ASİL bxb

By onlycherrypie

2.6M 148K 79.5K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... More

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

60. BÖLÜM: "GÖLGE"

20.5K 1.2K 824
By onlycherrypie

Merhabaaa
Keyifli okumalar
💋💋💋💋💋💋💋💋💋

Genelde oy ve yorum sınırı koymuyorun asla, okuyanları sıkmamak adına...
Ama wattpad sık sık kafayı yiyor, bazı yazarların hikayelerini kaldırıyormuş.
Zaten okuyup bir sürü yorum yapanlara asla lafım yok
😚😌😚
Ama herkes bir tanecik de olsa yorum bırakırsa o silinen hikayelerden biri olmayız diye umuyorum.

Her ihtimale karşı tüm bölümleri yedekledim
💖💖💖

ASİL 🐥🔪

FERDİ 😾

60. Bölüm:

Kahvaltı için geldikleri mekan oldukça lüks bir yerdi.

İki çocuk da üzerlerinde gayet günlük kıyafetlerle hiç bu mekana ait durmuyorlardı ama bu durum ikisinin de umurunda değildi.

Hafta sonuydu, keyif yapmak için gelmişlerdi buraya.

Ferdi, dediği gibi üzerini değiştirmemiş, bağcıklarını Kerim'in zoruyla bağladığı eşofmanıyla ve üzerindeki kazağıyla gelmişti.

Asil de içinde kaybolduğu bir sweat takımıyla, her zamanki halinden bir kaç tık daha tatlı bir şekilde sevgilisinin karşısında oturuyordu.

Zaten Devran'a her gün, bir önceki günden daha tatlı görünüyordu Asil. Sanki daha tatlı olabilmesi mümkünmüş gibi...

Devran, kendi tarafında olan pancakeleri Asil'in önüne bırakırken kendisine ışıldayan gözleriyle bakan ağzı dolu çocuğa genişçe gülümsedi.

"Afiyet olsun, yavrum." dedi. "Ama hep tatlı şeyler yeme gözünü seveyim. Korkuyorum bir zararı dokunacak sana diye."

"Aşkım ben dengeliyorum bir şekilde." diyerek ağzına bir salatalık dilimi attı Asil.

"Biliyorum sen kendine dikkat edersin ama sanki hep şekerli şeyler yiyormuşsun gibi geliyor." Durdu Devran. "Hayır ben de seviyorsun diye devamlı önüne koyuyorum, kıyamıyorum."

"Kan değerlerim normal ama. Yüksek değil şekerim falan."

Devran, sessizce güler gibi bir ses çıkardı burnundan.

Bir de bana sor sen, sendeki şeker oranını, der gibi baktı ama kimse bu bakışı görmedi.

İçi içinden giderek, aynı zamanda bu çocuğu içine katmak isteyerek seviyordu kontrolsüzce. Engelleyemiyordu, dizginleyemiyordu aşkını.

Asil'in karşısına oturmuştu mesela onu karşıdan rahatça görebilmek için ama şimdi yanında olmak ona dokunup sevmek, elleriyle bir şeyler yedirmek için Ferdi'yi kaldırıp oraya kendisi geçmek istiyordu.

Tam karşısındayken bile ondan çok uzak kalmış gibi hissetmesi de bu sevdaya dahildi.

Etraftaki masalardan onların kulaklarına erişmeyen fısıltılar yükseliyordu.

Devran Eğilmez ve sağ kolu Kerim, beraber boy boy haberlere çıktıkları o iki çocukla gayet samimi, sıcak bir şekilde sohbet ederek kahvaltı ediyorlardı. İki adamın da yüzündeki gülümsemeleri eksik olmuyordu.

Bu çok garip, şaşkınlık verici bir durumdu iki adamı da tanıdığını sanan tüm bu insanlar için.

Sert mizaçlı olan bu adamları böyle görmek o an mekanda olan herkesin ilgisinin onların oturduğu masaya yönelmesine neden oluyordu.

