VAMPİRLERLE SAVAŞ

By Gzde387

15.6K 13.5K 2.3K

Her masal , her roman güzel ve anlamlı biterken bizim için yazılan senaryo çok acımasızdı. Sonu güzele değil... More

BÖLÜM 1 Yeni Öğrenci
BÖLÜM 2 ~KANSER~
Bölüm3 BENİM YÜZÜMDEN
BÖLÜM 4 İLGİLİ ARKADAŞ
BÖLÜM 5 RÜYA
BÖLÜM 6 EFE KORKMAZ
BÖLÜM 7 PAPATYA HASTANESİ
Bölüm 8 KARANLIK GÜNLER
BÖLÜM 9 ~KOMPOZİSYON~
BÖLÜM 10 ~VAMPİRİNA~
Bölüm 11 Gerçekler Ortaya Çıkıyor
BÖLÜM 12 ~YENİ EV ~
BÖLÜM 13 GÜNEŞ KAYIP
BÖLÜM 14 HAYAT OYNU
BÖLÜM 15 İREM ÇAKMAK
BÖLÜM 16 EVE DÖNÜŞ
BÖLÜM 17 İLK ÖLÜM
BÖLÜM 18 PES ETME
BÖLÜM 19 LUNAPARK
BÖLÜM 20 Güneş Değişiyor
BÖLÜM 21 HERKESİ KIRIYORUM
Bölüm 22 VELATA'NIN AHI
Bölüm 23 ÇOCUKLUK FOTOĞRAFI
Bölüm 24 MEKTUP
BÖLÜM 25 CEZAEVİ
BÖLÜM 26 BİZ KARDEŞİZ
BÖLÜM 27 SAKLI VADİ
Bölüm 28 Güçlü Vampirlerin Ahı
BÖLÜM 29 İntikam Çanları Çalıyor
BÖLÜM 30 HAYALLER
Bölüm 31 ÖLÜM ÇIĞLIKLARI
Bölüm 32 SAVAŞ'IN KAZANANI
BÖLÜM 33 KAYIP YILDIZLAR
BÖLÜM 34 Kulaklıktaki Şarkı
BÖLÜM 35 KANLI DÜĞÜN
BÖLÜM 36 VEDALAR
BÖLÜM 37 BABAM'IN KATİLİ
BÖLÜM 38 Vampirina Aşık Oluyor
Bölüm 39 AŞK
BÖLÜM 40 BİR OYUN DÖNÜYOR
BÖLÜM 41 KATİLİM BEN
Bölüm 42 SESSİZ KELİMELER
BÖLÜM 43 SESSİZ ÇIĞLIKLAR
Bölüm 44 Tehlike Yanımızda
Bölüm 45:FELAKETİN EŞİĞİNDEYİZ
KARAKTERLERİMİZ
Bölüm 47 : Mutlu Gecenin Hüznü
Bölüm : 48 FELAKETLER PEŞİMİZDE

BÖLÜM 46: HAYAT DİZİSİ

90 66 40
By Gzde387

Okumaya başlamadan önce minik yıldızlarınmı parlatmayı unutmayın. Yorumlarda görüşürüz.
İyi okumalar dilerim ☘️🙏

~ En büyük aşklar platonikle başlar ~

Aşk niye bu kadar can yakardı?
Niye sevdiğini görünce
Kalp yerinde durmazdı ?
Niye gözlerim hep onu arardı?

