Melez Prenses

By Mathilldaa

449K 13.5K 1.3K

Sita:" Şivayı ve kızımı terk ettikten sonra benim için sadece yakşa vardı, Şeytanımı seviyordum sevmesine ama... More

-Melez Prenses-
2- MP
3- MP
4- MP
5- MP
6- MP
hikayedeki oyuncular
7- MP
8- MP
9- MP
10- MP
11- MP
12- MP
13- MP
14- MP
15- MP
16- MP
17- MP
18- MP
19- MP
Duyuru!!!
20- MP
21- MP
22- MP
23- MP
24- MP
Duyuruuuuuu
25- MP
26- MP
27- MP
Yeni bölümden önce duyuru.
28- MP

MP-29

6.4K 234 173
By Mathilldaa

Multimedia da yakşa ve Sita mevcut ....

Bu bölüm yaklaşık 40 dakika önce yorum yapan - sennurtas -isimli arkadaşa gelsin. Nasıl etiketleyecegimi bulamadım . Bölümü telefondan tamamladım.

Bölümü iyice kontrol edemeden atıyorum .

Iyi okumalar.






---- Elena'dan---

Yakşa olabildiğinde hızlı bir şekilde ormanın içerisinden ilerlemiş ve diğerlerine izimizi kaybettirmişti, kollrımı boynuna dolamış kafamı gögsüne yaslamıştım, uzun zaman sonra ilk defa ona sarılırken kendimi güvende hissediyordum.

Yakşa hızını kesip durduğunda kafamı yasladığım gögsünden kaldırıp geldiğimiz yere baktım, bi uçurum kenarı gibiydi burası ve tüm ormanın eşsiz manzarası gözümüzün önündeydi. Kucağından inip yüzümü ona döndüğümde beni belimden tutup aniden kendine çekip sarıldı, o kadar sıkı sarılıyordu ki bi an vücudum onun içine girecekmiş gibi hissediyordum, onun sarılmasına karşılık benim de sarılmamı bekliyordu fakat bunu yapacak gücü kendimde bulamıyordum.

Beni bıraktığında ondan iki adım uzaklaşıp,

Elena:" Beni nasıl buldun?"

alayla sırıtıp suratıma baktı sanki ona komik birşey söylemişim gibi dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı,

Yakşa:" Bundan yüz yıllar önce seninle evlendiğimizi hatırlıyorsun, hemde bi cadı tarafından evlendirildik Sita, aramızdaki bağı hafife alma.Nefes alsan kaç kilometre ötemde nefes aldığını hissedebilirim."

Elena." Nasıl? mühür gibi birşey mi? Ben neden hissedemiyorum?"

Yakşa:" Hissetmeye çalışmadığın içindir, ve evet bu bir çeşit mühür. Biz seninle evlendik Prensesim aramızda büyülü bi bağ var."

Elena:" Peki ya bunca zaman ? Beni bulabilirdin."

Yakşa:" Sen uzak durmak istedin bende uzak durdum ama her zaman gözüm üzerindeydi."

Şimdi net anlaşılıyordu bazı şeyler beni kolayca bulmasını daha net anlayabiliyordum bu yüzyıllar önce bir cadı tarafından gerçekleştirilen evlilik aramızda bi bağ oluşturmuştu ve ben bu durumu hiç bir şekilde anlamamıştım hatta öğrenmemiştim bile cadı tarafından yapılan evliliğin sonuçlarından bi haberdim.

Elena:" Beni kurtardın. Neden?"

Yakşa:" Bunun nedenini biliyorsun. Şimdi sen bana cevap ver, kurtadamlarla olan durum ne bana kendin söyle Sita, öğrenebileceğii biliyorsun..?"

Bunun nedenini ona söyleseydim muhtemelen Dean'ı öldürür durumu toptan çözerdi fakat bunu göze alamazdım.

Elena:" Ne zamandan beri sana hesap veriyorum?"

Yakşa:" Cevabından anladığım kadarıyla cevap vermeyeceksin. Bende kendim öğrenirim ama bilirsin benim öğrenme şeklim biraz fazla kanlı olur Sita. Sen bunu çok iyi bilirsin zaten."

Elena:" Canlı canlı mezara gömerek mi öğreneceksin yoksa deriyi soyarak mı yada dur iyileşmeme bile izin vermeyip saatlerce kemiklerimi kırdığın zamanlarda olmuştu değil mi? Diğer işkence yöntemlerinden bahsetmiyorum bile."

Yakşa:" Bazen sabrımı zorluyorsun. Sana dokunacağımı söylemedim ama bu işkence türlerini başka birilerinin üzerinde de deneyebilirim."

Yakşa nın ne demek istediğini anlamamıştım, birilerinin canını yakacaktı fakat bunu açık bir şekilde söylememişti. Cümlesini bitirdiğinde arkasını dönüp geldiği gibi ormanın içerisinden hızlıca gözden kaybomuştu ve bende arkasından öylece bakakalmıştım. Hiç değişmemişti yıllar ondan hiç birşey götürmüyor aksine bi çok şey veriyordu.

