ASİL bxb

By onlycherrypie

2.6M 147K 78.9K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... More

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

109. BÖLÜM: "SAHİL"

10.9K 996 453
By onlycherrypie

Merhabalarrr
❤️❤️❤️

Keyifli okumalar
🥰

ASİL 💕

FERDİ 💖

109. Bölüm:

Devran güneş gözlüğünü gömleğinin yakasına astığı sırada dolabın önünde durmuş olan Asil'e takıldı bakışları. Çocuğun dolaptan mavi renkli bir şey aldıktan sonra yatağa doğru ilerleyişini ve altındaki pantolonu, ardından iç çamaşırını çıkarmasını izledi gözünü kırpmadan.

Yutkundu ve birkaç adım attı ona doğru. Fakat böyle rahat, hiç çekinmeden giyinip soyunduğu bir anda onu rahatsız edesi gelmedi.

Asil Devran'ın onu izlediğinin bilincinde olarak deniz şortunu bacaklarından geçirdi. Bu adamla neler neler yaşamışlardı, böyle bir andan çekinecek değildi elbette ama adam onu öyle arsız bakışlarla süzdüğü için utanmadan da edemiyordu.

Asil'in giydiği şortu farkeden Devran rahatlama hissinin büyük bir hızla vücudunu sardığını hissetti...

Çocuğun günlerdir giydiği kısa, seksi ve baştan çıkarıcı olan şortlarıyla yakından uzaktan alakası yoktu şu an üzerine geçirdiği şortun. Dizinin biraz üstünde biten, önünde bağcığı olan normal bir deniz şortuydu.

Elbette Asil'e çok yakışmıştı ancak Devran'ın daha evden çıkmadan kıskançlıktan kahrolmasına sebebiyet verecek bir parça değildi.

"Böyle bir şortun olduğunu bilmiyordum." dedi kendini tutamayıp. Asil'e doğru iyice yanaşmıştı bu sırada.

Asil dönüp ona baktı. Adamın bakışlarının kendi bacaklarında ve şortunda dolaştığını görünce gülümsemeden edemedi. "Diğer şortlarımın plaja gitmek için pek uygun olduğunu sanmıyorum." dedi dudağının kenarını bükerek.

Biliyordu ki o şortlarından biriyle gitse Devran kıskançlıktan kafayı yerdi... Ama tek sebebi bu değildi elbette o şortlardan birini giymemesinin. İnsan içinde kendisini rahat hissetmezdi ki, o sadece kendisi için ve elbette Devran için giyiyordu onları ikisi beraberken...

Ayrıca... Kubilay buradaydı. Asil bir iç çamaşırını andıran incecik bir kumaş parçasıyla her şeyi meydandayken onun ve diğerlerinin yanında utanmadan dolanabileceğini sanmıyordu. Doğru gelmiyordu doğal olarak. Bazı şeyler Devran'a ve ona özeldi.

"İstersen giyebilirsin tabii ki yavrum." dedi Devran ıkınır gibi. Asil'e kılık kıyafet konusunda karışmaya kalktığı ilk seferde ağzının payını aldığından beridir ona bu konuda tek kelime etmişliği yoktu. Asil tıpkı o zamanda dediği gibi, her zaman kendine yakışan şeyleri giymeyi güzel beceriyordu... Giydiği her şey yakışıyordu ya Devran'ın bebeğine, orası ayrıydı...

Ancak bu şort meselesinin yüreğini hoplatmadığını söylerse yalan söylemiş olurdu adam...

Asil onun kendini kasarak söylediği cümleyle gülmeden edemedi. "Değiştireyim mi o zaman sence?" diye sordu ciddi görünmeye çalışarak. Mavi gözlerini masum masum açıp hevesle sevgilisine baktı. "Bu yakışmadı mı? Diğerleri daha güzel değil mi? Ben en iyisi değiştireyim."

Dolaba doğru yalancı bir hamle yapmıştı ki Devran kara gözlerindeki bariz panikle Asil'in kolunu kavradı hemen. "Bebeğim, hayır çok güzelsin. Çok yakıştı bu şort sana. Gözlerinin rengini ortaya çıkardı resmen. Çıkarma sakın, bayıldım ben buna."