Şaşkınca Vampirina'ya baktım.
"Neden aşk 'ı kara bataklığa benzettin? Halbuki Emre'ye olan aşkını dile getirirken sesinde bu duygu yoktu."
İç çekerek soruma cevap verdi.
"Ah be Vampirina sende mi düştün bu aşk bataklığına, diye soruyorum kendime. Sırf beni görsün,sevgimi fark etsin diye çırpınıyorum. Ve çırpındıkça da batıyorum,kayboluyorum. Kurtulmak istiyorsun, kurtulamıyorsun. Daha da hapsoluyorsun. Bir el bekliyorsun kurtulmak için, ama o el sana asla uzatılmıyor. İşte aynı bir kara bataklık gibi."
Sesinde acı vardı, hayal kırıklığı vardı...
"Anladığım kadarıyla Emre seni sevmiyor, öyle değil mi? Peki bunu düşünmene neden olan ne ? "
"Maalesef beni sevmiyor. "
Göz yaşlarına hakim olamayan Vampirina zorlukla konuşuyordu,artık.
"Onu çok seviyorum. Canımdan çok hatta. Ama o... O bana değer vermiyor,benim ona gösterdiğim sevgiyi bana göstermiyor. "
"Canım benim."diyerek ona sarıldım. "Üzme kendini. Bak o Emre,duygularını hemen ifade edemeyebilir. Belki de seni seviyordur,olamaz mı?"
"Olmaz, o beni sevmiyor. Acaba gidip onu sevdiğimi söylersem beni sever mi?"diye sordu,masum bir çocuk gibi.
Cevap veremedim.
"Niye konuşmuyorsun, sevmez mi beni?"
"Gerçekleri duymak istiyorsan söyleme. Çünkü Emre seni sevmiyorsa senin dediğin gibi, işte o zaman aranıza mesafe koyar. Sen ümitlenme diye."
"Anladım. "
"Ama olsun. Bu seni sevmediği anlamına gelmez ki."
Acı bir tebessüm yerleşti ,dudaklarına.
"Ben vampirim."
"Ne olacak canım? O da insan. Sen insan seversin de o vampir sevmez mi?"
"Doğru sevmesine engel yokta... Onca güzel kız varken ben mi? Hayatta bakmaz bana?"
"Öyle düşünme. Emre dış görünüşe aldanan biri değildir."
Göz yaşlarını silip "yani neden beni sevmesin ki ?"dedi. "Engel olan birşey yok."
"Hah şöyle. Hep ne demiş Güneş Karaduman :
En büyük aşklar plotonikle başlar. Baksana Burakla bana ,o beni önceden seviyormuş. Peki ben seviyor muydum? Hayır ama sonradan bende ona aşık oldum."
"Sever beni. Sever. Neden olmasın?"

* * *
Sabah güneşin doğmasıyla susmadan çalan telefonum sayesinde uyanmak zorunda kaldım. Sabah'ın 8.30'unda kim benden, ne istiyordu ki? Kulağımın dibinde bana yapılan işkenceye son vermek için telefonu açtım. Arayan saçma bir numaraydı.
"Alo! Sakin konuşma. Sabahın köründe benden ne istiyor olabilirsin ki? Günaydın, bile diyemeyeceğim sana. Çünkü gün bile daha doğmadı! " demek istesem de daha nazikçe açtım telefonu.
"Alo,kiminle görüşüyorum?"
"Günaydınlar Güneş Hanım. Ben Bilgin kolejinin müdürü Feyyaz Dönmez. Okuldaki devamlılığını için sizi aramıştım."
Ömer hoca müdür değil miydi, ne ara değişti? "
"Kısa bir süre önce istifa etti. Ancak okul sahibi hala kendisidir ."
"Anlıyorum."
"Okuldaki devamsızlığınız çok fazla, sınıfta bile kalabilirsiniz."
"Yok ya,parasıyla değil mi? Silin devamsızlığı, ne yapayım yani?"
"Ama ne olursa olsun burası bir eğitim yuvası. Bu isteğinizi gerçekleştiremem."
"Bende onu diyorum, orası bir eğitm yuvası. Beni sınıfta bırakıp ne yapacaksınız? Bakın ben anlamam sizi, devamsızlığım silinecek ve beni üst sınıfa geçireceksiniz. Bitti, bu kadar."
"İyi de sınavlara da girmemişsiniz."
"E-okuldan halledersin, bu senin görevin. Ortalamam 50 olsa da ben razıyım. Hadi iyi günler."diyerek telefonu yüzüne kapattım.
Kendi kendime söylenerek uyumaya çalıştım. Gözlerimi sıkıca yumdum ama kaçan uykum geri gelmedi. Sıkıntıyla yüzümü yıkayıp üstünü bile değiştirmeden aşağıya indim. Salonda oturan Efe , Burak ve Emre üçlüsü gördüm. Enerjim onları görünce artmıştı.
"Günaydın millet!"
"Günaydın yenge bozuntusu.  Biraz daha bağırmaya kalksan kulaklarım sağır olacak."dedi,Emre dudaklarını büzerek.
Burak gülümseyerek oturduğu yerden kalktı ve yanıma geldi. Kolları sıkıca bedenimi sararken saçlarımı koklayıp dudaklarını saçlarıma bastırdı.
"Günaydın güzelim.  Sesinle günümü güzelleştirdiğin için teşekkür ederim."
"Burak hanımcı olmayı bırak, korkunç bir sesti."
Sesinde belirgin olan alay duygusu benle şakalaştığının göstergesiydi.
"Güneşime laf yok. Hergün ki gibi mükemmelsin bebeğim."
Oflayarak yerinden kalkan Emre, ikimizin arasına girerek kollarından birini benim omzuma diğerini ise sevgilimin omzuna atmıştı.
"Anladım aşıksınız ama bana da yazık değil mi?  Hergün sap olarak gezdiğimi hatirlatmasanız mı?"
Gülerek koltuğa oturdum. Herşeye rağmen gülümsememiz bir umuttu ,ışıktı.

