Aşk mı ?

Από PandaSever4

64.4K 2.4K 189

"Ya ne yapıyorsun? Dikkat etsene." Ben bunu diyince çocuk afallasa da laf unutmadı. "Asıl sen ne yapıyorsun... Περισσότερα

1- Okul
2- İzlenme Duygusu
3-Çarpışma
4-Fotoğraf Karesi
5-Zamansız Bela
6-Geri Dönüş
7-Kayıp Bileklik
8-Baş Belası
9-Sinir
10-Ev
11-Not
12-Bırakma
13-İş Birliği
14-Aşk
15-Hisler
16-Balo
17-Takip
18-Günlük
19-Dağ Evi
20-Öpücük
21-Mesaj
Okuyucuya Duyuru
24-Benimsin
25-Sarhoş
26-Soğuk
27-Baba
Okuyucuya Duyuru
29-Mafya?
30-Silah
31-Katil
32-Git...
33-Özel Mesaj
34-Sigara
35-Mutluluk
36-Siyah
37-Düşman
38-Saat
39-Güven
40-Sonra?
41- 4 Nisan
42-Çırağan
43-Yalnız Kalmalıyım.
44-Uzun Bir Süre
45- 7 Yıl
46-Ani Tesadüfler
47-Sevgilim
48- Ölü Melek
49-Patron Benim
50-Kamp
51-Savaşmak İstiyorum
52-Güzel Plan
53-Doğum Günü
54-Hayatım?
55- Antidepresan
56- Hayal İşte
57- Düğün
58- Deniz
59- İzmir
60- Bırakmam
61- Umutlar
62- Melek
63- Seçim
64- Son Damga
65- İntikam
66- Nohutlu Pilav
67- Endişe
68- Hamilelik
69 - Sevgi
70 - FİNAL
Yazarın Notu
72- YENİ KİTAP ALARMI

22-Kıskançlık

917 44 3
Από PandaSever4

Beğenileri yükseltelim arkadaşlar.

"Çok biliyorsun sen hayvan!" hızla elimde ki yastığı Berk'in kafasına nişan aldım ve fırlattım. Havada tutup kahkahalarına devam etti.

"Ben sana söylemiştim. Islak olduğunda bile tatlı oluyorsun."

"Berkkk!"

Bugün sabah ben Berk'i uyandırıcakken o beni bir sürahi soğuk suyla uyandırmıştı. Şuan donuyordum.

"Berk yemin ediyorum pisliksin yaa!"

"Öyleyimdir." muzipçe gülünce

Hızla banyoya koştum ve üzerimi değiştirdim. Saçlarımı kuruması için saldım. Berk çoktan aşağıya inmiş sanıyordum ama o hala odamda duruyordu.

"Berk?"

Bir yere dalmış gitmişti. Elinde ki telefonu görünce Merve mesaj attı sandım ve benimde rengim attı.

"Annem aramış. Mesajda atmış yanına çağırıyor beni."

"Hemen mi gidiceksin?"

"Hayır, okuldan sonra beraber gidicez."

Önce söylediğini anlamadım. Ama sonra o kadın aklıma geldi ve elimle 'orda dur' işareti yaptım.

"Uuu yavaş, ben gelmem."

"Alya, geliceksin. Yanımda ol lütfen."

'Hayır' anlamında kafamı salladım ve mutfağa indim. Berk'i giyinmesi için yalnız bırakmıştım.

Mutfağa inip birşeyler hazırlamaya başladım. İkimizide tost yaptım ve yanına meyve suyu hazırladım.

Aklıma bir an evli çiftlerin böyle olduğu geldi. Yüzümü ekşittim.

"Niye yüzünü buruşturuyorsun?"
Berk kapının girişinden seslenmişti. Arkamı döndüğümde okul formalarıyla gerçekten güzel göründüğünü anladım.

"Hiç, öylesine."

"Bugün, zor bir gün olucak yani benim için."

"Nedenmiş?"

Sandalyeye oturdu ve bir bıçak istedi. Ben genelde tost ekmeği elimle yerdim. Ama o bıçakla hafifçe kesip çatalla ağzına atıyordu. Çocuk tam bir elitti.

