ASİL bxb

Por onlycherrypie

2.6M 147K 78.9K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... Más

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"

33.9K 1.1K 1.5K
Por onlycherrypie

Merhabaaa
Bol bol yorum beklediğim bir bölüm...
🤍🤍🤍

Keyifli okumalar
🌈🌈🌈🌈🌈🌈🌈🌈🌈

Instagram hesabım;
~ onlycherrypie ~
Buradan geldiğinizi anlamam için istediğiniz bir postumun altına "🤍🖤" bırakabilirsiniz 💖


32. Bölüm:

Devran, içinde sevgilisinin isminin yazılı olduğu, şimdi sağ elinin yüzük parmağında olan gümüş renkli yüzüğe baktı.

Gözlerini alamıyordu.

Kahvaltı masasından kalkalı biraz oluyordu, oda servisi gelmiş masayı toparlamıştı ancak Devran o anları hayal meyal hatırlıyordu. Aptal bir aşık gibi Asil'in onun için, onlar için aldığı bu hediyeyi izliyordu.

Gözleri, koltukta yanına oturmuş, telefonundan bir şeylere bakan çocuğun parmağındaki yüzüğe kayınca, bazı şeylerin daha çok farkına vardı.

Yüzük takıyorlardı.

Bu yüzüklerin içinde birbirlerinin ismi yazıyordu.

Asil, ona bu kadar bağlı hissediyordu demek... Adama ve kendisine bir yüzük almıştı yahu! Devran üzerindeki şoku atamamıştı hala. Bir süre daha atacağını sanmıyordu.

"Çok yakıştı ellerimize Devran. Hayal ettiğimden daha güzel oldular." Az önce ellerini yan yana getirip çektiği fotoğrafı gösteriyordu Devran'a. Adamın ellerini öyle çok incelemişti ki tam parmağına uygun ölçüde almayı becermişti, keyfi yerindeydi bu yüzden ve elbette o yüzük olması gerektiği yerde, Devran'ın parmağında olduğu için.

Adamın yüzükleri gördüğü an verdiği tepkiyi an be an takip etmişti Asil. Ve korktuğu gibi olmamıştı, adam çok olumlu bir tepki vermişti. Mutluluktan gözleri bile dolmuştu. Asil, "Takmamı ister misin?" diye sorduğunda başını sallayabilmişti yalnızca, ağzını açıp tek kelime edememişti.

"Kabul ettiğin için teşekkür ederim."

"Neden sen teşekkür ediyorsun?" dedi Devran sonunda konuşabilme yeteneğini geri kazandığında kurabildiği ilk cümle bu olmuştu.

Bu bir evlilik yüzüğü değildi, söz yüzü değildi. Belki de öyleydi... İsteyen istediği gibi adlandırabilirdi elbette ama o an onlar için bağlılıklarının bir sembolüydü.

"Devran, bunun basit bir hediye olmadığının farkındayım." dedi Asil. Telefonunu bir kenara bırakmış, nihayet kendine gelmeye başlayan sevgilisine kendini açıklamak için hafifçe ona doğru dönmüştü. "Bir sürü anlam yüklenebilir, biliyorsun. Ben ikimizin arasındaki şeye çok yakışacağını düşündüğüm için aldım bu yüzükleri. Sen ne düşünmek istersen, benim kabulüm. Sen benim hislerimi, bu yüzüğü parmağına takmamı istediğinde kabul ettin. Ben de senin bu yüzüğe yüklediğin anlamı o şekilde kabul edeceğim."

Devran, sevgilisinin güzel yüzüne baktı. "Benim için tek anlamı sensin parmağıma taktığın bu yüzüğün." dedi alev alev yanan gözleriyle. Bir çok şeyi aynı anda hissediyordu. Çocuğa duyduğu aşk dalga dalga büyüyor, üzerine doğru devriliyordu. "Teşekkür ederim benimle olduğun için."

Asil utanarak gülümsedi. "Bu kadar mutlu olacağını bilsem önceden verirdim, gerçekten. İyi ki akşamı beklememişim..."

"Ben seni çok seviyorum, Asil." dedi Devran. Hayatının en duygusal anını yaşıyor olabilirdi.

"Ben de seni çok seviyorum, sevgilim." dedi Asil, gülümseyerek Devran'ın elini tuttu ve yüzüğü öptü.

"Seni karşıma çıkardığı için Allah'a her gün şükrediyorum ben. Gerçekten annemin duasının karşılığı mısın, yoksa bilmeden işlediğim bir sevaba ödül müsün, hiç bilmiyorum ama şükürler olsun ki yanımdasın. Ben bunca zamandır yaşamıyormuşum sanki. Aldığım nefesi sen yanımdayken hissetmeye başladım. Öncesinde sadece varmışım, ama artık yaşıyorum, aldığım nefesi biliyorum. O nefesi senin yanında almak istiyorum. Sen hep benim yanımda olsana."

Asil, Devran'a biraz sırnaşıp çenesini adamın omzuna dayadı ve yüzünün dibine girerek konuştu. "Zaten hep yanındayım ya aşkım... Hatta dibindeyim bak, istediğin gibi."

Devran çocuğu sarmalayıp kendisine çekti iyice. "Hiç gitme istiyorum."

"Bir yere gitmiyorum ki..." Şaşkın şaşkın bakıyordu Asil adama.

"O eve bir daha gitme." dedi Devran sonunda ağzındaki baklayı çıkararak. "Birlikte ne kadar uyumlu olduğumuza bak. Benimle yaşa."

Asil hayretle gülümsedi, kaşları havalanmıştı. "Sen ciddisin?" dedi sorar gibi.

