Ateşin İzleri

Autorstwa benyazuyoom

1.1M 30.3K 6.7K

Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kendini bu... Więcej

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
SEZON FİNALİ
DUYURU
2. Kitap Kapağı

Bölüm 73

3.5K 146 48
Autorstwa benyazuyoom


Yorum ve vote yapmayı unutmayın lütfen


İyi okumalar




Asya'dan

Saat ilerliyor hava kararıyordu odadaki bunaltıcı hava beni içine çekerken ileri geri yapan Zenan'ı izliyordum hiç oturmuyor sürekli bir şeyler yapıyordu bir saat öncesine kadar yemek hazırlayacağını söyleyerek mutfağa girmişti ve işi erken bitmiş olmalıydı ki şimdi etrafta dolanıyordu.

Oturduğum yerde ayaklarımı kendime çekip koltuğa gömüldüm içimde bi huzursuzluk vardı sanki kötü bir olay yaşanmış gibi içim daralıyordu Doğan beni bu eve apar topar soktuğu için etrafı inceleme fırsatım olmamıştı bu insanların zenginlikleri hiçbir şeyle ölçülemez gibiydi bu ev tek bir kişiye ait olamayacak kadar lüks ve ihtişamlıydı.



Ben ayağımın ucundaki yastıkları diğer koltuğa koyarken Zenan yanmaya devam eden şömineye bir kaç odun daha getirmişti şöminenin sağında ve solunda bulunan bir çok kitabı daha anca görüyor olmanın gazabını yaşıyordum o kadar kafamı başka şeylerle meşgul ediyordum ki bu hazineyi nasıl görmedim diyordum içten içe.

Bu ev bizim evimize veya bir çok eve göre farklıydı kapılarla odalara ayrılmıyordu bölmeler şeklindeydi giriş uzun bi koridordan oluşuyordu ve sonra bölmelere ayrılıyordu sadece mutfağa giren yerin çift taraflı kapısı vardı Zenan için bu ev fazla büyüktü tek kişinin üstesinden gelebileceği bir yer değildi ama garip bir şekilde tek kişi çalışıyordu.

"Burada tek mi çalışıyorsun?"

Kucağındaki odunları şömineye yavaşça koyan Zenan doğrulup bana dönmüştü kaç saattir ayakta durduğu için ona oturması için yanı başımdaki koltuğu işaret ettim.

"Otursana."

Gösterdiğim koltuğa otururken garip davranmıştı sanki o koltuğa oturması yasakmış gibi.

"Evet ama normalde tek değildim Atahan Bey diğerlerini işten çıkardı."

Diken üstünde oturduğuna emindim benim aksime o her an ayağa kalkacak gibi duruyordu onu rahat ettirmek için ne yapacağımı bilmiyordum ama rahatlayacak gibi de durmuyordu.

"Hastalığı ilerleyince hepimizi kovmuştu aslında ama sonra Doğan Bey beni işe geri aldı ve şuan buradayım işte."

Bu Zenan denen kıza başta ne kadar kıl kapsamda şuan kanım kaynamaya başlamıştı masumane bir yüzü vardı.

"Ama şuan iyi değil mi sonuçta nakil ameliyatı oldu?"

Başını iki yana sallayarak ellerine baktı bu haraketi beni oturduğum yerde doğrultmuştu.

"Bilmiyorum yani bize bir şey söylenmezdi sadece vurulduktan sonra sağ kolunda his kaybı olduğunu biliyorum."

Gelen kapı sesiyle birden ayağa dikilmişti onunla beraber ayağa kalkarak bulunduğumuz yere doğru gelenleri izledim içlerinde ablamı görünce afallamıştım yüzü gözü morluklar içindeydi koşarak yanına varıp sımsıkı sarıldım buna ona kim yapmış olabilirdi ki? Kim ablamı bu hale getirebilirdi?

"Abla noldu sana bu halin ne?"

Ablamı oturduğum yere götürürken Tolga Doğan ve Atahan da hemen peşimizden salona inmişlerdi ablamı salona inen basamaklardan indirirken oldukça dikkatli olmuştum.

"Su getirir misin Zenan?"

Zenan dediğimi yaparken ablamı daha dakikalar öncesinde oturduğum koltuğa oturttum elinde bardakla dönen Zenan'ı izlerken Doğan hariç diğer ikisinin ayakta dikildiğini anca fark etmiştim Doğan elinde ilkyardım çantasıyla gelince oturduğum yerden kalkarak ona yer verdim.

"Ona bunu kim yaptı?"

Sesimin titremesine engel olamamıştım hemen yanımda duran Atahan'a dönüp baktığımda ablamı izlediğini fark etmiştim gözlerinin mavilerine resmen kan inmiş gibiydi Doğan ablamın patlayan dudağına pansuman yaparken Atahan'ın önüne geçtim.

"Sen iyi misin?"

Gözlerini gözlerimle buluşturduğunda gözlerindeki kızarlıklığı daha da fark eder olmuştum sanırım bu saate kadar uyumadığı için yorgundu ve gözleri ona sinyal veriyordu.

"İyiyim Doğan ona yardımcı olur ben odaya çıksam sorun olur mu senin için?"

Başımı iki yana sallayarak gözlerine bakmaya devam ettim nedense içimde onunla gitme isteği vardı ama bunu yapamazdım.

"Sorun değil."

O an da hiç beklemediğim bir haraket yaparak dudaklarını alnıma bastırdı ve çekti ne yapacağımı bilemediğimden öylece kalakalmıştım haraket edemediğim gibi düşünemiyordum da.

"Daha iyi misin?"

Doğan'ın ablama sorduğu soruyu duymamla irkilmiştim ve hâlâ karşımda dikilen Atahan'a baktım Doğan oturduğu yerden kalkınca gözlerimi önce yere daha sonra da ellerime çevirerek ablama doğru yanaştım acaba Tolga Atahan'ın beni öptüğünü görmüş müydü?

Titreyen bacaklarımla zar zor yürüyüp ablamın yanına oturmuştum bedenimin ona karşı verdiği tepkiyi belli etmemeye çalışıyordum belkide uzun süre sonra bedenim ilk kez korku yerine heyecandan titremişti.

Doğan ve Tolga gitmek üzere olan Atahanla kucaklaştıktan sonra bize dönmüşlerdi Atahan ise odasına çıkmak için yanımızdan ayrılmıştı giderken bile üzerimden alamadığı deniz mavisi gözleri bedenimin titremesine sebep oluyordu çok farklı bir baskı yaratmıştı üzerimde beni iyi hissettiren bi baskıydı bu beni çepeçevre kuşatan bir histi.

"Ben çıkıyorum. İyi geceler."

Doğan'a gülümsediğimde Tolgayla beraber kapıya doğru yürüyordular sanırım bu koca evde onlarda gidince sadece dördümüz kalacaktık gerçi Tolga da bu evde kalıyor olmalıydı sonuçta Atahan onun abisiydi.

Tolga koridordan bulunduğumuz salona geldiğinde tahminlerin doğru çıkmıştı o da burada yaşıyordu aslında olması gerekende oydu.

"Aç mısın abla?"

Oturduğumuz koltukta uzanan ablama bakarken bile içim acıyordu ona bunu kimin yaptığını bilmiyordum ana tahmin edebiliyordum o Atalay Atasoy denilen adamın yaptıkları artık çok oluyordu bana yaptıkları yetmiyormuş gibi ablama da el kaldırmıştı.

"Aç değilim sadece uyumak istiyorum."

Ablamın uzandığı koltuktan kalkıp basamakların başında duran Tolga'nın yanına yürüdüm benim ona doğru yürüdüğümü bile fark etmemişti dalgındı bir şeyler düşünüyor olmalıydı hatta düşünüyordu kesindi bir şeyler aklını kurcalıyordu.

"Tolga bize iki tane battaniye getirebilir misin?"

Ona seslenip önünde dikilmeme rağmen elleri cebinde sabit bir noktaya bakıyordu çevreden bir uyarı almadığı takdirde kendine geleceğe de benzemiyordu.

"Tolga?"

Bu sefer kolundan ittiğim için kendine gelerek başını salladı ve yüzüme baktı.

"Afedersin... ne demiştin?"

Dalgınlığına vererek üstelemedim ve dediğimi tekrarlayarak ikinci kez battaniye istedim.

"Neden burada yatıyorsunuz bu evde bir sürü oda var. Zenan! İki oda hazırlar mısın?"

Tolga'nın sesiyle birden beliren Zenan Tolga'nın sesini ikiletmeden basamakları geçti ve koridorun sağında kalan merdivenleri çıkarak gözden kayboldu.

"İki odaya gerek yok ablamla aynı odada kalırdık."

Ben konuşurken ablama bakan Tolga'nın bakışlarını takip ederek kafamı koltukta uzanan ablama çevirdim daha dakikalar geçmemişti ki koltukta uyuya kalmıştı.

"Yoğun çalışmakta onu yormuştur."

Yanımdan geçerek ablama doğru ilerledi, ablamın onların ayarladığı işte çalıştığını biliyordum sanırım onları mahçup etmemek için çok çalışıyordu Tolga'nın ablamı kucağına alıp yanımdan geçmesiyle onları takip etmeye başladım evin hemen her yerinde garip bir şekilde masa ve masaların üzerinde çiçekler vardı daha sonra burayı detaylıca inceleyeceğimden şimdi hızlıca merdivenleri çıkarak Tolgayı takip etmiştim üst kata çıktığımızda gözlerimi kamaştıran beyazlıkla aralanan dudaklarını yutkunduktan hemen sonra yavaşça kapatmıştım.


Daha bir kaç dakika öncesine kadar Atahan'ında çıktığı yer burası olmalıydı beyaz ve kahverengi mermerden dizayn edilmiş zemini yok boyu aydınlatan duvar mumları vardı iki holun ortasında da taşlı avizeler yanıyordu ve mumların aydınlatmakta zorlandığı yolumuzu aydınlatıyordular.

Merdivenleri çıkıp koridora girdiğimizde duvara sabitlenmiş kahverengi masa ve üzerinde beyaz çiçeği olan bi vazo vardı Tolgayı takip edip sağa döndüğüm anda arkama dönerek diğer tarafa bakmıştım aynı masa biraz ileride yine aynı olacak şekilde duvara monte edilmişti.

Tolga ablamı Zenan'ın içeride bulunduğu odaya götürdüğünde hemen peşine odaya girmiştim burası da aynı az önceki baktığım koridor gibi beyazlar içindeydi, Tolga ablamı açık yatağa yatırdıktan sonra üzerini örtmüştü ve daha sonra Zenan'a döndü.

"Su ve ağrı kesici koy buraya."

Zenan başını sallayıp odadan çıktıktan sonra Tolga bana doğru adım atmıştı ablamın yatağın içinde huzurlu bir şekilde uyuyor olmasını görmek bana iyi hissettirmişti.

"Zenan sana da oda açmıştır birazdan gelir."

Önemli değil dercesine başımı sallayıp ablama bakmaya devam etmiştim nerede uyuduğumun artık bir önemi yoktu doğru düzgün uyuyor bile sayılmazdım gecelerim zehir olmaya başlamıştı rüyalarımda sürekli beni kapattığı o odada tıkılı kaldığım günleri görüyordum bana orada yaptığı işkenceleri her gece tekrar tekrar yaşıyordum.

~~~~~~~~~~~


Duyduğum seslerle açılmak üzere uykum tamamen açılmıştı gözlerimi ovuşturarak yatakta doğruldum bu uyanmam gece boyunca uyanışlarımın sanırım sonuncusu olmuştu çünkü sabah olmuştu ve tekrar uyumak zorunda değildim aslında gece boyu gördüğüm kabuslar yüzünden doğru dürüst uyuduğum da söylemezdi.

Gece yatarken çıkardığım pantolonumu üzerime geri giyip ayağıma terliklerimi giyerek odadan çıktım alt katta konuşanların seslerinden kimler olduğunu anlamıştım merdivenin başına gelmeden ablamın odasını kontrol edip hâlâ uyuduğuna kanaat getirdikten sonra seslerin geldiği yöne doğru ilerlemiştim.

"Kafasını siktiğim! Aynı ukala bilmiş hali! Hiç değişmez mi bi insan!"

Doğan'ın bağırarak bahsettiği insanı az çok tahmin edebiliyordum.

"Ona Asyadan ne istiyorsun diyorum o bana saçma sapan şeyler söylüyor amına koyayım!"

Neyden bahsediyordu bunlar böyle yoksa Atalay'ın onların yanında saklandığımdan haberi var mıydı? Doğan gidip Atalay'a hesap mı sormuştu böyle yaparak benim yerimi mi belli etmişti?

"Babasının borcu ne kadarmış öğrendin mi?"

Doğan'ın cümlesinin üzerine konuşan Atahan olmuştu onun sesini duymamla kalbimde oluşan sızı boğazımdan acı bir iniltiyle çıkıp yok olmuştu beni bu kadar etkilemesi normal miydi belkide şuan içinde olduğum durum yüzünden böyle hissediyordum.
Çaresizim sığınacak yerim kalmadı.

Babamın borcundan bahsetmeleriyle tahminlerimde emin olmuştum Doğan cidden Atalay'a gitmişti.

"Adamın derdi para değil Atahan, bunun başka derdi var ve ben onu öğreneceğim."

Olduğu yerde sinirle ileri geri yürüyüp saçlarını dağıtan Doğan'ı izlemeye devam eden gözlerimi Atahan'a çevirdiğimde hâlâ yorgun göründüğünü fark etmiştim.

"Tuğkan'a ihanet etti diye ne yapacağını tahmin bile edemiyorum ona gidip Asyadan ne istiyorsun diyerekte burda olduğunu kanıtladın benim durumumu biliyorsun ben hâlâ..."

Duyduklarım karşısında olduğum yerde geri geri adım atmıştım ve arkamdaki vazonun düşmesine sebep olmuştum bu yüzden Atahan cümlesini tamamlamak yerine sesin geldiği tarafa bakarak beni görmüştü istemsizce dolan gözlerime engel olamayıp ağlamamın eşliğinde basamakları yavaşça inmeye başlamıştım.

"Yerimi biliyor değil mi..."

Titreyen sesim bulunduğumuz yerde yankılanırken ikiside beni izliyordu Tuğkan beni koruyacaklarını söylemişti ama onlar hem beni hem Tuğkan'ı ateşe atmışlardı.

"Asya..."

Atahan adımı söyledikten sonra susmuştu hemde uzun süre susmuştu titreyen elimi ağzıma bastırıp çıkmak isteyen hıçkırıklarımı engellemeye çalıştım.

"Asya yerini bilsede sana bizim yanımızdayken dokunamaz bile anlıyor musun?"

Akan gözyaşımı elimin tersiyle silerek konuşan Doğan'a döndüm gözlerime dolan yaşlar etrafı bulanık görmeme sebep oluyordu.

"O yüzden mi ablam o halde?"

Sinirle yumruk yaptığı elini iki üç kere eğdiği alnına vurdu artık onlara güvenmeli miydim bilmiyordum bile gözlerimi Atahan'a çevirdiğimde deniz mavisi gözlerini gözlerime sabitlemişti ona karşı içimdeki bu tuhaf duygu canımı yakıyordu sanırım ona her baktığımda onu görüyordum Atalay'ı görüyordum.


Atalay'dan

"Su ısınmış kapat!"

Uzaktan bağrışarak anlaşan Emre ve Mete suyu ayarlarken elimde tuttuğum havluyu şezlonga atıp hemen yanımda havuza girmek için ısınmaya çalışan Yıldıraya bakmıştım bugün çalışmak yoktu kendime tatil vermiştim ve bu piçlerde bu durumdan yararlanıyordular.

"Ben içecekleri alıp geliyorum."

Mete içeriye şişeleri almak için girerken telefondan havuzun üstünü açarak mayıs güneşinin havuz suyuna vurmasını sağladım şu iki gündür olan kasılmalarım bu sıcak suyla gevşeyecekti en azından belirli bir kısmı.

Havuzun başında ayağını suya değdirerek suyu test eden Yıldıray'ı sırtından iterek suyun dibini boylamasını sağlamıştım kısa bi süre sonra kafasını çıkaran Yıldıray sövmeye başladığı anda Mete de suya atlamıştı havuzdan sıçrayan sular yeşil şortumu ıslattığı anda dişlerimi sıktım ve sinirlenmemeye çalıştım bugün zamanı değildi bugün eğlenecektim bugün sadece eğlence vardı.

"Neden girmiyorsun?"

Arkamda beliren Emreye baktığımda deniz şortuyla gelip Mete'nin bıraktığı şişelerden birini alıp açmıştı.

"Suyu iyi değil mi?"

Uzattığı şişeyi alırken başımı iki yana salladım ve masaya yanaşıp sigara paketinden bi dal çıkardım.

"Bahadır nerde? Onu bu aralar az görüyorum."

Emre şişeyi başına diktiği anda havuzdan seslenen Meteye çevirmiştim kafamı gülerek bizi havuza çağırıyordu piç kurusu.

"Bir kaç bir şey duydum şu piçlerden ama aslını bilmiyorum."

Şu diye gösterdiği havuzdakilere baktığımda ordan oraya yüzen iki piç kurusundan başka bir şey görmüyordum elimdeki şişeyle havuzun başına doğru yürüyüp başımla havuzun üzerinde sırt üstü yatan Yıldıray'ı çağırdım.

"Efendim abi."

Eğilip ayaklarımın üzerine oturdum ve elimdeki şişeyi ona uzattım tereddüt ettikten sonra şişeyi aldı ve başına dikti.

"Bahadır'ın neyi var?"

Bahadır benim en iyi adamlarımdan biriydi onun ölü gibi etrafta dolaşıyor olması canımı sıkmaya başlamıştı.

"Ya abi şimdi.."

Ağzının içinde gevelemeye başladığı anda sinirle kaşlarımı çattığım anda dökülmeye başlamıştı.

"Sen yokken bu birine aşık olmuştu kız kendini astı bu da kendini suçluyordu."

Elinde tuttuğu şişeyi alıp arkasıyla başından ittirerek onu suyun dibine gönderdikten sonra olduğum yerde ayağa kalkıp şişeyi başıma dikledim ne demek aşık olmuştu kime aşık olmuştu?

"Bahsettiği kız Bilge abi. Asya'nın ablası."

Yanımda elinde şişeyle dikilen Emreye göz ucuyla baktıktan sonra sigaramın sonunu da çektip elimdeki boş şişenin içine attım ve sertçe Emre'nin karnına doğru uzattım tutmasıyla havuzun boş kısmına balıklama atladım.

