ASİL bxb

By onlycherrypie

2.6M 147K 79K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... More

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"

123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

7.4K 560 425
By onlycherrypie

Merhabaa
❤️

Keyifli okumalarr
😽😽😽

FERDİ 🐱

KERİM ❤️‍🔥

123. Bölüm:

Ferdi sokağın başında mahalleden arkadaşları ile dikilirken çocuklardan birinin söylediği bir şeye kafasını geriye atarak güldükten sonra elindeki soda şişesinin dibinde kalan içeceği tek dikişte bitirdi. Şişeyi kenardaki çöpün içine attı ve bakışlarını sokağın diğer ucuna, evlerinin olduğu tarafa doğru çevirdi.

Kerim'i bekliyordu.

Ve her zaman dakik olan adam trafiğe yakalandığından geleceğini söylediği saati bir miktar geçirmişti, Ferdi de onu dışarıda beklemeye karar vermişti. Uzun zamandır vakit geçirmediği çocukluk arkadaşlarını her zamanki toplaşma yerlerinde, yani köşe başında görünce tekelden bir soda olarak o da geyik muhabbeti çeviren gençlerin arasına dalmıştı.

Onların geyik muhabbetine ayak uydurmakta sıkıntısı yoktu ancak eskiden gülüp geçtiği şimdi ise irite edici bulduğu bel altı muhabbetlere, homofobik küfürlere katlanamadığını, bu lafları edenlerin ve bu laflara hayvan gibi gülenlerin dişlerini ellerine vermek isterken fark etmişti.

Kendinden yaşça küçük olanları enselerine bir abi edasıyla hafifçe tokat geçirerek uyarmıştı da icabında ama büyüklere de tavrı belliydi bundan sonra. Çoğu bir baş selamından fazlasını, hatta o selamı bile haketmeyecek tiplerdi.

Ferdi biliyordu, bir şekilde hayatına yeni insanlar katmış, elini eteğini bu mahallenin çürümüşlüğünden çekmiş olmasa onun da bu işsiz güçsüz, amaçsız tayfadan bir farkı olmayacaktı. Küçümsemiyordu veya kendini onlardan üstün görmüyordu elbette ancak bazı gerçekler vardı işte. Ortada olanı inkar edemiyordu insan.

Sodası bitince, dönen muhabbet de onu gram sarmadığından sıkkınca derin bir nefes aldı verdi. Omzuna sarılan kolla birlikte bakışları ağır ağır diğerlerinden bir tık daha katlanılabilir olan arkadaşı Ahmet'e kaydı.

"Yaprağım." dedi sarışın çocuk Ferdi'nin omzuna attığı eli ile diğer tarafında kalan yanağından bir makas alarak. "Sarmadı bizim muhabbet seni pek, ekşittin suratını?"

"Çoluk çocuk hepsi ama ağızları battal boy çöp torbası olmuş şimdiden..." diye söylendi Ferdi yedikleri çiğdem çöplerini yere ve birbirlerine fırlatan oğlanlara. "Zıkkımlandıktan sonra burayı süpürmezseniz bakkalda hepinize yetecek soda şişesi var gençler!" dedi dayanamayıp.

"Tamam Ferdi abi..." sesleri yükselirken Ferdi bakışlarını gram yumuşatmadan hepsine ters bir bakış atıp Ahmet'e döndü.

"Parfümle banyo mu ettin şerefsiz?" dedi arkadaşının üstünden yayılan kokuyla birlikte burnu kırışırken. Fena bir koku değildi ancak öyle çok boca etmişti ki üstüne geniz yakıyordu. "Çakmak çaksam alev alacaksın."

"Kuzenler getirmiş Almanya'dan. Üç şişe..."

"Arap yağı bol bulunca diyorsun?" dedi Ferdi yandan yandan sırıtıp. "Kim için süründüysen dikkat et, astım etme kızı."

Ahmet gülüp bir makas daha aldı Ferdi'nin yanağından ve daha sıkı sardı arkadaşının omzunu. "Nasıl tanıyor karrrdeşini ama?" dedi oldukça eğlenerek. "Bu akşam randevuların kralına çıkıyorum, bir daha eve uğramam diye önden yaptım hazırlığımı..."

"Hayırlı olsun, kız inşallah kafayı bulmaz kokundan."

"Zaten kokumla kafayı bulsun diye..." dedi Ahmet gülmeye devam ederek. "Sen nereye?" diye sordu sonradan. "İnmiyorsun epey zamandır. Canın mı sıkıldı bugün, hayırdır?"

Ferdi dilini dişlerine çarparak cıkladı. "Kaçacağım birazdan. Kerim geliyor, onu bekliyorum." dedi.

"O herif de iyi salça oldu bizim mahalleye." dedi Ahmet kötü bir niyet gütmeden. "Asil'den çok geliyor sizin eve."

"Höst lan." dedi Ferdi kaşlarını çatıp. "Ben sana bir salça olurum, görürsün domatesi biberi."

"Özel şoförün gibi dakika başı kapından alıyor seni, fiyakalı adam, arabası kendinden fiyakalı, dikkat çekiyor diye diyorum oğlum."

"Benim misafirim bana, size neyi dert oldu?"

Ahmet Ferdi'yi kızdırmak istemeyerek güldü. Aslında çocuğun gerçekten kötü bir niyeti yoktu. "Neyi dert olacak bana? Konuşuyorum öyle." dedi bu yüzden. "O diğer uzun adamla ikisi sana iyi abilik ediyor, görüyorum. Üniversiteye gideceksin, şimdiden çalışıp harçlığını da çıkarıyorsun..." diye devam ettiğinde Ferdi kendini tutamayıp sesli bir şekilde güldü.

Devran abisi abilerin hasıydı, gülüydü.