---- Yakşa'dan ---

Sita nın yanından hızlıca uzaklaşıp ormanın çıkışına doğru ilerlemeye başlamıştım, biraz daha durmuş olsaydım muhtemelen onun o uzun dilini kesmek durumunda kalacaktım, bazen sabrımı fazlasıyla zorladığı oluyordu.

Asıl sorun o siktiğimin kurt adamlarıyla olan durumuyu, eğer gelmemiş olsaydım onu öldürebilirlerdi , Her ne kadar benim gücüm fazla olsa da sitanın da gücü bi o kadar dı o güçlü bir melezdi isteseydi onlara zarar verebilirdi fakat gözüme daha zayıf düşmüş gibi gelmişti, Aslında o an vaktim varken o 4 kurtadamı da öldürmeliydim, bunun pişmanlığı şuan fazlaca ağır basmıştı içime, nasıl olsa onları bulabilirim diye düşünürken dıştan bi şatoyu andıracak büyüklükteki malikaneme gelmiştim hava henüz kararmadığı için tüm vampirler uyuyor olmalıydı.

Büyük salona girdiğimde üzerimde ki deri ceketi çıkarıp masanın üzerine koymuştum, ileride kristal şişede duran viskiyi alıp bardak alma gereksinimi duymadan koltuğun üzerine oturup şişedeki viskiyi içmeye başladım, aklıma Sita ile olduğum zamanlar gelmişti, Dean'ın henüz olmadığı zamanlar...



-- Geçmiş 1800'lü yıllar Transilvanya --

Transilvanya vampir bakımından oldukça ünlü bir yerleşim yeriydi Kazıklı Bey dışında diğer vampirler şatolarda yaşama gereği duymazdı. Sita ve ben bana bağlı diğer vampirlerle birlikte dağlarda yaşamımızı sürdürüyorduk diğer vampirler gün ışığına çıkamadıkları için insanların dikkatini çekmemesi gerekiyordu, hemen hemen her gün bir ev ateşe veriliyordu ve vampirler kaçamadıkları için ya evin içerisinde yanarak ölüyorlar yada kendilerini dışarı attıkları için gün ışığında küle dönüşüyorlardı.

Kazıklı bey transilvanyanın prensi olduğu için bulunduğu şatoda kendi yarattığı vampirlerle yaşıyor insanlar korktuğu için şatonun olduğu bölgeye yanaşamıyorlardı.

Kendini benden güçlü sanan kimin yarattığı belli olmayan bu vampirden oldukça rahatsız olmaya başlamıştım, benim yarattığım vampirleri acımasız bir şekilde öldürmeye başlamış ve bana açık bir şekilde meydan okumuştu.

Gece olduğunda vampirler beslenmek için mağaradan uzaklaşmaya başladıklarında Sita ile birlikte mağarada kaldık, Sita üzerinde ki beyaz elbisesiyle karanlıkta mağara girişinden dışarıyı seyrediyordu, benim onu seyrettiğimden habersiz. Oturduğu yerden aniden kalktığında ters birşeyler olduğunu anlamam uzun sürmemişti,

Sita:" Yakşa ! Burada birileri var, Kokuları yabancı."

Sita hafif kısık çıkan sesisle konuştuğunda hızla yanına gidip kolundan tuttuğum gibi arkama çektim, Yabancı kokuları almıştım bile.. Karanlıkta etrafı incelerken gözlerimi kapatıp rüzgarın sesini dinlemeye başladım, yaprakların çarpma sesinden ve aşırı hızdan rüzgarın uğuldaması kulaklarımı doldurduğunda gelenlerin kalabalık olduğunu anladım, benimle baş edemezlerdi fakat sita yı hiç bir şekilde tehlikeye sokmak istemiyordum, arkamı dönüp:

Yakşa:" Buradan hemen uzaklaşıyorsun, zaman yok."

Sita:" Seni yalnız bırakmam, bizden güçlü değiller."

Yakşa:" Sita, birazdan burada olacaklar. Git."

Sita:" Gitmeyeceğimi biliyorsun, birlikte halledeceğiz, her zaman ki gibi."

Bu ani çıkışı şaşırmama aynı zamanda gülümsememe neden olmuştu, arkamdan çıkıp yanıma gelmiş tırnaklarını çıkarmıştı bile, vampirler hızlarını kesmiş mağara girişine doğru yürüyorlardı, oldukça kalabalık bir grup vampir vardı ve bunlar benim için hiç birşeydi. Mağara girişinde görünmeye başladıklarında girişte durmuşlardı, onların konuşmalarına fırsat vermeden ben konuşmaya başladım,

Yakşa:" Buraya gelecek kadar cesur olmanızı taktir ediyorum doğrusu."

içlerinden biri bir adım öne çıkarak konuşmaya başlamıştı:

-" Buraya Prens tarafından gönderildik, sizi bizzat yarın akşam yemeğe davet ediyor, kendi kalesine."