"Çünkü annem tekrar şirketin başına geçmem için yalvarıcak."

Ekmeği ağzına o kadar nazik atıyordu ki kendi yemeğimden çok onu izliyordum.

"Konunun bu olduğunu nerden biliyorsun?"

Soruyu sorduğum an cevap vermedi çünkü ağzında ki şeylerle konuşmuyordu. Meyve suyunu içti ve daha hızlı yutmaya çalıştı. Yutunca cevap verdi.

"Sence başka konu ne olabilir?"

Onun davranışları bana o kadar tuhaf geliyordu ki ağzım açık resmen onu izliyordum.

"Bence sabit düşünme, belki seni merak etmiştir."

Berk meyve suyunu içerken hafifçe sırıttı ve peçeteyle ağzını sildi.

"Özlemek, bence bu kavram onlar için geçerli değil."

Birşey söyliyemedim çünkü o ailesini benden iyi tanıyordu. Yemeklerimiz bitince bulaşıkları öylece bıraktım ve üzerimi değiştirmeye çıktım.

Masamın üzerinde açılmış bir halde çizim defterimi görünce elimi alnıma vurdum. Berk! Uyurken çizdiğim resmi görmüştü yaa!

Hızla giyindim ve aşağı indim Berk kapalı televizyona gözlerini dikmiş bakıyordu.

"Bir daha çizim defterime dokunma."

Gözlerini bana çevirmeden güldü ve ayağa kalktı.

"Çok tatlı resim yapıyorsun sen. Bakmak suç mu?"

"Evet benim dünyamda tatlı şeylere bakmak suç."

"Hmm, sana nasıl bakıcam ben o zaman?"

Hafifçe sırıttım ve elimle hafifçe yanağına vurdum. O da güldü ve ani refleksle elimi öptü. Çantalarımızı alıp dışarı çıktık. Aklıma direk Kuzey geldi.

Dün çocuğa ne kadar ayıp olmuştu yaa! Off Berk senin kıçını toplamak zorundaydım sanki.

Berk'e döndüğümde siyah güneş gözlüklerini takmış havalı havalı sitenin çıkışına doğru yürüyordu.

"Bu ne hava?"

Bana döndü ve ceketini düzeltti.

"Sen daha beni tanımamışsın yavrum. Bu yakışıklılığa bu karizma işte ne yaparsın?"

"Berk şuan... Dicek birşey bulamıyorum..." gülüşlerimin arasından söylemiştim bunu.

Kuzey dışarı çıkıp demir kapıyı açmaya başlamıştı bizi görünce.

"Berk sen bekle geliyorum."

"Nereye?"

"Kıçını toplamaya." bunu sadece onun duyabileceği düzeyde söylemiştim. Gözlüklerinin üzerinden 'iğrençsin' bakışını attı ve demir kapıdan çıktı.

"Aferin." dedi ve Kuzey'e laf sokmaya başlamıştı bile. Hızla Kuzey'in yanına gittim.

"Günaydın."

"Günaydın Alya."

"Şey dün için..."

"Özür dilemene gerek yok. İnan bana o davar bu davarsa işin çok zor." hafifçe güldü ve bende güldüm. Berk'in arabadan delici bakışlarını hissedebiliyordum.

"O zaman görüşürüz."

"Görüşürüz, İyi dersler sana."

"Teşekkürler."

Hızla arabaya doğru fırladım ve kendimi içine attım. Çalışması için beklerken Berk'in bakışları hala üzerimdeydi.

"Ne? Hadi gitmiyor muyuz?"

"Kıçımı toplamana gerek yok."

"Ben sana iyilik ettim. Merak etme o çocukla aramda birşey falan yok."

"Merak mı edicem seni?" hafifçe güldü. Bende güldüm ve cevabı yapıştırdım.

"Doğru merak değil o kıskançlık."

"Replik çalıyorsun."

"Dersi kaçırıyoruz."

