ASİL bxb

Por onlycherrypie

2.6M 147K 78.9K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... Mais

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

46. BÖLÜM: "TAPMAK"

26.3K 1.1K 589
Por onlycherrypie

Hellooo
Keyifli okumalar
💖🌸💖

ASİL 🎀

DEVRAN 💥

46. Bölüm:

Devran masaya yerleşirken, karşısına oturmak üzere olan minik sevgilisinin elini yakalayıp kendisine bakmasını sağladıktan sonra avucunun içini öpüp kokladı.

"Yanıma otur." dedi, rica eder gibi bir bakışla baktı çocuğun yüzüne.

Dün geceden sonra Asil çok utangaç tavırlar sergilediği için ondan uzak duruyordu sanki. Halbuki kazanmaya çok hevesli olduğu bir iddiası vardı ama adama öyle mesajlar atmıştı ki... Utanmadan edemiyordu şimdi.

Başını uysalca sallayıp adamın yanındaki sandalyeye oturdu. "Şey, Kerim nerede?" diye sordu, utancını bir şeylerden konuşarak atmak istiyordu.

Erkenden kalkıp kruvasanlarıyla meşhur bu küçük kafeye kahvaltı etmeye gelmişlerdi ama Kerim onlarla beraber değildi.

"Buradaki bir kaç tanıdığıyla geçirecekmiş bugünü." dedi Devran, Asil'in alnına dağılmış saçlarını okşar gibi düzeltirken. "Kaçta yattın sen?" diye sordu hafiften morarmış gözaltılarını da tüy gibi dokunuşlarla okşarken.

"Uyudum hemen... Şeyden sonra." diye fısıldadı göz ucuyla menüyü inceleyen Ferdi'ye bakarken. Ama çocuk pek onları takmıyor gibiydi.

"Ben çilekli çikolatalı olanlarla doymam ki, tatlı niyetine yerim onları..." dedi Ferdi, Kerim bugün onlarla olmayacağı için omuzlarından bir yük kalkmış gibi hissederek. "Peynirli salamlı falan olanlardan alayım bari."

Dün gecenin bir rüya olduğuna inanmak istese de bileğindeki küçük yanık izi buna izin vermiyordu. Dün gece tamamen gerçekti ve o tokat o adamın suratına indirilmişti Ferdi tarafından.

Evet, tarafından...

"Sen ne yiyeceksin aşkım?" diye sordu Asil Devran'ın eline aldığı menüye eğilerek. Adamın nefesi yanağına çarpıyordu. Devran, gözlerini burnunun ucundaki çocuğa dikerek iliklerine kadar aşık olduğu yüzüne hafif şaşı olmuş gibi baktı. Asil o kadar dibindeydi ki çünkü...

Çocuğun kulağına doğru biraz daha yanaştı ve, "Seni." diye mırıldandı.

Asil anında kıpkırmızı oldu.

"Ben... tatlı olanlardan istiyorum." dedi adamın dediğini duymamış gibi davranarak.

Devran sesini iyice derinleştirerek yeniden konuştu. "Ben de seni istiyorum tatlı olarak. Dünki yaramaz bebek Asil nerede? Neden böyle utangaçsın şimdi? Kafayı yiyeyim mi istiyorsun? Ve sen neden benim gibi kokuyorsun bebeğim?"

Asil alt dudağını ısırıp yine Ferdi'ye baktı. Selfie çekiliyordu arkadaşı. Arkasında kalan kuleyi de kadraja almaya çalışıyor gibi bir hali vardı.

"Aşkım, senin kazağınla uyudum çünkü başka türlü uyuyamazdım. Hani siyah kazağın var ya bana kocaman gelen, kalçalarıma kadar iniyor, içinde kayboluyorum ya..." Onu Devran'a bırakmamış kendi valizine yerleştirmişti gizlice.

Adam nasıl onsuz uyuyamayacaksa o da adamdan uzakta uykuya dalmakta zorlanacağını bildiği için yapmıştı bunu.

Devran çocuğun dediği kazağı ve çocuğu o kazağın içinde hayal etti. Kaşları çatıldı. "Ama sen o kazağı giydiğinde altına iç çamaşırından başka bir şey giymiyorsun." dedi.

Hatta çocuk bazen iç çamaşırı bile giymiyordu o kazağın altına...

"Altımda pijamam vardı tabii ki!" diye çemkirdi Devran'a dönüp. Fazla kısık sesli bir çemkirmeydi bu, dudaklarını büzüp adama bakıyordu kötü kötü.

"Ağzını yemek istiyordum kahvaltıdan önce ama sen otelden çıktığımızdan beri yanıma yanaşmadın bile."

