Heaven \\Chanbaek ( Düzenleni...

By baekslip

18.9K 1.7K 1.6K

Benim aşkım güneş gibiydi sabahları aydınlık ve sıcakken geceleri bir o kadar karanlık ve soğuktu... More

TANITIM
şekerlemeler
iyiyim
Jongin...
PRK Kütüphanesi
Daha değil
Alive
-Halisinasyon-
Baykuş & Köpüş
Okul
Beni Yalnız Bırakma
Masal köşesi
Sıcak kalp
Emanet
Göz Yaşı
Benim Yüzümden
Elveda
Yemek
Mezun
Kavuşma(?)
O sen değilsin
Neden?
yalanmıydı?
Ooh sehun
FİNAL

Cehennem köpekleri

724 68 7
By baekslip

Yeni bir gün için gözlerimi araladığımda yataktan çıkmadan tavana diktim gözlerimi. Herşey o kadar yanlış geliyordu ki bazen. Alarmdan önce kalkmak gibi, yanlış.

"Sen eve kaçta geldin?"

Kyungsoo karşımdaki yataktan konuştuğunda gözlerimi tavadan çekmeden konuştum

" 12.00'de"

Sessizlik odaya hakimken sadece nefes alış veriş sesleri duyuluyordu "peki ya sen?" sessizliği bozduğumda hala gözlerim tavanın sıvalı beyaz boyasını izliyordum

" birkaç dakika önce..."

Yataktan kalkıp doğruldum hızla "ne?, neredeydin!?" kyungsoo yavaşca doğrulduğunda bir eliyle gözlerini ovuşturdu herzamanki siyah düz t-shirtü üzerindeydi.

"Sadece düşünmeye ihtiyacım vardı baek ve o... Geri geldi."

Şaşkınlık içerisindeyken suratımı buruşturdum. " seninle mi buluştu?"

Başını salladı ve gözlerini ellerine dikti " O.. Çok pişman mış ve ...baek o çok kötü gözüküyordu.
Bana seninle ... Konuşmamı ve" kyungsoo sessizce ağlarken sözlerini devam ettirmeye çalışıyordu.

"Ve onu seninle buluşturmamı istedi baek..." sessiz bir hıçkırık kaçtı dudaklarından "Onunla... Benim için bulu-"

Yanına gidip sarıldığımda kollarını bana dolayarak karşılık verdi hala hıçkırarak ağlıyordu. "Onunla benim için buluşur musun?" göz yaşları içinde sorduğunda gözlerinin içine baktım "kyunsoo..."

Ellerimi tutup kendine çekti "lütfen Baek lütfen senden sadece bunu istiyorum"

Başımı sallayıp ellerimi çektim "kyunsoo... Ben bunu nasıl yaparım? Benim arkamdan bile gelmeye tenezzül etmeyip işine devam eden birine nasıl güvenebilirim? Benden lütfen bunu isteme herşeyi iste ama bunu isteme"

Kyungsok başını eğip birkaç kez burnunu çekti "Haklısın... Seni bir daha üzmeye hakkı yok"

Yavaşca elini kavradım ve güven verircesine sıktım " Yah emin ol herşey güzel olucak. Belki annemin kafeteryasını birlikte açarız ve güzel bir hayat yaşarız?"

" birlikte güzel bir hayat yaşarız"

Kyungsoo dediğimi tekrarladığında gülümsedim

"Birlikte güzel bir hayat yaşarız. Kabul?"

"Kabul"

Birbirimize sarılıp yatağa düştüğümüzde  seslice gülmeye başladık fakat unuttuğumuz birşey vardı saat sabahın beşiydi

"Susun!"

Suho içeriden bağırdığında sessizce güldük ve gözlerimizi ikinci kere kapattık ama bu sefer mutlu bir şekilde

----------- -----------------

"Uyanın bakalım gece kuşları"

Suho ikimizide dürttüğünde gözlerini açan ilk ben olmuştum yavaşça ovuşturdum gözlerimi

" hafta sonu sabahın köründe uyanmasak nasıl olur?"

Suho gözdevirip gece yere attığımız kıyafetleri toplamaya başladı

" dedi sabahın beşinde kahkaha atan köpüş"

Gülümsediğimde kafama yedigim t-shirt ile gülümsemem kıkırtıya dönüşmüştü.

