ASİL bxb

Por onlycherrypie

2.6M 147K 79K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... Mais

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"

19.8K 1.1K 610
Por onlycherrypie

Hello
Sürprizli bölüm
🌸🌸🌸

✨✨✨Veee 100K✨✨✨

Benim için şaka gibi, rüya gibi ama gerçek 😱
💫💫💫💥💥💥☄️☄️☄️

ASİL ✨🌈💫

38. Bölüm:

Devran o gece iki kez yaptığı gibi Asil'i öperek sakince uyandırdığında Asil huysuzlanarak homurdandı. Sabah olmak üzereydi, güneşin doğumuna çok az kalmıştı.

"Bırak uyuyayım." dedi Asil ama adamın öpücüklerinden hoşnut bir şekilde aynı şekilde yatmaya devam ediyordu.

"Tekrar krem süreceğim." Devran çocuğun üstündeki örtüyü kaldırıp birkaç saat önce sürdüğü kremin parlaklığını az da olsa taşıyan çıplak bacaklarına baktı. "Kuru kalırsa, tenin gerilecek ve canın yanacak." Çocuğun uykusunu tamamen açmamak için fısıldar gibi konuşuyordu.

"Acımıyor şimdi." dedikten sonra Devran'ın anlayamadığı bir şeyler daha mırıldandı.

"Tamam, yarın da acımaması için süreceğim. Bu son, uyumana izin vereceğim sonra." Bebeğini rahatsız etmemeye çalışarak tüy kadar hafif dokunuşlarla kremi yanık yerlere yedirdi. Hala kızarıktı ama ilk hali kadar kötü değildi görüntüsü. Tüm gece krem sürdüğü için teni gerilmemiş veya su toplamamıştı ama çok hassas olduğunu çocuğun verdiği tepkilerden anlıyordu.

Asil birden mırıldanıp, "Okşama." diyerek güler gibi bir ses çıkardığında Devran şaşırarak ona baktı. Çoktan kremi sürme işini bitirmiş örtüyü tekrar üzerlerine çekmişti.

Çocuğun bu şapşal haline güldü istemeden. Muhtemelen az önceki dokunuşlarının da etkisiyle yeniden uykuya daldığı o aralıkta rüya benzeri bir şey görmüştü.

Devran onun yanına kıvrılarak bir kolunu üstüne attı. Başını boynuna gömdüğünde ve mis kokulu tenini öptüğünde Asil'in dudaklarından yeniden bir gülüş döküldü. "Bak ya, oynaşma." dedi ardından.

Devran gözlerini kapattı, nihayet bir kaç saat uyuyabilirdi.

Yarının Asil için mükemmel bir gün olmasını istiyordu. Onun için minik bir sürprizi vardı...

🤍🖤🤍🖤🤍

Asil beline oldukça bol gelen şortun iplerini sıkıca bağlarken pembe dudaklarını büzmüştü. Devran gözlerini açar açmaz gördüğü bu manzarayla gülümseyerek dirseğinden destek alarak biraz doğruldu.

Bu şort kendisinin lise zamanlarına ait bir basketbol şortuydu ve Asil'in üstünde öyle tatlı durmuştu ki... Kırmızı şort boldu ve çocuğun dizlerinden bir kaç santimetre daha aşağıya uzanıyordu.

"Bebeğim, erkencisin."

"Saat on olmuş, aşkım. Annenlere ayıp olacak."

"Yatak keyfi yapmak istiyorum ama seninle." dedi Devran gözleri saate kayınca. Asil'i biraz daha bu odada tutmak istiyordu ve bu da ancak onu yatağa çekebilirse mümkündü.

"Öyle bakarsan hayır diyemeyeceğimi bildiğin için kuzu gibi bakıyorsun." diyerek dudaklarını büktü Asil. Şortun belinden düşmeyeceğine emin olduktan sonra üzerindeki kalın, yine Devran'a ait büyük kazağı serbest bıraktı.

Harika görünüyordu... Ve tabii biraz da komik.

"Kuzu gibi mi?" Devran dişlerini göstere göstere güldü. "İlk defa böyle baktığımı duyuyorum."

"Daha önce biri mutlaka söylemiştir!" dedi Asil hayretle.