Biraz daha bana baktı ve önüne dönüp arabayı çalıştırdı. Dakikalar içinde okula gelmiştik. O kadar deli gibi kullanıyordu ki. Ağzım açık kalmıştı.

Arabadan indiğimde Berk gözleriyle okul bahçesinde birşey arıyordu. Bir tarafta durdu ve bakışlarını oraya kilitledi. Gördüğüm şey ise Semih olmuştu. Berk yürümek için hareket ettiğinde koluna yapıştım.

"Berk, bu mesele benim meselem karışmanı istemiyorum."

"Cidden mi? O piçi cezasız bırakmam ben."

"İstediğimde cezasını kesiceksin."
"Alya..."

"Berkk..."

En sonunda 'tamam' anlamında kafasını salladı. Hızla yanımdan sınıfa gitti ve bende sınıfa daldım. Peri'yi bulur bulmaz öldürücektim.

"Peri! Ya sen bu olayı ona nasıl anlatırsın?"

"Ya Alya valla ağzımdan kaçırdım."

"Sus tamam. Yalan söyleme bana."

Merve sınıfa gelince konuyu kapatmak zorunda kalmıştım. Bana kısa bir bakış attı ve yerine geçti.

Böylelikle ilk ders gayet sıkıcı bir vaziyette devam etti. Bugün hava gerçekten güzeldi. Sanki Şubat ayında değil de Nisan'da gibiydik.

"Evet çocuklar, kambiyum bitkilerde enine kalınlaşmayı sağlar..."

Iyyk biyoloji... Allahım bu dersten kurtar beni. 'Konu-Bitkilerin yapısı' ileride lazım olucak bir şey mi? Hayırrr...

Teneffüs zili çalınca tüm sınıf boşalmıştı. Bende kendimi bahçeye atmak istemiştim. Peri Yağız'ın peşinden koşturucam diye yalnız takılıyordum. Hızla tüm okulu görebildiğim ve sadece benim bildiğim yere çıktım.

Burası az da olsa huzurlu oluyordu. Merve ve tayfasını görünce onlara orta parmağımla işaret yolladım ama onlar beni görmüyordu. Bu yüzden bundan büyük zevk aldım.

Merve ve Nazar dediği o kankası
bir yerlere bakıp gülüşüyorlardı. Bakışlarını takip ettiğimde Yağız ve Peri'yi gördüm. Yağız arada kaçamak bakışlarını Merve'lere atıyordu. Ama Peri bunu fark edemiyicek kadar hararetli konuşuyordu.

"Yuh! İçine düştün Peri."

Merve'nin bakışları arada başka yöne kayıyordu. O tarafada bakınca Berk'i gördüm ve sinir kat sayım 2 kat arttı.

Tek fark Berk onlara bakmıyordu. Birinin peşinden okulun girişine giriyordu. İleride de Semih'i görünce hızla yerimden kalktım.

"Berk! Hayır yapamazsın söz verdin."

Hızlı adımlarla ordan aşağıya indim ve koşarak okulun kapısından içeri girdim. Üst katda Semih yoktu ama çevresine bakınan Berk vardı.

"Berk." arkasını döndü ve duvara kafasını yasladı. O da onu gördüğümü anlamış olmalıydı.

"Bana söz vermiştin!"

"Alya? Senin burda..."

"Kes sesini beni dinliyiceksin! Sana inandım ama arkamı dönmemle iş çevirmen bir olmuş! Mükemmelsin Berk yaa!!"

"Alya, niye bu kadar büyütüyorsun sadece hesap sorucam!!"

"Bak Berk! Ben sana inandım! Ama sen ne yaptın? Eserinle mutlu musun?"

"Alya, sürekli senin aklınla hareket edemem ki biraz benim aklıma uysan olmaz mı?!!"

Gözlerini kapattı ve başını duvara yasladı.

"Senin aklınla hareket etmem, herkesin benden nefret etmesi demektir. Ama sana uyduğum için benden nefret etmeyen tek kişi sen olursun!"

Hızla gözlerini açtı ama kafasını duvardan kaldırmadı. Yanından geçip gittim. Sınıfa indiğimde Peri bir kaç kere durumumu sordu ama iyiyim diye geçiştirdim.