Yakşa:" Canım isterse gelirim, şimdi defolun."

-" Sizin yerinizde olsam söylediklerime dikkat ederdim, 2 kişi ye karşı oldukça kalabalık bir grubuz."

Yanındaki vampir grubu sırıtmaya başlamıştı ve Bu konuşan çocuk beni sinirlendirmeye başlamıştı hatta canına susamıştı desem daha doğru olurdu,

Yakşa:" Sen bizi hafife alıyorsun. "

-" Aslında evet, hatta seni öldürüp şu yanındaki kızı almayı düşünüyorum."

Sita hakkında konuşması sinir katsayımı arttırmıştı, yanındakilere göz gezdirdiğimde 7 kişi olduklarını anladım, Hızla yanına ulaşıp boynunu tuttuğumda diğerlei de üzerime gelmeye başladı, Sita hemen arkama geçerek diğer vampirleri etkisiz hale getirmeye çalışıyordu, Boyununu tuttuğum çocuğu yere yatırarak kulağına doğru eğilip diğerlerininde duyacakları şekilde bağırmaya başladım,

Yakşa:" Ben Prensinize benzemem, ben Şeytanım vampirlerin tanrısıyım ve sen benimle ve benim kadınım hakkında bu şekilde konuşmaya cüret ettin, bu yüzden öleceksin."

Diyip iki elimle birlikte ağzını ayırıp kafasını vücudundan ayırdım, Sita 2 vampiri tırnaklarıyla yaralamıştı ve muhtemelen bi kaç gün içinde kendiliğinden öleceklerdi, Kalan 4 kişi ise Sita nın üzerine gelmeye devam ediyordu arkamı döndüğüm gibi birinin boynunu tuttuğum gibi dişlerimi geçirip boynun bir bölümünden parça kopardım yere tükürüp boynunu ters çevirip yerinden kopardım, Diğerinin vücuduna elini sokup kalbini çıkardığımda anında yere hyığılmıştı, aşırı hızlı hareket ediyorduk, diğerlerinin işini sita bitirmişti bile, 5 kişi ölmüştü ve diğer 2 si yaralıydı, Sita onlara doğru giderken onu elimle durdurdum, ve yerden kalkmaya çalışan 2 adama bakıp,

Yakşa:" Sizi öldürmeyeceğiz, şimdi gidin ve kazıklı bey'e davetine memnuniyetle katılacağımızı iletin."

Yerden dogrularak kalktığında diğer arkadaşıyla birlikte mağaranın çıkışına yöneldiler, onlar giderken Sita yanıma yaklaşıp kolumu tutarak " Ne bu şimdi , ciddimisin sen? Yaksa bu kazıklı bey buraya geldiğimizden beri bizimle uğraşıyor farkindamisin?" Sesinden tonundan kızgın olduğu belliydi, ona doğru döndüğümde " Sita, cok bile bekledim . Şimdiye kadar ölmesi gerekiyordu ama ben bekledim ona karşılık vermedikce ondan korktuğumu düşünüyor ve beni tanımıyor." Dediğimde kolumda ki elini çekip " Iyi , o zaman yarın gidip derdi neymiş öğrenmiş oluruz ." Sinirle kaşlarımı çatıp kolundan tutup sıkmaya başladım , onun gücü umrumda degil di , umrumda olan şey onun hiç bir şekilde tehlikeye girmemesiydi. Derin nefes alıp " Sen hiç bir yere gelmiyorsun, aklından bile geçirme." Kolunu hızla çekip " Asıl sen bensiz hiç bir yere gitmiyorsun yakşa." Diyip arkasını döndüğü gibi mağaranın içine girmişti. Sinirle ellerimi saclarima götürüp cekistirmeye başlamıştım, bazen bu ınatci tavırları beni deli etmeye yetiyordu.

Mağaranın girişinde emrimde olan vampirleri görünce onlarda beni görüp kafalarını one eğdiklerinde ölmüş vampirleri görüp öylece durdular. Sesimi yukseltip " Bunları ormana atın, ayrıca yarın akşam kazıklı beyin kalesine davetliyiz, benim le birlikte 10 kişi gelecek." Diyip arkamı döndüğüm gibi mağaranın içerisine ilerledim.

Sita ile benim kaldığım bölüme geldiğimde yatağın üzerinde u sırtı bana dönük sitanın yanına oturup saçlarını oksayarak kulağına doğru egildim " Sabaha az kaldı , seninle birlikte kasabaya inip bi elbise almalıyız diğerleri eski ve ben prensesimin çok daha güzel görünmesini istiyorum. O kadar ki , diğer adamlar beni daha fazla kıskanmalı." Ona kizamiyordum , onu yanımdan ayırmak da istemiyordum, onu her koşulda canım pahasına koruyacaktim ve istediği üzere yarın akşam ki yemeğe benimle gelecekti.