"Hayır yavrum, kimse söylemedi." Kollarını biraz açarak Asil'e sessiz bir davet gönderdi. Asil tıpış tıpış yürüyerek onun yanına oturdu.

"Ya hani böyle yavru kuzucuklar var ya gözleri kocaman, seninkiler gibi kara kara..."

"Ee..." diyerek kalın kolunu bir yılan gibi Asil'in beline doladı.

"Onlar gibi bakıyorsun."

Devran, büyük olduğu için kaymış yakasıyla Asil'in omzuna doğru açılmış kazağa baktı ve köprücük kemiğine öpücükler sıraladı. Çekilmeden önce dişlerini sürtüp Asil'i baştan aşağıya uyardı.

"Ben daha çok senin kuzu, benimse kurt olduğumu düşünüyorum."

"Ama kara gözleri olan sensin." diyerek düşündü Asil. "Benimkilere baksana masmavi, kurda benzeyen benim."

"Hep bakıyorum seninkilere... O kuzular gibi masum bakan sensin."

Asil farkında olmadan, Devran'ın kendi beline sardığı kolda parmaklarını gezdirmeye başlamıştı. Dalgınca aşağı yukarı, oynuyor, görünmez şekiller çizip duruyordu.

"Hayır kuzu sensin." dedi aklına gelen şeyle başını biraz geri yatırıp adamın dalgalı saçlarına baktı. "Saçların bile uzayınca kıvırcıklaşmaya başladı. Hem ben çok seviyorum kuzuları. O yüzden kuzu sensin."

"Niye böyle tatlısın bu sabah? Her zamankinden farklı bir şekerlik var üstünde."

Asil omuz silkti. Dün bozulan moralinden sonra bu sabah bebek gibi uyanmıştı. Devran'la konuşup rahatlamıştı, yanık yerlerin acısı epey azalmıştı... Devran'ın gece onu belirli aralıklarla uyandırıp krem sürdüğünü hayal meyal hatırlıyordu. Adam sayesinde şu an iyi hissediyordu. İyi olmaması için hiçbir sebep yoktu.

Babasının yaptığı terbiyesizliği Devran'a söylememişti ama bunun en doğru karar olduğunu düşünüyordu. Babası muhtemelen, internette herkesin görebildiği o fotoğrafı görmüştü, Devran'la ikisine ait olan fotoğrafı... Ve asla düzgün olmayan üslubuyla bunu Asil'in yüzüne vurmak istemişti.

"Hayda... Yavrum neden düşürdün yüzünü?" dedi Devran onun birden dalıp giden halini görünce.

Asil anında silkelendi. "Çok mu tatlıyım?" diye sordu Devran'la birazcık konuşursa, içini sıkan her şeyi unutacağının bilinciyle.

"Hı hım..." dedi Devran ve çocuğun küçük çenesini parmakları arasında tutup hafifçe, oyuncu bir tavırla salladı. "Tatlı sevmediğimi biliyorsun," Tepeden attığı bakışlarla Asil'in güzel bedenini süzdü, oldukça şehvet doluydu bakışları. "Ama seni yiyor yiyor doymuyorum. Bunu da biliyorsun."

Asil'in yanakları sabah sabah böyle şeyler duymanın utancıyla anında pembeleşti. "Bu kadar yatak keyfi yetmez mi?" diye sordu aklına başka şeyler gelirse, ki Devran'ın aklı zaten çok başka yerlerde gibiydi, odadan çıkmaları uzun sürebilirdi.

"Ben tam olarak keyif almaya başlamadım henüz." dedi Devran. Asil'in çenesini hafifçe geriye iterek ince boynunda kendisine alan açtı ve dudaklarını orada gezdirmeye başladı. "Yanıkların olmasa... Muhteşem bir sabah seksi yaşayabilirdik."

Asil yutkundu ve Devran'ın dudakları altındaki adem elması hareketlendi. Devran bu duruma hınzırca gülümseyerek orayı kışkırtıcı bir yumuşaklıkla emmeye başladı.

"Aşkım, annenler uyanmıştır çoktan."

"Ben de uyanıyorum." Dilini devreye sokmuştu bu sefer ve ıslak izler bırakar çocuğu hem kokluyor hem yalıyordu. Sanki bu muhteşem kokunun tadını da alabilmek istiyordu. Tıpkı kokusu gibi lezzetli bir teni vardı çocuğun.