Asil yeniden gülecek gibi oldu. Altına giydiği şort nasıl gözlerinin rengini ortaya çıkarmıştı anlayamadı. "Çok beğendiysen hep böyle giyerim o zaman. Diğerlerinden giymem hiç." dedi.

Devran bir an dünyası başına yıkılmış gibi baktı çocuğun güzel gözlerine. Ne demekti bir daha o şortlardan giymemek? Devran'ı mahrum mu bırakacaktı güzelliğinden?

Çok geçmeden Devran gülmemek için kendisini kasan çocuğun onunla dalga geçtiğini anladı. Tuttuğu kolunu çekerek vücutlarını birbirine yapıştırdı. "Sen benimle oynuyor musun? Hmm?"

Üstten üstten Asil'e bakarken öyle tahrik edici görünüyordu ki Asil çaktırmadan yutkunmak zorunda kaldı. "Hemen oltaya gelen sensin." dedi.

Kalın kolları çocuğun bedenine dolanınca Asil'in nefesi kesildi bu ani yakınlıkla. Artan tansiyonu hissedebiliyordu. Karnına değen sertliğin farkındaydı, ki henüz sertleşmiş bile değildi adam...

"Sus pus oldun kurban olduğum... Ne oldu?" Gayet de biliyordu ne olduğunu ama oynama sırası ondaydı şimdi.

Asil alt dudağını kemirdi istemsizce, derin bir nefes aldı sakinleşmek için. Elleriyle Devran'ın omuzlarına tutunmuştu ve kendisine içeride onları bekleyen insanlar olduğunu hatırlatmaya çabalıyordu. Babası içerideydi yahu!

"Karnıma bastırıyorsun." diyebildi. "Bir daha senin yanında giyinip soyunmayacağım ya! Hemen fesat fesat şeyler düşünüp sırnaşıyorsun bana." Başını nazlı nazlı yana doğru çevirip banyonun kapısına bakınca Devran dayanamayıp onun yanağını sertçe öptü.

"Ah ulan!" dedi dişlerini sıkarak. "Saçının teline, tırnağının ucuna zarar gelecek diye ödüm kopuyor. Sana zarar gelmesi ihtimali bazı geceler beni uyutmuyor ama içimdeki şu hissi atamıyorum." Tıslar gibi derinden, Asil'in bacaklarını titretmeye yetecek bir tavırla konuşuyor, bakıyor ve sarmalıyordu onu.

"Hangi hissi?" diye sordu Asil anlamayarak. Bir dakika içinde aklını kaybetmişti. Geçmiş olsundu.

"Seni parçalayarak sevme isteğini. Çok manyak bir his bu yavrum. Ağlama diye herkesi ağlatırım ama seni ağlata ağlata, dur durak bilmeden..." Devamını getirip o kelimeyi söylecekti ki sustu. Asil zaten onun ne demek istediğini anlamıştı anında. "Kafayı yiyorum. Kafayı yedirtiyorsun bana. Azalmadı, azalmıyor, azalmayacak da... Bu böyle gidecek biliyorum. Ölüyorum sana."

Asil adamın gözlerine bakakaldı. "Öyle ölmek falan demesek..." diye fısıldadı.

"Bitiyorum sana, yanıyorum sana... Bende ne varsa hepsi sana, senin için. Ben artık sen oldum. O kadar bir olduk ki, artık sadece Devran yok. Her yerimdesin, her şeyimdesin. Nefesimdesin, kalbimsin..."

Asil, "Aşkım..." dedi. Gözleri dolmuştu. "Ben de seni çok seviyorum. Sen olmasan ben... Böyle sevmezdim hiçkimseyi. Sana önceden de söylemiştim gerçi. Sen olmasaydın ben kimseyi seni sevdiğim gibi sevemezdim asla." Burnunu çekti. "Sana olduğum gibi olamam kimseyle, düşüncesi bile karnımı ağrıtıyor."

"Niye ağlıyorsun şimdi?"

"Duygulandım. Sen böyle aşka geldiğin her sefer ben sanki dilimi yutuyorum. Sadece sana sarılıp ağlayasım geliyor. Sana olan aşkımı gösterecek yol bulamıyorum." Dudaklarını büzüp sulanmış gözleriyle Devran'a öyle güzel baktı ki... Koca adamın dizlerini titretti.

