ASİL bxb

By onlycherrypie

2.6M 147K 79K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... More

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"

20.9K 1K 692
By onlycherrypie

Merhaba
🌸💞🌸

Keyifli okumalar

😌 FERDİ 😌

💫

ASİL 🤍

DEVRAN 🖤

39. Bölüm:

Asil ve Ferdi yerde oturmuş, Ferdi'nin gelirken getirdiği oyunun kartlarını sıraya koymaya çalışıyorlardı. Tarih, edebiyat, sanat gibi genel kültür sorularından oluşan bu oyunun asıl amacı eğlenirken öğrenmekti ve bu ikili için gayet iyi bir vakit geçirme aracıydı.

Eğer mümkün olsa Ferdi bunu akıl ettiği için kendini alnından öperdi.

"Biz bunları kolaydan zora sıralıyoruz ama karışık da oynarız." dedi Ferdi Asil'in düzgünce dizip ona uzattığı desteyi alırken. "Ben göz attım bunlara uçaktayken. Kolayları Zeliş bile bilir." Zeliş, geçen sene okula başlayan kız kardeşiydi. "Ama tekrar olur bize, ayırmıyorum o yüzden."

Asil başını salladı. "Bildiklerimizi pekiştirmiş oluruz. Kalsın onlar da."

Hemen yanlarındaki geniş koltukta oturan Devran, bir kaç defa yerden kalkmalarını ve masaya geçmelerini söylese de bu şekilde rahat ettiklerini söyleyerek masaya geçmeyi kabul etmemişlerdi. Altlarında birer minderle kafa kafaya vermiş dakikalardır o kartlarla uğraşıyorlardı.

Nihayet her şeyi ayarlayıp oyuna başladılar ve bir süre, kolay sorulara hızlı hızlı cevap vererek oynadılar.

Devran, Asil'in böyle sıradan bir oyundan bile keyif almasını, heyecanlı heyecanlı konuşmasını, cevapları düşünürken yüzünün aldığı şekilleri büyük bir dikkatle izliyordu. Doğru bildiğinde aydınlanan, bilemediğinde düşen suratı, ardından doğru cevabı öğrenmek için Ferdi'nin elindeki karta hamle yapması, çocuksu atışmaları, Devran'ın tabletinde ilgilendiği şeye odaklanmasını zorlaştırıyordu.

Ama kalkıp onların yanından gidemiyordu da.

Kıskandığı için değil, sadece Asil'in doğum gününün her anında yanında olmak istiyordu ve onlar kahvaltıdan sonra hemen çıkıp gezmek ya da kutlama yapmak yerine oyun oynamayı tercih etmiş olsalar da, yanlarında sessizce durmak istiyordu.

Belki biraz da kıskandığı içindi ama sadece biraz...

Asil, oyun biraz ilerlediğinde ve sorular gittikçe zorlaşmaya başladığında sırtını bir yere dayama isteği duyarak etrafına bakındı. Gözüne bir yer kestirince poposunu minderiyle beraber kaydırıp sırtını koltuğa, Devran'ın bacağının hemen yanına yasladı.

Devran bir bacağını kıvırıp üstüne oturmuştu ama diğer bacağı normal bir şekilde duruyordu ve şimdi oraya ilişen çocuğun omzu, koyu renk pantolonunun sardığı bacağına değiyordu.

Asil yer değiştirince, Ferdi de biraz hareket ederek onun tam karşısına geçmişti. Asil'in sorduğu sorunun cevabını sesli bir şekilde düşünürken birden gözleri merdivenlerden inen bedene takıldı. Bu adamı ne zaman görse bir yutkunma isteği geliyordu çocuğa.

"Daha iyi misin?" diye sordu gözlerini uzun boylu adamdan ayırmadan. Onu takım elbisesiz, günlük kıyafetlerin içinde ilk görüşüydü, zaten adamı yalnızca bir kaç kere görmüştü ve şimdi beraber İtalya'daydılar... Hala gerçekliğini sorguluyordu burada oluşunun.

Kerim, hala ağrıyan başıyla Ferdi'ye baktı ama bu çenesi düşük çocuğu daha fazla kırmamak için surat ifadesini yumuşatmaya çalıştı. "İyiyim, sağ ol." dedi yalnızca ve Ferdi'nin gözleri hala üzerindeyken geçip Devran'ın yanına oturdu.

Asil Kerim'in burada olduğunu bilmediği için başını çevirip Devran'ın soluna oturan adama baktı. "Kerim, sen nereden çıktın?" diye sordu.

"Beraber geldik biz." dedi Ferdi, adama gözlerini dikip izlediğini farkedince bakışlarını elindeki kartlara indirdi hızla.

Uçakta adam onu bir güzel azarlamıştı ağrıyan başı yüzünden. Ama Ferdi ne yapsındı? İlk defa uçağa biniyordu ve kendisini yanındaki adamla konuşarak rahatlatmak istemişti. Adamın başının ağrıdığını nereden bilebilirdi?Çenesini kapatmasıyla ilgili oldukça sert bir uyarı almıştı ve biraz utanmıştı.

"Hoşgeldin sen de." diye gülümsedi Asil.

"Hoş buldum, Asil Bey. Doğum gününüz kutlu olsun."

Asil, Devran'la hemen hemen aynı boyda olan ama daha ince bir vücut yapısına sahip olan kumral adama yüzünü buruşturarak baktı. "Bana bey deme, lütfen. Asil yeterli. Ve teşekkür ederim." Son cümlesinde içten bir şekilde gülümsemişti adama.

Kerim, bakışlarını Devran'a çevirip bir onay ya da itiraz beklese de patronu gözlerini ona çevirmemişti bile. Dizinin dibindeki çocuğa bakmakla meşguldü.

"Peki, sen nasıl istersen." dedi Kerim ve gözleri, suçlu bir çocuk gibi elindeki kartları evirip çeviren Ferdi'ye kaydı.

"Evdekilerle konuştun mu?" diye sordu dümdüz bir sesle.

Ferdi bu sorunun kendisine sorulduğunu anlayınca irkilerek Kerim'e baktı. "Hayır, konuşamadım. Hattım yurtdışında kullanıma açık değil." diye sakince açıkladı.

"Ben uçaktan iner inmez mesaj attım ailene." dedi Kerim, çocuğun o gelir gelmez durgunlaştığını farketmek sinirini bozmuştu. Oysa merdivenlerden inerken Asil'in ve onun gayet neşeli bir şekilde konuştuğunu, bir şey hakkında gülerek tartıştıklarını duymuştu ama kendisi salona girer gitmez bıçak gibi kesilmişti çocuğun sesi.

Ferdi'nin kaşları havalandı hafifçe, başını aşağı yukarı salladı. "İyi yapmışsın." dedi. Annesi ve babası bu saate kadar habersiz kalmadığı için içi rahatlamıştı.

Kerim, elindeki telefonu Ferdi'ye doğru uzattığında Ferdi adamın elindeki son model telefona baktı öylece. "Sağ salim vardığını biliyorlar ama kardeşin çok ağladı arkandan. Ara, sesini duysun."

Ferdi, kendisinden asla beklenmeyen bir çekingenlikle adamın telefonuna uzanıp eline dokunmamaya özen göstererek alırken Asil başını, hemen dibindeki dize yaslamış kedi gibi yanağını sürtüyordu.

"Bana söyleseydin ya, arardık annenleri." dedi yanağı Devran'ın bacağındayken, kolunu da o bacağa dolamış, resmen sarılmış ve iyice yaslanmıştı. Oyunu çoktan unutmuşlardı, iki çocuğun dikkati de çok başka şekillerde dağılmıştı.

Asil'in aklı Devran'la sabahki hallerine gitmişti. Adamın onu neden odadan çıkardığını biliyordu artık, o anki tribine pişman olmuştu. Biraz Devran'la ilgilenesi vardı açıkçası.

Onun için en yakına arkadaşını başka bir ülkeye getirmişti adam. Bir teşekkürü hakediyordu Asil'in gözünde.

"Aklıma gelmedi ki kanka..." dedi Ferdi. Aslında bir ara gelmişti ama kahvaltı ederken tamamen unutmuştu ailesine haber vermeyi. Şimdi Kerim hatırlatıncaya kadar tekrar aklına gelmemişti. İyice küçüldü sanki oturduğu yerde. "Ararım şimdi. Merak etmişlerdir." diye mırıldandı.

Oturduğu yerden ayaklanıp altında, belinden düşecekmiş gibi duran gri eşofmanı biraz yukarıya çekti ve pencereye doğru yürüyerek oturan üçlüden uzaklaştı.

Ezberindeki numarayı tuşlarken göz ucuyla koltukta oturan adama baktı. İfadesiz bir suratı vardı Kerim'in ve sanki Ferdi'ye bakarken, o surat daha da ifadesizleşiyor gibi hissediyordu çocuk.

Adamın normal halinin bu olduğunu kısa sürede de olsa çözmüştü ama etrafında hiç böyle biri olmadığı için garipsiyordu da. Devamlı yanlış bir şey yapmış da adam onu yargılayan bakışlarla kendisini izliyormuş gibi hissediyordu.

"Zeliş..." diyerek cevap verdi annesinin telefonunu açıp kendisine fırsat vermeden bıcır bıcır konuşan kardeşine ve kısa bir konuşmanın ardından gülümseyerek diğerlerinin yanına döndü. Telefonu Kerim'e uzatırken bile gülümsemesi bozulmamıştı.

Kerim'in gözleri çocuğun gülüşüne düştü, en azından yüzü biraz güldü, diye düşündü. Vicdan yaptırmıştı bu velet ona. Alt tarafı o çenesini biraz kapatmasını istemişti, başı çatlıyordu ve uçaklardan pek hoşlandığı söylenemezdi.

Ferdi geçip yeniden Asil'in karşısına oturdu ama oyunun devam etmeyeceğini anında anlamıştı.

Asil, saçlarının arasında dolanmaya başlayan parmaklarla birlikte bakışlarını Devran'a çevirmişti. Devran çoktan tabletini kenara bırakmış ve bacağına sarılan çocuğa vermişti tüm dikkatini. Aralarında sadece ikisinin anlayabileceği uzun bir bakışma geçti.

Asil'in gözleri saniyenin çok küçük bir kısmında adamın pantolonunun önüne kaydı ama bunu Devran'dan başka kimse farketmedi. O minik an bile Devran'a yetmişti. Asil'in saçlarını hafifçe kavradı refleksle. Çocuğun ağzı da hafifçe aralandı. Ama öyle ufak hareketliliklerdi ki bunlar diğerlerinin anlamasına imkan yoktu.

"Canın acıyor mu?" diye sordu Devran. Hem yanıkları hem başka şeyi kastediyordu. Asil böyle dizlerinin dibindeyken, ona kirpiklerinin arasından güzel güzel bakıyorken aklı istemeden başka yerlere kayıyordu, ne Ferdi'nin ne Kerim'in varlığı kendini hissettirebiliyordu.

"Ne oldu ki?" diye sordu Ferdi merakla. İkisini böyle yakın ilk görüşüydü. Ve ilk defa iki erkeğin sevgili oluşuna şahit oluyordu. Onları izliyordu ama bakışlarını rahatsız etmeyecek şekilde tutmaya çalışıyordu. Sadece ilginç geldiği için seyrediyordu. Merak ediyordu.

"Dün yandım da sıcak sudan." dedi Asil, Devran'ın sorusuyla birden fazla şeyi kastettiğini gayet iyi anlamıştı ama arkadaşına cevap vermek için bunu görmezden gelmişti. "O yüzden giydim gözünü kanatan bu bol şortu da. Çok acımıyor ama sızlıyor işte kumaş değince."

"Geçmiş olsun kanka. Dikkat etsene kendine ya. Bakayım nasıl yandın? Su falan topladı mı?"

Asil, şortunu paçalarından tutup kaldıracakken Devran, "İndir yavrum şortunu." dedi sakince ama Ferdi'ye çevirdiği bakışları hiç de sakin değildi.

"Devran abi, abartmıyor musun?" Ferdi, şirin olduğunu düşündüğü bir gülümsemeyle gergince Devran'a bakarak sormuştu. Kerim, çocuğun gülüşüne bakarken neredeyse gülecekti. Tırsıyordu Devran'dan, çok belli ediyordu ama çenesini tutmayı da asla beceremiyordu, çenesi düşük bir çocuktu.

"Abartırsam abartırım lan. Sana ne?"

Ferdi gözlerini açarak korkmuş gibi baksa da pek korkmamıştı. Yani korkmuştu ama nedense, Devran'ın ona hiçbir şey yapmayacağından oldukça emindi. Sırf Asil mutlu olsun diye tutup onu buraya getirmişti. Bunu yapan adam kalkıp da Asil'i üzecek bir şey yapmazdı.

"Haklısın abi bana ne? Kardeşim sen de her aç göster diyene açıp gösteriyor musun? Ne bu gevşeklik?"

Asil duyduklarına inanamıyormuş gibi karşısında oturan arkadaşına baktı ve oturduğu yerde biraz dikleşti. Başını yasladığı yerden kaldırmıştı ama hala Devran'ın bacağını tutuyordu. "Ne münasebet Ferdi ya?" dedi asla korkutucu olmayan bir kızgınlıkla.

"Sana çok uzun zamandır kılım Ferdi." dedi Devran. "Zorlama istersen. Uslu uslu oynayın hadi oyununuzu."

"Tamam abi. Oynarız. Evcilik bile oynarım, sen iste yeter."

Kerim, "Çocuk." dedi birden. "Ağzını her açtığında Devran Bey'in asabını bozacak şeyler söylediğinin farkında değil misin? Bilerek mi yapıyorsun?"

Ferdi, onun da konuşmaya dahil oluşuyla sus pus oldu.

"Arkadaşıma laf söyleyip durmasanız mı acaba?" diye çıkıştı Asil. "İstediği gibi konuşur. Devran bakma öyle Ferdi'ye."

Devran bakışlarını anında Asil'e çevirirken, o bakışlar üç yüz altmış derece şekil değiştirmişti. "Bakmıyorum hiçbir şekilde." dedi çocuğa.

Asil ona uyarı dolu bir bakış attıktan sonra diğer adama döndü. "Kerim, senin neyin var? Ferdi sordu ya merak ettim."

"Başım ağrıyordu. Uçağa binince iyice arttı. O yüzden gelir gelmez odama çekildim."

Ferdi, adamın onun çok konuşmasıyla ilgili bir şeyler söyleyeceğini sansa da öyle olmadı.

"Ben de kötü oldum uçakta ilk sefer. Midem falan bulandı biraz. Şey, sen kahvaltı da etmedin, açsındır. Bir şeyler hazırlayayım mı?"

Adamın yüzü gerçekten de biraz solgun görünüyordu. Asil yeni farketmişti.

"Sen mi hazırlayacaksın?" diye sordu Kerim şaşkınlıkla. Asil başını sallayınca, "Yok, canıma susamadım ben." dedi ilk defa gülerek. Tam bir gülüş bile değildi, dudağının kenarı kıvrışmıştı sadece.

Ferdi şok oldu.

Bu adam, gülebiliyordu.

"Ya ben çok güzel yemek yapıyorum. Neden öyle dedin ki? Aşk olsun..."

"Eminim ki çok güzel yapıyorsundur ama kalkıp bana bir şeyler hazırlamanı isteyemem." dedi Kerim. Devran'ın ters yapacağından emindi. "Canıma susamadım derken de, senin yaptığın yemekler için demedim onu."

"Benim içimden gelmişti ama."

"Kırma çocuğu." dedi Devran Kerim'e bir bakış atarak. Asil ne istiyorsa, onu yapardı. Kerim'in itiraz etmemesi için, anlamlarla yüklü bir bakıştı Devran'ın gözündeki.

"Devran Bey, olur mu öyle şey? Ben kendim hazırlarım."

