16.

1.8K 142 27
                                    

(Bölüm şarkısı; Pera - En Güzel Mevsimim)

-

Aliyi görmediğim üç gün, on iki saat, elli dört dakika, otuz yedi, otuz sekiz, otuz dokuzuncu saniye.. Onu unutmam, nefret etmem gerekirdi. Öyle olmasını isterdim. Ama onu görmediğim her an, nerede ne yaptığını merak ettim. Hafta sonu ortalarda yoktu. Pazarteside okula gelmemişti. Benden mi kaçıyor, yoksa beni başkasıyla görme ihtimalinden mi bilmiyorum..

Pazartesi bok gibi geçmişti. Beni gören herkes, gözümün içine baka baka hakkımda konuşuyordu. Duymamı ister gibi. Umursamadım. Salı gününün ilk saatleri de böyle geçip gitti. Sınıftan bir kaç kişiyle zorunlu oldukça konuşuyordum. Kendimi yalnız hissediyorum. Ve en komiği de bu duyguya alışmaya başlıyorum.

Öğle arasında kantinden simit ve kahve alıp boş bir masaya oturdum. Etrafta ufak çaplı bir curcuna vardı. Her okulda olduğu gibi. Kimseyle göz göze gelmemeye çalışıyorum. Sanki onlarla göz göze gelmesem benim hakkımda konuşmayacaklardı.

Kantin sırasında büyük bir savaş verip aldığı tostuyla yanımdaki boş sandalyeye oturdu Can. O günden sonra bana hiç bir şey sormamıştı. Ya da bana nasıl söylemezsin diye trip atmamıştı. Aksine sanki hayatımla ilgilenmiyor, sadece arkadaşım olmak ister gibi davranıyordu. Ben sessizliğimi koruyunca söze o girdi.

"Naber?"

"İyiyim."

"Böyle resmimi olacağız hep? Bir şey anlatmayacak mısın bana?"

Ona karşı mahçup olduğum için gözlerimi kaçırıyordum. Haklıydı.

"Ne anlatayım ki Can? Hangi birini?"

Elindeki tostu masaya bırakıp, biraz eğildi. Sanki hem gizli hemde komik bir şeyden bahseder gibi bir tavır takındı.

"İsminden başlayabiliriz mesela. Selin mi? Ece mi?"

Yüz ifadesine bakıp, daha fazla gülmeden duramadım. Sanki FBI ajanıymış ve çok gizli bir konu konuşuluyormuş gibiydi.

"Selin.."

Tuttuğu nefesini bıraktı ve otuz iki diş sırıttı.

"Kızım çok havalı değil mi? Polismişsin, gizli görev için takma adın varmış ve mafya adamları seni ifşa etmiş gibi!"

Kahkaha attım. Ne olursa olsun seni her fırsatta güldürebilen dostlar biriktirmeli bu hayatta. Yargılayan ya da sorgulayan değil. Can öyle bir dosttu.

"Saçmalama Can! Tüm okul şuan yalancı olduğumu düşünüyor, sen ne düşünüyorsun.."

Saçını havalı bir şekilde arkaya atıp, onu tam anlamıyla dostum olarak görmemi sağlayan o cümleyi söyledi.

"Tüm okulun amınakoyayım."

Bu zamana kadar çok fazla gerçek arkadaşım olmadı diyebilirim. Hatta en gerçek dostum Nazlı bile olabilir. Ama Can sürekli beni arayıp nasıl olduğumu soruyor, yalanlarımla ilgilenmiyordu. Aklıma Cemre gelince, kimseye güvenmemem gerektiğini düşünüyorum. Ama Can ezberimi bozuyor.. Tüm okul üstüme gelse, o yanımda olacakmış gibi sıcak hissettiriyor. Bu duyguyu hem seviyorum, hem de beni ele geçirmesine izin vermiyorum. Çünkü birine ne kadar güvenip bağlanırsam, yere o kadar sert çakılıyorum.

Can'a evden kaçışımı, Ali'nin yaptıklarını, Ailemi, Beril'i ve Poyrazı anlattım. İlk tepkisi yine şoka girmiş ve heyecanlı oldu.

"Oha kızım oha! On sezon Game of thrones çekmişsiniz burada haberimiz yok!"

"Abartma Can!"

"Ama sen şu Ali piçine bak! Hem bana güven de, sonra da bunu yap!"

"Bende bunu anlamıyorum işte Can.. Neden? Neden yaptı durup dururken? Geçen gece açıklamak istedi ama evden kovdum. Çünkü çok yeniydi ve hala öfkeliydim anlıyorsun değil mi?"

Benimle Oynar mısın? (Alsel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin