Yorum ve vote yapmayı unutmayın lütfennnnn.
İyi okumalar
Benim bu yerden biran önce gitmem gerekiyordu resmen ruhen çöküyordum intikamım için kalmalı mıydım gece boyu düşünmüştüm ve hırsım tüm duygularımın önüne geçmişti.
Sabah olmuştu ve güneş perdeler arasından odama sızıyordu güneşin narin sıcaklığı tenimi kavururken eski güzel anılarıma dalmıştım hayatım eskiden güzeldi bir ailem varken bir aradayken.
Ayağa kalkıp üzerime siyah sırtı ipli bir bluz ve mavi jean giymiştim saçlarımı yapmak için aynanın karşısına geçtim göz altların çökmüş dudaklarım rengini kaybetmişti eski neşemden eser yoktu.
Bugün Atalay ve Atahan'ın ameliyat günüydü kardeşi gözlerini açacaktı beni bugün orada görmek istediğini söylemişti ama daha dün geceye kadar kendisini üvey annesinin kollarında hazırlamıştı ameliyata.
"Asya?"
Salondan gelen sesle odadan salona çıkmıştım hemen asansörden inmiş Emre'yi görünce yalandan gülümsemiştim bana seslenmeden aramaya gelmemesi hoş bir davranıştı.
"Hastaneye gidiyoruz Atalay seni bekliyor."
Yatağımın üzerindeki çantayı almaya dönüp derin bir nefes alıp çantamı kaldırdım güçlü olmalıydım ve karşısında dik durmalıydım.
"Gidebiliriz."
Asansöre binmiştik ve iniyorduk onunla karşılaştığımda nasıl bir tepki vereceğini merak ediyordum kapı açıldığında önce benim inmemi gösterir gibi bir haraket yapınca inmiştim o da hemen peşimden gelmişti.
"Günaydın Asya nasılsın?"
Yanında Tolgayla Atalay'ın yanına doğru yürüyen Tuğkan bana sıcak ve içten davranmıştı tuhaflık olduğunu anlamamalıydı.
"Günaydın iyiyim sen?"
Gülümseyerek benimle yürümeye devam ediyordu Atalay ise yanında korumalarla duruyordu üvey annesi ya da babası etrafta yoktu.
"Günaydın Asya."
Gözlerime bakan gözlerine bakmak yerine başka tarafa bakıyordum.
"Günaydın."
Tuğkan Atalay'a elini uzatmıştı ve tokalaşmışlardı.
"Çıksak iyi olur."
Atalay'ın bir şey demesine fırsat vermeden ilk adımı atmıştım hastaneye Tuğkanla gitmeliydim.
"Seninle gelebilir miyim Tuğkan?"
Tuğkan sorumun üzerine Atalay'a bakmıştı Atalay ise tepkisiz duruyordu daha sonra bakışlarını bana çevirdi.
"Tabi."
Hepsinden önce şirketten çıkmıştım ve yan yana duran arabalardan Tuğkan'ın beyaz arabasına yaklaşıp yanında durmuştum hepsi de hemen arkamdan geliyorlardı.
Tuğkan arabaya geldiğinde arka tarafın kapısını açacağına ön kapıyı açınca iki saniyelik tereddütten sonra öne oturmuştum Atalay'ın bakışlarına maruz kalmamak için ona bakmıyordum.
Tuğkan siyah gömlek ve siyah pantolon giymişti ve kıravatı ve ceketi yoktu kardeşide öyleydi ama Atalay günlük kıyafet giymişti.
~~~~~~~
Hastaneye gelmiştik ve benimle konuşmaya çalışan Atalaydan her fırsatta kaçmıştım ve şuan ameliyata hazırlanmıştı girmek üzereydi bizse tam çıkacağı yerde bekliyorduk babasının olmaması dikkatimi çektiğinden yolda Tuğkan'a gelip gelmeyeceğini sormuştum o ise bana bu ameliyatın gerçekleşmesini istemediğini bu yüzden gelmeyeceğini söylediğini söylemişti bu nasıl bir babaydı anlamıyordum iki oğlu da ameliyata girecekti ve adamın umrunda değildi.
Sigara için dışarı çıkan Tuğkan'ın peşine takılarak hastaneden çıkmıştım benimde biraz temiz hava almam gerekiyordu içeride bunalmıştım sigarasını yaktıktan sonra gözlerini uzağa diken Tuğkan'ı izliyordum.
"Durgunsun yoksa vaz mı geçeceksin?
Önün baktığı tarafa bakarak yutkundum ona gerçek hislerimi söyleyemezdim ya da gördüklerimi.
"Hayır hâlâ kararlıyım."
Hem benim böyle olmamın nedeni bu değildi ne olursa olsun dönmeyecektim silah kullanmayı öğrenecektim.
Hastaneye doğru gelen Ceren ve Sareyi görünce kötü olan modum daha da kötüleşmişti en azından Sare denilen kız diğerine göre daha iyiydi.
"Yine karşılaştık."
Gülümseyerek bana bakan Sareye gülümsedim.
"Evet." dedim ve gözlerimi yere çevirdim.
"Tuğkan?"
Ceren'nin Tuğkan'a seslenmesi ortamı germişti çünkü bakışlarıyla beni gösteriyordu Tuğkan ise sigarasını içmeye devam edip tepki göstermeyince kızın kolundan çekerek hastaneye sürüklemeye başladı.
"Bu kızın olayı ne?"
Tuğkan'a yönelttiğim soruyu Ceren'nin arkasından gidişini izlerken söylemiştim.
"İnan bana bende hiçbir zaman anlamadım."
Tam bir sigara daha yakacakken hastaneden çıkıp hızla bize doğru yaklaşan Bahadır'ı görmüştüm hemen peşinde Emre de vardı. Bahadır tedavi görmeye başladığı için iyi görünüyordu ve iyi olmak zorundaydı hayat birinin yasını tutmak için çok kısaydı Allah ölenlerin acısına dayanmamızı sağlayacak güçler aşılamıştı içimize bu yüzden ayaktaydık.
"Seçil Hanım kaza yapmış hastanedeymiş Alparslan Bey de şimdi yanına geçiyormuş Mete ve Yıldırayla hastaneye geçiyorum."
Bahadır'ın söylediklerine inanamıyordum ne demek kaza yapmıştı daha düne kadar üvey oğlunun kollarındaydı.
"Ne zaman olmuş kaza?" diye sorduğumda herkesin şaşırmasına sebep olmuştum çünkü benden böylesine bir soru beklemiyorlardı.
"Dün saat 03:15 civarlarında."
Evet hemen o işten sonra olmuştu kaza onları gördüğünden bir saat sonra üzerimdeki şaşırmış ifadeyi yok edip Tuğkan'a baktım.
"Tamam gidin bana da haber verin."
Bahadır uzaklaşınca Emre de yanımızda kalmıştı acaba dün gece şirkette olduğunu biliyor muydu?
"Sağ şeritte kaza yapmış sanki şirketten dönüyormuş gibi değil mi?"
Tuğkan kızar gibi kaşlarını çatmıştı Emre'nin imasını hoşuna gitmemiş gibi duruyordu.
"Alparslan Atasoy ne zamandır şirketteki Seçil Hanım oraya gelsin?"
Bunu söylemesiyle bakışlarımı hastaneye çevirmiştim Atalay çok iğrenç bir insandı hiçkimsenin böyle bir şey yaptığından haberi yoktu zaten olması büyük bir felaket olurdu.
Hastaneye girdiğimizde Tuğkan ameliyatın gerçekleştiği kata çıkarken ben lavaboya girmek için yanından ayrılmıştım lavaboda hiç karşılaşmak istemediğim biriyle karşılaşınca ayaklarım ne kadar geri geri de gitmek istese kapıda göründüğümden içeriye girmek zorunda kalmıştım rujunu tazeliyordu.
Ona hiç bulaşmadan tuvalete girip kapıyı kapattım sarı saçlarının dalgalarıyla sanki düğüne gider gibi görünüyordu.
"Sen neden burdasın?"
Sesi lavaboda yankılanmıştı ikimizden başka kimsenin olmadığını biliyordum ama sesimi çıkarmamıştım işimi gördükten sonra ayağa kalkıp pantolonumu çektim ve üzerimi düzelttim derin bir nefes alıp sakin kalmaya çalışarak lavabodan çıkmıştım.
Üzerinde beyaz kolsuz büstiyeri göğüslerini açıkta bırakıyordu ve açık kot pantolon giymişti kıvırcık sarı saçları resmen burdayım diyordu.
"Sen bu insanlar için kim oluyorsun?"
O konuşup sinirlerimi bozmaya çalışırken ben ellerimi yıkamakla meşguldüm ona hiç yokmuş gibi davranmakta kararlıydım ellerimi peçeteye sildikten sonra kendime baktım ve ardından ona döndüm o ise tamda yüzüme bakıyordu.
"Asıl görüntünün altına yatan varoş kokunu alabiliyorum."
