Hello Kitty//Sekai

By alaska_94s

205K 17.2K 7.5K

Sehun Jongin'in miyavlamasına ölüyordu. BoyxBoy More

0-Zavallı Kedicik
1-Merhaba Jongin
2-Seulgi
3-Sehun'un Muzla İmtihanı
4-Zayiat
5-Bir Küçük Diş Meselesi
6-Kazazedelerin En Güzeli
7-Biberona Rüşvet
8-Ev Özlemi Sendromu
9- Leş Kaynana
10- Büyük Balık
11- Zaman Boşluğu
12-Güvenli Bir Liman
13-İçgüdü
14-Ev Arkadaşı
15-Şans ve Şefkat
16-Gece Yarısı Sürprizi
17-Onu Görene Kadar
18-İki Erkek Sarhoş Olduğunda Ne Yapar?
19-Pity Party
20-O Sensin
21-Babam Duyarsa Keser Bizi Sendromu
22-Plan Yok, Plan Bu.
23- Soğuk Sabah
24-Hindi Kapama
25-Dudağımı Değil Ağzımı Öp
26-Gözlerini Benden Çekme
27-Beni Sen Yaşatıyorsun
28-Dijital Saat Yüzünden Ölümden Dönen Adamın Hikayesi
40K~ LÜTFEN OKUYUN
29-Hayatımın En Güzel Işığı (M)
30-Kerkenez Dongwon'un Ölümü
31-Yanan Çıralar Senfonisi
32-Que Dulce Fue Tenerte Dentro
33-Wu Profesyonel Yalancı Jongin
34-Aşkını Göstermek Meselesi (M)
35-Ben Senden Bir Şey Beklemeyi Bırakalı Çok Oldu
36-I Have a Cat, I Have a Yifan
37-Senin Fikrine Sıçayım
38-Hatayım Ama Pişman Değilsin
39-Sen Benim Her Şeyimsin(M)
40-Ben Seni En Kötü İhtimalle Öperim
41-Dünyanın En Mutlu Erkeği
Final (M)

Chansoo-Jongin ile Bir Gün

4.9K 378 153
By alaska_94s

Medya
Perfect Two

Chansoo özel bölüm, Baekhyun ve Yifan'ın hastanede yattığı dönemde Chanyeol ve Kyungsoo'nun bebek Nini ile geçirdiği bir gün. İyi okumalar ♥

Park ailesinin zili sabahın köründe ısrarcı ve sinir bozucu bir şekilde çalmaya başlamıştı. Chanyeol kapının sesini duyunca aceleyle kalktı yataktan, Kyungsoo ise hala uyuyordu.

Kapıyı açtığında yeni uyandığı belli olan Sehun'u kucağında Jongin ile dikilirken buldu.

"Sehun? Günaydın."

Sehun mahcup bir şekilde elini ensesine koyarak gülümsedi.

"Günaydın Chanyeol, bu saatte rahatsız ettiğim için özür dilerim. Ama mesele acil."

Chanyeol arkasını dönüp salondaki saate baktı. Henüz 8 bile değildi.

"Evet çok erken ama ne oldu? Kötü bir şey yoktur umarım? Jongin'e mi bir şey oldu?"

"Hayır hayır. Restorana bugün erken gitmem gerek ama benim de şimdi haberim oldu. Jongin'i biraz erken bıraksam olur mu?"

"Ah elbette olur, ver onu bana da sen git haydi. Geç kalmış gibi duruyorsun. "

Sehun kollarındaki bebeği uzun olana bırakıp aceleyle kendi dairesine çıkmıştı hazırlanmak için. Belki de bunun için sonra Kyungsoo'ya bir özür mesajı atmalıydı.

Chanyeol kapıyı kapatıp salona geçti ve Jongin'i kucağına rahatça oturtarak televizyonun karşısına kuruldu. Kısa bir süre haberleri izledikten sonra göğsünde yatan bebek mızırdanmaya başlamıştı.

Yumruk yaptığı esmer elini ağzına almış emiyor ve dolu gözlerle mırıl mırıl sesler çıkarıyordu. Tabii ki Chanyeol onun sıkıntısını anlamıştı.