Aslında Berk'i de anlıyordum. Bugün çok yoğun olucaktı. Annesinin ısrarları onu bunaltıcaktı ve bunu yalnız yapmak zorunda olucaktı.

"İyi olduğuna emin misin?"

"Hı? Ne?"

"Alya, iyi misin sen?"

"İyiyim ya, gerçekten." hafifçe güldüm. Peri ayağa kalktı ve sınıfın çıkışına doğru yürüdü. Biri yanıma oturunca kafamı kaldırıp baktım.

"Selaam." Merve gülerek yanıma oturmuştu ama aşağılayıcı bir gülüştü bu.

Birşey demedim 'ne var' anlamında kafamı salladım. Hemen gözlerini devirdi ve gülümsemesi yok oldu.

"Öncelikle, Berk'e her ne yaptın bilmiyorum ama çocuk çok üzgün..." dedi ben bir yerden sonra kopmuştum. Berk'e gerçekten kırıcı laflar söylemiştim.

"... ben senin yerinde olsam gönlünü alırdım. Benimle bile konuşmuyor, benimle yani. İnanabiliyor musun?"

"Merve,"

"Hı?"

"Ben istediğim zaman istediğim yerde onunla konuşurum merak etme, hem seninle konuşmamasına şaşırmadım."

"Ne demek bu?"

"Şu demek," yavaşça ona yaklaştım ve gözlerimi kıstım.

"Eğer şimdi gitmezsen ve bizden uzak durmazsan Berk'in yatağına girmek için elinden geleni yaptığını tüm okul duyar. Nasıl?"

Kaşlarını çattı ve masadan hızla kalktı. Yavaşça bana doğru eğildi.

"Herkesin bir sırrı vardı. Seninde olmalı."

Hafifçe gülümsedim ve elimle görüşürüz işareti yaptım. O gittikten sonra gözlerimi devirdim. Berk gerçekten üzülmüş olmalıydı.

Ona resmen 'Ben senin düşüncelerinle hareket edemem, herkes benden nefret eder' dedim. Kafamı sıraya yasladım ve bir kaç kere vurdum.

"Off Alya ne yaptın?"

En sonuncu derste bitti. Herkes evlerine dağlıyordu büyük bir mutlulukla. Benim aklımda o vardı. Acaba gerçekten çok üzülmüşmüydü? Şu vicdanım olmasa daha rahat bir hayatım olabilirdi.

Kalbimi söküp atıcam en sonunda. Tam yürürken kafamı kaldırıp arkama baktım. Berk'i görünce aniden durdum. Arabasına doğru yavaş adımlarla gidiyordu.

Ayakları geri geri geliyordu. Holdinge gitmek istemiyordu. Berk'in bu durumunu görünce ona bir kat daha sevgim arttı. Arabasına bindi ve içinde biraz durdu.

Bende bu dakikaları kazandım ve yanına doğru gittim. Kafasını direksiyona yaslamış öylece duruyordu. Arabanın kapısını açtım ve içine daldım. Bir anda şaşkın şaşkın suratıma baktı.

Çantamı ayaklarımın altına koydum ve kemerimi bağladım. Hala bana bakıyordu. Ona hala kızgındım.

"Alya?"

"Berk sadece bu akşam için yanında olucam. Bu akşamdan sonra hayatımız kavgalı devam edicek. Şimdi hiç soru sorma ve arabayı sür."

Önce biraz daha bana baktı sonra 'Peki' anlamında arabayı çalıştırdı. Hiç yüzüne bakmıyordum ama arada onun kaçamak bakışlarını yakalıyordum.

Berk'in yanında olmamın sebebi az önce gördüğüm o tabloydu. Berk istemeye istemeye arabaya ilerledi ve zorla o arabaya binip şuan hiç istemediği bir yere gidiyordu. Daha doğrusu sürükleniyordu.

İşte bu yüzden onunla gitmek istedim. Böylelikle yol boyunca hiç konuşmadan holdinge geldik. Burası mükemmel gözüküyordu. O kadar büyüktü ki ağzım açık kaldı.