Devran'daki devreler, dün gece iki kere boşaldıktan sonra hala daha fazlasını isteyen, Asil'in sıcaklığını özleyen aleti inmemek için direndiğinde yanmıştı.

İddia falan umurunda değildi artık.

Çocuğun ağrısı sızısı biraz dindiyse, onu her şeyiyle yeniden hissetmek istiyordu. Asil böyle demesine kızıyordu ama onu tekrar hissetmek için ölebilirdi.

Ağzını ağzına dayamak ve onu dizlerini titretecek şekilde vahşice yemek istiyordu. Bu dudaklardan uzak kalmayı başarabileceğini düşünen aklına küfür ediyordu her saniye.

Asil'in dudaklarından uzak kalmak bir süre sonra nefes alamıyormuş gibi hissetmesine neden olmaya başlamıştı.

"Sipariş verebilir miyiz artık?" diye sordu Ferdi, karşısındaki çiftin oynaşmasına ancak bu kadar süre dayanabilmişti.

Ve karşısında oturan ikilinin birbirlerine bakışları cidden daha fazla izleyebileceği bir şey değildi. Devran'ın, Asil'in dudaklarına attığı o bakışı Ferdi muhtemelen açlıktan ölmek üzere olduğu o anlarda yemek üzere olduğu herhangi bir yemeğe atıyordu...

"Verelim verelim..." dedi Asil başını tatlı bir telaşla sallayarak Devran'dan biraz uzaklaştı.

Siparişlerini verdiler ve gelen tabaklara gömüldüler hemen. Asil çilekli ve çikolatalı olandan söylemişti, Devran ve Ferdi kahvaltıyı daha çok andıran versiyonlarından birini seçmişlerdi.

Portakal suyunu içip dudaklarını yaladı Asil, Ferdi'ye hitaben konuştu. "Bizimle gezmek yerine sinemaya gitmek istediğine emin misin?"

Caddede yürüyerek bu kafeyi ararlarken eski Fransız filmlerini oynatan ufak bir sinema görmüşlerdi ve Ferdi bir film izlemek istediğini söylemişti. Asil'se gezmek istiyordu ama Ferdi'yi yalnız bırakmak da istemiyordu hiç...

"Eminim kankacım. İngilizce altyazı da oluyormuş, afişte yazıyordu. Belki çoğunu yine de anlamam ama canım o ortamda bulunmak istiyor. Sen benim için planını bozma. Devran abiyle gezersiniz, sonrasında buluşuruz ortak bir yerde."

"Tamam ama telefonunu kullanamıyorsun. Bir şey olursa nasıl haberleşeceğiz?" diyerek dudak büktü Asil.

Devran dayanamadı, zaten çok uzun süre sabretmişti. Asil'in minik çenesini parmaklarıyla tutup kendisine çevirdi ve çocuğun az önce içtiği portakal suyunun tadını damağında hissederek, yani dilini de o dudaklarda gezdirerek kısaca öptü Asil'i.

Geri çekilirken dudaklarını yalıyordu. Hiçbir şey olmamış gibi kahvaltısına geri döndüğünde Ferdi utanarak gözlerini kaçırdı ikiliden.

Asil, bir an ne konuştuklarını bile unutarak bomboş bir ifadeyle Ferdi'ye baktı, ardından ağzına bir tane çilek atıp hızla çiğnedi. Beceriksizce gülümsemeye çalıştı.

"Sinemanın önünde beklerim sizi." dedi Ferdi, kaçamak bakışlarla Devran'a bakarken. "Ya da direkt otele geçerim, öylesi daha mantıklı. Sizin gezmeniz ne zaman biter belli değil."

"Öyle yapalım." dedi Devran da, kahvesini içerken. "Otelde buluşmak daha mantıklı."

Kahvaltının ardından Ferdi'yi sinemaya bırakıp yanından ayrılmışlardı.

Devran, Asil'in elini tutuyor ama sadece elini tutuyor olmak ona yetmiyormuş gibi baş parmağını elinin üstünde gezdirip duruyordu.

"Biz nereleri gezeceğiz sevgilim?" diye sordu Asil, aslında aklında gidip görmek istediği bir yer vardı. Devran'a söylemeye utanıyordu.

"Gelirken gözlerini vitrininden alamadığın o iç çamaşırı mağazasına ne dersin?" diye sordu Devran da.

Çocuğun, adımlarını yavaşlatıp o vitrine attığı bakışları çok net görmüştü gözlerini Asil'in üstünden bir an bile çekemediği için. Ferdi onu çok acıktım, diyerek çekiştirmese, durup o vitrine bakacak, dayanamayarak içeri girip bir şeyler deneyecek gibiydi çocuk.

"Hih! Sen onu farkettin mi sahiden?"

Devran başını salladı ve durup Asil'i de kendisiyle birlikte döndürerek geldikleri yolu geri yürümeye başladı.

O mağazaya gidiyorlardı.

"Farkettim güzelim. Senin gözlerin benden başka bir şeye değdi mi, orada ilgini çeken ne var diye deliye dönüyorum ben. Hep bana bak istediğimden... Ama o güzel gözlerini dikip için giderek baktığın şeyler benim de çok hoşuma gidecek şeyler olduğu için sesimi çıkarmamayı tercih ettim."

"Devran ya..." dedi Asil. "Vitrindekini gördün mü?" diye sordu, sonra adama biraz daha sokularak koluna sarılıp ona alttan alttan baktı.

"Hangisini?" dedi Devran. Vitrinde bir sürü ürün sergileniyordu. Asil'in oraya baktığını görünce öyle bir göz atmıştı ama hepsini incelememişti elbette.

"Şey hani kırmızı olan... Jartiyerli vardı ya." dedi, hala adama bakıyordu vereceği tepkiyi merak ederek. Adam onun değişik iç çamaşırları giymesinden hoşlanıyordu ama öyle bir parçayı sever miydi bilmiyordu Asil.

"Görmedim yavrum onu." dedi Devran. Yutkundu.

Kırmızı jartiyer ve Asil...

"Benim hiç jartiyerim yok, biliyor musun?" diye sordu Asil masum masum. Nedense çok iddialı bir şeymiş gibi geliyordu. Taşıyamayacağını düşünüyordu hep.

Devran adımlarını tekrar durdurdu ve Asil'in elini bırakıp yanaklarını kavradı. "Hiç mi yok?" diye sordu çok ciddi bir tavırla.

Asil'in ağzından minik bir cık sesi çıktı. "Hiç yok aşkım." dedi adamın birden neden durduğunu, onu neden böyle yolun ortasında yanaklarından kavradığını ve kaşlarını çatarak baktığını anlamaya çalışarak.

"Şimdi bu ağzı biraz yiyeceğim müsadenle." dedi ve der demez öyle sertçe yapıştı ki çocuğun dudaklarına, dişleri birbirine çarptı.

Asil'in başını sabit tutarak aşırı zevkli bir işkenceyi andıran öpüşmeyi başlattı. Çocuğun dudaklarını yaladı ve hala tatlı kahvaltısının izlerini taşıyan o bal dudakları yalayıp dişlerinin arasına kıstırdı ve uzak kalışının hıncını çıkarmak ister gibi emdi.

"Mmh..." diye bir inleme döküldü Asil'in ağzından, onu açlıkla öpen adamın kollarına tutundu. Dilini adamın dişlerine değdirdi ve üst dudağını emmeye çalıştı ama Devran iki dudağını birden kavrayıp dilini çocuğun ağzına sokup onun minik diliyle buluşturunca Asil zevkle titreyerek adama eşlik etmeye başladı.

Dilleri aşırı tahrik edici bir dansa tutuşmuşken ayakta durabilmek için bedenini adamın bedenine yasladı ve Devran'ın diliyle oynamasına, emmesine izin verdi.

Adama karşılık vermeden, onu yiyip bitirmesine izin vermek Asil için mükemmelin ötesinde bir histi.

Bir ıslık sesi öpüşmelerini böldüğünde bisikletli, siyahi bir adamın gülerek yanlarından geçtiğini görünce, utanıp alnını Devran'ın omzuna yasladı Asil.

"Ah aşk!" diye bağırmıştı adam. "Paris'i bu yüzden seviyorum. Her sokağında aşk var." Bisikletiyle sakin caddede uzaklaşırken bembeyaz dişlerini göstere göstere gülümsüyordu hala.

Devran da hafifçe gülüp Asil'i biraz daha bastırdı kendine.

🤍🖤🤍

Mağazanın içi sıcaktı.

Asil, Devran'ın elini sıkı sıkı tutmuş, kendisiyle ilgilenen kıza vitrindeki kırmızı jartiyerli takımı istediğini İngilizce olarak anlatmaya çalışıyordu.

Kız gülümseyerek onların birbirlerine kenetlenmiş ellerine baktıktan sonra başını sallayarak eliyle onu takip etmelerini belirten bir işaret yapıp mağazanın arka taraflarına doğru ilerlemeye başladı.

Asil de Devran'ın elini bırakmadan kızı takip ediyordu. "Bak beğenmezsen söyleyeceksin tamam mı?" dedi adama. "Daha önce hiç denemedim, yakışıp yakışmayacağını bilmiyorum. Dürüst olacaksın." diye devam etti.

"Sana ne zaman yalan söyledim ben?" diye sordu Devran. "Ama yakışacağından o kadar eminim ki, şimdiden harika olacağını söyleyebilirim."