"Her neyse müdür seni aradı mı?"diye sordu, Emre.
"Aradı,uykumun içine etti."
"Benimde öyle. Sen ne dedin peki?"
"Beni üst sınıfa geçirmek zorundasınız, dedim."
Bu kadar kibar söylemediğimin bilincinde olmayı red ediyorum.
"İyi ettin. "
"Yani o kadar derdimin içinde onunla ilgilenemezdim ,be Emoş."
Kaşlarını çatarak "Emoş mu"diye sordu.
"Bu ne böyle yumoş gibi."
Burak'ın hafif kıkırdadığını duyar gibi oldum.
"Dert demişken..."diye başlayan Efe 'nin ciddi sesine odaklandım bu sefer.
"Vampirler Gezegeni'ne geri gitsek daha iyi olur gibi."
"Delirdin mi sen? Dün gittik ve neredeyse ölecektik."
"Abartma o kadar da değildi."
"Yaşadığımız korku yetti."
"Yaşamımız zaten korkuyla süslenmiş.  Sen demiyor muydun denemeye değer diye?"
"Denedik ve olmadığını gördük. "
"Efe haklı, zaten yakalandık Edwırdlara. Bize karşı nefretleri daha da artacaktır. Asıl şimdi harekete geçmeliyiz. "
"Burak delirmiş olmalısınız. "
"Yapma ucunda ölüm yok ya. "
"Ölüm yok mu,ölüm her an yanımızda."
"Bebeğim bizimle misin yoksa sensiz gitmemizi mi tercih edersin?"
"Taman gitti desek o parolayı nasıl çözeceğiz?"
"Onu da orada düşünürüz. Var mısın? "
"Malesef ki sonuna kadar ,hatta ölüm bizi bulana kadar yakanızdan ayrılmayacağım.