Girişte 2 büyük aslan vardı. İkisi de altın kaplama gibi duruyordu. Girişte merdivenlerle asil bir biçimde kırmızı halısı vardı. Ama dikkatimi çeken bir başka şey girişte ki büyük harflerle yazılan yazılardı.

Büyük harflerle 'Arslan Holding' yazıyordu. Altında ise küçük harflerle aile isimleri yazıyordu.

Berk hiç çevreye bile bakmadan girişe daldı. Bende onunla beraber hareket ediyordum. Berk sanki ilk defa bir kızla geliyormuş gibi tüm gözler üzerimdeydi. Asansöre bindiğimizde üzerimi inceledim acaba başka birşeye mi bakıyorlar diye.

Okul formalarım tertemizdi. Neye bakıyorlardı ki? Berk hafifçe güldü asansörde.

"Merak etme üstünde birşey yok. Sadece ilk defa okul üniformalı birini getiriyorum."

Haklıydı, onun üzerinde serbest kıyafet vardı. Asansör durunca Berk hızla çıktı onun peşinden koşmak tam bir azaptı.

"Berk biraz yavaş olur musun?" fısıltıyla söylemiştim bunu.

"Sen biraz hızlı olsan?"

"Berkk..."

"Tamam, tamam." hafifçe güldü. Sonunda bir odaya gelince durduk. Önce orda ki sekreter kıza birşeyler sormaya başladı.

"Annem içerde mi?"

"Evet Berk Bey geldiğinizi haber veriyim."

"Tamam, ama çabuk."

Kız koşar adımlarla içeriye gitti. Berk kafasını duvara geri yasladı. Aklıma ona söylediklerim geldi ve yine içim parçalandı.

"Burda olmaktan rahatsız oluyorsun dimi?"

"Evet. Burdan nefret ediyorum."

Tam birşey söyliyicekken sekreter kız geldi ve bizi içeriye geçmemiz için yol gösterdi.

Berk hızla içeri daldı. Bende girdim ama kapının kenarında bekledim öylece. Bir anda Berk'in boynuna çakma sarışın bir kız atladı.

"Yaa, Berkk özlemişim..."

Ben saniyede gözlerimi büyütüp ona baktım. Ama onlar o kadar meşguldu ki benim burda olduğumun farkında değillerdi. Annesi o kızı destekler gibi gülüyordu. Berk ise donmuş kalmıştı.

"Hoşgeldin, Tuğba."

T-Tuğba? T-Tuğba mı? Beşik kertmesi mi bu şimdi? İyi de bu kız o kadar güzel ki beni her türlü sollar. Bu ne avrat böyle, ama her ne olursa olsun Berk'e sarılamaz!

"Hoşbuldum! Yaa sizi çok özlemişim en çokta seni. İzmir'den gittin hiç arayıp sormadın beni."

"Meşguldum kusura bakma."

"Neyse, beni gezdirerek telafi edersin sen."

Bok gezdirir. İki sözüme bakar be kaşara bak. Lan fıstık gibi çocuğu bulmuşum kaptırırmıyım ben size? Merve'yi atlatmışım ben seni mi atlatamıyıcam!

Ama şuan Berk kıza o kadar yumuşak konuşuyordu ki bugün bana bağırdığı sahneler aklıma geldi ve Berk'in gözünde olan değerimi anladım. Kapıyı açıp çıkıcakken adımı duydum.

"Bu kim?"

Bir anda odada ki herkes bana bakmaya başladı. Annesi de dâhil.

"Bu Alya, benimle beraber geldi."
"Biz tanışıyoruz, bir kere bize yemeğe gelmişti Alya." annesi neşeden uzak bir gülümseme yolladı. Bende aynısını yolladım.

Tuğba'nın yüzü düşmüştü.

"Sen kimseyi yanında kolay kolay gezdirmezsin."

Krem rengi topuklu ayakkabılarıyla yanıma geldi. Vücut hatlarını belli edicek bir elbise giymişti. Yanıma geldi ve gömleğimin yakasını düzeltti.

