ASİL bxb

By onlycherrypie

2.6M 147K 79K

-TAMAMLANDI- -YETİŞKİN İÇERİK- Asil, yalnız bir çocuktu. Sessiz ve ona yalnız hissettiren evinden uzaklaşmak... More

1. BÖLÜM: ''VANİLYA''
2. BÖLÜM: "ASİL"
3. BÖLÜM: "HUZUR"
4. BÖLÜM: "DEVRAN"
5. BÖLÜM: "GÜVENLİK ÖNEMLİ"
6. BÖLÜM: "DOLDURULAN BOŞLUKLAR"
7. BÖLÜM: "ŞAPŞAL"
8. BÖLÜM: "AKŞAM YEMEĞİ"
9. BÖLÜM: "DENEYELİM"
10. BÖLÜM: "KAFA KARIŞIKLIKLARI"
11. BÖLÜM: "DANS PİSTİ"
12. BÖLÜM: "BEKLENMEYEN MİSAFİR"
13. BÖLÜM: "ŞEFKATİN KOYNUNDA"
14. BÖLÜM: "YATAK KEYFİ"
15. BÖLÜM: "İYİLEŞTİREN BAZI ANLAR"
16. BÖLÜM: "BUĞULANAN CAMLAR"
17. BÖLÜM: "ÇOK DÜŞÜNMEK"
18. BÖLÜM: "MERCANKÖŞK"
19. BÖLÜM: "KÜTÜPHANE"
20. BÖLÜM: "MUTFAK"
21. BÖLÜM: "FOTOĞRAF"
22. BÖLÜM: "KABUL OLAN DUALAR"
23. BÖLÜM: "SIRLAR"
24. BÖLÜM: "TEHLİKELİ BİR ÇİFT"
25. BÖLÜM: "HAZIRLIKLAR"
26. BÖLÜM: "SORU İŞARETLERİ"
27. BÖLÜM: "FİNLANDİYA"
29. BÖLÜM: "İNGİLTERE - BRIGHTON"
30. BÖLÜM: "YENİ YIL ARİFESİ"
31. BÖLÜM: "HEDİYE"
32. BÖLÜM: "HAVAİ FİŞEKLER"
33. BÖLÜM: "HAYALLER VE KARARLAR"
34. BÖLÜM: "İTALYA"
35. BÖLÜM: "ŞÖMİNE ATEŞİ"
36. BÖLÜM: "AİLE"
37. BÖLÜM: "00:00"
38. BÖLÜM: "SÜRPRİZ"
39. BÖLÜM: "DOĞUM GÜNÜ"
40. BÖLÜM: "YAKINLAŞMALAR"
41. BÖLÜM: "KULÜP"
42. BÖLÜM: "AKŞAMDAN KALMA"
43. BÖLÜM: "SON MANTI BÜKÜCÜLER"
44. BÖLÜM: "FRANSA - PARİS"
45. BÖLÜM: "RED"
46. BÖLÜM: "TAPMAK"
47. BÖLÜM: "ACİL DURUM"
48. BÖLÜM: "DEVİL"
49. BÖLÜM: "MANİPÜLE"
50. BÖLÜM: "KAN VE GÖZYAŞI"
51. BÖLÜM: "GÜNAH ÇIKARMA"
52. BÖLÜM: "NORMALE DÖNÜŞ"
53. BÖLÜM: "SENDEN ÖNCESİ YOK"
54. BÖLÜM: "TAVİZ"
55. BÖLÜM: "FİLM GECESİ"
56. BÖLÜM: "ÖN YARGI"
57. BÖLÜM: "OYUNBAZ"
58. BÖLÜM: "HİKAYE"
59. BÖLÜM: "TEN UYUMU"
60. BÖLÜM: "GÖLGE"
61. BÖLÜM: "KISKANÇLIK"
62. BÖLÜM: "MUM ALEVİ"
63. BÖLÜM: "KUTLAMA"
64. BÖLÜM: "BAZI GİDİŞLER"
65. BÖLÜM: "ŞİFAYI KAPMAK"
66. BÖLÜM: "İLGİ"
67. BÖLÜM: "HAYALPEREST"
68. BÖLÜM: "DİZ ÇÖKMEK"
69. BÖLÜM: "NORMAL SEVGİLİLER"
70. BÖLÜM: "YENİ YÜZLER / YENİ HİSLER"
71. BÖLÜM: "HOLDING"
72. BÖLÜM: "MAZİ"
73. BÖLÜM: "FELEKTEN BİR GECE"
74. BÖLÜM: "TATLILAR"
75. BÖLÜM: "BAŞ KÖŞE"
76. BÖLÜM: "KAÇIRILAN UYKU"
77. BÖLÜM: "FİDANLAR AĞACA"
78. BÖLÜM: "PLANLAR"
79. BÖLÜM: "KONUŞMADAN ANLAŞMAK"
80. BÖLÜM: "TÜYOLAR"
81. BÖLÜM: "DEPREM"
82. Bölüm: "KONUŞA KONUŞA"
83. BÖLÜM: "KALP ÇARPINTISI"
84. BÖLÜM: "MİMİ"
85. Bölüm: "RÜYA VE ARDINDAN GELEN"
86. BÖLÜM: "GEÇMİŞTEN GELEN"
87. BÖLÜM: "GİZEM PERDESİ"
88. BÖLÜM: "KAFA DAĞITMAK"
89. BÖLÜM: "AŞK"
90. BÖLÜM: "BAHAR"
91. BÖLÜM: "GERÇEK"
92. BÖLÜM: "SARHOŞ"
93. BÖLÜM: "KÜP CAKE"
94. BÖLÜM: "UYUM"
95. BÖLÜM: "KUBİLAY..."
96. BÖLÜM: "KAPI ÖNÜ"
97. BÖLÜM: "CESARET PELERİNİ"
98. BÖLÜM: "SINAV"
99. BÖLÜM: "DOKUZ NUMARALI..."
100. BÖLÜM: "YAZ BAŞLARKEN" (FİNAL tadında... 😉)
101. BÖLÜM: "KARİKATÜR"
102. BÖLÜM: "MASUM"
103. BÖLÜM: "OLMAYACAK SENARYOLAR"
104. BÖLÜM: "FRANSIZ TURİST MESELESİ"
105. BÖLÜM: "BEKLENEN MİSAFİRLER"
106. BÖLÜM: "ÖZLEŞMEK"
107. BÖLÜM: "MİNNET?!"
108. BÖLÜM: "KALABALIK SOFRALAR"
109. BÖLÜM: "SAHİL"
110. BÖLÜM: "BABA-OĞUL"
111. BÖLÜM: "SUS PUS"
112. BÖLÜM: "MEVZU"
113. BÖLÜM: "BARBAR."
114. BÖLÜM: "AY IŞIĞI ALTINDA"
115. BÖLÜM: "KUŞ TRİBİ"
116. BÖLÜM: "DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR..."
117. BÖLÜM: "KAPIŞMA"
118. BÖLÜM: "UZANMIŞIZ KUMSALA..."
119. BÖLÜM: "STİL İKONU..."
120. BÖLÜM: "MEZUNİYET"
121. BÖLÜM: "HAYATIN AKIŞINDA..."
122. BÖLÜM: "YENİDEN DOĞMAK"
123. BÖLÜM: "SÜRÜŞ DERSİ..."