"Oh, benim küçük kediciğim acıkmış mı? Chanyeol amcan hemen sana meşhur kahvaltısından hazırlayacak."

Onu havada döndürüp güldürerek mutfağa götürdü ve plastik mama sandalyesine otutturdu. Önüne ise tezgahın üstünde duran bir elmayı bırakmıştı. Jongin elma sevmezdi ama her şeyi kemirdiği için onu da kemiriyordu.

Chanyeol hızlıca meşhur diye bahsettiği ve Çin'de yaşarken öğrendiği birkaç basit yemekle hazırladığı kahvaltı masasını kurdu. Şimdi gidip Kyungsoo'yu uyandırmaları gerekiyordu. Ve malesef bu kısım günün en zorlu kısmıydı.

Kyungsoo erken uyandırıldığında kedi modundan çıkar aslan moduna geçerdi. Eğer birgün -Tanrı korusun- Chanyeol'e boşanma davası açarsa bu kesinlikle sabah krizlerinde yaşadıkları bir kavgadan dolayı olurdu.

Chanyeol temkinli adımlarla yatak odasına girip etrafa göz attı. Kyungsoo hala üstünde ona en az 5 beden büyük gelen lacivert tişörtle uyuyordu. Tişört büyük olduğu için altına bir şey giymemişti ve eğer Jongin olmasaydı Chanyeol çoktan bir tur sabah seksi için onun bacaklarını ısırmaya başlamış olurdu.

Kyungsoo'nun beyaz, dolgun ve biçimli bacakları...

Chanyeol yanında Jongin olduğu için sertleşmemek adına büyük bir çaba sarfederek gözlerini eşinin bacaklarından çekti ve karman çorman olmuş saçlarına baktı. Kendini gülmekten alamıyordu çünkü Kyungsoo bu haliyle yumurtasından yeni çıkmış bir caretta caretta kaplumbağası kadar sersem görünüyordu.

Daha fazla uzakta durmanın bir faydası olmayacağına karar veren uzun adam Jongin'i yatağa -kendi yattığı kısma- yatırdı ve kendisi de Kyungsoo'nun bacaklarına sarılıp kafasını pürüzsüz tenine yasladı.

"Kyungsoo. Kyungsoo. Kyungsoo.. "

Uyuyan kedi sanki bir sinek kovuyormuş gibi kuyruğunu havaya savurdu ve bacaklarındaki ağırlığın el verdiği ölçüde diğer tarafına döndü. Bu hali o kadar tatlıydı ki Chanyeol bir lokmada yutmak istiyordu onu.

Diğer tarafta güç bela doğrulup ikisini izleyen Jongin onların ne yapmaya çalıştığını az çok anlamış ve dahil olma çalışmalarına başlamıştı.

Kyungsoo'nun kendisine doğru dönen kafasına yaklaştı ve kimse ne olduğunu anlamadan uyuyan kediyi kulaklarından tutarak kendine çekti ve burnunu dişledi. Bu çok sert bi hamleydi.

"Aaaaaaahhhh noluyor be?!"

Aniden acıyı hissedip şok içinde kalkan Kyungsoo durumu anlamak için etrafa bakıyordu ama gözleri o kadar şişmişti ki kendi gövdesini bile göremezdi o an. Hızlıca bir gözlerini bir burnunu ovuşturarak sağa sola döndü, kuyruğundaki tüyler panikten diken diken olmuştu.

Chanyeol keyifli bir kahkaha atarak onu kafasından tutup göğsüne çekti.

"Şşşt, korkma hayatım. Jongin uyandırma sürecimizi hızlandırdı sadece. Üzgünüm."

Sesi hiç üzgün gibi gelmiyordu ama buna çok takılmadı Kyungsoo, bu saatte Jongin'in burada ne işi vardı?!

"Hey Jongin."

Boğuk sesiyle seslendiği çocuğu kucağına aldı ve saçlarına basit bir öpücük bıraktı.