"Parmağıma yüzüğü takan sensin, kim daha ciddi tartışılır...Ama evet güzelim, ben çok ciddiyim. Biliyorum o evde anıların var, biliyorum o ev senin için annen demek, çocukluğun demek... Ama ben baban ile ilgili durumlar böyle karışıkken seni o eve asla göndermem. İstersen kız ama gerekirse seni yanımda zorla tutarım. Çünkü o adam gözü döner de sana bir şey yapacak olursa ben dayanamam Asil. Sonu olurum onun."

"Devran..."

"Dur yavrum, daha bitirmedim." dedi çocuğun mavi gözlerine içi giderek bakarken. "Sadece babandan ötürü de değil. Ben, sen hep benim yanımda yaşa istiyorum. O konuyu çözeceğim er ya da geç, bunun kaçarı yok. Ama sonrasında sen ayrı evde, ben ayrı evde... Öyle olamayız biz. Beraber yaşayalım, ayrı kalmamız için hiçbir sebep yok."

Asil, adamın dediklerini büyük bir dikkatle dinliyordu. Büyük bir karar almak üzere olduklarının farkındaydı. Devran kendisini açıklarken, Asil de kendisine düşünmek için fırsat verdi o sırada.

"Annenin hatıralarının başımın üstünde yeri var. İstersen annene ve sana ait tek bir kırıntı bırakma o evde, kendinle birlikte getir. Ben hepsini koyacak bir köşe bulurum. Yeter ki, kabul et teklifimi."

Asil'in kabul edemeyeceği bir teklif değildi ki bu.

Aksine, zaten o evden kaçıp gitmeyi isteyen oydu sırf babası ve babasının ona hissettirdikleri yüzünden... Şimdi babasıyla ilgili her şey tam bir muammayken, o eve gidip rahat edemeyeceğinin o da farkındaydı. Güvende hissetmediği bir yerde yaşayamazdı, uyku uyuyamaz, boğazına dizilen o lokmaları kursağından geçiremezdi.

Ama tek sebebi bu değildi. Sırf bir şeylerden kaçtığı için sığınmak amacıyla kabul etmeyecekti bu teklifi kabul ederse.

Onun da Devran'dan farkı yoktu ki...

Bu zaten elbet bir gün gerçekleşecek bir şeydi. İlişkilerinin bir döneminde her insan gibi o evreye gelecekler ve aynı evi paylaşmak isteyeceklerdi. Bazen bazı insanlar için bu kararı almak uzun zaman alabilirdi, bazense onların ilişkisindeki gibi olurdu. Her şey öyle yoğun ve hızlı gerçekleşirdi ki... Başkalarıyla kıyas yapmamak gerektiği anlaşılırdı. Her ilişkinin kimyası farklıydı.

Asil o yüzden erken mi, doğru mu, yanlış mı, sonucu ne olur diye düşünmedi bile. "Olur." deyiverdi.

Hayatında hep yalnız olduğu hayaller kurmuştu. Yalnız başına bir eve çıkmak, yalnız başına bir şeyler başarmak... Ama şimdi biri vardı ona yoldaş olacak, yarı yolda bırakmayacak, korkmadan sırtını yaslayabileceği, sevdiği ve sevildiğini hissettiren... Bunun kıymetini çok iyi anlıyordu yıllarını yalnız geçirdiğinden...

Devran'ın dudakları büyük bir gülümsemeyle iki yana kıvrıldı. "Olur değil mi? Çok güzel olur. Çok güzel olacak, sevgilim. Bir gün bile pişman olmayacaksın."

Çocuğa öyle sıkı sarıldı ki anın heyecanıyla, Asil koca adamın bu heyecanına gülerek onun boynuna sakladı yüzünü.

"Bir güne kaç mutluluk sığar Allah'ım?" diye sordu Devran kendi kendine konuşur gibi. Sıkıca sardığı çocuğun yüzünü boynundan çıkarıp her köşesini öptü sesli sesli.

"Tamam aşkım, boğdun beni." diye zorla konuştu Asil öpücüklerin arasından. Devran durulur gibi olduğunda, biraz geri çekilerek adamın mutlulukla aydınlanmış olan yüzüne baktı ve üzerindeki kalın siyah kazağın yakasıyla oynadı.

"Çıkıp biraz yürüyelim mi? Benim içimdeki bu enerjiyi atmam lazım, yavrum. Biliyorum bugün gezmeyeceğiz dedik ama biraz çıkıp turlayalım ha, ne dersin? Yoksa ben şu balkona çıkıp avaz avaz bağıracağım, sevdiğim benimle yaşamayı kabul etti, parmağıma da yüzük taktı, çatlayın diye."

"Yok artık." dedi Asil sesli bir şekilde gülerek. "Tamam çıkalım biraz hava alalım. Akşam içinde bir şeyler alırız atıştırmalık."

Devran başını sallayarak Asil'in alnını öptü ve dışarıya çıkmak üzere hazırlanmak için ayaklandılar.

🤍🖤🤍🖤🤍

Yürüyüşlerinden odaya döndüklerinde biraz daha sakinlemişti Devran ama mutluluğu hala gözlerinden okunuyordu. Kara gözleri ışıl ışıldı. Gözü devamlı parmağındaki yüzüğe kayıyor, bir eşinin de Asil'de olduğunu düşünerek sırıtıp duruyordu. Gülümsemesini bastırmaya çalışıp başarısız oldukça yanakları ağrımıştı.

Ceketini ve ayakkabılarını çıkararak odanın ortasına ilerleyen Asil'e baktı. Çok güzeldi çocuk. Hem tatlıydı, hem güzeldi, hem seksiydi...

"Devran ben bir duşa gireceğim akşam yemeğinden önce." diye boncuk gözlerini sevgilisine çevirerek konuştu.

"Tamam bebeğim." dedi başını sallayıp onu onaylarken, akşam içmek için aldıkları iki şişe şarabı mini buzdolabına yerleştiriyordu adam. "Açsan sen duştayken söyleyeyim, sen çıkana kadar hazır olsun yemekler, ne dersin?"