"Ben de acıktım." diyen Ferdi'yle bakışlar onun üstüne döndü. "Ben hallederim. Sen yanık yanık uğraşma." ded Asil'e.

Adam uçakta da bir şey yememişti. Aç olduğunu biliyordu Ferdi.

"Ya sakat kalmadım, yandım sadece. Hem Devran sayesinde çok iyiyim. Ama siz bilirsiniz. Sen de az yedin kahvaltıda zaten, acıkmış olman çok normal. Beraber hazırlayın o zaman bir şeyler."

Ferdi, Kerim'e baksa da adam ona değil Devran'a baktığını görünce, "Ben mutfaktayım o zaman." dedi az önce oturduğu yerden yeniden kalktı ve eşofmanını çekerek mutfağa ilerledi.

Kerim'in gözleri o eşofmana kaydı, kaşları çatıldı.

"Ben de gideyim, bir sakatlık çıkarmasın." diyerek ayaklandı ve Ferdi'nin peşinden mutfağa gitti.

Asil onların gittiğinden emin olmak için arkalarından bir süre baktı, ardından Devran'a döndü. Adamın mutfak tarafındaki bakışları da anında Asil'e dönmüştü.

"Ferdi'yle öyle ters ters konuşmayın, lütfen. Benim için buraya kadar gelmiş ve belli etmese de içli bir çocuk o. Umursamıyormuş gibi görünse de aklına takıyor." diye konuştu.

Arkadaşı çok durgun gelmişti ona ama fırsat bulup konuşamamışlardı bir türlü. Bir derdi vardı sanki çocuğun, Asil ilk fırsatta sorup öğrenmek istiyordu. Belki de burada olmaktan memnun değildi Ferdi ama gayet memnunmuş gibi duruyordu. Canına sıkan başka bir şey olmalıydı.

"Yavrum, elimde değil ne yapayım?"

"Lütfen."

"Tamam, hiç terslemeyeceğim. Kerim'i de uyarırım."

Devran, eğilip onun alnına bir öpücük kondurdu, dudakları özlediği tende biraz oyalandı. "Sen yorulmadın mı öyle saatlerdir yerde?" diye sordu.

"Yok, sevdim dizinin dibinde olmayı." dedi Asil anında Devran'ın çok sevdiği hazır cevaplılığıyla.

Devran'ın gözlerindeki bakış değişirken çok kısa bir an mutfak tarafını kontrol etti. Arada kısık sesli konuşmalar geliyordu, tabak çanak sesleri duyuluyordu.

"Utanmıyor musun insanların içinde aletime bakmaya?" diye sordu Devran Asil'in saçlarını canını acıtmayacak şekilde kavrayıp başını geriye yatırırken. Koltukta oturuşunu düzeltti ve biraz öne kayarak diğer ayağını da indirip Asil'i iki yana açtığı bacaklarının arasına aldı. Ona tepeden tepeden baktı.

Annesi ve babası kahvaltıdan sonra işleri olduğu için dışarıya çıkmıştı, yardımcı kadına izin verilmişti. Evde, mutfaktaki ikiliden ve kendilerinden başkası olmadığı için rahattı her hareketi.

"Bakmadım ki." dedi Asil ona yukarıdan bakan adama. O adamın önünde dizlerinin üstündeydi.

"Baktın yavrum. Aletim sahibinin bakışını hissetti, seyridi anında." diyerek çocuğun laflarını ona aynen geri iade etti.

"Hih, duyacaklar bizi sevgilim. Neler diyorsun?"

"Didişiyorlar, duymazlar." dedi Devran.

"Odaya çıkalım." diye mırıldandı Asil.

"Odaya çıkıp ne yapacağız bebeğim?"

Asil gözlerini kaçırmak istedi ama Devran onu öyle bir tutuyordu ki adamdan başka bir yere bakabilmesi mümkün değil gibiydi.

"Ne istersek." diye cevap verdi Asil. Ferdi ve Kerim'den, Devran'ın anne ve babasından çekindiği kadar çekinmiyordu nedense. Onlara ayıp olur diye düşünmüyordu.