Kerim ise... Ferdi bir kez daha güldü geniş geniş. Ona abi dese bir gün lazım olur diye gönlü kalırdı şayet...

İti an çomağı hazırla mı denir yoksa iyi insan lafının üstüne gelir mi denir bilinmez, Kerim'in kullandığı araç pek de geniş olmayan sokakta birden hızlanıp ani bir frenle önlerinde durduğunda Ferdi dudaklarındaki gülüşle beraber tanıdık araca baktı.

Filmli camlardan arabanın içini göremiyor olsa da tam Kerim'in gözlerinin olduğu noktaya bakmayı çok güzel başarıyordu.

Kerim çatık kaşlarının altındaki kahverengileriyle oğlanın çakırlarına, ardından omzuna dolanmış olan kola, o kolun sahibine baktı.

Ani duruşu ortamdakilerin yüreğini hoplattığı için gençlerin küfürleri uğulduyordu yarım yamalak. Kerim'in kanı da kulaklarında uğuldadığından Ferdi'nin dönüp o çocuklara sinirle söylediği şeylerin ne olduğunu algılayamadı. Gözleri Ferdi'nin omzundaki kola kilitlenmişti.

Nihayet o kol oradan çekildi ancak Kerim bakışlarını o oğlandan çekemedi. Ferdi'den biraz kısaydı Ahmet ve Kerim üflese uçacak bir tipti. Kerim'in şu an kendisinde olan bakışlarının içinde dolaşanları görse arkasına bakmadan da kaçardı muhtemelen.

Ferdi herkesle vedalaşıp kapıyı açarak arabaya bindiğinde Kerim gözlerini yanına oturan çocuğun yakışıklı yüzüne çevirdi. Çenesi dişlerini sıkmaktan kaskatı olmuştu.

"Hoşgeldin reis." dedi Ferdi, camların filmine güvenip kimseyi siklemeden Kerim'in yanağına üç beş tane öpücüğü hiç es vermeden kondurdu. Dudaklarına yakın bir kısmı da uzunca öptükten sonra adamın ensesindeki saçları okşayarak geri çekilip kemerini taktı. "Ağaç oldum, kök saldım yolunu gözlerken ama şu sıfatı görmek için odun olup cayır cayır yanmaya bile değer."

Kerim bir şey demeden aracı sert hareketlerle yerinden kaldırdı, caddeye doğru sürdüğünde Ferdi ağzını açmayan, öpüşlerine karşılık vermeyen adamın agresifliğini anında fark etmişti. "Ne oluyor ayol?" dedi. "Ne güzel geliyordu sesin telefonda. Ne oldu yolda?"

Kerim direksiyonu sıkıca kavrayıp Ferdi'ye yandan bir bakış attı. "Yolda bir şey olmadı." dedi. Ağzını açsa çocuğu kıracak bir şey demekten korkuyordu ama onu kimseyle öyle samimi görmeyi aklı da kalbi de kaldırmıyordu.

Asil ile olan arkadaşlığına şahitti, onların yakınlığından hoşnuttu. Ama başka kimseleri onun yanında yöresinde görmeye alışkın değildi. Bu alışabileceği bir şey de değildi.

"He bir şey olmadı diye sen benim ağzımı boş bırakıyorsun. Ay aman! Ağzımı boş bırakıyorsun derken öpüşüme karşılık vermiyordun yani. Ayran içip ayrı mı düştük, ne oldu be?"

"Olmadı bir şey Ferdi."

Ferdi kaşlarını çattı. "Ha Ferdi olduk şimdi de... Ne yaptım lan? Hasbinallah, kafamı torpidoya vuracağım şimdi."

Kerim bir an Ferdi'nin bir delilik yapmasından korkarak bakışlarını torpidoya indirdi. Yapardı... "Sen değil, o yanındaki..." dedi ağzında geveler gibi.

"Kim yanımdaki?" Ferdi durup düşündü. "Ha Ahmet'i mi diyorsun?" diye sordu anlamaya çalışarak.

"Adını nereden bileyim elalemin çocuğunun ben Ferdi?"

"Bana Ferdi deme, yabancılıyorum amına koyayım." dedi Ferdi tüyleri diken diken olmuş gibi. "Adımı bilmiyorsan açar götümü gösteririm şimdi benim adım neymiş."

Kerim dudaklarını birbirine bastırdı. Neredeyse gülecekti, sinirleri bozulmuştu birdenbire Ferdi götümü açar gösteririm deyince... Sonra burnuna dolan yabancı kokuyla burnunun üstü kırıştı istemsizce. "Bu koku ne?" dedi. Ferdi'ye doğru eğilip çocuğun üstünü koklarken surat ifadesi iyice çarpıldı. "Lan bu koku ne?" dedi kendini tutma düşüncesini hızla bir kenara bırakıp.

"Beğendin mi? Ahmet'in-" ...kuzeni getirmiş Almanya'dan diyecekti ki lafı ağzına tıkıldı.

"Neden beğeneyim senden başkasının kokusunu?" dedi Kerim bağırır gibi bir tonda. "Üstüne başına sinmiş, koala gibi yapışırsa sana olacağı bu. Çıkar şu ceketi üstünden."

Ferdi bir an sustu. "Sen deterjanlı sudan mı geçtin?" diye sordu ciddi ciddi.

"O ne demek şimdi?" Kerim çatık kaşlarıyla birlikte kırmızı ışıkta ani bir frenle durdu. Arkadan çalan korna seslerini duymazdan geliyordu.

"Çarpılmışsın gelirken." Üstüne sinen parfüm kendisini de rahatsız ettiğinden ve arabanın içi sıcak olduğundan üstündeki ince ceketi çıkarıp arka koltuğa koydu. "Ne olduğunu söyleyecek misin?"

Kerim konuşmadan önce eğilip boynundan derin bir nefes aldığında kasılmadan edemedi çocuk. Adam dudaklarını onun boynuna bastırıp geri çekilerek yeşile dönen trafik ışığı ile birlikte aracı yeniden hareket ettirdiğinde de öylece durmaya devam etti.

"Sana sarılmasını geçtim..." dedi Kerim, külliyen yalandı. "Yanağından makas almasını..." diye devam etti. "Geçtim." Bu az önce söylediğinden daha büyük bir yalandı. Ferdi'nin tenine değen yabancı bir eli yerinden sökecek bir potansiyele sahipti. "Niye öyle güzel gülüyordun ona?"

"At yalanı sikeyim inananı." dedi Ferdi sırıtarak. "Kıskanç aşk adamım kudurmuş mu beni hemcinsimle gülüşürken görünce?"

"Niye gülüyordun dedim."

"Ona gülmüyordum, benim yüzümü senden başka şey güldürür mü sanıyorsun?" Ferdi her ne kadar abartılı şekilde artistçe bir cümle ediyormuş gibi söylemeye çalışsa da dile getirdiği şey kalbinin gerçeğiydi.

"Gülüyordun." dedi Kerim. Ferdi'nin söylediği şey, içi Ferdi ile dolu olan kalbinin kasılmasına neden olsa da kıskançlığını bastırmakta hiçbir zaman iyi olamamıştı. "Evdesin sandığım için sizin evin önünde durdum önce, seni arayacağım sırada gördüm sizi köşe başında..."

Onun saçına değen rüzgarı bile kıskandığı oluyordu zaman zaman... Ferdi'nin yanağını bir eliyle okşasa mesela diğer eli ihtiyaçla kasılıyor, Ferdi'ye dokunan diğer elini kıskanıyordu.

"Seninle ilgili konuşuyorduk sevgilim." dedi Ferdi. Adamın kendisini kıskanması, bu gergin tavırları, çatık kaşları kasıklarını gıdıklandırıyordu. Ama kendisi de deli manyak bir kıskanç olduğundan adamın üstüne bu konuda gitmek gibi bir saçmalığa asla kalkışmazdı.

Kerim, "Benimle ilgili mi?" diye dalgınca sorunca Ferdi başını salladı.

"Ahmet diyordu ki, bu Kerim sana iyi abi oldu, geliyor gidiyor, ilgileniyor seninle falan filan... Ben de tutamadım kendimi tabii, güldüm. Gülünür yani buna. Kerim abi? Valla sansürü hakeden bir kelime gibi abi, başına senin ismin gelince..."

Kerim ters bir bakış atınca devam etti Ferdi, "Abi desem çükümün hatrı kalır diyemedim Kerim, güldüm heralde. Konuşturuyorsun sen de beni he, terbiyeli çorba kıvamına getirdiğim güzelim ağzımı bozduruyorsun bana illa. Çocuk bebeklikten arkadaşım, tamam yine kıskan da insan gibi kıskan, beni öpmemek ne demek ya? Sen iyice azıttın."

Kerim çocuğun uzun uzun konuşup ortamı yumuşatmasıyla gevşeyip gözlerini kıstı. "Gel, öpeceğim." dedi. Arabayı kenara çekip el frenine asılırken Ferdi'nin şaşkınlığını izliyordu.

Esnesinden yakaladığı çocuğun önce yanağına ardından çenesini öpücük kondurdu Kerim. "Kendini benim yerime koy, beni biriyle öyle yakın görsen, kim olduğundan bağımsız?" dedi sakince. Kokusunu soluduğu çocuk sayesinde mest olmuştu kısacık sürede.

"Hiç kendimi senin yerine koyup senin yanında başkasını hayal edemem şimdi. Deliresim yok, delirtme ne olursun."

"Tepem attı bir anda. Bir de kokusu her yerindeydi... Kendi ağzımı kırabilmem mümkün olsaydı, kırardım şu son cümlem için." dedi tepeden tırnağa kasılarak.

Onun her yerinde olabilecek tek koku ancak kendi kokusu olabilirdi...

"Beleş bulmuş, sürmüş her yerine... Akşam manitacılık işleri varmış..."

"Sırnaşmasın sana bir daha." dedi Kerim dudaklarını Ferdi'nin teninden ayırmadan. "Başkasının kokusunu solumayı içim kaldırmıyor. Senin kokuna karışmış bir kokuyu hele... Bunu tarif edemem Ferdi, anlıyorsun değil mi? Senin teninden yayılacak tek koku sana ve bana ait olmalı."

"Hı hı..." diye mırıldandı Ferdi. "S-senin kokun..." Fısıltısı diline dolanmıştı.

Kerim, çenesini ıslak ıslak öperek dudaklarına ulaştığında Ferdi inlemesiyle beraber karşıladı adamın dudaklarını. Kerim'in bir eli çocuğun yanağında diğer eli ensesindeki uzun saçların arasındaydı. Ağzını daha önce hiç keşfetmemiş gibi bir açlıkla keşfeder gibi nefes kesmeye çalışır bir hali vardı.

Sanki bir şeyin acısını çıkarıyordu. Ferdi arabaya biner binmez kendisini öptüğünde çocuğa karşılık vermeyişinin acısıydı bu...

Dili çocuğun ağzının içine kayarak kendisine ait yuvayı buldu ve Ferdi'nin diline dolanıp ikisini de derinden inleterek onu en ıslak öpüşmelerinden birinin içine çekti.

Sadece bu öpücüğü bile en ateşli ön sevişmelerden daha baştan çıkarıcıydı. Ferdi'yi hem tüketiyor hem de daha fazlası için şarj ediyordu.