Aşkımı gösterecek yol bulamıyorum diyordu ama Devran'a nasıl baktığının farkında değil miydi acaba?

Devran'a da Asil'den önce kimse böyle bakmamış, tek bir bakışla dizlerinin bağını çözmeyi başaramamıştı. Asil'i tanımasa o da hiçbir Allah'ın kuluna böyle tapar gibi, canını verir gibi aşık olmazdı, biliyordu.

"Sen bana bak, ben anlarım seni." dedi çocuğun alnını öpüp bebek kokusunu içine çekmeden önce.

"Bu kadar kuduruk ve duygusal oluşumuz biraz yorucu değil mi sence de?" diye sordu Asil gülerek. Gözleri kapatmış, adamın alnına kondurduğu öpücüklerin hissine bırakmıştı kendisini. Yorucu olduğunu asla düşünmüyor, şikayetlenmiyordu. Sadece öyle hızlı duygu değiştiriyorlardı ki, bu durum komikti. Bir an tahrik olmanın sınırlarında dolaşırken, bir an aşklarından ağlayacak kıvama geliyorlardı...

"Başka türlüsünü hayal edemiyorum yavrum. Asla da şikayet edemem. Şükrediyorum sabah akşam varlığına." Devran da gülümseyerek geri çekildi. Bir elini Asil'in yanağına yerleştirip çocuğun nemlenmiş göz çukurunu okşadı usulca ve eğilip gözyaşıyla ıslanmış kısma bastırdı bu sefer dudağını. Dudaklarındaki tuzlu tadı yalayarak çocuğun gözlerinin içine baktı.

Asil de adamın dudaklarına bakarak refleksle kendi dudaklarını yalamıştı...

Birden bire yumruklanan kapıyla birlikte kapıyı çalan kişinin sesi ikisinin de irkilip gerçek dünyaya dönmesine neden oldu.

"Asil, Asil, Asil. Devran abim!" diyen kişi Ferdi'ydi. "Barbaros gelecekti ama onu alt edip ben geldim. Sizi basmaktan falan bahsediyordu, hızır gibi hoştum, Bisou ve Devil engellerini aştım, koridora doğru uzun atlama yapmak zorunda kaldım."

"Ben bu çocuğu seviyorum he." dedi Devran. "Sevmesem şimdi böyle bir anı böldü diye ağzını eline verirdim ama seviyorum. Seviyorumdur inşallah, Allah büyük." Konuşurken kapıya doğru adımlamış ve kapının kolunu kavrayıp kökünden söker gibi açıvermişti. "Kardeşim benim." diyerek elini Ferdi'nin ensesine atarak onu hafifçe sarstıktan sonra çocuğun başını çekip kendi omzuna bastırdı.

Sert ama sevecen bir hareketti. Kapı açılır açılmaz böyle bir hamleye maruz kalan Ferdi el ense olmuş gibi bir şekilde Asil'e bakmaya çalıştı.

Asil kaşlarını kaldırıp omuz silkince onun sırıtan sevimli suratını gören Ferdi kollarını Devran'a sardı kısa bir an. "Abilerin abisi be. Özledin di'mi beni?"

Devran ensesini bırakınca o da adama sarılmayı bıraktı ve dağılan saçını başını düzeltti. Pek başarılı olduğu söylenemezdi.

"Çok özledim valla. Sorma..." dedi Devran.

"E sordum ama?" Ferdi cevap bekler gibi bakınca Devran Asil'e çıkalım der gibi bir işaret yapıp odadan dışarıya çekti Ferdi'yi de.

"Özledik dedik ya oğlum." Koridoru aşıp salona ulaştıklarında oradakilerin bakışları üstlerine çevrildi.

"Ne kadar özledin ama? Bence o kadar çok özledin ki kendine bile itiraf edemiyorsun. Sen var ya sen, başta beni öldürmek istiyordun sırf Asil'e yakınım diye ama şimdi Ferdi kardeşim aman şöyle, Ferdi kardeşim aman böyle... Beni çok seviyorsun artık. Kendi kanından olsam bu kadar sevmezdin. Sevmezdin değil mi abi?"

Devran çocuğun düşen çenesine uzun zamandır şahit olmadığı için gerçek anlamda bir şok geçiriyormuş gibi Ferdi'ye bakakaldı.