Asil'i yatakta biraz oyalayayım derken, kendisini zor durumda bırakabileceğini düşünmemişti Devran, ama işte, sertleşmeye başlayan aletiyle öylece çocuğun boynunu sömürüyordu...

"Daha kahvaltı bile etmedik. Gerçekten enerjin var mı?" diye sordu Asil, sanki gerçekten Devran'ın sunduğu seçeneği değerlendiriyordu. Yanıkları da gayet iyi durumdaydı... Adamın onları bahane etmesine izin vermezdi.

Vermeyecek gibiydi...

"Sahiden?" dedi Devran, ıslak dudaklarıyla baktı Asil'e biraz alınmış görünerek. "Seninle sevişmek için enerjim olup olmadığını mı sorguluyorsun? Seni öyle bir sikerim ki şu an..." Dudaklarını birbirine bastırdı birden fazla yükseldiğini farkederek. "Yaparım biliyorsun. Senin için her zaman enerjim var benim."

Asil hafifçe irileşmiş gözleriyle sevgilisine baktı. "Böyle açık açık konuştuğunda deliğim çok fena kasılıyor aşkım. Sanırım sahibinin ne söylediğini anlıyor." dedi Asil.

Söyledikleri ve söyleyiş tarzı öylesine birbirine zıttı ki, Devran bir an için ne düşünmesi ne hissetmesi gerektiğini bile tam olarak çözemedi. Sadece kalakaldı.

Hiçbir şekilde baştan çıkarmak için sarfetmiyordu bu sözleri. Sadece aklından geçeni, düşündüğü şeyi hiçbir şekilde sakınmadan söylüyordu Devran'a. Ağzından çıkana kadar adama ne hissettirebileceğinin, söylediklerinin ne kadar tahrik edici, müstehcen şeyler olduğunu farketmiyordu.

"Deliğinin sahibi mi diyorsun sen bana? O güzel aklında böyle şeyler mi düşünüyorsun benim için?"

Asil başını salladı önce ama sonra utanarak gözlerini kaçırdı. "Yani senin şeyinin sahibi de benim sonuçta..." dedi az önce patır patır utanmadan söylediklerinin aksine bu defa utançla kıvranarak. "Konuşturma beni, lütfen. Çok utandım şu an Devran." Ellerini yüzüne örttü aceleyle.

Devran onun yüzüne kapattığı ellerini ve ellerinin arasından yüzünün ulaşabildiği yerlerini öptü hızlı hızlı. "Sen benimsin, ben seninim." Çocuğun yatağa uzanmasını sağlayıp o da üstüne doğru uzandı ağırlığını vermeden. "Gerçekten seninle sevişmek istiyorum şu an ama başlarsak duramayız. Kahvaltıyı, öğle yemeğini hatta belki beş çayını bile kaçırabiliriz."

"Yuh Devran ya..." dedi Asil, sanki bu durum onu hiç memnun etmezmiş gibi gözlerini belertmişti. "Öğle yemeğine yetişebiliriz"

"Yuh mu?" dedi Devran çocuktan genelde böyle kelimeler duymaya alışkın olmadığı için. Sonra, "Ha sen tamam diyorsun yani, annemlere ayıp olmaz, kahvaltıyı es geçebiliriz..."

"Öyle demedim ben." diye itiraz etti Asil anında. "Yani... Ayıp olur evet ama..."

"Ama şimdi seni istediğim şekilde, istediğim pozisyonda sevsem hayır demezsin?"

"Çünkü beni istediğin tüm şekillerde sevmen çok hoşuma gidiyor." diye söylendi Asil. "Sevecek misin yoksa-"

Tam o sırada odanın dışından adım sesleri duyuldu ve içinde bulundukları odanın kapısı üç kez tıklatıldı. Asil anında susmuştu ama Devran kapıyı duymasına rağmen devam etmesini ister gibi Asil'e bakıyordu.

"Devran Bey, misafiriniz geldi. Epeydir aşağıda anne ve babanızla sizi bekliyor." Evin yardımcısı bir cevap bekleyerek dışarıda öylece dikilirken, kadının dediklerinden hiçbir şey anlamayan Asil'in kaşları çatılmıştı.