Ferdi ısırılan dudağının sızısıyla inlediğinde Kerim geriye çekilip çocuğun zevkten dolu dolu olmuş gözlerine baktı. Ardından eğilip az önce ısırdığı noktayı ferahlatmak ister gibi ıslak dilini Ferdi'nin alt dudağında gezdirdi. "Başladın hemen kedi gibi mırlamaya." dedi derin bir sesle. Cadde kenarında, işlek bir yerde olmasalar, aklında dönen şeyleri uygulamaya dökmek için bir saniye bile bekleyemeyecek kıvamdaydı.

"Böyle öpersen, u-ulurum bile."

"Uluturum seni seve seve..."

Ferdi yutkundu. Adamın ağzını arka arkaya, o çok sevdiği şekilde, kısacık bir ana en çok ne kadar çok öpücük sığdırabileceğini kanıtlamaya çalışır gibi öptü. Kapalı gözleriyle gülümsüyordu Kerim Ferdi onu öpmeye devam ederken.

"Ne yapacağız bugün aşk adamımla?" diye sordu Ferdi.

Kerim sadece gelip onu alacağını söylemişti ve bu Ferdi için yeterliydi. Nerede ne yapacaklarını asla sorgulamamıştı telefonda. Güzelce hazırlanmış ve ilk günki hevesiyle onu beklemişti sabırsızlıkla. Ama şimdi yola çıktıkları için ve bir pide salonunun önünde camları filmli de olsa bir arabanın içinde sevişmek istemediği için konuyu değiştirmek adına nereye gittiklerini sormak istemişti.

"Hep ertelediğimiz bir şeyi." Kerim kaşlarını çatıp gözlerini açmadan önce biraz kendine gelebilmek adına Ferdi'den hafifçe uzaklaşıp bekledi. Bu yaparken çocuğun saçlarını okşamaya devam ediyordu.

"Neyi ertelemişiz ki biz?" Ferdi içine düşen merakla biraz olsun sıyrılmıştı Kerim'in ağzını sonsuz kere öpme isteğinden. Yani o istek hep oradaydı, inkar edemezdi ama o isteği biraz daha bekletebilirdi. Fırsatını bulduğu ilk anda yine yapışırdı o güzelim dudaklara ne de olsa...

"Sana öğretmemi istediğin bir şey vardı." dedi Kerim gözlerini nihayet açtığında. Orada yanan alevler sönmek üzereydi ama sadece közleri bile Ferdi'yi mahvedecek kadar yakıcıydı.

"Neydi ki? Çok şey olabilir." Ferdi imayla güldü cümlesinin ardından.

"Arsız kedi..." Kerim'in gülüşü Ferdi'nin kalbini pelte kıvamına getirecek tek gülüştü.

"Ensemi şu şekil okşamaya devam edersen gerçekten bir kediye dönüşüp kızgınlığımın en had safhasındaymışımcasına kafamı cama, kıçımı sana dayayıp gırtlağım yırtılana kadar, s-sen içime, e-en dibime şey yapana k-kadar miyaklayacağım."

"Siktir..." diye mırıldandı Kerim. Ferdi söz konusu olunca, Ferdi'nin deyimiyle o çok terbiyeli bir çorba kıvamında olan ağzının ayarı kaçıyordu adamın. Çocuğun söylediklerine başka ne denebilirdi ki? "Heyecanını bastırmaya çalışıp sonlara doğru kekelemenin beni söylediklerinden daha çok ateşlemesi nasıl mümkün olabiliyor?"

"Off Kerim, bırak saçlarımı ne olursun..." diye sızlandı Ferdi. "Sızdırıyorum, lütfen..." dedi yalvarır gibi, Kerim'in hayır diyemeyeceği bir ses tonuyla ve tavırla. Bilerek yapmamıştı ama, eriyordu ve gerçekten sızdırıyordu. Aletinin ucundaki ıslaklığın boxerına bulaştığını hissedebiliyordu şimdiden. Bir öpücüktü onu bu hale getiren ve saçını okşayan parmakların ılıklığı...

"Mimi..." diyerek onun sınırlarını zorladı Kerim. Ferdi'nin aleti bu kelimeyi, onun kendisine taktığı ismi onun ağzından duyar duymaz sertçe seyridi ve Ferdi elini kaldırıp Kerim'in koluna tutundu.

"Hmm?" dedi beklentiyle.

"Hadi sana bu canavarı sürmeyi öğretebileceğim bir yere gidelim."

Ferdi ensesinden uzaklaşan parmakların yokluğuyla boşluğa düştüğü sırada gözlerini Kerim'in pantolonun önündeki kabarıklığa indirdi. "İyi de ben onu çok güzel sürüyorum." dedi. "Süremiyor muyum yoksa? Hmm? Kerim?"

Adamın kahkahası arabanın içini doldururken Ferdi iri iri açtığı çakır gözleriyle onun güzelliğini izledi. "Ne gülüyorsun ya, beceremiyorsam sürmeyi neden beni kucağında h-hoplatırken demedin ki?"

Kerim başını iki yana sallayarak gülmeye devam ederken arabayı yeniden harekete geçirdi. "Sen benim ömrümü uzatmak için varsın, ben artık eminim."

"Ya beğenmediysen o zaman söyleseydin ya, ben de mükemmel iş çıkardım sanıyorum her seferinde... Tadımı kaçırdın."

"Kaçmasın tadın, Mon Mimi. Çok güzel sürüyorsun zaten beni, ben arabaya kastetmiştim. Sana nasıl araba kullanacağını öğretecektim ya hani?"

Ferdi geç de olsa düşen jetonuyla birlikte "Hee..." dedi kızararak. "Öyleli..."

"Öyleli..." dedi Kerim yüzünden silinmeyen gülümsemesiyle. "Belki sonra beni sürmene de izin veririm, ne kadar iyi bir öğrenci olduğuna bağlı."

Ferdi hevesle yutkundu. "Ben çok iyi bir öğrenciyim ki!" dedi kendini tutamadan. "Ben okul birincisiyim ya akıllı sevgilim, bunamadın inşallah. Sen bana ver gazı böyle, ben tır bile sürerim..."