"Sen beni sevdiğin için böyle söylüyorsun. İnsan sevdiği kişinin hiçbir kusurunu görmezmiş ya, sen de öyle düşünüyorsun bence aşkım. Ama dışarıdan bir yabancı gözüyle bakıp tarafsız yorumlayacaksın, tamam mı?"

Devran sert bakışlarını çocuğa çevirdi ve onun mavi gözlerine baktı. "Kendi gözümle bakarım ben sana. Yabancı gözüyle falan bakamam. Böyle değişik isteklerde bulunma."

"Ya Devran, objektif ol diye dedim onu hayatım."

Kız dikkatlerini çekip Asil'e bedenini sorduğunda ve o bedende ürünü bulup Asil'e uzattığında ayaküstü tartışmalarına son vermek zorunda kalmışlardı.

Asil, kalın bordo perdeli kabinlerden birine girerken o sırada diğer kabinlerde kimse yoktu. Devran tam kabinlerin ortasında kalan koltuğa oturup sabırsızlıkla Asil'in o parçayı denemesini beklemeye başladı.

Asil'in üzerinde güzel görüneceğine emin olduğu şeylerle dolu bir mağazaydı burası. Bir kaç şeyi gözüne kestirmişti ve onları da mutlaka alacaklardı bu dükkandan çıkmadan...

Asil üzerindekilerden elinden geldiğince hızlı bir şekilde kurtularak tamamen çıplak bir şekilde dikilince aynadaki görüntüsüne baktı. Acaba burada kamera var mıdır, diye düşünmesine engel olamayınca gülerek çamaşırı eline aldı ve yüksek belli iç çamaşırını önce bacaklarından sonra biraz daha dolgunlaşmış olan küçük kalçalarından geçirdi.

Renk tenine o kadar çok yakışmıştı ki, gözleri ışıl ışıl oldu.

Çamaşırdan sarkan kayışlar bacaklarına sürtünüyordu.

Kenardaki pufa oturup tül çorapları da bacaklarına geçirdiği o sırada perdenin hafifçe oynadığını gördü, irkildi. Devran'ın sesini duyana kadar beklediği o bir kaç saniyede yüreği ağzına gelmişti.

"Giyebildin mi yavrum? Bakabilir miyim?" diye soruyordu adam, ses tonu her ne kadar sakin olsa da, Asil onun merakının ve sabırsızlığının kokusunu alabiliyordu.

"Gelebilirsin sevgilim." diye seslendi adama.

Devran etrafa bir göz atıp perdeyi araladı ve iri bedenini oldukça geniş olan kabine soktu.

Asil'in oturmuş, belini hafifçe içe doğru büküp kırmızı çamaşırın sardığı kalçalarını dışarıya çıkarmış, seksi bir şekilde tül çorabı havaya kaldırmış olduğu bacağından geçiriyor olduğunu görünce nefesi tıkandı adamın.

Çocuk çorapları giymiş şekilde ayağa kalktı ve çıplak ayaklarıyla yerdeki yumuşak halıya basarak aynanın önüne ilerledi. Klipsleri takmak için öne doğru biraz eğildi. Çamaşır kalçalarının arasına girip Devran'a eşsiz bir manzara sundu.

Hala donakalmış bir şekilde çocuğun her hareketini izliyordu. Bir Asil'e bir aynadaki yansımasına bakıyordu çocuğun...

Asil arkadaki klipsleri de takıp tamamen Devran'a döndü.

Kendisini çok beğenmişti.

Gülümsüyordu, gülümsemesini durduramıyordu.

"Nasıl oldum?" diye sordu adama.

Devran yutkunup çocuğun küçük aletini belli eden el kadar çamaşırı inceledi, bakışları aşağıya doğru kaydıkça çehresi ve gözleri karardı sanki.

Asil'in yüzü anında düştü. "Beğenmedin." dedi gözlerindeki ışıltı sönmeye başlarken.

Devran'ın bakışları yukarı taşındı, düz pürüzsüz karnını, minik göğüs uçlarını, o pembe tepeciklerden birindeki halkayı geçerek çocuğun yüzünde asılı kaldı.

"Bu kadar muhteşem oluşunla başa çıkabilmek, hayvanca tepkiler vermemek için içimdeki tüm ilkel duygularla aynı anda başetmeye çalışmak ne kadar zor, bir fikrin var mı?" diye sordu çocuğa. Büyük ellerini öne doğru uzatıp, o ince beli kavradı.

Parmakları neredeyse birbirine değecekti ve çocuk hala kilo aldığını iddia ediyordu...