"Sehun bu saatte niye bize getirdi seni?"

Cevap veremeyecek olsa da her an cevap verecekmiş gibi anlamlı bakan gözleri vardı Jongin'in. O kadar farklı bir aurası vardı ki bakan kişi anında içine çekiliyor ve kendini kaybediyordu. O çok güzel bir bebekti gerçekten de.

"Bakma öyle balım. Merak ettim sadece."

"Sehun az önce bıraktı, restoranda acil işi varmış."

"Ah, sorun yok. Biz de bugün daha fazla eğleniriz küçük adamla. Değil mi Nini?"

Kendisiyle konuşulduğunu anlayan ve ses tonundaki samimiyetten şefkati hisseden Jongin heyecanlı sesler çıkararak Kyungsoo'ya sarıldı ve ağzını kocaman açıp yanaklarına bastırdı. Bu onun kendince sevgisini gösterme şekliydi. Öpüyordu belki de.

İki kedi ve bir insan karınlarının iyice acıkmasıyla mutfağa geçtiler. Chanyeol yeşil çay demlerken Kyungsoo elini yüzünü yıkamış ve şort giymişti. Şortlar kuyruğunu rahat bırakmadığı için gece onları giymek kedinin tercihi değildi hiçbir zaman. Hem üşürse Chanyeol'ü onu ısıtmak için hep oradaydı.

***

Kahvaltıdan sonra Kyungsoo masayı ve bulaşıkları toplarken Jongin ve Chanyeol Peppa Pig izliyordu bilgisayardan. Jongin'in ilgiyle ekrana kilitlenmesi çok normaldi ama Chanyeol'ün hiçbir sahneyi kaçırmadan izlemesi Kyungsoo'ya komik geliyordu. Son bardağı makineye yerleştirip salona geçti o da.

Yerde yüz üstü uzanan ikiliye baktıktan sonra yavaşça kocasına yaklaştı ve ata biniyormuş gibi sırtına oturdu.

"Yeolita! Bizi pikniğe götür!"

Kuyruğunu yavaşça arkasında kalan kalçaya çarptığında Chanyeol ilgiyle arkasını dönüp yaramaz kediye baktı.

"Ne?"

"Dedim ki, bizi pikniğe götür. Hava çok güzel. Vakit geçmiyor evde. Hem pisicik hava almış olur. Ben de en sevdiğimiz sandviçlerden hazırlayacağım, ne dersin?"

"Hmm, fena fikir değil aslında. Çilek de alırız."

Chanyeol çileğe bayılırdı ve mevsimi olmasa bile illa bulup yerdi.

"Alırız tabii. Sepeti hazırlayayım mı?"

"Evet hazırla, ben de Jongin'in çantasını hazırlayacağım."

Kyungsoo memnun bir gülümsemeyle kalktı kocasının sırtından. Doğruca mutfağa gidip sandviçleri ve içecekleri hazırlamaya koyuldu.

*****

"Imm, hava nefis. İyi ki gelmişiz. Değil mi Nini?"

Chanyeol kuyruğunu heyecanla sallayıp oturdukları örtünün üzerinde gezen karıncaları dikkatle izleyen kedi çocuğa bakarak söyledi. Karıncalar tarafından hipnoz edildiği için tepki veremedi Jongin.

"Gerçekten de iyi ki gelmişiz Yeol. Karnın acıktı mı? Sandviç ve meyve suyu verebilirim istersen."

Chanyeol kafasını sağa sola salladı.

"Henüz değil. Akşama kadar duralım burada hava bozmazsa. Öğleden sonra yeriz. Ben Jongin'i parka götüreceğim."

Kyungsoo onu onayladıktan sonra mavi sırt çantasına uzandı. İkili parka gittikten sonra okuma gözlüklerini taktı ve dün bıraktığı yerden kitabını okumaya devam etti.

Tam kaptırmış bir şekilde kitabını okuyordu ki birden telefonu çalmaya başladı. Chanyeol arıyordu.

"Efendim Yeol?"

"Aman Tanrım Soo hemen buraya gel bunu görmelisin!"