Kerim ise çenesi düşen çocuğu ağzını iki yana geren gülümsemesiyle izliyordu.

"Abbooo!" diye bir nida koyverdi Barbaros. "Kameram nerede benim? Kameramı getirin bana!" Oturduğu yerden kalkmaya çalışırken Kubilay'ın bacağına tutunup ondan güç aldı.

"Ne bağırıyorsun be?" dedi Ferdi.

"Bu gülüyor." Barbaros eliyle nesli tükendiği sanılan ama aslında tükenmemiş olan bir yaratık görmüş gibi Kerim'i gösterince Ferdi başını çevirip sevgilisine baktı.

"Evet, çok güzel gülüyor şerefsiz."

Boğazını temizledi Kerim. Dudakları düz bir çizgi halini alsa da gülmeye devam eden gözleriyle Ferdi'ye baktı.

"Şerefsiz dediysem lafın gelişi..." diye kıvırdı Ferdi. "Şanlı şerefli bir insan kendisi. Gördüğüm en şeref sahibi kişilik. Atam'dan sonra tabii ki! Gerçi Atam'ı kanlı canlı görmedim. Ama görmem de gerekmez! İzindeyiz evelallah..."

"Çevir kazı yanmasın..." dedi Devran Kerim'in yanına yanaşan çocuğun girdiği halleri izleyerek. "Saçmalama yarışması yapılsa gözü kapalı birinci olmazsa ben şerefsizim, hadi bakalım. Bu kadar da net konuşuyorum."

"Ayıp oluyor ama, abi dedik?" Hiç alınmış görünmeyerek Devran'a imalı imalı bakmayı ihmal etmedi Ferdi.

Asil elinde Barbar'ın kamerasıyla koridordan çıktığında, "Heh." dedi Barbaros. "Getir bakalım benimkini..."

"Seninki..." diye nefesinin altından söylendi Kubilay ama kendisi bile duymadı bu dediğini. Sofradaki muhabbetin ardından böyle ufak tefek şeylere çok takılacaktı, farkında değildi...

"Çağrını duydum. Yatağının üstünde bırakmışsın makineyi. Ve kılıfı da takmışsın." dedi Asil, hediyesinin sevilmesine ne kadar mutlu olduğu belli oluyordu.

"Takmam mı, gece taktım hem de uyumadan. Cuk diye oturdu."

Onlar kamera hakkında konuşurken Kerim'in yanına ilişen Ferdi adamın yanına oturup onun elini tuttu ve parmaklarını birbirine geçirdi. "Öylesine dedim valla. Sevgi sözcüğü gibi." diye kendisini açıklamaya çalıştı.

"Köpek diyorsun, şerefsiz diyorsun..." Kerim çocuğun dağılmış saçlarını düzeltirken konuşmaya devam etti. "Saçlarına ne yaptın böyle? Dağılmışlar."

"Devran abi yaptı. Ayrıca Kerim ben öyle şeyleri ağzımdan kaçırıyorum ama özür diliyorum senden. Dilemiyor muyum?"

"Diliyorsun Mimi."

"Kızma hemen."

"Kızmadım."

"Neden kızmış gibi bakıyorsun o zaman?" diye sordu. Ama sonra adamın kızgın değil başka türlü baktığını farkedip, "Hee..." dedi. "İnsan içinde, tövbe tövbe."

Fotoğraf makinesinin sesini duydular, pek umursamadılar ama Barbaros onları çekiyordu.

Asil yanlarında atıştırmalık olarak götürecekleri meyveleri ve birkaç şeyi daha hazırlamak için Devran'la beraber mutfağa geçtiğinde Kubilay ve Barbar da salonda kalmıştı.

"Benim bu çocuğu tek kıstırmam lazım." diye kendi kendine söylendi Barbaros. Bir kameranın ekranına bir Ferdi'ye bakıyordu.

Harika bir suratı vardı, modelim diyen onlarca kişiye taş çıkarırdı. Barbaros mesleki bir açlıkla onu fotoğraflamak istiyordu. Bu yüzden böyle bir şey söylemişti.

Ancak Kubilay bunu kahvaltı masasındaki sohbete yordu. "Ne sebeple?" diye sordu sebebi bildiğini sanmasına rağmen Barbaros'un ağzından da duymak istiyormuş gibi bir hali vardı.