Devran, ellerini aşağıya indirip kalçalarının arasına girmiş ince kumaşa parmaklarını geçirdi ve bunu yaparken aynadaki yansımalarından yaptığı şeyi izleyerek o çamaşırı yukarıya doğru çekip iyice o araya iyice sıkışmasını sağladı.

Asil alt dudağını ısırarak Devran'a baktı büyümüş göz bebekleriyle. Çamaşırı hassas deliğinin üstünde hissedebiliyordu. Hassas oluşu acıdığından değildi. Adamın gözündeki bakıştan, ağzından çıkanlardan ve tenine değen tenindendi...

"Evet, böyle arala o minik ağzını." dedi çocuğun aralanan ağzını görünce. Asil sızlanmadı ama sızlanmanın somutlaştığı bakışlarıyla baktı sevgilisine.

"Beğenmedim, bayıldım. Seni sevdiğim için değil sana taptığım için kusursuzsun gözümde..." diye devam etti sdam. "Hayır hayır!" dedi kendi söylediklerinden hiç hoşlanmamış gibi bir tavırla. Çamaşırı biraz daha çekti ve Asil'in onun nefesini kestiği gibi, o da çocuğun nefesiyle oynadı. "Kusursuz olduğun için tapıyorum sana. İnançlı bir adamım ben ama Tanrı'nın gücüne gideceğini bile bile elimde olmadan bazen ondan bile üste koyarcasına tapıyorum sana."

"Devran..."

"Adımı inleme böyle sana sahip olamayacağım bu halka açık yerde." dedi Devran anında. Geçirdiği parmakları bu kez aşağıya doğru kaydırarak indirip çamaşırı düzeltti.

"İddiayı unuttun mu?" diye sorabildi Asil. "Benden uzak durup kazanmayı planlıyordun ya... Şimdi neden böyle konuşuyorsun?"

"Sikerim iddiayı, ben sana yanıyorum. Sen kazan, ben kaybedeyim ne fark eder. Ben kaybettiğimde zaten kazanmış olacağım."

Asil gülümsedi ve bakışlarını adamın boynuna indirdi. Sonra birden parmak uçlarında yükselip dudaklarını adamın boynuna dayadı ve ceketinin içine ellerini sokup adama sarıldı.

Dudakları arasına aldığı esmer deriyi emip iyice ıslattı ve minik minik ısırdı. Geri çekilip adamın kararmış gözlerine baktı, adam kalçalarını sertçe kavrayıp onu kasıklarına bastırırken yeniden boynunu emdi Devran'nın.

Öyle sert emiyordu ki adamın güzel tadı ağzına doluyordu. Islak öpücük sesini andıran sesler kabinde dağılıyordu.

"Aşkım..." Biraz emdikten sonra çekilip nefes aldı ve adamın boynunun farklı yerlerine kızarıklıklar bırakarak devam etti.

"Asil burada olmaz." diye hırlar gibi konuştu Devran.

"Nerede... olur?" Hala adama kafayı yedirtecek şekilde ayaküstü adamın boynunu yiyip bitirirken konuşmak için kendisine zor fırsat veriyordu.

Devran birden çamaşırın kenarındaki etiketi hiç zorlanmadan kopardı ve Asil'i boynundan uzaklaştırıp ıslak kırmızı dudaklarını öptü uzunca.

"Üstündeki kalsın, kıyafetlerini giy. Acele et." dedi ve gözüne kestirdiği diğer parçaları da alıp ödemeyi yapmak için kabinden çıktı.

🖤🔥🤍

Otel yakın olmasına rağmen çevirdikleri taksiden inerken Devran para üstünü umursamadan adama birkaç yüzlük banknot uzattı ve Asil'i de çekiştirerek elindeki karton çantalarla taksiden indi.

Üçüncü kattaki odalarına çıkışları, kapıyı açışları, odaya girişleri ve çantaları bir kenara fırlatışları o kadar hızlı oldu ki Asil hiçbir şeyi takip edemiyordu.

Hemen hemen beş dakika önce o mağazadaydılar ve şimdi Devran, içinde savaştığını söylediği tüm o ilkel duygularla savaşmayı bırakmış, o duyguların hepsini birazdan Asil'in üstüne salacakmış gibi bir bakışla kendi üstündeki kıyafetlerden kurtuluyordu.

"Soyun." dedi çocuğa, çıplak gövdesiyle dikilip pantolonunun düğmesini açıp fermuarını indirirken.

Asil ceketi çıkardı, ayakkabılarını ve ardından kazağını...

Pantolonuna sıra gelince, "Onu bana bırak." dedi Devran. Kendi pantolonunu çıkarmış yalnızca boxerıyla dikiliyordu.