Bana doğru döndüğünde suratında içten bi gülümseme vardı, ona doğru eğilip dudaklarımı dudaklarına bastırdım , benden beklenmeyecek nazik bi hareketle onu öpmeye başladığımda ona bana karşılık vermeye başlamıştı. Bir elini saçlarıma daldirdiginda diğer elini sırtıma doğru götürmüştü , onu suan tarifi imkansız bir şekilde istiyordum.

Bir elim göğsünü okşarken diğer elimle elbisesini etelerini kaldırıp bacağını okşuyordum. Yatagin uzerinde oturup Elleri gömleğimin düğmelerine gittiğinde dudaklarımı dudaklarımdan ayırıp onun yavaşça düğmeleri açmasını bekledim, onun işi bittiğinde üzerimde ki gömleği çıkarıp bi köşeye fırlattım , eli altimdaki pantolonun düğmeleri bulduğunda onu da açmasını büyük bir sabırsızlıkla bekledim, onu da açtığında onu tekrar sırt üstü yatırıp " Üzgünüm sevgilim ama o kadar sabırlı değilim." Diyip ellerimle elbisesinin göğüs bölümünden tutup ortadan ikiye ayırdığım gibi üzerine çıktım, elbisesi hala üzerindeydi, Dilimle göğüslerini keşfe çıktığım da bacaklarını ikiye ayırıp arasına girmiş ellerimle bacaklarını okşuyordum, inlemesi kulaklarima dolduğu zaman elbisesini tamamen ortadan ikiye ayırıp aşağılara doğru ınmeye başladım, dilim onun kadinligini bulduğunda daha çok ve daha sesli inlemeye başlamıştı bile , dilim onun içine girip çıktığında , 'lütfen , ahh!! Dayanamıyorum , yap şunu artık ' Diye yalvarmalarini işitiyordum, boşalmasına izin vermeyecektim , onun zevk cigliklarini duydukça pantolonumdaki hareketlenme artmıştı ve onu hissetmek için sabırsızlanıyordu.

Pantolonumu indirip onun üzerindeki yerimi tekrar buldugumda tam kadınlığının girişine aletimi dayayıp dudaklarımı dudaklarına bastirmamla kendimi içine doğru ittim, dudaklarımızı ayırıp ikimiz birden inlemeye başlamıştık ve resmen zevk havuzunda yüzüyor gibiydik, dislerimi çıkarıp boynuna sapladigimda onun kanının tadını almaya baslamıştım. Biraz daha hızlanmaya basladigimizda onun bosalacagini hissetmistim , o kasilmaya başladığında dudaklarımı boyundan çekmiştim, biraz daha hızlanmaya başladım ve aynı anda boşaldık. Kendimi onun üzerine bırakıp boynunu ısırdığım yeri öpüp yanına uzandim ve onu kendime çekip başını gögsüme yasladım.

Nefesleri düzene girdiğinde ellerini vücudumda gezdiriyordu, derin bi nefes alıp çenesini gögsüme yaslayarak gözlerini gözlerime dikti " Bu elbise yeniydi ve bunu paramparça yaptın." Diyip dudaklarını büzdü. Bu söylediği bana komik geldiğinden kahkahamı tutamamıştım " Az önce buna pek itirazın yok gibiydi, yanılıyormuyum?" Diyip ona gülümsediğimde oda aynı şekilde karşılık vermişti.

Birlikte bi süre sohbet edip dinlendigimizde üzerimizi değiştirip mağaradan ormanın içine girmiştik, gün doğduğu için diger vampirler mağarada oluyordu.

Ormanın içerisinde ilerlerken Sita " Giyecek kıyafetim vardı aslında gerek yoktu yeni kiyafete." Diyip bana yandan bi bakış attı . Onun beyaz tenine ve kızıl karışımı kahve rengi saçlarına yakışan sadece beyaz kiyafetleriydi ve ben bu defa daha farklı bi kıyafet giyinmesini istemiştim. Onu durdurup omuzlarından tutup kafamı yüzüne doğru eğdim " Beyaz kıyafetlerin bana özel çünkü sen benim gelinimsin , benimsin. Bu defa farklı bi renkte bir kıyafet giyinmeni istiyorum. Çok güzel olacaksın ve beni daha çok kiskanacaklar." Dedigimde alaycı bi şekilde gülümseyip gözlerini gözlerime dikti " Hadi ama yakşa, Daha önce beni başkalarıyla paylaştın , bende seni öyle . Kraliçenin soytarısı oldum sayende ve sende o kraliceyle yatiyordun. Farklı bir ülke de beni kendi ellerinle krala hediye ettiğini de unutmuş değilim. Bu nasıl aşk diye sorguluyorum kendimi sürekli." Omuzlarini silkip ellerimi omuzlarindan itti, ellerim iki yanıma düşerken bana daha çok yaklaşıp gözlerini kisarak gozlerimin içine baktı, " O yüzden sana inanmıyorum, ben yanında taşıdığın çanta dan başka birşey değilim. Şimdi gidip alacaklarimizi alsak iyi olur ." Diyip yürümeye başladı. Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyordum ama yine de birsey söylemiyordum , bu konuyu uzatirsak birbirimize zarar vermekten başka birşey yapmayacaktik.

