ASİL bxb

By onlycherrypie

2.6M 147K 78.9K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... More

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"

8.4K 609 307
By onlycherrypie

Merhabaaaaa
❤️❤️❤️

Biz geldikkk
🐣
Keyifli okumalarrrrrrrr
🤭🤭🤭

DEVRAN ☠️

ASİL 💀

122. Bölüm:

Devran elindeki kravatı az önce onu çıkardığı çekmeceye düzgünce geri koyduktan sonra yeniden aynanın karşısına geçip gömleğinin yakalarını düzeltti. Üstten iki düğmesini açık bıraktığı jilet gibi ütülü beyaz gömleğinin yakasından görünen esmer teni ışıl ışıldı. Duştan yeni çıkmıştı ve işe gitmek için hazırlanıyordu.

Gözleri aynadan yatakta uyumakta olan çocuğa kayınca az önce kendisine bakarken hafifçe çatılı olan kaşları anında yumuşadı ve yüzüne ona her baktığında gizleyemediği tüm o hislerle dolu bir ifade yerleşti.

Asil, Devran az önce onu çarşafa sarmış olsa da, bir bacağını o çarşafın içinden çıkarıp adamın yattığı boşluğa uzatmıştı, bir kolu da sanki orada Devran'ı arar gibi adamın yastığına sarılmıştı. Çocuğun tüm yaz boyunca açılmış ve uzun zamandır makas yüzü görmediği için uzamış saçları dalgalar halinde alnına dökülmüştü.

Günlerden cumartesiydi, ağustos ayının on beşindeydiler...

Oda, düşük ayarda çalışan klima sebebiyle biraz serindi. Asil üşümüyordu ancak Devran çocuğu her şeyden korumak istediği gibi bu minik serinlikten de korumak istediğinden onu yeniden çarşafa sarmalamamak için kendisini zor tutuyordu. Ya da onu başka şekillerde, çok daha iyi bazı yöntemlerle incecik bir çarşaftan çok daha iyi ısıtabilirdi.

Devran bu manzarayı aynadan izlemek kendisine yeterli gelmiyormuş gibi arkasını döndü ve yatağa doğru birkaç geniş adımda yanaştı. Yatağı sarsmamaya dikkat ederek bir dizini yatağa bastırdı ve Asil'in bedenine doğru eğilerek dudaklarını onun mis kokulu tenine bastırdı.

Yanağına temas eden dudaklar Asil'i zaten kıyısında dolandığı uykudan çekip alırken adama uyandığını belli etmemek için gözlerini açmamaya çalıştı. Ağzından kaçan uykulu mırıltılara engel olamazken adamın kendisini birkaç kez daha öpmesiyle yattığı yerde kıpırdadı.

"Güzel bebeğim, uyanmayacak mısın?" diye fısıldadı Devran. Gitmesi gereken bir toplantı olmasa, gerçekten katılması gerekmese onu hiçbir güç, hem de kendi doğum gününde içinde Asil'in bulunduğu bir yataktan kaldıramazdı.

Aslında bu toplantıya da ne yapıp edip katılmayabilirdi ancak Asil'in kendi arkasından bir takım planlar çevirdiğini bildiği için çocuğu yalnız bırakmaya karar vermişti.

Asil adamın doğum günü için elbette bir şeyler planlıyordu ve yine elbette her ne kadar gizlemeye çalışsa da bu durumu Devran'dan gizleyemiyordu.

"Uykum var." diye homurdanan Asil Devran'ın dişlerini sıkmasına neden oldu. Çocuğun sesi öyle tatlı çıkıyordu ve kapalı tutmaya çalıştığı göz kapakları öyle bir titreşiyordu ki... Devran dudaklarını onun boynuna indirirken bir elini çarşafın üstünden Asil'in beline yerleştirdi ve orayı onu kışkırtmak ister gibi usulca okşadı.

"Erkenden uyumuştun oysa... Hala mı uykun var yavrum? Hasta mı oldun yoksa Allah korusun?" Devran her ne kadar ona planlarını gerçekleştirmesi için zaman ve mesafe yaratmak istiyor olsa da ondan bir adım öteye gidebilmesi için kendi iradesini epey zorlaması gerekiyordu.

"Olmadım hasta." Asil adamın telaşlanmasını istemediği için minik bir panikle gözlerini araladı ve kısık gözleriyle hafifçe geri çekilip kendisine bakan sevgilisine baktı. "İyiyim, gerçekten..." diye onun içini rahatlatmak ister gibi konuştu.

"Ne kadar iyisin mesela?" diye sordu Devran kendi kendine kaşınarak. "Seni saatlerce yataktan çıkarmasam, her zerreni daha önce hiç keşfetmemişim gibi yeniden keşfetsem defalarca... Üstesinden gelebilecek kadar iyi misin?"

Asil gergince yutkundu. Adamın saniyeler içinde kendisini böyle beklentilere sokması, hele de böyle bir anda hiç iyi değildi. Asil de bunu istiyordu çünkü... Epey zamandır, bu büyük evde yalnız başlarına kalabildikleri anlar öyle nadirdi ki, Asil elbette bu durumdan şikayetçi değildi ama Devran'ı çok fena özlemişti.

Onunla saatlerce bu yataktan çıkmamayı, en az Devran kadar, belki de ondan daha fazla istiyordu. "Toplantıya gitmen gerek sanıyordum." derken adamın doğum günü için yapmayı planladığı hazırlıkları unutuvermiş gibiydi. Sesi çelişkiye düştüğünü belli edecek şekilde değişmişti, bakışları iyice derinleşmiş Devran'ın bakışlarının altında eridiğini gizleyememişti.

"Sikerim toplantıyı. Senden önemli değil hiçbir şey." Asil şimdi tamam, kal, gitme dese Devran'ın tek mesajına bakardı toplantıyı ertelemesi veya kendisi yerine başka birini göndermesi. Ama Asil planlarını gerçekleştirmek isterse de Devran tıpış tıpış o toplantıya giderdi.

"Biliyorum aşkım." dedi Asil. Alt dudağını kemirdi kafa karışıklığı ile. "Ama benim biraz uykum var, gerçekten... Git sen, kaçırma toplantını. Geldiğinde..." Adamın gözlerine bakmak kendisine ağır geldiğinden mavi bakışlarını istemeyerek de olsa ondan kaçırdı.

"Öğleden sonra dönmüş olurum." Devran ona işlerini o zamana kadar bitirmiş olması için mesaj veriyordu. Elinden ancak bu kadarı gelirdi. Toplantı boyunca minik sevgilisini düşünecek olduğundan, ondan ancak üç-dört saat kadar uzak kalabilirdi. Sonra koşa koşa eve gelecekti...

Onun yalancıktan örtülmüş gözlerini içi giderek sırayla öptü Devran. Ardından yanaklarını ve boynunu da kokusunu içine çeke çeke öptü, bir eli sıkıca çocuğun belini kavramaktaydı hala. Geri çekilmeyi başardığında Asil'in hızlı bir şekilde inip kalkan göğsüne inat kapalı tutmaya çalıştığı gözlerine son kez baktı, bu çocuk onun ömrünü uzatıyordu.

Asil'in ne planladığını bilmiyordu ancak çocuğun kalabalık sofraları ve aile buluşmalarını sevdiğini bildiğinden bu tarz bir etkinlik planladığına neredeyse emindi. Durum bu olursa aklındaki şeyleri erkenden gerçekleştiremeyecek olsa da, onu kıyıda köşede bir şekilde sıkıştırıp tam anlamıyla özlem gidermeden önce o özlemi olabildiğince harlayabileceğini düşünüyordu.

❤️❤️❤️

Asil ellerini beline yerleştirerek mutfak tezgahından bir kaç adım geriye çekildi ve eserini dikkatle inceledi. Devran'ın doğum günü için hazırladığı pasta gerçekten güzel görünüyordu. Önce kekini hazırlamış pişmesi için fırına koyduktan sonra da diğer malzemeleri hazırlamıştı özenerek. Adam çikolatalı şeyleri kendisi kadar sevmediği için onun seveceği tarzda daha hafif bir krema kullanarak meyveli bir pasta yapmıştı.

Gözlerini bileğindeki akıllı saate çevirdiğinde saatin çoktan öğlene geldiğini gördü. Devran iş için evden ayrıldığından beri Asil de ayaktaydı. Adam giderken uyuyor numarası yapmaya çalıştığı için kendisini kötü hissediyordu ama ona doğum günü için minik de olsa bir sürpriz hazırlamak istediğinden kendisini tutmuş ve adam onu öpücüklere boğarken tepkisiz durmayı başarmıştı. Oldukça zor anlar yaşamıştı elbette.

Adamın herhangi bir dokunuşuna veya öpücüğüne karşılık vermemek onun için çok zordu. Bir de yeni duş aldığı için tazelenen kışkırtıcı kokusuyla Asil'in aklını sabahki gibi başından aldığı zamanlarda çocuk kendini tutmakta oldukça zorlanıyordu ve genelde tutmak için çabalamıyordu da zaten...

Ama bu sefer tüm gücünü kullanarak çabalaması gerekmişti, inandırıcı olduğunu umuyordu, inandırıcı olduğunu sanıyordu...

Akşam için hazırladığı yemekler de vardı, bir kısmı fırında bir kısmı dolaptaydı ve Asil hazırladığı pastayı da dikkatle buzdolabında açtığı boşluğa yerleştirirken heyecanına hayret ediyordu.

Sanki adamla ilk buluşmasını yaşayacaktı, ki o zaman bile böyle bir heyecan yaşamış mıydı hatırlamıyordu ama şimdi kalbi ağzında atıyordu. Devran'ın, hazırladığı şeyleri beğenip beğenmeyeceğini düşünüp hissettiği bir heyecan değildi bu, adamın kendisinin el lezzetine bayıldığını zaten biliyordu, yemekleri ve pastayı seveceğini emindi.

Onu heyecanlandıran adamın gözlerindeki o bakıştı. Asil o bakışı çok iyi tanıyordu... Birbirlerinden minik de olsa ayrı kaldıkları o sürelerde, yani birlikte olmadıkları zamanlarda Devran'ın gözlerine yerleşen bakıştı son günlerde adamın gözlerinde gördüğü bakış. Sabahki halini düşünmesi bile Asil'in kasıklarını ve girişini sızlatıyordu.

Devran gözlerine bu bakış yerleştiği her sefer bir öncekinden daha vahşi, daha aç oluyordu sanki... Asil harika tecrübeleri sayesinde bunu çok iyi öğrenmişti. Bu sefer nasıl bir deneyim yaşayacakları hakkında hiçbir fikri yoktu ancak kendisini neyin beklediğini az çok tahmin edebiliyordu. Onun da adamdan bir farkı yoktu, fazlasıyla açtı ona.

Buzdolabının kapağını kapatıp derin bir nefes alarak yeniden saate baktı. Her şey hazırdı, sonunda sıra kendisindeydi. Sevgilisi için hazırlanması gerekiyordu.

Mutfak önlüğünü üstünden çıkarıp askısına astıktan sonra merdivenleri aşarak odalarına çıktı ve üstündeki diğer şeylerden de bir çırpıda kurtuldu. Üstüne pek fazla olmasa da yemek kokusu sindiğini hissediyordu, duş alması ve temizlenmesi şarttı. Devran'ın her an gelebilme ihtimali de olduğundan elini çabuk tutması gerekiyordu.

Sarı oldukları için ve düzenli olarak temizlediği için pek fazla belli olmayan seyrek tüylerinden kurtulup Devran'ın sevdiği kokularla duşunu alırken ve hazırlığını yaparken adamın ne kadar vahşileşebileceğini düşünüp kendisini daha da zor duruma sokuyordu. Adamı düşünerek kendine dokunmayı düşünse de bu zevki Devran'sız yaşamak ona bir an için mantıksız geldi.

O gelene kadar sabredebilecek iradeye sahipti...

Banyodaki işlerinin ardından kurulanıp havlusunu banyoda bırakarak serin yatak odasına geçti. Dolabın önüne gelerek aynada vücudunu süzdü şöyle bir, ardından daha fazla oyalanmadan eğilip en alt çekmeye saklamış olduğu yeni iç çamaşırı paketlerini oradan çıkardı.

Eğer Devran odada, yatakta olsaydı ve çocuğu tam olarak o açıdan izliyor olsaydı Asil'in tamamen çıplak bir şekilde ona sunuyor olacağı bu manzara karşısında zaten pek de başında olmayan aklını tamamen kaybedebilirdi.

Asil almış olduğu tangalardan birini giymeye karar verdiğinde heyecandan avuç içleri terlemişti ve parmak uçları uyuşmuştu.

Çıplak kalçasını yatakla buluşturup iç çamaşırını sırayla ayaklarından geçirdi ve ardından kalkıp tam olarak giydi. Devamlı bu tarz çamaşırlar giymediğinden kalçalarının arasındaki his ona bir an için garip gelse de o his çok çabuk geçti ve birkaç uzun saniyenin ardından tanganın verdiği hissi gözardı edebildi.

Arkasını dönüp kalçalarının ve iç çamaşırının duruşuna dikkatle baktı, adamın vereceği tepkiyi düşünmek kanını kaynattı. Biraz pahalı bir markanın ürünüydü almış olduğu, Devran'ın bu çamaşırı parçalamamasını umdu. Çamaşırın fiyatının Devran'ın umurunda olcağını sanmıyordu ama Asil beğenerek para bayıldığı bu parçayı en azından birkaç kez daha giyebilmeyi isterdi.

Dudakları düşündüğü bu şeylerin komikliği karşısında istemsizce kıvrıldı. İnsan aklı çok garip çalışıyordu, insana hiç olmadık anlarda hiç olmadık şeyler düşündürüyordu...

Asil elini çabuk tutarak dolapta yine kendi tarafına saklamış olduğu deri çizmeleri gizlediği yerden çıkardı ve bir sürü bağcığı olmasına rağmen çok kolay bir şekilde giyip topuklu çizmelerin üstünde sağlam bir şekilde durdu.

Devran'ın vay halineydi...

Asil'in minik bir kaç numarası daha vardı, sanki şu an yaptıkları yeterli değilmiş gibi onları da hallederken, evin dış kapısının açıldığını ve Devran'ın aracının bahçeye giriş yaptığını duydu. Aceleyle dudaklarına parlatıcısını sürerken Devran'ın tek başına geldiğinden emin olmak için telefonundaki uygulamadan bahçedeki kameranın görüntüsünü açarak adamın araçtan inişini izledi.

Devran tek gelmişti, tam da Asil'in istediği gibi... Bu zaten Devran'ın da istediği şeydi. Çocuğun kendisine kalabalık bir parti düzenlediğini düşündüğünden sakin hissediyordu tam da o anda. Beklentiyle doluydu ancak beklentisini dizginliyor, geceye kadar sabredebilmek adına normal düşüncelerle eve doğru adımlar atıyordu.

Asil'in kendisi için plan yapmış olması bile koca adamı çocuk gibi mutlu ediyordu. Zile basacağı sırada, her ne kadar Asil'in kendisine kapıyı açmasıyla mutlu oluyor olsa da, anahtarıyla girmeye karar vererek içeridekilere sürprizi tam anlamıyla yapabilmeleri için bir fırsat verdi. İçeride birileri olduğunu düşündüğünden, onların kendisinin gelişinden sokağa girdiği anda haberdar olacaklarını tahmin edebiliyordu. Kerim için veya Kubilay için bunun takibini yapmak hiç de zor olmazdı.

Bilmiyordu ki Asil'in planladıkları onun aklındakilerden çok daha farklıydı, bilmiyordu ki aslında aynı zamanda tam da onun aklındaki, gönlündeki gibi bir plandı...

Anahtarla açtığı kapıdan girip beklediği gibi bir manzarayla karşılaşmayan Devran'ın kaşları anında çatılıverdi. Ne bir köşeden zıplayarak çıkıp boynuna atlayan sevgilisi vardı, ne de sürpriz diye bağıran eşi dostu...

Kapıyı örtüp antrede gergince adımladı ve ceketini çıkarıp portmantoya bıraktıktan sonra salona doğru ilerlemeye devam etti. Koca evde çıt çıkmıyordu. Kaşları iyiden iyiye çatıldı.