"Birazdan iniyoruz. Teşekkürler."

Devran istemeyerek de olsa Asil'in üstünden kalktı ve kendisine soru işaretleriyle dolu gözlerle bakan sevgilisine baktı. "Kahvaltıya çağırıyorlar." dedi hiçbir şey çaktırmadan.

"E öğle yemeği?" diye sordu Asil saf saf, bir beklentiye girdiği için afallamıştı ve devam etmeyeceklerini anladığı için biraz huysuzlanmıştı.

Devran gözlerini kapatıp açarak, onunla sevişmek için havaya girmiş, hevesle bekleyen çocuğa baktı. "Kendim kaşındım." diye söylendi gardroba yönelirken.

O üzerine bir şeyler giyip, lavaboya girip çıkana kadar Asil yüzüne yerleşen somurtkan ifadeyle, kollarını göğsünde birleştirmiş, tatlı bir şekilde sinirlenip adamı beklemeden aşağıya inmek istemişti ama Devran onu beklemesini rica etmişti ve Asil de beklemişti...

🤍🖤🤍

"Yavrum somurtma lütfen." dedi Devran, salona inen merdivenin tepesindeydiler ve Asil'in asık bir suratla önünden ilerliyor olmasına dayanamıyordu.

"Ben de sana aynısını yapacağım, o zaman göreceksin Devran."

"Ya havle..." diye başını kaldırıp havaya baktı.

Ama Asil birden, "Öyle anlamadığım şeyler söyleme arkamdan." diye çemkirince koskoca adam irkildi.

"Bir şey demedim, tamam."

Asil kalan son basamağı da inerken önce bir gülüş sesi ulaştı kulaklarına, bu gülüşün tanıdıklığıyla kaşları çatıldı. Ardından saniyeler içinde gülüşün kime ait olduğunu anlayınca çatılan kaşları şokla havalandı.

Dönüp Devran'a baktı, "Ne yaptın sen?" diye sordu ama duyduğu konuşma sesleriyle daha fazla dayanamayarak hızla salonun olduğu kısma ilerledi.

Orada şöminenin önündeki koltuklardan birinde oturan ve Sultan Hanım'la sohbet eden kişiyi görünce bedeninden bir şok dalgası daha geçti.

"Şaka mı bu?" diye sordu kendi kendine.

"Sürprizimi beğendin mi?" diye sordu Devran kulağının dibinden. Çocuğa iyice sokulmuş, nefesini hissedeceği kadar yakınına girmişti. Onu şaşırtmaktan delice bir zevk alıyordu. Bağımlısı olmuştu.

Asil cevap veremedi.

Nihayet salondakiler onların varlığını farkedince Asil biraz kendine gelir gibi oldu. "Senin ne işin var burada?" diye sordu hayretle, burada olduğuna inanamadığı kişiye gözlerini kırpıştırarak bakarken.

Gözlerini diktiği beden Asil'i baştan aşağıya süzüp, üstündeki kıyafetlerin komikliğine ve suratındaki şaşkınlık ifadesine kocaman sırıttı.

"Böyle mi karşılıyorsun lan best friend'ini?" diye sordu.

Ferdi, oturduğu yerden kalktı ve salonun girişinde kalakalmış arkadaşına doğru ağır ağır yürüdü.

Asil'e sıkı sıkı sarıldığında, bu umursamaz serseri çocuğun bile gözleri doluvermişti. "Duydum ki doğum gününmüş, atladım özel jetime, hop buradayım." Bunları yüksek sesle söylese de sesini hemen kısmış ve "Lan İtalya'dayım şu an, tokatla beni." diye fısıldamıştı.

Asil, şoktan iyice sıyrılır gibi oldu.

Ferdi buradaydı, ona sarılıyordu.

"İtalya'dasın şu an. Sen beni tokatla." dedi suratına yerleşen aptal bir gülümsemeyle.

"Kimse kimseyi tokatlamadan ayrılın bence." diyen Devran hemen yanı başlarında dikiliyordu.

Az önce somurtan sevgilisinin yüzünde şimdi harika, bakmaya doyamayacağı bir gülümseme vardı ama bu sarılma sinirlerini bozacak kadar uzamıştı.