Devran, Asil'in dudaklarına yaklaştı ve onu öpmeden önce, "Azgın bir kedi gibi dizlerime sürtündüğünden beri ağzını becermek istiyorum." diye fısıldadı.

Çocuğun dudaklarını kavrayıp sertçe emdi. Diliyle, kendisi için her zaman aralık olan ağzın üstünü yalayıp sırılsıklam etti. Tırnaklarını dizlerine geçiren çocuğu pelte kıvamına getirecek şekilde uzun uzun, yakıcı bir şekilde öptü. "Odaya çıkarsak olacak şey bu. O minik ağzını güzelce becereceğim. İstiyorsan söylemen gerek."

Asil kıpkırmızı olmuş şekilde, öpüşmeleri yüzünden bulanmış aklını toparlamaya çalıştı. "İstediğimi... biliyorsun." dedi zorla.

"Duymak istiyorum. Bilmek güzel ama duymak... Azdırıyor beni."

"Sen zaten her an azıyorsun." dedi Asil. Adam onun için her zaman, her yerde hazırdı.

"Bu benim suçum mu?" diye sordu Devran. "Şimdi söyleyecek misin?"

Asil adamın dudakların bakarak yutkundu. "Ağzımı sikmeni istiyorum." dedi fısıldar gibi. Devran bu kadar dibinde olmasa imkanı yok duyamazdı onu. Sadece dudakları oynamıştı, sesi çıkmamıştı neredeyse.

"Siktir..." dedi Devran. Çocuğun saçlarını bıraktı ve onu yerden kaldırdı. Yukarıya kadar sabredemeyeceğini anladığı için Asil'i alt katta bulunan, merdivenlerin arka kısmında kalan çamaşır odasına doğru çekiştirdi.

Oyun kartları ayaklarının altında ezilmiş ve etrafa dağılmıştı ama ikisinin de umurunda olmamıştı.

Odaya girer girmez Asil'i kilidi olmayan beyaz kapıya yasladı ve hiç beklemeden çocuğun ağzını talan etmeye başladı, bu güzel ağzın içinde sertçe gidip gelmeye başlamadan önce kendisi için biraz hazırlamak istiyordu. Ve kahretsin ki çocuğun ağzı çok öpülseydi, hele de Devran'a az önceki gibi şeyler söylediğinde Devran bu ağza neler yapması gerektiğini şaşırıyordu. Onu hiç durmadan, dinlenmeden öpebilirdi.

Havaya ve suya duyduğu ihtiyaç kadar somuttu dudaklarına duyduğu açlık.

Asil inleyerek ellerini adamın göğsüne yerleştirdiğinde daha büyük bir hırsla öptü onu Devran. Çocuk karşılık verdikçe iyice gaza geliyordu. Ellerinin arasındaki bu beden ona aşıktı ve tereddütsüzce kendisini ona sunuyordu. Bunun verdiği güçle Devran, tüm imkansızları başarabilirmiş gibi hissediyordu.

Asil, yine mırıltılar çıkararak, bu sesleri engelleyemeyeceğini bildiği için, engellemek için uğraşmadan öpüyordu adamı. Dilini adamın dişlerinde gezdiriyor, kendisine yaptığı gibi iki dudağını birden ağzına alıp emmeye çalışıyordu adamdan fırsat kaldıkça.

Nefes nefes ayrıldıklarında Devran onu tutarak yerlerini değiştirdi, kendi sırtını kapıya yaslarken diz çökmesi için çocuğun omuzlarına hafifçe baskı uyguladı.

Asil gözlerini Devran'ın siyah gözlerinden ayırmadan dizlerinin üstüne çöktü ve adamın kasıkları burnunun ucundayken sadece adamın gözlerine baktı. Onun sıcaklığını ve kokusunu alabiliyordu.

Devran, Asil için erkek tanımının ta kendisiydi. Kokusuyla, görüntüsüyle, duruşuyla, konuşmasıyla... Her şeyiyle Asil için erkek demek, Devran demekti.