Öyle tahrik olmuş haldeydi ki Asil adamın çamaşırını zorlayan aletini görünce gözleri irleşti, kaşları şaşkınlık ve hayranlıkla havalandı.

Devran, çocuğu kendine çekip önce biraz sakinleşmeyi amaçlayarak onu biraz öpmeye niyetlendi ama onu öpmek onu daha fena yaptı.

Asil'i öperken çocuğun pantolonunu biraz indirdi ve çocuğu birden çevirerek üstü boş olan masaya doğru sertçe yatırdı.

Öyle hızlı, öyle telaşlı, öyle sabırsızdı ki... Elleri titriyordu neredeyse. Asil'i masaya biraz daha bastırarak gövdesini ahşap yüzeyle bir hale getirdi. Çocuğun arkasında diz çöküp beyaz kalçalarını yoğurarak öpmeye ve ısırmaya başladı.

"Devran, canım acımaz korkma sakın, tamam mı?" diye inler gibi konuştu Asil. Poposundaki ısırıklar onu da feci azdırmıştı. Adamın yine ona kıyamayıp vazgeçmesinden ya da yumuşak davranmasından korkuyordu.

Cevap olarak sert bir ısırık aldı adamdan.

"Ufff..." diye inledi acıyan canıyla.

Devran çamaşırı kenara çekti ve sanki aylardır görmüyormuş gibi özlemle baktı pembe deliğe, gözleri doldu.

Dilini oraya bastırıp güzelce ıslattı, acele ederek yaladı, yan taraflardaki yumuşak dolgunluklara dişlerini geçirip Asil'in parmak uçlarında yükselip kalçalarını ağzına bastırmasına neden oldu.

"Aşkım, yiyişiyorsun sanki." dedi çocuk gözlerini kapatmış, yanağını da ahşaba dayamış kendinden geçmesine ramak kalmış halde... Masanın kenarlarına tutunmuş oradan güç almaya çalışıyordu ama şimdiden içi çekiliyordu sanki.

"Sert mi istiyorsun?" diye sordu Devran çocuğun ne istediğini adı gibi bilse de, duymak için can verebilecek bir yanı vardı içinde.

"Hani demiştin ya..."

"Ne demiştim?" dedi Devran yalamaya devam ederken, bir kulağı Asil'deydi. Çocuğun sesli sesli aldığı soluklar arasında konuşmaya çalışmasını dinliyordu.

"Sesin kısılana kadar demiştin ya, öyle..."

Devran, dilini deliğe sokup sokup çıkardı ve çocuğun şimdiden yükselen inlemelerini dinleyip kalçalarını iki yana doğru iyice açtı.

"Sen istersin benim için emir olur." dedi, pantolonu aşağıya çekiştirip bacaklarından sıyırdı ve çocuğu sadece jartiyerle bıraktı.

Ağzındaki tükürüğü iyice yaydı ıslak deliğe ve ayağa kalkıp masanın yanına Asil'in yüzünün dönük olduğu tarafa geçti. Boxerını çıkardı ve aletini tutup masanın üstüne koyarken Asil gözlerini açtı, adamın damarlı erkekliğiyle burun buruna geldi.

"Islat onu, içinde olmayı çok sevdiği sıcak ağzına al bebeğim. Güzelce em onu deliğine girmeden önce." diyip Asil'in başını yavaşça aletine doğru çekti ve doğrulmasına izin vermeden çocuk hala masaya yaslanmış haldeyken penisini onun ağzına soktu. Asil, itiraz etmeden tadını çok sevdiği o şeyi ağzına kabul etti ve birazdan kendini becereceğini bildiği aleti emmeye, dilini başının etrafında, gövdesinde gezdirmeye başladı.

Devran başını geriye atıp arka arkaya üç büyük nefes aldı ama tutmaya çalıştığı inlemesi için çok geçti. "Aahh!" diye bağırır gibi inledi kalçaları ileri geri hareketlenip çocuğun ağzını zorlarken. Asil öğürdü, gözleri yaşardı.

Devran aletini eliyle yönlendirip bu sefer boğazına değil, yanağının içine sürtmeye, oraya girip çıkıyormuş gibi hareketler yapmaya başladı. Asil'in yanağı adamın erkekliğinin top gibi başıyla bir şişiyor bir sönüyordu.

Yeterli geldiğini düşünmüş olacak ki, adam çocuğun ağzından çıktı ve yeniden arkasındaki yerini aldı. Bir uyarı vermeden ıslak deliğe, ıslak erkekliğiyle tek seferde girdi.

Asil'in gözleri karardı ve masanın üstünden doğrulmaya çalıştı. Bağırışı kendi kulaklarını tırmalamıştı. Dişlerini sıkıp, alnını masaya dayayarak bu dolulukla başa çıkmaya çalıştı.

