miranın 'Seni seviyorum' demesine karşılık, 'Teşekkür ederim' diyen Yaman'a benzemiştim. Kuzey, elini elimin üzerine koydu. Kalbimde kelebekler uçmadı. Sadece biraz utandım. Yüzüne baktım, sadece gözlerimin içine bakıyor ve gülümsüyordu. 

Cemre, koşarak yanımıza geldi. 

"Ali'nin yanındaki kız kim?" dedi.

Ne? Ali'nin yanındaki kız mı?

Kuzey, "Ne kızı?" dedi.

Cidden de ne kızıydı? Cemre, eliyle okulun bahçe kapısını gösterdi.

"Uzun saçlı, mavi gözlü kız işte, kim?"

Cemre'nin gösterdiği yere baktım. Bu kız, o kızdı. Dün Ali'nin yatağındaki kız. Kuzeyde oraya bakınca biraz şaşırdı. 

"Oha!"

Kuzey'in bu tepkisine şaşırdım. Genelde pek şaşırmazdı. Ağzımın yerini bulduğumda, Kuzeye döndüm. 

"Cidden, kim o kız?"

"Beril bu. Ali'nin sevdiği kız.."  



Selam selam selam sdhfghg Şuan bana sövüyor olabilirsiniz ama olsun :) Bu arada multi içinde kusura bakmayın. Tabiki Alişin sevdiği kıza Ayçadan başkasını düşünemezdim :) Vote ve yorumlarınızı bekliyoruum

Continue Reading

You'll Also Like

25.7K 3.4K 65
Hep aynı yıldıza bakarsan yolunu asla kaybetmezsin...
6.2K 381 2
doğduğundan beri yüzünde leke olan jungkook ve onu kusurlarıyla seven okulun zorbası kim taehyung.
36.9K 2K 12
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...
255K 22.7K 28
Son sınıf öğrencisi Jungkook part time olarak girdiği kafede patronu Kim Taehyung'u çıldırtmayı seviyordu. Omega Jungkook Alfa Taehyung Hayrankurgu#1...