28. BÖLÜM: "SOĞUK ve SICAK"

28.5K 1.1K 565
By onlycherrypie

Keyifli okumalarrr
🤍🤍🤍

DEVRAN 🖤🖤🖤

28. Bölüm:

Asil, misler gibi banyosunu yapmış, kendisine bitki çayı hazırlamış, Devran için de kahve demlemişti ama adam hala uyuyordu. Onun uykusuz kalacağından endişelendiği için duştan çıktığında adamın hala uyuyor olduğunu görüp bir miktar şok olmuştu Asil.

Çok acıkmıştı ve adam bir an önce uyansın, kahvaltıya gitsinler istiyordu. O yüzden yatağa yanaşıp, sırtüstü uzanan adamın yanağına bir öpücük kondurdu.

Dün akşam ona neler yapmıştı yine öyle? Asil bu sefer yorgun değil aksine zinde hissediyordu kendini. Deşarj olmuştu resmen. Poposu orayı biraz sertçe talan eden parmaklar yüzünden hala hafifçe sızlasa da bundan bile memnundu o anda.

"Devran, uyan lütfen. Çok acıktım ben..." Guruldayıp duran karnıyla dudaklarını büzdü istemsizce.

Adamı uyandırmak için daha çok uğraşmak zorunda kalacağını düşünmüştü ama adam birden gözlerini açınca irkildi çocuk. "Uyanık mıydın?" diye sordu adama.

Devran'ın gözleri bir an nerede olduğunu anlamaya çalışarak küçük kulübenin cam tavanında, perdeleri çekili pencerelerde gezindi. Hava karanlık olduğu için saatin kaç olduğunu kestiremiyordu. Afallamış bakışları Asil'i bulduğunda dirseğinden destek alarak biraz doğruldu. Bu hareketiyle üstündeki örtü aşağıya kaymıştı ve kaslı göğsü ortaya çıkmıştı.

"Ne zamandır uyuyorum?" diye sordu, banyo yapmış olduğunu farkettiği oldukça uyanık görünen çocuğa.

"Öncelikle, günaydın sevgilim." Hiç çekinmeden adamın tam göğsünün ortasına sesli bir öpücük kondurunca Devran'ın kalbi sıkıştı bu hareketle. "Yaklaşık dokuz saattir uyuyorsun sanırım."

"İlk defa böyle uyudum evden uzakta." dedi Devran hala algıları tam olarak açılmamış gibiydi.

"Senin için kahve yaptım." Adam o zaman farketti odayı kaplayan taze demlenmiş kahve kokusunu. Elbette kahveden daha baskın bir koku daha vardı, o da Asil'in kendine has kokusuydu. Duştan sonra çok kuvvetli oluyordu şampuanıyla birleşince...

"Teşekkür ederim yavrum." diyerek iyice doğrulup oturur pozisyona geçti. Büyük avucunun içiyle gözlerini ovuştururken Asil hayran bakışlarla onu süzüyordu. Bu adam gerçekten çok seksiydi. Karın kasları, geniş omuzları... İnce de bir beli vardı ama Asil'in belinin inceliğiyle kıyaslanamayacak erkeksi bir incelikti bu.

"Acıktım." dedi Asil yutkunup bakışlarını zor da olsa adamın gözlerine çıkardı. Adam ona neler yapmıştı ama o adamı keşfetmeye fırsat bile bulamamıştı. Bu biraz moral bozucuydu. Oysa esmer göğsü bir sürü öpücüğü ve ısırığı hakedecek şekilde, gözlerinin önünde duruyordu.