Asil'in Devran'ın sevgilisi olduğu zaten dilden dile dolaştığı için, insanlar şimdi canlı canlı görmenin verdiği şoku atlatmaya çalışıyorlardı.

Nasıl olurdu da Devran gibi bir adam, Asil gibi bir sevgili yapardı ve ilişkisini gözler önünde yaşamaktan çekinmezdi?

Yanıldıkları en önemli nokta şuydu; bu aslında tam da Devran gibi bir adamdan beklenecek bir tavırdı.

O, hayatını kimseye göre yaşamazdı.

İnsanların düşüncelerine, o düşünceler değer görmeyi hak ediyorsa değer verirdi. Hepten kaba, duygusuz, vurdumduymaz bir adam hiç değildi.

Ama ne kimsenin onun ilişkisi hakkında düşündüklerini dikkate alırdı ne de onlara cevap verip ilişkisine ve kendisine saygısını yitirirdi.

Neyse o olurdu, öyle yaşardı.

Rol yapamaz, gizlenip saklanamazdı.

Onunla göz göze gelip selam vermek, mümkünse bir iki kelime etmek için içleri giden insanlar vardı. Kendi kahvaltılarını, sohbetlerini bırakmış, hala sohbet ediyormuş gibi görünerek kaçamak bakışlarıyla dörtlünün masasını takip etmekten çekinmiyorlardı.

O sırada Asil, ağzına küçük bir peynir parçası atıp çiğnedikten sonra Ferdi'ye yan yan bakmakla meşguldü. Arkadaşı tam yanında oturuyordu ve geldiklerinden beri pek yüzüne bakmış sayılmazdı. Arada sohbete katılıyor, masadaki herkesi gülümsetmeyi başarıyordu ama o kadardı.

Kerim ve Devran tam karşılarında bir sohbete giriştikleri için Asil bu kısa anı fırsat bilerek portakal suyundan içti ve Ferdi'ye yanaştı.

"Dün gece Kerim'de kalmışsın." dedi sorar gibi. "Bisou'yu biraz sevip geri geleceksin sanıyordum."

Ferdi başını tabağından kaldırıp çok konuşmamak için ağzına tıktığı şeyleri çiğnedi hızla.

Çünkü karşısındaki adamın tabağına çok az şey aldığını, kuş kadar yediğini gördüğü için müdahale etmemek adına kendisini paralıyordu o an.

Tabağına bir şeyler koymak istiyordu, tıpkı Asil ve Devran'ın çekinmeden birbirlerinin tabağına sevdikleri şeylerden koyduğu gibi ama dikkat çekmekten korkuyordu.

Kerim böyle bir şeyden memnun olur mu, onu bile bilmiyordu. Bilmemek canını sıkıyordu. Bu yüzden ağzını açıp adama neden bir şeyler yemediğini sormamak için, hızlı hızlı kahvaltısını ediyordu.

"Ya evet kardeşim oldu öyle bir şey. Ben Bisou'yu sevdim, seviyordum yani... Tam severken bir baktım uykum geliyor. Ama nasıl bir uyku, görsen... O sırada da Kerim duş alıyor falan." Bakışlarını Asil'den çekip Kerim'e baktı.

Adam geriye doğru taranmış kumral saçlarıyla, kollarını kıvırdığı beyaz gömleğiyle Ferdi için bambaşka biri gibiydi artık.

Baya baya hoşlandığı insandı, bir erkekti. Dün gece defalarca öpmüştü bu adamı...

"Gözlerini diktin bakıyorsun bir de. Kavga mı ettiniz?"

Ferdi bakışlarını yeniden Asil'e çevirirken kaşlarını çatmıştı. "Yok kavga etmedik de başka şeyler oldu kardeşim."

Asil'den saklaması gereken bir şey olmadığını biliyordu, Asil onu eleştirecek değildi elbette. Ama garip hissediyordu işte.

Devran'ın bildiğini öğrendiği için bile utanıyordu. Kafasını tabağından kaldırmama sebeplerinden biri biraz da buydu.

"Ne oldu Ferdi? Kerim ters bir adam, biliyorum. Sana bir şey dediyse veya değişik bir hareketi olduysa bana söyleyebilirsin."

