Bi önceki bölüm ismi yüzünden heyecanlanan herkesten özür dilerim. Dün gece bölümü yayımlamışım sabah kalkınca gördüm. Dün bütün gün (6-7 saat) ablamı sınav için bekledim baya yorulmuştum sabah da erken kalmıştım. Gece 02.30'da falan bölümü bitirmişim ama bölümün yarısını yazdığımı hatırlıyorum gerisi bende yok adhdjsv Bölüm ismini görünce ben de bi şaşırdım ama o kafayla smut falan da yazabilirdim şükretmem lazım ashejs tekrardan üzgünüm.
Düzenlemedim hatam varsa görmezden gelin ashdhs
●Kyungsoo Şeysi●
"Neden burada buluşmak zorundayız?" dava hakkında konuşmak için Lee Donghae'nin evine gelmiştik.
"Dışarıda buluşmamız şüphe uyandırabilirmiş. Sonuçta ünlü biri."
"Tch... Yakında her şey gün yüzüne çıkmayacak sanki."
"Sus da işimize bakalım." demir kapıya geldiğimiz zaman uyardım. Güvenlik görevlisi kafasını uzattığı zaman "Do Kyungsoo" dedim. Demir -benim boyumun 2, hatta 3 katı- kapılar açılınca içeri girdik. Evin devasa kapısı da hizmetçiler tarafından açılmıştı.
"Buyrun Bay Do." dedi hizmetçi Jongin'e bakarak. Hizmetçiye benim ismimi vermişlerdi kesin ama yavşamak için ona bakmıştı.
"Evlenmiş olsaydık ben onun değil o benim soy adımı alırdı." dedi Jongin çok normal bir şeymiş gibi rahatlıkla gülümserken.
"Anlamadım?"
"Bay Do dediğin kişi benim." 'senin o fındık kadar beyninden anlamanı beklemiyordum zaten' isimli bakışımı atarak cevap verdim. Sonunda odaya geldiğimizde kız kafası karışık bi şekilde yanımızdan ayrıldı. Kapı açılınca masadan kafasını kaldırıp bize baktı Donghae. Yıllar önceki ergen ruhum hala yerinde sekiyordu.
"Ah... Geldiniz mi Bay Do?" dedi ayağa kalkıp. İçeri bi adım atıp kafamla onayladım. Heyecandan boğazım kurumuştu. Bu salak ergen kız havasından çıkıp işimin ciddiyetine varmam gerekiyordu acil olarak. Uzattığı eli sıkarken "Tek geleceğinizi sanıyordum." diye sordu.
"Stajyerim Kim Jongin." diye tanıttım oturmadan önce.
"Memnun oldum. Ben de Lee Donghae."
"Evet tanıyorum." dedi Jongin karşıma oturup.
"Tazminat davası mı olacak yoksa sadece boşanmak mı istiyorsunuz Bay Lee?" yüzü sinirli bi hal alırkenalırken derin bi nefes aldı.
"Tek istediğim o kadından en yakın zamanda kurtulmak."
"Gerekçe olarak neyi sunuyorsunuz?" bilirsiniz, dava sebebini sunmak zorunludur. Şiddet mi uyumsuzluk mu aldatma mı her neyse belirtip bunun hakkında delillerinizi orta sunarsınız.
"Aldatma." gözlerimin şaşkınlıkla açılmasına engel olamadım. Bu adamı aldatcak kadının olmayan aklını...
"Dava açacağınızı falan biliyor mu?" Jongin bi ona bakarken dikkatle dinliyordu
"Hayır, süpriz olacak."
"O zaman davayı açmadan önce delilleri toplamanızı tavsiye ederim. Davadan haberi olunca kendine dikkat edecektir." ilk önce iki gözünün arasını sıktı.
"O zaman delilleri en yakın zamamda toplamanızı diliyorum." dedi. Artık kadını nasıl iğrenç bi şekilde yakaladıysa adam, en yakın zamanda kurtulmak istiyordu.
"Elimizden geleni yapacağız Bay Lee." ayağa kalktım. Jongin de kalkıp yanıma gelmişti.
"Bunlar takıldığı mekanların listesi." diyip bi dosya uzattı Donghae. "Bir şeyler içmek istermiydiniz?"
"Ne kadar çabuk o kadar iyi Bay Lee, biz işimizin başına dönelim." tekrar selam verip evden çıktık.Ben listede şüpheli bir yer ararken Jongin arabayı sürüyordu.
"Dedektif falan tutsaydı ya bu herif." diye söylendi.
"Dedektiflerin işini de yaparsan dedektif ücretini de alırsın." tecrübelerime dayanırsak bu doğruydu.
"Çok zengin olmalısın." kafamı yana çevrildiğimde sırıttığını gördüm.
"Geleceğim için yatırım yapıyorum sadece." evet aylık maaşım oldukça iyi olmasına rağmen o küçük apartman dairesinde oturmamın sebebi buydu. "Herkes şanslı doğmuyor." diye eklediğimde yüzü farklı bir şekil aldı.
"Evet... Nereye gidiyoruz demiştin?"
"Paradise clup"
○○○
"Anlaşılan kadın temiz çalışıyor." sabahtan beri takip etmemize rağmen henüz bir şey bulamamıştık.
"Delil bulamıyorsak..." ışıltılı bi idadeyle yüzüme baktı "O zaman delil yaratalım!"
"Ne?"
"Kim Jong In cazibesi iş başında Soo-ah~"
○○○
"Tamam, bu garip." siyah deri pantolonuyla, oldukça açık siyah bir thirtle, saçlarıyla, küpesiyle oldukça yakışıklı olmuştu.