"Neden daha önce uyandırmadın? Ben nasıl uyumuşum böyle ya..." Örtüyü üstünden atıp belinden düşecek gibi duran eşofmanla yataktan kalktı ve Asil'in kendisi için hazırladığı kahve fincanını yuvarlak masanın üstünde görünce, gözleri ışıldayarak fincanı eline aldı ve sıcak kahveden büyük bir yudum içti. "Çok iyi geldi."

Asil yatakta öylece durmuş, adamın sabah seksiliğini izlerken dalgınca konuştu. "Ben de yeni uyandım sayılır, hızlıca bir duş aldım. Baktım hala uyuyorsun, uyandırayım dedim."

"Harika görünüyorsun bu sabah." dedi Devran nihayet biraz ayılmıştı ve gözü açılmıştı kahve içince. Çocuğun kalın ceketini giyip üstünü örtecek de olsa kıyafetlerine özenerek hazırlandığını farketmişti. Boynunda ona hediye ettiği kolye asılıydı ve kolyenin zincirinin geçtiği yerde kendisinin eseri olan kızarıklıklar mevcuttu.

"Harika hissediyorum çünkü. Sen nasıl hissediyorsun? Uyuyamam diyordun ama bebek gibi uyumuşsun aşkım."

"Siktir, böyle pat diye söyleyip kalbime indirme. Sevgilim deyişine bile alışamadım daha, aşkım dediğin her sefer ilk söylediğin an ve söyleyişinin güzelliği gelecek aklıma..."

"Ama sana nasıl istersem öyle seslenirim." diye kaş çattı Asil. "Ben sana karışmıyorum hiç."

"Büzme şöyle ağzını yiyeceğim."

Kıkırdadı Asil adamın ciddi bakışları altında. Yerdi, biliyordu.

"Duş alayım hemen çıkalım. Bebeğimin karnı acıkmış." Devran yatakta uslu uslu oturup arada gözleriyle kendi bedenini süzen çocuğa dişlerini sıkarak baktı. Yanına gidip onu mıncıra mıncıra sevesi gelmişti. Ne de güzel görünüyordu... Allah özene bözene yaratmıştı. Şimdi çocuğun yanına gitse yine onu sevmeye doyamaz diye, kendisine çocuğun aç olduğunu hatırlatarak kahvesinden bir kaç yudum daha alıp hızlıca bir duş almak için banyoya girdi.

                                   🤍🖤🤍🖤🤍

Asil kahvaltı sonrası daha da enerji toplamış şekilde karın içinde bata çıka yürürken bir şeyler anlatıp duruyordu. Günü nasıl geçireceklerine karar vermeden önce kaldıkları bölgeyi biraz keşfetmek ve yapabilecekleri ne var ne yok görmek istemişlerdi.

Köpekli kızaklarla kayabilirlerdi, onlara rehberlik eden kadın bunu önermişti ama Asil o konuda pek istekli değildi. Belki burada doğaldı, bir gelenek haline gelmişti ama hayvanların o şekilde kullanılmasından hoşlanmıyordu hiç. Sırf turist eğlencesi diye keyif almayacağı bir şeyi yapmak istemiyordu.

"Ferdi'ye Finlandiya'da olduğumuzu söyledim çok ısrar ettiği için." diyerek kızarmış suratıyla Devran'a dönünce, onun biraz gerisinden yürüyüp mutluluğunu seyreden adam, çocuğa gülümsedi.

"İyi yapmışsın." dedi geri geri yürüyen ve hala kendisine bir şeyler söyleyecekmiş gibi duran çocuğa, "Dikkat et." demeyi ihmal etmedi.

"İnsanın şu hayatta zengin bir kocası olmalı, dedi."

"Ona mı gülüyordun az önce kıkır kıkır?" diye sordu Devran. Çocuk kahvaltı ederken telefonunu bir kaç kez eline almıştı, gülerek biriyle mesajlamıştı. Devran sormak için çıldırsa da kendisini tutmuştu. Onun gözünde, aşırı meraklı kıskanç biri gibi görünmek istemiyordu ama çocuğa karşı tam da öyle biriydi işte.

"Evet komik geldi. Çok saçma aslında ama güldürdü beni." diyerek yeniden sırıttı güzel dişlerini göstere göstere.

"Daha tam olarak kocan değilim ama." dedi Devran birden.

Asil'in soğuk yüzünden zaten kızarmış olan yüzü anlamış olduğu imayla iyice kızarırken ne diyeceğini bilemedi.

Tamam, adam yatakta veya o anlamda yakınlaştıkları diğer anlarda dirty talk denilen o şeyi yapmayı seviyordu, Asil de bundan hoşlanıyordu ama şimdi gayet normal bir anın içinde böyle tahrik edici bir ses tonuyla o tarzda konuşması şaşırtmıştı çocuğu.

"O velet öyle bilsin." diye devam etti Devran çocuğun bu hallerinden keyif aldığını gizlemeden serseri bir şekilde güldü.

"Zaten anlamış." dedi Asil. "Fotoğrafı görünce emin olmuş."

"Nereden anlamış?"

Asil geri geri yürümeyi kesip önüne döndü ve o şekilde yürürken konuşmaya başladı. "Kötü kötü bakmışsın ona. Baktın mı sahiden?"

"Asil, o gün onu parçalamamak için kendimi zor tuttuğumu söyledim sana. Seni öyle görmüş olması hala sinirlerimi hoplatıyor. Bir de dile getiriş şekli..." Öfkesi karları bile eritecek türdendi.

"Beni öyle görmüş olması bir anlam ifade etmiyor ki..."