Dünkü gibi "Vampirler Gezegeni" kelimesini kullanarak dünyadan ayrılıp bize ait olmayan bir gezegene geldik. Kütüphane'nin yolunu bilmemiz bir avantajdı bizim için. Koşarak kütüphaneye doğru ileredik. Bu sefer korku yoktu,içimde. Ama bir sıkıntı sağlanmıştı,yüreğime. Kütüphaneye yakın bir duvarın arkasında saklanıp görevlilerin bizi görmesini engelledik. Görevliler değişmemişti,bu da bizim yakalanma olasılığınızı artırırdı. Bir vampir Kütüphaneye yaklaştı.  Görevliler prensipleri gereği parolayı sormuştu.  Pür dikkat vampirin ağzından dökülecek kelimeleri beklerken vampir ağzından birseyler geveleyip Kütüphaneye girdi.
"Ne dedi, hiçbir şey anlamadım. "diye yakındım.
"Anlamıyorum ki burdaki vampirler konuşmayı da mı bilmiyorum?"diyerek sitemini belli etti,Efe.
Emre içten olmayan bir şekilde gülümseyerek Efe'ye yanıt verdi.
"Her vampiri Vampirina'ya benzetirsen  böyle olur. Kız benden bile iyi Türkçe konuşuyor. "
"Bi' susun vampir yaklaşıyor kütüphaneye. "
Görevli parolayı sorup beklerken vampir bizim duyabileceğimiz şekilde parolayı söyledi .
"Velaye tu vampirasise yediya kütüp ye kitap vampiris."
"O nasıl bir parola?  "dedi, Emre kelimeleri aklında tutmaya çalışarak.
"Aklında tutan var mı o saçma kelimeleri?"
"Aklımda hadi gelin."diyip sakladığımız yerden çıktı, Burak.
"Efe bunların çocukları olursa net zeki ve korkak bir aile olur."dedi Emre, Efe'ye .
"Ya salak ve cesur olursa ?.."
"Hey bu benim özelliklerim, alınıyorum.  "
"Kabul ediyorsun salak olduğunu?"
"Eh azıcık var şimdi, yalan olmasın."
Kaşlarımı çattım. "Neden korkak olacakmış bizim çocuklarımız? Cesur olur benim minik bebeklerim. Emre dayısına benzemezdi."
"Ne alakam var ,korkaklıkla benim?"
"Susacak mısınız!"
Burak'ın bu sözü bizi gerçeğe döndürdü.  Görevli bizi görünce diğer arkadaşını dürtüp bize bakmasını sağladı. "Yine mi siz?"
"Hayır yanlış soru, 'paraola ' diye sormalıydın."
"Peki parola?"
Burak vampirden duyduğu parolayı söyleyince görevli şaşkınca bize yol açtı.
Yüzümüzdeki zafer gülümsemesiyle havalı havalı kütüphaneye girdik . İçeriye doğru ilk adımı attığımda korkuyla karışık bir heycan vardı.
"Ben çok heyecanlandım.  Heralde kütüphaneye ilk defa geldiğimdendir."dedi Emre. Bu çocuk bu sınıfa kadar nasıl gelmişti?
"Biz vampir alfabelerini bilmiyoruz, yazıları nasıl okuyacağız? Daha doğru dürüst Türkçem bile yok. "
"Emre gibi sizde dikkat etmediniz mi bilmiyorum "diyerek benle Efe 'yi kastetti Burak. "Söylediğimiz her cümlenin sonunda ulaşmak istediğimiz bilgiyi ekliyoruz. Eve giderken veya parolayı söylerken... Buna istinaden dikkate alacağız. "
"Burakçığım, sen her zaman Güneşle takıl.  Onla takıla takıla zekilik fışkırıyor senden. "
Emre'nin bu tatlı iltifatına tebessüm edip amacımız doğrultusunda ki kitapları karıştırmaya başladım.

Hiçbir kitapta bizim işimize yarayan bilgi yoktu. Bir süre sonra ağrıyan gözlerimi dinlendirmek için önümde duran kitabı sertçe kapatıp gözlerimi tavana diktim. Dikkatlice baktığım an tavanda yazılmış bir takım yazıları gördüm. Kendimi zorlayarak yazanları okudum.

"Elatus a feniya vampiri büyüe yapmasıaeg engeluse fia"

Vampirlerin büyü yapmasını engellemek için yazılan bir yazı mıydı bu? Yazıları tekrar etmeme rağmen büyü oluşmuyordu ve bu durum sinirlerimi gittikçe bozuyordu. Kütüphanenin içinde başka bir kapı olduğunu fark ettim,o an. Bu kapının bize umut getirmesini diledim.  Tek başıma kapıya doğru ilerlerken arkamdan Burak'ın sesini işitim.
"Güneş nereye? "
Cevap vermeyip adımlarımı durdurmadım. Arkamdan ilerleyen intikam kurbanlarının diğer üyelerinin arkamdan geldiğini hissedebiliyordum.
Kapıyı açtım ve gözlerimizi bir kez daha tavana diktim.

"Elayaba tu kenaseyus vampirhi büyüdilius yapmasisusim."

Büyünün yazıları niye değişmişti ki?..
Kendi içimde sorgulamalarıma son vererek sözleri seslice söyledim.  Sesim tüm oda da yankılandı,halbuki bağırmamıştım bile.
Oda da robotik bir ses duyuldu bu defa.
"Hangi vampir ,sadece beş seçeneğiniz var."
Düşünmeden direk  cevap verdim.
"Edwırd, Vıctor, Drankula ve Vlad."
"Büyü yapıldı, büyü yapıldı.  Bu vampirler bir haftaya kadar büyüleri etkisizdir."
Evet ve evet! Sonunda başarmıştık, bu savaşta güçsüz olmadığımızı kanıtlamıştık. Gülümseyerek  birbirimize baktık, hayat bu sefer bizden yana mıydı yoksa bizim tarafımızdaymış gibi mi gözüküyordu?

