ASİL bxb

By onlycherrypie

2.6M 147K 78.9K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... More

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"

16.7K 1.1K 422
By onlycherrypie

Hellooo
💗💖💗

Keyifli okumalar
🥰✌🏻

ASİL 💕

FERDİ 💋

88. Bölüm:

Asil Ferdi'nin ortaya attığı fikri değerlendirirken çok kararsızdı.

Canı sıkkındı, içini kemiren kocaman bir merak vardı artık ve ancak Devran'layken ya da Ferdi'yleyken kafası bir şekilde dağılabiliyordu. Bu yüzden şimdi eve geçmeden Ferdi'yle biraz takılmanın kendisine iyi geleceğini kendisi de biliyordu.

"Kuş kafam, Devran abiyi mi düşünüyorsun? Bir şey demez ki o." Ferdi okulun olduğu sokakta, kalçasını Asil gibi sarı arabanın kaputuna yaslamış arkadaşının karar vermesini bekliyordu.

Onun da gidip Kerim'i göresi vardı ama Asil'in her zamanki sakinliğinin yanına eklenen garip durgunluğu da görmeye dayanamıyordu. Bu yüzden beraber bir şeyler yiyip içmeyi teklif etmişti.

Bir şeyler yiyip içmekten kastı, alkollü bir mekanda biraz takılmaktı doğrusu. Asil'le tek başlarına hiç böyle bir fırsatları olmamıştı, şu anda uygun bir zamanmış gibi görünüyordu.

Üstelik Kerim'in Fransa'da ikisi için bir ev aldığını henüz Asil'e söyleyebilmiş değildi...

Belki de bu akşam uygun bir an bulursa ağzındaki baklayı çıkarıp, Asil'e bu güzel haberi verebilirdi.

"Devran bir şey diyeceğinden değil." dedi Asil kendi içinde çelişirken. "Enerjim var mı diye tartıyordum."

Ferdi Asil'e bakıp gözlerini devirdi. "Enerji gerektirecek bir yere gitmiyoruz yavru. Yemek yiyeceğiz, yanında da bir iki kadeh bir şey... İstemezsen içmezsin de, bence iyi gelir ama biraz gevşemek."

Asil dudaklarını kıvırıp düşündü biraz daha. "Çok geç saate kalmasın ama eve dönüşüm. Ve zaten çok içemem de, araba kullanacağım."

Ferdi'nin Asil'i götürmeyi düşündüğü yer bir meyhaneydi.

Ferdiler'in evine yakın, eski ama hoş, küçük de bir bahçesi olan, mavi ahşap masalara sahip tatlı bir mekandı bu meyhane.

Mekana girip cam kenarındaki masalardan birine oturana kadar, Asil hala biraz kararsız ve çekingen görünüyordu. Ama mekanın sıcaklığını görünce biraz olsun atmıştı üstündeki durgunluğu, tepesindeki karabulutlar dağılır gibi olmuştu.

''Ne yiyoruz?'' diye sordu Asil Ferdi ile beraber olduğuna dair bir mesaj yazıp o mesajı Devran'a atarken.

Adamın son günlerde biraz yoğun olduğunun farkındaydı ve işteyken onu arayıp rahatsız edesi hiç gelmiyordu Asil'in. Devran bazen evdeyken bile kıyıda köşede sessiz telefon görüşmeleri yapıyordu zaten son günlerde. Çocuk bunun işle ilgili olduğunu sandığından adamın yoğunluğunu anlayışla karşılayıp ses çıkarmıyordu.

"Valla ben balık yemem biliyorsun. Sen yemek istersen de şöyle çok kokuşmayan bir şey yersin inşallah kardeşim."

Asil gülümsedi, "Benim de balık yiyesim yok ama meyhanede başka ne yenir ki?" diyerek peçeteliğin yanında katlanmış şekilde duran menüyü farkederek eline aldı ve incelemeye başladı. "Bir sürü meze varmış." derken gözleri parıldamıştı.

"Ne istersek yeriz ayol." dedi Ferdi de. Kendi tarafındaki menüyü incelemek yerine masanın üstüne eğilip Asil'in tuttuğu menüye bakmayı tercih etti.