"Benim canımı sıkmaya yetiyor. Kimse öyle göremez seni."

"Ferdi'nin bir kız arkadaşı var, hayatım. Beni öyle görmüş olması cidden bir anlam ifade etmiyor ona. Kıskanılacak bir durum yok ortada."

"Yavrum kapansın bu konu. Çünkü ben konu sen olunca hiçbir düşüncemi kontrol edemiyorum, buna kıskançlık da dahil."

"Ne bu haşin tavırlar?" diye sordu Asil şaşkınca. "Ferdi arkadaşım benim."

"İyi." dedi Devran ve adımlarını hızlandırıp çocuğun önüne geçti tripli tripli.

"Ya Devran, neden böyle yapıyorsun? Ne oldu şimdi?"

"Olmadı bir şey yavrum."

"Beni bekle ama o koca bacaklarınla attığın adımlara yetişemem ki... Düşeceğim şimdi, off! Kızdın mı?"

Devran çocuğun düşmesinden korkarak yavaşlattı adımlarını. Asil anında yetişti ona ve koluna girip yükselerek yanağını öptü. "Kıskanç kocam benim." dedi şaka olsun diye.

Devran'ın pantolonunun içindeki, eksilerde olan sıcaklığa rağmen hareketlenir gibi oldu çocuğun bu işveli cilveli tavrıyla.

"Sana kızmadım." diye homurdandı, kıskançlığı hala ön planda da olsa çocuğun, ona kızdığını düşünmesini istemiyordu. "Bu konuyu bir daha hiç açmayalım."

Asil başını salladı hızlıca. "Konu kendiliğinden açıldı, ben bir şey yapmadım." dedi gözlerini kırpıştırıp.

"Odaya dönmemizi ve kalan vaktimizin tamamını yatakta geçirmemizi istemiyorsan o dudaklarını öyle büzme. Isıra ısıra öpesim geliyor."

Asil dudaklarını büzdüğünün bile yeni farkına vararak Devran'ın dediklerini değerlendirdi bir an ciddi ciddi. Yarın sabah, gidecekleri diğer yere doğru yola çıkmayacak olsalar bu durumu değerlendirmek isterdi ama burada kalan kısıtlı vakitlerini buraya özgü bir şeyler yaparak değerlendirmeyi de çok istiyordu. O yüzden dudaklarını büzmeyi kesip hafifçe gülümsedi ve gözlerini az önce uzaktan gördükleri konuşa konuşa ancak yanına vardıkları alana çevirdi.

"Buz pateni?" dedi hevesle sorar gibi. Minyatür donmuş bir gölü andıran karlarla çevrili buza baktı. Çok severdi buz patenini Asil. Yeteneği de vardı açıkçası... Yoga ve pilatesin faydaları olarak, dengede tutabildiği esnek vücuduyla bir kaç artistik hareket bile yapabiliyordu.

"Daha önce yaptın mı?" diye sordu Devran, bu fikre çok sıcak bakmadığı yüzünden belli oluyordu.

"Hem de çok." Asil biraz hızlanarak, patenlerin olduğu kısmın önünde durdu ve ayağına uygun numarayı hızlıca bularak kenardaki ahşap banka oturup botunun bağcıklarını çözmeye başladı. "Gerçi hep AVM'lerdeki pistlerde kaydım."

Çocuk ne yaptığını çok iyi bildiğini belli eden hareketlerle patenleri kolayca giyip ayakları üstünde doğrulduğunda Devran endişeyle onu süzüyordu.

"Düşersen?" dedi sadece. Aklında fırtına gibi dönen kötü düşüncelerin hepsini dile getiremedi. Çocuğa bir şey olmasından korkuyordu.

"Beni hafife alıyorsunuz Devran Bey." dedi Asil. Patenlerle karın üstünde attığı bir kaç komik adımın sonrasında buza ulaşmıştı ve hiç zorlanmadan iki ayağının üstünde durup Devran'a baktı. Ardından geri geri kaymaya başladığında Devran'ın yüreği ağzına geldi ve onu tutmak ister gibi bir adım atarak ceplerindeki ellerini yumruk haline getirdi.

"Asil, dikkat et gözünü seveyim." dedi bu kadar korkuyor olmasına kendisi de şaşırarak. Zaten küçücük bir alandı, tehlikeli bir durumun oluşmasına sebep olacak bir şey yoktu ortada. Asil düşse bile zarar görmezdi muhtemelen. Düşecek gibi olsa en fazla düşüşünü yumuşatmak için karlara doğru hamle yapardı ve sıkıntı yaşamazdı.

"Ediyorum!" diye seslendi Asil. Patenleri fren gibi kullanıp kayışını yavaşlayarak durdu ve kendi etrafında bir kaç kez döndü.

"Başın döner ama öyle."

"Endişelenme. Ödülüm bile var benim." diye hava attı biraz aklına gelen tatlı anıyla. Kendi etrafında dönmeyi bırakıp Devran'a doğru kaydı.

"Ödül mü?"

"Hı hı... Alışveriş merkezinde bir yarışma vardı, öylesine katılmıştım geçen sene. Yaş sınırı yoktu, benim de biraz canım sıkkındı katılmak istedim kafam dağılsın diye."

Devran tam karşısında duran çocuğun ellerini tuttu, içi belki biraz rahatlardı böyle. O karın üstünde çocuk buzun üstünde öylece duruyorlardı. "Canın neden sıkkındı?"

