Selamlar, selamlar, selamlar. Şimdi "Bu ne?" diyebilirsiniz. Aklıma bir fikir geldi, onu deneyeceğim, eğer güzel yapabilirsem, devam edeceğim.
Peki bu fikir ne mi?
Marvellover olan bir kızın günlük yaşamı. Ağırlıklı komedi ve parodi olmasına çalışacağım bir kısa hikayeler olacak. Ciddi kurgulardan yazmaktan bunaldığım zaman, kafamı rahatlatmak için yazacağım tarzda bir şey. Bunu buraya yazıyorum çünkü denemek için. Eğer çok, çok tutarsa kendi kurgusu olur.
Hadi bakalım nasıl olacak.
Klişe sahneler mevcut olabilir.
Oyuncular (Başka bölümler yazarsam, daha çok karakter ekleyebilirim
Zoe Sugg: Mucize Çizgi
--------
"Dııııt, dııııt, dıııt"
Mucize, bu sesi duyarak gözlerini açtı. Gözlerini aralayıp etrafına baktı. Kimse odasında değildi, hemen yorganı üstünden fırlattı ve yatakta doğruldu. "Aman Tanrım, Aman Tanrım, Aman Tanrım." Mucize, çok heyecanlıydı. Çünkü o gün, büyük gündü,
Çünkü o gün,
Kaptan Amerika'nın üçüncü filminin çıktığı gündü.
Mucize, yatağın üstünde bağdaş kurmuş otururken, arkasına döndü ve İntikamcıların resminin olduğu yastığın yanındaki oyuncak ayıcığını aldı. "Starkçığım benim." Oyuncak ayısını iki eliyle önünde tuttu. Ardından ayıcığını sallamaya başladı. Melodi ile beraber söylemeye başladı "-bu gün iç savaşa gidiyorum, bu gün, iç savaşa gidiyorum, ye yo."
Mucize, adeta yerinde duramıyordu. Hemen yatağından fırladı. Üstünde, her yanında Marvel yazan pembe pijaması ile ayaklarını aşağı sarkıttı ve İron Man'li terliklerini giydi.
Ayağa kalktı, hemen balkona koştu. Balkon kapısını açtı ve dışarıya çıkıp derin bir nefes aldı. "Bu gün sonunda İç Savaş filmi çıktı! Hemen gitmem lazım."
Kollarını havaya kaldıran Mucize, sevinçten çıldırıyordu. Hemen yatağa koştu ve yatağının üstüne atladı. Bir yıldır beklediği film o gün vizyona çıkmıştı ve ne yaptığını bilmiyordu, sevinçten kendini kaybetmişti.
Aniden bir erkek sesi duydu "Mucize, sanırım kendini kaybettin." Yatağa gömdüğü kafasını kaldırdı ve önüne baktı.
Uzun boylu, gözlüklü bir erkek başında dikilmiş duruyordu. O, Mucizenin hayali arkadaşıydı. İsmi Pozan'dı. Ona Pozan demesinin belli bir sebebi yoktu ama.
"Ne oldu Pozan? Burada İç Savaş feels'ı geçiyorum görmüyor musun? Bir yıldır bu filmi bekliyordum ve şimdi. Aaaaa, hayal etmek bile çoook muhteeeşeemm. Acaba film ne kadar müko olacak." Pozan, kollarını birleştirmiş halde odanın içinde bir kaç adım attı "Evet, bir yıldır bekliyordun. Kocaman bir yıl. Umarım eğlenirsin."
Mucize, yatağında dört döndü "Amaaan Tanrıım." Sürekli filmin nasıl harika olacağını düşünmeden duramıyordu. Stark ismindeki ayıcığını alıp ona sımsıkı sarıldı. Ayıcığına sarılmış, yatakta dönüp dururken, annesi içeriye geldi. "Mucize, kızım, günlerdir başımın etini yiyordun bu gün için, ama daha yataktan kalkmamışsın bile. Bu gün için heyecanlı değil miydin sen?"
O sırada Pozan ortalıktan kaybolmuştu Mucize için, onu, sadece yalnız kaldığı zamanlar yanında hayal ediyordu.
Ayıcığına sımsıkı sarılmış halde iken annesine baktı "Tabi ki heyecanlıyım anne. Lütfen odamdan çıkar mısın? Hadi, hadi." Annesi, onun ısrarını görünce kapıyı tekrardan kapadı.
Mucizenin odası, kelimelerin anlatmaya yetmeyeceği türden bir odaydı. Duvarları tamamen pembe boyanmış, her yanı raflar döşenmiş olan. Üstünde Marvel ile alakalı figürlerin, çizgi romanların, aktör ve aktris resimlerinin olduğu odalar.
Çok beğendiği Hayran Kurgularını kendi için bastırıp, kitap yapıp kendine özel bir köşede sakladığı bir yer bile vardı.