Bir süre ormanda yürümekten sıkılıp vampir hızımızı kullanarak kasabaya indik ve normal insanlar gibi dolaşmaya başladık. Sita nın sürekli kıyafetlerini yaptırdığı terziye girip istediğimiz kıyafeti tarif ettik. Terzi da orta yaşlı karı koca bir çift çalışıyordu. Istedigimiz kıyafeti tarif ettikten sonra " o elbise hava kararana kadar hazır olmazsa burada çalışacak bi karı koca çift kalmaz. Umarım anlayabilmişsiniz dir." Diyip sita yı da aldığım gibi terzi den çıktım. Terzi den ciktigimizda Sita ellerini beline koyup gözlerini yumdu ve derin bi nefes aldı " Insanları bu şekilde tehtid etme artık. Onlar sadece insan ve sen o adamın karısının yanında adamı küçük düşündün." Bu söyledigine istemsiz bi şekilde güldüm. Sita sürekli insanlar gibi düşünüyordu, düşünmedigi şey ise benim bir insan olmadığım ve kimsenin duygularını umursamadığımdı. Onun yanında yaklaşıp kolumu beline sardim, " Sita insanlar değişir ama ne yazıkki ben insan değilim yani benden değişmemi bekleme , şimdi yürü de sana güzel bi kolye alalım . " Diyip onu elimle yönlendirdim. Elbisesine yakışacak gösterişli kırmızı yakut taşlı bi kolye almıştık, yaşlı bir mücevher ustası bunu yapmıştı ve açıkçası kolye nin gösterişli olmasından baya uğraştığı belliydi.
Oradan çıkıp at arabasi almak için bi han a girdik , genel de at arabalarının sahipleri burada olurdu, normalde tek başıma veya diğer vampirlerle gitmiş olsaydım at arabasına gerek kalmazdı ama Sita gelecekti ve eminim o kıyafetle at arabasına binmesi daha doğru olurdu ve etrafta insanlar varken hızımızı da kullanamazdik.
At Arabasını da hallettigimizde han da biraz oturup ardından hemen kalktık, terziye gittigimizde elbise hemen hemen hazırdı, Sita kiyafetlerini sürekli buradan aldığı için beden ölçüleri mevcuttu ve muhtemelen terzi bugün ki işini bırakıp sadece bu kıyafet için uğraşmış olmalıydı çünkü cidden kıyafet güzel görünüyordu.

Kıyafeti alıp terziden çıktık, Hana geri dönüp at arabasını da aldığımız gibi orman yoluna girdik, ben at arabasını kullanırken Sita da arabanın içerisinde oturuyordu ve hava neredeyse kararmak üzereydi.
At Arabasını mağara girişine sokmadan arabayi durdurduk , Sita arabanın içerisinden kıyafetiyle birlikte çıkıp yanıma geldiğinde birlikte mağaraya girdik , kendi bölmemize girip üzerimizi değiştirdik, Sita nın saçını bizimle birlikte kalan cadı yapmaya başladı, o hazırlanırken bende vampirlerin kaldığı bölmeye girip yanımda götüreceğim 10 kisi seçtim, iki si arabayi kullacakti ve diger 8 kişi ise hızlariyla insanlara görünmeden bizi takip edecekti. Sita nın yanına gittiğim zaman gaz lambasının yarattığı loş ışıkta onun hazır olduğunu gördüm. Kafasını bana doğru çevirdiğinde kırmızı elbisenin beyaz tenine ne kadar yakistigini fark etmem uzun sürmedi, saçlarını tepeden örgüler şeklinde yaptığı Topuzla boynu komple açık kalmıştı, cebimden çıkarttığım kolye yi boynuna takip dudaklarına nazik bir öpücük kondurdum , göz alıcı Göründüğü bir gerçekti. Bana gülümseyip ellerimi tuttu " Gidelim artık . Ne kadar erken gidersek o kadar erken döneriz." Dedi. Kolunu alıp koluma taktigimda, " Yanımdan bir saniye bile ayrilmiyorsun ." Diyip mağara çıkışına yoneldik, 2 vampir at arabasının başındayken diğer 8 kişi ise arabanın yanında bizi bekliyordu, at arabasının ahşap kapısını açıp sitanın binmesi ne yardimci olduktan sonra diğerlerine başıma işaret verdim. Bende sitanın yanındaki yerimi aldıktan sonra araba hareket etmeye başladı.

Kaleye olan yolculuğumuz boyunca hiç konuşmadık , kafamda olası durumlara karşı planlar yapmistim. Kaleye vardığımızda giriş te olan büyük demir sürgülü kapidan içeri girdik, at arabası durduğunda kapıyı açıp aşağı indim , sitanın inmesine yardimci olduğumda kolunu koluma yerleştirdim, kale oldukça büyüktü fakat soguktu görünüşünde bi soğukluk vardı burada insan yaşamadığı bariz ortadaydi.