Dışarıda atıştırdıkları birer dilim pizza yüzünden henüz aç hissetmeyen Asil başını iki yana salladı. "Ben çıkınca söyleriz. Tokum şimdilik."

Devran da tok hissettiği için onayladı sevgilisini ve onun banyonun kapısı ardında gözden kayboluşunu izledi. Bir süre kapalı kapıya öylece baktı. Asil her duşa girdiğinde olduğu gibi onun yanına gitmek, suyun altında ona eşlik etmek için delice bir istek duydu. Dişlerini sıkıp, üzerindeki kalın kaşe kabanı çıkardı. Siyah kot pantolonunun cebine sıkıştırdığı telefonunu ve cüzdanını da çıkarıp komodinin üstüne bıraktı.

Suyun sesini dinleyerek Asil'in duştan çıkmasını bekliyordu, yatak başlığına yaslanmış tavanı izliyordu. Sanki Asil yokken yapacak bir şeyi yoktu onu beklemek dışında. Sahi Asil yokken ne yapıyordu? Nasıl vakit öldürüyordu unutmuştu. Ondan önce nasıl bir adam olduğunu bile anımsayamıyordu artık...

                                        🤍🖤🤍

Asil ılık suyun altında, sabahki rüyasını hatırladığı için, aslında daha çok hatırlamak için kendisine izin verdiği için biraz sinirlenmiş bir halde dikiliyordu. Devran'ın dokunuşlarını arzulayan vücuduna kendisi dokunmak hiç içinden gelmiyordu.

Adamı istiyordu.

Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı ama aklına üşüşen görüntüler değişip duruyordu. Rüyasını geçmişti, adamın ona evde, giyinme odasında o şekilde dokunduğu ilk anı hatırlıyordu... Finlandiya'da yaşadıkları vardı bir de.

"Off..." dedi öfkeyle. Adamın vücudunu düşünüyordu, esmer ve sıcaktı... Avuçları arasında kalp gibi atan aleti de vücudu gibi esmerdi ve kalındı... Dudaklarını ısırdı Asil. Alnına yapışmış saçları geriye iterek anılarının esaretinden kurtulmaya çalışarak alnını soğuk fayansa dayadı.

Geçmiyordu.

İçinde büyüyen bu istek sönecek gibi değildi hiç.

Çok geçmedi, yalnızca saniyeler sonra, "Devran!" diye seslendi. Sesi titriyordu ama adamın işiteceği kadar gür çıkarmayı başarmıştı en azından.

Devran çocuğun seslenişiyle irkildi ve gözlerini dikmiş olduğu tavandan ayırıp kaşlarını çattı. Çocuğun bir şeye ihtiyacı olduğunu düşünüp beklemeden ayaklandı ve banyo kapısına yanaşıp, "Efendim yavrum? Bir şey mi istiyorsun?" diye sordu.

Asil arka arkaya yutkundu. "İçeriye gelir misin?" diyebildi.

Devran'ın kaşları çatıldı, bir an endişe kapladı vücudunu. "Yavrum bir şey mi oldu?" Çocuktan ses çıkmayınca kapıya tıklattı. "Asil, korkutuyorsun beni sevgilim."

Cesaretini yeniden toplamaya çalıştı Asil. Gelir misin demişti ama şimdi sesi bir taraflarına kaçmış gibi hissediyordu.

"Asil?" diyen sesini duydu adamın. Hala su sesi işittiği için içeriye girmekte kararsızdı Devran.

"Sevgilim, içeriye gelir misin?" dedi tekrar Asil. Sesini yeniden bulmuştu.

Devran derin bir nefes aldı ve kapıyı açıp içeriye girdi. Buharla dolmuş banyo yüzünden ilk önce Asil'in suyun altında dikilen bedenini göremedi. Onu bornoza veya havluya sarılı halde bulacağını düşündüğünden gözleri duşa kabin hariç her yeri turladı önce. Sonra gördü Asil'i, arkası dönük bir şekilde omzunun üstünden kızarmış gözleriyle ıslak ıslak ona bakıyordu.

Gözlerini kırpıştırdı Devran. Bakışları Asil'in vücuduna kaydı ama başını iki yana sallayıp kendini toparlamaya çalıştı. "Bir şey mi oldu, güzelim?" diye sordu, iradesinin son demlerindeydi.

Hayalini kurduğu anın içindeydi.

Sevgilisi çıplaktı, üzerinde çağlayan suyun altında, tam karşısında dikiliyordu.

"Ben bir rüya gördüm." dedi Asil, fena şekilde utansa da parmağında bu adamın isminin kazılı olduğu bir yüzük taşırken bu utancı artık çok saçma geliyordu. "Bu sabah o rüya yüzünden uyandım." dedi Asil dudaklarını büzerek çocuk gibi. Bakışlarını Devran'dan çekerek karşısındaki beyaz fayanslara baktı ve devam etti. "Rüyamda sevişiyorduk seninle..."

Devran Asil'e doğru bir iki adım attı ama aralarında belli bir mesafe kala durdu. Suyun sesi yankılanıyordu banyoda.

Asil konuşmaya devam etti. "Bana hep ne istediğimi sesli bir şekilde söylemezsem, istediğimi vermeyeceğini söylüyorsun ya... Benimle beraber duş alır mısın?" diye sordu. Nefesleri hızlanmıştı konuşurken. Devran'ın, tam arkasında olduğunu bildiği için önüne dönemiyordu ama adamın gözlerini çıplak vücudunda hissediyordu.

Bir kaç kumaş hışırtısı duyduğunda heyecanlandı ama dönüp bakamadı.

Devran, sadece boxerıyla kalana kadar soyundu. Kazağını ve pantolonunu olduğu gibi orada bıraktı ve duşa kabinin içine bir adım attı. Ilık su anında vücuduyla buluşmuştu.