Eve dönüş büyüsünü söyleyince eve dönmüştük. Bizi sıcacık karşılayan evimizin aksine Vanpirina bizi öfke dolu bakışlarla karşılamıştı.
"Nerdesiniz siz!"
O güzel gözleri şimdi kan rengindeydi.
"Vampirler Gezegeni'ne neden gittiniz, hemde bensiz?"
"Biz..."
"Biz ne? Siz benden habersiz basik olurda iş çevirirsiniz? Başınıza bir iş gelecek diye korkudan öldüm öldüm dirildim."
"Biz Edwırdları etkisiz hale getirdik."
"Ne,bu nasıl olur?"
" Beraber  Vampirler Gezegeni'ne gittik, kütüphanenin tavanında bir şeyler yazıyordu . Bu vampirlerin büyüsünü etkisiz kılıyordu ."
"Hangi vampirlerin adını söylediniz peki?"
"Edwırd, Vıctor, Drankula ve Vlad."
"Vlan mı?"
"Evet ,o da artık etkisiz."
"Ama bu imkansız yani olamaz. Peki mekanik ses ne dedi?"
"Büyünün yapıldığını ve 1 hafta boyunca onların etkisiz olduğunu. "
"Bu iş çok tuhaf."diyip yüzünü Emre'ye döndü Vampirina.
"Sen Mert'i daha sonra gördün mü? "
"Vampirler Gezegeni'nde bir defa daha görmüştüm. "
"Allah kahretsin !"
"Vampirina sakinleş, bak iyi görünüyorsun artık.  Ne olduğunu bize de anlatacak mısın ?"
"Vlad. O Vlad ... Mert'in kılığına giriyor, onun ruhunu, bedenini alıyor.
Emre gülerek Vampirina'ya baktı.
"Bana 'delisin' desen anlarım da, Vlad Mert'in kılığına bürünüyor ne demek? Bu pek gerçekçi olmuyor gibi Vampirina ."
Hayatımız bile gerçekçi gelmezken bize o sözlere inanmamamız tuhaf olanıydı aslında.
"Vlad'ın gücü o, nasıl ben akıl okuyabiliyorum o da ölülerin ruhuna karışabiliyor. Yani sen delirmedin ama Mert'i değil, Mert kılığında ki Vlad'ı gördün sen Mert'in ölümünden sonra. "
"Peki niye yalnızca benim yanıma geliyordu? "
"İnan bilmiyorum. Ayrıca ben Vlad'ın öldüğünü sanıyordum . Mekanik ses Vlad ölü olsa "Vlad'a büyü yapılmıyor " diye uyarı verirdi."
"Bize"dedi ve sonra sustu Emre. Kendini dizginlemeye çalışıyordu.
"Bize en başından beri oyun oynuyorlarmış. Ben bunu nasıl fark edemedim. Aynı ses,aynı gözler... Mert gibiydi."
Emre'nin hayal kırıklığı gözlerinden okunur vaziyetteydi. Mavi irislerinden bir acı daha geçmişti.  Mert'in yaşadığına kendini inandırmıştı,  öldüğünü kabul etse bile onun hayali yanına gelince umutları yine doğuyordu. Şimdi o umudu sonsuza dek kalbinin sandığında kilitli kalmıştı.

Yine bir oyun oynanıyordu ve bu oyun hayatımız karşılığındaydı. Kazanırsak hayatımız elimizde kalacak, kazanamazsak hayatınızla birlikte bizlere de bir kuyu açılacak.  Bizde ölüme kayacaktık.

Yine bir hedef belirlemişlerdi , kendilerine. Yine masum bir intikam kurbanı...

Biz bu Dünya'ya savaşmak, hayatta kalmak için gelmişiz. Elbette sonumuz ölüm olacaktı, er ya da geç. O zaman bu kadar mücadele etmeye gerek var mıydı?  Sonunda zaten bizi bekleyen bir ölüm yok muydu?