"Devran, aşkım... Iğhh!" diye ıkınır gibi inlemeye başladı.

Adam biraz beklediyse de bu bekleyişi uzatmadan, doğrudan hızlıya yakın bir hızla girip çıkmaya başladı başını döndüren darlığa, kırmızı çamaşır bir görünüp bir kaybolan aletine sürtünüp bağlantıyı çoktan kopardığı aklını iyice bulandırıyordu.

Çocuğun bedeni, zevk noktasını acımadan döven erkeklikle öne geri savrulup duruyordu.

Devran hızlandı.

Belki de önceki birleşmeleri içinde en hızlısı buydu, belini ve kalçalarını koca elleriyle kavradığı çocuğa gerçekten hayvansı bir güçle sahip oluyordu.

"Ah ah ah..." Asil'den yükselen sesler bundan ibaretti.

Devran hırlıyor, hırslanıyor, aletini çocuğun içinde döndürüp, onun tüm duvarlarını hissediyor, sanki köküne kadar içine girmek yetmiyormuş gibi daha fazlasını isteyerek her seferinde artan büyük bir kuvvetle itiyordu kendisini.

Masa da bu kuvvete kayıtsız kalamayıp sallanıyordu.

Asil bir elini arkaya atmayı başarıp Devran'ın bacağına tutundu ve tırnaklarını adamın etine geçirdi. Yavaşlaması için ya da hissettiği acıdan dolayı değildi. Sadece tutunacak bir yer arıyordu, adama dokunmak istiyordu.

Canı acıyordu ama haz gözünü öyle bir karartmıştı ki, o acı o hazzı arttırıyordu sanki.

Ağlamaya başlamıştı, boğazı artık kontrolsüz çıkan inlemeler yüzünden ağrıyordu.

Adamın kasıkları kalçalarına çarptığında çıkan sesler odada yankılandıkça her şey iyice ateşleniyordu.

Asil, adamın sahip olmak deyişini şimdi anlıyordu. Bu sevişmekten de öteydi, adam ona sahip oluyordu... Şuursuzca, sanki bilinçsizce, sadece zevk almaya ve zevk vermeye yönelik, arzunun, tutkunun esiri olmuş bedenlerinin en vahşi şekilde birleşmesiydi bu.

Aşk da oradaydı.

Aşk Asil'in boynuna ve omuzlarına kondurulan öpücüklerde, o öpücükleri konduran dudaklardaydı.

Asil, böyle bir birleşmenin sonundaki rahatlamanın, o zirveden düşüşün şiddetini düşününce heyecanla titredi. Zaten öyle bir sıkıp bırakıyordu ki adamın varlığını içinde, adam da titriyordu.

İkisi de boşalmaya çok yakındı ama Devran kendini dizginleyemedi. Titreye titreye geldi, sıcaklığını Asil'in en derinine bıraktı. Uzun uzun boşaldı.

Çocuğun içinden çıkmadı.

Onun gövdesini masadan ayırdı ve o şekilde hala içindeyken kucaklayarak onu yatağa taşıdı. Asil hala içinde, hala sert olan aletle yine kendini kaybetmek üzereyken yumuşak yatağa bırakıldı.

Aynı pozisyonda yeniden köklemeye başladı Devran.

Doymamıştı.

Doymazdı.

Onu tıpkı söz verdiği gibi, içinden çıkmadan, sesi kısılana kadar, defalarca becerecekti...

Öyle de oldu.

Hızı asla yavaşlamadı ve kısa süre sonra boşalan Asil'den çok sonra boşaldı Devran. İkinci posta olduğu için belki, ilkinden çok daha uzun sürmüştü... Asil'i bile yeniden zirveye taşıyacak kadar uzun sürmüştü.

Aynı anda inleyerek geldiklerinde, Asil pili tamamen bitmiş oyuncak bir bebek gibi öylece uzanıyordu.

"Devam... edebilecek misin?" diye sordu Devran. Hareket etmeden duruyordu. Çocuğun içindeki kayganlığı hissediyordu, menileri sayesinde vıcık vıcık olmuştu sıcak yuvası. Bir kısmı dışarı taşmıştı. Böyle tahrik edici bir görüntü daha görmemişti hayatında Devran.

Asil'den herhangi bir cevap gelmedi.

"Yavrum." dedi Devran, çocuğun öpmelere doyamadığı sırtına eğilip tekrar öpmeye başladı. Ensesini yalayıp belki bininci kez ıslak tenindeki terin tadına baktı. "Yetti mi?"

"Seni seviyorum." dedi Asil, öyle boğuk öyle kısık çıkmıştı ki sesi, Devran onun ne dediğini anlayamadı. Yüzüne yapışmış saçlarını eliyle çekip güzel yüzüne baktı. Göz kapakları örtülüydü.