Salonun olduğu tarafa döndüğünde nedense bakışları bedeninin dönük olduğu yönün aksine mutfağın olduğu taraftaydı, aralık mutfak kapısından Asil'in orada olup olmadığını kontrol ediyordu. Bu nedenle perdeleri çekili olduğu için pek aydınlık olmayan salonda kendisi için hazırlanmış bir şekilde onu bekleyen çocuğu göremedi.

Ancak sonra keskin burnu Asil'in şampuanının taze kokusunu bir tazı gibi yakaladı, bakışları hızla sağ omzunun üstünden salona döndü ve görmeyi ummadığı ama görebilmek için çok şeyini feda edebileceği o manzarayla karşılaştı...

Asil incecik, kalçalarını zar zor örten simsiyah saten bir geceliğin içinde ayağındaki deri çizmelerin üstünde durmaktaydı ve kalbi gümbür gümbür atıyordu. Yaşadığı bu heyecanla takılıp tökezleyeceğine emin olduğu için adama doğru bir adım atmaya yeltenemiyordu.

"İyi ki doğdun aşkım." derken titreyen nefesi yüzünden mi bilmiyordu ama boğazına bir yumru yerleşmişti. Ve gözleri doluvermişti... Yutkunup bu hissi üstünden atmaya çalıştığı sırada gülümsemeye de çalıştı.

Devran bakışlarını Asil'in güzel yüzünden ayırmayı başardığında ve o bakışları yavaşça aşağıya indirdiğinde salonun girişinde durduğu o yerde dikleşen omuzlarıyla adeta devleşiverdi. "İyi ki doğmuşum ben harbiden." derken kelimeler ağzından adeta bilinçsizce dökülmüş gibiydi.

Devran, o gece karası geceliği adeta gözleriyle soydu, soyarken parçaladı, yaktı, toza çevirdi. Zihninde Asil artık o geceliği giymiyordu. Sadece o deri çizmelerin üstündeydi ve çırılçıplaktı...

Adam kendisine doğru birkaç adım atınca Asil bunu bekliyor olsa da geri kaçacak bir avmış gibi titreyiverdi ve bu Devran'ın gözünden kaçmadı. "Sana yanaşsam ürküp kaçacak bir kuş gibi niye titriyorsun?" diye sordu ızdırap dolu bir sesle. Bu ızdırabı tatlı bir ızdıraptı elbette. Kafayı yemişti ve bu sadece üç saniye içinde oluvermişti.

Çocuk yalnızdı, sadece bu bile Devran için koca bir sürprizken çocuğun yaptığı bu güzel hazırlık yüzünden çıldırmak üzereydi. Onu mahvetmek istiyordu, onunla beraber mahvolmak istiyordu. Salonun ortasında, her bir köşesinde, her bir duvarında, mümkün olsa tavanında bile... Onunla olmak her ne şekilde imkanlar dahilindeyse, hepsine vardı Devran. Asil'in de hepsine evet diyeceğini bilmek muhteşem bir tatmin duygusunun damarlarını yakmasına neden oluyordu.

"Ürkmüyorum." dedi Asil bu kelime hoşuna gitmemiş gibi. "Heyecanlıyım sadece..." diye açıkladı kendisini.

"Senin heyecanına ölürüm kurban olduğum. Sen nasıl güzel hediyesin böyle?" Devran ona yaklaşmayı sürdürdü. O an farkettiği bir detayla Asil'in birkaç adım karşısında tam ona dokunmak üzereyken çakılı kaldı. "Ha siktir..." dedi şokla.

Asil'in sol bacağında çizmenin dış kenarında, siyah olduğu için ilk bakışta fark edilmeyen, işlemeli, özel yapım olduğu her halinden belli olan bir silah yerleştirildiği kılıfın içinde adeta parıldıyordu. "Yavrum bu ne?" diye sorarken buldu kendisini adam.

Asil'in silahlardan asla hoşlanmadığını biliyordu Devran. Çocuğun yanında kendi silahını ortada bırakmamaya, üstünde taşıdığı zamanlarda bile ona hissettirmemeye ekstra dikkat ediyordu. Onun huzurunu kaçıracak her türlü davranıştan uzaktı her zaman. Çocuğun gerilip, her an bir şey olacağı için silah taşıdığını düşünerek kendisini kötü hissetmesini asla istemiyordu.

Ama Devran'ın alışmış olduğu şeyler vardı işte, Asil'e göstermiyor olsa da karanlık bir dünyada herkesin saygı duyduğu güçlü bir adamdı o ve o dünyada silahını kullanmıyor olsan dahi elinden bırakmak pek mümkün olmuyordu.

Tüm bunların yanında Devran'ın silahlara ayrı bir tutkusu olduğu da bir gerçekti. Kerim ve Barbaros'la silahlar üzerine sanki sahip oldukları oyuncaklardan bahsedercesine konuşmalarına şahit olmuştu çocuk.

Aylar öncesinde adama doğum gününde vereceği hediyeyi düşünmeye başladığında aklına bu fikir düşüvermişti ve başta vazgeçecek gibi olsa da onu her zaman büyük küçük bir sürü hediyeyle mutlu eden adama onu gerçekten mutlu edebileceğini düşündüğü bir hediye vermek istemişti...

Asil dudaklarını birbirine bastırıp silahı görünce kendisini unutan adama baktı, "Doğum günü hediyen, dokunsana..."