Yumoş kokan ayıcığını yatağa geri koyduktan sonra, Marvel'lı telefon kabını taktığı telefonuna atladı ve hemen telefonundan arkadaşın mesaj attı
"Bu gün İç savaşa gidiyoruz değil mi *-*"
Arkadaşından kısa süre içinden mesaj geldi.
"Evet, kesinlikle gideceğiz. Kesin müthişteytoşko olacak *-*"
"Ney, o nasıl bir kelime :["
"Müthişteytoşko, hiç duymadın mı? Sanırım sen beni Seb resimlerine bakarken görmedin"
Mucize, ekranda Seb ismini okuması ile feels geçirmesi bir oldu. Kısa bir feelstan sonra yine arkadaşına yazdı.
"Ayayayay bana şimdi Seb deme *-*. Yine senin yüzünden feels geçirdim :("
"Bak ne güzel işte, günlük feels'ın benden :D"
Mucize, gözünün önüne düşen saçına üfledi. Telefonunu, yatağının yanındaki komidinin üstüne koydu. Tekrar ayağa kalktı ve dolabının önüne geldi.
Dolabı oldukça büyüktü. İki kapağı vardı ve ikisi de raylı idi. Sağ sola kaydırılarak açılıyordu, sadece bir kapağı aynalıydı. Aynanın üstünde, siyah kalemlerle bazı yazılar yazılmıştı. Bunlardan bazıları şöyle yazılardı.
"Robert <3 <3 <3 <3 <3"
"Chris Evans best"
"Marvel <3 <3 <3"
"Sebastian'ım benim <3 <3 <3"
Siyah kalem ile aynanın üstüne bu türden yazılar yazılmıştı. Bir de bir resim çizilmişti. Dört tane çöp adam, sadece birinin saçı ve eteği vardı. Dördünün üstünde yukarıyı gösteren ok işareti vardı. İşaretlerin üstünde ise sırayla
"Chris, Chris, Chris ve ben"
Chris Evans, Chris Pratt ve Chris Hemsworth ve kendisini çizmişti, ama çöp adam olarak. Üstünde ayna olmayan kapağı diğer yana kaydırdı ve kıyafetlerine bakmaya başladı.
"Acaba hangisini giysem, Kaptan'lı tişörtümü mü? Kaptanlı tişörtümü mü? Yoksa bu Kaptan'lı tişörtümü mü? Ay bir türlü karar veremedim." O sırada yine Pozan belirdi "Hepsi Kaptan'lı tişört değil mi? Seç birini işte."
Mucizenin o anda elinde tuttuğu üç tişörtü vardı. Üçü de maviydi, ama hepsinde Kaptan'ın başka bir resmi vardı.
"Ayyyyy ama hepsi çooook güzel." Mucize, Pozan'a karşı parıldayan gözler ile bakıyordu. Faltaşı gibi açtığı gözler ile tişörtlere tekrar baktı. Hepsini ayna karşısında, üstünde nasıl olur diye önünde tuttu.
"Hepsi çoook güzel, karar veremiyoruuum. Sence hangisini giyeyim Pozan. Üç tişörtü de ona doğru tuttu.
Çocuk, bütün tişörtlere baktı, ardından kıza baktı.
"Sanırım... Üstünde Kaptan resmi olanı giyebilirsin."
Mucize, bu lafı duyunca yüzündeki gülümsemesi düştü. "Ciddi misin Pozan?" Çocuk ise gülüyordu "Hadi ama bence gerçekten iyiydi, bence Kaptanlı olanı giymelisin.
Mucize, tekrar, askılarından tuttuğu üç tişörte baktı. "Bence arkadaşım hangisini giyecekse, onun kini giymeyeyim. Evet evet, bence çok mantıklı."
"Aynı zamanda mantılı." Şeklinde ekledi, Pozan.
Mucize, hemen telefonunu tekrar eline aldı ve mesajlara baktı. Bir sohbetten on mesaj vardı. Hepsi de en iyi arkadaşından idi.
"Mucize"
"Mucizeeee"
"Mucizeee baksanaaaaa"
Bu şekilde giden mesajlardan sonuncusu ise
"Heeeey yooooo muciiizzeee baksaaaanaaa beeeen kimmmeee diiiyoorrum"
Mucize, garipseyerek baktı ekrana. Arka planında Black Widow resmi olan whatsapp sohbetinde gördüğü mesajlar garibine gitmişti. Ama beklemeden cevap verdi.
"Ne oldu da bu kadar mesaj attın"
Mucize bu mesajı yazdığında, Pozan onun arkasından ekledi "Mesajın sonuna 'yav' eklemeyi hiç düşündün mü? Bence cümleyi çok daha komik ve okunası bir hale getiriyor." Mucize, omzunun üstünden ona bakıp, "Sen sus." Pozan da, gidip dolaba yaslandı.