Sadece bu cümleyi duyduktan sonra yüzüne kapanan telefona tuhaf bir bakış attı ve sırt çantasını takıp parka ilerledi. Kocasını bu kadar heyecanlandıran şey ne olabilirdi ki?

Sorunun cevabı basitti. Kyungsoo rengarenk plastiklerden yapılmış parka girince her şeyi anlamıştı.

Jongin oturduğu kırmızı renk salıncakta zincirlere sıkıca tutunmuştu, Chanyeol ise onu yavaşça sallıyordu. Küçük kedi ağzını ve gözlerini kocaman açmıştı, belki de hayatının şokunu yaşıyordu. İlk kez salıncağa bindiği ne kadar da belli oluyordu! Çok ama çok şaşkındı.

Onun bu komik halini gören Kyungsoo kendini kahkahalara boğulmaktan alıkoyamadı. Jongin o kadar tatlıydı ki!

Hemen yanlarına yaklaşıp çantasından çıkardığı polaroid makine ile birkaç poz çekti. Jongin'in tek pozu, Jongin ve Chanyeol'ün beraber olduğu bir poz ve o ikisini arkasına aldığı bir selfie pozu... Daha sonra cep telefonunun kamerasıyla bu anları video çekerek ölümsüzleştirdi. O gün güzel bir gündü.

Chanyeol Jongin'in verdiği şapşal tepkilere kahkaha atıyor ve bazen dayanamayıp zaten yavaş olan salıncağı durdurarak küçük kediyi öpücüklere boğuyordu. Tüm bunlar olup biterken Jongin'in salıncağa ve parka verdiği şaşkın tepki bir gram bile azalmamıştı.

Kyungsoo birkaç adım geriye gidip güzel manzaraya tekrar bakınca içinin sıcacık olduğunu hissetti. Chanyeol'ü daha önce klinikte çocuklarla oynarken görmüştü çok kez. Özellikle hasta olanlara karşı daha şefkatli olur daha çok sevgi gösterirdi. Jongin'e başta biraz soğuk davransa da şimdi bazı zamanlar -kedicik kendi evinde olduğunda- Chanyeol'ü onun videolarına ve fotoğraflarına bakarken yakalıyordu.

O sadece çocuklara karşı değil tüm canlılara karşı sevgi dolu olan bir adamdı. Kyungsoo onun bu zamana kadar birileriyle tartıştığını sadece 2-3 defa görmüştü ve hepsinde de Chanyeol haklıydı. Yoksa hayatta birinin kalbini kıracak ya da birini üzecek şeyler yapmazdı.

Kısa adam gerçekten doğru insana aşık olduğunu hissetti iliklerine kadar. O gün gerçekten de güzel bir gündü.

******

"Ah hadi ama Jongin, bak bitmek üzere, bu son kaşık. Aç ağzını bakalım, hoooop! Aferin Jongin'e!"

Kyungsoo meyve püresini Jongin'e yedirdikten sonra kendileri için hazırladıkları sandviçleri bitirip büyük parkta geziye çıktılar. Arabasının içinde oturan kedicik etrafa -daha çok renkli ve ışıklı oyuncaklar satan satıcılara, pamuk şekerlere ve çocuklara- dikkatlice bakıyordu. Çok keyifli ve şaşkın olduğu her halinden belliydi. Park çifti onun mutluluğunu görünce daha da büyük bir mutlulukla gezmeye devam etti.

"Chanyeol hayır! Bu çok sağlıksız ama! O daha çok küçük!"

Pamuk şeker satan adamın yanına giden kocasına seslendi Kyungsoo fakat elbette bir işe yaramamıştı. Sarı renkli bir şekerle yanlarına gelen Chanyeol sadece Jongin'in ilgisini çekiyordu.

Uzun adam paket şekerin içinden ufak bir parça kopardı ve Jongin'e uzattı. Jongin önce şekeri tombul parmaklarıyla sıktı ve ne yapacağını anlamadığı için yere attı büzüşen parçayı.

"Ah hayır, hayır bebeğim. O bir şeker. Yere atamazsın. Onu yemelisin."

