ASİL bxb

By onlycherrypie

2.6M 147K 78.9K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... More

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"

19.7K 1.2K 833
By onlycherrypie

Heloooo
Keyifli okumalarr
✨❤️❤️❤️✨

FERDİ 💖

ASİL 💞

57. Bölüm:

Filmin sonunda emeği geçenlerin ismi akarken, Asil başını Devran'ın dizlerinden çekip uzandığı yerden kalkarak diğer koltukta oturan Kerim'e ve Ferdi'ye baktı.

Ferdi hala ekrana bakıyordu mayışmış gözlerle, filmi izlememişti bile, öylece ekrana dalmıştı bastıran uykusu yüzünden. Sırtı koltuğun kolçağına, başı koltuğa yaslıydı ve dizlerini biraz kendine çekerek oturmuştu. Çorabın içinde bile üşüyen ayak parmaklarını ayak ucunda oturan Kerim'in bacaklarına sürtüp duruyordu ısınmak için.

Kerim bunu farkediyordu elbette ama hiç sesini çıkarmıyordu. Ne zaman ki Ferdi parmaklarını onun bacağının altına koyup tamamen ısınmalarını sağladı, o zaman adamın yüzünde minik bir tebessüm oluştu.

Elbette bu ayrıntılar o an Asil'in farkında olduğu ayrıntılar değildi.

"Ferdi uyuma ya." dedi çocuk, kendi uykusu yoktu henüz. "Oyun falan oynayalım."

Ferdi başını yasladığı koltuktan kaldırmadan gözlerini uykuyla kırpıştırıp Asil'in dediklerine odaklanmaya çalıştı. Kerim'in bakışları da onun bu mahmur haline dönmüştü.

Uykusu olduğu odaksızlaşan bakışlarından, hafifçe öne sarkmış şekilli dudaklarından belli oluyordu.

"Ne oyunu kardeşim?" diye sordu bir kaç saniye daha geçmiş olsa orada, ısınan ayaklarıyla hemen uykuya dalmış olacağı belli olan sesiyle.

Devran Asil'in sıyrılan kazağının içine elini sokup belini okşarken, "Geç oldu yavrum, bak uykusu gelmiş Ferdi'nin." dedi ama çocuğun hevesi kırılsın istemediği için, o an oyun oynama fikri Devran için sorun değildi.

"Yok, oynarım." dedi Ferdi biraz doğrulup, kollarını yukarıya kaldırarak esnedi genişçe.

Gözlerini açar açmaz bir adet Kerim'le göz göze gelmişti. Adamın gözleri, esnediğinde açılan kaslı karında ve ince belde gezindikten sonra yeniden çok hoşuna giden gözlere tırmanmıştı.

Bu, Ferdi'nin hoşuna gitti.

Beğenilmek güzel şeydi sonuçta. İnsani çerçeveler içinde, karşılıklı hisler söz konusu olduğu sürece kimin hoşuna gitmezdi?

Ferdi, bu zamana kadar böyle beğeniyle süzüldüğünü hatırlamadığı için adamın her bakışı çok özel gelmeye, içine bir sıcaklık yaymaya başlamıştı.

"Uykun var." dedi Kerim onun gözlerine bakarken, onu kendisine çekmek ve sarmak istedi tıpkı filmin son yarısını izlerken devamlı yapmak istediği gibi.

"Olsun oynarız biraz, sonra uyuruz." diyerek ayaklarını adamın altından çekti çocuk, koltuktan sarkıtıp terlikleri giydi.

Bunu yaparken adamın bacağının üst kısmından eliyle destek alıyordu ama o an farkında değildi adamı nasıl mest ettiğinin. Bu ufak dokuşlarla nasıl etkilediğinin ve kendisine bağımlı hale getirdiğinin...

Dokunmayı seven ama kendisine dokunulmasına kendi isteği dışında izin vermeyen biri olarak, Ferdi kendine dokunsun temas etsin diye an kolluyordu artık adam... Ferdi'nin davetsiz dokunuşlarının ayrı bir güzelliği olduğunu keşfetmişti.

"Açıklıyorum oyunu, herkes dinlesin." dedi Asil ayağa kalkıp Devran'ın dokunuşlarından sıyrıldı ve ışığı açıp salonun ortasında, sehpanın yanında dikildi.

Elindeki telefondan bir şeylere bakarken ağırlığını bir ayağına vermiş kalçasını hafifçe dışarı çıkarmıştı.

Devran onu baştan aşağıya süzerek incelerken, ki bu her zaman yaptığı bir şeydi, Asil sanki adamın dikkatinin dağıldığını biliyormuş gibi, "Devran, sen de dinle sevgilim." diyerek adama özel uyarıda bulundu.

"Dinliyorum bebeğim." dedi Devran çocuğa bakarak. Asil de başını kaldırıp adamla göz göze gelince gülümsedi ve telefonuna geri döndü.

"Bakın şimdi, şişe çevirmece gibi bir oyun bu ama şişe çevirmeyeceğiz. Uygulama kendi seçecek kişileri... Küçük bir ok var dönüyor böyle, bir yönde duruyor. Altta da sorular beliriyor ya da görevler. Daha önce oynamadım, üstten biraz inceledim sadece. Başka ayrıntıları varsa beraber görürüz." Hafif bir heyecanla oyunu açıklarken herkes dikkatle onu dinliyordu.

"Olur olur, ben oynadım daha önce buna benzer bir oyun bizim çocuklarla. Onlarla keyifli olmuyor çünkü hepsi mal gibi, her şeyin bokunu çıkarıyorlar. İçine sıçıyorlar oyunun... Yok sen ona kucak dansı yap, yok kaç para verseler götünü-..." Ferdi kendini kaptırmış giderken durup boğazını temizledi. "Neyse yani... Eminim sizinle oynamak keyifli olacaktır."

Gözleri istemsizce yana, Kerim'in oturduğu yere kayınca adamın dümdüz bir bakışla kendisine baktığını gördü ama artık bu dümdüz bakışın aslında bir çok anlam ifade ettiğini biliyordu. "Kimseye kucak dansı falan yapmadım ha..." dedi güler gibi şakayla karışık. Bakışlarını Asil'e çevirmiş sanki bunu ortaya söylüyormuş gibi bir tavır takınmaya çalışmıştı.

Asil kıkırdadı, sonra ciddi bir şey düşünüyormuş gibi gözleri kısıldı. "Ama Ferdi, eminim sen çok güzel kucak dansı yaparsın. Yılan olabiliyorsun ya..."

"Neler diyorsun kardeşim gece gece... Tövbe estağfurullah! Hadi başlat oyunu, kucak dansı falan çıkarsa gider yatarım bak, haberin olsun." Ferdi utanarak konuşuyordu ama pek belli etmiyordu utandığını.

"Tamam tamam başlatıyorum. Kerim sen Ferdi'den biraz uzağa oturur musun?" diye sordu Asil.

Kerim'in bakışları anında Asil'e döndü. "O niyeymiş?" dedi agresif bir tavırla.

"Ya ikiniz dip dibe olursanız, okun hanginizi gösterdiği belli olmaz da ondan." diye açıkladı çocuk. Sonra Devran'a döndü. "Aşkım ben de buraya oturuyorum." diyerek bulunduğu yere çökerek bağdaş kurdu, telefonunu sehpaya herkesin görebileceği şekilde bıraktı. "Başlatıyorum."

Ok döndü, döndü, döndü...

İlk hedefi Devran oldu.

"Aşkım sen çıktın!" dedi Asil yerinde kıpraşarak. "Okuyorum soruyu, hazır mısın?"

Devran, koltuktan kalkıp tıpkı Asil gibi yere otururken, "Hazırım yavrum, gönder gelsin." dedi. Çocuğa daha yakın olmak istemişti, hiçbir mimiğini ve hareketini kaçırmak istemediği için koltukta oturmak tat vermemişti.

Asil mavi gözleriyle, ekrandaki soruyu okudu önce. "Çok klasik bir soruymuş ama yine de soruyorum. En büyük korkun nedir?"

Devran gözlerini Asil'e dikti. Bu odadaki herkes cevabını merakla bekliyor olsa da, yine herkes içten içe adamın vereceği cevabı tahmin edebilirdi.

"Sensizlik." dedi Devran bakışlarını çocuğun bakmaya doyamadığı güzel suratında gezdirirken. "Başka neyden korkacağım?"

Asil, ışıltılar saçan gözleri ve adamın sözleriyle aydınlanan minik suratıyla sevdiği adama baktı. Dayanamayıp dizleri üstünde doğruldu ve Devran'ın sakallı yanağına sesli bir öpücük kondurup yerine geri oturdu.

"Abi ya, sen muhteşem bir detaysın." dedi Ferdi eğlenir bir tonda. "Sen ders diye okutul bence. Tercih listemin başına seni yazarım, bana ders ver hatta." diye devam etti.

Devran'ın bakışları ona dönerken, Kerim'in keyifsiz hali de gözüne takılmıştı. Ve bu oldukça eğlendirmişti Devran'ı...

"İsteyene ders veririm, akıl veririm..." dedi daha çok Kerim'e hitaben.

Bu gece garip geçeceğe benziyordu...

"Hadi devam ediyorum." Asil yeniden çevirdi oku. Bu sefer Ferdi'de durmuştu. "Geliyor mu kucak dansı?" dedi kıkırdayarak çıkacak soruyu beklerken.

Kerim derin bir nefes alıp verdi rahatsızca.

Bu konu ilk açıldığından beri sinir olmuştu.

"Vücudunda en beğendiğin bölüm neresi?" Asil'in soruyu okumasıyla beraber gözler Ferdi'ye odaklanmıştı.

"Burnum değil." dedi Ferdi hemen. Parmağını burnundaki kemikte dolaştırdı. Onun düşündüğünün aksine bu detay onu oldukça çekici gösteriyordu. "Kemerli diye pek hoşuma gitmiyor." Aslında ellerini severdi, uzun kemikli parmakları vardı. Ama o an bunu söylemek istemedi. "Ay bilemedim ya, en çok şuramı seviyorum diye düşünmedim hiç. Belki gözlerim olabilir. Renkleri değişiyor ya arada, gözlerim demek istiyorum."

"Evet, güzeller. Arada yeşil gibi oluyorlar." dedi Asil de. "Benimkiler dümdüz mavi. Hiçbir özelliği yok."

"Höst." dedi Devran Asil'e. "Gözlerine laf söyletmem. Sana bile."

"Hayatım bir şey demedim ki. Sadece renk değiştirmiyorlar ya, o yüzden öyle dedim."

"Ayıp ediyorsun kardeşim." dedi Ferdi. "Devran abime bakınca bir fena oluyor seninkiler. Sen görmüyorsun."

Asil cidden şaşırarak bir Ferdi'ye bir Devran'a baktı. "Harbi mi?" dedi merakla.

Ferdi güldü. "Harbi."

"Nasıl yani renk mi değiştiriyorlar Devran'a bakınca?"

"Yok daha fena böyle, alev alev..." diye devam etti Ferdi. "Kalpli çiçekli böcekli emojiler gibi bakıyorsun. Valla daha önce görmedim kimsede. Ama sana yakışıyor kanka."

"Off... Ben de sandım ki, neyse ya... Eğlenmeyin benimle." Asil somurtarak ama içten içe Devran'ın onun gözlerini bu kadar sevmesine ve Devran'a bakarken gözlerinden kalpler fışkırıyor olmasına memnun olarak telefon ekranına dokundu.

"Kendim çıktım." dedi okun kendisine doğrulduğunu görünce.

Ferdi de inip yere oturdu. "Dur ben sorayım sana." dedi telefonu kendine çevirerek. "Aaa görev gibi bir şey bu." diyerek güldü. "Tam da adamına denk geldi işe bak, keşke bana denk gelseydi."

"Neymiş?" dedi Kerim çocuğun omzunun üstünden eğilip ekrana baktı. Utanmasa yanağını Ferdi'nin yanağına dayayacaktı. O kadar yaklaşmıştı aniden. Ekrandaki cümleyi okuyup, güler gibi bir ses çıkardı. "Sana gelmediği iyi olmuş." diye fısıldadı Ferdi'nin kulağına.

Ferdi kulağına değen nefesi görmezden gelmeye çalışarak, "Bildiğin en ağır küfrü et." dedi.

Kerim, sırtını yeniden koltuğa yaslayarak düzgünce otururken gözlerini çocuğun ensesine uzanan tutamlarda gezdirdi. Çok güzel kokuyordu velet. Ve o saçları Kerim yıkamıştı, parmak uçlarında bıraktıkları hisleri de biliyordu artık.

"Çok küfür bilmiyorum ki..." dedi Asil. "Devran'dan ve senden duyduklarım var." Biraz düşünmek için sustu. "Seninkiler daha yaratıcı ama, hani biz daha tanışmamışken bir kaç kez kavgalarına şahit olmuştum ya o zaman bir kaç şey duymuştum. Şok olmuştum. Dur hatırlayacağım."

"Beni neden karıştırıyorsun vicdansız?!" dedi Ferdi sırtından bıçaklanmış gibi bir tavırla. "Eskisi kadar bozuk değil ağzım. Herkes şahit buna. Söylesene Kerim." dedi adama dönerek.

Herkes derken kimi kastettiği belli olmuştu.

"Bilemedim." dedi adam. "Hala duyuyorum, azalmış da olsa beni rahatsız edecek kadar küfür ediyorsun."

Ferdi adama doğru döndü iyice. "Ya ama salak manyak desem bile senin için küfür sayılıyor. Öyle olanları görmezden gelerek söyle fikrini."

Kerim çocuğa baktı, onunla böyle güzel konuşması yüreğini sıkıştırıyordu. Ettiği ufak tefek küfürlere bile yorum yapmıyordu zaten. Onu hemen sık boğaz edip, kurallar diye bahsettiği, her ilişkisinde çizdiği sınırların içine henüz almamıştı.

"Azalttığını söyleyebilirim. Eskisi gibi değil en azından." dedi Kerim.

"Teşekkür ederim." Adamın ağzından zorla da olsa iyi bir laf alabildiği için memnun olarak önüne döndü. "Seni dinliyoruz kardeşim, aydınlat bizi engin küfür bilginle."

"Senden öğrendiklerini satacak bize abicim." dedi Devran. "Çok heveslenme."

"Seni taşıyan tabutun budak deliğini sikeyim." dedi Asil birden herkesi hayretler içerisinde bırakarak. "Ben demiyorum! Böyle bir şeydi yani duyduğum küfür."

Devran çocuğa doğru yanaşıp ellerini çocuğun yanağına bastırıp, "Neler diyor şu ağzın yavrum?" dedi çocuğun dudaklarının iyice büzülmesini sağlarken.

"Aşkım ben demiyorum, Ferdi kavga ettiği çocuğa kafa atmadan önce böyle bağırmıştı. Aklımda kalmış."

"Kalmayacak gibi değilmiş ki!" dedi Devran Asil'in dudaklarını öpüp geri çekilirken, Ferdi'ye kötü kötü baktı. "Sen niye kafa göz dalıyorsun millete?"

"Hakedene dalacaksın abi. Yoksa kendilerini adam sanıyorlar." Ferdi o olayı çok net hatırladığı için sinirleri gerilmişti bir anda. "Şerefsiz bir kaç it, okulun kızlarına kafayı takmış. Sıkıştırıyorlardı okul çıkışı, gördüm tepem attı. Kızlar da alt sınıf, daha bebe hepsi. Gerçi büyük olsalar ne yazar, istemiyorlarsa kimse zorlayamaz."

"Ben bilmiyordum ayrıntılarını." dedi Asil üzülerek. O zamanlar Ferdi'yi önüne gelenle kavga eden serserinin teki sanıyordu. Şimdi olaylardan birinin aslını duyunca hem üzülmüş hem sinirlenmişti.

"Ya ben manyak mıyım, psikopat mıyım önüme geleni döveyim?" dedi Ferdi ters ters. Ama siniri Asil'e değil, hatırladığı şeylereydi.

"İyi yapmışsın." dedi Devran duyduğu şeyden sonra Ferdi'ye duyduğu sempati iyice artarken. Onun Asil'i, babasına karşı nasıl savunduğunu da gördüğü için gözündeki yeri bambaşkaydı zaten artık.

"Eyvallah abi." dedi Ferdi biraz sakinleşmek isteyerek sırtını geriye yasladı ve elini uzatıp telefona dokundu.

Ok kendisinde durunca gözlerini devirdi ama çıkacak soruyu-görevi görmek için bekledi. "Ağzına buz alıp komple bitene kadar ağzını açma."

"Ben buz getireyim." diyerek ayaklandı Asil ve koşarak mutfağa gidip bir kaç takırtının ardından salona döndü.

İçinde bir küp buz bulunan cam bardağı Ferdi'ye uzattı gülerek.

Ferdi bardağı aldı ve buza baktı. "Çok büyükmüş bu." dedi. Normalden biraz daha büyüktü buz, haklıydı çocuk.

Sonuç olarak özünde suydu ve eriyecekti ama Ferdi bir an tereddüt etti, buzun sert yapısı damağına değerse öğürerek tepki vermekten çekindi. Burnundan derin bir nefes aldı.

"Rahatsız eder mi seni?" diye sordu Kerim çocuğun sadece yan profilini görebiliyordu ama onun sıkıntıyla bardağın içindeki buzla bakıştığının farkındaydı.

"Etmez inşallah. Erir hemen." dedi çocuk. Yerde oturmak istemeyip, olası bir mide bulanması durumunda ayağa kalkmak daha kolay olsun diye koltuğa, Kerim'in yanına oturdu tekrar.

Bardağı ağzına yaklaştırıp bir çift kahverengi gözün takibi altında buzu ağzına yuvarladı. Buz, camın içinde kayarak ses çıkardı ve çocuğun sıcak ağzına girince sessizleşti.

Kerim için saniyeler yavaşlamış, bu anın keyfini çıkarması için ağır çekimde akmıştı sanki.

Ferdi ağzında gittikçe yayılan soğuklukla gözlerini kıstı ama başka sorun yaşamıyordu. "Çok soğuk." diye homurdandı ama dudakları oynamadığı için dedikleri net olarak anlaşılmadı.

"Ağzını açma sakın, açarsan ceza var." dedi Asil.

Aslında ceza falan yoktu ama çocuk başını salladı hızla. Buzu ağzının içinde döndürüyor, soğuğu yanaklarına ve diline eşit olarak dağıtmaya çalışıyordu.

O, buzun bir an önce erimesini beklerken Devran ve Asil kendi aralarında bir şeyler konuşmaya dalmışlardı öylece, dikkatler Ferdi'nin üstünden çekilmişti.

Kerim fırsattan istifade Ferdi'ye biraz yanaştı. Sonra durup, "Yanıma gelsene." dedi çocuğun ne yapacağını merak ederek. Dilinin şimdiden uyuştuğunu, buz gibi olduğunu tahmin ediyordu.

Oyunun başında kaçan keyfi Ferdi'ye denk gelen bu görevle epey yerine gelmişti.

Ferdi adamın bir şey diyeceğini sanarak ağzında yarısından fazlası hala duran buzla ona doğru kaydı. Soru işaretleriyle dolu bakışlarıyla baktı.

"Ne durumdasın?" diye sordu adam.

Ferdi, şöyle böyle der gibi bir hareket yaptı eliyle.

"Daha tehlikeli bir oyun oynamak ister misin?" diye sordu Kerim aklına gelen şeyle, istemeden tahrik olduğu için bu durum sesine yansıyıvermişti.

Aslında bu da yeni bir durumdu çünkü tahrik olduğunu karşısındakine böyle kolay belli etmeyi sevmezdi. Ama Ferdi görsün, hissetsin istiyordu.

Çocuğun kaşları gözlerine yerleşen sorguyla birlikte çatılırken anlamazca baktı Kerim'e.

Kerim çocuğun kulağına doğru eğildi, diğerleri duymasın diye kısık sesle ama hiç çekinmeden konuştu. "Ağzındaki buzu ağzımda istiyorum."

Ferdi'nin gözleri irileşti heyecanla ve şokla.

Yutkunup ağzında biriken suyu yuttu ve kaçamak bakışlarını Asil'le Devran'a çevirdi.

"Buz eriyor, acele etmemiz lazım." diye fısıldadı adam çocuğun yutkunuşunu duyunca.

