Keep your heart open for me

By wiizardless

23.9K 2.2K 822

beni sevmek zordunda değilsin, sadece kalbini benim için açık tut More

01
02
03
04
05
06
07
08
09
10
11
12
13'
14'
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
29
30
31'
32
33
34
35
36
37'
38'
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53

28

410 43 9
By wiizardless

-Yoongi

Evde ölü bir beden vardı ve biz kucak kucağa sarılıyorduk.

Kaşım, dudağım ve diz kapaklarım hem kanamaya hemde acıdan sızlamaya devam ediyordu.

Yanımda olduğu için bir tık daha iyi hissediyordum. Ta ki uzaktan gelen siren seslerini duyana kadar.

Başımı göğüsünden kaldırdım hızla.

"Polis geliyor." Dedim dehşet ile.

Ölü beden.

Ateş edilmiş bir silah.

Ve tecavüze uğramış bir kişi.

Harika.

Kucağından kalktım ve kolundan tutarak onu da kaldırmaya çalıştım.

"Yoongi, ne yapıyorsun?" Dedi kaşlarını çatarak.

"Asıl sen ne yapıyorsun? Kalk ve git buradan. Hemen."

Onu hala kaldırmaya çalışıyordum. Sonunda, bıkkınlıkla nefes aldı ve ayağa kalktı. Arkasına geçip onu sırtından iktirmeye uğraştım. Hareket etmiyordu.

"Jimin, git." Diyerek sızlamaya başlayan burnumu çektim.

"Neden?"

"Çünkü seni suçsuz yere tutuklayacaklar." Dedim zorlukla.

"Suçlu sayılmıyor muyum zaten?" Kurduğu cümle hareketlerimi durdurdu. Yavaş bir şekilde bana doğru dönüp, göz göze gelmemizi sağladı.

"B-beni.. beni korumak için yapmadın mı?" Diyerek mırıldandım.

Bir kaç adım bana yaklaştı.

"Seni korumak için elimden ne geliyorsa yaparım, Yoongi. Bu adam öldürmek dahi olsa."

Nefesim kesilmişti. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Hafif büyümüş gözlerim  ve aralanmış dudaklarım ile yüzüne bakıyordum.

"Bak," ellerimi tuttu ve beni kendine doğru çekti.

"Senin gözünde nasıl biriyim bilmiyorum ama sen benim gözümde paha biçilemezsin."

Yanaklarım yanmaya başlarken elleri arasında olan elimi yumruk yaptım. Ellerim minicik duruyordu şimdi.

Az önce korkudan hızlanan kalbim, şimdi heyecandan hızlanıyordu.

Buruk bir şekilde gülümsedi ve yüzümü avuçladı.

"Beni sevmek zorunda değilsin, sadece kalbini benim için açık tut."

Nefesim teklerken kulaklarım uğuldadı bir an. Kalbimden çıkan sızı tüm vücuduma yayılıp uyuştururken titrek bir nefes alıp yutkundum. Kim derdi ki Jimin sana böyle bir anda aşkını itiraf edecek.

"Jimin.." gözlerim dolmuştu.

Bu sefer samimi bir gülümseme ile yüzüme yaklaştı. Dudaklarımızı hafif bir şekilde birleştirdiğinde, gömleğin'in göğüs kısmını avcum'un içine alarak elimde topladım ve heyecandan ellerim arasında olan kumaşı sıktım.

Bir süre dudaklarımız hareket etmedi.

Ama ben dayanamadım ve dudaklarımı aralayarak alt dudağını ağzımın içine aldım.

Aynı şekilde karşılık verdi. Fakat aklıma gelen şey ile hızla ayrıldım ondan.

"Ağzımda kan var."

"Umrumda değil." Diyerek tekrar dudaklarımızı birleştirdi iğrenme belirtisi göstermeden.

Şaşkınlıkla öylece kalmıştım. Dişini dudaklarıma hafif batırdığında şaşkınlığımdan sıyrılıp bende onun üst dudağını emdim. Sağ elimi saçlarına bulup çekiştirmeye başladığımda, yüzümde olan elleri belimi sıkıca sarıp beni kendine çekmişti.

Dilini dudaklarımın arasına alıp ısırdığımda kalın ve sessiz inlemesi kulaklarımı doldurdu.

Nefes alma ihtiyacı ile dudaklarımızı ayırdım.

Öpüşmeden dolayı nemlenmiş dudaklarımız hala birbirine temas ediyordu.

Alınlarımızı yasladı ve nefeslerimizin birbirine karışmasına izin verdi.

"Kalbimi, senin için açık tutacağım."

Alınlarımızı ayırdı ve şaşkınlıkla bana baktı. Ciddiyetimi sorguluyordu sanırım.

"Yoongi!"

Anı bozan gür ses ile bakışlarımız demir kapıyı buldu. Jeongguk ve bir kaç polis memuru vardı.

"Siktir, neler oldu burada?!"

"Sen.. nasıl geldin buraya?" Diyerek saçma bir soru sordum.

Jimin yavaş bir şekilde benden ayrıldı. Vücutlarımızın temasını keserken üşüdüğümü hissettim.

"Yaklaşık iki saattir sana ulaşmaya çalışıyorum. Başın bir şey geldi sandım ki, gelmiş zaten." Dedi gözleri hızla bedenimi endişe ile tararken.