❤️‍🔥

Kerim, söylenmeye devam eden çocuğun sağ profilini süzdü koyu bakışlarıyla.

"Ya merkezde boş bir otopark, sakin bir mahalle falan yok muydu canım adam ya?" diye söyleniyordu Ferdi. "Araba zaten uzay gemisi gibi hissettiriyor şu an direksiyon başındayken, bir de dağ başındayız. Safariye mi katılacağım ben, nerede araba kullanacağım da beni en zor level'dan başlatıyorsun?"

Ferdi'nin doğum günü için geldikleri, Kerim'e Devran tarafından hediye edilmiş o dağ evinin yakınlarında nispeten düz yollara sahip bir bölgedeydiler ancak Ferdi'nin gözü bir miktar korkmuştu işte.

Hem başına geçtiği araba gerçekten bir canavardı Kerim'in dediği gibi hem de toprak ve yer yer eğimli olan bir yoldaydılar.

"Gerilme ve tekrar çalıştır arabayı."

"Gerilme demesi kolay!" Ferdi anahtarı çevirip motorun sesini yeniden duyunca iyice gerildi.

"Bağırma bana Mimi."

"Tamam!" dedi Ferdi yüksek sesle. "Yapacağım şimdi." Az önce Kerim'in sakince ve tane tane anlattığı şekilde aracı kaldırdı ve hafifçe gaz vererek ilerletti. "Aha bak, gidiyoruz he bu sefer... Gidiyoruz Allah'ım, bismillah."

"İkiye al şimdi, biraz hızlan." Kerim'in gözleri çocuğun ellerine odaklandı. Direksiyonu sıkıca kavrayan ellerinden birinin oradan ayrılıp vitesin topuzunu tutuşunu izledi. Derin bir yutkunuş boğazını yarıp geçti.

O ellere tapıyordu. Ve o ellerin yaptığı her şey kendisini tahmin edemeyeceği şekillerde etkilemeyi başarıyordu.

Mesela kahve yapan Ferdi'nin ellerinin hareketini izlerken sertleşebileceğini düşünmezdi ama onun da en alasını yaşamıştı... Şimdi ise direksiyonu ve vitesi kavrayan heyecanlı çocuğun hareketleri yüzünden kendisiyle çelişiyordu.

Ona araba kullanmayı öğretmeye devam etmek ile her şeyi boşverip kimsenin olmadığı bu yerde onunla deliler gibi sevişmek arasında gidip geliyordu. Sertçe... Tam da onların usülünde, Kerim'in sevdiği, Ferdi'nin kafayı yediği şekillerde...

"Oluyor sanki he? Kaptım bence bu işi, ilkin günahı olmaz. O yüzden baştaki beş stop ettirmeyi saymıyorum. Sana da rüşvet verebilirim hafızandan silmen için. Asil falan nasıl geçti diye sorarsa kırk yıllık şoför gibi kaldırdı, yağ gibi kaydı, ezdi geçti yolu, tozu toprağı birbirine kattı diyeceksin, tamam mı? Kuş kafa dolmuşçu dayılar gibi araba kullanıyor zaten, ayar oluyorum. Atar gider yapıyor bazen trafikte, şaşar kalırsın. El kol yapıyor elaleme tipine bakmadan şebelemettin, Devran abim duysa kalpten gider."

Ferdi çenesi düşünce gelen gevşeme ile ya da gevşeyince gelen çene düşüklüğü ile arabayı kullanmaya devam ederken Kerim'in direktiflerini yerine getirerek durup kalkıyor, sağ sol yapıyor ve ileri geri gidiyordu. Yola ve sürüşe odaklandığı için dönüp Kerim'e bir kez bile bakamıyordu.

Eğer baksa ve adamın bakışlarındaki şeyi görse eli ayağına dolaşır aracı bir kez daha stop ettirirdi muhtemelen.

"İlerden sol yap, eve geçelim. Hava kararmak üzere..."

"Hay hay efendim. Evet efendim, dönüyoruz sola sinyalimizle birlikte inşallah... Aşk, konuşunca daha iyi yapıyorum bence he. Huyum kurusun, çenem çıkmasın iyi mi? Ben de böyle bir insanım demek ki, bu ağzımın bir fermuarı yok. Aha da yokuş çıkıyorum şimdi, oh ne güzel çıktım ama."

Eve ulaşmalarını sağlayan minik patikayı da aşıp evin önünde arabaya yavaşlattığında nihayet dönüp Kerim'e bakabildi. "Nasıldım?" diye sordu merakla. "İlk sefer için iyi miydim?"

Kerim kendi emniyet kemerini açtıktan sonra Ferdi'nin beklemediği bir hızla çocuğun dudaklarına yapışıverdi. Kendisini iyi bile tutmuştu...

Çarpışan dudakları birbirleriyle dans etmeye başladığında Ferdi bir elini direksiyondan ayırıp Kerim'in ensesine tutundu ve alt dudağını gözü dönmüş gibi emip çekiştiren adama uyum sağlayıp onun üst dudağını yakaladı.

Demek ki iyi sürdüm, diye düşünüyordu. Adamın dudakları da sergilediği iyi performans için ödül olsa gerekti...

"El frenini çek." dedi Kerim nefes nefese geri çekilmeyi başardığında. Ferdi yutkunarak el frenini kavrayıp çektiğinde Kerim derin bir nefes aldı. "Aferin Mon Mimi. İlk sefer için gerçekten çok iyiydin."