Ferdi ne yapacağını bilemedi ama karnına ağrı girmişti bir anda. Adam ağzında, kendi tükürüğüyle ıslanmış olan, sıcaklığıyla eriyen buzu kendi ağzına almak istiyordu.

Nasıl olacaktı ki?

Bir an hiç tereddüt etmeden kabullendiğini, nedenini değil de nasıl olacağını, buzu adamın ağzına nasıl vereceğini düşündüğünü farkedip utandı ama aykırı bir şey yapacak olmanın verdiği o garip heyecan ağır bastığı için utancını geri plana atmayı kolayca başardı.

Asil ve Devran birbirlerine o kadar odaklıydı ki Kerim bunu fırsat bilerek elini Ferdi'nin ensesine attı ve orayı sağlamca kavradı. "Ağzıma ver." dedi erkeksi bir şekilde.

Ferdi'nin gözleri irileşti, başını hafifçe iki yana sallarken bakışları adamın dudaklarına düştü. Aralık bir şekilde onu bekliyordu o dudaklar...

Kalbi gümbürderken yeniden Asiller'in olduğu tarafı kontrol etti. Arkadaşının, Devran'ın anlattığı bir şeyi yine gözlerinden kalpler fışkırtarak dinlediğini görünce birden gaza gelerek Kerim'e döndü.

O da sargılı elini adamın ensesine sararak adamın gözlerine baktı meydan okur gibi ama heyecandan ölüyordu!

Ve yaptı...

Adamın ağzına doğru yanaşarak ağzındaki buzu, diliyle dudaklarına doğru taşıdı ve soğuk dudaklarını adamın sıcak ağzına dayayıp buzu aceleyle içine itti.

Kulakları uğuldarken ve buzun eriyen kısmıyla birleşmiş tükürüğü ikisinin dudaklarına bulaşırken temas ettiği gibi büyük bir hızla başını geriye çekti ve adamın ensesini ne kadar sert sıktığını farkederek elini geriye çekti.

Kerim kapalı gözleriyle, ağzındaki buzu çevirirken, az önce dudaklarına temas eden dudakların bıraktığı harikulade hissi sindirmeye çalışıyordu.

Öyle anlık, öyle hızlı ve öyle çarpıcı bir temas olmuştu ki...
Çocuğun ensesindeki saçları onu kışkırtmak ister gibi okşayıp geri çekilmesi bir an imkansız gibi gelse de başardı...

Geriye çekilip alev alev yanan gözlerini araladı ve kaskatı bir şekilde oturan çocuğa baktı.

Bu Ferdi için hayatı boyunca yaşadığı öpüşmeye en yakın şeydi.

Bir kaç saniye kadar bile anca sürmüş olan bu temas böyle, kalbinin göğüs kafesini oymak istiyor gibi atmasını sağlıyorsa, gerçek bir öpüşme onu ne hale getirirdi bilemiyordu.

Adamın yüzüne bakamıyordu.

Eğer baksa, aynı durumun Kerim için de geçerli olduğunu, ortalığı ateşe vermeye niyeti olduğunu apaçık bir şekilde belli eden bakışlarından anlardı...

"Bu-bu-bu-buz e-eridi." diyebildi yalnızca.

O buz hala eriyordu, ama artık Kerim'in ağzındaydı.

🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍

Yine hesapta olmayan şeyler oldu hahshshhs

Yazdıktan sonra ben de şaşırıyorum xd
🙊😅😂

Umarım sevmişsinizdir 💖

Gelecek  bölüm devam...
☺️😚😘

Continue Reading

You'll Also Like

32.2M 1.9M 39
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz b...
415K 34.2K 37
Aker, Transilvania'ya da bulunan gizemli bir şatoda tatil yapıcağını zannederken nereden bilebilirdi ki orada asırlardır vampir kocasının yaşadığını...
813K 56.8K 78
[TAMAMLANDI] Dağa kaçırılmasıyla başlamıştı onların hikayesi... Onlar herkes gibi normal tanışmamışlardı. Hatta onlarınki çok zalimce bir tanışmaydı...
1.1M 118K 42
[TAMAMLANDI] "Yıldızlar...onlar seni gerçek aşkına götürecek."