Kalenin kapısı açıktı fakat davet edilmeden giremiyorduk, sarı saçlı bi kadın gelip bizi içeri davet ettiğinde içeri girebilmistik, bu kadın sıradan bi köle değildi burada giyindigi kiyafetten taktiği mücevherlerden de belli oluyordu arkasında gezen 3 tane vampirle bu kalenin hanımı olduğu anlaşılıyordu, kadını basımla selamlayip gösterdiği yerden ilerleyerek balo salonuna giris yaptık, içerisi oldukça büyük ve kalabalikti aynı zamanda bi yemek masası da vardı bu biraz tuhaf gelmişti, sonuçta biz yemek yemiyorduk ama anlaşılan masa başında toplantı gibi birsey olacaktı.
Ortamda sade bir müzik mevcuttu diğer vampirler ayakta kendi aralarında sohbet edip guluyordu, ben ise etrafı süzüp kazıklı beyi arıyordum fakat anlaşılan henüz kendi teşrif etmemişe benziyordu, Sita da benim gibi etrafı inciliyordu yanımızda gelen vampirler ikişerli gruplar halinde salonun köşelerine dağılmışlardi, Sita bana bakıp " içecek birseyler alsan iyi olur öylece duruyoruz ." Dediğinde ona bakıp " Burada bulunan hiç birşeyi icmiyoruz, onlara güvenmiyorum ne çıkacağı belli olmaz , şu kapıda bizi karşıyan kadın yanımıza geliyor bu arada." Diyip geri çekildim , sarışın kadın yanımıza geldiğinde hafif bir tebessumle kendini tanıttı " hoş geldiniz, ben ılona vlad ın eşiyim ve siz?" Diyince ben tam cevap vercekken Sita benden önce davrandı " Ben Sita, bu da eşim yakşa." Diyip kısaca bizi tanıttı. Ilona nazik bi tavırla başını sallayıp " Ahh evet , biliyorum sanırım . Vlad pek nazik olmayan bi hareketle bugün ki davete sizi çağırdı, kendi pek nazik değildir güç bazen insanı simartabiliyor." Diyince gülmeden edemedim o adam kendini benden daha güçlü görüyordu ve bu kadının kendini beğenmiş bir tavırla konuşması benim Öfkemi hepten körüklüyordu, Sita anlamış olacak ki elimi sıkıp Ilona ya döndü " Emin olun herkesi şımartmıyor ." Dediğinde salonun kapısı açıldı , herkes oraya döndüğünde Ilona yanımızdan ayrıldı, kapıdan içeriye hemen hemen beni kadar iri olan bir adam girdi, Ilonanın koluna girmesiyle bunun kazıklı bey olduğunu anlamış olduk.

Salona girip masaya doğru ilerlediginde herkes masa etrafında toplanmaya başlamıştı. Sita ve ben masaya doğru ilerleyip masanın üzerinde yazılı olan kâğıtlara baktık kazıklı beyin tam karşısnda benim için yer ayılmıştı yanımda ise Sita oturuyordu, ayakta bekleyip ev sahibinin masaya oturmasıyla herkes birlikte masaya oturdu. Hizmetliler altın kadehleri önümüze koymaya başladılar ardından koca Sürahiler içerisinde kokusundan bile belli olan taze insan kanı ile kadehleri doldurmaya başladılar. Herkesin önünde ki kadehler dolmuştu ortam sessizdi hafif müziğin dışında henüz kimse konuşmuyordu.
Kazıklı bey hizmetlileri gönderdiğinde kendi ayağa kalkıp kadehini kaldırdı, " Bu daveti yeni dostluklar adına veriyorum, beni kirmayip teşrif ettiğiniz için teşekkürlerimi borç bilirim." Diyerek kadehini kaldırıp gozlerimin içine bakıp bi kaç yudum aldı, diğerleri ise ona doğru kadeh kaldırıp aynı şekilde tekrar ettiler . Masada kadehine dokunmayan bir tek ben ve Sita kalmıştık.