Adam ona bakmak için eğildiği için erkekliği o hassas yere baskı yapıp sızlanarak inlemesine neden oldu yeniden.

"Dilini mi yuttu benim minik sevgilim?" Yanağını öptü arka arkaya. "Çok dayanıklı bir bebeksin, biliyorsun değil mi? Eminim bir taneyi daha kaldırırsın." diye fısıldadı kulağına doğru.

Asil, gözlerini ufak da olsa aralayıp, "Lütfen..." dedi.

Devam etmesini istiyordu.

Devran içinden çıkmadan onu bu sefer sırtı üstü yatacağı şekilde çevirdi. Üstüne doğru eğildi ve çorapla örtülü bacakları ikisi arasında katlandı, Asil kendi bacaklarının kafasının iki yanında olduğunu gördü.

"Esneksin ve bana bunu söylediğin ilk andan beri senin tüm sınırlarını denemek istiyorum..."

Kalçası havaya kalkmış, birleşen mahremleri apaçık ortaya çıkmıştı. Asil bunu bile görebiliyordu bu pozisyonda. Adam içine girip çıkmaya başladığında, onu köküne kadar içine alışını izlemeye başladı.

Devran bu sefer yavaştı, doğrudan gözlerine bakarak yapıyordu her vuruşu. Tamamını çıkara çıkara sokup duruyordu.

Bitiriyordu Asil'i.

Aşkım, sevgilim kelimeleri düşmüyordu Asil'in ağzından. Adamın kara gözlerindeki girdapta kayboluyordu. Tükenmişti zaten ama sanki mümkünmüş gibi daha da tükeniyordu.

Daha da tükenmek istiyordu.

Adam durmadan içine girip çıkıyordu, hızlanıyordu. Yavaş başlasa da yine kontrolünü kaybetmiş, az önceki deli gücü geri gelmişti.

O şekilde, sanki iki kere boşalan o değilmiş gibi dakikalarca sevdi Asil'i.

Asil'in üzerinde çamaşır sırılsıklam olmuştu, kırmızı yerini daha koyu bir renge bırakarak kaybolmuştu. Deliği öyle vıcık vıcıktı ki, yağ gibi kayıyordu Devran.

Asil, adamın boynuna sarılarak haykırarak geldiğinde bu Devran'ı da tetikledi ancak boşalması yine Asil'inkinden epey sonra gerçekleşti.

Uzun süredir aynı pozisyonda sahip olduğu çocuğun bacaklarını düzeltti, rahatça uzanmasını sağladı boşalmasının artçı şokları da bitince ama içinden çıkmadı. Kenarda duran ve tüm sarsıntılara rağmen yataktan düşmemeyi başarmış örtüyü üstlerine çekerek, Asil'e arkadan sarılarak onu çekip iyice bedenine yasladı.

Asil, başını adamın koluna yaslamış şekilde baygın bir şekilde yatarken dudaklarını adamın koluna bastırdı, onu öptü.

"Seni seviyorum." diye fısıldadı kısılmış sesiyle... Ama bu sefer daha anlaşılırdı.

Devran hala çocuğun içindeyken yorgunca gülümsedi.

"Sana tapıyorum." diyerek ensesini öptü ve gözlerini kapattı.

Onun içindeyken uyumak nasıl bir duygu diye uzun zamandır merak ediyordu...

Cennetvari bir duygu olduğunu artık biliyordu.

🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍

Aslında bu hesapta yoktu...
İçimden geldi yine
🙊🙊🙊

Gelecek bölümde görüşürüz, artık tatil moduna elveda diyebiliriz yavaştan
✨😚💖

Kerim ne halt yiyor, ne siz sorun ne ben söyleyeyim...
Avare avare dolanıyor heralde, çünkü Paris'te tanıdığı falan yok 😆

Continuar a ler

Também vai Gostar

2.1K 161 11
David Judesie Heyworth Law'a dair ıvır zıvırlar. "Nothing is above the law."
604K 51.4K 51
Tamamlandı Fantastik- MPREG hikayesidir. Hikaye interseks bir birey ve Panter adam adasında geçmektedir. Hikayenin fantastik ögesi erkek hamileliği d...
1.5M 89K 52
[TAMAMLANDI] Babasını bıçaklaması üzerine hapse giren genç bir delikanlı... Hapishanede tanıştığı biri hayatını değiştirebilir mi? Başlangıç:16.10.20...
812K 56.8K 78
[TAMAMLANDI] Dağa kaçırılmasıyla başlamıştı onların hikayesi... Onlar herkes gibi normal tanışmamışlardı. Hatta onlarınki çok zalimce bir tanışmaydı...