"Eyvallah kardeşim ama yok, öyle bir şey değil." dedi Ferdi. İyice Asil'e sokularak kulağının dibine girdi. Asil de merakla kulağını Ferdi'ye doğru yanaştırdı. "Öpüştük biz."

"Ne?" Asil yüksek sesle tepki verince Devran'ın bakışları anında ona döndü.

"Yavrum, iyi misin?" diye sordu masanın üstünden uzanıp, çocuğun yüzüne dokunurken.

"İyiyim aşkım. Ferdi bir şey anlatıyordu da... Siz sohbetinizi bölmeyin, lütfen."

Asil heyecanlı sesiyle Devran'a hızlı hızlı açıklama yaptıktan sonra başını çevirip adamın avuç içini öptü. Adamın gözlerine gerçekten iyi olduğunu göstermek isteyerek baktı çünkü Devran gözlerini çocuğun üstünden çekmekte zorlanıyor gibi duruyordu.

Nihayet Devran geriye çekilip Kerim'e döndüğünde Asil de şöyle bir Kerim'e bakıp yeniden Ferdi'ye odaklandı.

"Ferdi, öpüştünüz ne demek?" dedi hayretle. Fısıldıyordu ama öyle hararetliydi ki konuşması, minik yüzü kızarmıştı. "Öptü mü seni?"

Adamın Ferdi'ye bir kaç bakışını yakaladığında şüphelenmişti ama böyle bir durum, yani öpüşmeleri aklının ucundan bile geçmemişti.

"Ben onu öpmüş olabilirim." diye itiraf etti Ferdi.

Asil, iki eliyle Ferdi'nin kolunu kavrayıp çocuğu yavaşça sarstı ama Ferdi olayı dramatize ederek sanki Asil onu yerden yere çarpıyormuş gibi oturduğu koltukta sallandı.

"Kavga mı ediyorlar?" diye sordu Kerim hafifçe Devran'a eğilerek, parmağıyla iki çocuğu gösterirken gözlerini de çocukların üzerine çevirmişti.

"Sanmıyorum." dedi Devran. Minik sevgilisinin yine müthiş bir tatlılıkla konuştuğunu, güzel suratıyla Ferdi'ye hafif öfkeli ve şaşkın bakışlar attığını görünce derin bir nefes aldı. "Ferdi'nin gece neden dönmediğini merak ediyordu. Onu sorguluyor olmalı."

Kerim yutkundu. Ferdi'nin ağzında bakla ıslanmayacağını biliyordu ve Asil'in vereceği tepki Kerim için önemliydi. Çünkü o fikrin Ferdi'yi hatta Devran'ı etkileyebileceğini iyi biliyordu.

Ya çocuk ters bir tepki verirse, kızarsa veya üzülürse?

Sonuçta Ferdi'yle tatsız bir takım şeyler yaşamışlardı, şimdi onları geride bırakmış gibi görünseler de Asil arkadaşına öyle teklif yapan birine sıcak bakabilir miydi?

Ferdi, Asil'e sessiz sessiz adamla İtalya'dan beri aralarında bazı yakınlaşmalar, sürtüşmeler yaşandığını kendisine saklaması gereken yerler olduğunu bilerek fazla ayrıntıya girmeden anlatırken iki adam da arada onları kontrol ederek kendi aralarında konuşmaya başladılar.

Asil, Ferdi'den duyduklarıyla iyice şaşırırken, Kerim'in ondan bu kadar hoşlanıyor olmasını ve çekinmeden dile getirişini garipsemişti. Çünkü adamın hiç öyle bir karakteri yok gibi duruyordu.

Ama bazı duyguların insana neler yaptırabileceğini, kendi ilişkisinde gayet güzel tecrübe ettiği için bu ikilinin durumunu anlıyordu da.

Kerim'den daha çok şaşırdığı Ferdi'nin hisleri, hal ve hareketleriydi aslında. Onun adama nasıl kaçamak bakışlar attığını görüyordu ve adamı onun öptüğünü öğrenmek kafasını allak bullak etmişti.