Kazıklı bey yerine oturup gözlerini bana diyip konuşmaya başladı, " Senin gibi bir vampir için mağara da yaşamak çok saçma değil mi yakşa ?" Arkama yaslanıp derin bi nefes aldım daha sonra bende rahat bir hareketle konuşmasına karşılık verdim, " insanlar tehlikeli kendimi koruyabilirim vampirlerimi ve eşimi de fakat türümüzün varlığı önemli insanların hedefi olursam benim değil onların canı yanar ve aynı zamanda türümüzün varlığı ortaya çıkar. Bi çok vampir hanesinden suphelenip evlerini gündüz vakti yaktiklari da ortada, ben ve eşim dışında diğer vampirlerim gün ışığına çıkamıyor. Ben bi soylu değilim kale de yaşamak bana göre değil. " Diyince alaycı bi şekilde güldü , benim üzerime oynuyordu bunun farkındaydım " Diğer vampirler umrunda bile değil aslında değil mi? Söz konusu eşin olunca riske dahi giremiyorsun?" Diyince geriye yaslanıp elindeki kadehiyle oynamaya başladı, masada ki herkesin gözü üzerimizdeydi ve konuşmanın sonunun nereye gidecegini merak ediyorlar gibiydi . " Öyle, biz bir Krallık sahibi olarak soylu olmayabiliriz fakat kendi turumuzde benim ve eşim olduğundan daha fazla soyluyuz ve bu soyun ataları bizleriz. Biz böyle doğduk." Diyince goz ucuyla Sita ya bakıp elini sıktım , bakışlarımı kazıklı beye çevirdiğimde dişlerini sıkarak bana bakıyordu. Bu konuşma bitmişti, kazıklı bey diğer davetlileriyle konuşmaya başlamış ara ara gözlerini üzerime dikmekten De kendini almamıştı, en son masada ayağa kalkıp kadehini tekrar kaldırdı, " Evet dostlarım, güzel bir geceydi ama gecenin sonunu neşeli bitirelim diye sürprizi en sona sakladım." Büyük kapı nin önünde duran bi adama basıyla işaret verdiginde kapı açıldı, içeri 5 vampir ile birlikte 2 tane kurt adam girdi , biri kız ve diğeri erkekti yaşları hemen hemen 15 veya 16 olmalıydı, erkek olan hırçın gibi duruyordu fakat kız olanın gözlerinden korktuğu bariz belliydi. Vampirler getirdikleri kurt adamları kollarından tutup oldukları yerde sabit tutuyorlardi, kazıklı bey gördülerinden memnun olmuscasina masaya dönüp " Kurtadam ları sevmem fazla yabani oluyorlar. Bugün bu ikisi bizim önümüzde birbirleriyle yarışacak, hangisi hayatta kalırsa onu bağışlayacagim, güzel bir dövüş olursa tabi ." Diyince erkek olan kurtadam lafa atladı " Ben kardeşime saldırmam beni öldürün yada ikinizi birden biz birbirimizle yarışmayız." Diyince vampirlerden biri çocuğa sıkı bir yumruk attı, buraya getirilmeden önce işkence edilmiş oldukları belliydi, kurtadamlar güçlü yarattıklardi fakat bu ikisi güçlerini kazanmalarina fırsat verilmeden işkence görmüşlerdi yüzlerinden kiyafetlerindeki kan lekelerindende belliydi, kafamı Sita ya cevirdigimde , duruma oldukça sinirlenmiş olduğu göz renginin degismesinden belli oluyordu, gözleri kıpkırmızıydı ve vücut ısısı değişmeye başlamıştı, kendine hakim olamayacaktı. Bieden ayağa kalkıp " Yeter!! " diye bağırdı, ardından " Kimse benim türümden olanlara böyle eziyet edemez." Diyip gözlerini kazıklı beye çevirdi, kazıklı bey ona dönüp " Ah. Pardon , sen melezdin değil mi? Ben senin taraf olarak vampirleri seçtiğini sanıyordum." Diyip alayla gülümsedi. Sita ise ona bakarak iyice gözlerini kıstı " Burada bulunanlar ise burada henüz taze kanlı hemen hemen 9- 10 yaşlarında bi cocuk büyüttügünüzü bilmiyor prens vlad ,siz henüz Insan ken doğan olunuz olduğunu düşünüyorum. Ben bir melezim bir sadece kurt adam veya bir vampir değilim bi cadı nın değişik tütsülerle insan kokusunu gizlemeye çalıştığını pekâlâ anladım. Şimdi o kurt adamları birakiyorsunuz ve bizimle geliyorlar." Dediğinde ben dahil masa da bulunan herkes şok olmuştu , prens vlad ise dişlerini sıkıp masanın üzerinde bulunan bi kaç kadehi elinin tersiyle yere itip " adamlarına seslendi, burada bulunan herkes ölecek " dediğinde hızla masadan kalkıp adamlarıyla birlikte salonda bulunan herkese saldırmaya başladılar , Sita elbisesinin etegini yırtıp attı, altına siyah keten bi pantolon giymeyi ihmal etmemis tedbiri elden bırakmamıştı, bize doğru gelen vampirlere yanımda gelen vampirler karşılık vermeye başladığında Sita kurt adamları kurtarmak için yanlarına gitmiş ordaki vampirlere saldırmaya başlamıştı. Ben ise üzerime gelen vampirleri geri püskürtmekle uğraşıyorum , kalabalıklardi ve hemen buradan çıkmamız lazımdı , sita kurt adamların arasına girmiş kollarından tutup destek olmus çıkışa doğru götürmeye çalışıyordu , onu net bir şekilde takip edemiyordum üzerime sürekli farklı vampirler gelmeye devam ediyordu .