Ellerini çocuğun karnına sararak ince vücudunu kendisine doğru çekti ve ensesine bir öpücük kondurdu. Asil de karnına dolanan ellere tutunmuştu hemen.

Adam ensesini kışkırtıcı bir yavaşlıkla öpe öpe Asil'in kulağına doğru bir yol çizdi ve kulağının altındaki hassas deriyi öpüp çocuğun, kollarını arasındaki kasılışını hissetti.

"Rüyanı anlat bana." dedi derin, erkeksi bir sesle.

"Her dokunuşunu gerçekmiş gibi hissettiğim bir rüyaydı..." dedi ve başını Devran'ın omzuna yaslayıp kalçalarını, temas ettiği ıslak kumaşın altındaki sertliğe itti hafifçe. "Gerçek olmasını diledim."

"Sana dokunmamı mı istiyorsun?" diye sordu Devran bir elini aşağıya indirip çocuğun çoktan sertleşmiş olan aletini kavradı. "Sana dokunduğumu düşündüğün için mi bu hale geldin? Yoksa beni düşünerek kendine mi dokunuyordun?"

"Bana dokunduğun anları düşündüm ama kendime dokunmadım." Minik aleti adamın avucunun içindeyken hala nasıl mantıklı düşünüp konuşabiliyordu bilmiyordu. Ama mantığını kaybetmesine çok az kalmıştı...

"Hihh... Devran!" diye inledi adamın adıyla. Çünkü Devran elini iyice sıkılaştırmış ve hızlanmıştı. Yine sadece çocuğun zevkine odaklanmaktı niyeti.

İleri gitmeye nasıl da hazırdı oysa...

"Adımı inlemen kalbimi tekletse de sana söylediğim şeyi hatırlıyor musun? Sevgilim diye inlemeni istiyorum..."

"Sevgilim lütfen..." diye inledi Asil tekrar. Varlığı adamın elindeydi, ama yeterli gelmiyordu. Kalçalarının arası sızlıyordu...

"Lütfen ne bebeğim?" Devran boynunu öpüyordu, yalıyordu ama deliğine dokunmuyordu asla. Asil adam oraya dokunsun istiyordu. Daha önce de yaptığı gibi orayla özel olarak ilgilensin istiyordu.

"Deliğim... Sızlıyor..." dedi nefes nefese kalçalarını iki yana kıvırıp iyice sürtündü Devran'a. "Rüyamdaki gibi... İçime alabilir miyim seni, merak ediyorum."

Devran şok oldu.

"Siktir! Ne dedin sen?" diye sordu hareketlerini bıçak gibi keserek. Aniden duran hareketleri Asil'in huysuzlanmasına neden olmuştu.

"Devam et, ne olur..." dedi ama Devran onu tuttuğu gibi hızla duvara yasladı ve üstüne abanarak yanağı soğuk fayansla bütünleşmiş çocuğu oraya sıkıştırdı.

"Bir daha söyle." diye emretti.

Asil yutkundu, adamı tamamen hissediyordu vücudunun arkasında. Onun kısacık sürede nasıl sertleştiğinin kanıtı kalçalarının üstüne baskı uyguluyordu.

"İçimdeydin, gerçek gibiydi." dedi kapalı gözleriyle öyle baştan çıkarıcı bir sesle konuşuyordu ki Devran kalçalarını geriye çekip sert bir hamleyle tıpkı içine giriyormuş gibi kasıklarıyla ezdi Asil'in dolgunluklarını.

"Cesur bebeğim benim. O ağzına neler yaparım..."

Parmaklarını Asil'in ağzına uzatışı da bu cümlesinin ardından gerçekleşmişti. Üç parmağını Asil'in aralık ağzından içeriye sokup derinlere itti. "Em onları sevgilim." dedi ağzı tamamen dolmuş çocuğa bakarken.

Asil'in yüzünden süzülen sular, kirpiklerine takılan damlalar, arzu dolu ürkek bakışları, gerilmiş dudakları, parmaklarının etrafında tereddütsüzce dolanmaya başlayan yaramaz dili... Devran kendini tutamayıp, yeniden o kalçalara çarptı ve Asil ağzındaki parmaklar yüzünden boğukça inledi ve yalvarır gibi baktı Devran'a. Vücudu fayanslara sürtünüp yukarı kaymıştı adamın kuvvetli itişi yüzünden. Ağzındaki parmakları daha büyük bir iştahla emmeye başladı. Dilini özellikle adamın yüzüğünün üstünde gezdirip duruyor, emdikçe emesi geliyordu parmaklarını. Yepyeni bir lezzet keşfetmiş gibiydi.

Devran ıslanan parmaklarını Asil'in ağzından çekerek kalçaları arasına götürdü ve sıkı deliğini yokladı. İmkanı yoktu, bu haliyle Devran'ı içine asla alamazdı.

"Çok darsın Asil, çok."

"Bu kötü bir şey mi?" diye sordu çocuk.

"Benim için harika olacak... Senin için de harika olması için her şeyi yapacağım. Bana güveniyorsun değil mi? Sikeyim... Güveniyorsun tabii. İçinde bulunduğumuz şu hale bak."

"Devran, sevgilim..." Deliğini okşayan parmaklar mantığının son kırıntılarını da süpürüp götürmüştü.

"Eğer üçünü de..." durdu Devran. "İçine almayı başarırsan, beni içine alıp alamayacağına o zaman karar vereceğiz." Büyük eliyle Asil'i karnından bastırıp kalçalarını iyice geriye çıkarması için teşvik etti, orta parmağıyla biraz zorlanarak araladı o darlığı ve ilk parmağını beklemeden, oldukça yavaş bir şekilde sonuna kadar çocuğun içine soktu ve onun ıkınır gibi bir sesle inlemesinin yankısını dinledi. İçi cayır cayır yanıyordu sanki, sımsıcaktı...