Arkadaşı, Mucize mesajı yazar yazmaz gördü ve geri cevap yazdı.
"İç saavaaaaş, sineeemaaa, beklemekten çoook sıkıııdım."
Mucize'nin gözü, çalışma masasının üstünde duran dizüstü bilgisayarına kaydı, sonra yine telefonuna bakarak mesaj yazdı
"Marvel ile Evlen Ayol'u okuyabilirsin beni beklerken"
"Onu okudum zaten :D Sen beni hiç tanımamışsın ayol"
":D"
Telefonu komidin üstüne tekrara bırakan Mucize dolabın önüne gitti, tam üstünü değiştirecekti ki, hangi tişörtü giyeceğine henüz daha karar vermediğini hatırladı. "Ay ben soru sormak için mesaj yazıp, sormadan kapattım. Ne kadar da aptalım." Hemen telefona geri döndü, arkadaşına tekrar yazdı.
"Sen bu gün hangi tişörtünü giyeceksin."
"Kesinlikle üstünde Kaptan olan tişörtümü :D :D"
Pozan, bunu görünce güldü "Sanırım sen tişört seçene kadar film vizyondan kalkacak Mucize." Mucize ise telefonunu yatağa fırlattı
"Ay yeter ama ayol. Şimdi gidip bambaşka ve değişik tişörtümü giyeceğim, kesinlikle kaptanlı bir tişört değil."
Pozan, dolaba yaslanmış halde Mucizeye bakarken "Peki nasıl bir tişört giymeyi düşünüyorsun, Mucize hanım."
Mucize ise kollarını kaldırıp, sevinçle "Üstünde iki kaptan olan tişörtüm tabi ki!"
Pozan bunu duyunca kafasını dolabın kapağına vurdu "Gerçekten mi lan? Bu, bu kadar klişe bir diyalog olmasaydı iyiydi gerçi."
Mucize, hemen kafasını dolabın içine soktu ve tişörtlerin arasında aramaya başladı. Kısa bir arayıştan sonra, askısını şak diye çıkardı ve havada tuttu "İşte bu! İşte bunu giymeliyim." Pozan, tişörtün üstündeki resme baktı. İki tane Kaptan Amerika vardı. Biri İntikamcılar filmindeki kostümü, öbürü ise İç Savaş filmindeki kostümüydü. Altında ise "Cap, Cap" yazıyordu.
Tişörtü seçtikten sonra, üstüne giymek için pijamasını çıkaracaktı ki, Pozan'ın hala ona baktığını fark etti, "Arkanı dönmeyecek misin?" Pozan, güldü, "Ben senin hayali arkadaşınım, her şeyini biliyor olmam lazım. Lütfen benden bunu beklediğini söyleme."
Hayran kız, sert ve tehditkar bakışını atınca, Pozan öfleyerek kayboldu.
Tişörtünü değiştirdikten sonra, sıra pantolon seçme sırasıydı. "Şimdide hangi pantolonu giyeceğimi seçeceğim." Pozan, yine belirdi "Oha ama artık. Sen daha onu seçmedin değil mi? Hay ananas ekeyim.
Mucize, aynada kendine baktı "Daha, pantolon, kolye, saat, ayakkabı, oje, ruj, saç, saç tokası, bilezik ve yüzük seçeceğim."
Pozan bunları duyunca gözlerini açtı ve korkarak üç adım geri çekildi. Aslında iki adım sonra çalışma masasına çarpması gerekirken, hayali olduğu için içinden geçti. Yüzü sanki, yapması gereken onlarca ödevi olduğunu, ödev teslim gününden bir gün önce öğrenmiş öğrenci bakışına dönmüştü "Ney? Gerçekten mi? Lütfen bana kısa süreceğini söyle."
Mucize güldü "Hayır, hemde hiç kısa sürmeyecek." Pozan, tam, "Ebesinin a.." diyecekken, Mucize onu "Language!" diyerek uyardı. Pozan'da onun dediğine uyarak "Ebesinin adı ama." diyerek lafını tamamladı.
Ardından Mucize ve sırf ismi havalı bulduğu için o ismi koymuş olduğu hayali arkadaşı Pozan ile diğer eşyalarını da seçmeye başladılar.
----------
Bunu yazarken, aslında bir çok Fangirl'ün yaşamak istediği hayatı temel aldım. Marvel'ı çok seven bir kız, hayalinde nasıl yaşamak isterdi? Bende bu sorunun cevabını vermek istedim. Eğer beğenirseniz başka bölümler de yazarım.
Deneme olduğu için kısa bırakmayı tercih ettim. Beğendiyseniz, yorum yapmayı ve oy atmayı unutmayın. Sonraki bölümlerde görüşmek üzere, ey Marvel Ahali.