Barbaros başını ağır ağır çevirip yanındaki adama baktı. "Saçmalama istersen. Kerim'in sevgilisi." diye cevap verdi onu gıcık etmek isteyerek.

Kubilay'ın kaşları çatıldı. "Sen saçmalama." dedi. "O sebeple olmadığının farkındayım zaten."

"Ne soruyorsun, hayırdır? Çok meraklısın iki gündür. Benim kanımı kaynatma."

"Senin kanın kaynamış kaynayacağı kadar." Söylenerek kafasını Barbaros'tan başka tarafa çevirip çenesini havaya dikti Kubilay. Sivri çenesi, üstünde belli belirsiz duran açık renk sakalıyla beraber öyle iştah açıcı görünüyordu ki Barbaros bir an susmak zorunda kaldı.

Ardından tutuk hareketlere kamerayı kaldırıp Kubilay'ı kadrajına aldı. Önce yüzünün tamamını, sonra yakınlaştırıp ağız ve çene kısmını fotoğrafladı.

"Çekme beni." Kubilay ona bakmıyordu ama ne yaptığını biliyordu deklanşörün sesini arka arkaya duyduğu için.

Barbar'ın dudağının köşesi sinsi bir tavırla kıvrıldı. "Çek diye yalvaracağın günler de gelir." dedi karanlık bir sesle. "Yalvarırsın bu soytarıya, havaya diktiğin o güzel burnunu biraz indirmen gerekir ama..."

Kubilay çabuk pes ederek bakışlarını yeniden Barbaros'a çevirdiğinde adamın eğlenen bakışlarla kendisini süzdüğünü gördü. "Hiç utanman da yok." diye fısıldadı. "Yalnız değiliz."

"Bana ne? Ayrıca şunlara bak, ağız ağızalar resmen. Bizim burada olmamız onların umurunda değil, ben neden sikime takayım?"

Kubilay dönüp Kerim'e ve Ferdi'ye bakmadı. Hem onlara bakıp izlendiklerini hissettirerek onları rahatsız etmek gibi bir niyeti yoktu hem de Barbaros'un açık kahverengi gözleri o an için Ferdi ve Kerim'den çok daha ilgi çekiciydi.

"Çocukları utandırma."

"Onlar utanmaz arlanmaz, sen merak etme. Ayrıca sen baba olunca çok değiştin, farkındasındır inşallah."

Kubilay bu konu ilgisini çekmiş gibi iyice Barbaros'a döndü. "Çok mu?" diye sordu. Nasıl bir değişimdi bu?

"Daha sahiplenici, daha koruyucu oldun. Tam bir daddy gibi... Hep öyleydin ama şimdi bununla başetmesi biraz daha zor."

Kubilay gülecek gibi oldu. "Hoşuna gitmiyor mu?" diye sorma gafletinde bulundu.

Barbaros'un bakışları değişti. "Başedebildiğim anlarda hoş ama ipin ucunu elimden kaçırıp senin aurana kapıldığımda ve her şeyi kendi içimde tekrar tekrar yaşamak zorunda kaldığımda hiç hoş değil."

Duyduklarının ardından ne demesi gerektiğini bilemedi adam. Akşam yaptıkları konuşmanın ardından Barbaros'un biraz daha uysal olacağını düşünmüştü ancak Barbar aynı Barbar'dı. İstediği neyse hemen olsun istiyordu. Ve sanki bunu isteyen o değilmiş gibi Ferdi'den insanları tavlama taktiği almak için uğraşacağını açık açık söylüyordu.

Kubilay'ı mı istiyordu yoksa herhangi birinin ilgisi ve sevgisi Barbar için yeterli miydi?

Tek isteği Kubilay gibi görünürken bir başkasına o kadar kolay kayar mıydı dikkati?

Kubilay tüm bu soruları aklından geçirerek onlara cevap bulamayacağının farkındaydı ancak sormaya da henüz cesareti yokmuş gibi hissediyordu.

"Susarsın işte böyle. Senin gerçeklere bu kadar aç olup onları duyduğun an küçük bir köpek yavrusuna dönüşmen ne kadar da ironik Kubi?"

Bu soruya bir cevap beklemiyordu Barbar. Yalnızca ortada olan bir şeyi söylemişti...