Biri, birini tokatlayacaksa, tokatlayan taraf kendisi olacaktı ve tokatladığı kişi tabii ki Asil olmayacaktı.

İkili gülüşerek ayrıldığına Asil hala arkadaşının burada olduğuna inanamıyormuş gibi başını iki yana salladı ve gülümsemesi büyürken gözleri doldu. Bu işin arkasında elbette Devran vardı ama neden, nasıl, ne zaman diye düşünmeden edemiyordu Asil.

"Özleşmişsiniz tamam ama hadi bir şeyler yiyelim." diyen Agâh Bey oturduğu yerden ayaklanıp kurulu kahvaltı masasına doğru ilerledi. "Moralim bir miktar bozuldu çünkü evin yaş ortalamasını büyüten taraftayım." diye kendi kendine söyleniyordu aynı zamanda. Sultan Hanım da bir gözü çocuklarda eşini takip ederek masaya yerleşti.

Evleri uzun zaman sonra ilk defa böyle hareketliydi. Keyfine diyecek yoktu yaşlı kadının.

Devran elini Asil'in beline attığında ve çocuğu kendisine çektiğinde, Ferdi anlayışla gülümseyerek biraz geri çekildi. "Uçakta bir şeyler atıştırdım ama yine yerim beni biliyorsun." dedi Asil'e bakarak.

"Nasıl planladınız bunu?" diye sordu Asil. Gözleri ışıl ışıldı ve Ferdi'nin burada oluşu hala rüyaymış gibi geliyordu.

"Devran abi sağ olsun." dedi Ferdi hemen. Yeşil gözleri Devran'a döndü ama onun üstünde fazla oyalanmadan yine Asil'e çevrildi. "Sizin için tatil planı yaparken beni de dahil etmek istemiş, doğum gününü beraber kutlamamız için."

"İyi de nasıl?" Asil hala anlamıyordu.

Devran Asil'in belini okşadı sakince. "Doğum gününde arkadaşın yanında olsun istersin diye düşündüm." dedi Devran. "Ayrıntıları sonra konuşuruz."

Asil'in doğum gününün ocağın üçünde olduğunu öğrendiği andan itibaren, zaten kafasında çoktan planlamış olduğu şeylere bir yenisini de eklemişti.

Ferdi denen veleti de bu plana dahil etmek onun için zor olmamıştı.

Ferdi'nin Asil gibi bir pasaportu olmadığı için, işlemleri biraz uzun sürmüştü. Önce pasaportu sonra vize işlemlerini halletmişlerdi. Tüm bu süreçle Kerim ilgilenmişti.

Elbette Devran'ın ismi sayesinde normalden çok daha hızlı hallolmuştu her şey ama yine de işleyen bir prosedür vardı ve çocuk ancak bugün gelebilmişti İtalya'ya. Tam da olması gerektiği gibi Asil'in doğum gününe yetişmişti.

"Evdekilere ne dedin?" diye sordu Asil Ferdi'nin bir kolunu tutup çocuğu heyecanla sarstı. Çok doğaldı o anda. Hissettiği heyecanı ve mutluluğu gizleyemiyordu ama aklındaki sorulara da cevap almak istiyordu.

"Bir çekilişten İtalya'ya gidiş dönüş bileti kazandığımı söyledim." dedi Ferdi. "Babamı ikna ederken ebem mezarında ters döndü. Evet, ebem yaşamıyor." Bu onu hüzünlendirmiş gibi dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini kıstı.

"Kerim'in de ebesi ters dönmüş mezarında, öyle duydum." dedi Devran.

"Abi ne yapayım, bizimkileri ikna etmesi için fiyakalı biri lazımdı. Beni salarlar mıydı sanıyorsun? Onu görünce ikna oldular. O da dayayıp döşedi tabii, sizin şirketten girdi, yok staj imkanı, yok üniversite bursu bilmem ne, ebesinin şeyinden çıktı... Bir ton şey sıraladı abi. Abarttı da abarttı. Annemlerin aklına girdi, bavulumu babamla hazırladım."

Asil kıkırdadı çocuğun hızlı hızlı kendini açıklamak için çırpınışına. Devran bu gülüşü izlemek için anında ona döndü.

"İtalya'dayım." dedi Ferdi tekrar. O da burada olduğuna inanamıyordu hala.