"Her şey iyi hoş da..." dedi Ferdi'nin de adama karşı asla boş olmadığını, kendisini bıraksa adamı devamlı aşık aşık izleyeceğini farkedince. "Sen ne ara böyle yoğun şeyler hissetmeye başladın? Yani... Yanlış anlama sakın, Ceylan konusu yeni kapandı sayılır. O yüzden soruyorum."

Ferdi'yi kırmak, duygularını eleştirmek asla haddine değildi. Bunu biliyordu Asil. Ama deli gibi merak ediyordu arkadaşının kafasındakileri, kalbindekileri...

"İnan bana kardeşim, Ceylan aklımın kıyısından bile geçmiyor. Sanki hiç hayatımda olmamış gibi, bana hiçbir şey hissettirmemiş gibi geliyor. Özellikle Kerim'in yanındayken..." Utanarak ellerine indirdi güzel gözlerini çocuk. "Ceylan'la iyi günlerimiz olmadı diyemem ama hiç birinde kendimi tam hissetmediğimi farketmeye başladım."

Asil anlayışla gülümsedi, biraz da bilmiş bir gülümsemeydi bu. "Yani Kerim'leyken kendini tam hissediyorsun, öyle mi?" diye sordu fısıldayarak.

"Utandırma oğlum ya... Zaten bir erkekten hoşlanıyor olmamı yeni sindiriyorum, benim için çok yeni her şey. Çok garip, çok güzel anasını satayım. Devamlı onu öpmek istiyorum."

Asil kendini tutamayarak kıkırdadı ve alnını Ferdi'nin omzuna bastırıp çocuğun kolunu sıktı. Arkadaşının bu halleri bu şapşal itirafları kendisine epey tanıdık geldiği için içi gıdıklanmıştı Asil'in.

Elbette Ferdi'nin destekçisi olacaktı. Bu ilişkiyi yürütmek istiyorsa da arkasında olurdu, yürütemeyeceğini düşünüp bitirmek isterse de onun kararına saygı duyardı.

"Bilirim o hissi." dedi Asil Ferdi'ye büyük bir sır verir gibi.

Ferdi sinsi sinsi gülümsedi ve Asil'in boynuna kolunu dolayıp onu göğsüne çekerek saçlarını karıştırdı. Klasik, şakalaşan iki arkadaş gibi görünüyorlardı o sırada.

Fazla tatlıydılar. Çok fazla...

İki adamın da konuşmalarını bölüp, dikkatlerini çekecek kadar hoştular.

"Tamam, saçımı bozdun." dedi Asil oyuncu bir huysuzlukla. Ferdi onu bırakmayınca. "İmdat. Devran ya!" diye seslendi.

Asil kendi sesine karışan ve Devran'a seslenen bir ses daha duyduğunda Ferdi'nin elleri arasında debelenmeyi kesti ve nihayet onu serbest bırakan arkadaşıyla kafasını kaldırıp masanın dibinde dikilen kadına baktı.

Kadın sabah saatlerine hiç uygun olmayan bir kıyafetle, yüzünde no makeup olarak adlandırılan ama yine makyajla elde edilen bir görüntüyle gözlerini Devran'a dikmiş otuz iki diş gülümsüyordu.

"Devran, bu ne güzel sürpriz." diyordu kadın. "Çok uzun zaman oldu. Yüzüne hasret kalmıştım."

Asil yanağının içini ısırdı.

İlk defa hissettiği bu duyguyu, kadın kırmızı renk ojeyle renklendirilmiş ellerinden birini kaldırıp Devran'ın omzuna yerleştirene kadar anlamlandıramadı, adlandıramadı.

"Merhaba." dedi Devran omzunda hissettiği el yüzünden kasılarak. Başka bir şey söylemedi, bakışlarını Asil'in üstünde sabit tutarak öylece bekledi ve çocuğun kadının eline kitlendiğini, ifadesiz bir yüzle o ele baktığını görünce çenesi kasıldı.