Devran pantolonun düğmesini ve fermuarını açıp Asil'in devam etmesini isteyerek öylece bekledi. Eğer istiyorsa, ne kadar istediğini sözle dile getirsin, anlatsın, göstersin istiyordu.

Asil, ellerini iki yandan pantolona ve boxer'a geçirip onları aşağıya doğru çektiğinde adamın kasıklarına o kadar yakındı ki, iç çamaşırının içinden fırlayan penis Asil'in dudaklarına çarptı bir kaç kez. Yarı erekte haldeydi ve bu hali bile oldukça heybetliydi. Asil gülümsemesini bastıramadı.

Pantolonu ve boxerı adamın dizlerine gelene kadar indirdi ve sıcaklığı hala dudaklarının üstünde olan aleti kavrayıp tepesini öptü.

Devran'ın ağzından kısık bir ahlama kaçtı. Çocuğun, gözlerini ondan ayırmadan aletin başını şeker gibi yalayışını izledi.

Çocuk daha sonra aleti iyice kaldırarak alt kısmındaki o sert yapıyı kökünden ucuna kadar bir iki kez yaladı ve bir öncekinde yapmadığı şeyi yaparak adamın toplarının ikisini birden ağzına alıp elleriyle aleti sıvazlarken emmeye başladı.

"Siktir, siktir!" diye panikle yakardı Devran. Parmak uçlarında yükselmişti ve derisi Asil'in ağzında gerilip uzamıştı. "Bunu nereden öğrendin? Ohh, siktir! Nasıl da emiyorsun onları, ahh!"

Asil adamın ne kadar zevk aldığını gördükçe iyice moda giriyordu ve "Hmm mmmhh...." diye bu işi yapmaktan ne kadar keyif aldığını gösterecek sesler çıkara çıkara emiyordu adamı.

En sonunda, artık tamamen dikelmiş, elleri arasında en sert halini almış olan erkekliği tatmak isteyerek, ağzındakileri çıkardı ve aletin yarısını tek seferde ağzına aldı, git gel yapmaya başladı. Başı inip kalkıyordu.

Devran çocuğun kafasını tuttu birden, tamamını ağzına sokarak öğürmesine neden oldu. Asil, sulanmış gözleriyle ona bakıp burnundan aldığı derin nefeslerle tekrar öğürmemek için çabalarken Devran öylece köküne kadar girmiş bir halde Asil'in ağzının içinde bekledi. Onun boğazının kasılmasını, yutkunmak için açılıp kapanışını hissetti.

"Burnundan nefes al, bebeğim. Off... Ağzın mı daha sıcak deliğin mi? Karar vermek için ikisine de defalarca kez girmem gerekecek." diye Asil'i tahrik edecek laflar ederek aletini geriye çekip yeniden soktu ve Asil'in nefesini düzenlediğini görerek gururlandı. "İşte böyle, çok çabuk kavrıyorsun." diyerek dizleri üstünde ona ağız işi yapan sevgilisinin saçlarını okşadı.

Devran, kalçalarını oynatarak hızla ağzına girip çıkmaya başladığında Asil ellerini adamın bacaklarına atarak ona tutundu ve adamı her seferinde boğazının gerisine kadar kabul etti.

Muhteşem bir histi.

Devran nasıl sevgilisi onu en iyi şekilde ağzına alabiliyor diye gururlanıyorsa, Asil de bunu başarabildiği için gururlanıyordu.

Öyle erotik sesler çıkıyordu ki her giriş çıkışında, bu seslerin etkisiyle Devran iyice hızlanıyordu. O pembe dudaklar, arasına girip çıkarken sürten aletten dolayı kıpkırmızı olmuşlardı.

Asil'in gözünden yaşlar akıyordu ama ikisi de bu yaşların zevkten ve Asil'in sınırlarının zorlanmasından olduğunu biliyorlardı. Finlandiya'da buna benzer bir şeyi ilk yaşadıklarında ne kadar yumuşaksa, şimdi tam tersi o kadar sertti Devran.

Asil de bunun farkındaydı.