Doğduğumuz gün oksijen ciğerlerimizi yaktığı için değil de insanların, hayatımızın,  kalbimizi yakacağını hissettiğimiz için ağlamışızdır belki de.

                            * * *
Yine bir gece vakti sokakların sessizleştiği ,gecenin ay'ı kıskandığı zaman dilimiydi. Burakla bizi bir araya getiren yıldızlara dalıp gitmiştik. İyi ki o vampirlere büyü yapmıştık. Yoksa bu kadar rahat olamazdık.  Yeni bir can alıp yeni bir can alıp kalbimize yeni yaralar açarlardı.

Burak yıldızları izlerken mutsuz görünüyordu. Gözleri yıldızlara odaklansa da aklında farklı bir senaryo vardı.
"Neyin var sevgilim,neden bu kadar dalgınsın?"
"Senin güzelliğinle yarışamayacak yıldızlara bakıyorum öylesine. "
Normal de olsa   hoşuma gidecek bu söz şu an canımı yakıyordu.  Canı yanıyordu ve belli etmemeye çalışıyordu.
"Canını sıkan bir şey var, besbelli. Gözlerin herşeyi açık ediyor."
"Yok birşey. "
"Anlat, birşeyler olduğunu hissediyorum.  Lütfen..."
"Güneş babam... O çok değişti. Her gece onunla dertleşirdik, ona anlatmak istediğim ama anlatamadığım çok şey var içimde. Şimdi arasam ya tersliyor ya da telefonlarıma çıkmıyor. Onu özledim, onun bana iyi hissetirmesini özledim. Mesaj yazıyorum cevap bile vermiyor. "
"Neden böyle davranıyor, tartışınız mı?"
"Keşke benle tartışacak kadar zaman ayırsa bana. Hayatına İpek girdiğinden beri böyle ."
"İpek hocayla sevgililer mi?"
İpek hocanın Burak'ın babasına karşı boş olmadığını hatta ona aşık olduğunu biliyordum ama Ömer hocanın onu sevdiğini bilmiyordum.
"Yarın evli olacaklar."dedi,omuz silkerek.
"Ne?"
Ben ona şaşkınca bakarken o sinir bozukluğuyla güldü.
"Evlilik, düğün... Babam attığım o kadar mesajı görmezden gelip sadece yarın İpekle evleniyorum ,diye yazıp yine ortadan kayboldu.  Yine yazdım, aradım ama cevap alamadım.
"Demek ki canını sıkan durum buymuş. Ben ne diyeceğimi bilmiyorum, gerçekten üzücü bir durum. "
"Canımı sıkan bu değil, evlensin istediği kişiyle bana ne . Söylediği sözler Güneş, çok kırıcıydı. İpek babamı da kendine benzetmiş.  Onu benden çaldı, Güneş.  Babamda çıktı hayatımdan."
"Bundan sonra biz bizeyiz."

Herkesin hikayesi, acısı birbirinden farklıdır.  Zordur...
Herkes kendisine yazılan senaryoyu oynuyordu, hayat denilen dizide . Bu dizinin konusu acıydı. Her oyuncuya ayrı ayrı yazılan acılar, yaralar ele alınmıştı.  Bu dizi de mutluluk çok uzaklardaydı, hiç kapınıza uğramazdı. Bunu bildiğimiz halde mutluluğu beklerdik, acımızın dinmesi için. Ama hayat acımazdı ,çok acımasızdı.  Mutluluğu yaşatmazdı.

Ohh bölüm sonunu geldik. Buraya kadar geldiğiniz için teşekkür ederim. Sizleri seviyorum ve ilerdeki bölümlerde de görmeyi umararak hoşçakalın...

(Büyüleri yazarken ben ben değilim  )
:))

Continue Reading

You'll Also Like

271K 12.4K 32
Kalbim deli gibi hızlanırken korkuyla geriye adımladım , kaçmalıydım bu çocuğu görmeye dayanamıyordum. "Dur" göğsüm derin nefeslerim yüzünden inip k...
197K 6.6K 100
❕Bilmediğiniz bütün gerçekler bu kitapta ❕
787 119 9
Bilinçaltı dünyama hoşgeldiniz
2.2M 219K 31
"Hoşuma gidiyorsun ama seni öldürürüm."