Ne olduysa, Kerim birden oturduğu koltuğu geriye iterek ayaklandı, bir adımda Devran'ın arkasına geçerek, kadına doğru ellerini önünde bağlayarak durdu.

Bu sözsüz bir uyarıydı.

Uzaklaş diyordu kadına, vücut diliyle onu Devran'dan ve masadan uzağa itiyordu.

Kadın birden elini ateşe değmiş gibi geri çekti ve yumruk haline getirip yanına indirdi.

"Sen de hoşgeldin Kerim. İkiniz, haftasonunu benim mekanımda değerlendirmeye karar verdiniz demek. Ne mutlu bana." Kadın temasını çekmişti ama gözleri bir Kerim'in bir Devran'ın üzerinde dolanıp duruyordu.

Zamanında Devran'a doğrudan ulaşmasının imkansızlığını bildiği için Kerim'i basamak olarak kullanmaya çalışmış bir kadındı bu.

İki adamla da bir geçmişi yoktu ama olmasını hiçbir şeyi istemediği kadar istediğini bir kaç ucuz numarayla ve girişimle açıkça belli etmişti.

"Senin mekanın mı?" diye sordu Devran. Omzunun üstünden arkasına yani Kerim'e bakarak konuşmuştu. Sorusu aslında Kerim'eydi.

Neden onun mekanındayız, diyordu.

"Evet, mekanın işletmesini devraldım yakın zamanda. Haberin olmadığını söyleme bana. Senin her zaman her şeyden haberin vardır. Sen Devran'sın sonuçta."

Asil'in morali birden bire öyle çok bozulmuştu ki...

Gözleri hala az önce Devran'ın omzunda olan eldeydi. Kadının sağ eliydi bu ve Devran'a dokunmuştu.

Bu düşünce neden Asil'in karnını ağrıtıyor, ağlayacakmış gibi hissettirdiği yetmezmiş gibi kadının uzun sarı saçlarını yolmak istemesine sebep oluyordu?

Farkında olmadan tabağının yanındaki bıçağı kavradı küçük eliyle, öylece, bıçağı bir yere saplamak istiyor gibi tuttu.

"Aklım çok güzel şeylerle meşgul olduğundan, gereksiz detaylara eskisi kadar takılamıyorum." diyerek kadına artık masadan uzaklaşması gerektiğini açıkça belli etti adam.

Kadın hiç bozulmadı ya da bozulduğunu makyajlı suratının arkasına usta bir oyunculukla gizleyiverdi anında. Yüzü, sadece gerçekten gören gözlerin ayırt edebileceği tarzda yapay bir gülümsemeyle aydınlanır gibi oldu. "Mekanını yeniliyormuşsun. Yaşanan tatsızlıktan önceki hali zaten mükemmeldi. Eminim o harika beynin yine çok güzel fikirler üretmiştir yeni konseptin için."

Asil bakışlarını kadının elinden çekti ve zaten kendisine bakan adamla göz göze geldi. Bir an öylece, çatışır gibi bakıştılar.

Kadının Devran'ı tanıdığı ortadaydı.

Kadın Kerim'i de tanıyordu ama Asil'in değil Ferdi'nin kurcalaması gereken bir konuydu bu.

Bu kadın Asil'in sevgilisini tanıyordu, ona izinsizce dokunuyordu, masum olmayan bakışlarıyla adamı süzüp duruyordu.

"Çalışıyoruz." dedi Devran, Asil'in bakışlarından ürkerek gözlerini tabağına indirdi.

"Açılışa mutlaka geleceğim." dedi kadın. Sanki biri onu davet etmiş de o daveti kabul ediyormuş gibi bir hevesle konuşuyordu.

"Kendi mekanınla yeterince meşgulsündür, zahmet etme." dedi Devran. Sabrı taşmak üzereydi, sınırdaydı. Gelme diyordu apaçık.

Asil'in bir şeyleri yanlış anlamasından korkuyordu.

Bu kadınla arasında bir şey yaşanmamıştı ama çocuk öyle olduğunu sanabilirdi. Belki de öyle sandığı için adama bakışlarına bir soğukluk hakim olmuştu.