~~~~~~~~~~~~

Yaklaşık yarım saat sonra havuzdan çıkıp uzanmıştım demek bizim Bahadır Asya'nın ablasına aşık olmuştu ben yokken neler yaşanmış amına koyayım! Telefonumun titremesiyle elimi masaya uzatıp gelen meseja baktım.

Gönderen: Levent

Abi Tuğkan geldi.

Telefonu masaya bırakıp yattığım yerde doğruldum elimdeki havluyla ıslak vücudumu ve saçımı kuruladıktan sonra ayağa kalktım ve havluyu yattığım yere attım.

"Nereye abi?"

Ellerindeki şişeleri getirdikleri bir kaç parça çerezle yiyen çocuklara bir şey yok dercesine kafamı salladıktan sonra girişte yakalamayı umduğum Tuğkan'a doğru yol aldım bıraktığım telefonu da alıp Leventi aramıştım.

"Havuzun oraya insin."


Okuyorsunuz o kadar neden yorumda yapmıyorsunuz ki

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

151K 1.3K 10
Aile baskısı olan bir genç ne kadar cesaretli olabilir? Hayallerini yaşamak sadece rüya mı? Belki de elinden tutacak bir ele ihtiyacı vardır. O el s...
57.4K 1.3K 16
"Hoşgeldin , Adalet." Gülümseyerek başımı salladım. "Hoşbuldum , Yiğit abi." Kapıyı sıkıca tutarken cevap verdi. "Aaa. Adalet konuşmuştuk se...
5.1M 197K 73
Sevdaya tutulmuş iki yüreğin hikayesi.
51.9K 2.4K 20
Tesadüfen yolları kesişen avukat kızın ve askerin yaşadıkları zorluklar, aynı zamanda beraber geçirdikleri güzel vakitler... Kitaptaki olayların hiçb...