Üzerime gelen vampirleri öldürmeye devam ederken birden bi erkek sesinin acı çığlıklarını duydum, arkamı dönüp baktığımda Sita yı yerde yatan Ilonanın üzerinde gördüm herkes durmuş pür dikkat kazıklı beyin dizlerinin üzerine çöküp haykırışlarına bakıyordu , Sita ağzı kanlar içerisinde ayağa kalktıginda , kazıklı bey birden ayağa kalkıp Sita ya doğru atağa geçti , önümde ki vampirleri itip kazıklı beye doğru koşmaya başladığımda onu yakalayıp ittim , duvara doğru tosladiginda yanımda gelen vampirler ona doğru ilerleyip dövüş meye başladılar , zaman kazanmis olduk , kurt adamlardan erkek olanıni kaldırıp omzuma attigimda sita da kız olanı sırtına aldı , vampir hızımızla oradan uzaklaşıp ormananın derinliklerinde iyice ilerleyip durduk . Kurt adamları yere bıraktığımızda aklımı kaçırmak üzereydim , Sita ya ani bir hareketle yaklaşıp boynunda tuttuğum gibi ağaca yaslayip sıkmaya başladım " Orada ölen sen olabilirdin, bir daha sakın ama sakın böyle birşeye kalkisma. Bu kurtadamlar umrumda degil , senin şu Vicdanın yüzünden başımıza birşey gelebilirdi." Tuttuğum boynunu bıraktığımda yere düşüp bi kaç defa öksürüp kendine geldi. Ayağa kalkıp yanıma geldiğinde " Ben sadece vampir değilim Yakşa . Onlar benim soyumun bir parçası ve yaptığımdan da pişman değilim ." Diyerek yanımdan geçip kurt adamların önüne doğru eğilip oturdu , hala kötü gorunuyorlardi. Sita onlara bakarak " Şimdi iyilesmeniz için yardım edeceğim ve söz de derhal dönüşüp buradan oldukça uzaklasacaksiniz . Oldu mu ?" Dediğinde ikisi birden hafifçe gülümseyip kafalarını salladilar , Sita dişlerini çıkarıp bilegini ısırarak onlara doğru uzattı, ilk önce kız olan anlamaz gözlerle bakıp daha sonra ağzını sitanın bilegine dayayarak kanı içmeye başladı , kafasını kaldirdiginda " Vampir kanını biliyorum fakat bu tad hiç bir vampir veya kurt adam kanının tadına benzemiyor ." Diye fisildayip konuştu , Sita ise " Ben sadece bir vampir değilim . Bunu bilmeniz yeterli ." Diyip ona gülümsedi , ağacın dibine yaslanmis bu saçma sapan duygusal sahneye tanıklık etme durumunda kalmıştım, Sita bilegini erkek olana uzattiginda çocuk da kanın tadına baktı, kafasını kaldırıp " Hersey için teşekkür ederim. Bir an yolun sonuna geldiğimizi düşünmüştüm, umarım bir gün tekrar karşılaşırız ve bende size borcumu ödemiş olurum." Diyerek diğer kıza elini uzatıp ayağa kalktılar, Sita onlara gülümseyip önlerinden çekilip yanıma geldi . Çocuk ve kız aniden kurt adama dönüşüp ilerlemeye başladılar , çocuk bi ara arkasını dönüp kafasını hafifçe yere eğdi ve tekrar önüne dönerek hızla oradan uzaklaştı .

Sita tam karşımda durup " sanırım acilen buradan tasinacagiz." Diyip kollarıni belime dolayıp kafasını gögsüme yasladı. Bu kadın cidden beni deli edecekti , bunu biliyordum.

------ GÜNÜMÜZ ------

Sita ulaşılması zor biriydi , eski anılar bazen gözümde canlanıyordu ve ben bu aralar surekli şunu düşünmeye başlamıştım ' düzgün bir ilişkiye başlamıştık , suan günümüzde ki çiftlerin flört olayları çok farklıydı .' Fakat bu aralar sadece bunu düşünmüyordum . Yıllardır bi çok cadı ile görüşüp yapmak istediğim bir uygulama vardı aklımda , Sita dan bir çocuğum olsun istiyordum ve emrimde ki Cadılar sürekli bunun büyüsünu yapmak yollar arıyorlardı. Eski Cadılar bunu daha önce yapmışlar di fakat bu büyü suan tam bir sır di , ve ben bunu muhakkak yapacaktim.

-----









































Continue Reading

You'll Also Like

46.7K 4.7K 50
Hanzeh kurgudur :) Gerçek kişilerle bir alakası yoktur.
2.8M 81.3K 25
(DÜZENLENİYOR!) ~Nam Salmış Büyük Bir Mahallenin Lideri~ ~Etrafında Olup Bitenden Haberi Olmadan Mahalleye Taşınan Güzel Doktor~ 'Saç teline yakmıştı...
273K 12K 64
Ceylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği gari...
112K 4.1K 21
Zümrüt Hüsrev Harun Evan Ahdar & "Şimdi.." dedi ve doğruldu. "Biz birbirimize şey mi besliyoruz?" "Ney?" dedim oyunbozanlık içinde kaşlarımı kaldırıp...