"Sen yalnız takılırsın Berk."

"Tuğba..." dedi Berk durmasını söyler gibi.

"Yoksa oyuncağın falan mı? Doğru bu işler bu gibi kızlarla iyi olur."

Bir anda rengim atmıştı. Eliyle hala gömleğimin yakasını düzeltiyordu. Hızla elini ittirdim. Bana resmen Merve'nin lakabını takmıştı. O lakap kime yakışır göstericem ben ona!

"Anlamadım Tuğba?"

"Anlayan anladı canım yaa, boşver." dedi ve hafifçe gülüp döndü.

"Buraya kendi isteğimle geldim doğru. Ama sadece Berk için geldim. İyilik için..."

"O iyiliği bizede söylesene."

Önce Tuğba'ya baktım. Sonra bakışlarımı Berk'e çevirdim. 'Söyle gitsin' dedi. Beni bu durumdan kurtarmak istiyordu. Onu ateşe atarak.

"İşte bu seni hiç ilgilendirmez."

"Dümdüz ben Berk'in..."

"Hayır değilim!! Ben Berk'in hiç birşeyi değilim! Bunu yapmak isteyen çok kız gördüm, ama hiç onlardan olmadım ben!"

Hızla kapıyı açtım ve koşarak holding'ten fırladım. Hızlıca koşarak bir pasaja girdim. En üst katlara merdivenle çıktım. Ama nefesim kesilmeye başlamıştı. Merdivenlere çöktüm.

"Alya..."

"Berk... Git... Annen ve Tuğba bekliyor!"

"Onun geliceğini bilmiyordum. Yemin ederim."

Biraz durdu ve tekrar konuşmaya başladı.

"Hem neden bu kadar kafana taktın ki? Alt tarafı geldi sarıldı. Ona sarılmadım ben."

Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapatıp açtım.

"Bak konu bu değil tamam mı? Konu..." meraklı gözlerle bana bakıyordu. Derin bir nefes aldım ve devam ettim.

"Konu... Konu falan yok."

Önce anlamayan gözlerle bana baktı. Sonra hafifçe güldü.

"Ha sen kıskandın."

Berk o kadar aptalsın ki konunun bu olmadığını anlayamazsın. Konu ne biliyor musun? Konu bana bugün hayvan gibi bağırırken ona çok yumuşak davranmandı. Keşke bunu dışımdan söyliyebilicek kadar cesaretli olsaydım.

Hızlı adımlarla yanından ayrıldım. Hava kararmak üzereydi. Berk arkamdan gelmiyordu. En iyisi de buydu.

Tuğba'dan nefret ediyordum artık. Cidden hayatımda böyle yapışık bir kız görmemiştim.

Telefonumu çıkarıp Çınar'ı aradım ve ona yol boyunca tüm konuyu anlattım.

"Oha çok berbat bir durumda kalmışsın!"

"Aynen öyle, kızı orda öldürmediğime şükretsin o pislik."

"Benim kapatmam lazım. Bugün aile yemeği var. Ünlü Karakaya ailesi..."

Çınar aile yemeklerinden nefret ederdi. Nedenini kimseye söylemezdi ama ben az çok tahmin ediyordum. Annesinin olmadığı bir yere 'aile' cümlesini getiremiyordu.

"Peki. Sonra konuşuruz zaten bende eve geldim."

"Görüşürüz."

Telefonu kapattım ve cebime koydum.

"Alya?"

"Naber Kuzey?" hafifçe güldüm.

"İyi ama sen pek iyi değilsin sanırım."

"Sadece kötü şans diyelim. Bugün pek iyi geçmedi."

Elini cebine attı ve birşeyler aradı.

"Bu sana şans getiriyor olabilir."

Avucumun içine birşey koydu. Anlamayan gözlerle ona bakarken avucumun içinde ki bilekliğimi görünce şaşırdım.

"Bu, kaybolmuşmuydu?"

"Evet burda o çocukla kavga ederken düşürmüştün. Sana vermek bu güne nasip oldu."

"Çok teşekkür ederim Kuzey. Gerçekten çok sağol."

"Önemli değil."