❤️❤️❤️

Asil ve Ferdi serin suyun içinde kısa bir süre yürüdükten sonra kendilerini suya bıraktılar. Diğerleri henüz denize girmeye pek niyetleri yokmuş gibi şezlonglara yerleşmiş bir görünüp bir kaybolan çocukları izliyorlardı.

"Fazla ileri gitmeseler bari." diyerek endişesini dile getirdi Devran. Asil'in o herifle gittiği bir tatilde başına gelen şeyi anlatması Devran'da travma etkisi yaratmıştı resmen. Belki de Asil'in kendisi bile bu kadar etkilenmemişti bu durumdan, ki şu an arkadaşıyla beraber yüzerken gayet mutlu göründüğünden bunu söylemek mümkündü.

"Ferdi var, sıkıntı olmaz." dedi Kerim önce Devran'a ardından çocuklara baktıktan sonra. Ferdi'nin iyi bir yüzücü olduğunu ve suyu ne kadar çok sevdiğini görmüştü, biliyordu.

"Bir şey olursa bizim elimiz de armut toplamıyor." dedi Barbaros yandan. "Dalyan gibi dört tane adamız. İki kulacımız yeter yanlarına varmamıza."

Kubilay güneş gözlüğünün ardından dalyan gibi adamız derken bir eliyle baştan aşağıya doğru kendi bedenini gösteren Barbar'ı süzdü.

"Barbaros haklı." dedi. Boğazını temizledi.

"Dalyan gibiyim, değil mi?" diye sordu anında Barbaros. Hiçbir fırsatı kaçırmıyordu.

Kubilay yeniden boğazını temizledi ve garip garip kendisine bakan Devran'la göz göze geldi. "Bir şey olursa biz varız. Artık tek başına değil."

Derin bir nefes alıp verdi Devran. "Artık biz varız." diye tekrarladı o da. "Ama zarar görmesi gibi bir ihtimali düşünmek beni kahrediyor."

Diken üstünde oturuyordu resmen. Dışarıdan görenler oldukça rahat bir şekilde oturup şemsiyenin gölgesi altında keyif yaptığını sanabilirdi ama bu adamlar onu tanıyor, ciğerini biliyordu.

"Düşünme." dedi Barbaros. "Düşünme Devo."

"Nasıl düşünmeyeyim Barbar? Siz de biliyorsunuz neler yaşadığını. Kırılmış, yok sayılmış, yara almış içten içe, zarar görmüş ama hepsinin üstesinden gelmiş. Mutlu olmaya odaklanmış hep. Olumsuzlukları geri itmiş. Bazen öyle anlarda öyle üzücü şeylerden bahsediyor ki, sanki o değil başkası yaşamış. O sadece izleyen olmuş."

Devran için belki de ilkti Asil hakkında bu kadar ayrıntıya girişi. Temel olayları hepsi biliyordu ama durumun Asil'in tarafındaki psikolojik ve duygusal boyutunu bir kendisi biliyordu.

Ama şimdi Kubilay da bilsin istiyordu.

Görüyordu ki Kubilay güzel bir şekilde çabalıyordu Asil'i kazanmak için. Zamanında ne yaşanmış olursa olsun uzak kalmayı değil, yakın olmayı seçiyordu.

Mutlu ediyordu Asil'i.

Devran için bundan ötesi yoktu.

Asil'in tek bir tatsız tepkisini yakalamış olsa Kubilay'la arasına Asil'i koruyacak bir set örmekten çekinmezdi Devran. Ama öyle olmamıştı.

"Olumsuzluklara odaklandığında..." dedi Kubilay. "Yaşadığın hayat zehir oluyor sana. Kendinden öteye kötü şeyleri koyduğunda, kendine içine sıkışıp kaldığın o hayatta yaşayacak ufacık da olsa bir alan bırakmıyorsun. Asil bunun tersini yapmayı başarmış. Yaşamış, yaşadıklarını kendine katmış, tüm yok sayılmalarının inadına kendisini sevmiş, saymış. Muhteşem bir çocuk olmuş. Bunu zamanında yapamayan biri olarak ona hayranlık duyduğum en önemli konu bu."

Bir an herkes sessizlik içinde Kubilay'ın dediklerini sindirmeye çalıştı. Çünkü hepsinin hayatında kötü ve karanlık şeyler yaşadıkları bir dönem, buradan da çıkamam dedikleri bir çukur olmuştu.