"Midye de varmış."

"Olur, o mereti yiyebiliyorum gariptir ki." dedi Ferdi. Midyeyi severdi doğrusu.

Asil başını salladı. "O zaman midye söyleyelim bolca. Gerçi o rakıyla gider mi?"

"Bira da var menü de yavru."

Asil menünün alt tarafında kalan bira seçeneklerini görünce bir süre orada göz gezdirdi.

Beraber ikisinin de yiyebileceği şeyleri söyledikleri sırada ikisinin de telefonuna birer mesaj düşmüştü.

Mesajların zamanlaması o kadar aynıydı ki, ikisi de o mesajların kimden geldiğini bilir gibi önce telefonlara ardından birbirlerine bakarak sırıttılar.

Devran'ın mesajı, Asil ve Ferdi'nin içindeki bulundukları mekandan habersiz olduğunu belli edecek şekilde sakindi.

Meyhanede olduklarını öğrense bile tatsızlık çıkaracak değildi elbette, ki zaten istese Asil'e sorar ya da Asil'i korumakla görevli olan adamlarından öğrenirdi çocukların nerede takıldıklarını... Ama o adamlar bu yüzden Asil'in etrafında değillerdi.

Tehlikeli bir durum olmadığı sürece ben bile varlığınızı unutayım demişti Devran onlara.

Yani psikopat bir takipçi gibi Asil'in 7/24 ne yaptığını takip etmek değildi amacı. Güvende olduğunu bilmekti tek isteği o kadar.

Hıncal'ın, yani Asil'in sözde babasının, boktan kurtulmayan bir burnu olduğu için, yurtdışında gelirken peşinde bambaşka belalar sürüklemesinden de korkuyordu Devran kendi camiasının tehlikesinden korkmadığı kadar.

Asil'i korumak büyük bir öncelikti artık hayatında. Bu yüzden aldığı tedbirler vardı doğal olarak.

DEVRAN 🖤:
Tamam güzelim, çok gecikme çünkü tüm gün seni çok özledim ben 😩
Ve selam söyle Ferdi'ye diyordu Devran.

Asil'in okuldan sonra hemen eve gelip kendisiyle takılmasından ölümüne memnun olmasına rağmen, şimdi çocuk eve gelmediği arkadaşıyla okul dışında vakit geçirecek kadar iyi hissettiği için mutlu olmuştu adam.

Bunun yanında Kerim'in mesajı biraz daha agresif gibiydi. Aslında tam olarak öyle değildi de, ama yine de klasik Kerim'di işte...

💋 CANIM ADAM 💋:
Neredesiniz mimi?
Bana mesaj atmadın?

Ferdi sırıtarak adamın yazıklarını okudu. Kendi kendine keyfe geldi.

MON MİMİ:
Beni mi özledin sen yoksaaa

💋 CANIM ADAM 💋:
Asil'le eve geçersiniz sanıyordum, böylece seni görebilirdim.

"Ne sırıtıyorsun öyle?" Asil Devran'a yolladığı öpücüklerle dolu mesajın ardından telefonunu kenara bırakıp kafasını kaldırdığında, telefon ekranına aptal aptal sırıtarak bakan Ferdi'yle karşılaşınca sormadan edememişti.

Ama elbette Ferdi'nin neye sırıttığı da ortadaydı...

Ferdi, sevgilisine mesaj yazmadan önce Asil'e cevap verdi. "Benim aşkımdan ve özlemimden kudurmuş benimki."

Ardından keyifle mesaj yazmaya devam etti.

MON MİMİ:
Kuş kafanın kafası dağılsın dedim
Biraz takılacağız sevgilim 😽

💋 CANIM ADAM 💋:
İyi de neden bana mesaj atmıyorsun?
Haber vermiyorsun?

Ferdi neredeyse sesli bir şekilde gülecekti. Asil de onun bu hallerini eğlenerek izliyordu.

MON MİMİ:
Atmak üzereydim.............
Asil'i ikna etmeye çalışırken bir tarafımdan terler aktı Kerim valla yeni oturduk zaten 😢
Ben de tam sana yazacaktım, ama sen yazdın o anda
Çünkü bizim kalplerimiz bir 💞

Kerim ekrana arka arkaya düşen mesajları okurken ruh hali büyük bir hızla değişmişti elbette...