Utanmıştı. Hemen bilekliğimi bileğime taktım ve eve doğru ilerledim. Kapıyı açmamla odama fırlamam bir olmuştu.

Bilekliğin yokluğunu farketmemiştim. Normalde olsa saniyede anlardım. İşlerim kötü giderdi. Belki de bu zaman içinde Berk yanımda olduğu içindir.

Ona çok kızgındım. Bana çok kötü davranırken o kıza mükemmel davranıyordu.

Şimdide o kızla zaman geçiriyordu. Üstümü değiştirip kendimi yatağa bıraktım. Saatlerce öyle durdum. Sonunda pes edip kalkarken kapı zilini duydum.

"Kesin Berk."

Bir anlığına bile olsa mutlu oldum. Uzun pijama altı ve kısa kollu üstle yavaş yavaş kapıya doğru gittim.

Kapıyı açtım ve Berk'i beklerken karşımda duranlara öylece baktım.

"A-Anne?"

Tek annem olsa iyiydi. O herifide getirmişti. Eren Yılmaz adında ki herifte gelmişti ve o bu eve az önce girmişti.

Annem onunla salona doğru ilerledi. Ben öylece onlara bakıyordum. Kapıyı kapattım ve salona ilerledim. Benim koltuğuma oturmuştu. Ben ise ayakta durdum ve ellerimi önümde bağlayıp annemin bir açıklama yapmasını bekledim.

"Alya bak, fazla tepki veriyorsun."

"Bu konuyu geç. Bana neden bu itin bizim salonumuzda, benim koltuğumda(!) oturduğunu açıkla."

"Çünkü artık bu salon ve bu evde onun."

Ne? Ne?! Ne!!? Anne bana bunu yapmış olamazsın!! Hayır, hayır!!
İçimdnien bağırırken dışımdan gayet normal bir biçimde fırtına öncesi sessizlikle konuştum.

"Ne?"

"Evet Alya duydun artık o Eren'de bizimle kalıcak. Buna alışsan iyi edersin."

Biraz durdum ve bir kahkaha attım. İkisi de bana çok dikkatli bakıyordu.

"Ben buna alışıyım ha? Bence siz bu evde mutlu mesut yaşamaya alışın! Çünkü o adam bu evde kalırsa bu evden tüm yaşam izimi silerim!!"

"Beni tehtitlerle korkutamazsın Alya."

"Tehtit? Bak bakalım tehtit mi?"

Koşarak odama çıktım. Kapıyı sertçe kapattım ve kilitledim. Sırt çantamın içine bir kaç eşya yerleştirdim. Pijamalarımı bile çıkarmadan telefonumu aldım ve aşağıya indim.

"Alya! Nereye gidiyorsun?"

"Cehennemin dibine!!"

"Alya, benimle düzgün konuş!!"

Ayakkabılarımı bağladım ve ayağa kalktım. Şuan spor ayakkabı, pijama ve siyah sırt çantamla tam bir deliye benziyordum.

"Ben sana son sözümü söyledim! Ya siz burda bensiz mutlu mesut yaşarsın! Yada o herif burdan gider!!"

"Alya, saçmalama nerede kalıcaksın?" dedi Eren Bey. İlk defa bana laf atmıştı. İşaret parmağımla annemi gösterdim.

"O kadına karışabilirsin ama bana asla karışamazsın!!"

Kapıyı açtım ve koşarak sitenin çıkışına ilerledim. Kuzey beni farketmemişti. Belirli bir sokağa kadar koşmuştum. Hava artık gerçek anlamda kararmıştı.

Sokakta sırtımı duvara yasladım ve kaldırıma oturdum. Gerçekten ağlıyordum. Ağzımdan çıkan kelimeyle kendimi tutamamıştım.

"Baba... Nerdesin?" ağlamaya devam ederken telefonum çaldı. Peri arıyordu. Telefonu açtım hala ağlıyordum.

"Alya? Naber?" annemler ona söylememişti. Hemen ağlıyışımı bozmaya çalıştım ama o çoktan anlamıştı.