İleri geri, ileri geri...

Asil, o parmağa alışana kadar minik minik inleyip durdu. Ağzını kapatmak istiyordu ama başaramıyordu. Harika hissediyordu, bir parmakla ilgili bir sorunu yoktu. Aksine, fazla zevkliydi...

Devran da bunu anlamış olacak ki, çok geçmeden ikincisini yolladı. Öyle sıkı sarıyordu ki Asil'in duvarları onu, işi gerçekten zordu. Aleti bu sıcak yuvaya girmek için çoktan hazırdı ama bebeği henüz buna hazır değildi.

Devran uzun dakikalar boyunca iki parmağını ustaca kullanarak makas hareketleriyle kendisine alan açmak için uğraşıp durdu. Ama gevşemekten çok kasılıyordu Asil'in deliği.

"Kendini kasıyorsun." dedi hırlar gibi. Elini öne uzatıp çocuğun aletini kavradı ve gevşemesi için onu birkaç kez sıvazladı, Asil yüksek perdeden bir inleme koyverdi vücudunu kasmayı bırakarak. "İşte böyle." Devran'ın erkeksi sesini duydukça iyice fena oluyordu. Ama dokunuşu deliğindeki hafif sızıyı unutturmuştu.

Devran gevşeyen çocukla, bunu fırsat bilip üçüncü parmağını Asil'i neredeyse bağırmanın eşiğine getirerek sokmayı başardı.

"Ufff..." diye sızlanıyordu Asil. Deliğini sıkıp bırakıyordu parmaklarının çevresinde. "Çok garip, çok güzel bir şey bu aşkım mmh..."

"Acımıyor mu?" diye sordu Devran. Önce yavaş sonra hızlı bir tempoyla sokup çıkarmaya başladı parmaklarını.

"Acı- acıyor ama... Ohh!"

Adam derinlerinde öyle bir yere dokunmuştu ki birden gözleri kararır gibi olmuştu Asil'in. Tırnaklarını fayansa geçirmek ister gibi parmaklarını bükmüştü.

"O neydi?" diye sordu Devran'a. "Bir yere..." Yutkundu zorlukla. "Tekrar dokun oraya, lütfen..."

Devran sinsi bir sırıtışla kulak memesini dişledi Asil'in. Az önce temas ettiği yere kadar yeniden sertçe soktu parmaklarını. Zorlasa tüm eli girecekti, öyle derine bastırıyordu.

"Aaaaah!" diye bağırdı Asil. Kendi sesinden ürktü.

"Buldum zevk noktanı." diyerek gülen adamın sesini çok uzaklardan duyuyor gibi işitiyordu Asil.

"Aşkım, bacaklarım... titriyor."

Gerçekten de dizleri titriyordu Asil'in, dakikalardır Devran'ın parmakları tarafından kaba bir tabirle; ayakta beceriliyordu. Ve son bir kaç hamlede öyle bir yerine dokunmuştu ki adam, Asil tüm kontrolünü kaybetmişti. Bağırmak istemediği halde boğazından kopan seslere engel olamamıştı.

Devran, parmaklarını içinden çıkarmadan önce öyle bir derine itti ve Asil'in bağırmasını sağlayan o noktanın üstünde uzun sayılacak bir süre bekleyip hafif hafif baskı uyguladı ki... Asil kendisine bile yabancı gelen sesiyle sarsılarak, Devran kendisine karnından sarılıp kavramıyor olsa yere düşeceğinin farkında olarak titreye titreye boşaldı.

"Şşş... Tuttum seni." dedi düşecekmiş gibi bir yerlere tutunmak için çırpınan çocuğa. "Sakin, sakin... Buradayım."

Asil adamın kendisini tutan kollarına tırnaklarını geçirip hakimiyetini kaybettiği bacaklarının üstünde durmaya çalıştı ama nafileydi.

Adam suyu kapatıp, afallamış miniği hiç zorlanmadan kucağına alarak duşa kabinden çıktı. Kaymamak için dikkat ederek banyoyu aştı ve odaya geçti. Üstlerinden sular akıyordu ama hiçbir şey umurlarında değildi.

Başını omzununa yaslamış soluklanan çocuğu beyaz örtülerin arasına bıraktı Devran.

Asil, nihayet gözlerini açabilmiş, biraz kendisini toparlar gibi olmuştu. Öylece sere serpe uzanarak, ıslak boxerını çıkarıp dizlerinin üstünde yatağa çıkan adamı izledi. Gözleri aşağıya kaydıkça yutkundu. Bir kavis yaparak adamın karnına doğru uzanmış erkekliğe baktı.

Devran onu izleyen gözlerden memnun bir şekilde aletini kavradı ve bir kaç kez sıvazladı. "Nasıl hissediyorsun?" diye sordu karanlık bir sesle.

"Vurgun yemiş gibi."

Sesli bir şekilde güldü ama Asil'e bakarak kendisini çektiği her an gözleri gittikçe kararıyordu. Çok tehlikeli ve tehditkar bir görüntü çiziyordu. "Daha fazlasını kaldırabilecek misin, küçük sevgilim? Deliğin için endişeleniyorum."

"Ama üç parmağını alırsam seni de alabileceğimi söylemiştin."

Devran sırıttı ve cıkladı. "Yok öyle demedim, beni içine alabilir misin karar vereceğiz dedim. Hala pek emin değilim. Muhtemelen banyodan buraya gelene kadar yeniden eski haline döndü minik hazinen."

"Devran, beni böyle bırakma. Seni ne kadar çok istediğimi görmüyor musun?"

"Ben seni böyle bırakır mıyım? Ben seni bırakır mıyım ki? Çok mu istiyorsun beni içine almayı?"