Asil, "Babamla ilgili bir şeydi muhtemelen, hatırlamıyorum." dedi hikayenin o kısmı önemsiz olduğundan geçiştirmek istiyordu. Ama elbette hatırlıyordu, babasıyla yaptığı moral bozucu bir telefon görüşmesi sonrasıydı.

"Eee? Ödül işi nasıl oldu?" diye sordu Devran merakla.

"Farklı farklı yaşlardan bir sürü insan vardı, oradaki görevlinin gösterdiği belirli hareketleri yapmak zorundaydık. Yapamayan eleniyordu. Başta elli kişiydik ama sayımız çok çabuk azaldı ve en sona küçük bir kız çocuğu ve ben kaldım."

"Ve sen kazandın."

Başını iki yana salladı Asil. "Son hareketi yaparken düştüm ne yazık ki..." dedi. Bilerek düştüğünü anlatmaya çalışarak Devran'ın gözlerine baktı. "O kazansın istedim çünkü çok tatlıydı ve gerçekten yetenekliydi. O kadar kişi içinden sona ikimiz kalmıştık."

"Kalbi güzel meleğim..." Çocuğu öptü Devran, ama öpüşünü fazla uzatmamaya gayret gösterdi. Yine de bu minik öpücük bile Asil'in zihnini biraz bulandırmıştı.

"Onun kalbi de çok güzeldi. Benim gerçekten düştüğümü sandı, gözleri dolmuştu ağlayacak gibi, hala hatırlıyorum... Üzülmeyeyim diye ödülünü bana verdi. Israr ettim alması için, kabul etmedi."

"İki bebek çok güzel denk gelmişsiniz." dedi Devran.

"O gün ilk defa bir kardeşim olsa nasıl olurdu acaba diye düşünmüştüm. Benden güzel bir abi olurdu değil mi sevgilim?"

Devran çocuğun bu düşüncesinin altında yatan yalnızlık hissini hissetmemeyi dilerdi ama biliyordu bu çocuğun yaşamak zorunda kaldığı hayatı. Varlık içinde yokluğa terk edilmişti. Tüm zenginliğin içinde, kimsesiz bırakılmıştı babası tarafından. Şimdi babası vardı ama yine de hiçbir şey düzelmemişti, çocuğun kendisini aile yönünden eksik hissettiği apaçık ortadaydı.

"Mükemmel bir abi olurdun." dedi büyük bir ciddiyetle Devran. "Çok düşüncelisin, şefkatlisin, tertemiz bir yüreğin var. Bir kardeşin olsaydı eğer eminim ki sana tapardı. Senin onu seveceğin gibi çok severdi seni. Senin tarafından sevilmek için her şeyi yapardı. Çünkü kendimden biliyorum, senin sevgini haketmek için dünyaları veririm."

Dolan gözleriyle alt dudağını sarkıttı Asil. "Ben seni severim ki, bir şey yapmana gerek yok. Seni sen olduğun için seviyorum. Dünyaları vermene gerek yok, sadece böyle baksan yeter bana. Ben seni hep çok severim."

"Seni yaratana, karşıma çıkarana, yüreğime sokana binlerce kez şükürler olsun." diyerek dudaklarını çocuğun yarısı yün şapka tarafından örtülmüş olan alnına bastırdı Devran.

Çocuğun biraz daha kaymasına ve az önceki duygusallığı üzerinden atıp neşesini geri kazanmasına müsaade etti kenarda endişeyle onu izleyerek. Ona gelecek en ufak zararın Devran'daki yankısı büyük olurdu...

                                  🤍🖤🤍🖤🤍

Fokurdayan jakuziye baktı Asil, bir de içinde iç çamaşırıyla oturmuş kollarını kenarlara yaslayıp başını geriye atmış olan gözleri kapalı adama.

Kendisi kuşağını sıkı sıkıya bağladığı bornozla öylece dikiliyordu hemen dibinde. Suyun sıcak olduğunu biliyordu ama üstündeki bornozu çıkarıp soğuk havayla buluşmak biraz gözünü korkutmuştu.

Eve ait, açık havada bulunan, etrafı duvarla çevrili bir jakuziydi bu. Akşam yemeğinden sonrasını böyle değerlendirmeye karar vermişlerdi, tüm gün yürüyüp durdukları için iyi geleceğini düşünmüşlerdi ama Asil soğuktan ürkmüştü. Soğuğu seviyorum demeler de buraya kadardı.

"Gelmişsin... Hadi gir, öyle dikildikçe donacaksın." Devran, jakuziyi önden çalıştırıp çocuğun öyle gelmesini istemişti ve dakikalar önce çağırmasına rağmen gelmeyen çocuğun aslında başında dikiliyor olduğunu görünce şaşırmıştı.

"Aşkım, bugün hava daha mı soğuk sanki?"

"Evet, aşkım diyen dilini yediğim... O yüzden gir şu suya, üşüme hadi."

Asil kararını değiştirip içeriye kaçmamak için bornozun kuşağını hızlıca çözdü ve Devran'ın kararan bakışlarının kıskacında altında el kadar bir çamaşırla suya girdi.

"Ohh, sıcacık..." dedi anında çenesine kadar suyun içine batarken. Tek bir yeri suyun üstünde kalsın üşüsün istemiyordu. Devran'ın açık duran koluna doğru yanaştı ve başını oraya yasladı.

Su, gün içinde unuttuğu ama kulübeye tekrar gelince sızısını hissetmeye başladığı deliğine öyle iyi gelmişti ki... "Mmh, çok iyi geldi." dedi gözlerini kapatıp dudağını ısırdı.