"Ne zahmeti, aşk olsun."

Kerim kadınla Devran arasına doğru tam sayılamayacak bir adım attı ve ifadesiz yüzündeki buz gibi gözlerini onun üstüne dikti.

Siktir git, demenin en kibar hali bu olabilirdi...

Kadın, şimdi önünde duvar gibi dikilen bir zamanlar baştan çıkarmak için kırk takla attığı adama baktı. "Kerim." dedi genişçe gülümseyerek. "Senin bu görev aşkına hayranım. Yemedik Devran Bey'ini canım." Devran'a attığı kaçamak bakışların tam tersini Kerim'in üstüne dikerek, gözlerinde oynaşan sinsi parıltılarla baştan aşağıya alıcı gözüyle inceledi onu.

Ferdi bu bakışı gördü.

Kerim'in gözünü kırpmadan kadına bakıyor oluşunu da görüyordu.

Masadaki güzel, samimi enerji birden bire kopkoyu bir hal almıştı.

Ferdi neler döndüğünü, kadının Devran'a mı Kerim'e mi iş attığını çözmeye çalışırken Asil, hayatında ilk defa kıskançlık denen o hissi yaşıyor ve başetmekte zorlanıyordu.

Sanki Devran'ın yanında ilk defa bir yabancı görüyordu. O yabancı bir kadındı, o yabancı kadın Devran'ı aç bakışlarla süzüyordu, onunla konuşmak için ölüyor gibiydi.

Gerçekten de öyleydi, Devran'ın kendi mekanında olduğunu öğrenir öğrenmez jet hızıyla hazırlanmış nadiren uğradığı mekana neredeyse ışınlanmıştı.

Asil'i de biliyordu bilmesine ama çocuk yokmuş gibi davranarak güya Asil'i rencide ediyordu, küçük düşürüyordu.

Ferdi birden dayanamadı. Asil'in hal ve hareketlerinin garipleştiğinin farkında olarak, olaya bir el atması gerektiğini hissetti. Aslında biraz da kendisi içindi. "Hanım abla." dedi kadının dikkatini çekecek bir tonda çıkan sesiyle. "Masa dört kişilik."

Kerim kadının üstündeki bakışlarını Ferdi'nin üstüne döndürdü. Çocuğun kadına yapmacık bir gülücükle baktığını görünce kısa bir an onu izledi. Göğsü derin bir nefesle kabardı.

"Anlamadım?" dedi kadın Ferdi'nin kendisine hitabıyla afallayarak.

Ferdi devam etti. "Gölge ediyorsun."

Asil kendisini tutamayıp sinirle güldü buna.

Kadının bakışları o zaman, çocuğun güzel yüzüne kaydı ve istemeden de olsa onun varlığını kabullenmek zorunda kaldı. Çocuk fotoğraftakilerden bin kat daha güzeldi. Kadın o an, Asil'in oturduğu sandalyeyi bile kıskandı.

Çünkü bu çocuk o sandalyede Devran'ın sevgilisi olarak oturuyordu.

"Devran kalkalım." dedi Asil, suçlu bir çocuk gibi başını önüne eğmiş bekleyen adama.

Devran, Asil'in kendi ismini söylediğini duyunca kafasını anında kaldırdı ve uğruna her şeyini feda edebileceği mavi gözlere bakıp tek bir kafa hareketiyle onayladı Asil'i.

"Olur mu öyle şey? Daha hiçbir şey yememişsiniz. Her şey olduğu gibi duruyor. Lütfen devam edin." dedi kadın büyük bir telaşla. Ama Kerim hızlı davranarak, cüzdanından kalın bir para tomarı çıkarıp masanın üstüne bırakınca lafları havada kaldı.

"Canım gevrek ve ayran istiyor." dedi Ferdi. "Sana uyar mı kardeşim?"

"Uyar kardeşim." dedi Asil de Devran'ın ayaklandığını görüp ayaklanırken.