Ferdi çarpık bir şekilde gülümsedi. Arabayı tamamen kapatıp emniyet kemerinden kurtuldu. Tam uzanıp adamı öpmeye devam edecekti ki Kerim'in arkasını dönüp araçtan inmesiyle olduğu yerde kalakaldı. "Nereye ulan?" diye sordu kendi kendine, aracın önünden dolaşan adama hayretle baktı. Şoför tarafının kapısı açılınca Ferdi adamın hızına hayret ederek ona bakmayı sürdürdü.

"İn bakalım." dedi Kerim sabırsız bir şekilde. Gözleri Ferdi'nin yüzünde turluyordu.

Ferdi onu ikiletmeden akşam serinliğinin hakim olduğu bahçeye adamını attığında Kerim tarafından kavranan beli yana doğru çekildi ve sırtı arabayla buluştu. Çok geçmeden dudakları da yeniden bir aradaydı.

Tişörtünün içine sızan eller belini sıkıca tutarken kasıklarını dürten sertliği o zaman hissetti Ferdi. Ellerini adamın sırtına yerleştirip ona ensesinden beline doğru sertçe dokundu ve öpüşmeleriyle kendinden geçerken bu hareketi bilinçsizce tekrarlamaya devam etti.

Kasıklarını Kerim'in kasıklarına sürtüp onun öpüşlerine karşılık vermeye çalışırken yirmi metre ötelerindeki eve girmek ikisinin aklının ucundan da geçmiyor gibiydi.

"Mimi, şimdi, burada..." diye inledi Kerim. Alnını Ferdi'nin alnına dayamıştı bir anlığına ama elleri boş durmuyor, çocuğun pantolonunun düğmesini açıyordu becerikli parmaklarıyla.

"Ne oldu da ku-kudurdun bu kadar?" diye sordu Ferdi aynı şekilde uzanıp adamın pantolonundan kurtulmaya çalıştığı sırada.

Kerim onun ellerini tutup dudaklarına doğru kaldırdı ve Ferdi'nin gözlerinin içine bakarak çocuğun kendi dudaklarını sonsuz kere öpüşü gibi uğruna çıldırdığı o elleri defalarca kez öptü. Her bir detayına ayrı hayrandı ama bu çok yara almış, çok şey yaşamış eller uğruna ayrı ölürdü...

"Sen komple kudurmam için bir sebepsin. Farkında bile değilsin bana yaptıklarının, kendinin farkında bile değilsin. Ve bu beni daha çok çıldırtıyor. Sana sahip olmak istiyorum, bağırta bağırta... Şu güzel gözlerinden yaş sadece benimle birlikte zevkten kıvranırken aksın istiyorum. Seni ağlatmamı istiyor musun?" Elleri fermuarını indirdiği pantolonun içine süzülüp Ferdi'nin kalınlığını kavradı. "İçinde olmak istiyorum, içinde olmaya ihtiyacım var..." Neredeyse yalvarıyor gibiydi.

Sanki Ferdi tam tersini istiyor olsa kabul etmeyecekmiş gibi istediği şeyi dile getiriyordu.

"Sikeyim..." diye fısıldadı Ferdi kasılan deliğiyle.

"Hayır." dedi Kerim onu okşamaya devam ederken. "Bırak onu ben yapayım."

Ferdi titreyen dizlerini sabit tutmak için Kerim'in omuzlarına tutundu. Adamın diğer eli pantolonunu kalçasında indirip boxerının içinde yolunu bulurken adamı daha da kışkırtmak için sordu, "Ne yapacaksın bana bu dağ başında?"

Kerim parmağını Ferdi'nin girişine bastırıp onun başını geriye atarak inlemesini izledi hayran hayran. "İçini dolduracağım, içinden taşacağım." diye hırladı.

"B-eni bu yüzden mi dağa kaldırdın?" diye devam etti Ferdi. İçine itilen parmakla birlikte ağzı minik bir o halini almıştı. "Kimse sesimi duymasın d-diye mi?"

"Sesini, tek bir nefesini, inlemeni duyacak kişinin nefesini keserim bu gece."

İçine gönderilen ikinci parmak Ferdi'yi hazırlıksız yakaladı. "Off..." diye bir bağırış koyverdi. "Parmaklarını değil, seni istiyorum aşk."

Kerim onun dudaklarını öpüp geri çekildi. "Sevgilim benim..." dedi bunu dile getirmekten haz duyduğunu gizlemeden.

Ferdi'nin boxerını da sıyırıp pantolonu ile beraber dizlerinde durmasını sağladı. Kendi pantolonunu da aynı şekilde dizlerine indirdiğinde Ferdi ile göz göze geldiler.

"Kerim... Kızma ama çok komiğiz şu an." dedi çocuk deli gibi sırıtarak. Aşk sarhoşu olmuştu adeta. Kerim ile dağ başındaydı, pantolonları dizlerindeydi ve ikisinin aleti de savaşa hazır halde dimdikti.

Kerim'in aletini kavrayıp kökünden ucuna kadar sıvazlayarak dizlerini üstüne çöküverdi hiç beklemeden. "Ama sikerler, sen, ben ve sesimiz kısılana kadar s-sikiş..." Kavradığı aletin başını yalayıp sırıttığında Kerim'i mahvetmeye yetecek bir manzara sunduğunun fazlasıyla farkındaydı.

"O terbiyesiz ağzına biraz terbiye doldurayım..." Kerim çocuğun saçlarını kavrayarak onun ağzında usulca kaydı, bu belki de bu akşam yapacak olduğu tek usul şeydi. Çocuğun hassasiyetini bildiğinden onun ağzına özenli davranıyordu başlarken ama Ferdi bir kez alıştığında sakin kalması için bir sebebi kalmıyordu.

"İşte böyle..." diyerek aletini iyice derine ittiğinde çocuğun sulanan gözlerinden ve gerilip kendisini kabul eden dudaklarından gözlerini alamıyordu. "Birazdan içinde olacak, güzelce hazırla onu Mimi."