Çenesinde hissettiği el başını sola doğru çevirince az önce ısırdığı dudaklara kapanan ağızla bu sefer boğukça inledi ve elini adamın karnına yerleştirdi suyun altından. Bir yere tutunma ihtiyacı hissetmişti.

Devran gün boyu uzak durduğu ağzı, dudaklarının arasına kıstırarak dilini o ağzın içine soktu beklemeden. Hiç kibar değildi çenesini sıkıca tutup dilini en derinlerine sokmak ister gibi içeriye doğru iterken.

Asil de eliyle adamın kaslarla bezeli karnını okşuyordu yumuşak yumuşak. Başı adamın omzuna yakın bir yerdeydi, ağzı onun tarafından vahşi bir şekilde öpülüyordu. O da tüm gün bu anı beklemiş gibi itaatkar bir şekilde ağzını sömüren adama teslim oluyordu.

Devran çocuğun çenesindeki elin tutuşunu biraz daha sıkılaştırıp onun karşılık vermesine fırsat tanımadan yaladı yuttu resmen minik ağzını. İnleyişlerini kimsenin duymasına fırsat vermemek için çocuğun ağzından ayrılmıyordu. Onun ağzında kayboluyordu çocuğun boğazından çıkan her ses.

Nefes alması için biraz uzaklaştırdı onu kendinden, kendi nefesinin kesildiğini de o zaman farketti adam.

"Kırmızı, dantelli..." dedi gözlerini sımsıkı yumarak. "Sen bana sınav mısın?"

Asil'in altındaki çamaşırın görüntüsü devamlı hareket halinde olan su yüzünden dalgalanıp duruyordu ama Devran zaten göreceği her şeyi görmüştü o bornozu çıkardığı ve suya girdiği süre boyunca.

"En sevdiklerimden biri bu." dedi Asil. Beyaz teninde kırmızı güzel duruyordu. Aslında pek kırmızı giysisi yoktu ama konu iç çamaşırı olunca kırmızıdan vazgeçemiyordu.

"Böyle giyinip yanıma geliyorsun, bana güveniyorsun ya... Seni çok fena, evire çevire..." Sustu adam.

"Neden bitirmiyorsun?" diye sordu Asil elini Devran'ın karnından kasıklarına doğru indirip belirgin adonislerini okşadı kışkırtıcı bir şekilde. "...Cümlelerini yani." diye ekledi.

"Bir canavar yatıyor orada, uyandırmak istemezsin." diye kaskatı bir çeneyle konuştu Devran.

"Sen bana özgürce dokunabiliyorken ben daha seni doya doya sevemedim hiç." Bir çocuk gibi şikayet edercesine konuşsa da eli boxerın üstünden Devran'ın inikken bile dev gibi olan aletini kavradı. Gözleri kocaman oldu Asil'in. "Oha." diyebildi kökünü kavradığını düşündüğü penisin kalınlığını hissedince.

"Büyük, değil mi?" dedi Devran alnını Asil'in alnına yaslayarak herhangi bir ani harekette bulunmamak için kendini kastı, ama çocuk küçük eliyle onu tamamen kavramanın yakınından bile geçemezken bu zordu. Yine de başardı, dokunuşun tadını çıkarmaya odaklandı ve Asil'in özgürce hareket edebilmesi için cesaretini kıracak hiçbir şey yapmadı.

Asil elini hareket ettirerek kalın erkekliğin üzerinde ilerledi ve ağzı şaşkınlıkla aralandı. "Çok uzun bu..." dedi hayretle.

"Daha da uzar, okşayıp sevsen, öpsen mesela..." diye fısıldadı gözlerine sanki suyun altındaki tüm işi o yapmıyormuş gibi masum bir tavırla bakan çocuğa.

"Okşarım." dedi Asil başını sallayınca alnı Devran'ın alnına sürttü. Elini ıslak kumaşın üstünde hareket ettirip yavaş yavaş okşadı ve anında tepki veren aletle biraz geri çekilip şaşkınca adama baktı. Eli hala oradaydı.

"Seviyor seni." Devran haykırmak, bağırmak istiyordu. Çok sürmezdi, bir kaç dakika içinde, belki de daha kısa sürede bir kaç okşamayla boşaltabilirdi Asil onu. Bunu hissetmişti adam, bu çocuğun dokunuşu böyle hissettiriyorsa daha ilerisi Devran'ı öldürebilirdi. Heyecanı boğazına bir yumru olmuş oturmuştu. İlk defa biri dokunuyordu sanki ona, ilk defaydı biriyle böyle hislerle dolup taşarak yakınlaşması.

Öncekilere benzemiyordu hiç. Kıyası mümkün değildi.

İnsanın aşık olduğu insanla aldığı nefesin tadı bile farklıydı.

"Büyük olduğunu biliyordum ama..." Devamını getirmeden önce biraz durdu. "İki parmağının acısı bile geçmedi hala." dedi titreyen sesiyle. Adamı okşamaya devam ediyordu.
Kumaşın üstünden okşamak yeterli gelmediği için elini tereddüt etmeden adamın boxerının içine soktu ve doğrularak daha rahat bir şekilde iki eliyle kavradı Devran'ı, çamaşırın dışına çıkardı.

"Alıştıracağım seni... Korkma sakın." dedi Devran yalvarır gibi. Ağlamak üzereymiş gibi hissediyordu. Nefesi sıkışıyordu.