Asil dolu dolu olmuş gözleriyle başını salladı, pembe dudakları büzülmüştü.

"Ağlayacak kadar çok mu?" dedi Devran hayretle ama öyle tahrik olmuştu ki, boşalmamak için elinin hareketlerini yavaşlattı ve ardından tamamen durdu.

"Lütfen..." diye mırıldandı çocuk. Gerçekten yalvarır gibiydi bakışı, konuşması...

Devran ne kendi haline ne de Asil'in ihtiyaçtan kıvranacak hale gelmesine daha fazla dayanamayarak çocuğun üstüne yerleşti ve dudaklarını ağzına alıp sertçe emdi.

Adamın penisi Asil'in karnına ve piercingine sürtünüp duruyordu. Büyük bir açlıkla öpüşüyorlardı. Devran için, kontrollü olma durumu buraya kadardı. Birazdan tapınacağı bedenin ilk önce dudaklarını içmeye and içmiş gibi sömürmeye başladı.

Daha önce, çocuğu öperken vahşileştiği anları ona katlayacak cinsten bir öpüşmeydi bu. Asil'e hiç fırsat vermiyordu bile. Resmen istila ediyordu çocuğun ağzını.

Dili çocuğun ağzının içinde ulaşabildiği yer noktaya ulaşsa da asla doymuyordu, durmuyordu.

Asil, titreyen ellerini adamın çıplak sırtına bastırıp elinden geldiğince karşılık vermeye çalıştı ama pek başarılı olduğu söylenemezdi. Adamın ağzının içine içine inliyordu. Emilen dili nefesini kesiyordu. Öpüşmelerinin ıslaklığı çenesine ve ağızlarının etrafına yayılmıştı.

Çıkan sesler odanın içine dağılıyor, yeniden kulaklarına geliyordu.

Devran ısıra ısıra şişirdiği dudakları zorlukla bırakarak alnına düşmüş ıslak saçlarıyla geriye çekilip Asil'in yüzüne baktı. Dönüşü olmayan bir noktaya gelmişlerdi farkındaydı adam. Zaten dönmek istemiyordu, dönecek gibi değildi.

İçine gömülmek istiyordu bir an önce.

Daha fazla sabredemedi ve biraz daha geriye çekilip yeniden dizlerinin üstünde durdu, bir kaç saniye boyunca kendisi için kıvranan çocuğun güzel bedenini izledi. Sonra birden onu bacaklarının iki yanından kavradı ve yüz üstü olacağı şekilde çevirdi.

Asil onun ne yapmaya çalıştığını anlayarak dizlerinin üstünde, belini kırıp, göğsünü yatağa bastırdı ve Devran için mükemmel bir pozisyona girdi. Bu harekete yogadan aşinaydı.

Birden kalçasında hissettiği dişlerle irkilerek öne doğru hamle yaptı ama Devran onu sıkıca tutup hareket etmesine izin vermedi. Kalçalarını ısırıyordu ve bunu acıtmak ister gibi bir sertlikle yapıyordu. Başını zorlukla çevirip omzunun üstünden adama bakmaya çalıştı ama bulunduğu pozisyonda bunu yapabilmesi çok zordu.

"Benim için girdiğin pozisyona bir bak bebeğim... Nasıl mükemmelsin, kendini benim gözlerimle görmeni isterdim."

Kalçaları yoğurur gibi sıkıştırıp iki yana açtı ve ortaya çıkan pembe deliği öptü. "Ohh..." diyerek devam etti öpmeye. Biraz öptü, biraz yaladı ve açılıp kapanır gibi olan deliğe yeniden parmaklarını yerleştirdi, iki tanesini aynı anda itti.

Yavaş olmak için çabalamadı bile, bu sefer aceleciydi. Bir an önce onu hazırlamak ve yuvasına girmek istiyordu.

"Aşkımm..." diye inleyen çocukla iyice gaza gelerek hızlandı.

Asil çarşafı minik yumrukları arasına almış bu tatlı işkenceyle başetmeye çalışıyordu. Ağzını kapatamadığı için sızan salyaları örtüyü nemlendirmişti.

"Aşığım sana, tepeden tırnağa her şeyine... Ama şu an en çok deliğine aşığım Asil. Anlıyorsun değil mi sevgilim?"

Asil ancak inleyerek karşılık verebilmişti adamın sorusuna. Kendini hem adamın ağzına itmek hem de geri çekilmek istiyor, ne yapacağını şaşırıyordu. Ahlamarı, ohlamaları kesilmiyordu bir türlü.

"Ne kadar çabalarsam çabalayayım asla hazır olmayacakmışsın gibi hissediyorum. O yüzden canın dayanamayacağın kadar çok acırsa beni durduracaksın, tamam mı bir tanem?"

"Devran, endişelenme... Hazırım ben..."

"Kurban olurum ben sana..."

Devran az sonra içine gireceği yeri son bir kez öpüp ıslattı ve avucuna tükürüp, tükürüğü aletinin başına ve kalın gövdesine yaydı. Baş parmağıyla bir kez daha o pembeliği yoklarken eğilip bebeğinin sırtına öpücükler döşedi, ardından dudaklarına uzanıp, onları da öptü.

Yavaş, özür diler gibi, teşekkür eder gibi bir sürü anlam barındıran, dolu dolu bir öpücüktü bu.

Islattığı aleti Asil'in girişine yanaştırdı ve orada gezdirdi. Temas eder etmez hırlayarak, göğsünden kopup gelen erkeksi bir sesle gözlerini kapatmıştı hazla. Ama bu anı izlemek istiyordu, görmek istiyordu bu muhteşemliğin her saniyesini.

Gözlerini aralayıp aşağıya baktı, alnında şimdiden boncuk boncuk terler birikmişti ve geniş göğsü heyecandan inip kalkıyordu. İlk birlikteliğini yaşarken bile asla duymadığı bir heyacanın esiri olmuştu.