Devran uzanıp Asil'in çizme ve gecelik arasında açıkta kalan tenine dokunduğunda ikisinin tüyleri de bu dokunuşla diken diken oldu. "Bana değil, hediyene."

"Hediyem sensin." dedi Devran kesin bir dille. "Ama yavrum..." Parmakları topuklu giydiği için boyu biraz uzamış olan çocuğun teninde kayıp nihayet silaha dokunduğunda devam etti. "Ne yaptın sen?"

"Çıkarıp baksana." Asil adamın silahı beğenip beğenmemeyeceğini deli gibi merak ediyordu.

Asla bilgisi olmayan bir konuydu silahlar, elbette Kerim'den yardım almıştı. Aylardır hediyesinin en mükemmel halde tam zamanında hazır olması için Kerim'in başının etini yiyordu...

"Öyle seksi görünüyorsun ki bu halinle, onu senden söküp almaya elim gitmiyor." Devran Asil'in hiç beklemediği bir anda dizlerinin üstüne çökünce Asil şokla adama baktı.

Birkaç saniye sonra adamın dudakları az önce okşadığı tene değdi ve bakışlarını kaldırıp çocukla göz göze geldi. "Her seferinde bana ne kadar eşsiz bir varlık olduğunu kanıtlamaktan yorulmadın mı sen? Ben yorulmam güzelim, her seferinde senin ne kadar muhteşem olduğuna şahit olmaktan asla sıkılmam. Ama sen nasıl böyle, çıldırtıcı şekilde kusursuz olabilirsin? Aklımı yitiriyorum sana sadece baktığımda bile ama sen kalkıp sanki varlığın yeterli değilmiş gibi beni mutlu etmek için bazı çabalara girişiyorsun."

Dudaklarını yeniden Asil'in bacağına bastırıp gözlerini istemsizce kapatarak çocuğun bacağını öptü.

"Bana nasıl geliyorsan sana misliyle karışık veresim geliyor." dedi Asil bir elini Devran'ın başının üstüne koyup parmaklarını adamın saçlarının arasına geçirdiği sırada. Adamın saçlarına sıkıca tutundu. "Ne yaparsam yapayım senin aşkınla yarışamam gibi geliyor, deniyorum. Sana olan aşkımı kendi yöntemlerimle göstermeye çalışıyorum. Başarılı oluyor muyum aşkım?"

Devran alev alev yanan gözlerini açıp başını biraz geriye attı ve Asil'in kalçalarını iki yandan kavrayıp zaten pek de bir şey gizlemeyen geceliğin sıyrılmasına neden oldu. "Aşkın seni çok fena s... Sevecek... Biliyorsun değil mi?" Onu adeta tehdit ediyordu, başına geleceklerden haberdar olmasını istiyordu.

"Biliyorum." dedi Asil adama tepeden bakmaya devam ederek. Adamın büyük elleri kalçalarını sıkıştırdıkça kasıkları adamın yüzüne doğru yaklaşıyordu.

"Biliyorsun tabii..."

"Devran..."

"Söyle bebeğim."

Asil derin bir nefes aldı. "Ayağa kalksana." diye mırıldandı. Adam dizlerinin üstündeylen söylemek istediklerine odaklanamıyordu. Tamam, onunla sevişmeyi deli gibi istiyordu o anda ama öncesinde adamın hediyesine bakmasını da istiyordu.

Devran onu ikiletmeden ayağa kalktı ve elinin tersini Asil'in köprücük kemiklerinde tüy kadar hafif dokunuşlarla gezdirmeye başladı. Doğrudan çocuğun gözlerine bakıyor, ona adeta anlat diyordu.

"Uzun zamandır yalnız kalamıyoruz diye doğum gününde baş başa olalım istedim." dedi Asil. "Daha sonra herkesin olduğu bir kutlamaya daha hazır ol." Kollarını adamın beline dolayarak doğrudan ona yaslandı. Bu hareketiyle Devran da ona usul usul dokunmayı kesip büyük ellerini çocuğun çıplak sırtına yerleştirmek zorunda kaldı. Bu vesileyle geceliğin arkasının bel boşluğuna kadar uzanan bir dekoltesi olduğunu öğrenmişti.

Kendisine engel olamadan ellerini çocuğun pürüzsüz sırtından aşağıya doğru kaydırıp onu iyice kendine doğru çekti, şimdiden sertleşen aletini çocuğun bedenine doğru itti. Bu hareketi Asil'in gözlerinin irileşmesine neden oldu ama bozuntuya vermedi.

"İnan sonrası umurumda değil yavrum, istersen bütün şehrin katıldığı bir kutlama daha yapalım, benim için şu andan daha önemli olmayacak."

Asil kıkırdadı. "Çok sabırsızsın." diye gözlerini belerterek konuştu. Karnına temas eden sertliğe gönderme yapıyordu.

"Sen aynada kendine baktın mı?"

Asil'in dudaklarının köşesi kıvrıldı. "Evet baktım. Tangamın nasıl durduğunu görebilmek için uzun uzun baktım hatta."

Devran duyduğu şeyle gözlerini kapattı ve uzun bir duraklamanın ardından açtı. "Kollarımdasın ama sadece seni o şekilde hayal etmek bile... Ayna karşısında, tanganla... Kendimden geçmeme neden oluyor."

"Ben buradayken hayalimle mi kendinden geçeceksin sahiden Devran?"

Devran çocuğun göz süzüşü karşısında dayanamayıp uzandı ve onun dudaklarına vahşi bir şekilde çarpıp o dudakları hırsla kavradı. Onu tıpkı yer gibi, Asil'in sevdiği şekilde büyük bir açlıkla öpmeye başladı. Öyle bir öpüyordu ki onu Asil öpüşmeyi unuttuğunu sanıverdi.