Kendi ağzına büyük bir parça attıktan sonra yine daha ufak bir parçayı Jongin'e verdi. Jongin bu sefer şekeri basık burnuna götürüp birkaç kez kokladı ve onun tatlı bir şey olduğunu anladığında arabanın içinden çıkardığı tüylü kuyruğuna uzattı. Bir şeyler mırıldanıyordu ama anlamlı değildi söyledikleri.

"İnanmıyorum, kuyruğuna mı ikram ediyor?"

Chanyeol kahkahalarla gülerken Kyungsoo sadece tebessüm etmişti çünkü Jongin'i anlıyordu. Bir kedi çocuk için kuyruğu kendisinden önce gelirdi o yüzden tatlı bir şeyi kuyruğa ikram etmek garip değildi.

Kuyruğu doğal olarak şekeri yemeyince Jongin sinirli sinirli homurdandı ve şekeri ağzına tıkarak Chanyeol'e uzattı tombul ellerini.

Chanyeol son parçayı da ona uzattığında gezilerine devam ettiler.

Akşam olmak üzereyken Jongin de iyice yorulduğunda eve dönmüşlerdi. Gerçekten de keyifli bir gündü.

"Aaaaaah çok yoruldum, acıktım ve kirlendim."

Kyungsoo koltuğa yığılmış adamı ayağıyla dürttü.

"Hadi kalk. Soyunup küveti doldur. Jongin'i ve seni yıkayacağım. Sen banyoyu hazırlayana kadar pizza söyleyeceğim ben."

Pizza lafını duyan dev aniden sanki elektrik verilmiş gibi kalktı ve Jongin'i diğerinin kollarından aldı. Banyoya ilerlerken yanında kızarmış peynir ve bol acılı tavuk istediğini de söyleyip duruyordu. Çocuk gibiydi cidden.

Kyungsoo pizzaları söyledikten sonra banyoya girdi. Islanmasın diye paçalarını sıvarken banyoyu da gözden geçiriyordu.

Chanyeol çoktan küveti ılık suyla ve köpüklerle doldurmuş -muhtemelen iç çamaşırıyla- içine oturmuştu. Kucağında duran kedi çocuk oldukça mutsuz ve hırçın görünüyordu. Chanyeol'ün kolundaki üç küçük izin yeni olduğuna kalıbını basardı Kyungsoo.

Yaklaşıp ne olur ne olmaz diye suyun ısısını kontrol etti, gayet idealdi. Geniş küvetin kenarına oturdu ve kocasının çoktan ıslanmış saçlarına dökülmeyi engelleyen şampuanı döktü. Şampuanın erkeksi kokusu banyoyu anında doldururken Kyungsoo içten içe şampuanlarda afrodizyak kullanılma olasılığını düşünüyordu. Olamazdı değil mi?

"Boyamayı bırak artık şu saçını Yeol, dökülmüş iyice."

"Tamamen kel kalmadan her rengi denemek istiyorum. Hem sen beğeniyorsun diye boyuyordum."

Alıngan yüz kendisine döndüğünde gülümsedi kısa olan.

"Seni her halinle beğeniyorum ben sevgilim. Kendine eziyet etme benim için. Hem dışının önemi yok inan ki."

Eğilip ıslak burnuna bir öpücük kondurduktan sonra saçlarını köpürtmeye devam etti. Bu esnada Chanyeol denemek istediği renkleri sayıyor ve dökülmenin umrunda olmadığını anlatıyordu. Onlara kalırsa sabaha kadar banyo sefası yaparlardı ama hem Jongin çok huysuzlanıyordu hem de pizzalar gelmek üzereydi. Önce Chanyeol sonra Jongin yıkandı ve onlar çıkınca Kyungsoo da hızlı bir duş aldı. O giyinirken pizzaları da gelmişti çoktan.

Kyungsoo kafasına sardığı havluyla salona geldiğinde Chanyeol ve Jongin'i yerde oturur vaziyette buldu. Chanyeol alçak olan orta sehpaya pizzaları ve içecekleri koymuştu, mama sandalyesinin ayaklarını çıkarıp Jongin'i de yanına yerleştimişti.

