8.

1.8K 112 17
                                    

Dilimin yerini unutmuş gibi öylece bakakaldım ona. Oturmuş, beni düşünüp, ağlamasını beklemiyordum ama bunu da beklemiyordum. Yüzünü görmek istemiyordum. Sesini duymak istemiyordum. Şuan onun evindeydim, hatta yatak odasındaydım ve bir açıklama yapmak zorundaydım. Elimi saçıma götürüp biraz karıştırdım. 

"Şey.. Ben Sadece seni merak etmiştim." 

"Bu saatte mi?"

Utancından yerin dibine girmesi gerekirken bir de üste çıkmaya çalışıyordu. Ne düşünmüştüm ki? Nefret ediyordu benden. Ya da sadece eğleniyordu. Ya da Aylin haklıydı, sadece intikam alıyordu. Gözümle kızı işaret ettim.

"Haklısın. Merak edilecek bir şey yokmuş. Keyfin gayet yerinde."

Gözümdeki yaşları artık geri gönderemediğim için koşarak kapıdan çıkmayı tercih ettim. Arkama bile bakmadan, kaçtım yine. Arkamdan bir iki kez bağırdı. 

"Selin!" 

"Selin beklesene!" 

Ne onu duydum ne de kendimi. Şuan duyduğum tek şey, iç sesimdi. Bana bir salak olduğumu söylüyordu. Havanın soğukluğunu ve saati umursamadan koştum. Rüzgar, yanağımdaki gözyaşlarını kurutana kadar koştum. Nefesim kesildiğinde durdum ancak. Hafızamdan o görüntüleri silmek istercesine, başka şeyler düşünmeye çalıştım. 

Bir banka oturdum. Keşke söylediğim gibi ona güvenmeseydim dedim. Ama güveniyordum işte. Güvende böyle bir şeydi işte. Kırılınca asla eskisi gibi olmayan, yok olduğunda asla geri getiremediğin bir lanetti. 

Çantamın içinden telefonumu çıkardım. Özel numara olup olmadığını umursamadan, Nazlıyı aradım. 

"Alo?"

"Nazlı, ben çok kötüyüm.."

Hıçkırıklarla dolu ve çatallı çıkan sesim, ağladığımı bariz ortaya çıkarıyordu. 

"Selin! Ne oldu? İyi misin? Yüreğime indirme benim!" 

"İyi değilim."

"Ne oldu ya? Biri bir şey mi yaptı yoksa? Bir yerine bir şey mi oldu Selin!" 

"Nazlı.. Ben sanırım aşık oldum." 

"Bunun neresi kötü salak? Çok korkuttun."

"Aşık olduğum çocuk, benden nefret ediyor."

"Büyük aşklar nefretle başlar." dedi ve kıkırdadı. 

"Nazlı! Saçma yaz dizisi çekmiyoruz burada."

"Ben ne bileyim kızım, sende tam adamına sordun. Aşk doktoruyum ya bende. Asıl onu bunu bırak, neredesin sen?"

"İzmir'deyim." 

"İzmir mi?" 

"Evet."

"Ne işin var orada ya?"

"Nazlı kapatmam lazım. Sakın bizimkilere bir şey söyleme."

"Kendine dikkat et!"

Telefonu kapatıp, çantanın içine attım. Saat üçtü. Öğleden sonra üç değil, bildiğin gece üçtü. Bu saatte dışarıda olmayı bırak, uyanık olduğumu bile hatırlamıyorum daha önce. Şimdide bir çocuk yüzünden, uyuyamıyorum.

Ayağa kalktım ve sahil boyunca yürümeye başladım. Ayağımdaki topuklu ayakkabılar yüzünden dört kere düşme tehlikesi geçirdim. O yüzden onları ayağımdan çıkarıp, denize attım. Çıplak ayakla hayat daha güzel. 

"Güzelim! Nereye böyle? Gel takılalım!"

Sesin geldiği yöne kafamı çevirdim. Üç tane birbirinden sarhoş çocuk, resmen bana asılıyordu. Onları duymamış gibi, daha hızlı adımlarla oradan uzaklaşmayı denedim.

Benimle Oynar mısın? (Alsel)Where stories live. Discover now