"Aynen kardeşim İtalya'dasın." diyerek Devran'ın tutuşundan sıyrıldı Asil ama dönüp adama öpücük attı Ferdi'nin koluna girip onu masaya ilerletmeden önce.

"Kardeşim mi dedin sen? Kardeşim diyen ağzını yerim lan senin. Avrupa havası yaramış, kafan açılmış da... Bu üstündekiler ne bro? Gözüm kanadı."

"Ferdi..." dedi Devran ikilinin tam arkasından yürüyordu ve konuştuklarını duyuyordu. Bu çocuk buradayken sinir hastası olmazdı inşallah.

"Pardon abi, yemiyorum ağız falan."

"Ye bir de. Bak ben sana neler yediriyorum gör."

"Devran ya!" dedi Asil kaşlarını çatarak adama omzunun üstünden baktı.

"Öyle demesin o da. Asabım bozuluyor."

Asil gözlerini devirerek masaya geçti ve Ferdi'yi de yanına çekip oturttu. Devran da diğer yanına, masanın başına oturmuştu.

Asil annesi ölmeden önce de, öldükten sonra da hiçbir doğum gününü tam anlamıyla kutlayamamıştı.

Bebekliğine ait bir kaç doğum günü fotoğrafı vardı ama annesi ölmeden önceki doğum günlerine dair hatırladıkları genelde annesinin hasta oluşuyla ilgili şeylerdi. Sonrasında zaten Asil bir daha doğum günü kutlama isteğiyle falan dolmamıştı.

Ama şimdi ailem dediği insanlarla, arkadaşım diyebildiği biri yanındaydı. Onun için planlar yapılmıştı.

Kendisini değerli hissediyordu.

Ona böyle hissettiren insanlara karşı minnetle doluyordu.

Masadaki herkesin üstünde tek tek gezdirdi gözlerini.

Babasıyla karşılıklı yemek yediği, aralarında kilometrelerce mesafe varmış gibi bir masanın iki ucunda oturdukları akşamı hatırladı. Bir de şu an etrafında toplandıkları bu masaya baktı...

Bazen bir şeyleri ifade etmeye kelimelerin gücü yetmiyordu ama o an Asil'in gözlerine bakan herkes oradan kelimelerden daha güçlü anlamlara sahip bazı duyguların taştığını görebilirdi.

Seviyordu ve seviliyordu.

Sessiz evinde yalnız değil, gülüşmelerin eksik olmadığı bir masadaydı.

O sırada gözleri Devran'la kesişti ve birbirlerine gülümseyerek baktılar. Devran uzanıp çocuğun yanağını okşadı ve eğilip alnına bir öpücük kondurdu.

"Ağlayacak gibi bakma, kurban olduğum." diye fısıldadı kimse duymasın diye. Ama zaten Ferdi okulla ilgili bir anısını anlattığı için kimsenin dikkati onların üzerinde değildi.

"Sevdiğim herkes burada." dedi Asil. "Ağlamayacağım."

Gülümsedi kocaman.

🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍

Buraya da yazayım;
🌈100K🌈

Zaman ayırıp okuyan herkese teşekkürler
💖💖💖

Umarım beraber daha da büyürüz.
💞🌸💞

Bölümü burada kestim çünkü çok uykum geldi, haftanın ilk üç günü kursum var, yoruluyorum baya, umarım bölüm içinize sinmiştir. Ben şu an uyukladığım için emin olamıyorum, duyguları geçirebildim mi, geçiremedim mi 😅

Sonraki bölümde görüşürüz
🥰😍😘

Continuar a ler

Também vai Gostar

2.1K 161 11
David Judesie Heyworth Law'a dair ıvır zıvırlar. "Nothing is above the law."
398K 29.1K 39
Tamamlandı. Komiser ile bir seks çalışanın hikayesi.
813K 56.8K 78
[TAMAMLANDI] Dağa kaçırılmasıyla başlamıştı onların hikayesi... Onlar herkes gibi normal tanışmamışlardı. Hatta onlarınki çok zalimce bir tanışmaydı...
121K 2.2K 35
Sıradan bir erkek sıradan bir aşk... NOT: Cinselik küfür vardır rahatsız olanlar okumasın.