Tek yaptığı adamın saldırgan dudaklarına karşılık vermeye çalışmaktı ancak kendisini daha önce hiç öpüşmemiş gibi tecrübesiz hissediyordu. Oysaki ona öpüşmeyi öğreten Devran'dı. Ama onu, ona bir an için öğrettiği her şeyi unutturacak bir gözü dönmüşlükle öpmeye başlamıştı.

Öpüşmeleri öyle hızlı, öyle ıpıslak başlamıştı ki çıkan seslere Asil'in hızlı nefesleri ve keyifli mırıltıları karışıyordu. Adamın temposuna ayak uydurmayı başaracağı sırada Devran'ın onu öpmeyi bırakmasıyla kalakaldı. Parmak uçlarında adama doğru yükselmiş, onun dudakların uzanır bir haldeydi ve adamın gömleğini iki avucu içinde sıkıca tutuyordu.

"Senin bana söyleyeceğin bir şeyler vardı sanki..." dedi Devran zorla. Gözleri deli gibi Asil'in yüzünde, saçlarında ve boynunda turluyordu. Pek tabii elleri de rahat durmuyor beli ile kalçaları arasında mekik dokuyor, çocuğun poposunu resmen yoğuruyordu.

Çocuğun aklında ne varsa söylemesini, planına dahil bir şeyler varsa gerçekleştirmesini istiyordu. Onun hevesini kıracağına kendi bacaklarını kırardı Devran.

Tamam açtı ancak Asil'in hazırlığını, çabasını görmezden gelecek kadar gözü dönmüş değildi. Önceliği Asil'di elbette, o bu doğum günü planında nasıl ilerlemek istiyorsa öyle ilerlemeye razıydı adam.

"Pastanı keseriz ve hediyenle ilgili yorumlarda bulunursun sanmıştım." dedi Asil fısıldar gibi. Nefesini henüz toparlayamadığı için göğsü inip kalkıyordu.

"Pastayı değil seni yemek istiyorum." diye hırlar gibi konuştu Devran. "Ama isteğin buysa keselim pastamızı." dedi. Biraz geri çekilip bakışlarını yeniden çocuğun çizmesinin kenarında duran silaha indirdi. "Hay sikeyim ya, yavrum... Bu silahın oyuncak olmadığını anlayacak kadar tecrübem var silahlarla. Yanına yamacına yaklaştırmaktan nefret ettiğim şeyi üstünde taşıyorsun şu an. O senin tenine temas ediyorken nasıl böyle rahat, nasıl böyle baştan çıkarıcı olabilirsin? Seni her türlü şekilde hayal etmiş olabilirim, ancak seni hiçbir zaman bir silahla aynı karenin içine yerleştirmedim. Sen nasıl düşündün bunu?"

Asil omuz silkti, ellerini adamın ensesine atarak oradaki tutamlarla oynamaya başladı. "İçi boş, tenime değiyor olması beni rahatsız etmiyor... Aksine heyecanlandırıyor, neden biliyor musun?"

Devran onun dudaklarına bakarken hipnotize olmuş gibi sordu, "Neden?"

"Onun içini de benim içimi doldurduğun gibi doldurduğunu hayal ediyordum, içim kasılıyor."

Devran duyduklarının getirdiği şokla kaskatı kesildi. Her anlamda... "Çok güzel doldururum." dedi. "Doldurduğum gibi boşaltmasını da bilirim."

Asil alt dudağını ısırıp bakışlarını Devran'ın müstehcen vaatler fısıldayan dudaklarına indirdi. "Aç mısın?" sordu.

"Dediğin anlamda aç değilim ama eminim ilerleyen saatlerde epey acıkacağız yavrum."

Asil başını aşağı yukarı salladı. "Hediyene bak o zaman." dedi yalvarır gibi. Adam artık hediyesini incelesin istiyordu. Yoksa dayanacak hali kalmamıştı. Adamı arkasında kalan koltuğa itip üstüne tırmanacak gibi hissediyordu. Ardından tangasının ipini kenara çeker ve Devran'a fırsat dahi vermeden adamı, onun için kremlediği ve yumuşacık bir hale getirdiği deliğinin içine alıverirdi.

İradesinin son kırıntılarını kullanıp adamdan biraz olsun uzaklaşabildiğinde bir ayağını kaldırıp yanlarındaki ahşap orta sehpanın üstüne koydu ve sert topuğun ahşap yüzeyle buluştuğunda çıkardığı ses salonun duvarlarında yankılandı.

Devran gözlerinin önündeki görüntü yüzünden sıkışan göğüs kafesini görmezden gelmeye çalıştı. Açılan gecelikten Asil'in altındaki siyah tangayı görebiliyordu şimdi.

"Eline al hadi." dedi Asil.

Devran komut alıp aldığı komutlara göre hareket eden bir robot gibi uzandı ve silahı Asil'in kalbini tekletecek kadar karizmatik bir hareketle kavrayıverdi. Kılıfın kenarındaki kilidi açıp silahı oradan çıkardı, alet Asil'in dediği gibi boştu, bu yüzden olması gerekenden daha hafifti. Çocuğun isteğini yerine getirerek özel yapım silahı dikkatle inceledi. İnceledikçe her detayına hayran oldu, beğenisi olduğu gibi yüzüne yansıyordu.