Bir şekilde şimdi oldukları bu adamlara evrilmişlerdi ama Asil'in bunu annesiz ve babasız, kimsesiz bir şekilde yapmış olması gerçekten mükemmeldi.

"İçimi kararttınız." dedi Barbar. "Çocuk mutlu. Denizde falan da boğulmayacak. Ama siz beni boğdunuz şu an."

Devran bakışlarını Kubilay'ın üstünden ayırmadı. Adamın kendisini anladığını biliyordu. Çünkü oda Devran gibi Asil'in iyiliği ve mutluluğu dışında bir şey istemiyordu ki...

Bir süre daha sessizce oturdular. Barbaros birkaç fotoğraf daha çekti. Uzaktan Asil'i ve Ferdi'yi fotoğraflamıştı.

Buzlukta getirdikleri biralardan birini açıp içmeye karar verdiği sırada Kubilay birden üzerindeki yakalı tişörtü çıkarıp katlayarak kenara koyduğunda aldığı ilk yudum Barbar'ın boğazında kaldı. Siktir, diye düşündü.

Sanki o ana kadar deniz kenarında olduklarının ve denize gireceklerinin, doğal olarak da soyunmaları gerektiğinin farkında değildi. Kubilay baya baya üstsüzdü artık.

Barbaros'un daha önce görmediği bir manzara değildi ama uzun zamandır görmediği bir manzaraydı. Bu adam gizli gizli spor mu yapıyordu? Ne zaman baklava yapmıştı?!?

Böyle bir ayrıntının, daha doğrusu bu altılı ayrıntının bilgisi Barbaros'a verilmemişti.

"Helal." dedi Devran onun sırtına tüm gücüyle vururken. "Ağzınla iç diyoruz sana. Öğrenemedin gitti."

"Yavaş ol, hayvan!" Devran'ın elini itti Barbaros ve güneş gözlüğüne şükrederek önündeki manzarayı hunharca süzdü. Adamın omuzlarındaki çillerin güneşle birlikte daha da belirginleşeceğini düşününce dişleri kamaşmıştı.

Kubilay gözlüğünü de çıkarıp katladığı tişörtün üzerine koyarken "Ben Asil'e eşlik edeceğim biraz." diye mırıldandı. Terliklerini de çıkarıp henüz fazla sıcak olmayan kumda yalın ayak suya doğru yürüdü.

"Senin ananı avradını..." diye söylendi Barbaros.

Onun da adı Barbar'sa bu adamı kendine köpek ederdi, o baklavaları da afiyetle yerdi! Nokta!

☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️

Evvvvett
💗💗💗

Biraz böyleli bölümlerle devam edeceğiz 🤭🤭
Böyleli derken yani herkesli, keyifli, şöyleli böyleli ...
😂😂

Siz anladınız beni 😆

Ama sevdiğinizi görüyorum ve böyle tatlış tatlış yazmak da hoşuma gidiyor. Acelemiz yok nasılsa amann...

Belki ilerleyen bölümler minik hareketlilikler yaşarız, tabii üzmeden ve üzülmeden 💗

Bu kitapta efsane kaoslar beklemeyin, lütfen... Yani... Nasıl olabilir? Benim aklıma kaos yaratacak konu gelmiyor, ha diyelim geldi Asil kurgusunun ruhuna yakıştıramıyorum.
😅

Ama meraklanmayın birkaç planım var gibi 😉😉
Biraz kıskançlıktan, yanlış anlaşılmalardan, ufak kapışmalardan kimseye zarar gelmez diye düşünüyorum...

Asla eksilmeyen, günden güne artan ilginiz ve desteğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Sizi seviyorum.

Gelecek bölümlerde görüşmek üzereee
💖💖💖💖💖

Continue Reading

You'll Also Like

3M 152K 64
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...
121K 2.2K 35
Sıradan bir erkek sıradan bir aşk... NOT: Cinselik küfür vardır rahatsız olanlar okumasın.
799K 47.4K 51
Ferzan ve Azad Ağanın hikayesi...
415K 34.2K 37
Aker, Transilvania'ya da bulunan gizemli bir şatoda tatil yapıcağını zannederken nereden bilebilirdi ki orada asırlardır vampir kocasının yaşadığını...