Kyungsooda gözlerini araladığında suho onada bir t-shirt fırlattı fakat kyungsoo t-shirttü yüzüne birkaç santim kala yakalamıştı. "Tanrım baykuş senden korkuyorum. Herneyse biz doktor olduğumuz için lanet hafta sonlarıda çalışıyoruz. Planınız ne?"

İkimizde birbirimize baktığımızda suho göz devirdi " bir planınız yok değil mi?"

Başımızı yukarı aşağıya salladığımızda suho bilmem kaç kere gözlerini devirdi " Nasıl ergensiniz siz anlamıyorum ki"

Odadan çıktığında tekrar birbirimize baktık " seni hergün gittiğim ağacın yanına götüreceğim"

"Bildiğim güzel bir kafeterya var"

İkimizde aynı anda konuştuğumuzda ellerimizi birbirine çarpıp gülümsedik hiçte bile bir planımız vardı.

Aşağıya indiğimizde lay hala aynı oyunu oynamaya çalışıyor fakat beceremiyordu buda yetmezmiş gibi suhodan azar işitiyordu.

Kahvaltıdan sonra kyungsoo ile evden çıkmış ormana doğru ilerliyorduk her ne kadar kyungsoo bütün bitkilerden uzak durmaya çalışsada bitkilerin bedenime temas etmesini seviyordum. "Belkide kafeye gitmeliyiz"

Başımı salladım " hayır burası daha huzurlu"  birkaç dakika daha yürüdüğümüzde ağacın olduğu uçuruma ulaşmıştık.

En uca yürüyüp oturduğumda ormanın temiz havasını içime çektim ve gözlerimi kapatıp rüzgarı tenimde hissetmeye çalıştım. "Baek... Düşebilirsin"

Gözlerimi açıp arkama döndüm. "Denemedim mi sanıyorsun? Tam altımızda bir metre aşağıda koca bir tümsek var" aşağıyı işaret ettiğimde yanıma yaklaşıp temkinli bir şekilde aşağıya baktı.

Tümseği görmenin rahatlığı ile yanıma oturduğunda korktuğunu hissebiliyordum " hey.. Hadi atlayalım" kyungsooyu dürttüğümde gözlerini şaşkınlıkla açtı "Ne!!"

Gülümseyip aşağıdaki tümseği gösterdim " hadi oraya atlayalım böylece daha az korkarsın" ayağa kalktığımda kyungsoo hala oturuyordu " baek bir yerlerimizi kırabiliriz" omuz silkip biraz geriye gittikten sonra koşup uçurumdan kendimi boşluğa bıraktığımda tenimdeki rüzgarı ve ferahlığı daha iyi hissediyordum. Daha sonra sırtımda hissettiğim yaylar ile zıplayarak aşağıya kaydım ve koyduğum şişirilmiş poşetlerin içine düştüm. İşte güzel ve hafif bir iniş

"Kyungsoo!"

Aşağıdan kyungsooya bağırdığımda temkinli birşekilde aşağıya baktığını gördüm tanrım daha aşağıya bakamıyordu "Baek iyi misin? Bir yerini yaraladın mı!?" Bağırarak ve aşağıya çok bakmamaya çalışarak sorduğunda bu haline gülümsedim.

"Sanırım bacağım kırıldı, buraya gelmelisin"

Yalandan bir iniltide eklediğimde yukarıda endişeden öldüğünü bile bahse girebilirdim

"Ahh çabuk ol kyungsoo"

Ayağa kalkarak aşağıya baktığında yavaşça geri gidip kendini aşağıya bıraktı önce yaylara daha sonra kaydıktan sonra şişirilmiş poşetlerin içine düştüğünde gözlerini açtı. "Yalancı seni!"

Bağırdığında kıkırdayıp yanına oturdum ve önümüzde olan mütiş manzaranın keyfini çıkarttım.

Tam ortada kocaman bir nehir yanlarında ise sayısız ağaçlar vardı. Çeşitlerini bile bilmediğim kuşlar etrafta uçuşurken gözlerimi kapattım.