💋 CANIM ADAM 💋:
Şebeklik yapıp beni yumuşatmaya çalışma
Serseri

MON MİMİ:
Bu serseriye kurban olursun

💋 CANIM ADAM 💋:
Keyfim bilir, istersem olurum, istemezsem olmam

Ferdi burnundan güler gibi bir ses çıkarıp sevgilisine cevap verdi. Kerim'den istediği cevabı alamadığı için bir an inadı tutmuştu...

MON MİMİ:
Her neyse
Beni meşgul etme Ker*m
İyi etmem gereken bir kuş kafam var 👌🏻

O sırada masa siparişleri ile donatılmaya başlamıştı bile. Ferdi kamerayı açıp, masanın bir fotoğrafını çekti ve fotoğrafı Kerim'e gönderdi.

Kerim Ferdi'nin gönderdiği fotoğrafa, karşısında masumca oturan Asil'e, masaya, masadaki mezelere ve içki kadehlerine bakarken kaşları an be an çatılmıştı.

Devran'la beraber benzinlikteydiler.

Kerim pompayı araçtan çıkarıp yerine geri takarken gözleri hala telefonda olduğu için hareketleri beceriksizleşmişti istemeden.

Devran aracın penceresinden Kerim'e bakıp "Hayırdır?" diye sordu.

"Ferdi'yle Asil-" dedi Kerim. Ama Devran'ın kaşları da daha Kerim'in cümlesi bitmeden çatılmıştı.

"Ne olmuş Ferdi'yle Asil'e?" diye sordu gizlemeye çalıştığı bir hararetle. Elbette gizleyemediği ortadaydı.

"Beraberler..."

Devran anlam veremeyerek Kerim'e sorgu dolu bakışlarıyla baktı. "Beraber takılacaklarını sana zaten ben söyledim." dedi.

"Bir meyhanede takılacaklarını söylemediniz ama." Kerim telefonunu Devran'a doğru çevirdi fotoğrafı ona da gösterdi hiç vakit kaybetmeden.

Devran'ın gözleri o fotoğrafta elbette ilk önce Asil'i seçti. Bir kaç uzun saniye boyunca bebeğinin duru güzelliğini izledikten sonra nihayet fotoğraftaki diğer ayrıntılara odaklanabilmişti.

"Bizsiz?" dedi Kerim sorar gibi. O an tam da çocukların yanına ışınlanmayı planlıyordu.

Devran yutkundu. Asil'le beraber aştığı yollara inanamıyordu. "Bizsiz de takılabilirler." derken kelimelerin ağzından kerpetenle sökülüyormuş gibi çıkması dışında bir sorun yoktu. Bu hali gerçekten oldukça komikti...

Elbette ikisi olmadan da takılabilirlerdi sevgilileri. Kerim de böyle düşünürdü... Eskiden...

Şimdi her an Ferdi'nin yanında olmak isteyen bir adamdı o ve Devran kadar kendini zorlayamıyordu aksini düşünmek için.

"Ferdi içince mayışıyor." diyebildi yine de zorla. Aklına Ferdi'nin sarhoş olduğu tüm anlar gelince yutkundu.

Devran bunun üstüne Asil'in sarhoş hallerini düşününce onun da derince yutkunması kaçınılmaz oldu. Asil içince çok fena, bambaşka bir şey oluyor diyemedi.

Çocuğun abartıp o kadar içmeyeceğini de biliyordu zaten. Gerilecek veya olay çıkaracak bir durum yoktu...

Üstelik Kerim'in Ferdi içince mayışıyor demesi de neyin nesiydi? Daha dandik bir bahane olamazdı...

O sırada Ferdi ve Asil hafiften karınlarını doyurmaya, masadan kalkan rakı kadehleri yerine konulan biralarını yudumlamaya başlamışlardı etmeye başladıkları sohbet eşliğinde.

"Kardeşim konuyu açmayacağım falan demeyeceğim hiç... Dökül bakalım."