Hem saçının teline kıyamayacak kadar çok içi gidiyordu hem de vahşice, tüm ilkelliğiyle sahip olmak istiyordu bu oğlana.

Bir elini Asil'in beline yerleştirerek bastırdı ve kalçalarını dik tutması için öylece tuttu. Eliyle kavradığı aletinin büyük başını deliğe konumlandırdı ve dizleri titreyerek bastırdı.

"Ahhh..." diye yükseldi Asil'in ince sesi.

Adamın parmakları başkaydı, bu hissettiği şey bambaşkaydı.

Çok genişti adamın aletinin başı ama bu bile canı acımasına rağmen feci şekilde tahrik ediyordu minik bedeni. Aleti durmaksızın sızdırıp duruyordu az önceki hazırlık aşamasından dolayı. Adamın varlığını orada hissetmek daha beter yapmıştı onu. Sanki koca dünyada bir ikisi kalmıştı. Herkese sağırdı, her şeye kördü...

"Şşş..." diyerek eliyle yönlendirdiği aletini biraz bastırdı Devran ve ıslatmış olmasına rağmen yeterli gelmediğini görüp eğildi ve tam birleşme noktalarına bir kez tükürdü. Bu sefer de öyle denedi, biraz daha itti kendini.

Asil dişlerini sıka sıka aldı adamın penisinin başını içeriye. Bu doluluk hissi, çok yabancısı olduğu bir şeydi. Nefesi tıkanmıştı. Deliği kasılıp duruyordu adamın etrafında, Asil bu kasılmaları engelleyemiyordu. Vücudunu kontrol edemiyordu asla.

"İşte böyle... Bu kadar... Böyle sıkı olman... Siktir! Nasıl kasılıyorsun, uffff! Bitiriyorsun beni Asil!"

Devran, çıldırmış durumdaydı. Girmeyi başardığı deliğin etrafına parmaklarıyla masaj yaparak biraz daha ilerledi ve çocuğun bağırışını dinledi. Aldığı zevkin bir tanımı, ifade edilebilecek bir tarafı yoktu.

Neredeyse yarısına kadar almıştı Asil ama adam tamamını sokmuş gibi dolu ve tükenmiş hissediyordu. Üstelik daha hiçbir şeye başlamamışlardı. "Alabildim mi... hepsini?" diye sordu titreyen sesiyle.

Devran onun bu saflığına ölebilirdi o an. "Az kaldı, ruhum. Az kaldı, dayanabilir misin? Çok iyi gidiyorsun." Çocuğun belini okşayıp onu sakinleştirmek için yumuşakça konuşamaya çalışıyordu ama içindeki canavarın zincirlerini kırıp çıkmak üzere olduğunun da farkındaydı.

Tek seferde girse, böyle acıtmazdı belki ama çocuk o acıya dayanır mıydı bilmiyordu. "Tek seferde gömülsem içine, kaldırabilir misin bunu?" diye sordu gözlerini kapatmış tüm güzelliğiyle kendisini bekleyen çocuğa.

"Bilmiyorum." diye sızlandı Asil. İçindeki doluluk çok fazlaydı, daha fazlası nasıl olurdu? Ama ne olursa olsun istiyordu bu adamı. "Dene, lütfen... Her türlü acımayacak mı? Katlanabilirim."

"Özür dilerim." Devran öne doğru eğildi ve çocuğun çillerle süslenmiş omuzunu öperken kendini tamamen onun içine itti ve gözlerini kapatıp acıyla bağırarak inleyen çocuğun aletini kavrayıp sıvazlamaya başladı yatışması için.

Adam kasıklarını kalçasına bastıracak kadar içindeydi artık. Köküne kadar girmişti. Duvarlarını yararak genişletmiş kendisine yer açmıştı. O ilerleyiş Asil'i mahvetmişti. Adamın hayaları bile deliğinin hemen altına temas ediyordu.

Adamı en dibinde, o zevk noktasında hissedebiliyordu. Okşanan aleti, dolu deliği... Acı hala orada olsa da, hissettiği az miktarda zevk bile aklını bulandırıyordu. "Çok büyük..." diye söylendi ağladığını o zaman farkederek. "Çok dolu hissediyorum aşkım..."

"İçindeyim çünkü. Siktir... İçindeyim... Çok sıcaksın, alev gibi yanıyor için, yakacaksın sanki aletimi ateşinle."

"Off..." diye inledi Asil. "Damarlarının atışını hissediyorum..."

"Ulan..." Devran kendini biraz geriye çekip, yarısına kadar çıkardı erkekliğini çocuğun içinden ve dışarıya doğru gerilen deliğe bakarak dudaklarını ısırdı.

Ne manzaraydı ama!

Sertçe çarptı kendini o kalçalara ve bağırttı Asil'i. Yine tamamen içindeydi. Bir kaç defa bu şekilde devam ettikten sonra ucuna gelecek kadar geriye çekti kendisini ve Asil'in zevk ile acıdan çarpılmış suratını izleyerek sertçe kökledi. Yatakta ileriye kaymıştı çocuk...

"Sevdin mi?" diye sordu Devran yine aynı şekilde yavaşça çıkıp birden girdi sonuna kadar.

"Muhteşemsin sevgilim..." Asil dilinin ucuna kadar gelen bir kaç kelimeyi yuttu. Utanmıştı söylemeye... Ama zaten adam şu anda o eylemi gerçekleştirirken onun bunu dile dökmekten utanması anlamsızdı.

Adamın kökleyişiyle öne doğru yeniden sarsılırken, "İşte böyle, sik beni." diye inledi adamı tek cümlesiyle aniden deliye çevirirken.

