4.

2K 127 22
                                    

Gözlerini adamlardan çekip, bana baktı. Tuttuğum kolunu geri çekti. 'Her şey bitti.' dedim içimden. 'Buraya kadar.' Ama o beni daha da şaşırtan hareketi yapıp elimi tuttu. 

"Seni görseler tanırlar mı?" 

"Evet." 

Gözleri, bir adamlara kaydı bir bana. Aklında ne vardı kestirmek güçtü. 

"Seni şimdi kucağıma alacağım." 

"Ne?" 

"Dinle. Bayılma taklidi yapacaksın. Bende seni kucağıma alıp, bağıracağım. ve sanki seni hastaneye yetiştiriyormuş gibi koşa koşa dışarı çıkacağız." 

"Bu çok riskli." 

"Başka çaren mi var?" 

Aliye güvenmek zorundayım. Bana şantaj yapan adam, şimdi kurtaracaktı. Kafamda ki Selinler yine ikiye ayrılmıştı. Biri Aliye güvenme diyordu. Biri başka çaremin olmadığını vuruyordu yüzüme. Fazla zamanım yoktu. Hayat cesaret işidir der annem hep. Onu dinledim. Ali'nin mavi gözlerine bakarken, kendimi okulun sert, soğuk zeminine bıraktım. Ali, hemen beni kucağına aldı. 

"Yardım edin! Kız bayıldı!"

Kız mı? Ece diyebilirdin en azından Aliş. 

Herkes başımıza toplanmaya başladı. İnsanların seslerini duyuyordum. 

"Açılın açılın!"

"Su getirin!" 

"Ambulansı arayın!" 

Ali, kucağında benimle hareket etmeye başladı. Adamlara biraz yaklaştığımızı hissettim. Kalbim hızlandı. Ali, saçlarımla yüzümü kapattı. Kalbim dahada hızlandı. Koşmaya başladı.

"Açılın! kızı hastaneye yetiştireceğim!" diye bağırdı. 

Ben bile bir an gerçekten bayıldığımı düşündüm. Bu ne güzel oyunculuk Aliş? Hızla merdivenlerden indi. Bir kaç kişi ve bir kaç öğretmen peşimizden geliyordu. Sanırım adamlar bizi takmadı bile. Ali, hızla koşarken gözlerimi açtım. Bana göz kırptı. Bende gülümseyip, gözlerimi geri kapattım. Ali, ben hallederim diyerek peşimizden gelenleri geri çevirdi. Kimse kalmayınca, tekrar gözümü açtım. Kırmızı arabanın önüne gelip durdu. Nefes nefeseydi. Göz göze geldik. Hafifçe gülümsedi. Ya da ben öyle görmek istedim. 

"İnmeyi düşünüyor musun? Yoksa eve kadar böyle mi gidelim?" 

Hızla Ali'nin kucağından indim. 

"Teşekkür ederim." 

"Kuru bir teşekkürle yırtamazsın." 

"İlla karşılığını alacaksın değil mi yaptığın iyiliğin?" 

"Aynen öyle güzelim. Yavaş yavaş tanıyorsun beni." 

Gülümsedim. Aliydi işte bu. Bazen sert, bazen yumuşak. Hiç beklemediğim anlarda beklemediğim şeyler söyleyen adam. 




Bir süredir arabadaydık. Heyecandan nereye gideceğimizi sormamıştım. 

"Nereye gidiyoruz?"

"Bilmem. Nereye gidelim?"

"Otele bırak beni." 

"Oldu canım. Orada da seni ellerini koymuş gibi bulsunlar." 

Ali'nin bu tavrı gülmeme sebep oldu. Bu çocuk daha dün beni babama ispiyonlamaya çalışmıyor muydu? 

"Ne var? ne gülüyorsun?" 

"Hiç." 

"Söyle."

Benimle Oynar mısın? (Alsel)Where stories live. Discover now