Sıra kabzasına gelince kaşları hayretle havalandı. Orada Asil'in güzel el yazısıyla ikisinin ismi yazıyordu ve alt alta yazılmış olan isimlerinin ortasında yan dönmüş bir sekiz misali yatan sonsuzluk işareti yer alıyordu.

Eski Asil olsa, Devran'dan öncesindeki çocuk için bu olay oldukça kekoca, kıroca bir hareket olarak görülürdü ancak Devran'ın bu hediyeyi ne kadar beğeneceğini düşünüp çıldıran Asil için durum hiç de o şekilde değildi.

Adamın yüzüne an be an yayılan hayranlığı izlerken Asil'in de adama olan hayranlığı an be an artıyordu.

"Ben bunu kullanmaya kıyamam, hadi kıydım diyelim... Üstünde senin ismin varken ben birine nasıl zarar vereyim yavrum bununla? Elimi kolumu bağlamak için mi yaptın bunu, doğruyu söyle?" Asil bacağını sehpadan indirirken Devran'ın silahtaki bakışları çocuğun bacaklarına kaydı ardından yeniden silaha döndü.

"Öyle bir niyetim yoktu, sadece böyle bir hediyenin seni nasıl mutlu edeceğini düşündüm ve düşündüğümde gözlerimin önünde canlanan gülüşün çok hoşuma gitti."

"Çok beğendim yavrum, bayıldım. Tüm bu hazırlığın, sen... Zaten bana en güzel hediyesin. Her sabah uyandığımda yeniden doğuyormuş gibi hissediyorum yanımda seni görünce. Gökyüzünden önce senin mavilerini görmem, güneşten önce senin ışıltınla ayılmam şart, biliyorsun. Bana bir hediye almana elbette gerek yoktu ancak böyle ince düşünüp tam bana göre bir hediye aldığın için teşekkür ederim."

"Beğenmene çok sevindim."

"Senden gelen herhangi bir şeyi beğenmemem mümkün mü?" diye sordu Devran. Silahı yeniden kılıfının içine yerleştirip Asil'i şaşırttı. "Pastayı kesecek kadar sabrım kalmadığını söylesem güzel kalbin kırılır mı? Seni bu şekilde, benim için aldığından silah bedeninine temas ediyorken becermek istiyorum ben. Doğum günü çocuğunun bu biricik dileğini göz ardı etmeyeceksin değil mi güzel bebeğim?"

Asil başını iki yana salladı, "Kendim kaşındım." dedi uzanıp Devran'ın elini sıkı sıkı tutmadan önce. Adamın bakışlarındaki harlanmayı görünce ürpererek gülümsedi.

Beraber merdivenleri aşıp yatak odasına geçene kadar adamın kendisini elleme çabalarına nazlanarak karşılık verdi. Devran her basamakta geceliğin altında görünüp kaybolan kalçalara dokunmaya çalıştıkça Asil kendisini geri çekiyordu ancak nihayet yatağa ulaştıklarında ve tenleri arasında Asil'in incecik iç çamaşırı dışında hiçbir engel kalmadığında Asil'in de kaçacak yeri kalmamıştı.

Zaten kaçmayı da istemiyordu...

Devran'ın kendisine onun için hediye olduğunu söyleyip durması gibi adam da onun için bir armağandı. Asil bunun oldukça farkındaydı ve ona olan aşkının günden güne azalmak yerine katlanarak artıyor olmasına hala hayret ediyordu.

Boynunda ve göğsünde dolanan dudaklar yüzünden düşünceleriyle olan bağlantısını kopardığı sırada adamın piercing olan göğüs ucunu dudaklarının arasına alıp çekiştirmesiyle sesli bir inleme kaçıverdi dudaklarından.

"Şu sesi yıllardır duymuyor gibiyim." dedi Devran dudaklarını müptelası olduğu tenden ayırmadan. "Kulaklarım bayram ediyor. Sakın susayım, inlemelerimi tutayım deme... Zaten tutamayacaksın çünkü çok hızlı ve hiç olmadığım kadar sert olacağım." Kara gözleri Asil'i yeterince çıplak değilmiş gibi hala soymaya devam ediyordu adeta.

"Hazırlandım senin için..." diyebildi çocuk zar zor. "Yavaş olmana gerek yok sevgilim."

Çizmeye sarılı bir bacağını Devran'ın kalçalarına atıp onu kendi kasıklarına doğru çektiğinde Devran'ın göğsünden büyük bir hırlama duyuldu. Parmaklarını aşağıya indirip Asil'in kendisi için yaptığı hazırlığı yokladı, bir parmağını hiç zorlanmadan kaygan deliğin içine gönderirken dişlerini Asil'in çenesini geçirip onu ısırdı.

Ardından dudaklarını, aşağıdaki vahşiliğinden biraz olsun daha sakin bir tavırla kavrayıp çocuğun da kendisine karşılık verebileceği şekilde emmeye ve öpmeye başladı.

Asil hazır olduğunu söyleyip dursa da Devran onunla güzelce ilgilendi ve bunu yapmaktan fazlaca keyif aldığı için kendilerini kaybedecekleri dakikaların öncesindeki bu sevişme faslının tadını olabildiğince çıkardı.

Kendisine asla dokunmuyordu ve Asil'in de dokunmasına izin vermiyordu. Ama o, çocuğa istediği her şeyi yapıyordu, öyle ki Asil neredeyse boşalmak üzereydi ancak Devran hala kendi aletine bir kez olsun dokunmamıştı. Yaşayacağı hazzı biliyordu ve bekliyordu, beklerken de sevgilisini sınıra getirmekten geri kalmıyordu.