"Yavrum?" dedi adam şokla ve gidip gelişlerini yavaşlatmıştı istemeden. İlk baştaki gibi yarısına kadar sokup çıkarıyordu yalnızca. "Sen çok arsız bir şeysin... Yaramaz ağzına çok ayıp şeyler yapmak istiyorum."

"Lütfen Devran..." Kıvranıyordu adamın altında. "Genişlet deliğimi, daha hızlı sik beni..."

Devran'da kayışlar tam da o anda koptu.

Asil'i belinden öyle büyük bir sertlikle kavradı ki, asla hareket etmesi mümkün değildi artık çocuğun. Arsız, yaramaz ağızlı, küçük sevgilisine istediğini verecekti adam. Onu bir kez zevkten bayıltmıştı, tekrar yapacaktı. Kendisi kaşınmıştı.

Öyle hızlı girip çıkmaya başladı ki Asil'in darlığına, çocuğun ilk seferi için asla hayal etmediği bir şeydi bu. Çocuğa kıyamayıp daha yavaş olacağını düşünmüştü hep, ne olursa olsun kendisini tutabileceğini sanmıştı.

Ama bunu ondan Asil istemişti...

Bağıra bağıra adamın bir makine gibi içine giriş çıkışlarını kabul ediyordu Asil, sesi kısılacaktı, boğazı ağrıyordu şimdiden.

Acı vardı, çoktu da ama o kadar çabuk zevke dönüşüyordu ki... Acısına odaklanacak fırsatı bile olmuyordu.

"Bu nasıl? Hoşuna gitti mi, ha?" diye kükredi Devran. Durmak, dinlenmek gibi bir düşüncesi yoktu.

Asil'e, Asil'in istediği gibi sahip olacaktı.

Sik beni, demişti.

Dediğini yapıyordu.

Parmaklarının izi çıkmıştı çocuğun teninde. Öyle bir kuvvetle sıkıyordu delice. Asil, bilinçsizce, kontrolünü kaybedip kalçasını indirince Devran'ın erkekliği delikten kayarak çıktı ve sertçe kendi karnına çarptı.

Ama adam beklemedi, eliyle yeniden konumlandırdı, Asil'i eski pozisyonuna getirerek hızla gidip gelmeye başladı. Kasıkları, çocuğun kalçasıyla buluştuğu her seferde çıkan çarpışma sesi kulaklarına bir melodi gibi geliyordu.

Asil, inlemekten çok öte sesler çıkararak geldiğinde, bir pelteye dönmüştü, bulunduğu pozisyonu daha fazla koruyamazdı ama Devran tek bir yorulma belirtisi göstermeden vahşice onun içinde gidip gelmeye devam ediyordu.

Devran çocuğun ne halde olduğunu anlayıp, tüm kendini kaybetmişliğine rağmen aniden durdu ve onu yine ani bir hareketle sırt üstü çevirdi, bacaklarını iki yana ayırdı. "Ne kadar esneksin, göster bana. Ben boşalana kadar böyle kalmanı istiyorum." diye emretti Asil'in ağlamaktan şişmiş mavi gözlerine hükmederek bakarken.

Çocuğun bacakları, bir balerin gibi iki yana doğru yüz seksen derece açılmıştı ve o şekilde uzanıyordu. Devran gözlerinin içine baka baka girdi içine bu sefer, aralanan minik ağzını izledi Asil'in. Bu sefer tuttuğu bacaklardan güç alarak başladı pompalamaya.

Çok uzun sürdü.

Asil yeniden boşaldığında Devran henüz bir kez bile gelmemişti. Çocuğun zevk noktasını bile bile hayvani bir güçle dövüyordu arka arkaya, ama kendisini tutuyordu hala.

Aldığı zevki sonuna kadar yaşamak, nereye kadar dayanabileceğini görmek istiyordu. Çok geçmedi, içindeki o noktaya yapılan vahşi vuruşlar Asil'i yeniden sarsılarak boşalttığında, gözleri kayarak kapanmıştı. Titriyordu vücudu, artçı şoklarla sarsılıyor, deliğinin içindeki aleti sıkıp bırakıyordu.

Devran sona yaklaştığının bilincinde, iyice hızlandı... Çok doluydu, hepsi Asil'in suçuydu... Hepsi Asil sayesindeydi.

Böyle bir birleşme hayal ettiğinin çok ötesindeydi.

Haykıra haykıra, Asil'in içine boşalttı tüm dolmuşluğunu. Tamamen boşalıp, tüm özünü akıtana kadar son vuruşlarını yaptı, başını geriye atarak son kez girip çıktı çocuğun içine.

Asil, içinde hissettiği sıcaklıkla gözlerini aralayıp hala içinde olan ama hareket etmeyi kesmiş olan adama baktı.

Harika görünüyordu.

Ona aitti bu adam.

Havai fişekleri, daha gece yarısı olmadan beraber görmüşlerdi...

🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍

ASİL 🤍

DEVRAN 🖤

ilk smutum 🙈

Eksik yerler olabilir, abarttığım yerler olabilir...
Hiçbir fikrim yok.
😅

Umarım beğenmişsinizdir
💞

Gelecek bölümde görüşmek üzere
💖🌈💖

Seguir leyendo

También te gustarán

32.2M 1.9M 39
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz b...
604K 51.4K 51
Tamamlandı Fantastik- MPREG hikayesidir. Hikaye interseks bir birey ve Panter adam adasında geçmektedir. Hikayenin fantastik ögesi erkek hamileliği d...
2.5M 120K 40
[TAMAMLANDI] Ali, benim sevgili katilim. '+18'dir, olumsuz hareketler fazladır.'
3M 151K 64
Hayatı boyunca kimseyi sevmemiş, tek derdi vatan, bayrak ve ülkesi olan asker ile hiç sevildiğini hissetmemiş, kalabalık içinde yalnızlığı hisseden b...