Kendisi pizzasını kemirirken Jongin acısız bir tavuk buduna yumulmuştu. Tıpkı ilk kez et yiyen yavru bir kedi gibi sesler çıkarıyor, kuyruğunu bir sağa bir sola sallıyor ve tavuğun tadı ağzına yayıldıkça gözlerini kırpıştırıp kendince konuşuyordu. O an tavuk budu için dünyayı bile satabilecek gibiydi.

Kyungsoo gülümseyerek kocasının yanına oturdu ve teneke kolalardan birini açıp bir pizza dilimi kaptı. Televizyonda dün akşam izleyemedikleri- çok daha keyifli bir aktivite yapmışlardı- maçın geniş özeti vardı.

Yemekler bittiğinde Chanyeol boş paketlerin hepsini çöpe attı ve hızlıca ortalığı topladı. Kyungsoo o gün çok yorulduğu için ona bir şey bırakmak istemiyordu. Kendisini ideal koca ilan edip sırıtarak koltuğa oturdu.

Büyük kedi karşısına otutturduğu Jongin'in kapanmak üzere olan gözlerine aldırmadan eline yüzüne bulaşmış tavuk yağını temizliyordu.

"Sen tavuğu yememişsin ki bebeğim. Tavuk seni yemiş resmen şu hale bak üstelik yeni yıkandın!"

Yeni yıkandın lafını duyan Jongin kontrol etmek için temiz elini kafasına daldırıp yumuşak saçlarını avuçladı ama hayır, saçları kupkuruydu!

"Aptal, elbette kurudu çoktan ama bir daha bu kadar kirlenme tamam mı?"

Ufaklığın alnına bir öpücük kondurduktan sonra onu kucağına aldı ve ayağa kalktı.

"Ben Jongin'i uyutacağım sevgilim, sen de güzel bir film seç ve beni bekle."

Kocasını onaylayan Chanyeol geçen gün aldıkları filmlerin olduğu kısıma yürüdü hemen. Romantik bir film mi seçmeliydi yoksa komik bir film mi? Duygusal bir film açarsa Kyungsoo hoşlanır mıydı ki?

En sonunda konusu ağır olmayan bir komedi filmini seçip oturdu koltuğa ve altyazı seçeneğini açtı. Tekrar ayaklanıp mutfaktan cips aldıktan sonra film izlemeye hazırdı.

Kyungsoo esneyerek kolunun altına girince dar omuzlara sarıldı ve her zaman elma gibi kokan yumuşak kedi kulaklarına birer öpücük bıraktı. O an farkettiği ilginç şeyle birden kıkırdamaya başladı, Kyungsoo anlamaz bir şekilde yüzüne bakıyordu.

"Mırlıyorsun sevgilim."

Kyungsoo çok az mırlardı. Evlendikleri gece, Jonginle birlikte uyuduğu ilk gece, Chanyeol'ün ona evlenme teklif ettiği gece bunlardan birkaçıydı. Çoğu kedi çok sık mırlarken Kyungsoo da az mırlıyordu işte.

"Mutluyum çünkü. Beni mutlu ediyorsun Chanyeol, iyi ki tanımışım seni, iyi ki aşık olmuşum, iyi ki evlenmişiz. Seni çok seviyorum."

Chanyeol yan dönüp ona sıkıca sarıldı ve bu sefer de omzunu öptü.

"Bende seni seviyorum Kyungsoo."

Birbirlerine sarılmış bir şekilde filmin tadını çıkardılar ve her film izlediklerinde olduğu gibi koltukta uyuyakaldılar.

Continue Reading

You'll Also Like

89.4K 5.6K 34
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
335K 42.6K 41
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
339K 31.4K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
14.2K 551 23
Bu kitap Yabani dizisinin 28. bölümünden sonra ASLAZ cephesinde yaşanan olayları konu aldığım bir kitaptır. Görmek istediğimiz fakat tüm beklentileri...