"Görmek istiyorum." diyen Asil'le gözbebekleri titredi resmen Devran'ın.

"Güzelim benim... Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin." Hala onu düşünüyordu Devran. Dün, ondan önceki gün hep çocuğun zevkine odaklanmıştı, çocuğun bu yüzden mecbur hissedip yanaşmasını istemiyordu kendine.

"Görmek istiyorum Devran." Elindekini hafifçe sıkınca Devran'ın ağzı hazla aralandı.

"Zorunluluk hissetme, sen önemlisin benim için, tek dokunuşunla ölsem de, eğer kendini mecbur hissediyorsun diye yapıyorsan yapma."

"Şimdi bana ellerimin arasındaki bu şeyi göstermezsen bir daha ben de sana benimkini göstermem." diye atarlandı Asil. Resmen kafa tutup emrediyordu Devran'a. Sanki adamın şeyinden değil bambaşka bir meseleden bahsediyor gibi ciddiydi. Devran gülecek gibi olsa da yapamadı.

Adam söz dinleyip kollarıyla destek alıp kalkmak için hamle yaptığında erkekliğini serbest bıraktı çocuk. Devran kalktı ve üzerinden süzülen sularla bir tanrı gibi jakuzinin kenarına oturdu. Asil hala tamamen suyun içindeydi. Gözleri, ıslak, yarı sert alete kayınca yutkundu ve ellerini tekrar ona sarıp alttan alttan Devran'a baktı.

"Üşüyor musun?" diye sordu, ıslak vücudu şimdi doğrudan soğuktaydı adamın. Sadece ayakları, dizlerine kadar sıcak suyun içindeydi. Penisini saran bir çift el vardı ve o ellerin sahibi ona üşüyor musun diye soruyordu.

"Yanıyorum." dedi Devran, gözleri birer karadelikti. Asil'in avuçları arasındaki varlığı zonkluyordu.

Asil, durduğu yerde iyice sertleşen gittikçe büyüyen, damarları belirginleşen erkekliğe bakıp dudaklarını yaladı. "Devran bu çok güzel." dedi kendine engel olamayarak.

"Gördün, hadi bırak şimdi." dedi Devran. Kendini banyoya atıp rahatlamak istiyordu bir an önce. Bunu çocuktan isteyebilirdi ama Asil adım atmazsa onu zorlamazdı da.

Çocuğun kaşları elinden oyuncağı alınıyormuş gibi bir hızla çatıldı. "Daha yeni aldım elime." dedi. "Karışma bana, lütfen."

"Yavrum-"

"Bana yaptığın gibi seni rahatlatayım ister misin? Ben çok isterim Devran."

"Hayatta bundan daha çok istediğim bir şey var mı sanıyorsun şu anda?" Sesi titriyordu Devran'ın. Gerçekten ağlamak üzereydi. Koskoca Devran Eğilmez, sadece bu çocuk karşısında böyle eğilip diz çökecek kadar savunmasız hissediyordu.

Ruhu, Asil'e diz çökmüştü.

Asil'in gözleri ışıldadı anında ve adamı aşağı yukarı sıvazlamaya başladı.

"İşte böyle..." dedi Devran.

"İyi yapıyor muyum? İlk defa başka birine dokunuyorum. Kendime dokunmak gibi değilmiş hiç." Adam hem semsertti hem de kadife gibiydi derisi. Kendisi gibi esmerdi aleti de, Asil'in heyecandan başı dönüyordu. Adam da ona dokunurken böyle zevk mi almıştı? Asil aşırı mutlu hissediyordu adamın kendi dokunuşlarıyla hızlanan nefeslerini gördükçe.

"Asil, konuşma böyle."

"Tamam." dedi Asil ve eğilip ıslak penisin başında dilini gezdirdi. Adamın bir eli anında başının arkasına yerleşmişti. Başka zaman olsa Devran, bu şekilde bacaklarının arasında duran bu kafayı kasıklarına bastırır tamamını ağzına sokana kadar durmazdı ama Asil'e öyle yapmadı. Sadece saçlarını okşadı titreyen büyük eliyle. Çocuk tadını almak ister gibi merakla dilini dokundurup çektikçe delirmenin eşiğine geldi.

Çocuğun ağzından minik mırıltılar çıkıyordu dili adamın tadını, ağzında bıraktığı hissi keşfettikçe. Başını okşayan el onu cesaretlendiriyordu. Birden daha fazlasını yapma isteğiyle dolup taşarak adamı ağzının içinde biraz ilerletti ve başını damağına yaslayarak biraz orada beklettiğinde başında okşayışlar durdu ve yerini canını acıtmayacak sert bir tutuş aldı. Mavi gözlerini kaldırıp adama baktı heyecanla.

"Böyle güzel olmaya hakkın yok." dedi Devran birileri ona işkence ediyormuş gibi.

Asil biraz daha cesaretlendi ve damağından ileriye boğazına kadar soktu Devran'ı. Ve o anda refleksle yutkundu ama öğürme refleksi devreye girmedi.

O yutkunuş Devran'ı epey zorladı. Yutkunuşuyla daralan alanda sıkışan aleti çocuğun başını biraz daha kendisine bastırmasına neden oldu. Asil zorlanmadan onu kabul etti ve gözlerini adamdan ayırmadan boğazında ilerleyen sertliği hissetti. Yeniden yutkundu ama asla öğürmüyordu. Devran gerçekleşen bu şeyi hayranlık ve şaşkınlıkla sanki bir mucizeye tanık oluyormuş gibi izliyordu.