"Devran, neden kalkıyorsunuz şimdi böyle apar topar?" diye sordu kadın iyice alçalttığı sesiyle, Asil'in yanına gidip elini çocuğun beline atan adama. "İnsanlar yanlış anlayacak. Ben bir hoşgeldin demek için masanıza uğruyorum, kaçar gibi kalkıyorsun."

"Rahatsız olduk ki gidiyoruz. Ya sabır..." dedi Ferdi ceketini üstüne geçirirken.

Asla tepkisiz kalamıyordu Asil gibi.

"Herkes buraya bakıyor. Gerçekten mahcup oluyorum." dedi kadın iyice eline yüzüne bulaştırarak.

Asil derin bir nefes aldı. İçinde tutmak istemeyerek konuştu. "Eteğiniz." dedi. "Güle güle giyin."

Kadın çocuğun söylediği şeyle şaşırdı. "Sağ ol." diye cevap verdi. Ama anlamadığını belli eden bakışlarıyla Asil'in ifadesiz yüzüne baktı.

"Sanırım Devran'ı görmek için öyle çok acele ettiniz ki etiketini sökmeyi unuttunuz." Gözlerini sadece kadının çarpılan yüzünde tutarak biraz bekledi.

Belindeki el sıkılaştı, Devran onu iyice kendine yapıştırdı.

Cidden kadının üstündeki ışıltılı, dekolteli bluzun sadece yarısını örtmeyi başardığı karton etiket kadının kalçasının kenarında, eteğin üstünde göz kırpıyordu.

Kadın kıpkırmızı olarak bluzunu aşağıya çekiştirip görünen etiketi gizlemeye çalıştı. "Devran..." dedi.

Devran'a neydi?

"Devran'a bir daha ismiyle hitap etme." Asil, sinirden ağlamak üzere olduğunu hissediyordu. "Dokunma."

Kadın sinir bozucuydu, biraz rüküştü ama çirkin bir kadın değildi. Asil, bir kanıya varmak istemiyordu ama Devran'la bu kadın arasında bir şeyler yaşanmış olabileceği ihtimali midesini yakıyordu.

Kerim, Ferdi'ye çenesiyle kapıyı işaret edince çocuk ona ters ters bakıp oldukça rahat bir şekilde kapıya doğru adımlamaya başladı.

Ardından Devran, Asil'i kapıya doğru yönlendirdi ve dönüp dönüp arkasına bakan çocuğu mekandan çıkardı.

Arabaları çok geçmeden kapıya gelmişti, içeriden haber verilmiş olmalıydı.

Kerim, derhal direksiyonun başına geçerken Ferdi de yanındaki koltuğa oturmuş gözlerini ön camdan dışarıya kilitlemişti.

Devran ve Asil arka koltukta yan yana, Devran'ın yüreğini sıkıştıran bir sessizlikle otururlarken, Kerim arabayı deniz kenarına, gevrek yiyip ayran içebilecekleri sakin bir yere doğru sürmeye başladı.

İki adam da bir şeyleri nasıl açıklayacaklarını düşünürken dikiz aynasından göz göze geldiler.

Asil'in de Ferdi'nin de az önce yaşanan olaya verecekleri tepki tam bir muammaydı.

🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍

Evetttt

Sonraki bölüm için geçiş tadında oldu bu bölüm...

Kıskanç Asil ve kıskanç Ferdi...
Sanırım herkesin görmek istediği bir şeydi bu.
Fragmanını gördük gibi, diğer bölüm filmi izleriz artık
😂😅😂😅😂

Gelecek bölümde görüşürüz
💗💗💗

Continue Reading

You'll Also Like

3.7M 230K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
1.2M 21.8K 20
Oysa ne çok hayal kurmuştum. Yeni bir hayatım olacak bu şehirden bu aileden uzak ve yalnız. Şimdi yine bu şehirde ait hissetmediğim o aileden birinin...
822K 48.9K 67
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
2.1M 204K 41
"Benim topraklarımda ölmek için özel bir nedene gerek yok." Mihra Elnurova, Türkiye'nin güneyinde yer alan, ufak bir Türkmen ülkesi olan Karahan'da...