"Alya, sen ağlıyorsun! Ne oldu?!"

"Yok birşey, gerçekten öylesine gezmeye çıktım içimi boşalttım biraz."

Hızla yerimden kalktım ve sokağın adını ona söyledim. Kaybolduğumu sanmasın diye.

"Tamam o zaman ben seni sonra ararım."

"Peki."

Telefonu kapattım ve yine aynı yere çömeldim. Ağzımdan sadece baba kelimesi çıkıyordu ve ağlamaya devam ediyordum.

1-2 saat öylece durdum. Sokak çok ıssızdı. Kimse yoktu. Bir anda bir araba farı sokağı aydınlattı. Araba yavaşladı ve yanımda durdu. Pencereyi açınca iki keko bana laf atmak için hazırlanıyordu.

"Şşt, güzelim. Bırakalım mı istediğin yere kadar. İstersen birde tanışırız."

Çok güzel şimdi tüm sinirini sizin gibi mallara harcıyıcam. Hızla ayağa kalktım. Açık cama doğru ilerdim.

"Tüm sinirimi sizden çıkarmamı istemiyorsanız basın gidin."

"Çıkar güzelim olur."

Hafifçe güldüm ve kendimi açık camdan ikisinin saçına yapışmış halde buldum. Tırnaklarımı yüzlerine geçirdim. İkiside bağrışıyorlardı.

"Lan siz kime laf atıyonuz!!! İtler!! İşte böyle parçalarım sizi!! Şerefsizler!!"

"Yaa bırak! Manyak mısın nesin?!"

"Manyağım lan manyakk!!"

Hızla bana laf atanın omuzunu dişledim.

"Aaa!!" hiçte pişman değilim. Daha çok dövücektim ama biri kalçamdan tutup beni kucakladı ve geriye doğru ittirdi. Sırtım duvara çarpınca kendime geldim.

Beni duvara ittirenide dövücektim ama Berk olduğunu görünce dondum kaldım.

Berk arabadan bana laf atanı çıkarmış arabaya yaslamış ve dövüyordu.

"Lann piç!! O kıza dokunmucaksınız anladınızmı beni lannnn!!!"

"Sanane kardeşim sen kimsin!!!"

"O kız benim lan anladınız mı?! Ona benden başka kimse dokunamaz," bunu üstüne basarak ve çocuğa yumruk atarak söylüyordu.

"Dokunamaz! Sarılamaz! Öpemez! Hatta kokusunu bile içine çekemez! Ciğerlerini yerinden sökerim lan anladın mı?!"

Çocuğu arabaya geri tıktı ve arabaya bir tane geçirdi. Araba hızla yanımızdan ayrıldı. Korkmuşlardı.

Ben öylece duvarda kalakalmıştım. Berk'in eli kan içindeydi. Yanıma geldi kanlı elleriyle yüzümü avucunun içine aldı.

"Sen iyi misin?"

Öylece kalakalmıştım.

"Dokunamaz! Sarılamaz! Öpemez! Hatta kokusunu bile içine çekemez! Ciğerlerini yerinden sökerim lan anladın mı?!"

Beynim bu kelimelerle dönüyordu.

Συνέχεια Ανάγνωσης

Θα σας αρέσει επίσης

GÖLGESİZ (+18) ❆ Από emerald

Γενικό Φαντασίας

15.1K 523 18
Yetişkin okurlar için uygundur. [+18]
Panduf | Texting Από Тайна

Εφηβική Φαντασία

815K 47.4K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
Aşk ve Ceza Από Semra İmamoğlu

Γενικό Φαντασίας

414K 4.5K 5
Annesinin ameliyat masrafları için, bir kaç sosyete bebeğinin oyununa alet olan Beril içine düştüğü cehennemin farkına vardığında iş işten çoktan geç...
ŞEYTANA SIĞINMA! Από Rapunzel

Γενικό Φαντασίας

1.2M 43K 49
Yanlış zamanda yanlış yerde bulunan tek beden... "O adama ne olacak? Kim bu insanlar?" meraklı bakışlarımı kıza çevirdim. Bana endişeli gözlerle bakı...