"Ona ulaşamadığın için gelirken polis karakolunu da yanında mı getirdin Jeon?" Dedi ve kafasıyla arkasını işaret etti.

"Konumuz bu değil. Şuan evde bir ceset var ve seni götürmek zorundayım, Park."

Bir dakika, ne?

"Onun bir suçu yok. Beni korumak için yaptı." Diyerek hemen savunmaya geçtim. Kanun gözü ile ne kadar suçlu duruma düşsede, değildi. O suçlu değildi.

Sesim yine titremeye başlamıştı. Gözlerim dolarken, neredeyse akıcak olan burnumu sertçe çektim.

"Eğer onu tutuklamazsam seni tutuklamak zorunda kalırım, Yoongi. Ve ben bunu hiç istemiyorum."

Derin bir nefes aldım.

Arka cebinden kelepçelerini çıkarırken duyacağımız ses tonu ile mırıldandı. "Adil olmalıyım değil mi? Sonuçta o bir suçlu."

"Bana adaletden bahsetme." Jimin'in soğuk sesi beni bile ürperticek cinstendi. keskin bakışları ile Jeongguk'u süzüyordu.

Öfkeli adımlarla Jeongguk'a adımladı ve bileklerini ona doğru uzattı. Bu görüntü nefeslerimi keserken onlara doğru adımladım.

"Jeongguk, yapma."

"İşimi yapıyorum." Bileklerine kelepçeleri taktı ve kilitledi. Bu durum karşısında gözyaşlarım benden izinsin aktı. "O bir şey yapmadı, Jeongguk." Diyerek konuştum.

Sesim titrek ve yalvarır gibi çıktığı için ikisininde bakışları bana döndü.

Jimin, kollarını Jeongguk'dan kurtarıp yanıma doğru adımladı. Kelepçeli bileklerine rağmen yüzümü avuçlarının arasına aldı bir kez daha.

"Jimin," dedim zorlukla. Yüzümde duran ellerini tuttum. Gülümsedi.

"Söz ver bana." Dedi fısıldayarak. "Onların karşısında ağlamayacaksın tamam mı? Benim tek zayıf noktam sensin, Yoongi. Beni güçsüz düşürmelerine izin vermeyeceksin, söz mü?"

Başımı hızlı bir şekilde sallarken hala akmaya devam eden gözyaşlarım aksini söylüyordu.

Anlıma bir öpücük bıraktı ve polislerin onu götürmesine izin verdi.

Jeongguk'un gözleri hızla evi taradı. Gözleri cesette iken "Buralar size de." Dedi ve çıkış kapısına doğru adımladı.

Jeongguk'un peşinden gittim.

"Jeongguk!" Dedim koşar adım yanına giderken. Adımları durdu ve kafasını arkaya doğru çevirdi.

"Bende geleceğim."

"Emin misin?" Dedi şüphe ile.

"Evet."

"Pekala, gidelim."

Kalidordan yürürken sessizdik.

Jeongguk önden asansöre binmem için elini öne doğru uzattı. Asansörün içine adımladım ve bindim. Arkamdan hemen Jeongguk bindi ve zemin Kat tuşuna bastım.

"Neler oldu?"

Ne diyecektim?

"Yüzün, dudağın ve dizlerin kan içinde." Dedi beni dikkatle süzerken.

"Ben," dedim ve titrek bir nefes aldım. Aklıma geldikçe kendimden tiksinmem artıyordu.

"Yerde ki ölü beden kime ait? Tanıdığın biri mi?"

Soru sorma daha fazla, yeter.

"Jeongguk, ben konuşmak istemiyorum."

"Ama Yoongi-.."

"Lütfen." Diyerek cümlesini tamamlamasına engel oldum.

Derin bir nefes aldı ve sessizleşti. Zemin kata geldiğimizi bildiren ses sessiz asansörde yankılandı. Kapılar açılırken, bir tane polis memuru Jimin'i ensesinden iktirerek polis arabasına bindirdiğini görmek.. hiç iyi olmamıştı benim açımdan.

Polis arabası gözden kaybolurken Jeongguk'un arabasına bindik.

Kemerimi taktım ve başımı eğerek parmaklarımla oynamaya başladım. Gergindim. Neler olucak bilmiyordum ve bu beni daha fazla geriyordu.

Burnumu çektim tekrardan.

"Karakola gelmeni istemiyordum aslında." Dedi Jeongguk sessizliği bölerek.

"Neden?" Diyerek kafamı kaldırdım ve yan profiline baktım. Direksiyondaki elleri sıkılaşırken yüz hatları belirginleşti.

"Oraya gidince yaralarına baktır."

Beni geçiştiriyordu.

"Sorgu odasında sizinle olacağım için şuanlık gerek yok. Zaten çok acımıyor artık."

"Hayır, öyle bir şey olmayacak." Direksiyonu sert bir şekilde sağa doğru kırdı. Kemerim takılı olmasaydı camdan uçmuştum sanırım.

"Jeongguk-.."

"Yoongi, hayır dedim. Ben onu sorguya alırken sen yaralarına baktıracaksın. Konu kapandı." Dedi ve bir şey söylememe izin vermedi.

-

-

-



Continue Reading

You'll Also Like

513K 58.7K 34
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
65.6K 3.2K 42
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?
44.3K 3.8K 13
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
409K 37.5K 33
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...