Nihayet Asil'in dudakları zorlanmadan gelip kasıklarına dayandığında hafif sulanmış gözleriyle Devran'a baktığında kendisiyle gurur duyuyordu.

"Bu kadar harika olman haksızlık." diye inledi Devran. Dişlerini sıkmaktan çenesi ağrıyordu. Kendini biraz geriye çekip yeniden bastırdığından Asil burnundan derin bir nefes alıp verdi. "Öğürme refleksin yok mu senin?" dedi kara gözlerini kıstığı için, kenarları kırışmıştı.

Yarısını geriye çekip yeniden itti çocuğun ağzına ve başını geriye atıp oynaşan ışıklara doğru bir inleme bıraktı.

Asil adamın kendisini tuttuğunu farkederek kendisi devam etmeye karar verdi ve biraz hızlanarak adamı ağzına almaya devam etti. Devran artık inlemiyor, hırlıyordu resmen vahşice... Sesini kısmak istiyordu ama hissettiği şeyler izin vermiyordu. Kontrolünü kaybetmişti bir yerlerde, şimdi yeniden eline alamıyordu.

Çocuk yorulmadan devam etti yaptığı şeye. Ağzında iyice sertleşen aletten büyük bir zevk alıyordu. Tamamını ağzından çıkardı ve elleriyle kavradı yeniden ve ucuna dilini değdirip seyremelerini, kalp gibi atışını hissetti. Adamın gelmek üzere olduğunu anlamıştı. Büyük başını ağzına aldı ve şeker emer gibi sertçe emmeye başladı iştahla, ellerinin hareketini de kesmiyordu asla.

İlk seferi için oldukça mükemmeldi. Yaptığı araştırmalar sayesinde her şeyi biliyordu ve oldukça profesyonel davranıyordu. Bir kez bile öğürmemiş, asla da iğrenmemişti sevdiği adamdan.

Merak ettiği her şeyin ilkini onunla yaşıyor olmaktan büyük bir keyif alıyordu.

"Geleceğim... Ahhh! Siktir, ağzına geleceğim." diye tısladı adam. Asil başını salladı belli belirsiz, ağzındaki erkeklik yüzünden gerilmiş dudaklarıyla Devran'a öyle şeyler yapıyordu ki adam cennette olduğunu düşünmeye başlamıştı.

Ölmüştü, cennetteydi. Asil'in ona yaşattığı bu ilahi zevkin başka açıklaması olamazdı.

Çocuğun başını iki eliyle kavrayıp kalçaları ağzına doğru bir kaç kez hızla itti ve bunlar boşalmasını tetikleyen son hamleler olmuştu. Tamamı Asil'in ağzındayken, büyük bir şiddetle, günlerin doluluğunu zevkle inleyip titreyerek boşalttı.

Ilık sıvısı çocuğun boğazından akarken Asil bir kaç kez yutkunup adamın aldığı hazzı kat be kat arttırdı bilinçsizce.

Boğazından kayıp giden ılık sıvıyı uslu uslu yuttu, kendi eseri olan adama baktı, aleti ağzından çıkarıp başını ve meni bulaşmış yerlerini yalayıp temizledi.

Devran, kendine gelmek için bir süre öylece nefeslendi. Ardından aletini çamaşırına yerleştirip yeniden suyun içine girdi. Aleti hala tam olarak yumuşamış sayılmazdı.

Umursamadı.

Yaşadığı mükemmelliği ona yaşatan çocuğu kendisine çekip kızarmış dudaklarını öptü teşekkür eder gibi. "Her şeyinle mükemmelsin. Bu dünyadan olamazsın sevgilim." dedi, çocuğun dudaklarında kendi tatmin oluşunun tadı vardı.

"Çok sevdim seni bu hale getirmeyi." dedi Asil kollarını adamın beline dolayıp kucağına oturdu.

"Hastayım sana yavrum, cesaretine bitiyorum. Her şeyimsin benim."

"Ben de seni seviyorum." diye kıkırdadı Asil, boğazı biraz tahriş olmuştu.

"Çok şanslı bir adamım." diyerek başını jakuzinin kenarına yasladı Devran. "Benimsin, seninim..."

Oradaki son gecelerinin devamında tepelerinde oynaşan ışıkları izlediler sessizce. Sanki aralarındaki son sınırı da aşmışlardı ve özgürlerdi. İkisi de çok mutluydu, hayatlarının zirvesini birlikte yaşıyorlardı.

Birlikte geçirdikleri hiçbir anın sonu pişmanlığa çıkmayacaktı, biliyorlardı.

🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍🖤🤍

Geciktim biraz ama buradayım
💖

Hatalar varsa affola, otobüste hızlıca kontrol edip öyle attım daha fazla bekletmemek için.

Umarım sevmişsinizdir...
🌈🌈🌈

Sonraki bölümde görüşmek üzere
💋

Continue Reading

You'll Also Like

415K 34.2K 37
Aker, Transilvania'ya da bulunan gizemli bir şatoda tatil yapıcağını zannederken nereden bilebilirdi ki orada asırlardır vampir kocasının yaşadığını...
1.1M 84.5K 33
|Tamamlandı.| Askeri ve eşcinsel bir kurgudur.
BEDEL | BXB By Lord

Teen Fiction

2.5M 199K 56
[Tamamlandı] Bu sadece bir berdel değildi, aynı zamanda başkalarının hayatı karşılığında hayatımı hiçe sayarak ödediğim bir bedeldi.
32.2M 1.9M 39
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz b...