Söylediği cümle beynimde şimşekler çakmasına sebep olmuştu kendimi ona tokat atmamak için tutmuş onun yerine onunla bakışıp tek kelime etmeden lavabodan çıkmıştım.
Asansör yukarı katlarda olduğundan onu beklemeyip söylenerek merdivenleri kullanıyordum oldukları kata geldiğim de Tuğkan'ı Sareyle konuşurken bulmuştum burada sadece onun yanına gidiyordum.
"Sanırım Tuğkan'ı kaptırmışsın."
Ensemde hissettiğim nefesle sıçramıştım ve korkarak arkamı döndüm bu Doğandı.
"Ne saçmalıyorsun o sadece arkadaşım."
Sözüm biter bitmez nereye gideceğimi dahi bilmeden geldiğim yolu geri dönüyordum o da hemen peşindeydi.
"Neden kızıyorsun bir şey demedim."
Derin bir nefes alıp ofladım.
"Peşimden gelmeyi bırakır mısın?"
Merdivenler bitmişti ve nereye gideceğimi bilemiyordum.
"Sende kaçmayı bırak o halde."
Sertçe ona dönüp yüzüne baktım halinden gayet memnun görünüyordu ve sinir bozucuydu.
"Kaçmıyorum."
Yanımıza bir kaç hemşire gelince ondan kurtulmanın tam zamanı diyerek yanlarından ayrılmıştım ve hastanenin kafesine geçerek oturdum gün çok uzun olacaktı.
~~~~~~~~~
Tuğkan'dan
Sırf Sareden uzaklaşmak için lavaboya girmiştim ve gömleğimin kollarını katlayarak yüzüme su çarptım kapının açılmasıyla aynadan geleni görmüştüm.
"Napıyorsun?"
İçeriye girip kapıyı kapatmıştı ve yaptığından utanmıyor gibi arkamdan yaklaşmıştı.
"Dur Sare!"
Arkamdan sarıldığında ona bağırmıştım ve uzaklaşmasını sağlamıştım.
"Sana daha kaç defa söylemeliyim?"
Dudaklarını araladı ve dudaklarıma doğru yükseldi.
"Sadece son bir şans istiyorum."
Kendimi geriye çekip yüzüne baktım ona baktıkça onu o gün yatakta başka biriyle bastığım günü hatırlıyordum ilk geldiği günde ona olmayacağını söylemiştim ama anlamamakta ısrarcıydı.
"Pişman olmayacaksın."
Sözünün peşine öpmeye başladığında onu itmiştim.
"Sana dur diyorum."
Onu orada bırakıp çıkmıştım olduğunca Sareden uzak durmaya çalışıyordum bir kez hata yapan biri bir daha yapardı bu yüzden sözüne asla inanmıyordum.
Ameliyat sona ermişti ve artık bekleme zamanıydı buradan sonrası onların beden güçlerine yaşama isteklerine bağlıydı ameliyatın iyi geçtiğini söyleyen doktor sayesinde hepimizin içi rahatlamıştı.
Atalay'ı da Atahan'ın yattığı gibi bir odaya almışlardı ve hastanede kalacaktı en azından uyanana kadar.
Baytarların hastanedinden ayrılıp Seçil Atasoy'un yattığı hastaneye yol almıştık Asyayı ise şirkete bırakması için Tolgayla göndermiştim.
Hastaneye geldiğimizde Bahadırla konuşarak nerede olduklarını öğrenmiştim ve kalabalık bir şekilde hastaneye girmiştik.
Bahadır'a sorana kadar ciddi bir şey olduğunu düşünmemiştim ama kadını da ameliyata almışlardı iç kanamasının olduğunu söylemişlerdi duvara yaslı duran Bahadır'a yaklaşıp gözlerimi diğer uçta duran Alparslan Atasoy'a çevirdim oğulları da o hastanede ameliyat olurken arayıp sormayan adam burada ikinci karısının başını bekliyordu.
"Nasıl olmuş?" diye sorduğumda telefonuna bakıyordu.
"Frenleri kesilmiş."
Aldığım cevapla babama doğru yürüyüp önünde durdum.
"Kim yapmış?"
Oturduğu yerden kalkıp yüzüme baktı.
"Kim yaptıysa onu bulup gebert."
Sözünün peşine yanımdan geçip gitmişti bense arkasından bakıyordum.
"Keşke oğulların içinde bu kadar endişeleniyor olsaydın baba."
Bu bölümde bittiiii
Bidahaki bölümde görüşürüzz
Böyle fotoğraflı olması hakkında ne düşünüyorsunuz yazarsanız sevinirim öpüldünüz :*