Asil dudaklarına dayadığı birasından büyük bir yudum alıp gözlerini etrafta, onlar haricinde orada bulunan insanlarda gezdirdi. "Neyi döküleyim? Her şeyi biliyorsun zaten." diyerek çatalıyla önündeki atıştırmalıklardan biraz alıp tabağına ilave etti.

Ferdi sandalyesinde geri yaslanmış rahatça oturmuştu. Bir kolunu yanındaki sandalyeye atmıştı. "Hayatında hiçbir şey değişmemiş gibi davranmaya çalışıyorsun ama yemiyoruz." dedi Ferdi bu sefer.

Asil derin bir nefes alıp verdi. "Babasız kaldığım için üzülmüyorum." dedi Asil suratını buruşturarak biraz daha bira içti. "Yani o adamı babam bildiğim zamanların hiçbir anında bana baba gibi hissettirmedi. O yüzden şimdi onun babam olmadığını öğrenmek benim hayatımda bir şey değiştirmedi gerçekten."

Ferdi Asil'in dediklerini kafasında tartarken başını da iki yana eğip aldığı cevabı değerlendirdiğini belli etti ifadeleriyle de. "Haklısın aslında." dedi. "Sana o yakınlığı hiçbir zaman veremediyse, yokluğu sende çok etki yaratmaz gibi."

Asil onu başıyla onayladı. "Biliyorum durgunum. Ama gerçekten o adamla ilgili değil." Duraklayıp devam etti. "Aslında ucundan ona da dokunuyor olabilir kafamı kurcalayan şey."

"Nasıl yani?" diye sordu Ferdi merakla.

"Annemin yazdığı mektup... Sana okutma fırsatım olmadı, ama annem o mektupta Hıncal'ı bir kurtarıcı olarak gördüğünden bahsetmiş."

"Onun gibi bir adam nerenin kurtarıcısı olabilir amına koyayım?"

Asil burukça başını salladı bu sefer. "Ben de onu düşünüyorum işte... Annem neyden korkuyordu da onu bile kurtarıcı gibi gördü? Aklıma gerçek babamın çok kötü, Hıncal'dan bile kötü biri olmasından başka bir fikir gelmiyor."

"Ha siktir!" dedi Ferdi. "Olabilir mi lan öyle bir şey? Ondan kötüsü mümkün müdür?"

Asil bir an irkilerek bakışlarını masaya indirdi ve omuz silkti. "Bilmem ki... Benimki sadece bir düşünce."

Ferdi de Asil'in sessizliğine uydu ve bir süre sadece bir şeyler yiyerek sessizce oturdular.

Sonunda Ferdi dayanamadı yeniden sorularına devam etmeye karar verdi. "O şerefsizle konuştun mu hiç?"

Asil Ferdi'nin Hıncal'dan bahsettiğini anlayarak başını iki yana salladı. "Hayır, tabii ki konuşmadım. Neden konuşacakmışım?" diye sordu.

"Baban olmadığını öğrenmeden önce, hala baban sanarken onu, belki son kez görüşmüşsünüzdür diye düşündüm. Hesaplaşma gibi, yüzleşme misali..."

"Elbette hayır, asla."

"Belki gerçek babanı biliyordur."

"Bilse bile, bunu öğrenmek isteğimden emin değilim az önce söylediğim sebepten ötürü."

Babasının kim olduğunu öğrenmek isteyip istemediğine karar veremiyordu Asil. İçini kemiren mesele buydu...

Ya kötü biriyse? Gerçekten kötü... Hıncal'dan bile...

Asil böyle bir riski göze alamıyordu. Devran'ı, Ferdi'yi, Kerim'i; hayatında önem veriyorum dediği üç beş insanı yeniden bambaşka bir kaosa sürüklemeye korkuyordu.

Ya babası hayatta bile değilse?

Bu fikir Asil'in göğsünün sıkışmasına neden oldu nedense...

Ya babası gerçekten çok iyi biriyse ama çoktan bu hayata veda ettiyse ve Asil onunla tanışma fırsatını çoktan kaçırdıysa?

Belki de babasının çok kötü biri olmasından daha fazla bu durum yaralardı Asil'i...