" buradan nasıl yukarı çıkacağız?" kyungsoo yukarıya bakarak konuştugunda gözlerimi açmadan kendimi şişirilmiş poşetlerin içine bıraktım ve sol yanımızda olan doğal olarak oluşmu taş merdiveni gösterdim.

Buranın kokusu uykumu getiriyordu.

----- -- ----- ----  ------- ----- ------

"Baek artık uyanmalısın güneş batmak üzere"

Gözlerimi açtığımda ğerçektende güneşin batmak üzere olduğunu fark edip doğruldum.

"Güzel bir uykuydu hadi şimdi senin dediğin yere gidelim"

Başını sallayıp ayağa kalktığında doğal taş merdivene ilerledik zorda olsa çıktığımızda kyunsoo bana öldürücü bakışlar atıyordu gülümseyip ilerlediğimizde hava biraz daha karanlık olduğu için ormandan çıkmamız yarım saaitimizi almıştı.

Ana yola çıkıp bir taksi çevirdiğimizde  kyungsoonun çebimdeki minik defterin bir sayfasına adresi yazarak taksiciye uzattı. Birkaç dakika sonra minik ve bebek mavisi ile süslenmiş kafeye geldiğimizde kafeden çeşit çeşit tiplerin çıktığını fark etmiştim.

Bağzıları piercikli ve döğmeli tiplerken diğer kısım masum sevimli kişilerden oluşuyordu. Taksiciye ücretini ödeyip indiğimizde kyungsoo doğrudan içeri girmiş ve sanki önceden ayarlamış gibi bir masaya oturmuştu.

Yanımıza gelen sarışın çocuk siparişlerimizi alırken ben bir cramel macciato kyungsoo ise flitre kahve istemişti. Siparişleri beklerken kyungsoo elleriyle tuturduğu ritim ile tuaf davranırken alt kata inen bir merdiven keşfetmiştim

"Hey kyungsoo o merdivenler nereye gidiyor"

Gözlerime bakmayarak etrafa bakmaya devam etti 

"Cehennem köpeklerine"

---- ------ -------- ---- -----

Lavabo için kalktığım masadan alt kata inerken bulmuştum kendimi daha ilk basamaktan içki ve dan suratıma vururken yürümeye devam edip etrafa göz attım.

Kırmızı ışığın altında  kendinden geçenler döğme yaptıranlar ve içki içenler gözlerimi etrafta gezdirip yukarıya çıkacaktımki gözüme çarpan sülülit ile duraksadım.

Kırmızının en koyu tonunun vurduğu köşede oturmuş içkisini yudumlayan ve tek noktaya odaklanmış saçlarının rengi ışıklara karışmış uzun beden.

"Chanyeol..."

Yavaşca fısıldadığımda duyamasamda ağzımdan çıktığını biliyordum. Chanyeol gözlerini odakladığı noktadan çekip gözlerime diktiğinde gülümsedi ve gittikçe gülümsemesi büyüdü.

Yavaşca yanına yaklaşıp oturduğu kısmın ışın vuran tarafına oturdum ve çebimdeki minik defteri çıkarttım

"Neden o şeyi içiyorsun?"

Defteri uzattığımda bardağa bakıp buruca gülümsedi.

"Alışkanlık"

Bulunduğumuz ortam ışıkların  ve yapılan davranışlara göre oldukça sessiz ve garip bir şekilde huzur veriyordu. Defteri kendime geri çektim

"Bu alışkanlık hoşuma gitmedi"

Defteri geri uzattığımda elimdeki kalemi alarak özenle yazmaya başladı

"Benimde hoşuma gitmeyen şeyler var. Mesela senin benim halisinayonum olman ve asla gerçekleşmeyecek olman"

Defteri bana uzattığında tuaf hissetsemde gülümsedim. Belkide chanyeol tarafından sevilmek böyle hissettiriyordu...

Continue Reading

You'll Also Like

1.6K 177 9
!!TW!!: su!cide Halsey ve Yungblud'ın 11 Minutes adlı şarkısının klibinden esinlenilmiştir.
52.5K 4.6K 20
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...
2.8K 89 10
Babası tarafından Kore'nin en büyük mafyalarından biri olan jeon jungkook ile zorla evlendirilen park jimin
53.5K 2.5K 23
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...