Ferdi nefesini kontrol ederek kavradığı aleti güzelce ıslatmaya devam etti, deliği öyle bir kasılıyordu ki dayanamayacak haldeydi. Kerim'in parıldayan aletini ıslak bir şapırtıyla ağzından çıkarıp dudaklarına vurdu şap şap diye. Ardından beklemeden ayağa kalktı arabanın hala açık olan ön kapısına doğru dönüp karnını koltuğun kenarına yaslayarak kalçalarını dışarıya çıkardı.

"Hadi..." dedi kalçalarını iki yana oynatarak. Omzunun üstünden Kerim'e arzu dolu bir bakış attı.

Kerim onun gözlerine bakarak kalçalarına sert bir şaplak yapıştırdı. Şaplağın sesi Ferdi'nin inlemesine karışarak yankılandı. "Hoşuna mı gitti?" diye sordu Kerim kararan gözleriyle. "Söyle, seni tokatlamam hoşuna mı gidiyor?"

"Gittiğini biliyorsun..." diye sızlandı Ferdi daha fazlası için. Belini biraz daha büküp beklentiyle adama bakmayı sürdürdü.

Kerim ona istediğini verdi, birkaç şaplağı daha buluşturdu arasına gömülmek üzere olduğu beyaz kalçalara. Kızaran teni iri avuçları ile ovuşturup iki yana doğru açtı. Baş parmağını az önce parmaklarıyla gevşetmiş olduğu deliğe doğru bastırıp çekti.

Kalçasındaki dövme için yorum yapacak kelimeleri yoktu. Ferdi'nin kendisine aitliğinin bir kanıtıydı adeta. Kerim gibi hasta düşünceleri olan bir adam için Ferdi'nin biçilmiş kaftan olduğunun da kanıtıydı aynı zamanda.

"Lütfen..." diyordu Ferdi. Aletinin ucundan sızan sıvısı kararan havaya inat parıldıyordu. Öyle ki uzayıp yere damlamak üzereydi.

Kerim belki başka zaman olsa onu dakikalarca yalvartırdı ancak şimdi kendisi de yalvaracak kıvamda olduğundan hatta dakikalar önce açık açık yalvardığından hiç beklemeye niyeti yoktu.

Gece onlara aitti, onu sabaha kadar uzun uzun yalvartabilirdi...

Bu yüzden elleri ile araladığı kalçanın arasına yerleşip iri aletini Ferdi'nin deliğine yaslayarak içine kaymak için beklemedi. Onun kendisi için kasılan varlığını kendi varlığı ile milim milim doldurdu. Kendisinden beklenmeyecek sakinlikte bir giriş olsa da yine de sertti. Kısacık süre içinde Ferdi'nin küfürler savurmasına neden olacak kadar içinde, en dibindeydi.

"Kerim..." diye sızlanıyordu çocuk. "Bekle... Bekle bir saniye..." diye nefesini toparlamaya çalışıyordu. "Off... Ç-çok iyi..."

Kerim kasıkları Ferdi'nin kalçaları ile buluşmuş adeta bir bütün olmuş haldeyken çocuğu belinden kavrayıp doğrulmasını sağladı ve bu hareketiyle birlikte yüksek sesle bağırır gibi inleyen Ferdi'nin aralanan ağzını öptü gözü dönmüş bir şekilde. "Çok bekleyemem..." dedi ağzı ağzındayken. "İlk defa almıyorsun beni içine, problem ne?" diye sordu ilgiyle. Daha sert birleşmeler yaşadıkları olmuştu, problemin ne olduğunu merak ediyordu Kerim. Onun çenesini ve boynunu öpmeye devam ederek cevap vermesini bekledi. Onun belini ve kasık çizgisini okşayarak çocuğu gevşetmeye de çalışıyordu.

Deliği öyle bir kasılıyordu ki Ferdi'nin... Çok zordu beklemek... Geriye çekilip yeniden içine gömülmek istiyordu adam.

"G-özüm karardı." diye kekeledi Ferdi. "İyiyim ama şimdi..." diyebildi zorla. Kerim içine girerken boşalacağını sanmıştı ve bu his muhteşem korkunç bir histi. Kendine gelmesi için biraz soluklanmaya ihtiyaç duymuştu.

Kerim aletini geriye çekip içinden tamamen çıkmadan bekleyip karnından sardığı çocuğun içine gömüldü yeniden. Ferdi'nin titreyen dizleri ile birlikte aracın koltuğuna tutunarak ayakta durmaya çalıştığının farkındaydı.

Onun gözlerini daha fazla karartmak istiyordu, hareketleri bilinçsizce sertleşip giriş çıkışları hızlanırken kendisi de deli gibi inliyor ve hırlıyordu.

Çocuğun kalçalarına her çarpısında çıkan şiddetli ses açık alanda yankılanıp kulaklarına geri dönüyordu ve açık alanda sevişiyor olmalarının ikisini de azdırdığı su götürmez bir gerçekti.

Kıyafetleri hala üstlerindeydi ve güneşin yavaşça terkettiği gökyüzü rengini açık maviden daha koyu bir renge bırakıyordu. Etraflarındaki ağaçların dallarına değen rüzgarın hışırtısı kulaklarına zor da olsa erişiyordu. Serin havaya rağmen vücutları şimdiden sırılsıklam olmuştu.

Ferdi'nin çikolatamsı kokusuna Kerim'in tarçın kokusu zamk gibi yapışıvermişti...

Adam içinde hayvani bir hırsla gidip gelmesi yeterli değilmiş gibi Ferdi'nin sızdıran aletini kavramış senkronize bir şekilde avcu arasında kaydırıyordu.