İyi bir babayla, güzel bir çocukluk geçirememiş olma düşüncesi bile şimdi artık böyle bir ihtimalin varlığını düşününce ona daha çok dokunuyordu.

"Daldın gittin. Kop gel hemen o daldığın yerden kuş kafa." Ferdi parmaklarını Asil'in yüzüne doğru şıklatıp Asil'i dalgınlığından kurtardı. "Sana söylemek istediğim bir şey var ama sandalyene sağlam otur."

Ferdi pat diye bu konuyu açmayı düşünmüyordu ama Asil'in kafasını dağıtmaya çalışırken çocuğun daha da düşüncelere boğulduğunu görünce tam vakti olduğunu düşünmüştü.

"Sağlam oturuyorum zaten." dedi Asil anlamayarak.

"Sana önceden söyleyecektim de işte malum durumlar falan derken fırsat bulamadım."

"Ferdi, beni merak komasına mı sokmaya çalışıyorsun?" Asil'in mavi gözleri irileşmişti meraktan.

Ferdi onun bu haline güldü ama biraz gergin bir gülüştü bu. "Kerim Fransa'dan ev almış." Kelimeler ağzından kolayca dökülmüştü. Çünkü orada ikisine ait bir ev olması Ferdi'nin karnındaki karıncaların tepinmesine neden oluyordu.

Kerim'le ilgili her düşünce artık Ferdi'de böyle şeylere neden oluyordu ama Kerim'den doğumgünü için aldığı bu hediyenin yeri apayrıydı.

Asil'in gözleri öyle hızlı doldu ki, bu duruma kendisi de Ferdi kadar şaşırdı. Ferdi'nin cebinden çıkardığı anahtara ve anahtarlığa şaşkınlıkla baktı.

"Ciddisiniz siz?" diyebildi.

"Ciddiydi baya." dedi Ferdi gülümsemesini bastırmaya çalışırken. Onun çakır gözleri de anahtardaydı. Yeniden cebine koymadan önce avucunun içindeki anahtarı öpüp dayanamayarak güldü.

"Ne zaman?"

"Doğum günümden önce halletmiş." Ferdi birasını kafasına dikip dibinde kalan içkisini bitirdi. "Korkunç bir hediye, biliyorum. Yani korkunç derken asla karşılığını veremeyeceğim bir hediye bu oğlum. Başta kızdım falan ama, öyle salak şapşik hallerdeydi ki... Bir şey demeye kıyamadım lan. Bir de bizim evimiz falan diyor durmadan, ağzını yüzünü parçalayasım geliyor."

Asil kıkırdadı. Gözleri hala dolu doluydu ama ağlamak istemiyordu. "Kerim'in senin yanında, yani siz başbaşayken nasıl bir adam olduğunu bilmiyorum ama onu şapşik hayal edemedim pek."

"Off Asil, öyle böyle değil... Hani abim seni severken böyle kendinden geçiyor gibi oluyor ya..."

Asil başını salladı hemen.

"Heh işte, öyle hissediyorum ben bu adama karşı." Elini farkında olmadan göğsünün üstüne koymuştu Ferdi. Gözleri ışıl ışıldı.

Bir birayla çarpılmış değildi elbette ama Kerim'den bahsetmek onu biraz fena etmişti, yalan yoktu.

Tam o sırada Ferdi'nin telefonuna yeniden mesaj geldi.

Bir eli hala göğsündeyken uzanıp telefonu eline aldı çocuk ama daha mesajı açamadan ekrana düşen aramaya baktı, ekranı çevirip Asil'e gösterdi.

"Kerim gerçekten beni şaşırtıyor." diyerek kaşlarını kaldırdı Asil hayretle. "Ben lavaboya gidiyorum. Siz konuşun rahat rahat." dedi ve ağzını peçetesiyle silerek ayaklandı.

Ferdi'nin tarafına geçerek arkadaşının boynuna sarıldı bir an Ferdi'yi şaşırtarak. "Bana kalsa gitmenizi asla istemiyorum." diye iç çekerek söylendi. "Gittiğinde seni çok özlerim ki..."

"Kanka daha gitmemize bir milyon yıl falan var."