"Nesi garip?" aynada saçlarını düzeltirken sordu.
"Bu fazla genç işi değil mi? Kadın orta yaşlı. Beyefendi bi görünüm yaratmak daha çok işimize yarardı." itiraf etmeliyim ki bu görüntüyle değil 30 yaşında 40 yaşında kadın ya da erkek herhangi bir kişiyi bile ayartabilirdi.
"Donghae de oldukça beyefendi bi adam. Kadının bu tarzı sevdiğine kalıbımı basarım." gözlerimi devirip odadan çıktım. Salona geçtiğimde JongHyun ve Key bizi bekliyordu. Evet, JongHyun'dan ufak bi yardım istemiştik. O da Key'yi alıp koşa koşa gelmişti.
"Hazır mı?"
"İnşallah" dedim hırkamı alıp. Onlar da ayağa kalkıp beklemeye başlamışlardı. Saniyeler sonra Jongin deri ceketiyle kapıya çıkmıştı.
"Wohaaa çok seksi olmuşsun!" fangirl feeling moduna geçen Key'ye öldürücü bakışlar atan bi dino düşünün.
"Senden daha seksi değilim." Başı Açık Gelinin Deri Ceketli Çocuğa Gazabı çok yakında Samanyolu Tv'de
"Yemin ederim seni hayvanseverlerin arasına atarım. Bedeninin en ulaşılamadık yerini bile ponçiklerler." dedi JongHyun kolunu Key'e sarıp.
"Kısa boyla korkutucu olmayı başaran tek kişisin hyung." dedi Jongin. Ama gerçekten tırstığı her halinden belliydi.
"O kadar emin olma." diyip kapıyı açtım. (Satansoo iş başında ashdnaj)
○○○
Sonunda kadını barın birinde yakalamıştık. Üstüne taktığımız ses kayıt cihazı ve ne olur ne olmaz diye eklediğimiz kamerayla beraber Jongin'i ortama saldık. Kadının 2 tabure uzağına oturup barmenden alkolsüz bi içecek istedi. Yana dönüp baktığımda kadının Jongin'e muz görmüş maymun gibi baktığını gördüm. Pekala, Jongin haklıydı. Kadın tam bir sübyancıydı. 'Sen sanki farklısın kodumunu kertenkelesi' diyen iç sesime küfür savurup olayları izlemeye devam ettim. İçkisi gelince bi yudum alıp yana döndükten sonra 'şerefe' der gibi kadına doğru göstermişti bardağı Jongin.
"O fazla hafif değil mi?" diyen kadının sesi duyuldu.
"Leş gibi kokmak için erken bi saat değil mi?" dedi Jongin yan bi gülüş sunmadan önce. Kadın önce içkisine sonra Jongin'e baktı.
"Bana da aynısından verir misiniz?" dedi barmene. Jongin ayağa kalkıp kadının yan taburesine otururken gözüm seyirmeye başlamıştı.
"Adın ne?" diye başladı Jongin
"Resmi konuşmayı öğretemedim bu çocuğa." diye söylendim.
"Min Ah. Seninki?" işveli bi şekilde cevap verdi kadın.
"Kadının bundan gocunduğu söylenemez." dedi JongHyun sırıtarak. Söylediğini aldıramamış gibi yapıp görüntüyü izlemeye devam ettim.
"Kai." dedi göz kırpıp.
"Kai de neyin nesi?" diye bana döndü Key.
"Sanırım kendini aksiyon filminde falan sandı." dedim düz bi sesle
"Genç görünüyorsun Kai." evet öyle zaten seni pis sübyancı!
"Senin kadar değil."
"Bu çocuğun iltifatlara cevabı hep aynı anlaşılan." dedi Key. Ben de deneyecektim bunu.
"Çok hoşsun. Terasa çıkalım mı burası çok baydı." ay götüm. Burda seni öpemiyorum deme de
"Olur. Sen önden çık ben geliyorum." diyip ayağa kalktı Jongin. Kadın kafasıyla onaylayıp kıvırta kıvırta bardan çıktı. O gittikten sonra yanımıza gelip "Nasıldım?" diye sordu cevabını bilerek.
"Şöyle böyle." kulaklığı kulağımdan çıkarıp söyledim.
"Şaka mı yapıyorsun, o harikaydı!" diye cırlayan Key'ye gözlerimi devirip Jongin'e baktım.
"Tamam, istediğini duydun. Şimdi git ve şu sikik yerden çıkalım." bana gözlerini kısarak baktıktan sonra gitti. Biz de biraz sonra peşinden gittik
"Seni öpebilir miyim Kai?" biz henüz merdivenleri çıkarken sordu kadın. Bakın bakın yolluya bakın. Biz son merdivenleri çıkarken bi sessizlik oldu. Büyük ihtimalle bizim gelmemizi bekliyordu. "İstemezsen unut gitsin."
"Tamam" son merdiveni çıkınca mikrofona fısıldadı JongHyun.
"Yapın gitsin." diyip kadına biraz eğildi. İlk atağı kadının yapmasını beklemişti. Kadında maymunluğundan bir şey kaybetmeyip iştahla yapıştı çocuğun dudaklarına. Key ve JongHyun envai çeşit kanıt yakalarken bense midem kalkarak olanları izliyordum.
"Kusura bakmayın Bayan Lee" dedi Jongin kendini kadından ayırınca "Ben eşcinselim."
Yorum yorum yorum adhdhsh