Adamın o zaman tüm kontrolü ona bırakmış olduğunu yeni farkediyordu. Şu an her şeyi Devran yönetiyordu ve Asil böyle olmasından çok daha fazla zevk alıyordu. Bir elini Devran'ın bacağında çekip şortun içine soktu ve kendi aletini okşamaya başladı.

Devran bunu farketmişti ve zaten çok hızlı bir şekilde yükselmişken birden ard arda seyrimeye başlayan aletiyle yarı yolda çocuğun ağzına şiddetle boşaldı. Öyle ani gelmişti ki, erkekliğini Asil'in boğazına sokacak, özünü oradan akıtacak fırsatı olmamıştı. Dilinin üstüne, hatta menileri yutmak için ağzını kapatan çocuk yüzünden dudaklarına ve yüzüne doğru bile attırmıştı.

Sırtını kapıya iyice dayayarak inip kalkan göğsüyle yüzünde kendi sıvısıyla ona bakan çocuğa bakarak sakinleşmeye çalıştı.

Asil hala kendisini çekiyordu ve ağzı minik bir o halini almıştı. Devran'ın adını sayıklayıp adama baka baka boşaldığında başını adamın bacaklarına dayadı geriye doğru düşmemek için.

Devran, onun düzgünce oturmasını sağladıktan sonra iç çamaşırını ve pantolonunu hızlıca giyip raflardan birinden temiz bir havlu alıp lavaboda ıslattı ve kapıya sırtını dayayıp oturmuş çocuğun yüzünü temizlemeye başladı.

"Her bulduğumuz fırsatta sonumuz böyle olacaksa işimiz zor." dedi kendisine gülümseyerek bakan çocuğa.

"Boğazım acımaya başladı." dedi sanki adamı duymamış gibi Asil. "Ağzıma da deliğime davrandığın gibi davranabileceğini bilmiyordum. Çok hoştu."

"Konuşma daha fazla. Boğazını yorma." dedi Devran sanki az önce o boğazı yoran kendisi değilmiş gibi.

Her anından zevk almıştı ama asla kıyamıyordu şimdi çocuğa.

"En güzel doğum günüm." dedi Asil kıkırdayarak.

"Doğum günü olan sensin ama bana hediye veriyorsun." Devran başını iki yana salladı, öylece kendini tutamadan birden boşaldığına hala inanamıyordu. Çocuğun kendisini çekmeye başlaması onu birden tetiklemişti. Oysa ilk birlikte olduklarında bile kendisini çok uzun süre tutmayı başarmıştı...

"Devran Bey?" diye seslenen Kerim'in sesi biraz uzaktan geldi.

Asil kızarmış dudaklarını ısırarak Devran'a baktı.

"Efendim?" diye seslendi Devran.

"Ferdi'ye bahçeyi gezdireceğim." dediğinde bu sefer sesi daha yakından geliyor gibiydi ama Asil emin olamadı.

"Tamam, geliyoruz biz de." dedi bu sefer Asil konuşarak.

Onların evden çıktığını duyana kadar orada dağılmış şekilde birbirlerinin gözlerine bakarak beklediler.

🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍

KERİM 💥

Bunlar yine duramadılar...
Benim bir suçum yok
🙌🏻

Ferdi ve Kerim hakkında yorumlarınızı merak ediyorum en çok...
Sizce bir şeyler olacak mı??
👀

Gelecek bölümde görüşürüzzz
💞🌈🌸

Continue Reading

You'll Also Like

1.1M 84.5K 33
|Tamamlandı.| Askeri ve eşcinsel bir kurgudur.
813K 56.8K 78
[TAMAMLANDI] Dağa kaçırılmasıyla başlamıştı onların hikayesi... Onlar herkes gibi normal tanışmamışlardı. Hatta onlarınki çok zalimce bir tanışmaydı...
800K 47.4K 51
Ferzan ve Azad Ağanın hikayesi...
4.1M 354K 77
[TAMAMLANDI] Siirt'den kaçıp İstanbul'a sığınan bir Kürt ailesi, tamamı ülkücü olan mahalleye düşer.