"Olsun." dedi Asil inatla. "Senin her an yanımda olmana çok alıştım ve ayrı kalacağımızı düşünmek beni biraz üzmüş olabilir."

Ferdi, çalmaya devam eden telefonu bir an önce açmak istese de sesini kısarak Asil'in sırtını pat patladı. "Kardeşim sana çok güzel bir haberim var."

"Neymiş o?"

"Sen zenginsin."

Asil anlamayarak geri çekildi ve Ferdi'ye tepeden tepeden baktı. "O ne demek şimdi?"

"İstediğin zaman Fransa'ya gelirsin, bir öğle yemeği yeriz. Akşamda eve dönersin özel uçağınızla. Her şeyi de ben mi düşüneyim yahu? Allah Allah!" Ferdi birden bire komik bir şekilde, tamamen olabilecek şeyleri söyleyerek yükselirken Asil kendini tutamayarak yüksek sesle güldü.

"Haklısın sahiden." dedi Ferdi'nin saçlarını, tıpkı onun kendisine yaptığı gibi karıştırırken.

"Bak ya!" Saçlarını düzeltmeye çalışırken geriye kaçan Asil'e ters ters baktı çocuk.

"Kerim'e yeni eviniz için tebriklerimi ilet lütfen." diyerek mekanın lavabosuna doğru ilerledi Asil.

Ferdi nihayet ikinciye çalmaya başlayan telefonu açıp kulağına dayadı.

"Buyrunuz?" derken ev işini Asil'e söylemiş olduğu için mutluydu.

"Bitmedi mi daha kafa dağıtmanız?"

Ferdi henüz pek bir zaman geçmemiş olduğunu bilmesine rağmen telefonu anlık olarak kulağından uzaklaştırıp saate baktı. "Henüz bir saat anca olmuş canım adam." dedi adama attığı son mesajda adama inat yapmamış gibi.

Sesi yumuşacıktı, çünkü henüz dün görüşmelerine rağmen adamın onu özlediğinin ve özleminden böyle davrandığının farkındaydı. Adamı anlıyordu çünkü kendisi de Kerim'den farksızdı.

"Yetmez mi?" Kerim bunu kısık bir sesle sormuştu. Sanki biraz da çekinerek...

"Senin canın mı sıkkın yoksa beni cidden çok özlediğin için mi böylesin?" dedi Ferdi dayanamayıp.

"Canım sıkkın değil sadece yorucu bir günün ardından yanımda sadece sen ol istiyorum. Ama şu an kendime kahve hazırlıyorum, Bisou ayaklarıma dolanıyor, sen yoksun."

Ferdi bir bira daha istemek için, boş olan bira şişesini kaldırıp garsona gösterdi ve gülümsedi. Garson Ferdi'yi tanırdı. Elini kaldırıp küçük bir hareketle çocuğu onayladı ve gülümseyerek mutfak tarafında gözden kayboldu.

"Sizi öyle hayal edince ben bir şey oldum." dedi Ferdi gülümseyerek. "Asil'le birlikte gelirim ben de, görmüş olurum seni. Sonra eve geçerim."

"Mimi?"

"Hmm?"

"Bir daha bana o sansürlü isimle mesaj atma."

Ferdi bu sefer sesli bir şekilde güldü. Kerim bu gülüşü ve arka plandan gelen müzik sesini dinledi sakince.

"Sen de bana kurban olurum demedin. Hakettin o sansürü."

Kerim derin bir nefes alıp verdi. "Sen bana güzel bir sürü şey söyledikten sonra o hitap şeklini görmek sinirlerimi bozdu."

"Şakaydı aşk, şakaydı. Hem sen kahve içiyorsun da, akşam yemeği yedin mi?" Ferdi nedense Kerim'in yemek yediğinden emin olmak istiyordu sürekli.

"Canım bir şey istemiyor şu an." Kerim fincanıyla beraber salona geçip koltuğa oturduğunda eğilip pıtı pıtı onu takip eden Bisou'yu da koltuğun üstüne aldı. "Yani aslında canım bir şey istiyor ama o şey yemek değil." Sonra anlık olarak duraklayıp devam etti. "Yani aslında bir nevi yemek de sayılır, konu sensin anla işte."