Yüzünü aracın koltuğuna gömerek adamın aletini karşılamak için kalçalarını geriye doğru iten Ferdi'nin boğuk inlemeleri Kerim'i harladıkça harlıyordu. Onun deliğinin kasılmalarını hissettikçe boşalmanın eşiğine geliyordu, hazzı daha fazla uzatabilmek adına kendisini tutabildiği kadar tutuyordu.

Patlamak üzereydi ama Ferdi gelmeden olmazdı...

"Mon Mimi, güzel kedim benim..." diye inledi çocuğun ensesine doğru. Tişörtünün açıkta bıraktığı boynu öpücükleri ve ısırıklarıyla tıpkı tokatlanan kalçaları gibi kıpkırmızı olmuştu Ferdi'nin.

"Ahh..." Ferdi konuşmak için ağzını açsa da ağzından zevk sesleri dışında bir şey çıkmıyordu.

"Sesini soluğunu mu kestim?" dedi Kerim çocuğun içine kökleyip bir süre bekledikten sonra aynı hareketi sertçe tekrarlayıp. "Konuşamayacak hale mi getirdim seni?" Ferdi'nin tişörtünü kenara çekip omzunu açıkta bırakarak terlemiş tenine dişlerini geçirip onu sertçe emdi.

"K-kerim..."

"Söyle..."

"Seni s-seviyorum..."

Kerim onun seyriyen aletini daha hızlı çekerek arzuladığı sona ulaşmasını sağlarken, Ferdi'nin boşalması kendisi için kilitmiş gibi o da sarsılarak ağırlığını araçtan güç alan Ferdi'ye yükleyerek uzun uzun aktı.

"Seni... Çok... En çok seni..." diye hırlarken akıtmaya devam ediyordu. Mümkünmüş gibi, daha derinine ulaşabilirmiş gibi kasıklarını ona doğru itmeye de  devam ediyordu.

Kerim belinden tutmuyor olsa ve önündeki koltuğa dört elle sarılmış olmasa yeri boylayacağından emindi Ferdi. Şakaklarından süzülen terinin tuzu, gözyaşlarına karışıyordu.

Zevk öyle her noktasındaydı ki nerede olduklarını bile bir an için unutmuştu çocuk, gözlerini açamıyor, nefesini toparlayamıyordu.

Kavrulan tenlerinden ince bir buğu yükseliyordu, etraflarında ikisine ait bir aura gibi dalgalanıyordu...

"Sapık adam..." diye fısıldadı Ferdi hırıltılı nefeslerinin arasından. Onunla açık havada sevişmişlerdi, hayır sikişmişlerdi... Gerçekliği şimdi vuruyordu Ferdi'nin yüzüne, kapalı gözleriyle manyak gibi sırıtırken saf bir utanç duyuyordu sanki gözü dönmüş gibi adamla ayak üstü birlikte olan o değilmişçesine.

"Efendim? Ne dedin?" Kerim onu bulduğu her noktadan öperken sormuştu.

"Yumuşamadın." dedi Ferdi farkettiği şeyle gözleri yarım bir şekilde açılırken. "Siktir, h-hala taş gibisin i-içimde."

"Doymadım." dedi Kerim açık açık.

Ferdi yutkundu. Ne yaptı da adamın böyle kudurmasına sebep oldu bir fikri yoktu ancak ortada bir sebep olmasına gerek bile yoktu. O da Kerim'e doğru her an yükselişe geçebildiğinden adamın şu anki halini elbette anlayabilirdi.

Kerim onun içinden çıktığında pantolonunu yukarıya çekti ancak önünü ilikleyemeyecek kadar hassas haldeydi aleti. Devam etmek istiyordu...

Ferdi'nin kıkırtıları kulağına hoş bir melodi gibi çalınırken çocuğun kalçalarına birer öpücük kondurup onun pantolonunu da öylesine çekerek düzeltti.

"Düş önüme." dedi hükmeden bir tavırla. "Seninle işim bitmedi. Senin de doymadığını biliyorum Mimi..."

Aceleci adımlarla eve geçerlerken bir tura daha hazırdı Ferdi de Kerim de...

İlklerini yaşadıkları bu ev, az önceki aceleci sevişmelerinden daha fazlasına, en az ilki kadar alevli birleşmelerine şahit olmaya hazır gibi akşamın içinde tüm heybetiyle dikiliyordu.

❤️‍🔥❤️❤️‍🔥❤️❤️‍🔥❤️❤️‍🔥❤️❤️‍🔥❤️❤️‍🔥❤️❤️‍🔥❤️❤️‍🔥❤️❤️‍🔥❤️❤️‍🔥

Özlemişim...

Siz de özlemiştiniz onları, umarım özleminiz giderilmiştir...
😉

Onları böyle kuduruk yazasım geldi... Bir önceki bölümde Asil ve Devran smutu yazmışken diğerlerinin bir yerleri şişmesin dedim
😂😅

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı merak ediyorum
🙏🏻🙏🏻🙏🏻

Gelecek bölüm ne zaman gelir yine bir fikrim yok 🥲
Ama buralardayım, biliyorsunuz
🙏🏻😻

Seviliyorsunuzz
❤️‍🔥

Continue Reading

You'll Also Like

415K 34.2K 37
Aker, Transilvania'ya da bulunan gizemli bir şatoda tatil yapıcağını zannederken nereden bilebilirdi ki orada asırlardır vampir kocasının yaşadığını...
604K 51.4K 51
Tamamlandı Fantastik- MPREG hikayesidir. Hikaye interseks bir birey ve Panter adam adasında geçmektedir. Hikayenin fantastik ögesi erkek hamileliği d...
OĞLANCI | BXB By Lord

General Fiction

2.9M 215K 51
{Tamamlandı} {texting-düz metin} Ablasına asıldığını düşündüğü adama atar mesajı atan liseli bir çocuk en fazla ne kadar absürt fakat bir o kadar da...
799K 47.4K 51
Ferzan ve Azad Ağanın hikayesi...