"Devran, lütfen! Lütfen oh..." Asil kalçalarını havaya dikmiş bir halde başı yatağa gömüldüğü için boğuk çıkan sesiyle yalvardığı sırada Devran nihayet onun içinde makas hareketleri yapmakta olan parmaklarını geri çekti bir sanatçı gibi durup karşısındaki tabloya baktı.

Asil omzunun üstünden sızlanarak ona bakıyordu ve tangasının ipi kenara çekilmiş bir kalçasının altına geçirilmişti. Ayağındaki çizmeleri hala çıkarmamıştı, derisi yatak odasının ışığının altında gıcır gıcır parlıyordu.

Silah orada Devran'ın bakışlarının tam odağındaydı şimdi. Adam kendisini bir silaha bir de Asil'in sulanmış gözlerine bakarak kısacık bir süre çekti ve bunu yaparken yatağın üstünde çarşafların arasında kaybolmuş olan o kayganlaştırıcı kremi kullandı.

Birkaç saniye sonra kendisini Asil'in girişini hizalayarak tıpkı söylediği gibi hızlı bir giriş yaptı. Az önceki uğraşı olmasa çocuğun canını fazlasıyla yakabilecek bir şekilde darlığını güzelce doldurdu.

Asil'in tek hissettiği duvarlarını genişleterek içinde kendisine yer açan iri erkeklikti. Acı yok denecek kadar azdı ve zevk öyle fazlaydı ki gözleri kararan çocuk bir an için bayılacağını sandı.

Bu his çok fazlaydı, çok başkaydı. Devran nasıl içine girer girmez en derinindeki o zevk noktasına böyle bacaklarını titretecek, gözlerini karartacak şekilde dokunabilirdi? Sesi soluğu kesilmişti Asil'in... Gerçekten kendinden geçeceğini sandı, bacakları ve kalçası öyle bir titriyordu ki, derin bir nefes alıp yutkunmasının ardından kendine gelmeseydi Devran'ın içine yayılmak üzere olan endişeyi körükleyecekti.

Ancak adam geriye çekilip aynı şekilde içini yeniden doldurduğunda ve zevk noktasını ıskalamadığında Asil tutmasının imkansız olduğu bir inlemeyi, ki bu neredeyse bir çığlıktı, dudaklarından salıverdi.

"Tam oraya vuruyorsun..." dedi nefes nefese. "Devran, tam oraya... Bacaklarım titriyor, tutamıyorum... Ah!"

Adamın bir darbesiyle daha ileriye doğru sarsıldığında kalçalarını biraz daha havaya dikmeye çalıştı Asil. Bu hareketi Devran'ın iplerini iyice kopardı, ritmini hızlandırdı ve Asil'le senkronize bir şekilde inleyerek çocuğu sertçe becermeye başladı.

Büyük elinin parmakları çocuğun belinde izler bırakıyordu, onu öyle sıkı tutuyordu ki kendini çocuğun içine vururken onu da kendine çekip kasıklarını tamamen kalçalarının arasına görmüyordu.

"Yeniden doğuyorum." diye hırladı hızından bir saniye olsun ödün vermeden. "Bak, sayende yeniden doğuyorum... Nefes alıyorum sayende! Ah siktir, duvarların nasıl titriyor aletimin etrafında. Nasıl da acıkmışsın..."

Konuşmaları Asil'in kulaklarından süzülüp edepsiz etkilerini çocuğun zaten sızdırmakta olan kasıklarında sonlandırıyordu. Asil adamın ağzından dökülen laflara ve birleşmelerinin ateşine daha fazla dayanamayıp gri çarşafın üstüne şiddetle boşaldığında titremeleri öyle uzun süre devam etti ki...

Ancak bu Devran'ı durdurmadı...

Daha yeni başlıyorlardı...

❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️

Evett, uzun bir aradan sonra hikayemizin ana karakterlerini özlediğimiz halleri ile bir görelim istedim
😉😉😉

Umarım beğenmişsinizdir...

Kudurmuş Devran yazmayalı baya olmuş doğrusu, ee tabii Asil'in kudurukluğu da ortada 🤭

Onlar özlem giderirken biz de onlara duyduğumuz özlemi giderebilmişizdir diye düşünüyorum.
🤗

Bir sonraki bölüm ne zaman gelir bilmiyorum. Biliyorsunuz ki Asil için yazdığım bu bölümler aslında 'özel bölümler'
Karakterleri özlediğimiz için yazıyorum...
Devamlı stabil bir bölüm düzeni bu saatten sonra en azından Asil için mümkün değil
🙏🏻🙏🏻🙏🏻
Burası kaybolmuş hissettiğimde, hissettiğimizde uğradığımız o güvenli liman ve hep öyle olacak.

Hayatımı, işimi, kişisel problemlerimi bir düzene sokarsam diğer kurgularıma düzenli bölüm yayınlamak istiyorum.

Bu sene önceliğim daha düzenli yazmak, özellikle buna önem vereceğim, umarım başarırım.

Sizi seviyorum, görüşmek üzereee
❤️🌈✨

Continue Reading

You'll Also Like

799K 47.4K 51
Ferzan ve Azad Ağanın hikayesi...
32.2M 1.9M 39
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz b...
398K 29.1K 39
Tamamlandı. Komiser ile bir seks çalışanın hikayesi.
1.1M 118K 42
[TAMAMLANDI] "Yıldızlar...onlar seni gerçek aşkına götürecek."