Ferdi bir an heyecandan konuşamadı. Çünkü ağzına açsa kekeleyeceğinden emindi. Sadece susup nefesini toparladı minik bir süre. "Ge-geleceğim işte." derken peçetesini didiklemeye başlamıştı boştaki eliyle.

"Kalamazsın ama değil mi?"

Ferdi bu düşünceyi tarttı. "Yarın sevgililer günü ve o şansımı yarın kullanmayı tercih ederim." dedi.

"Haklısın." dedi Kerim de sevgilisine hak vererek. "Yarını iple çekiyorum ama seni bugün de görmek istiyorum ben. Çok büyük bir bencilim değil mi?"

Ferdi'nin kaşları çatıldı. "Ne bencilliği sevgilim?" Garson diğer birayı masaya bırakmıştı o sırada.

"Okuldan çıktın, arkadaşınla vakit geçiriyorsun ama ben seni darlıyorum şu an."

"Kerim saçma sapan konuşma. Sen benim aklımdan bir saniye çıkıyor musun ki? Ben de seni görmek için her saniye kuduruyorum lan. Senin beni görmek için ölüp bitmeni elbette anlarım."

"Kuduruyorsun demek..."

"Sen de ölüp bittiğini inkar etmediğine göre..."

Asil, "İkinci birana mı geçtin?" diye sorarak yerine oturduğu sırada Ferdi'nin hala telefonda olduğunu görerek, "Pardon." dedi ve o da kendisine bir bira daha söyledi.

"Yarın için bir plan yapmadık ama-" diyordu Kerim düşünceli bir sesle.

"Plan falan olmasa?" diye Kerim'in sözünü kesti Ferdi. "Takılırız öylece baş başa, hoşuna gitmez mi?"

Kerim güldü. "Seninle baş başa takılmak benim hoşuma gitmez mi? Ne saçma bir soru bu böyle mimi?"

"O zaman yarın beraberiz. Baş başa..."

"Ama bugün beni görmeye geleceksin? Çünkü şu an kalkıp yanınıza gelmemek ve sizinle o masada olmamak için kendimi zor tutuyorum."

Bu fikir Ferdi'nin de hoşuna gitmişti. Hem de oldukça hoşuna gitmişti. "E gelsene, neden kendini tutuyorsun? Anlamadım."

Kerim'in kahve fincanı havada asılı kaldı. "Geleyim?" dedi sorar gibi fazla masum bir tonda.

"Kerim mi gelecek?" diye soran Asil'i duydu Kerim. "Devran yok mu?"

"Devran Bey'e de söylerim." diye atıldı hemen. "Geliriz biz beraber."

"Devran abi evde sanırım kardeşim. Ama Kerim haber verecekmiş."

Asil başını sallayarak Ferdi'ye kocaman gülümsedi. "Gelsinler." diyerek başını salladı hevesle.

Adamlar mekana gelene kadar çocuklar ikinci biralarını da içmişler, alkole alışık olmayan bünyeleri de sağolsun hafiften çakır keyif moduna geçmişlerdi...

Renkli bir akşam olacağa benziyordu...

Saat henüz erkendi ve gece oldukça uzundu.

🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍

Diğer bölümün gerçekten renkli, hareketli olmasını istiyorum... 😂👌🏻

Umarım severek okumuşsunuzdur ☺️💞

Gelecek bölümlerde görüşmek üzere
🌸💕🌸💕🌸

Sizi çok seviyorum 😇💋

Continue Reading

You'll Also Like

4.1M 354K 77
[TAMAMLANDI] Siirt'den kaçıp İstanbul'a sığınan bir Kürt ailesi, tamamı ülkücü olan mahalleye düşer.
1.5M 89K 52
[TAMAMLANDI] Babasını bıçaklaması üzerine hapse giren genç bir delikanlı... Hapishanede tanıştığı biri hayatını değiştirebilir mi? Başlangıç:16.10.20...
2.1K 161 11
David Judesie Heyworth Law'a dair ıvır zıvırlar. "Nothing is above the law."
32.2M 1.9M 39
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz b...